01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22S NİSAN 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomia cumhuriyet.com.tr 13 İ N C İ Anneler Günü'ne özel koleksiyonunda, miişterilerine hem sezronun mcxla rengi, hern de sevginin rengi olan kırmızı ayakkabılan öneriyor. OPEL, tanhinin en ekonomik benzinli motoru Opel Corsa Eco'yupiyasaya sundu. DÎVANPALMİRA Bodnım, eğlence, dinlenme ve sporla tatılin keyfini çıkarmak isteyenlere farklı seçenekler hazırlayarak sezonu açtı. NIKE 190gramlık yapısıyla Mercurial Vapor'u piyasaya sundu. Söz konusu ayakkabılar daha hızlı koşabilme olanağı veriyor. UNO pizza gibi yüksek kalorili bir lezzeti, düşük kalorisiyle yemek isteyenler için Pizzauno Light'ı piyasaya sundu. THECRUICELINE İSTANBUL Kuzey Denizleri'ndeki manzaralan ve limanlan keşfetmek isteyenlere, 1600 dolardan başlayan fiyatlarla gemi seyahatleri sunuyor. CTTROEN, Haziran 20O2'de Türkiye pazanna sunacağı C5 araçtaki rürn özelliklere ılışkin mesajlar. rnerkezi bilgisayar tarafından sürücüye hem sesli, hem de ekranda beliren yazı ve semboller ile iletiliyor. FESHANE 23 Nisan Uusal Egemenlik ve Cocuk Bayrarru nedeni ii "Feshane Çocuk Şenliği" düzenliyor. •gi'Z*>:_ rOPSHOP'un 2002 ikbahar-yaz ioleksiyonu birçok ârklı forumu bir arada «rgiliyor. CAFE RESTORAN DELJCIA Etiler S'ispetiye Caddesi izerinde, sahibesinin \tiye Doruk'un olduğu acacık bir mekân. Fotokopi Makineleri Yabancı sermaye bekleyen Türkiye, dışanya yabancı sermaye gönderiyor Büyük fîrmalar dışanyakaçıyorBANU SALMAN ANKARA-2001 yüında3 milyar288 milyon dolar yabancı sermaye çeken Türkiye, aynı yıl dışanya yatınm olarak 604 milyon dolar transfer etti. Tûrk Eximbank'ın araştırmasında, dışanya yatınm yapan Türk firma sayısı azalır- ken aktanlan sermaye tutannın büyüdü- ğüne dikkat çekiliyor. Ancak küçük ve orta ölçekli firmalann da yurtdışına yö- neldikleri belirtilen araştırmaya göre, dı- şanya yanran yapan 1008 Türk firma- sından 194'ünün yatınm tutan 1 milyon dolardan fazla. Merkez Bankası ve Hazine verilerine göre, 1992'den 2001 yıl sonuna kadar Türkiye'ye giren yabancı sermaye tuta- n 11.7 milyar dolarda kalıyor. Dışanya da 3 milyar 384 miryon dolan doğrudan yatınm olarak aktaran Türkiye'ye net yabancı sermaye girişi 1 milyar 490 mil- yon dolara kadar iniyor. Türk Eximbank'tan uzman Emin Ak- çaoğiunun yaphğı araştırmada, ulusla- rarası pazarlardan pay alma çabasının yalnızca dış ticaretle sınırlı olmadığına • Dışanya yatınm yapan firma sayısı azalıyor, ancak dışanya aktanlan sermaye tutan büyüyor. 2001 yıhnda 3 milyar 288 milyon dolar yabancı sermaye çeken Türkiye, aynı yıl dışanya yatınm olarak 604 milyon dolar transfer etti. dikkat çekildi. Araştırmadaki saptama- lar şöyle: • Son yıllarda yaşanan ekonomikkriz- lerin yarattığı yeni koşullar, bazı Türk sa- nayicilerinin yatınmlannı, işgücü ve enerji kullanımında maliyet avantajla- nyla cazip yatınm teşvikleri sunan Bal- kan ülkelerine kaydırmalanna sebep ol- maktadır. • Türkiye'ye doğrudan yatınm olarak giren sermaye tutan Haziran 2001 itiba- nyla 16 milyar 119 milyon dolarken ay- nı dönemde yine doğrudan yatınm ama- cıyla Türkiye'den çıkan sermaye ise 4 milyar 96 milyon dolardır. • Türkiye"den çıkan sermayenin yüz- de 70.39'u Batı Avrupa ülkelerine, yüz- de 9.9'u Doğu Avrupa ve Balkan ülke- lerine, yüzde 9.9'u Orta Asya ve Kafkas ülkelerine, yüzde 3.8'i Amerika kıtası- na, yüzde 2.7'si off-shore merkezlere, yüzde 1.7'si KKTC'ye ve yüzde 1 5'i ise Afrika, Ortadoğu ve Doğu Asya ülkele- rine gitmiştir. • Firma sayısı açısından yurtdışına ya- pılanyatınmiarda 300 fırmayla Baü Av- rupa ilk sırada yer alırken 144 fırmayla Orta Asya ikinci, 133 firmayla Balkan- lar üçüncü konumda. • Türk kambiyo mevzuatının son de- rece liberal uygulamalar getirmesi sebe- biyle, sermaye hareketlerinin resmi ku- rurnlar tarafından tam olarak takibi mümkün olamamakta. Yatınmcı firma sayısı 1008 olmakla birlikte, bu sayının da, toplam yatınm tutan olarak gözüken yaklaşık 4 milyar 100 milyon dolann da gerçekte olduğundan daha düşük düzey- lerde yansıdığı düşünülmektedir. • Türk dış yatınmlannın yüzde 44'ünün bankacılık ve diğer finansal hizmet sektöründe, yüzde 32'sinin ima- lat, yüzde 15'inin tıcaret sektörüne yö- nelik olduğu görülüyor. •1993 sonuna kadar Türkiye'den çı- kan doğrudan yatınm amaçlı sermaye tutan yaklaşık 503 milyon dolarken 1994'te 125 miryon dolar, 1997'de 283 milyon dolar, 1998"de 443 milyon dolar, 1999'da 642 miryon dolar, 2000'de 1 mil- yar 64 milyon dolar olduğu görülüyor. 2002'deki dikkat çekici artış ashnda tek bir fırmanın HoUanda'daki yaklaşık 449 milyon dolar tutanndaki yatınmından kaynaklanmaktadır. • Yurtdışına doğrudan yatrnm yapan firma sayısı yıllar itibanyla azalış gös- termektedir. Bu azalışa rağmen serma- ye ihracının artıyor oluşu son yülarda ilk bakışta daha büyük firmalann yurtdışı- na yannma yöneldikleri biçiminde yo- rumlanabilmekle birlikte, gittikçe artan sayıda küçük ve orta büyüklükte Türk firmasının da uluslararasılaşma süreci- ni denemeye istekli olduğunu ya da zo- runda kaldığmı düşünmek için sebepler bulunmaktadır. • Yurtdışma yatınm yapan 1008 fir- manın yalnızca 194'ünün yahnmlan 1 milyon dolardan büyükken 467 fırmanın yatınmlan 50 bin dolann altında kalıyor. ARJANTÎN DEVLET BAŞKANI: Zor günlere hazır olunEkonomi Servisi - Hafta sonu bo- yunca süren Dünya Bankası-IMF ba- har toplantısında, Arjantin'in sonınla- n masa başlannda tartışılırken, devlet Başkanı Eduardo Duhalde, tarihinin en yoksul günlerini yaşayan Arjantin- li vatandaşlara mali kirizin derinleşe- bileceği uyansında bulunarak "daha zor günkre hazır ohna" çağnsı yaptı. Duhalde, finansal sistemin çökme- sine yol açabilecek riskte günlere doğ- ru gittiklerini ifade ederek, tüm ülke- yi etkileyecek krizi yenmek için hal- kın hazır olması gerektiğini söyledi. Aıjnatin'de hükümet, mali sistem- den her gün milyonlarca dolann çık- masını engellenmek için hazırlanan bir planı bugün Kongre'ye gönderme- ye hazırlanıyor. Arjantin Merkez Ban- kası, mali sistemi kurtaracakplanının sonuçlandrnlması için zamana ihtiyaç olduğu gerekçesiyle önceki gün ban- kalan tatil etrne karan almıştı. Ğ-7'ler endişeli ~ IMF-DB zirvesinde ise, sanayileş- miş 7 Batılı ülkenin oluşturduğu G-7, Arjantin'in büyüyen mali sorunlan karşısında endişelerini belirterek, eko- nomik reformlann yerine getirihnesi Açlık getiren kriz ve ekonomi potitikalannı ayiardır sokaklarda protesto eden Arjantin haOanın evine döneceği tarih hâlâ uzak. içinIMF ile yakınbir şekilde çalışma- kez daha reddeden IMF'nin Başka- oluşturulması gerektiğini söyledi. sını istedi. Geçen hafta