22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKİM 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA E J v O N O M I ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 ^IRKETLERDEN • DROETKERürün yelpazesıne "'Tatlı Kurabiye Unu"'nu ekledi. • ZIEBART TTDY CAR, Türkiye çapında hızmet veren 15 istasyonunda yaz mevsiminin olumsuz etkilennin otomobillerde oluşturduğu izleri silmek üzere "Altın Bakım Sistemi" uyguluyor. PINARSÜT, şok ısıtma teknolojinı kullandığı şişe sütü bu kezde 1.5 litrelik ambalajıyla tüketicinin beğenisine sundu. Kulplu yeni ambalaj, kullanım kolaylığı sağlamayı amaçhyor. • SCH\\:\RZKOPF& HENKEL KOZMETÖCbilgisayarh eğitime destek amacıyla "Shauma Etıketleri Bilgisayara Dönüşüyor" kampanyası başlattı. Eğitim yılı boyunca devam edecek olan proje kapsamında 1500 adet Shauma etiketi toplayan okullar Beko markalı bilgisayar sahibi olacak. İş-Kur 40 milyon Euro'luk kaynağı, yasal statüye kavuşmadığı için hâlâ alamadı AB yardımıyasayatakıldı • KOTON, "Her gün yeni 20model" uygulaması ile alışveriş yapanlann aldıkJan kıyafetleri başkasında görme olasılığını rrunimuma ındıriyor. • SEAT Ibiza, piyasaya çıkardığı en son jenerasyonunda dinamik tasanm, performans ve sürüş zevkıni bir araya getiriyor. Tamamen yeniden tasarlanan yeni İbiza, paslanmaya karşı da 12 yıl garantili. • Krizle birlikte artan talebe yanıt vermekte güçlük çeken Türkiye îş Kurumu. ihtiyacı ve parası olduğu halde personel alamıyor, teknik altyapısını güçlendiremiyor. FATMA KOŞAR Bölgesel bürolar açması ve istihdama dönük projeler geliştirmesi amacıyla Avrupa Birliği 'nin 40 milyon Euro yar- dım yapacağı Türkiye İş Kurumu, ya- sal statüye kavuşmadığı için hâlâ para- yı alamadı. îş Kurumu, krizle birlikte artan talebe yanıt vermekte güçlük çe- kiyor. Buna karşın geçen yıl nisan ayın- dan bu yana Meclis"te bekleyen tş Kur Yasasf nın bir türlü görüşülmemesi ne- deniyle ne personel alabiliyor ne de tek- nik altyapısını güçlendirebiliyor. Yasanın AB'ye u>aım yasalan pake- tinde kısa vadeli öncelikler arasında yer aldığını anımsatan Türkiye İş Kurumu Genel Müdürü Necdet Kenar, Türkiye genelinde sadece 1760 çahşanla hizmet vermeye çabaladıklannı kaydettı. Ke- nar, istihdam politikalannda iş kurum- lannın önemine değınırken Alman is- tihdam kuruluşunun 90 bın, îngilte- re'nin de 45 bin personelle hizmet ver- diğini anlattı. Kenar, krizle birlikte iş- siz sayısının giderek katlandığını belir- terek "Ödemeleri yapmakta zorianryo- ruz, benim memurum işsizi geri çevir- memek için sürekli mesai yapıyor" di- ye konuştu. Öte yandan Türkiye tş Kurumu ile AB teknik komitesi arasında yapılan gö- rüşmeler sonucunda oluşturulan tasîak projeye göre kurum, 2003 yılından iti- baren bölgesel bürolar açacak. tş- Kur'un, istihdam alanındaki bölgesel ih- tiyaçlara daha etkin biçimde yanıt ver- mesini sağlayacak olan bölgesel bürola- nn ilk etapta 12-15 adet olması öngörü- lüyor. Proje kapsamında, bölgesel büro çahşmalanna 6 milyon Euro aynlacak. Bölgesel bürolar açamay^ntvKurişsiziiködemefeı^v-etiştirmektezorlanıyor. İş arayanlara önerilerTürkiye tş Kurumu'nun internet sayfalannda iş arayanlara öneriler sunuluyor. "www.iskur.gov.tr" adresindeki sitede, iş arayan kişilerin, işveren üzerinde iyi bir izlenim bırakmasının önemine değinilerek, başvurulacak işyeri hakkında olabildiğince çok bilgi edinilmesi öneriliyor. Böylece, kişinin bilgi ve becerileriyle iş arasında daha iyi bağlantı kurabileceği ve işe uygun olup olmadığını anlayabileceği belirtiliyor. Sitede yer alan bilgilere göre, işverenin görüşmede yöneltebileceği sorulara hazırhklı olunması, mülakat yapan kişi konuşurken dikkatlice dinlenilmesi, sorulara uygun, kısa, çarpıcı ve dürüst cevap verilmesi,konunun dağıtılmaması, etkili bir iş görüşmesi için büyük önem taşıyor. Adaylara, görüşmede işle ilgili olmayan konulardan bahsetmemesi ve işe ahndıklan takdirde, işyerine sağlayabileceği katkılan, biraz değişik bir dille tekrar özetlemeleri öneriliyor. "Neden burada çahşmak istiyorsunuz?" türünde bir soruyu, yahuzca "Bir işe ihtiyacım var" şeklinde yanıtlamanın iyi izlenim bırakmayacağı, bunun için, görüşmeden önce, işyeri, müşterileri, ürünleri ve hizmetleri hakkında bilgi edinilmesi, işyerinin hedefleri, politikalan ve ihtiyaçlan ile kişilerin ilgi ve becerilerinin göz önünde tutulmasının, adaylann şansını artüracağı vurgulanıyor. 6AYDA710BtNKlŞt Işten ayrılan aynlaııa ANKARA (AA) - Çeşitli nedenlerden ötürü bu yılın ilk altı ayında toplam 710 bin 176 kişi işten aynldı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanhğı Çalışma Genel Müdürlüğü verilerine göre, bu yılın ocak-haziran dönemini kapsayan 6 aylık sürede, işten çıkarma, emeklilik, işyerinin kapanması, nakil gibi çeşitli nedenlerden dolayısıyla toplam 710 bin 176 kişi çalıştıklan işten aynldı. tşten aynlanlann 684 bin 25'i özel sektör işyerlerinde, 26 bin 15l'i ise kamu işyerlerinde çalışan işçilerden oluşuyor. Bakanlık verilerine göre, 6 aylık sürede en çok işten aynlma "ticaret büro eğitim ve güzel sanattar", "inşaat", "tekstil". "metal", "turizm" ile "genel hizmetler (belediye)" işkolunda gerçekleşırken. en az işten aynlma "şeker", "mifli savunma ve "gemi" işkolunda oldu. Ocak-haziran döneminde ticaret büro eğitim ve güzel sanatlar işkolunda çalışan 127 bin 322 kişi, inşaat işkolunda çalışan 125 bin 705 kişi, tekstil işkolunda çalışan 87 bin 67 kişi, metal işkolunda çalışan 59 bin 176 kişi, turizm işkolunda çalışan 55 bin 983 kişi ve genel hizmetler işkolunda çalışan 60 bin 694 kişi işten aynldı. Aynı dönemde, şeker işkolunda çalışan 751 kişi, milli savunma işkolunda çalışan 911 kişi ile gemi işkolunda çalışan 1869 kişi işten aynldı. Ruhsatsız konut sımumu, ihtiyaca çözüm olmak yerine yatınm alanına dünüştü Koııvıt çok îHteKkli olam yok ANKARA (AA) - Gecekon- dulaşmaya karşı yapılan müca- delenin yetersizliği. Türkiye'de- ki konut sorununun niteliğini de etkiliyor. Ruhsatsız konut sunu- munun fazlahğı nedeniyle, bu- gün Türkiye'de, konut açığı de- ğil, nitelikli konut sorunu ya- şandığı belirtiliyor. Başbakanhk Konut Müste- şarlığı'nın yaptığı "2000- 2010 Türkiye Konut İhtivacı Araşnr- maa"na göre, Türkiye'de kent- sel yerlerdeki konut stokunun ortalama yüzde 62'si ruhsath. Ancak inşaat ruhsatlan değil de yapı kullanım izinleri dikkate alındığında, bu oran yüzde 33 'e • DÎE'ye göre, 2000-2010 döneminde; kentsel nüfüs artışı 10 milyon 970 bin 493 olacak. Bu durumda 2 milyon 860 bin 343 konuta ihtiyaç duyulacak. kadar düşüyor. Veriler, sadece çelerde bulunan konutlar dik- rak belirlendi. Nüfus verileri yapı inşaat izinlerine bakıldı- ğında bile Türkiye"deki kaçak yapılaşmanın boyutunun yüzde 40 düzeyinde olduğunu ortaya koyuyor. Devlet îstatistik Ensti- tüsü'nün (DİE) 2000 yılı nüfus ve konut sayımı verilerinden ya- rarlanılarak yapılan araştırmaya göre ise, 2000 yılı itibariyle Türkiye'de, 13 milyon 597 bin 676 'sı il ve ilçelerde olmak üze- re, 16 milyon 235 bin 830 adet konut bulunuyor. Sadece il ve il- kate alınarak yapılan inceleme, kentsel kesünde bulunan 13 milyon 597 bin 676 konut sto- kunun 8 milyon 366 bininin in- şaat ruhsatı, 4 milyon 524 bini- nin yapı kullanım izni bulundu- ğunu gösteriyor. tnşaat ruhsatı bulunan konut- lann ancak yüzde 54'üyapı kul- lanım izni alabilmiş. Araştırma- ya göre, 2000 yılı itibariyle kentsel kesimde konut ihtiyacı ise 10 milyon 906 bin 368 ola- dikkate alındığında, 2000 yılı itibariyle Türkiye genelinde kentsel kesimde 2 milyon 691 bin 308 adet konut fazlası görü- nüyor. Ancak, inşaat ruhsatlan dikkate alındığında, bu fazla, 2 milyon 539 bin 939 adetlik, ya- pı kullanım izinleri dikkate akn- dığında da 6 milyon 382 bin 197 adetlik açığa dönüşüyor. Konut açığı bulunan bu 7 il dışındaki tüm illerde ise toplam 2 milyon 728 bin 139 konut fazlası oldu- ğu ortaya çıktı. DÎE tahminlerine göre, 2000- 2010 döneminde; -Kentsel nüfus arnşı 10 mil- yon 970 bın 493 olacak. Bu du- rumda 2 milyon 860 bin 343 ko- nuta ihtiyaç duyulacak. -169 bin 35 adet konut açığı oluşacak. -2000 yılı konut stokunun, in- şaat ruhsatı artış oranında her yıl arthrüması durumunda ise 6 milyon 127 bin konut fazlası oluşacak. Bu dönemde ruhsat- sız konut üretiminin olmaması halinde bile, 3 milyon 505 bin 414 konut fazlası oluşacağı ön- görülüyor. DÜNYA EKONOMÎSÎNE BAKIŞ / ERGIN YILDIZOĞLU LONDRA erginy@tr.net Brezilya başkanhk seçımlerıni Sos- yalist Işçi Partisı başkan adayı Lula kazanıyor. Uluslararası mali serma- yeyle ABD yönetiminin önceki tedir- ginlıği geçmiş görünüyor. Brezilya'nın en büyük gazetelerinden O Estato de Sao Paulo (muhafazakâr) yazartann- dan Arnaldo do Jabar'ın da içi rahat, "PTnın yaklaşan zaferinden endişe etmıyorum. Doğruyu söylüyorsa, Ar- mani kravat yalan değilse, ehlileşmiş ses tonu ve dünyanın karmaşıklığına saygısı burjuvaziyi kandırmak için de- ğilse sorun yok" diyor (01/10). Ro- berto Da Amato'ya (muhafazakâr adayı destekliyor) göre Lula'nın son konuşması "her şeyden önce bugü- ne kadaryapılan fedakârlıklann değe- rinı ve süreklilik gerektiğini kabul edi- yor"(03/10). Gerçekten de Lula, Car- doso hükümetinin aldığı 30 milyar do- lartıklMF kredisinin koşullanna uyma- ya soz verdi. Evet, "burjuvaziyi" se- çimlercen sonra bir sürpriz beklemi- yor. Luıa devraldığı ekonomik enkazı yaratar ekonomi politikalarına sadık kalmay3 kararlı görünüyor. Bu neden- le, ben Lula'nın yapacaklarından çok, 1994ten bu yana Brezilya'yı yöneten Cardoso rejiminin bilançosu üzerin- de durmak istiyorum. Çünkü orada bizim de hikâyemiz var! Bağımlı gelişme stratejisi Cardoso 1980'lerde, "bağımlı ge- lişme" surecinı eleştiriyor, ulusal ser- mayenr uluslararası sermayenin de- netırrıatınagırmesinin, ülkeyi kalkın- dırmayacağını, toplumsal eşitsizlikle- ri dennaştireceğini, üstelik ülkenin kendı kalkınma süreci üzerindekı de- netırn kaybedeceğini, dış şoklara du- yarlılığırn artacağını savunuyordu. (Depenaency and Developent in La- tin Ameica, Berkeley, 1979). Ama 1993te Vlaliye Bakanlığfna atandı- ğında ise artık değışmıştı. Kalkınmak için yabancı ser- mayeye, hem de mümkün olduğunca çok, gereksinim olduğuna inanıyordu: Dışarıdan gele- cek üretken sermaye yatırımlan, uzun dönemli ekonomik büyüme için yeni ve kalıcı bir zemin hazırlayacak, ya- bancı sermaye yatırımları ülkenin, ödemeler dengesi açıklarını kapata- cak, sanayiyi modernleştirecek, ileri teknolojiyi geliştirecek, üretkenliği teş- vik edecek, ülkenin ihracatının ulus- lararası rekabet gücünü arttıracaktı. Ancak, bu dışa bağımlı kalkınmanın önünde iki engel vardı. Biri enflasyon, diğeri de ülkenin ulusal/kurumsal yapısı. Bu yapı, yabancı şirketlerin ülke- nin doğal kaynaklarından faydalanmalanna, stratejik sektörlerdeki özelleştirmele- re katılabilmelerine olanak sağlayacak yönde değiştiril- meliydi (Revista de Econo- mica Politica, No 2. Nisan- Haziran 1994, Aktaran Ge- isa Mari Rocha, NLR Tem- muz-Ağustos, 2002) Bugün basınımızın müm- taz ekonomi yazarlarıyla ül- kemizin ekonomi yönetimi- nin gönülden benimsediği bu yaklaşım (Bkz. "Güçlü ekonomiye ge- çiş?"), Brezılya'da dört önemli sonu- ca yol açtı ama bu sonuçların hiçbiri toplumsal gelişmeye yol açmadı. Ülkenin gelişmesini yabancı serma- ye girişine bağlayan bu strateji önce- likle, enflasyonu düşürmek, yabancı sermayeye güven vermek için izledi- ğı aşın değerli ulusal para, yüksek fa- iz, kamu harcamalannda kesinti, po- litikalanyla gittikçe artan vergiler yerli sanayiyi tahrip etti, sanayi yatırımlan- nı caydırdı. Ikıncisi, yabancı serma- yeye sağlanan imtiyazlar, bir taraftan Brezilya Dersleri ülkenin en stratejik, dünya piyasasın- da rekabet etme şansı yüksek özel ve kamu sektör işletmelerinin mülkiyeti- nin yabancılara geçmesine neden ol- du. Diğer taraftan özel sektörde bir- leşmeler dolayısıyla tekelleşme hız- landı. Üçüncüsü, yabancı sermaye, yeni yatınm yapmaktan çok, var olan şirketlen satın aldı, bunlan modernleş- tirmek yerine tüketene kadar kullan- mayı seçti, kârları maksimize etmek için yerel araştırma ve geliştirme har- yordu. Sonuçta, yalnızca ulusal sanayi ulusal olmaktan çıkmı- yor, büyük bir yıkımla da karşı karşıya kalıyordu. Dördüncüsü, yabancı sermayeyle bu ölçüde bü- tünleşme, ulusal sanayinin tasviyesi, ekonomik istikran, dış şoklara daya- nıklıhğı azaltmadı. Çünkü, aşın değer- li döviz politikası, yüksek reel faizler, hem ithalatı teşvik ediyordu, hem dı- şardan borçlanmayı hem de kısa dö- nemli sermaye haraketlerini. Böylece bir taraftan dış ve iç borçlar artarken, dış ticaret ve cari denge bozuluyor ve süreç giderek kınlganlaşıyor, nihayet sürdürülemez hale geliyordu. Verilerle Brezilya deneyi camalarını kıstı. Bu arada bu işletme- lerin ithalat bağımhlığı da artıyordu. ECLA ekonomisti Michael Morti- mer'in Brezilya üzerinde yaptığı bir araştırma, yabancı yatırımların ihra- cat yerine iç piyasaya yönelik üretim yaptığını gösteriyordu. UNCTAD Ge- nel Sektereti Rubens Ricupero da ÇUŞ'lerin ticari çıkarlanyla evsahibi ülkenin çıkarlarının çakışmadığını vur- gulayarak yabancılar aldıktan sonra Brezilya oto sanayiinde ithalat bağım- lılığının 1993'te yüzde 8'den 1996'da yüzde 25'e yükseldiğine işaret edi- Brezilya parasını ABD dola- rına bağlayan Real Planı 1994'te uygulanmaya konar konmaz enflasyon ayda yüzde 50'den 1995'te yılda yüzde 23'e geriledi. 1998'de de yüz- de 1.79 oldu. Böylece bizim ekonomi yönetiminin rüyasın- da bile görmediği bir başarı gerçekleşti. Yabancı sermaye de büyük bir hızla ülkeye geli- yordu. UNCTAD 2001 yatınm raporuna göre, yabancı serma- ye stoku 1995'te 43 milyar do- lardan (GSMH'nin yüzde 6'sı) 1999'da 197 milyar dolarla GSMH'nin yüzde 21 'ine yükseldi. Bu dönemde net kı- sa dönemli sermaye girişi de toplam 23 milyar dolar oldu. Ekonomi de bü- yümeye başlamıştı: Büyüme hızı 1995'te yüzde 4.2, 1996'da yüzde 2.7, 1997'de de yüzde 3.3 oldu. An- cak 1994'teki 10 milyar dolar dış tica- ret fazlası hemen eriyerek 1995'te 3.5 milyar dolar açığa dönüştü. Açık, 1997'de 8.3 milyar dolara ulaştı. Bu açığı finanse etmek ve paranın değe- rini koruyabilmek için muazzam bir kı- sa dönemli sermaye girişi gerekiyor- du. Böylece cari açık hızla, 1994'te 1.7 milyar dolardan 1995'te 17.9 mil- yar dolara 1998'de de 33 milyar do- lara tırmandı. Ertesi yıl da Brezilya Reali çöktü. Artık ekonomik büyüme de yavaşla- mış, eksiye dönüşmeye başlamıştı: 1998'de eksi 1.2,1999'da eksi 0.5 ol- du. 2000 yılında yüzde 3'le toparla- nır gibi oldu ama 2001 'de yine yüzde 0.2 ye geriledi. Bu arada Brezilya'nın dünya imalat sanayii mallan ihracatı içindeki payı hiç artmadı, dünya ima- lat sektörü katma değeri içindeki pa- yıysa yüzde 2.9'dan yüzde 2.7'ye ge- riledi. 1980'lerde GSMH'nin yüzde 22'si dolayında dolaşan sabit serma- ye yatınmlan, 1999'da yüzde 18.9'a geriledi. Böyle kapsamlı bir ekonomik iflasın toplumsal bilançosu da ağırdı. Kişi başına milli gelir 1997'de 4.940 dolar- dan 2001 'de 2.920 düşerek 1980'le- rin düzeyine geri döndü. Resmi veri- lerle açık işsizlik de artarak 1995'te yüzde 4.5'ten 2000'de yüzde 19.3'e yükseldi. Bu dönemde gelir dağılımın- da bir iyileşme görülmedi, dönem bo- yunca oran 0.60'ta kaldı. Getulio Var- gas Ekomik Araştırmalar Vakfı'nın bir çalışmasına göre, kent nüfusunun re- el gelirleri 1990'ların ikinci yarısından bu yana yılda ortalama yüzde 3 geri- ledi. Böyle yaygın bir yoksullaşma da toplumsal dokuyu aşındırmış, örneğin cinayet oranı Cardoso döneminde yüzbinde 19.12'den 26.18'eyüksel- mişti. Büyük kentlerde günlük yaşam artık neredeyse tümüyle uyuşturucu çetelerinin denetimine geçmişti. Kısacası, bugün Türkiye'de hükü- mete talip olan partilerin de benimse- diği, yabancı sermayeye dayalı geliş- me stratejisi, Brezilya'da hemen her düzeyde iflas etti, ülkeyi yeniden bir borç krizinin eşığine getirdi. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Şu İşsizlik Hesahı Seçime doğru işsizlik sorununun gündeme gelmesi çok olumludur. İşsizlik gibi gerçekten en ağır toplumsal yara olan ancak ekonomi politikası uygulayanlarca hıç de böyle algılanamayan bir so- runun kamuoyunun ortak bilincine yerieşmesi ye- rindedir. Tüm iyi niyetli çabalara ve son yıllarda gerçek- leştirilen hızlı düzeltmelere karşın, ülkemizın işgü- cü piyasasının verilerinın yeterince sağlıklı olduğu söylenemez. işgücüne ilişkin sayılann gerçeği yan- sıtma derecelerinin tartışılması ayn bir konudur. Bu- rada, var olan verilerle, sorunun kimı yönlerine de- ğinilecektir. • • • Içinde bulunduğumuz yılın ikinci üç ayına iliş- kin işgücü piyasası verileri geçen ay yayımlandı. Buna göre, toplam istihdam geçen yılın aynı dö- nemine göre 258 bın kişi azalmış ve 20 milyon 869 bin kişi olmuştur. Buna göre, 46 milyon 528 bın ki- şi olan çalışma çağı nüfusunun yalnız ve ancak yüzde 44,9'u istihdam edilmektedir. Türkiye ge- nelinde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine gö- re 650 bin kişi artmış 2 milyon 217 bin kişiye ulaş- mıştır. Yine ülke genelinde yüzde 9,6 olan işsizlik oranı, kentlerde yüzde 13,9; eğitilmış gençler (lıse ve yüksek öğrenim gören gençler) arasında da yüz- de 27,2'dir. Çalışma çağı nüfusunun (15+yaş) geri kalan 23 milyon 442 bin kişisi işgücüne katılmamakta ya da katılamamaktadır. Bunların 11 milyon 700 bini ev kadınıdır. Bunların 637 bini "iş arayıp son üç ay- da iş arama kanalı kullanmayanlar"; 266 bini "iş aramayıp işbaşı yapmaya hazır olanlar"; 355 bini de "mevsimlik çalışanlardır". Aslında bunları da iş- siz saymak gerekir. Gerçekten de ülkemizde kadın istihdamı, özellikle kentsel yerlerde çok azdır; ka- dın istıhdamının toplam istihdam içindeki payı yüz- de 20,9'dur. Oysa kentlerde genellikle geçim sıkın- tısı daha belirgindir ve kadın çalışmamaktadır. İşgücü piyasasına ilişkin en önemli sorunlardan biri de kayıtlılık durumudur. istihdam edilenlerin yüzde 26,6'sı Sosyal Sigortalar Kurumu'na; yüz- de 9,8'i Emekli Sandığı'na ve yüzde 11,4'ü de Bağ-Kur'a kayıtlı olarak çalışmaktadır. Türkiye genelinde, çalışanların yüzde 52,3'ü herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışmaktadır; yani kayıt dışıdır. Bir başka anla- ttmla, 20 milyon 869 bin istihdam edilenin 10 mityon 908 bini kayıt dışıdır. Kentsel yerlerde bi- le istihdam edilenlenn yüzde 34, 1'i yaptığı iş ne- deniyle herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı değildir. • • • İşgücü piyasasıyla ilgili asıl konu, işsizliğin ön- lenmesidir. Ülkemizde işsizliğin çözümü için geleneksel ola- rak izlenen politika, ekonominin büyümesi ile so- runa çözüm bulunacağı anlayışına dayanır; ış bul- ma ekonominin büyümesinin bir sonucu; bağımlı değişkeni olarak ahnmaktadır. Bir adım daha ileri gidilerek, ekonomik büyüme oranı ile işgücünün büyüme oranı arasında sayısal bir bağ kurulmak- tadır. DPT'nin ilk kez 1980'lerın ortalannda uygu- lanan V. Plan'da yer verdiği bu yaklaşıma göre, eko- nominin yüzde birlik büyümesi, işgücününün yüzde 0,29 büyümesini sağlayacaktır. Ekonomi- nin yılda her bir puanlık büyümesi, örneğin yüzde iki yerine yüzde üçlük büyüme, istihdamın da 0,29x0,01=0,0029 artışına yol açar. Toplam istih- dam 20 milyon 869 bın olduğuna göre, bir puan- lık büyümeden doğacak istihdam artışı da 20 869x0,0029= 60 bin 520 olur. Ekonomi yılda yüz- de 7 büyürse yaratılacak iş alanı da 423 bin 641 ola- caktır. Bu varsayım, iş bulma-büyüme esnekliği ya da bağlantısının yüzde 0,29 olmasına bağlıdır. Böy- le bir durum genellikle aşın ölçüde emek yoğun ya da çok az sermaye kullanan üretim süreçleri için ge- çerlidir. İstihdam artışını sağlamanın yalnız büyümeye dayalı olmayan ek yolları bulunmalıdır. Bunlar, ge- nellikle üç başlık altında toplanıyor: genç girişim- cilere kredi olanağı sağlamak; istihdam artırmak üzere başvurulacak geçici teşvikler ve yine geçi- ci özel iş bulma projeleri uygulamalan. Bunlann birincisinde, girişimci ortaklıklarına, ileri teknoloji alanındaki katkılan gibi belli koşullarda kredi sağ- lanarak istihdam yaratılabilir. Ikincisinde, açık ve nesnel ölçülere bağlı olarak, işverenlerin yarataca- ğı ek istihdam olanaklan, vergi, sigorta ya da ücre- tin bir bölümü gibi önlemlerie desteklenebilir. Son olarak da, geçici özel istihdam projeleri uygulama- sına gidilebilir. Gerek işveren teşviklerinde gerek- se geçici projelerde, işe alınacak gencin, çalışma süresinin önemli birbölümünde, kendisini iş bula- bilir bir duruma getirecek ek eğitim alması esas olmalıdır. Seçimlere giderken, Türkiye siyasetinin işsizlik ve çözüm yollan konusunu tartışmaya çok daha faz- la zaman ayırması gerekiyor. ••• Çiftçi dostu, dürüst ve demokrat, Cumhuriyet'in değerlerinin yılmaz savunucusu güzel insan Sa- dullah Usumi'yi yitirdik. Anısı önünde saygı ile eği- liyor, tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum. yakup@metu.edu.tr Yeni sezon basladı ÇUKOBİRLİK, emunetpatmık alıyor ADANA(Cumhuri- yet Bürosu) - Kütlü ve soya alımlarına ağus- tos ayı başında başla- yan ÇUKOBlRLÎK, alımlannı emanet usu- lü sürdürürken, kütlü pamuk ve soya işleme sezonunu da başlattı. Birlik Genel Müdü- rü Yakup Şahin, piya- salar oturmadığından fiyat açıklamadıklan- nı belirterek "Ancak, üyelerimizin mağdur olmaması için emanet usulü aldığımız kütlü- sü için 500 bin lira avansveriyonız'' dedi. ÇUKOBlRLtK bünyesinde bulunan Sawgın Tesisleri'nde kütlü işleme dönemi- nin başlaması dolayı- sıyla Adana Koopera- tifi Sawgın Tesisle- ri'nde düzenlenen tö- rene birlik ve bağlı ko- operatif yöneticileri ile birlikte katılan Şa- hin, kampanyantn başladığı 1 Ağus- tos'tan itibaren, Çuku- rovah üreticinin ko- operatiflere döktüğü 75 bin ton kütlü pa- muk ile 25 bin ton so- ya fasulyesinin işle- mesine başladıklarına dikkat çekti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear