Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 1 MAYIS 2002 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorusCgcumhuriyet.com.tr
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Aklın Peynir Ekmeği
OLACAK şey değil: bir telaş, bir telaş ki
sanki ülke batıyor.
Neymiş, Türk Lirası dolar karşısında değer
kazanıyormuş. Vaktiyle, dolar 1 milyon 600
küsur binin üstüne çıkıp daha da yükseğe yö-
nelmişken, şimdi 1 milyon 300 binlere demir
atmış gibi; ufak iniş çıkış dışında, o sulardan
ayrılmıyor. Sıradan vatandaş, "Ne var bun-
da?" diyecektir; insan ulusal parasının değer
kazanışına sevinir. Hele, yıllar yılı enflasyonun
tek göstergesi olarak doların pahalılaşmasını
almışsa, yahut buna alıştirılmişsa.
Ama, kazın ayağı öyle değil. Ciddi ekono-
mistlerdeendişeli.
Enflasyona karşı savaş açmış olan IMF'ci-
lerie Dünya Bankası'cılar da.
Derviş hazretleri ise, ne demek gerektiğini
tam kestiremeden, ortalıkta dolaşıyor. Tek söy-
lediği, "Para piyasasına müdahale demeyiz"
demekten ibaret.
"N'oluyor" diye sormaz mısınız?
Dışsatımcılann ve arkalarındaki "bizim sa-
nayiciler"\n telaşını anlamak kolay: Elle-
rinde, dünya piyasalannda makbul sayılmayan,
ileri teknoloji ürünü olmayan, emek yoğun yön-
temlerle üretilmiş dokuma ya da beyaz eşya
gibi mallar var; bunlann satış bedelini Türk Li-
rası'na göre değeri düşmüş dolara çevirdiniz
mi, o para birimiyle fazla pahalı görünen ma-
lınızı kimse almıyor. Oysa, bu hesapla diyelim
1 dolara üretilmiş gözüken yerli malı; TL, do-
lara göre değer kaybetse ve malınızı o yeni he-
sapla dışarıda 70 sente piyasaya sürseniz, ka-
litesizliğine karşın ucuzluğu sayesinde belki
alıcı bulacak. Içte düşük ücretle insan çalıştır-
mış olan da kâr edecek.
öte yandan, dışalımcılann sevinmesi gere-
kirken onlar da "mey'us": Doların düşük fiya-
tıyla dışandan ucuza getirir gözüktüğünüz mal-
lar, ücretlerin enflasyona göre düşük tutuima-
sı yüzünden tüketim eğilimi yavaşladığı için, ko-
lay satılmıyor; yatınm durduğu için de yatırı-
mayönelik üretim mallannın dışalımında da can-
lanmayok. Herkes. "Gün gelecek, mutlakayük-
selecek" diyerek dolannı bankadaki hesabın-
da tutuyor. Bankalar da öyle.
Son derece sağlıksız bir durum.
Dolann yavaş yavaş normal fiyat düzeyi-
ne oturması sayılabilecek bir olay nasıl oluyor
da böylesine bir kargaşa yaratıyor?
Çünkü, bu ülke herkesin ve özellikle de ya-
tınmcının önünü görmesini sağlayacak bir stra-
tejik plandan yoksun da ondan. On-on beş yıl
sonrası için nasıl birTürkiye istendiğini ana çiz-
gileriyle gösteren akılcı bir plan olsa, dışsatım-
cı ile dışalımcının, rantiyeye dönüşmüş sana-
yici ile repocu olmuş küçüktüketicinin birbiri-
ne düştüğü böyle bir kargaşa ortamı da olma-
yacak.
Ama, galiba Özal'dan beri aklını peynir ek-
mekle yiyen bir ülkenin istediği ortam da bu.
Ziraat Bankası ve Ozelleştirme...
Nurettin O R A N TC Ziraat Bankası Emekli Koop. Başmüfettişi
TEMA
TEMA VAKFI
ÇELENK BAĞIŞ HATTI
Vefat, nikâh, açıhş gibi özel
günlerde sevdikleriniz adına fidan
diktirebilirsiniz.
JStanbUİ Tel: 0 212 284 80 00
İzmir Tel: 0 232 064 58 68
AnkaraTel:
Z
iraat Bankası'nda; her
zaman dürüstlüğün
geçerli olduğu ve ça-
lışmanın tutku düze-
yinde sevilip sevdi-
rildiği saydam (şeffaf) bir yöne-
tim anlayışıyla genel müdür ata-
malannın kendi içinden yapüma-
sı bir teamül olarak 1980'li yılla-
nn ortalanna kadar sürmüştür.
Bundan sonra siyasılerin kamu
bankalannın içıne ellerinı sokup
her türlü müdahalenin yapüdığı bir
döneme girilmiştir. Bu yıllarda
siyasal iktidarlar kamu bankala-
nnın üstyönetimine kendi yandaş-
lannı getirdiklennden ülke ve ku-
rum çıkarlannınyeriniparti çıkar-
lan almış ve bu gelişmeler, za-
manla kişisel çıkar ilişkilerinin
her türlü iddiaya zemin oluştura-
cak şekilde bir yoğunluk kazan-
masuıa neden olmuştur. Devletın
denetim mekanizması da işlemez
hale getirildiğinden müfettiş ve
murakıp raporlanna rağmen hiç
kimseye hesap sorulmamış ve bü-
rokraside suç işleyenler hakkın-
da hiçbir işlem yapılmamışür. Bu-
nun sonucunda kamu bankalann-
daki kayıplar birike birike bugün
30 mılyar dolar gibi rakamlardan
söz edilir olmuştur. Genelde "gö-
rev zararT olarak nitelendirilen,
fakat gerçek nedeni bu tanıma hıç
uymayan olaylann ayn bir işleme
tabi tutulup soruşturulması gere-
kirken, olanlar tam bir aymazlık-
la sanki kimsenin dikkatini çek-
meyen sıradan bir olgu ımış gibi
algılandığından ortada kala kala
bu ülke insanlanna, olup biteni
ibretle izlemek kalmıştır. Son yıl-
larda ekonomik buhranlarla gün-
deme gelen "kamuyu dahada kü-
çûltme" sloganı kamu bankalan
ile ilgili olarak üzerine yeni bir kı-
lıf giydirilip "bankacıhksistemin-
de yeniden yapılanma'"ya dönüş-
türülmüştür. Fakat. "özefleştinne"
sözcüğünde kamu yaran dıye bir
kavramın bulunmayışı, sermaye-
nin kolay ve hızh kâr vaat eden yö-
releri tercih etmesi nedeniyle Zi-
raat Bankası'nın böyle bir yapı-
lanma içinde düşünülmemesi ge-
rekirdi. Çünkü bu banka köylülü-
ğün tarihten gelen ezümişligine
son vermek ve onlann ekonomik
yaşamında kendilenne destek ol-
mak için kurulmuştur. Bu amacı
halen geçerlüığini korumaktadır.
Fakat ne çare ki, Batılılann bin
bir tezgâh açtıklan ve çeşitli tu-
zaklar kurduklan bir kargaşa or-
tamında özelleştirihnesine karar
verilen bu bankanın, kuruluşun-
dan ıtibaren 139 yılda gördüğü
hizmetler, O'nun kamusal varlı-
ğının nedenlennı anlamak iste-
meyenlere o dev kuruluşa yaraşır
bir karşı koyma gücü içeren an-
lamlı bir yanıt oluşturmaktadır.
1863 yılmda "Memleket San-
düdan" adıylaMithatPaşatara-
findan kurulan bu banka Cumhu-
riyet rejiminı sağlamlaştırmak
doğrultusunda gerçekleştırilen
kurumsal düzenlemeler ve ekono-
mi polinkalan ile günümüzün şart-
lanna uyarlanıp sürekli gelişme
kaydederek tanmsal etkinlikleri ve
bu alandaki girişimleri destekle-
mede Cumhuriyetimizin temel
yapı taşlanndan biri olmuştur. Ül-
ke tanmına sağladığı çok yararlı
hizmetlerin yanı sıra her türlü ban-
kacılık işlemleri de yaparak bu-
gün Türkiye'nin en büyük banka-
sı durumuna gelmiştir. îşte ülke-
ye böylesine yararlı bir kamu ban-
kasının yaptığı bunca hizmetler
göz ardı edılerek bugün yaşamı-
nın bir başka boyutuna ıtilmesın-
deki zorlama, aslında "bankaa-
hk sisteminde yeniden yapüan-
ma" gibi bir nedenle olmayıp,
IMF'ye sunulan niyet mektubun-
daki vaatler gereği Ziraat Banka-
sı'nın gözden çıkanlıp onlann is-
teklerine feda edilmesinden baş-
ka bir anlam taşunamaktadır. As-
lında, bugün bankanın başına ge-
lenler IMF'nın dayatmalan sonu-
cu şeker, tütün, eneıji, tahkim,
ihale, endüstri bölgeleri ve vakıf-
larla ilgili yasalarda olduğu gibi
ülkemızde oynanan oyunun bir
parçasıdır.
Türkiye ekonomisinin lokomo-
tifi olan, ancak Özal yönetimi ile
başlayan süreçte tükenme nokta-
sına gelip son yıllarda IMF ve
Dünya Bankası'nın istemleri doğ-
rultusunda üst üste darbe yiyen ta-
nmın geleceği, bir de ozelleştir-
me nedeniyle özel birbankanın in-
safına terk edihnış olmaktadır.
Bugün güdülen amaç ve yapıl-
mak istenen de budur.
Oysa giydiği IMF eldivenleny-
le gizlediğı yumruklanru vurarak
her şeyimizi kendi çıkarlan doğ-
rultusunda yönlendınneye çalı-
şan ABD yönetiminin, ülkelenn-
de 20. yüzylın ılk yansında ve
özellikle ekonomik bunalım yıl-
lannda, ticaret bankalannın ileri
sürdüklen koşullann baskısı altın-
da zor durumda kalan küçük ve
orta ölçekteki tanm işletmelerinin
kredi gereksinmelenni en uygun
koşullarda karşılamak amacıyla
kurulmasına önayak olduğu ta-
nmsal kredı kuruluşlanrun ser-
mayeleri devlet tarafından öden-
mek suretiyle özel kanunlarla ku-
rulup faaliyete geçtiklerinı söyle-
yecek olursak IMF'nin ozelleş-
tirme konusundakı ısrariı tutumu-
nun ardında ülkemizin haynna ol-
mayan niyetlerin gizlendiğini da-
ha iyi fark etmiş oluruz.
Son yıllarda önemli sorunlann
yaşandığı tanm kesiminde. ge-
çimlenni sadece çıftçilık ve hay-
vancüıktan sağlayan ve tek gele-
cek kaygılan bunlardan alınacak
ürüne bağlı olan üreticilerin yıl-
lık gelirleri, çoğu zaman, uğrun-
da harcadıklan emek ve yüklen-
dikleri borcun büyüklüğüne yete-
cek miktarda olmadığı için köy-
lü borç batagına sürüklenmiş, ban-
ka ile kooperatıflerin alacaklan
dolayısıyla da hapisle tehdit edi-
lir hale gelmişlerdir. Bu nedenle
çok büyük bir sıkrntı içinde olan
çiftçilerin kendilerini toparlayıp
bellerini doğnıltmaya fırsat vere-
cek girişimlerde bulunulması ge-
rekiîken, tam aksine, Kamu Ban-
kalan Ortak Yönetimi şu sıralar
Ziraat Bankası'nın tanma yöne-
lik faaliyetlerini azaltmak, Ana-
dolu'da banka şubelerini kapat-
mak ve çahşanlara da sözleşme-
li statüye geçmeleri için zorlayı-
cı bir baskı uygulamakla meşgul-
dür. Oysa tanm kesımine verilen
kredılerin üretıminin çeşitli evre-
lerinde kullandınlma tarzı ve ta-
kibi bilgi, deneyim ve gönüllü
hizmet esasına dayanan bir uğra-
şı gerektirir. Bu işler de ülkemiz-
de kendi uzmanlık alanı içinde en
iyi şekilde Ziraat Bankası tara-
fından yapılmaktadır. Hal böy-
leyken bankanın ne kadar başan-
h elemanı varsa devlette banka-
cılıkla hiç ilgisi olmayan görev-
lere atanmak veya başka yeriere
sürülüp emekli olmaya zorlan-
mak baskısıyla karşı karşıya bı-
rakılmışlardır.
Sonuç
Yeniden yapılanma sürecinde
sözleşmeh statüye geçışe zoriamak
için kızağa alınma ve uzak yerie-
re sürülme gibi baskılar sonucu ca-
nındanbezdınlıp emekli olan per-
sonelin yerlenne de çoğu müdür
olarak, Emlak Bankası'nın kapa-
tüması ile açıktakalan şef ve amir-
lerinin atamalan yapılmıştır. Zi-
raat Bankasının terfi usul ve yö-
netmeliklen hıçe sayılarak yapı-
lan bu atamalar keyfı olmaktan öte,
moralleri bozup performansı dü-
şürmekten başka bir işe yarama-
yacaktu-. Sonuç olarak, bankacı-
lık sisteminin yeniden yapılandı-
nlmasında krizlerin yarattığı za-
fıyetin faturası sadece Ziraat Ban-
kası personeline çıkanlmakla kal-
mamış, bundan aynı zamanda ban-
kanın eski emeklıleri de etkilen-
mişrir.
Bankanın kurduğu bir vakıftan
yıllardır kendilenne ödenmekte
olan az bir maaşa (60 milyon TL)
gözlerini diken yönetim, eski
emeklileri vakıftan ihraç edip bu
parayı ödememek için vakıf sene-
dini değıştirme ginşiminde bu-
lunmuştur. Arük, ülkemızde özel-
leştırmenin gölgesınin düştüğü
bütün bu gelişmelerden sonra or-
taya çıkan gerçek, ipleri başkala-
nnın elinde olan biryönetime gü-
venin kahnadığı yerde geleceğe
umut beslemenin mümkün olma-
dığıdır.
İş Yaşamında 'Patron Avcıları...'
Ayşen LAÇİNELEğinma
Y
ıllardır böyle dü-
şünüyor böyle
yaşıyorum; "Ya-
şasın düşmanlanm, kıs-
kananlar, çekeme\enler"
diyorum.
Biri beni kıskandı mı,
kötülük yapmaya mı ça-
lışıyor demek ki iyi gidi-
yorum, iyi yoldayım...
Devam. hem de hiç
durmadan çalışmaya,
mücadeleye devam di-
yorum.
Başan, takım işidir, o
takımdaki insanların
doğru yerde olmalan, gö-
rev tanımlamalannın yet-
ki ve sorumluluklannın
çok açık olması şart!
Algılama farklılıklan-
na yol açabilecek söy-
lemler tehlikelidir. Ku-
rum sahibinin, yani pat-
ronun da görüşte (viz-
yonda), gidilecek strate-
jide aynı akılda olması
gereklıdir.
Eski bir kurumsa söz
konusu olan ve şimdiden
sonrası için, ayakta kala-
bilmesi için mevcut ya-
pılanma yetersiz görül-
müşse, kurumlaşamama-
sından, keyfi yanlış uy-
gulamalardan müşteri
kaybetmiş ve bunu görüp
yeni yönetici, yeni anla-
yış istemişse, bu isteğin-
de samimi olmalıdır ba-
şan için. Belki önce ken-
di değişmelidir patronun.
"Aman efendim sepet
efendimcilerle" buraya
kadar gelebileceğini,
yağcıların hizipçilerin
belki sadece patronun
kendini iyi hissetmesine
yeteceğini, ama uzun va-
dede bu aldatmacanın en
büyük üzüntüyü yaşata-
cağını görmelidir kurum
sahipleri. Bu yetersiz,
aşın hırshlan, yaratan da
ne yazık ki şimdiye ka-
dar onlan dinleyen pat-
ronlardır.
Bu yetersiz, aşın hırs-
lüaryalanla dolanla gün-
lük ufak hesaplarla şim-
diye kadar pek çok eği-
timli, dürüst gençlerin
de ayağını kaydırmıştır.
"Yenilikçi" diye gelen-
lerin de dalkavoık olup
olmadığını kavramah-
dır iş sahibi.
Tıpkı Türkiye siyasal
arenasından elini çekme-
yen yetersiz, aşın hırslı-
lar gibidir bu tipler...
tşte tam bu noktada
düşmanca tutumlan gö-
rünce, doğru yolda oldu-
ğumu anlayarak "Yaşa-
sm düşmanlannı'" diyo-
rum. tşini iyi yapana,
yaptığı işin sorumlulu-
ğunu alana adaletli ola-
na her yerde iş var. Ne işi-
mizi; başanmızı ne de
ülkemizin yazgısını bu
yetersiz, aşın hırshlara
bırakmayalım.
I. ULUSLARARASI ISTANBUL BAHAR FESTIVALP
I. INTERNATIONAL ISTANBUL SPRING FESTIVAI
4 - 14 MAYIS / MAY 200İ
(0212) 293 89 7«
TCIÖJITÜRBAICANUĞIBURSA BOLGE DEVLET
SENFONİ ORKESTRy^l
ŞEF- ORHAN ŞALL1EL
SOÜST: EMRE TAMER (KEMAN)
ALEXANDRINA PENDATCHANSKA
(SOPRANO)
PİYANO: ANTONtNA BONEVA
CEMAL REŞİT REY SENFONİ ORKESTRASI
ŞEF: RENGİM GÖKME"*™ ***
SOÜSTLER: FERVAL TÛRKOĞLU (SOPRAf
FERDA YET1ŞER {MEZZO SOPRANO;
TAYLAN MEMİOĞLU (TîNOR) - KEVORK TAVrTYAN İBARİTONİ
RAZCRAD FILARMONI ORKESTRASI
ŞEF: GEORGICEMSHIROV
SOLİST: GULDeN GÖKŞEN (PtYANO)
SOFYA SOLİSTLERİ
ŞEF PLAMEN DKHJROFF
yer/Place:AyAIRINI
Konser sMtleri /Concerts at: 80.00 /08.00 pm Ç»|nMeH(«i:02i64î41S35
www.bilefix.coin
04 MAYIS / MAY 200S
SEMA GÖSTERİSr
TX. KDLTÜR »UtANitGI
İSTAN8UITAKİHİ TÜEK
MÜflĞl TOflülUĞU
onefnıen . Ajmct özhin
08 MAYIS / MAY 2008«6 MAYIS / MAV SOOt
POLYPHONJA KADINLAR ODA KOROSU
Ştc
IVEUN DiMİTROV
PIYANO- rVEUNA IVANCHEVA
10 MAYIS / MAY SOOS 09 MAYIS / MAY «OS
ISTANBUL ODA ORKESTRASI
SOLİSTLER: OHAT AŞKIN ve HAKAN ŞENSOV (KEMANÎ
11 MAYIS / MAY SOOS 12 -13 MAYIS / MAY SOOS
BAND-O-NEON TANGO KONSERI
Festıval Sponsoru14 MAYIS / MAY 2004
o f w v a
EIEICT*O«K İN5AAT W * « D*S Tfc ITO ŞTt
IHIE»
T.C. KÜLTÜR BAKANLICI'NIN DEĞERLİ KATKILARIYLA.
ISTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'NİN DEĞERLİ KATKILARIYLA.
1 MAYIS EMEK BAYRAMIKUTLU OLSUN
İŞSİZÜĞE, HAKSIZUĞA,
YOLSUZLUKLARA KARŞI
CHP'de
BİRLEŞİYOR!
1 MAYIS ÇAĞU\YAN MİTİNGİ İÇİN
BULUŞMAYERİMİZ:
SMT 10.00 CHPŞİŞÜ
LÇEÖNÜ POLİTİK PROPAGANOA
Bülteni
ÜYELERİMİZE
1 MAYIS
ÇACRISI
1 Mayıs Emekçi Bayramı'nı
kutlamak için 1 Mayıs 2002
Çarşamba günü (bugün)
saat 10.00'da Şişli Camii önünde
üyelerimizle buluşacak ve
saat 11 .OO'de T. Gazeteciler
Sendikası'yla oluşturulacak kortejle
miting alanına yürüyeceğiz.
Üyelerimizin katılımını
önemle rica ederiz.
TÜRKİYE YAZARLAR
SENDİKASI
PENCERE
Alınteri Beyinteri
Buluşması...
1 Mayıs bugün..
Günün anlam ve özetinde bütün insanlık tarihi-
nin özeti gül gibi açar..
İnsan bilincinin inanç ipoteğinden kurtulup çiçek-
lendiği yerde özgürlük ve güvence beş sözcükte
vurgulanmaya başladı:
Eğitim..
Sağhk..
Konut.
İş..
Emeklilik..
Sokakta miyavlayan kedinin aç mı tok mu oldu-
ğunu düşürten insanın tümel kavrayışı yerküreyi kap-
sayacak algılama gücüne erişmiştir: Okyanuslar öte-
sinde yaşayan insan aç mı tok mu?..
Aç ise neden aç...
Ya işi yok ya da alınterinin hakkını alamadığı için
aç değil mi?..
Ikisi de tüm insanlığın tasasına dönüştüğü gün
kurulacak düzenin adı ne olur?..
Lıberalizm mi?..
Neoliberalizm mi?..
Sosyalizm mi?..
Ne olursa olsun!..
•
1 Mayıs eskiden öcüydü, kızıldı, komünistlikti, teh-
likeliydi, tu kakaydı...
Peki, ne oldu?..
Gazetelerin yazdığına göre bu yıl Islamcılarda 1
Mayıs'a katılacaklarmış...
Katılsınlar!..
1 Mayıs insanın alınteri ile beyinterinin buluştu-
ğu takvim yaprağına dönüşmeli!.. Çünkü beyinte-
rini eyleme katmadan kutlanacak bir bayram kör
tepkiden başka anlam taşıyamaz!.. Daha da öte-
si bu yıl 1 Mayıs'a yalnız emekçiler değil, ülkenin
işadamlan da katılmalı!.. Çünkü Türkiye, yalnız iş-
çinin değil. işadamının da kuşatıldığı bir ülkeye dö-
nüştü; Küreselleşme'nin neoliberalizmi on yıllık sü-
reçte olup bitenleri sayılarla, istatistiklerle, veriler-
le sergilediğinde, yerkürede yaşayan tekelci zen-
ginlerin daha zengin, yoksulların daha yoksul ol-
duğunu tartışmasız ortaya koyuyor...
Oysa Türkiye'de, kompradorlukla yetinmeyip,
yaratıcılığı yeğleyen işadamları yaşadıkları topra-
gın sorumunu üstlenmeye hazırlanıyoriar; üretim-
siz üikemizde paradan para kazanmanın yalnız
emeği değil sermayeyi de vurduğu sürecin krize dö-
nüştüğü evreyi yaşıyoruz...
Türkiye'de yaşanan 1 Mayıs 2002 alınteriyle be-
yinterinin buluştuğu bilinci yansıtmalı ki ayaklannı
yaşadığımız gerçeklere dayayabilsin...
•
Çağımız insanı ne istiyor?..
özgürlük hedefine dönük bilimsel bir eğitim; her
koşulda hastalığa karşı sağlık güvencesi; çalışıp üre-
tebileceği bir iş; başını sokabileceği bir konut ve
yaşlılığında onurla hayatını sürdürebileceği oran-
da bir emeklilik aylığı...
Insana insan gibi yaşama güvencesini sağlayan
düzenin adı nedir?.. •-,. . • •
Atasözü der ki:
"Her koyun kendi bacağından asılır.."
Her insan kendi bacağından asılmaz..
Dünya mezbaha değildir..
İnsan koyun değildir..
2002'nin 1 Mayıs'ı gerçeklerin yeniden ışıdığı bir
dönüm noktası olsun!..
T.C.
ISTANBUL ÜNİVERŞİTESİ
REKTÖRLÜĞÜ
AYDINLANMA KONFERANSLARI
No:17
Yönetmen
Prof. Dr. Kemal ALEMDAROĞLU
Konuşmacı
Prof. Dr. Süha GÖKSEL
Doç. Dr. Tonguç GÖRKER
Konu
Sağlık Politikası
Gün : 01 Mayıs 2002 Çarşamba
Saat : 15.00 '
Yer : I.Ü. Fen Fakültesi,
Ord. Prof. Dr. Cemil BtSEL
Konferans Salonu
Aydınlık yarınlar özlemi içindeki tüm
yurttaşlarımız davetlidir.
KÖY ENSTİTÜLERİ ŞÖLENİ
TEŞEKKÜR
2001 yılında İzmir bölgesinde başlayan ve birhafta sü-
ren Köy Enstitüleri Şöleni bu yıl Eskişehir'de 17-18-19 Ni-
san tanhlerinde devam etmiştir.
Eskişehir Çifteler - Hamidiye (\unus Emre Öğretmen
Lisesi) ve Inönü'de yapılan etkinliklerimıze \e gezilerimi-
ze birliktelikleriyle güç \eren Odunpazan Belediye Baş-
kanı Ismaıl Haşim ATEŞ ve arkadaşlanna. Inönü Belediye
Başkanı Sayın tsmail Karaköseye, Inönü Türkkuşu
Komutanı Saytn \'ahti Akyol'a ülkemizın çeşitli yönlerin-
den gelerek katılan Köy Enstıtülü çıkışlı dostlanmıza ve
Hamidiye'de (Çifteler Köy Enstitüsü) etkinlige konuk ola-
rak katılan Sayın Canan YÜCEL ERONAT'a ve Saym
Mustafa GAZALCl'ya. şöleni gösterisiyle zenginleştiren
Dr. Ahmet DERELİ. Dr. Hamide DERELl'ye. etkınlikle-
rimize onur ve güç veren Eskişehir Yalisi Sayın Sami SÖN-
MEZ'e, Tepebaşı Belediye Başkanı Saym Ahmet ATAÇ'a,
ilimizin genç kaymakamlanna. ıl ve ılçe milli eğitim mü-
dürlerine. Eğitim-Sen ve Eğıt-Der ll Başkanlanna. Köy Ens-
titülerinin 62. Onur gününde telgraf. faks ve telefonlany-
la bizleri destekleyen. kutlayan Bilecik Valisi Sayın Ünal
ÜLKÜ'ye, Sajın Yekta Güngör ÖZDEN'e, Sayın Musta-
fa AYDOĞAN'a. Sayın Ertuğrul KAZANCI'ya, tüm Köy
Enstıtülü dostianmıza. aynca programa emekieri ve görüş-
leri ile katkıda bulunan se\ gıli arkadaşlanmıza TürkDev-
rimi ve ATATÜRK İlkeleri adına teşekkür ederiz.
ATATÜRKÇC DÜŞÜNCE DERNEĞ1
Eskişehir Şubesi Adına
Başkan A>yuk ERENBERK