Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 5 NİSAN 2002 CUMA
DİZt
Günümüz mimarisini bile etkileyen sanat şaheserleri...
Islam-Hintsanatı"Dünyadaki insanlan iki sınıfa ayır-
mah: Tac MahaJ'i görenJer vegörmeyen-
lerJ* demiş ünlü bir yazar. (Kim oldu-
ğunu anımsamıyorum.) Hayır bu kadar
katı olmaya gerek yok... Ama görülme-
si gereken kusursuz bir mücev her: dün-
yanın, kaçıncı olduğu önemsiz. gerçek
hankalanndan bin, bu 17. yüzyıl şahe-
seri...
Tac Mahal'le iJgih bir sürii bilgiyi her
ansiklopedide bulabilirsiniz O neden-
le. Moğol tmparatoru Şah Cihan'ın. 14.
çocuğunu doğururken ölen büyük aşkı.
kansı için yaptırdığı. muhteşem bır bah-
çeye oturtulmuş türbenın. ne ipek gibi
kıvnlan mermer işçiliğinden. ne de eş-
siz hat sanatı örnekJerinden uzun boy-
lu şöz edeceğim.
Önce. 1980"debuaşkanıtınıgörmek
iizere Agra"ya gittiğimde yaşadıklanmı
hatırlayacağım.
Bir anı!
22 yıi önce. Agra'ya bir akşam vak-
ti ulaşabilmiştım Gökyüzündehankabır
dolunay vardı. Kendımi Tac Mahal'in
bahçe kapısının önünde bulduğumda. ka-
pı elbet kapalıydı. Yüksek dış dırvarlar-
dan ıçenyı görmek olanaksızdı. Kapı-
ya vurdum, vurdum. vurdum. ınatla bek-
ledım, yine \urdum. Sonunda açıldı.
Daha doğrusu aralandı. Ufacık tefecık,
benım yarı boyumda, pıjamalı bir Hint-
lıyle aramda belkı bır saat süren bir sa-
ğırlar diyaloğu sonunda. "Sen Müslü-
man ben Müslüman, sen Zeynab ben
tmam" sözleriyle kapı açıldı. Bahçeye
girdim. Tac Mahal yalnız benimdi.
Karşımda, çe\Teye ışık saçan Tac Ma-
hal duruyordu. Işığa doğru. havuzun
yanındaki uzun yolu yürüdüm. Yürüdük-
çe ışık eoğaldı. beyazhk arttı:
Gece nasıl bu kadar avdınlık olabılir-
di? Onca ışık nereden geliyordu?
Sonunda ka\Tamaya başladım. Gör-
düğüm avdınlık. iki Tac Mahal'in be-
yaz mermerinden geliyordu. Bıri karşım-
daki. öteki sudakı... Karşımdakı Tac
Mahal'in basamakJannı çıkmaya baş-
ladığımda. sudaki kayboldu. ama av-
dınlık yine de ço|aldı.
Hintli Imam. bana Tac Mahal'in her
bir köşesini gezdırdikten sonra. bir de
o gün bugün yüreğimden çıkmayan bır
armağan \erdı. Kubbenin yankı giicü-
nü göstermek için tam ortada durup adı-
mı kubbeye haykırdı durdu.
Yankıyla ışık birbinne kanşmıştı...
şımdaki pembelik koyulmaya başladı.
koyuldu. koyuldu ve artık Tac Mahal kıp-
kırmızıy dı. Giineş doğmuşru. Sonra gı-
derek kırmızı yine pembeye. ardından
beyaza dönüştü. Tac Mahal yine koca-
mandı. beyazdı. muhteşemdi. Belki bir
gece önceki pınltısı yoktu ama beyaz-
dı. ışıklıydı.
Işte 22 yıl önce bu olağanüstülüğe, bu
değişıme. Tac Mahal'in hangi ışığı alır-
sa onu yansıttığına tanıkJık etmiş, bu de-
ğişıme olanak tanıdığı için dolunaya,
güneşe. gün ışığına teşekkür edip ora-
dan aynlmıştım.
Bu kez Tac Mahal'e sabahın dokuzun-
şaheseri. tamam; ama ondan önce Mo-
ğol imparatorluklannın yapı sanatında
artığı önemJi adımlar var.
Hındistan'daki Moğol egemenliği
1500 başlanndan 1700 ortalanna dek sü-
rüyor. Ama Müslüman egemenliği da-
ha da gerilere gidıyor. Memluk Komu-
tanı Kutbettin Aybeg. Delhı'yi ele ge-
çinp Delhi Sultanhğı "nuı ilk hükümda-
n olduğunda yıl 1193.
Onun başlattığı. ölümünden sonra ta-
mamlanan Delhi'deki Kutup Minar. ki-
mılerine göre Hindistan'da Müslüman
yönetimin başlangıcını vurgulamak için
zafer kulesi olarak dikilmiş. Bugün bi-
22 YIL SONRA
0 û
r
L
Z E Y N E P O R A L
M\
imarlık, insan yaşamının düzeyini.
çizgisini, niteliğini belirleyen bir
bilim ve sanat dalı. En geniş
kapsamh olanı. Hindistan'ın engin kültür
birikiminde, mimarinin çok önemli bir yeri var.
Islam, Hindu, Budist, Hıristiyan, Bahai
inançlanm yansıtan yapılar bir arada yanyana
yükselmeyi sürdürüyor.
Ertesi sabah saat beşte, gün ağarma-
dan önce yine döndüm oraya. Bahçe
kapısının karşısındaki bir tepede, birkaç
meraklıyla bırlikte güneşin doğmasıru
beklemeye... Tepeye varmamla gözle-
rime inanamadım. Bir gece önceki o
beyaz ışıklı mücevher yok olmuş. kar-
şımda kara kuru, ufacık bir yapı duru-
yordu... Korkunç bir düş kınkJığı...
Derken, gökyüzü agarmaya başladı.
Yapının kara-gn rengi açılıyordu... Gü-
neşin bir ucu göründü. Yapı pembeye dö-
nüşmeye başladı... Güneş yükseldi. yük-
seldı. yükseldi... Yapı gözümün önün-
de yavaş yavaş genışlı vor. büyüyor, ya-
vaş yavaş yükseliyordu (sanki)... Kar-
dagideceğimizi öğrendığimde tedırgin
olmadım değil. Çünkü o saatte Tac Ma-
hal'in ziyaretçi akıruna uğradığrnı. mil-
letın birbirini ezercesine dolaştığını bi-
liyordum. Yanılmışım. Ortalık sakin ve
boştu.
EtMleşim
Ne oldu. dünya Tac Mahal'e ilgisini
mı yitirdi yoksa?
Hayır. 11 Eylül'den sonra ziyaretçi
sayısı yandan fazla düşmüş. Yalnız Tac
Mahal'de değil, Hindistan'ın heryerin-
de aynı olgu geçerliydi.
Tac Mahal, Islam-Hint mimarisinin
le bu mimari şaheser. dünyanın en mü-
kemmel anıtlanndan biri sayılıyor. Yal-
nız o kadar da değil, Kurup Minar dün-
yanın her yerindeki modern mimanye
örnek olmayı da. dünya mimarlannı et-
kilemeyi de sürdürüyor.
Kutup Minar'ı görünce günümüzün
kalyan asıllı Amerıkalı ünlü mımarı
Cessar Pelli'nin Kuala Lumpur'da ger-
çekJeştirdiği İkız Kuleleri. Petronas Ku-
lelerini düşünmeden edemedim.
Tac Mahal'den çok daha önce. Mo-
ğol tmparatoru Ekber (Cihan Şah'ın
dedesi) Hindıstan'a. özelhkle türbe mı-
marisine. bahçe düzenleme sanatını.
çeşme ve su sevgısıyle birlikte. Türk ve
Fars süsleme sanatlannı getirecekti. Del-
hi'deki Humayun Türbesı. bunun en
muhteşem örnekJennden biri.
Hayalet şehlr'
împarator Ekber'in tüm düşünceleri-
ru. estetik anlayışını gerçekleştirdiği yer
ıse Fatehpur Sikri. Daha 26 yaşınday-
ken, başkenti, Agra yakınlarındakı Fa-
tehpur Sikri'ye taşır. Orada bahçeler
içınde, ha\"uzlararasında dev bir komp-
leks kurdurur. Saraylar. salonlar. kule-
ler. harem... Ekber'in 300 eş ve cariye-
si varmış. Eşlerinden biri Türk. Onun
için yaptırdığı saraya Türk Sultanı Sa-
rayı diyorlar. Hıristiyan eşi için yaptır-
dığına da Meryem Sarayı... Sonra, im-
paratorluk ahırlan, imalathaneler. ha-
mamlar. cami. mescit. mutfaklar.. Son-
ra. aynntılann.'zenginliğın. estetik tut-
kusunun. ince zevkin, ustahğın. mü-
kemmel işçilığin görkemli bütünlüğü...
Sonra... Sıkı durun, bu şaheser 12 yıl
sonra bilinmeyen nedenlerle terk edilir.
Günümüzde Fatehpur Sikn muhteşem
bır "hayalet şehir".
Cihan Şah'ın yaptırdığı. Delhi'nin
simgesı haline gelen, yeryüzünün en
görkemli saraylanndan birini içeren Kır-
mızı Kale v e Cuma Mescidı. yine îslam-
Hındu sanatının en mükemmel örnek-
leri...
Bütün bunlan gezip görürken Hindis-
tan'da Türk. Fars. Moğol mıman ve sa-
nat öğeleriyle Hindu öğelenni bir ara-
da yoğurup kullanan Hintlilerin ne den-
li kompleksiz ve hoşgörülü davrandık-
lanna tanıklık ediyordum.
Içimden keşke yüzyıllar öncesinin
mimari ve sanat alanındaki bu uyumu-
nu. hoşgöriiyü. dayanışmayı. günümüz
politikasında da gösterebilseler diye ge-
çivordum.
Hindistan'da kadınlar ağır işçL Başhğuun üzerinde >iikleri, omuzlarunda sorumlulukları, kucaklannda çocuklan, 'gelenek" işkencesini ve dişlilerini kırma çabasındaJar.
Hindistan'dakadın olmak zorBır ülkeyi yalnızca sanat tarihiyle. sanat eserle-
riyle, sanatsal üretımiyle tanımaya çalışmak iyi
güzel ama. güncel gerçeklere gözleri kapamak ol-
muyor. hiç ohnuyor...
Hindistan günlerim boyunca, beni büyüleyen
sanat şaheserleri. mimarlık tarihi. kültür birikünı
ileçe\Temdekiyoksulluk arasında gidipgeliyorum.
Bir ara Faruk Mdn'ın elindeki Hindistan'a iliş-
kin istatistiklerin sıralandığı kıtapçığı elimegeçir-
diğimde sa>ılann çarpıcılığı tedirgınliğımi çoğal-
tıyor. Ka\Tiak: "Human Development Report-İn-
san Gelişimi Raporu-2000'"
Ve güncel gerçekler
Bu rapora göre, Hindistan nüfiısunun yüzde 44'ü
yoksulluk çızgisınin altında yaşıyor.
Erkeklenn yüzde 65'ının, kadınların jıizde
43'ünün okuma-yazması var.
Yaşam süresi erkeklerde 75 yaş. kadınlarda 54
yaş. Çocuk ölüm oranı. yeryüzünde en yüksek:
1995'te yüzde IO'du. 2000 yılında yüzde 7*. Havır.
bu rapor kız ve erkek çocuk ölümlerini ayırmamış.
,\ma ben biliyorum.
Bugüne dek katıldığım kadm konulanna ılışkin
her uluslararası toplantıda şu gerçek dile getirilir:
Hindistan'da. doğumla beş yaş arasındaki kız ço-
cuklannın ölüm oranı. erkek çocuklannuıkinin iki
katını aşar. Bunun da nedeni. kız çocuk-erkek ço-
cuk arasındaki biyolojik fark değil, gıdanın, bakı-
mın, ilginin kızla erkek arasında eşit dağılmama-
sıdır. Tamam. Avrupa ve Kuzey Amerika dışında
her kıtada. her ülkede aynı eşitsizlik \ardır, ama
bunun en aşın örneği Hindistan'dadır.
Bunlan Delhi ya da Jaypur'da yerel rehberimiz-
le konuştuğumda, şündi durumun biraz daha iyi-
leşmeye başladığını belirtecek ve savunma sırasın-
da verdiği. anlattığı bir örnek benı yine dehşete dü-
şürecekti:
Hindistan'ın ücra bir köşesindeki kasabada beş
yıl boyunca hiç kız çocuk doğumu kayda geçme-
mişti. Sözdehiçkızdoğmamıştı! (Anladınız elbet:
Doğan kız bebekler öldüriilmüş, erkek bebeklerin
yaşamasına izin venJmışti.) Ve olay ortaya çıktı-
ğmda Hindistan'ın feministleri yemeyip içmeyip
bunu dünyaya duyurmuştu!
O kasabanın insanlanndan çok. olayı duyuran
Çocuk-genç kız-kadın... O bunlardan hangisiydi bilemivorum: biJdiğinı, kadın olduğu
için daha çok acı çekeceğl, daha çok sömürüJeceği ve daha az yaşayacağı.
feministlere içerliyor gıbiydi bunu anlatan.
Kadınlar dünyası
Anlaşıldı. kadınlar dünyasına girdik... Zaten \TI-
kandaki sayılarda kadınlardünyasına ilişkin ipuç-
lan \eriyordu.
Uluslararası arenada kadın sorunlanyla ilgili en
faal. en etkin, en canla başla çalışan kadmlann
Hintli kadınlarolduğu hep dikkatimi çekmişti. Ne-
deni açık: Ülkelerinde işleri zor ve yapılacak çok
ışleri var.
Belirtmeden geçmeyeyim... 1950'de seçme ve
seçilme hakkına ka\aışan Hintli kadınlar. meclis-
te >oizde 8 oranında temsil ediliyor Bizdekinin ne-
redeyse iki katıyla...
Hindistan'da en az bizdeki kadar rezil. utanç ve-
rici, insanlık dışı. "gelenekten" kaynaklandığı söy-
lenen uygulamalar \ar. Belki daha da fazlası... Bi-
zim "töre cin^eti'
r
ni aratmayan uygulamalar...
Örneğin. evli birkadının kocası ölünce, kadının
da kendini öldürmesi isteniyor ya da öldürülüyor.
Ölen kocayla birlikte. henüz ölmemış kadmın da
yakıhnası...
Rehberim yine savunmada: "Ama bunu kadm
kendi isterdi. kimse zorlamazdı ki_ Hem kocasız
bir kadm nasıl yaşa>acağını bilemezdi kL. Kocası-
na olan aşkından, ölüm acısmdan kendini ateşe
atardi™"
Geçmiş zamanda anlatıyor, çünkü bunlar hep es-
kidendi... Sözde eskiden...
Bizde. kız "almak" için erkek tarafı başlık ve-
rir. Hindistan'da tam tersi. Kız "vermek" için (kız-
dan kurtulmak için de diyebıiınz) kız tarafı erke-
ğe para \eriyor. Çeyiz parası diyorlar.
Caypur'da rehberim açıklıyordu: "Kıziannı e\r
-
lendirmek için bir aile 3-4 yıltık çalışmasım. emeği-
ni, gelirini vermek zorundk kaür." Alın ışte kız ço-
cuğu ıstememenın bir başka nedeni.
Hindistan Anayasası cinsiyet aynmcılığını. ya-
salar da evlilikte kız ailesinin erkek ailesine para
ödemesini yasaklıyor Ama yasağa karşın bu uy-
gulama sürüyor. Ve parayı denkleştirip \ eremeyen
gelin yakılıyor.
Rehberim tam buna da "'eskidendi'' diyecekti kı
kapı gibi o günkü "India Times" gazetesini bur-
nuna dayadım: 21 Şubat'ta. Hindistan'ın Çotakhera
köyünde, Ram Prasad'ın kızı. kayııanası ve kayın-
pederi tarafından çeyiz parasını ödemediği için
yakılmıştı. Genç kadın 2000 yılının nısan ayında
evlenmiş ve parayı ödemek için bir süre istemişti.
Erkek tarafı daha fazla bekleyememiş. kızı diri
dıri yakmıştı. Polis müdahalesiyle kız hastaneye kal-
dınlırken yolda ölmüştü.
Kızın adı Punam'dı.
Son yıllann sayılarrnı bilmiyorum. ama 1995'te.
Pekin deki '•Dünya Kadm Konferans"nda, Hindis-
tan'da her yıl "çeyiz" nedeniyle yakılan gelinlerin
sayısı 50001yazıyla beş bin) olarak açıkJanmıştı.
Daha ıç açıcı şeylerden söz etmeliyim...
Hanı Hindistan'da en saygın ve en yaygm üç
tannyı. Brahma, V'işnu \ e Şiva'yı anımsıyorsunuz
ya... Işte Vişnu'nun sekizinci kez dünyaya gelişın-
de aldığı isim Krişna. Krişna'nuı müthiş fantastik.
iç açıcı bir öyküsü var.
Krişna çocukken çok yaramazmış. Günun birin-
de annesı. ağzı çamurlu diye Krişna'yı bır güzel
azarlamış. "Çabuk çıkar o çamuru ağzmdan."
Çıkaramam-çılanrsırH;ılcan3rnan>çılcar-çıkararnarrL
derken... Küçük Krişna ağzını kocaman açmış.
Çocuğa eğilen anne birde ne görsün... Koskoca dün-
ya, Krişna'nın agzının içinde durmuyor mu! Koca
dünya. dağlan, okyanuslan. ormanlan. tapınak-
larıyla ve rüm nimetleriyle Krişna'nın ağzında!
Hani dünya Özdemir Asaf m gözüne kaçmıştı
ya. burada da dünya Krişna'nın ağzınakaçnermiş.
Dansı herkesin başına. Dünya yüreğinLze kaçsın...
Anlaşıldı. Krişna beni çağınyor. Öyleyse...
Biliyor musunuz, Nepal'de trafik kazası yapar
da adam öldürürseniz. cezası yüz bin rupi (2 bin
dolar). ama kaza yapar, inek öldürürseniz en az 15
yıl hapis yatarsınız.
Haydi artık Nepal'e gidelim. Ama önce saatleri
15 dakika ileri almak gerek. Hindıstan'la komşusu
Nepal arasındaki saat farkı 15 dakika.
Yarın: Sihirll sözcük Katmandu'
BÎRBAKIMA
SERVER TANİLLİ
Ankana'da Uç Gün...
30 Mart'ta, Caddebostan Kültür ve Sanat Mer-
kezi'nde verdiğim ve hiç de unutamayacağım Nâ-
zım Hikmet Şiir Resıtali'nin arkasından, o diziyi
Ankara'da sürdürmek üzere yola çıktım.
İlk durak da Atılım Üniversitesi oldu.
Atılım Üniversitesi bir vakıf üniversite. Ankara'ya
yarım saat uzaklıkta, yaylada bir kuruluş. Doğanın
ta orta yerinde çıçeğı burnunda bir fidan.
1500'e yakın öğrencisi var.
Başlarında idealist Rektör Prof. Dr. Ayhan Tan
olmak üzere pırıl pınl bır öğretim kadrosu: yetenek-
li ve demokrat.
Şimdilik üç fakülte kurulmuş: Fen - Edebiyat, Iş-
letme ve Mühendislik fakülteleri. İki de enstitü:
Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitü-
sü.
Ve başkaları düşünülüyor.
Mütevelli Heyeti'nden, akıncı bir ruhla dolu Yal-
çın Zaim, Türkiye'de "Nasıl bir üniversite" konu-
sunda. ilginç düşüncelere sahip. Kendini dinletme-
sini de biliyor. Gerçeklerle düş arasında gezınip du-
ruyorsunuz.
Doğaldır ki, maddi sorun hep ağır basıyor.
Ama onu yenecek irade de köklü.
Atılım Üniversrtesı'nı yakından izleyelim!
2 Nısan günü, bır öğle sonrasında, zarif bir sa-
londa verdiğim resıtalı de hiç unutmayacağım.
Apayn duygularla aynldım bu yeni irfan ocağından...
•
3 Nisan'da da, Mülkiyeliler Birliği'nin çağrısı ve
düzenlemesiyle, Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde, Azız
Köklü Salonu'nda, yine aynı diziden bir başka re-
sital verdim.
Füsûn Çiçekoğlu ve arkadaşlannın verdığı emek
nasıl unutulabilır?
Hele Dekan Sayın Celâl Göle'nin varlığı?
Doğrusu, böyle bir kalabalık görmemiştim.
Nâzım Hikmet'in şiirınin aşıladığı coşku salon-
da hep gezindi durdu.
Özetle, unutulmaz bir gündü...
O güne daha da anlam veren bir olay da şuydu:
Kim unutabilir 1402'lıklerolayını?
12 Eylul asken darbesinın hemen arkasından, Sı-
kıyönetim Kanunu'ndayapılan bırdeğişiklikle, ka-
mu makamlarına istedikleri memuru işten atabil-
me yetkisi tanımyordu; atılanların bır daha göreve
dönmeleri de yasaklanıyordu.
Ona dayanıp üniversıteler boşaltıldı.
Ama 1402'nin en çok yıkıntıya yol açtığı kurum,
Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi, yani o anlı-şanlı
Mülkıye olmuştur.
Ve anlatıhr gibi değildir.
Bereket, Yüce Danıştay'ın açtığı bir yolla, faşiz-
min saldırısı dizginlenmiş ve hukuk dışı bır karar-
la atılan yığınla hoca sekiz yıllık bir aradan sonra
görevlerine dönebılmişlerdir. Fakültenin nice say-
gın profesörleri, Rona Aybay'lar, Kurthan Fi-
şek'ler, Cevat Geray'lar, Alpaslan Işıklı'lar. Kor-
kut Boratav'lar, Cem Eroğul'lar, Baskın Oran'lar,
Mülkiye Ocağı'na böylece yeniden kavuşmuşlar-
dır.
Ne var ki, bu acı olay gerektiği gibi incelenme-
di. Ta ki, Karadeniz Üniversitesi eskı öğretim uye-
lerinden Haldun Özen, üstelik hasta haliyle, de-
lilli - ispatlı Enîelektüelın Dramı, 12 Eylüt'ün Cadı
Kazanı adıyla, 500 sayfalık dev bir eser yazana
dek.
Mülkiyeliler Biıiıği unutulmaz bırjest yaptı o gun:
Haldun özen'e, yapmış olduğu büyük hızmete
şükranlarını bıldirmek için bir ödül verdi ve bunu
sunma onuru da bana tanındı...
•
Bu yazı, perşembe günü gazetede dizime ve
baskıya verildiği sırada, ben de Uğur Mumcu Mer-
kezı'ne gitmeye hazırlanıyordum.
Orada da, Nâzım Hikmet Şiir ResitalL
Nâzım Hikmet, aynı zamanda bir devrim düşün-
cesıni üstlenen ve yaşamını da ona yatıran bır ay-
dın olarak bilınir. Aynı kavgaya. aynı özveri bilın-
ciyle katılmış ve bu uğurda canını vermış Uğur
Mumcu'yu nasıl unutabılirdik ki...
SİİRT
Mücadelenin
40. yılı kutlanıvor.
07 Nisan 2002 Saat: 18.00
Siirt Öğretmenevi
Düğün Salonu
TÇ
TOKAT 2. İCRA ivrÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
ÎLANENTEBLİGAT
Dosya No: 2000/964 Esas
AlacaJdı: T. Vakıflar Bankası TAO
Vekili: Av Süha .Akın Yener - Samsun
Borçlular: Musa Rıza Dilek
Ahcıbaşı Mh. Nasrettın Hoca Sk. No: 1/1
Üsküdarlstanbul
Borç mıktarı: 525.863.825.-TL
(28.04.2000 tarihi ıtibanyla)
Takip tarihi: 28.04.2000
Yukanda ad ve adresi yazılı borçlu hakkın-
da yapılan icra takibinde borçlunun yukanda
yazıh bilinen adresine ödeme emri adresin
yeterli olmadığı veya tanınmadığı. taşındı-
ğından bahısle bila tebliğ iade ediîmiştır. Za-
bıtaca yapılan adres tahkıkatı da netice ver-
mediğinden ve adresin meçhul olması nedeni
ile 49 Örnek Ödeme Emrınin 7201 sayılı
Tebligat Yasası'run 29, 30, 31. maddeleri ge-
reğince alacaklı \ekılinin talebi veçhile tebli-
gatm ilanen yapılmasına karar verilmiştir.
tşbu ilan gazetede neşrinden ıtibaren 7 gün
geçtikten sonra tebliğ edilmiş sayılacaktır. Bu
7 günlük tebliğ süresine 7 gün daha ılavesiyle
14 gün içerisinde borcu ödemeniz gerekir.
Borcun tamamma veya bir kısmına veya ala-
cakhnın takibat ıcrası hakkına dair bir irirazı-
nız \arsa, senet altındakı imza size ait değilse
yine bu 14 gün içensinde açıkça ıcra müdür-
îüğünün dosyasına bildirmeniz, ıtırazınız ol-
madığı takdirde 14 gün içerisinde İÎK'nun
74. maddesi gereğınce mal beyanında bulun-
manız. bulunmazsanız veya hakikate aykın
beyanda bulunursanız hapisle cezalandınla-
cağınız 720J sayılı Tebligat Kanunu'nun 29,
30, 31. maddeleri ve tebligat nizamnamesınin
ilgili hükümleri uyannca ilanen tebliğ olunur.
21.03.2002 Basın: 18714