Arjantin'le görüşme- leri istedikleri doğrultuda şekillen- meyince ülkenin kaynak talebini bir nı Horst Köhkr ise yaptığı açıklama- da, fonun desteği için Arjantin'in önündeki sorunlann çözümüne yö- nelik sürdürülebilir bir yaklaşımın Köhler, IMF'nin mayıs ortasına kadar, Arjantin'e bir heyet gönder- meye hazır olamayabileceğini kay- detti. dünyasında kurultay heyecanı Ekonomi Servisi-Dünya Türk îşadam- lan Vakfi'nın, 25-27 Nisan tarihleri ara- smda Istanbul Lütfi Krrdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda yapılacak "Dünya Türk İşadamlan 4. KuruftayTna üışkin yaptığı yazıh açıklamada, kurultaya Al- manya'dan Rusya'ya, Avustralya'dan ABD'ye kadar birçok ülkeden 2 bin ci- vannda Türk müteşebbisin katılacağı büdirildi. Avrupa Türk İşadamlan ve Sa- nayicileri Derneği (ATİAD) tarafindan hazırlatılan "Almanya ve Avrupa'daki TûrkKökenH Girişimcfler'' raporuna gö- re, 2010 yıhnda Avrupa Birliği (AB) ge- neünde Türk kökenli gırişimci sayısınuı 140 bıne, bunlann istihdam edeceği ki- şi sayısının 810 bine ve elde edecekleri cironun da 122.7 milyar Euro'ya ulaşa- cağı tahmin ediliyor. Kurultaya katılacak işadamlannm sa- hip olduklan bilgi, tecrübe, sermaye, tek- noloji birikimi ve teşebbüs gücünü bir araya koyarak somut sonuçlar yaratma- ya çalışacaklan belirtildi. Açıklamada, özellikle KOBl niteliğin- deki pek çok firmanın kurultay sırasın- da kuracağı ilişkiler sayesinde müşteri ve pazar, kalite, finansman, yabancı ortak- lık gibi sorunlanna çözüm imkânı bula- caklan kaydedildi. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Kurumları Korumak Bir ülkenin önemli ekonomik ve toplumsal geliş- mişlik göstergelerinin başında kurumlaşma yeter- liliği gelir. Ülkelerin kurumlaşma düzeyı, neredeyse bi- re-bir onlann gelişmişliklerini yansrtır. Türkiye'nin toplumsal ve ekonomik gelişme tarihi- ne bakıldığında, yasa ile pek çok kuruluş oluşturul- masına karşın, bunlann kurumlaşamadığı görülur. Os- manlı'dan cumhuriyete geçış sürecınin en önemli özelliklerinden biri kurumlaşmaya verilen önemde gizlidir. Cumhuıiyetin ilk çeyrek yüzyılında, kamu iş- letmeciliğinden üniversiteye, doğal kaynaklann araş- tınlmasından sosyal güvenliğe uzanan çok sayıda ku- rum, ayrıntılı bilimsel hazırlık çalışmalarından sonra oluşturulmuş ancak bunlann kendi iç işleyişleri ile es- nek bir yapı kazanmaları ve sürekliliğı sağlanama- mıştır. Tersine zayıflatılmış ve kurumlaşamadan yok edilmişlerdir. Geçtiğimiz günlerde 62. kuruluş yılı kutlanan Köy Enstitüleri cumhurıyetin özgün kurumlanndan biriy- di. Köy Enstitüleri, iş başında eğitimin Türkiye koşul- lannda uygulanmasının en pariak ömeği; kuramsal öğrenme ile bunun işe ya da eyleme dönüştürülme- sinin kesışme noktalandır. Cumhurıyet Aydınlanma- sı'nın ülkenin o yıllarda çok gen kalmış olan kırsal ke- siminde de yaşama geçirilmesı amacıyla oluşturulan enstitüler, eger yıkım süreçlerinin 1946 sonrasında başladığı göz önünde tutulursa yalnızca altı yıl, yok, yasal olarak kapatılmaları dikkate alınırsa da 13 yıl ya- şama olanağı bulmuşlardır. Toplumun gerici ve tutucu çevreleri. aydınlanma karşıtlan, ekonomik ve siyasal gücünün sarsılmasın- dan korkan kesimler, enstıtülerin yok edilmesini sağ- lamışlardır. Ülkeyi yönetenler bu ilkelliğe dönuşe, sı- yasal çıkarlannı korumak için, teslim olmuşlardır. Enstıtülerin kapatılması, cumhuriyetin temelini oluşturan çağdaş eğitim sürecini, çok ağır bir biçim- de kesintiye uğratmış; yıkıma sürüklemiştir. Kapatıl- mayı izleyen on yıllarda, eğitim ve öğretimın nrteliği tümüyle unutulmuş; eğitim sistemi. çok büyük çoğun- luğu eğrtbilim (pedagoji) temelinden yoksun öğret- menlerin elinde kalmıştır. Bu durum, ülkenin ekono- mik ve toplumsal gelişmesini yavaşlatmış, geciktir- miş ve giderek engellemiştir. Bunun sorumlusu, hal- kın çocuklanna çağdaş eğitimi çok gören sağcı hü- kümetlerdir. özel üniversiteler ile yükseköğretimin de özelleş- mesiayrı birtartışmakonusudur. Bununla birlikte özel üniversitelerden biri, Mattepe Üniversitesi, Köy Ens- titülerinden Kent Enstitülerine konulu Eğitim Kurul- tayı'nın bu yıl ikincisini düzenliyor. Iki gün süre ile 7- 8 Haziran 2002'de, ortaöğretimin mesleki ve teknik eğitim ağıriıklı olarak yeniden yapılandınlması; ulusal meslek standartlarının oluşturulması; AB'ye giriş sü- recinde mesleki eğrtimın bugünkü durumu; mesleki ve teknik eğitim ve sanayi işbirliği; mesleki ve teknik eğitim veyerel yönetımlerile eğitimdeyenı bir çözüm: Kent Enstitüleri konulu oturumlardan sonra bir ge- nel değerlendirme yapılacaktır. Hiç kuşkusuz, eğitim sorununa, özellikle de mes- leki ve teknik eğitim bağlamında Köy Enstitüleri an- layişı ile eğilinmesi çok olumludur. Bununla birlikte, konunun; o tarihten bu yana, ülke içinde ve dünya- da yaşanan büyük değişimleri de göz önünde tuta- rak günümüzün koşullannda ve tüm boyutlarıyla incelenmesi bir zorunluluktur. • • • Kurumlaşma olgusu, son yıllarda çok daha çeliş- kili, giderek çok sakıncalı bir yolda gidiyor. Siyasetin kesinlikle ginmemesi gereken, üniversiteler başta olma üzere. bilım, spor, eğitim ve kültür kurumlann- da, siyaset, uygun deyımiyle, at oynatıyor. Bırakın üniversıtelerin yönetimi konusunu bir yana; siyaset spordan elinı çekmıyor; futbol maçlanna hakem ve- rilmesi bıle büyük bir siyasal sorun olabiliyor. Yetkili- ler, futbol takımlarını eşit saymayı ve hakemlen de ku- ra ile görevlendirmeyi başaramıyor. Buna karşılık. siyasetçinin seçmene karşı so- rumlu olması gereken ekonomik ve toplumsal konularda, bırbiri ardına bağımsız kurullaroluşturu- luyor. Hükümetin ekonomi polrtıkası konusundaki yet- ki ve sorumluluk alanı, olabildiğince darattılıyor; gide- rek yok ediliyor. Böylelikle ulke ya kurumlaşamıyor ya da kurumlaş- ma tökezliyor; sonuçta sağlıklı bir gelişme sürecine girilemiyor. [email protected] DÜNYA EKONOMİSÎNE BAKIŞ /ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA erginy(S tr.net Nobel ödüllü yazar Wole Soyinka, The Nation'da yayımlanan bir yorumunda Şa- ron'u Odysseia destanındaki tek gözlü dev, Polyfemos'a benzetti. Odyseus ve adam- lan, yemek için onları bir mağaraya kapa- tan tek gözlü dev Polyfemos'un gözüne bir mızrak saplayıp kaçar, gemilerine binip de- nize açılırlar. Büyük, bir kızgınlıkla etrafına saldırmaya başlayan kör Polyfemos'un Odyseus'un arkasından attığı kayaların ne- den olduğu dalgalar, tüm çevre adaları bat- ma tehlikesiyle karşı karşıya bırakır. Soyin- ka'ya göre "Şaron'un taktikleri tüm dün- yayı ateşe verecek bir dalganın başla- masına neden olabilir." Yalnız ve saşkın Soyinka çok haklı ama, bence bu benzet- me Bush hükümetıne çok daha uygun. 11 Eylül sonrası gelişmeleri değerlendirirken ABD'nin, ikinci bir hegemonyacı yükseliş ev- resi yaratmaya kalkıştığını, ancak başan şan- sının olmadığı gibi bu girişimın de çok tehli- keli bir konjonktüryaratacağını ileri sürmüş- tüm. Geçen ikihaftadatanıkolduğumuzge- lişmeler, ABD'nin bu hegemonyacı atağının Göpündüğü Kadar Süper Olmayan Bir Giiç BM COPIERS BM fekniV Ofi. ürünieri ve Pazariamo A.Ş. Telefon (0212)211 38 16(pbx) İZMİR ANKARA AOANA AKTALYA SİSTfM BÜRO MAK. LTD PIRAMİTİC »e OIS TİC LTD. 5Tİ. FORMAK TİC SAH LTD. STİ. HfDEF BÛRO LTO ŞTİ. BEST COPYITO 5Tİ Td: 0.232 441 8& 16 Tel: 0.312 478 68 48 Tel: 0.322 457 91 01 Tel 0 242 334 51 77 T«l: 0 224 225 30 23 başan şansının çok az. ama büyük tehlike- lere gebe olduğunu bir kez daha gösterdi. Halen ABD'nin, hegemonyası açısından büyük öneme sahip iki bölgede, dış politi- kasının karaya oturduğu söylenebilir. Baş- kan Bush, Israıl'e "Batı yakasından çık" çağrısında bulundu; Şaron'un aldırmadığı- nı görünce "Sana çıkdedim" diye vurgula- dı. Bu sırada Dışişleri Bakanı Povvell Orta- doğu gezisini hiçbir sonuç alamadan ta- mamladı. Hafta sonuna doğru tüm dünya Cenin katliamından söz ederken Bush, "Şa- ron banş adamıdır" diyordu. Böylece, Cha- vez'i deviren darbeye tüm dünya karşı çı- karken "Kendi etti kendi buldu" diyerek yalnız kalan ABD, bir kez daha yal- nız kalıyordu. Nihayet geçen hafta ABD, Bin Ladin'i elinden kendi ha- talanndan dolayı kaçırdığını rtiraf et- mek durumunda kaldı. Hafta boyunca, bu gelişmeleri yo- rumlayanlar üç konuda genelde an- laşıyorlardı: Birincisi, Şaron kafatu- tarak ABD'yi küçük düşürmüş (The New York Tımes, Financi- al Times), daha da önemli- si kafa tutabileceğini gös- termişti. Prof. VVallerstein'e göre, bu ABD hegemonya- sı için çok kötü bir haberdi. Yann Avrupa, Rusya, Çin hatta Mek- sika ve Brezilya da ABD'ye baş kal- dırabilirdi. Ikincisi, Ortadoğu'da Şa- ron'a verdiği destek ABD'yi Arap bağlaşıklarından uzaklaştırırken La- tin Amerika'daki darbe girişımi, Ko- lombiya'daki gelişmeleri zaten bü- yük bir endişeyle izleyen bölge ülke- lerinde, ABD'nin yeniden kanlı pro- jelerıne geri dönmeye başladığı izle- nimıni yarattı. Üçüncüsü. ABD'nin "terorizmekarşısavaşın" ikinci aşa- masına geçmek uzere Irak'a saldırması ha- lınde, gereklı bölgesel desteği bulması artık olanaklı değildı. Bu gelişmeler ABD'nin, şu sıralarda attığı her adımla biraz daha çok çamura saplan- dığını gosteriyor; ABD dış politika oluştuıma sürecinin zirvesinde huzursuzluk yaratıyor- du. Ömeğın, Council of Foreign Relations üyelerinden Henry Siegman, The Austra- lian'da yayımladığı yorumunda "Bush yöne- timinin Filistin-lsrail çelişkisine yaklaşımı o kadar kusuıiuydu ki, Colin Powell'ın başa- nsızlığını başından garanti etti" dedıkten sonra, bölgeyi çok daha yıkıcı ve acılarla do- lu gelişmelerin beklediğini vurguladı. Baş kaldırmanın bir başka örneğine de Bush hükümeti Afganistan'dan sonraki ilk "rejim değiştirme" operasyonunda çuvalla- yınca tanık olduk. ABD hükümeti, Venezü- ella'daki askerı darbeyi, "Chavez ektiğini bıçti" dıye savunurken başta Meksika, Bre- zilya, Arjantin, olmak uzere Latin Amenka ül- keleri darbecı rejimi tanımadıklarını açıklaya- rak ABD'nin bölgedeki polıtıkasına karşı ol- duklarını gösterdiler. Latin Amerika ülkeleri- nin önemli muhafazakâr medyası, hatta Ve- nezüella'nın El Nacional gazetesi "darbe- ler dönemıne geri dönmek istemediklerini" vurguladılar. Chavez, büyük ölçüde bir halk ayaklanmasına dayanan ikinci bir darbeyle geri gelince de "ABD ne kadar süper güç olursa olsun, belirleyıci olan halkın iradesi- dir" saptaması, yıllar sonra ilk kez yeniden gündeme geldi. Hem de Latin Ameıika'da bir IMF ve ABD karşıtı hareketin güçlenerek yükselmeye devam ettiği, Arjantin'in yeni gelişmelere gebe olduğu bir dönemde... Terorizme karşı savaş da tıkandı! ABD'nin hegemonya restorasyonu proje- sinin temel aracı "terorizme kar- şı savaş" stratejisine göre Tale- ban rejimi çöktükten sonra sıra Saddam'a gelecekti. Ancak, Saddam'ın devrilmesi için Arap ülkelerinin desteğinin alınması gerekiyordu. Bir El Ahram yaza- rının "diğer şer ekseni" olarak nitelediği "ABD-Türkiye-lsrail" ıttifakı (aktaran llhan Selçuk), bu iş için yeterli değildi. Chaney, bu amaçla Arap liderlerini dolaştı ve tek bir mesajla geri döndü: ABD Israil'i frenlemezse ve ateşkesi sağlayamazsa destek yok! Bunlar Cenin katliamından. Bush'un alay eder gibi "Şaron banş adamıdır" demesin- den önceydi. Şimdi artık Irak'a karşı bir böl- gesel koalisyon oluşturmak olasılığı kalma- dı. Eğer Bush Irak'a karşı Arap ülkelerini ya- nına alamazsa, Ortadoğu petrollerine ba- ğımlı Avrupa'nın desteğini hiç alamaz. Ge- riye OPEC'in petrol piyasalarındaki payina "sarkmaya başlayan" Rusya kalıyor. ABD'nin, uzun dönemli etkileri açısından, böyle bir ittifaka mecbur olmaktan hoşnut olacağını düşünemiyorum. Böyle birstrate- jık ıttifak, Rusya'nın uluslararası diplomatik profilini yükseltir, enerji pıyasasında ağırlı- ğını daha da arttırır, böylece bir askeri/tek- nolojik yenılenme ıçın gerekli fonlara ulaş- masını olanaklı kılar. Teknolojik liderlik de elden gldtyor Geçen hafta darbe, katliam, jeopolitik derken uzun dönemde çok önemli sonuç- lar yaratabilecek bir gelişme hak ettığı il- giyi görmedi. Ya da görüntüyü bozduğu için ABD basını bu haberin üzerinde faz- la durmadı. Nev York Times'ın bildirdiği- ne göre bir Japon laboratuvarı dünyanın en hızlı bilgisayannı yapmayı başarmış, böylece bilgisayar hızı yanşında öne geç- mişti. Bu bilgisayar en hızlı ABD bilgisa- yanndan 20 kez daha hızlıydı ve üstelik ABD'de yaygın olan teknolojiden farklı bir teknolojiye dayanıyordu (20/04/02). Bu gelişmeyi New YorkTimes'a bıldiren bılim adamına göre, durum "SSCB'nin 1957'de Sputnik'i uzaya atarak yarışta öne geçmesine benzetılebilirdi" ve ilgili mercilerde "büyük kaygı yaratmıştı". Bu bilgisayarın, özel sektör tarafından değil de Japon hükümetinin 400 milyon dolar- lık finansmanı sayesinde gerçekleştirilmiş olması da işin bir başka boyutuydu. Ja- pon hükümeti tüm mali ekonomik krızine rağmen, ABD'yi geride bırakacak bir tek- nolojik adım için gerekli kaynağı bulabil- miş, Japonya'da devlet müdahalesi ve desteği, ABD'de özel sektörün gerçek- leştiremediğini gerçekleştirmişti. Şimdi "bir darbeyi bile doğru dürüst ör- gütleyemeyen, Israil gibi tümüyle kendine bağlı bir ülkeye bile istediğini yaptırama- yan, teknoloji yanşında geride kalmaya başlayan bir süper güç olur mu" diye sor- makta, Palyfemos'u anımsayarak kör bir ABD'nin atacağı kayaların yaratacağı dal- gaların altında kalmaktan korkmakta hak- sız mıyız?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear