25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 EKİM 2002 CUMA CUMHURİYET SAYFA IV ı ] ı > I U J \ kulturfg cumhuriyet.com.tr 15 Lelouch''un geçmiş filmlerinden seçilmiş sahnelerden oluşmuşa benzeyen son filmi gösterimde And Now... Ladles and centlemen / Yönetmen- Senaryo: Claude Lelouch / Kamera: Pierre-VVilliam Glenn / Müzik: Michel Legrand, Robin Miller / Oyuncular: Jeremy Irons, Patricia Kaas, Thierry Lhermitte, Alessandra Martines, Claudia Cardinale, Amidou, Ticky Holgado, Yvan Attal / Fransa 2002 (Umut Sanat). 'Bir Erkek... Bir Kadın... Ve...', Fas'ta karşılaşarak vıcık vıcık egzotizm kokan, çok beylik bir aşk hikâyesi yaşayan bir kibar hırsızla (Jeremy Irons) bar şarkıcısı, amnezik bir kadını (Patricia Kaas) anlatıyor. ,^^f "^f ^^B ^^^Bı (Patricia Kaas) anlatıyor. iiayat uykuysa..aşk rüya!Kıvrak kamerası, göz alıcı anlatı- mı, teknik ustahğı ve müziğiyle gö- nül düşürdüğümüz "Bir Erkek, Bir Kadın"la tanımıştık Lelouch u 36 yıl önce. Ne var ki 1966 Cannes Fes- tivali'nde Altın Palmiye"yı kazanan bu fılmden sonra yaptığı. kendine özgü tarzının behrgmleştıği ama beklentileri çoğu kez boşa çıkaran ve sığlığı yüzeye vuran filmleriyle gö- zümüzden, gönlümüzden dışlamış- tık Lelouch sinemasını. Kımi zaman belli bir duyarlığı yakalayan o çalım- lı üslubunun ardında, doğaçlama ha- vasına sahip, parlak anlatımını gö- zümüze sokan tûm Lelouch filmle- rinde, genelde ukalaca tıraşlar çeken, oldukça yüzeysel bir aydın tavnyla kof bir içerik göze batar çoğunluk. Çocuk yaşta kamerayı eline almış, iflah olmaz bir sinema tutkunu olan yönetmenimiz bazen bıl- giçlik taslar, anlattığı öy- küye beylik temalan boca eder, gündemdekı sorunla- ra değınip dokundurmadan da edemez ucuz diyalog- larla. Komik ötesi bir senarvo Görüntü dilıne egemenliğı tartışıl- maz Lelouch'u üne kavuşturan "Bir Erkek, Bir KadııTı ızleyen "Vivre pour Vivre", "Hayat, Aşk, Ölüm", "Yeni Yıl" ya da "Tüm Bir Ya- şam" gıbı ılgınç dönem filmleriyle anımsadığımız, son filmlennden "Sefiller"le "Erkekler Kadınlar Kullanma Kılavuzu"nu da 5-6 yıl önce sinemalanmıza konuk ettiğı- miz, eleştirmenlerce zaman zaman yerden yere vurulmuş, Fransız sıne- SUNGU ÇAPAN masının 45 yıllık, deneyimlı yönet- meninın, bu yıl Cannes'da kapanış fılmı olarak gösterilen son esen "And Now... Ladies and Gentle- men" bugün gösterime gınyor. Son tahhlde burun kıvırdığımız. a- ma filmlennı görmeden de yapama- dığımız Lelouch'un Ingilizce isimli son filmi, Fas'ta karşılaşarak vıcık vıcık egzotizm kokan, çok beylik bir aşk hikâyesi yaşayan bir kibar hır- sızla (Jeremy Irons) bar şarkıcısı, amnezik bir kadını (Patricia Kaas) anlatıyor. Tıka basa klişelerle ve dayanılmaz dıyaloglarla doldurulmuş "And Now...", yönetmenin eski filmlerinden ve kimi klasiklerden seçilip peş peşe dizilmiş izlenimi veren sah- nelerden oluşan, ic bayıcı bir yamalı bohça. Daldan dala atlayan, komık ötesi bir senaryo, turistik kart- postal görüntüler, popüler şarkılar, müsamere düzeyınde oyunculuk ve bayat espriler. Seyirciye kolay gelsin! Baştan sona seyircinin dayanma sı- nırlannı zorlayarak seyredilen film- de hafıza kaybına uğrayan bir erkek- le bir kadını oynayan Irons- Kaas çıf- tinin hali içler acısı. Büyük aktör acı- nası durumlara düşerken her fırsatta buğulu sesini dinlediğimiz şarkıcı Patricia Kaas ilk oyunculuk sınavın- da yaya kalıyor. Amnezik çiftimiz her şeyı unutuyor ama Lelouch unut- muyor tabii, onlann bir erkekle bir kadın olduğunu.. De Musset'den alıntı "Hayat bir uykuysa aşk da rüyadır" gibisin- den özdeyışlerle bezelı film giderek sınırlerimizle oynamaya başlayınca iki saatin sonunu getirmek ıçin gül- meye vurduk ışi, Claudia Cardina- le, Amidou, Ticky Holgado gıbı es- kıleri, yönetmenimizin muhterem eşi Alessandra Martines'i izledik. Le- louch'un hah pür melalinı yansıtan bu son filmi, başyapıü "Bir Erkek ve Bir Kadın"ın 36 yıl sonraki bir "karaoke versiyonu" adeta. Unut- ma hastalığına yakalanmış bir kadın- la bir erkeğin, hemen unutuluvere- cek bu yavan aşk hikâyesini seyrede- ceklere kolay gelsin. İZLEYİCİ CÖZÜYLE / E R D A L ATABEK Yabancıya kız yokBu çağda, bu değişimler ça- ğında hâlâ "yabancıya kız yok" diyen aileler bulunuyor mu? Bin yıllar boyu süren bu "bizden mi, yabancı mı?" ay- nmı günümuzde de hükmünü sûrdürüyor mu? Yamnızda yö- renizde bu tutumlar değişmiş olabilir ama dünyanın pek çok köşesinde bu aynmcılık, bu fa- natizm sûrüp gidiyor. Hoş bir kotnedi olan "Kalbinin Sesi- ni Dinle" filminde bu tema Amerika'da yaşayan bir Yunan ailesinin yaşamında işleniyor. "Danseden Zor- ba" adında bir Yu- nan lokantası işleten Yunanlı aile, baba Gus tarafından dile getirilen ilkelerle ya- şıyor. "Her Yunan- lı erkek ve kızın gö- revi bir Yunanb ile evlenip dünyaya ye- ni Yunanlı çocuk- lar getirmektir" il- kesıni çiğnenmez bir eşik gibi koyan ba- ba, kızlan Toula'nın böyle bir eş bulamaması durumunda bi- le tutumunu değiştirmiyor. Ar- ük30 yaşına gelen Toula yaşa- mını değiştirmeye karar veri- yor, aile lokantasının dışında gene aileden birisinin işlettiği seyahat acentesinde çalışıyor, burada ona dikkat eden genç bir erkekJe tanışıyor, ama bu erkek Yunanlı değil, bir "Xe- no", yani "yabancı". Baba derhal işe ele koyuyor, kesin ret karannı veriyor ama her za- man olduğu gibi kadınlar bir çıkar yol anyorlar falan. Filmde bir ailenin yaşamına egemen olan şovenizm öyle ay- albinin Sesini Dinle', bir ailenin yaşamına egemen olan şovenizmi işliyor. nntılarla işlenmiş ki insanlara akla, mantığa aykın işler yap- tıran bu "düşmanla aynmcı- lık yaptıran tutum"u her yö- nüyle görüyorsunuz. Sinema, fanatizmi, şovenizmi her be- yazperdeye taşıyışında insan- lara kendı tutumlannı görme- lerini sağlayan bir ayna tutmuş- tur. "Mississippi Yanıyor" da izlediğımiz karadenli düşman- hğı, "American History X"te izlediğimiz neonazi fanatizmi, bu filmde şirin bir komedinin içine yerleştirilmiş Yunan şovenizmi hepimize üısanlığın bu büyük sorununu yeniden düşündür- tüyor. Bu Yunanlı ailenin yerine biz- den bir aileyi de ra- hatça koyabilir mi- siniz? Bu sorunun yanıtı kendi çevre- lerimiz için "ha- yır" olabilir. Ama bizim ülkemizde de aile karanna karşı çıkan genç- lerin başına gelenleri düşünür- sek "evet" diyeceğimız pek çok örnek bulabiliriz. Aynmcılığa yol açan fana- tizmi de, şovenizmi de ortadan kaldıracak olan "insanların eşit olarak doğduklarınf' di- le getiren uygarlık ilkesi. Bu il- keyi paylaşıncaya kadar da da- ha çok yolumuz olduğunu gö- rüyoruz. Sinemamn bu işlevi- ni yerine getirmesi çok olum- lu bir düşündürme. Gülerken düşündürdüğü için de orijinal adı "Benim Düğünüm"olan "Kalbinin Sesini Dinle" iyı bir not alıyor. Suç ve ceza 2054... Steven Spielberg 'in son eseri, ilgisiz kalınamayacak bir bilimkurgu-karafilm sentezi "Blade Runner"a kaynaklık eden bilimkurgu yazan Phi- lip K. Dick'ın kısa bir öyküsünden yola çıkan Spielberg, son filmi "Azınbk Raporu"nda, 2054'ün dünyasına götürüyor bizi. Suçu, işlenmeden önlemeye dayanan bir adalet sistemi- nin olduğu, son 6 yıldır cınayet ışlenmemış, soğuk, donuk bir geleceğe. Washıngton DC'de, 3 kâhinle çalışan "suç ön- cesi" örgürünün, 6 yıl önce kaybolmuş oğlunun acısını unut- mak ıçin keyif venci haplar alan. kansının da terk ettıği şe- fi John Anderton (Tom Cruise) hayatını, amacı suçu oluş- madan engellemek olan işine adamıştır, amınyle (Max Von Sydow) birlikte. Ancak dişi kâhin Agatha onun, çocuğunu kaçıran adamı öldüreceğini önceden görünce sistem peşine düşüyor ve kendı ekıbınden kaçan Arden- ton'un avcıyken av a dönüştüğü bir kova- lamacadır gidiyor... Sürükleylcl pollslye-gerlllm Son dönemde Hollywood sinema- sını yönlendirenlerden, "dâhi yö- netmen" Spielberg'in 1940'lann kara filmlerine şapka çıkartırcasına bir polisıye gerilime dönüştürdüğü, yeni bilimkurgu denemesi "Azınlık Raporu" bazı aksiyon sahnelerinin abuk sabukluğuna, tartışmah yanlanna karşın keyifle seyredilen. ilginç bir "fü- türistik kara film" so- nuçta. "Toplum güvenliği adına bireysel özgürlük- leryokedilirmi?","Ci- nayet engellendiği za- man suç ortadan kal- kar mı?" ya da "ln- san kaderini kendi tayin edebilir mi?" gibisinden sorularla bu temalan ahlaki an- lamda kurcalamaktan çok bizi çekicı ayrrntılara ve atmosfere boğarak sürükle- yici bir polisiye genlimin ıçine çekiyor yine üstat. Trafiğin di- kıne de aktığı, manyetik kart- lann yennı retına taramalan- nın aldığı, George Orwell'va- n elektronik örümceklerin her şeyi gözleyıp bulduğu bir ge- leceğın dünyasını ayaklan yere basan, oldukça gerçekçi bir şe- kilde tasvir eden Spielberg, kara filmle bilimkurgu türlerini harmanladığı bu son esennde görsel ustalığıyla işi götürü- yor ama hikâyesi kimi zaaflar, çelişkiler de içeriyor. t 'Yapay Zekâ'nın düzeylni tutturamamı;' Yazar Phılip K. Dick'in felsefı derinlığinden, karamsarlı- ğından yoksun filmde İokomotif' Tom Cruise'dan çok. dok- tor Hineman rolündeki Lois Smith, Anderton'un ayağını kaydınp yerine geçmek isteyen FBI yetkilısi rolündeki Co- lin Farrell ve kısa rollerdeki Samantha Morton'la Peter Stormare gibi oyuncular dikkat çekiyor. Yanm yüzyıl son- raki dünyaya ilişkın öngörüleriyle, Janusz Kaminski'nın görüntü çahşmasıyla ve seyirciyi a\Ticuna alan sinema diliy- le çekıci kıhnmış "Azınbk Raporu" pek de başanlı bir Spi- elberg kokteyli gibi gelmedi bize, belirgin teknik ve görsel becerisine karşın. Kubrick mırası "Yapay Zekâ" dene- mesinin düzeyini bu kez tutturamamış üstat. Yine de bey- lik deyişle, meraklısının kaçırmayacağı bir seyirlik sayıla- bılır. Bılgisayar efektleri de, Hollyvvood'un 'görsel büyü- cü Fırması' Industrial Light and Magic'ten. Minority Report / Yönetmen: Steven Spielberg / Senaryo: Scott Frank, Jon Cohen / Kamera: Janusz Kaminski / Müzik: John VVilliams / Oyuncular: Tom Cruise, Samantha Morton, Colin Farrell, Max Von Sydovv, Lois Smith, Peter Stormare, Kathryn Morris / ABD 2002 (Özen Film). Altın Portakal Film Festlvall Sanat tartışıldı, büstler açıldı ANTALYA (Cum- huriyet Bürosu) - Altın Portakal Film Festivali kapsammda, Antalya Tarutım Vak- fı tarafından düzenle- nen 'Tanıtımda Sa- natın ve Sanatçının Önemi' konulupanel, Cam Piramit'te yapıl- dı. Panele, Ayla Al- gan. Gürer Aykal, Mehmet Güleryüz ve Tan Sağtürk katıl- dı. Türkiye'nin yarışa çok geç başladığını belirten Uluslararası Plastik Sanatlar Der- neği Başkanı Mehmet Güleryüz, "Türkiye, kendi varlığını orta- ya koymaya geç baş- İadığı gibi yarışa da geç başladı. Uzun sü- re Avrupa'nın orta- sında, kendine ait değerleri ve ritmiyle kapalı bir kutu ola- rak yaşadı. Bunu belki bilerek, belki bilmeyerek, belki de mecburiyetten yaptı. Bunun en güzel ör- neği, Plastik Sanat- lar Derneği üye sayı- sında ortaya çıkıyor. 7 milyon nüfuslu Is- veç'te 6 bin, 15 mil- yon nüfuslu Yuna- nistan'da 4 bin kişi derneğe üyeyken, 65 milyon nüfuslu Tür- kiye'de sadece 1800 üye var" dedı. Balet Tan Sağtürk de siyasilerin kültür ve sanata duyarsızh- ğından yakındı. Sağ- türk, Türk insanının baleden uzak olduğu- nu da vurguladı. Ayla Algan ve An- talya Devlet Senfoni Orkestrası Şefi Gürer Aykal da sanatçının. yurtdışında hem sana- tmı hem ülkesini tanıt- tığını belırterek, rek- lamcılann sanatı sata- mayacağım söyledi. Panele katılan Rek- lamcılar Derneği As Başkanı Meral Akyel ise sanatm ve sanatçı- nın bir ülke ya da kent tanıtımında nasıl de- ğerlendirilmesi gerek- tiğini anlattı. Festivalin fikir babaları anıldı Antalya Altın Porta- kal Film Festivali'nin fikir babalan sinemacı Behlül Dal ve döne- mın Belediye Başkam Dr. Avni tolunay'ın Büyükşehır Belediyesi tarafından yaptınlan büstlen Antalya Kül- tür Merkezi Fuaye- si'nde düzenlenen bir törenle açıldı. Törene katılan To- lunay ve Dal'm ailele- ri festival yönetimi- nin bu inceliğinden memnun olduklannı söylediler. Büstlerin açılışında konuşan Antalya Va- lisi Ertuğrul Doku- zoğlu, "Festival coş- kusunu yaratan in- sanların bu şekilde anılması kıymetleri- nin bilindiği anlamı- na gelir" dedi. Büyükşehir Beledi- ye Başkanı Bekir Kumbul ise yapılan hizmetlerin böylece ölümsüzleştiğini söy- leyerek, festivalin 40. Yıhnda açılacak olan Sinema Müzesi'nde fikir babalan Dal ve Tolunay'a daha geniş yer verileceğini müj- deledi. ÇDSO sezonu Şehrazafla açıyor • ADA]S*A(Cumhuriyet Bürosu) - Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası, yeni dönemi bugün ve yann vereceği konserlerle açıyor. ÇDSO'nun geçtiğimiz dönem yurt-içi ve yurtdışı konserlerinde elde ettiği başanlan bu yıl da yinelemek istedığini belirten Genel Sanat Yönetmeni ve daimi şefı Emin Güven Yaşlıçam, çahşmalan aralıksız sürdürdüklerini vurgularken,'Ünlü bestecilerin parçalannı seslendireceğimiz yeni dönemde de Türkiye'nin bırçok kentmde ve yurtdışında konserler vererek hem kentımizi hem ülkemizi temsil edeceğiz' dedi. Yaşlıçam, 4-5 Ekim günlerı Büyükşehir Belediye Tiyatro salonunda, solistliği genç ve yetenekli keman sanatçısı Hakan Şensoy'un yapacağı konserlerde, Khachatunan'ın 'Keman konçertosu' ile R.Korsakov'un 'Şehrazaf adlı senfonik suitinin seslendırileceğini anımsattı. BUGUN • FRANSIZ KLXTÜR MERKEZİ'nde 19.30'da Louis Malle'ın 'tdam Sehpası' fikninin gösterimı. (0 212 252 61 55) • GALATASARAY ÜNtVERSİTESt'nde Fransız Kültür Merkezi işbirliğiyle 13.00'te 'Yaylı Doğaçlama Dörtlüsü'nün konseri. (0 212 252 61 55) • ATATÜRK KtTAPLIĞI'nda 18.00'de Hinoshi Inagakinın 'Samuray' filminın gösterimi. (0 212 317 77 48) • ALTUNİZADE KÜLTÜR MERKEZİ'nde 20.00'de Prof Dr. Iskender Pala'mn 'Osmanb Şiir Okumaları'. (0 212 317 77 48) • YUNTS EMRE KÜLTÜR MERKEZİ'nde 20.30'da 'Dilekçe' adlı oyun. (0 212 661 38 95) • ALTAN ERBULAK SAHNESİ'nde 20.30'da 'Odada Savaş' adlı oyun. (0 212 543 73 28) BEYOĞLU BULUSMASINDA BUCÜN • MAYA SAHNESİ'nde 11.00'de Işıl Özgentürk'ün 'Seni Seviyorum Rosa', Orhan Oğuz'un 'Dönersen Islık Çal' fıhnlerinin gösterimi, 14.00'te Işıl Özgentürk ve Orhan Oğuz'un konuşmacı olarak katılacağı 'Beyazperdede Beyoğlu' konulu söyleşi, 15.00'te Cemal Ünlü'nün katılacağı 'Taş Plaklarda Beyoğlu Şarkıları' adlı söyleşi'dinleti. (0 212 251 56 00) • MEPHİSTO KİTABEVİ'nde 17.00'de küçük tskender ve Mario Levi'nin katılacağı 'Edebiyatımızda Beyoğlu' konulu söyleşi. (0 212 251 56 00) • İTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde 19.00'da Isaltax Quartet'in caz konseri. (0 212 251 56 00)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear