01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 2 M İSAN 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER DEVRİMDEN, EVRİME. TURHAN SELÇUK DURUST T-\BİATİİ İSTANBUL EFENDİSİ ABDİİLC.1NBA2' HARIKUIÂDE NLACERALARI 32 KISIM TEKMİLİ BİRDEM Ankara Bürosu'nun sessiz isyancısı... 12 Eylül öncesinin Cumhuriyetparlamento muhabiri Engin Karadeniz aslında bir sanat tutkunuydu AHMETTAN 12 Eylül öncesı, Cum- huriyet Ankara Bürosu bır- çok Ankaralı aydının ak- şamlan bırarayageldikle- n bır lokal gıbıydi. Doğan Öz'ler. Muammer Ak- soy'lar. Bahri Savcı'lar, Uğur Mumcu'lar, daha ni- celen... Bunlardan bazı- Engiı. Karadeniz l £} ^ ^ f öldürüldüler. ^"&" Buronun temel du-eklen KemaJAydar, Mustafa Ekmekçi YılmazGümüş- baş, Vural Saygüı .. aramırdan ayrıldılar. O günlerden şimdi yalnızca Işık Kansu ılk günkü stajyerlıkheyecanıylagörevunnbaşLnda... Engin KaradenizCumhunyet Ankara Bürosu'nda par- lamento muhabiriydi. Uzun süre yaşadığı ve okuduğu Almanya'dan yeni dönmüştü. Edebiyat tarihi, felsefe ve sosyal antropoloji eğıtimı görmüştü. Pıyano sevgisı çal- masının çok ötesındeydi "Birgün piyango çıkar da büro şefı ouırsam, odama piyano koydurtup haber yazar gibi piyano, piyano çalar gibi siyasi demeç yazacağun v ' derdi. Yazmaya. okumaya, özellıkle de sanata ve müziğe tutkıı derecesinde meraklıydı. O kanlı kargaşa dönemınde sanatı, müziğı sığınak gibi görüyordu. Bakışlanyla, sesinin tonuyla, üslubuyla büro şefınden çok, kıdemli bır agır ceza yargıcını an- dıran KemaJ Aydar içinse, doğal olarak öncelık sıyasetteydi. Engin'i siyasetin, siyasi kulislerin ıçıne itmek istiyordu. Çünkü gün müak, bale, ser- gi günü değildi. Ülkede her gün onlarca siyasi ci- nayet işleniyordu. Kulıslerde, cinayetlerin bile- rek bilmeyerek altyapısı oluşturuluyordu. Engın ise, başyazannın Mozart'ın dostu olmasına ve ke- man çalmasına güvenerek çalışmaya başladığı Cumhuriyet'te konser veya bale ızlemek yerine morga, adlıyeye göndenlmeyı ıçıne sindiremıyor- du. Zaten o dönem Türkıye'sini ıçıne sındıremi- yordu. Hep Bodrum'a yerleşıp kıtap yazma düş- len kuruyordu. Masa komşusu Fîkret Otyam'ın Gazipaşa'ya taşınıp "Yaşam boyu resün yapma projesi''nden de fena halde etkılenmıştı. Çeliş- kiler içınde mutsuz biçımde uzun süre parlamen- to muhabirhğını sürdürdü. Ona göre muhabirlık, hele de parlamento muhabirliği üretkenlik değıl, kuru bir iletkenlıkti. "Asparagas" peşinde değil- sen, muhabirlık hiçbir yaratıcılık, uzmanlık, ha- yal gücü gerektirmıyordu. Oysa arada bır yazma- sına izin verilen konser ve bale yazılan öyle de- ğildi. Bu yazılarda, birikımini ortaya koyabildi- ğı ıçin gazeteye ve okura daha iyı hızmet edece- ğine ınanıyordu. Ama çok sevdiği Kemal abisı, onun bu inancına fazla kulak asmıyordu. Sonun- da 12 Eylül'ün ülkeye, aydınlara, Cumhuriyet'e indirdiği darbeleri izleyen aylarda evini barkını satıp Bodrum'a, Yalıkavak'a gıdip yerleşti. Ger- çı orada ne konser vardı, ne de bale. Ama son- suz yaa düşleri kurması ıçın sonsuz bır zamana sahipti. Üst üste birkaç uzun öykü, roman ve de- neme yazdı. Ne yazık ki, yazdıklan fazla ılgı uyandırmadı. Engın Karadeniz, geçen hafta bir gece yansı evinde geçırdiğı kalp kriziyle sonsuz zamanını aniden noktaladı. Muhabirhğın en yü- rekli ve en zevklı üretkenlik olduğunu kabule hıç yanaşmamıştı. Ama acaba aklından, a Ankara'da kalsam, flet- kenüğeraa oisanT dıye hıç geçirmış mıydı? Bu- nu bilmeye artık olanak yok. îkinci yaşamını yitirdi BİLENTHABORA İZMİR (CumhuriyetEge Bürosu) - "Gaze- teaiz eski çabşanianndan Engın Karadeniz (65)Bodrum'da geçinnği kalp krid sonucuya- şamnı yitirdi. Enıekli olarak yerteştiği Bod- nm'da uzun yıilannr yaşayan Karadeniz, dü* ikindi nanıazı sonrası Adliye Mezarü- ğı'ıda toprağa verildL Evü olan Karadeniz, biıçocuksahibiydi" (Cumhuriyet, 4.4.2002) jçüncü sayfada çıkan küçük birhaberdi bu. Başka gazetelere de baktım, tek bir satır yoktu. "Acaba,gerçek- teo öldü mü Engm?" diye düşündüm. Çün- kü Engin'le 1950'le- rin sonunda, "Şaka- cıktan ölüm haberi" tezgâhlamayı düşün- müştük. Daha sonra aynı konuyu birkaç arkadaşımla da ko- nuşmuştukkendi ara- ttırda. Ödmiz bir haber uçuracaktık gazete- len. öldüğumüze dair. Sonra bir süre sakla- naaktık. îşte o arada gazetelerde, dergiler- dehakkımızda çıkacak olan yazılara baka- caok ve bizim için kimlerin, neler düşün- dtünü öğrenecektik. Evet, ünümüz yoktu a n yine de bızi tanıyan yazar, ozan, gaze- t d dostlanmız vardı. Ve o yıllarda, "'ölüın scrası yazüar'' çok modaydı. 3u oyunu ne Engin'le, ne de diğer dostla- nııia oynayabildik. Şimdi gazetede onun öln haberini okuyunca, "Acaba Engin ger- çecen öldü mü, yoksa 44-45 yıl önceki plam- mızı mı uyguluyor?" dıye düşünmekten kendimi ahkoyama- dım. Ama haber doğ- ruydu. Engin ikinci yaşamını noktalamış- tı, sonsuza dek. Bun- dan yıllarca önceki bir karşılaşmamızda, "Habora", demişti, "ben artık ikinciyaşa- mımıva^yonım." An- lanıştı, arabasıyla Akdenız kıyılannda **âm am"nı yaşayışmı. Bir dönemeci ala- mar ve uçurumdan aşağı Akdeniz'e dog- r\j;dıyor. îşte tam o sırada, uçurumun ba- şuaki ağaç olmasa, Engin Karadeniz, Ak- dLoz'de yok olacaktı. Karadeniz'in gazetemizde yayımlanmak üzere gönderdiği son yazısı Halikarnassos halklannın kökeni üzerine... Dr. ENGİN KARADENİZ Dıyor ki Piri Reis, "Bodnım bir küçük ka- ledir; ol kalenin önünde hub vasi liman var- du". Mezkûr liman hüdai bir bucakür; ol bu- cağın ağzına kıbleden rüzgâr girmesin için kâfîr zamanında döküntü taşlar dökmüşler- dir. Limana ol taşlann ortasından girilir kim, ağız koymuşlardır_" Bir dönemm sürgün kentı Bodrum'un bi- linen en eskı adı Halikarnassos. Kalenin de üzerinde yer aldığı adaya Zephiria dendiği- m yazıyor bazı eskı kaynaklar. Büyük tsken- der bölgeye geldikte, 'Pers'lerin ve yönetımın- deki paralı askerlerin kentten bu adaya, Her- mafrodit'in doğum yen Salmakis'e çekildık- lerıni de yazıyor bu kaynaklar. Salmakis, bu- günkü Bardacık ve hem erkek, hem dişi Her- mafrodh buradaki kaynaktan doğuyor söylen- ceye göre. Bodrum adı San Petrum'dan geliyor beUü. dönem şövalyelenrun kaleye böyle demele- rinden ya da Bizans döneminde Petronion dı- ye anıhııasından. Giderek, dilde yuvarlanan sözcük Bodnun'laşıyor! Prof. Dr. C. W. Hart"a göre "ilk antropo- log, anrropolojinin babası" sayılan Bodrum- lu Herodot'a bakıhrsa, bölgede yaşayan 'Kar- ya'lılara Leleg de deniyor. Herodot Tanhi'ne (kı antıkçağm ılk antropoloji yapıtı sayıhr) gö- re 'Leleg'ler Girit'ten (va da Ege adalanndan) gehyor; Homerosun Ilyada'smda Troya ya- kınında "Troyahlarla iyi geçinen bir Leleg hal- kudan" söz edilıyor. Bazı araşürmacılar, He- rodot"un bu görüşlerini varsayun olarak ni- teliyor; antikçağda Ege adalannda ve Gırit'te yaşayanlann Kana'dan göç ettiklerinı öne sürüyorlar. Karyalılann dıh henüz çözülemedi; etno- fılolojik araştırmalar. antikçağ Karyahlan- nın konuştuğu bu ölü dile ılışkin ilginç sap- tamalar sunuyor. Karya dilı 10 VII- VI. yüz- yıllarda Mısur'da görev yapmış paralı asker- lerm bıraktığı yüzü aşküı gra£fîto ıle tanını- yor. Bu ipuçlanyla Anadolu'nun güneybatı- sında ele geçen birkaç kü tablet ve amt yazıt- lan Eski Yunan yazısuıı çağnştırsa da, Kar- ya dılinin arkaik Yunan harflerine benzeyen abecesel göstergelerden oluştuğu sanılsa da, bu ölü dilin yazısının. abecesinin yeterli bi- çimde çözülemediği bir gerçek. Herodot'un Gmtlılerden aktardığına göre Minos uygarhğı dönermnde Ege adalannda Karyalılar yaşıyor Minos'a bağımlı olarak... Lelegler de denilen bu halk, sonradan anaka- raya göç ederek kıyılan ve ıç kesimleri ele ge- çınyor. Strabon da Herodot'un verdiğı bilgi- leri aktanyor; Leleglerin denizcibirbudunol- duklanru. daha sonra karaya geçerekburalar- da kentler(MOetos gibi) kurduklannı yazıyor. Bu venler, Karyalılann bu bölgeye daha son- ra gelen göçmenlerden başka bir dil kullan- dıklannı göstenyor hiç olmazsa! Kaldı kı ba- zı kaynaklarda Karyalılar, Lidya, Likya ve Misya'da yaşayan halklaria kandaş gösterili- yor; "Hitit çağindan halklar" dıyenler de var! Homeros'a göre Troya Savaşı'na Troyahlar>«- mnda asker gönderen Anadolu halklanndan Karyalılar... Bodrum'un güneyinde kurulduğu yanma- danın ve çevrenın özellikleri de Bodrum gi- bi ilginç. Batı'ya doğnı Gümbet, daha sonra Bitez antik yerleşme alanı; eskı adı Pedasa. Sonra Ortakent (Müsgebı). Bağla'nın adı Bakla Bükü diye geçiyor Pin Reis'te; ola ki Bakla ağızda yuvarlanarak Bağlalaşmış, mis gibi misket üzümlerinin Müsgebi'yi adlan- dırması gibi! Tepede Aspat Kalesi; Çıfit Ka- lesi diye de anılıyor. Koyun ardında eski adı Kefaluka olan Akyarlar; Kemer, karşısında Ça- tallar Adası, bir dönemin korsan sığınağı. Sonra Turgutreis (Karatoprak), Karabağ, Ka- dıkalesi, Gümüşlük geliyor ardmdan, eski Mindos; silinmiş kalınnlanyla volkanik bir çö- küntü. Gümüşlük'ten sonrası Kiremıt Adala- n ve Yahkavak; Panormus gömütleri, yıtik ka- hntılanyla gizemini koruyor. Eski Sandı- ma'nın denız kıyısındaki iskelesi gibi Yalüca- vak. Çevrede kavak yok. hep çınar... On bir yıl yaşadım Yalıkavak'ta, kendi kendıme sor- dum: Neden Yalıçınar değil de Yahkavak? Yerel dilde çınara kavak diyorlar! Bu yöre halkı Bodrum ve dolaylıgında yaşayanlar gi- bi göçer; atalan Barak Türkmenleri. Prof. Dr. Cahit Tanyol'un araştırmasuıdan çucan so- nuçlara göre Gaziantep'te yaşayan Barakla- nn büyük göçüyle Muğla çevresine değin uzanıyorlaryıllarönce. Bodrum'uyeğleyen- ler Yalıkavak, kuzeyde Farilya (Gündoğan), Gölköy ve Türkbükü'ne (bugünkü adı Göl- türkbükü) yerleşıyorlar. Bir bölümü de Gü- müşlük'ü seçıyor yaşamak ıçın. Demem o ki, îstanköy ve Gint göçmenlen dışında, Bod- rum'un günümüz budunsal dokusunda Barak Türkmenleri egemen... GEÇMtŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ UJusal Egemenlik... Türkıye Cumhuriyeti'ni yaratan Türkiye Büyük Millet Meclısinın 82'ncı kuruluş yıldönumünü ya- nn kutlayacağız. "Ulusal egemenlik" kavramının üzerine titre- yen ve her kesimden vatansevenn cduşturduğuTür- kıye Buyük Millet Meclısi ile ıçinden çıkardığı lc- ra Vek/lleri Heyeti'nin başadıklanna çok şeyler borç- lu olduğumuzu bir kez daha vurgulamamız gere- kıyor. Açılış tarihi olan 23 Nisan 1920'den 1 Nisan 1923'e kadar aralık vermeden üç yıl toplantı ha- linde kalan Türkiye Buyük Millet Meclisi'ni oluş- turan milletvekillerinin vatan sevgisine dayalı öz- venleri ise ayrı bir saygının gerekçesını oluşturu- yor. Kazanılan başanlann özünde ve önünde o dö- nemdekı adıyla Mustaf Kemal Paşa'nın bulun- masının Turkıye ıçin yarattığı şansı da hıç aklımız- dan çıkarmamalıyız. Ara sıra, Atatürk'ü zamanın padişahı Vahdet- tin'ın "vatanı kurtarma görevıyle" Anaöolu'ya gönderdiği yolundatarih gerçeklerine aykırı iddı- alarla karşılaşıyoruz. Ama bir iddıayı ileri sürenler, aynı padişahın Ata- türk ve arkadaşlan ıçın ıdam fermanı çıkarmış ol- masını görmezden gelıyorlar. Türkiye Buyuk Millet Meclısi'nin, görünüşte "hı- lafet ve saltanatı kurtarmayı" da amaçlayan bıl- dırgesine bugünden bakarak değerlendırmek, Cumhunyete giden yolun da ıpuçlarını ortaya ko- yuyor. Meclis'ın açılışının daha 20'nci gününde veri- len bu önerge ile Sadrazam Ferid Paşa ile kabı- nesi ve ona yardımcı olanlann yargılanmaları, va- tandaşlıktan çıkanlmaları kabul edilmiştır (19 Ma- yıs1920). Bir gün sonra, Milli Savunma Bakanı Fevzi Pa- şa'nın (Çakmak) verdiğı önerge, 24 Mayıs 1920 günu benimsenerek "Istanbul'daki yasadışı hü- kümetın oradaki subaylara ait tayin, terfi ve ödül- lendirmeleri" tümüyle yok sayılmıştır. 7 Haziran 1920 gunu kabul edılen kanunla da "Istanbul'un ışgal tanhı olan 16 Mart 1920 gü- nünden sonra, Büyük Millet Meclısi'nin onayla- madığı her türlü antlaşma, anlaşma, sözleşme, resmı yazışma, ayrıcalık tanıma belgelen ve ve- rilen maden ruhsatlan"run hiçbir şekılde geçerii sayılmaması karariaştınlmıştır. Saydığım bu örnekler, Ulusal Kurtuluş Sava- şı'nın sürdurülmesi, Mudanya Bırakışması, Lo- zan Antlaşması ve Cumhuriyetın ilanı gibi başa- nlar dızgesınin de başlangıcını oluşturmuştur. Büyük Atatürk'ün 23 Nisan'ın yıldönümlerini çocuklara armağan etmesinin, Türkiye Cumhuri- yeti'nın kuruluşu gibi dunyadaki ömek olaylardan biri olduğu da unutulmamalıdır. Bugünun yalnızca bır bayram değıl, yannlanmı- zı emanet edeceğimiz gençlerimız gibi çocukla- nmızı da çağcıl bir yaklaşımla yetiştirmemiz ge- rektiğı mesajını taşıyan önemli bır dönüm nokta- sı olduğu da hiç aklımızdan çıkmamalıdır. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu ol- sun. [email protected] Prof. Dr. Toktamış Ateş: EMyanet, işlevini yerine getiremiyor tstanbul Haber Servi- si - Gazetemız yazan Prof Dr. Toktamış Ateş, Diyanet Işlen Başkan- lığı'nın "siyasal Islam- dan Cumhurivete gele- bilecek tehlikekre engel otanak" amacıyla kurul- duğunu belirterek "Di- yanet, bu işlevini yerine getiremiyor. Tam tersi- ne, de\ietin dini kontrol etmesi için korulan bir genel müdürlük, bugün devieti kontrol eder ha- legeldi''dedi. HacıBektaşVeliKül- tür ve Tanıtma Derneğı tarafindan dün Bağcılar Cemevi'nde "LaikKkve Djyanet" panelı düzen- lendi. Prof. Dr. Ateş, gü- nümüzdeki işleyiş itiba- nyla Diyanet îşleri Baş- kânlığı'nı anlamanın ve savunmanın mümkün olmadığım vurgulaya- rak devletin, özellıkle Sünnı-Hanefi mezhep- ten gelecek tehlıkelere karşı bir şeyler yapma- sı gerektığıni söyledı. Beyaz: Diyanet yanhşyolda Marmara Üniversite- si Ilahiyat Fakültesi De- kanı Prof. Dr. Zekeriya Bej'az da Diyanet îşleri Başkanhğının, kadro ve zihniyet olarak yanlış yolda olduğunu ifade ederek başkanlığın sta- tüsünün degiştirilip kad- rolann eğitihnesini is- tedi. Beyaz, başkanhğın kaldınlmasının bugünkü devlet yapısı içinde ise felakete yol açacağmın altmı çızdi. TURKSOLUKOMPRADOR DEGIL ULUSAL SOL! Gökçe Fırat Işgol edılen her yerde kurhjluş sovoşı, makul çoğunluk olon her yerde de ozmış bır hajk vordır Güneş Ayas Komprador değıl ulusal sot' Erkin Yurdakul Fılısfın'ın "msanlı^o* ıhtiyacı yok Utku Umut Düşmonımız Araplar mı emperyolıstler mı? özgür Erdem Bolıvar Cumhurıyeh'nde holkçı re|im dırenıyor Metın Bostancıoğlu ıle gönjşme Hıç kımsenm okumo hümyeîı elınden olınmış değıl Aipaslan Iştklı Devletten olıp holka değıl, halktan alıp uluslararosı sermoyeye verıyorhr Sunay Alun'la Soyleşıler "Ey ıjçı hür olmok hokkı senmken/ bugün o hak olındı senın elınden" Öner Yağcı Köy enstıtûlen ve tanhıma Orhan Kemol Bono dünyalan verseler bu halkı aşağiloyacak tek söz söyletemezler, tek satır yazdıramazlar Cemal Korkmoz Bergama bır yangın' Isunbul: (0212) 293 72 92-245 61 30-292 73 00 Ankar»: (0312) 232 46 22 lzmir(0232) 4S5 10 37 DenızJl (0258) 242 26 59 e-posta Iur1(solu@holmaıl cûm 2.sayı bayilerde 750.000 TL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear