22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 B4M20O2SALI CUMHURİYET SAYFA kuttur@cumhuriyet.com.tr 15 Yaşam oyununda varlarla gelip yoklarla gidenler için Hayyam 'a kıılak verelim Prometeus dedi ki.. mn bozıaıtusu Zeus ile özgürlük ahlsızz Busn, Halife Arafal 'ı özgürlük adınayiyip bitirrek üzereler. Sonunda Israilliler Zey îndağı 'na, Fılistinliler ise Olympos Dağt nayeriesip lOyılsavaşına heran başlayabiliHer. Gerçi Irak iletran 8 yıl sav'ûştılar, ikiyıl eksikleri var, hiç merak etmeyin o açğı da kapattrlar. Bütün bu işlere kanstığı ve Zem 'a karşı çıbp elinde bulunanpetrvl ateşni alarak insanlam verdiğinden ötürü Prometeus 'u zincire \vrdular. O, Tannlann kunhğu uydunık düzene başkaldırdığı için de aynca karaciğerini çölfarelerineyedireceJâer... HALUK ŞEVKET ATASEVEN Önce kaos vardı, bu doğru ve bizler henüz tc<plum oiarak kendimizi bu kaos cehenneminden kuranp yerleşık bir düzen içine bır türlü sokamıyoruz. Ve hâ- lâ trajikomikle beslenen ve onun getirdiği ahşkanlık- lann içinde çalkalanıp duruyoruz. Geçmiş ve gelece- ğin (burada şimdi) içinde bir mirasyedı gibi üreme- den tüketıyoruz. Bunca yıldır ekonomi politigm dar dünyasında, hepımız bırer toplum hastasıyız. BJL ye- tersiz yetkililere bir halk düşünürü şu tanıyı koymuş: "Bu kadar cehalet ancak tahsil ile mümkünlür." Ve bunun üzerine zor durumda kalan doğa cosfcuyla bağırdı: "Çoğalın.." Gerçekten de çoğaldık, billıgım kadanyla Hitler, Kabil'in yedi göbek sonrası. once Polonya'yı yok etti, daha sonra Fransa'nın geçrhnez sanılan Majino hattını yerle bir etti, şimdilik s-zlere 35 milyon sağlıklı ölü bırakıyorum dedi. Beni kimler dinleyecek bakalım... Bu arada savaş öncesinden savaş sonrasını gbren ünlü tiyatro adamıBrecht, "Cesaret Ana ve Ço«cuk- lanw nı Istanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolan'nj gön- derdi, nedendir bilinmez, sonra onlardan hiçfrjr ha- ber alınamadı, yalnız taşra gazetelerinin birind; §öy- le bir haber çıktı: Kars vilayetimizde "Yanan mım- lan söndürme cemiyeti" kuruldu. tnsanlar deney kazanmak ve doğanın mucizef srini seyretmek için dünyaya gelirler ama hiçbir densy ka- zanamadan da Hades'e geri dönerler. Derken dürrya bir kardeşimiz Prometeus'un ısim babası Aiskhylos çıkagelir: "Şimdi beni kimler dinleyecek baka- lım.." Ve zincire vurulmuşlann ko- ruyucusu olan Prometeus yanı ladı muhteren pederini: "Be-" nimle kısa bir yolculuğa çık- mak ister miydi- niz?" Elbette is- teriz.. O halde hazır ' olun.. Şaşılacak. şey doğrusu, hazır olduğumuz halde bir türlü yola çıkama- dık. Neden sonra öğren- dik ki, insanlann dostu, Tannlann düşmanı Prometeus'un insanlan öz- gür kılan da\Tanışlannı sakıncalı bulmuşlar. Dilerim kendilerinin toplamı kadartaş düşsün başlanna. A- man taştan fılan söz etmeyelim, daha henüz Sisifos'u, büyük bir taşı onun tepedekı zeytinliğine kadar çıka- np indirmeye, indirip yeniden çikarmaya mahkin et- tnişler... Bizim mahallenin masalcı kadını Ferdane HLanım teyze anlatırdı, Anadolu'nun kadm anası Abdul- lah'tan hamile kahp oğlu Zeus'u doğurunca. c-ğlu- nun ileride nasıl zalim bir insan olacağını sezdığin- den, doğar doğmaz onu Girit Adası'na kaçınnış ve babası Abdullah'a da kundağa sanlı bir taş paryasını çocuğu diye yutturmuş. Zalimlerin zulmü bitmez Diha dün konuştuğumuzda Kıbns'ın liden Rauf Bey dedi kı. "Size yanlış bilgi vermişler, sizîı Ze- us'un anası, şaşırtmak için oğlunu Kıbrıs yerine Girit Adası'na kaçırdığını söyiemiş. Aslında Gi- rit Kıbns olacak, hatta Venüs güzeli seçilem Mü- ge ile evlenmek için Londra'dan kalkıp. Kıbns'a gelen Otello da aynı şeyleri söyledi." Ama ne var ki zalimlerin zulmü bitmez. şirrjdiler- de Tann bczuntusu Zeus ile özgürlük akılsızı Bush, Haife Arafat'ı özgürlük adına yiyip bitirmek czere- ler. Sonunda îsraillilerZeytindağı'na, FilistinliJer ise Olynpos Dağı'na yerleşip 10 yıl savaşına her UL baş- layabilirler Gerçi Irak ile Iran 8 yıl savaştılar, fcı yıl ekskleri var, hiç merak etmeyin o açığı da kapaörlar. Bütin bu 3lere kanştığı ve Zeus'a karşı çılqp Ze- us'vn elincie bulunan petrol ateşini alarak insînlara verüğindea ötürü Prometeus'u zincire vurdıisL O, Tamlann kurduğu uyduruk düzene başkalirrdığı içinde aynra karaciğerini çöl farelerine yedirecekler... 'Ne esraı bağımlısı olan kardeşini esrar içmjEkten kırrarmadğı için Kabil kardeşini öldürdü, TV'ie ag- layp dövinen Havva Anamız, babası Adem'in hış- mndan kurtarmak için Kabil'ı Olympos Dağı' aa ka- çıra. O sında TV'de Kanal 2550 olirnpiyatlan, nak- lenv e canL olarak veriyordu. Zeus ise hırsından ken- din yiyıp :ıtiriyordu. Çünkü olimpiyat meşaiesı ar- hk: nsanSann elindeydi ve olimpiyatlar sona erete ka- daıo meşsle hep yanacaktı. lir insaı bir üstün insan, olimpiyatlann brdmin- deı sonıa ilevleri \e kendileri tükenmiş olan hitler NUSSOÎE Stalin / Franko / Peron / Barista ' Sa- lat^r gibi bu sahte peygamber taslaklarını sıjpurü- yodu. Âlcıtılmış insanlar, gülünç olmuş tannlar. ek- nrn^ini ağzndan kapan karga kılıklılar ve güze I ııya- nm.j^irkrı aşayanlar, yaşam oyununda varlarla gelip yoJarlagdenler için Havyam'a kulak verelim: ." iz gerçkten bir kukla sahnesindeyiz jukla:ıFelek usta kuklalar da biz *yuw çkıyoruz birer ikişer 'jtti ni 7/un, sandıktaynz hepimiz.. cülcül'ün resmini tanıyan ve birçok sergisini düzenleyen AntikSanat Galerisi 'nin sahibi Tevfik Ihtiyar, omın bir kenarda gizlenen saklı bir değer olduğunu ve derviş tavnyla kimseyi umursamadan resmini vaptığını sövlüyor. Sanatçının yaklaşık 30 resmi Antik Sanat Galerisi standlarında sergileniyor Cülcülve 'saklı' resimleriOZLEM ALTUNOK 15 Ekim'de yaşamını yitirdi ressam Lütfü Cülcül. Pek gö- rünmeyi, konuşmayı seven bir ressam değildı. Şöyle bir anısı da var Cülcül'ün: Cemal Süreya, Salih Turan ve Lütfii Cülcül bir masada sohbet ediyorlardır. Cül- cül hiç konuşmaz. Turan ise sü- rekJi anlatıyordur. Gecenin so- nunda Cemal Süreya, "tkiniz de çok konuştunuz" der. Cülcül, eğer yaşasaydı son yapıtlanyla Istanbul Sanat Fuan'na katıla- caktı. Antik Sanat Galerisi, Cül- cül'ün ölümünden sonra da bu karanndan vazgeçmiş değil, Sa- nat Fuan'nın Antik Sanat Gale- risi standlannda Cülcül'ün son dönemde Datça ve Kandıra'da yaptığı yaklaşık 30 resmi sergi- leniyor. Yaşarken pek tanıyamadığı- mız, değerini bilemediğimiz tüm sanatçılar gibi Cülcül'ün de bil- mediğimiz pek çok yönü, resmi, resim üzerine düşündükleri var- dı. Cülcül'ün resmini tanıyan ve onun birçok sergisini düzenleyen Antik Sanat Galerisi'nin sahibi Tevfik İhtiyar, onun bir kenar- da gizlenen saklı bir değer oldu- ğunu ve derviş tavnyla kimseyi umursamadan resmini yaptığını söylüyor: "Cülcül'ün resmi Cülcül'e benzerdi. Üzgün ol- duğunda renkler koyulaşır, mutlu olduğunda morlar, ye- şillerle coşardı. Son resimlerin- de de bu görülüyordu." Daha önceki yapıtlannda koyu renkle- rin, karamsar bir soğukluğun iz- leri görülüyor Cülcül'ün. "Çün- kü o yaşadığını resmederdi" diyor İhtiyar. Iş Bankası'nda aç- tığı bir sergiden sonra resimleri satmayınca karamsarlığa düşer Cülcül, resimlerini bahçede top- layarak yakar... Datça'ya gitmeye başlar sık sık, soyut figüratif bir anlayışa yönelir. Mavinin içindeki keçi- ler, dağlar, çalılar onun kendi mekânını yarattığj, içini dışanya taşıdığı huzurlu resimleridir. Bu son dönem resimlenne ek olarak fuar standında bir anı defteri aça- rak Cülcül'e ait bir köşe oluştur- mayı düşünüyor Tevfik thtiyar. Cûlcûl yaşatılacak Aynca fuar kapsamında dost- lan, ressam arkadaşlan ve eleş- tirmenlerin katılacağı bir panel de düzenlenmesi planlanıyor. Tevfik thtiyar aynca, Rh+sanat Dergisi'nin yeni sayısında Kaya Özsezgin'in bir yazısı. Turan Erol, Yavuz Tanyeli, Hüsamet- tin Koçan gibi sanatçılann Cül- cül üzerine düşüncelerinin de y- er aldığı bir bölüm hazırhyor. 25 yıldır resmin içindeydi Cül- cül, bundan sonrası içinse ailesi onu resimleriyle yaşatmaya çalı- şacak. Güzel bir kitap, retrospek- tif bir serginin kahcılaşması için atılacak ilk adımlar olacak. Oğ- lu Eylem Cülcül, sadece resim- le yaşayan, resim aracılığıyla ya- şamla bağ kuran babası adına umutlu. Resimlerinin değerinin farke- dileceğini, unutulmaması için kendisine düşen görevleri yerine getireceğini söylüyor. Önce bir web sitesi aracılığıyla onu ve re- simlerini tanıtmaya çalışarak başlayacak işe.. sonrası izleyici- nin, sanatseverlerin, eleştirmen- lerin sorumluluğunda. ARtF DAMAR Edinme olanağını buldu- ğum, şiire yer veren edebi- yat dergileri: Adam Sanat, Akatalpa, Ay, Bahçe, Baş- ka, Berfin Bahar, Çıkın, Dergâh, Dize, Düşlük, E, Edebiyat Atölyesi, Edebiyat ve Eleştiri, Eski, E\Tensel Kültür, Hürriyet Gösteri, Güney, Islık, Kitap-lık, Kum, Kuzey Yıldızı, Kül, Patika (üç aylık), Sanat ve Hayat, Ücra, Üç Nokta (iki aylık), Varlık ve Yaba Ede- biyat'ı okudum, inceledim. Kemal Özer'in, EvTensel Kültür dergisinde yayımla- nan "O Halde" adlı şiirini Ayın Şüri olarak değerlen- dirdim. "... Ama asıl Pazar Pos- tası ve kuruculanndan ol- duğu a dergisinde (1956- 60) İkinci Yeni duyarlığı- nı geliştiren bir biçim us- tası olarak belirdi... Son yıllarda "bilincinin belirle- diği gereksinimden yola çı- karak' (Kemal Özer) top- lumcu bir şüri amaçladığı görülüyor." derken Atilla Ozkınmh (1982), Memet Fuat 1999'da Çağdaş Türk Şüri Antolojisi 'nin genişle- tilmiş 1. baskısında (daha önce 12 baskı yapmıştı.); "Kapah şiirlerle başlayıp bir biçim ustası olduğunu kanıtlayan üç kitap ya- yımladıktan sonra katı bir toplumsalcı şiire geçmiş- tir. Son yazdıklarında sev- dasıyla davasını iç içe işle- di" görüş ve düşüncesinde- dirler. Fethi Naci (Temmuz 1973) Kemal Özer'in ilk "toplumsalcı" kitabı Kav- ganın Yüreği'ni eleştirirken " 'bilimsel görüş'ten daha fazlasını beklememeli bir şair; çünkü bu görüşün şi- ire sanatsal bir katkısı ol- maz, kötü bir şüri güzel- leştiremez. Çünkü ancak 'biçün'le var olabilir şiir;" diye yazıyordu, evet ta 1973'te. Aradan otuz yıl geçti, ne hazindir ki günü- müz genç şairlerinin birço- ğu bu evrensel doğruyu al- güayamamışlardır. Marksist yazar Anna Seghers de de- ğinmiştir bu konuya, Mark- sist "dünya görüş"ünün bir sanatçıda oluşturduğu "bi- linç", bilinç dışuıa düşme- nin önündeİd en büyük en- geldir. Hele o sanatçı bır de siyasetin içinde birparti mi- litam olarak görev yüklen- mişse bu daha, çok daha zordur. Ancak Pablo Neru- da, Yannis Ritsos, Picasso, Mayakovski gibi dehalar bunun üstesınden gelebilen en büyük örneklerdir. Kemal Özer, EvTensel Kültür'ün Ekim sayısmda yayımlanan "O Halde"şi- iriyle (daha önce de örnek- lerini verdi.) Memet Fuat'ın "katı" yargısını aşmış, Fet- hi Nacfnin altını çizdiği "biçim"in önemini derin- den kavramıştır. Bundan sonraki şiirlerinde de bu an- layışı sürdüreceğini uma- nm. 24 Ekim 2002. Açıklama: Gereklstanbuî içinde, gereklstanbuî dışın- da birçok edebiyat dergisi- ne ulaşamıyorum. Istek du- yulursa adresime (Moda, Mühürdar Cad. 129/6 Ne- şebey Apt. 8J300 Kadıköy îstanbul) gönderilmesini ri- ca ederim. Sevgilerle. İM KİMDÎR / KEMAL ÖZER O HALDE Duyalım istemiyorlar sürgündeki köyleri damlar hâlâ yerle bir, ocaklar yıkık îstemiyorlar kalan külü görmemizi duman hâlâ tütüyor, bütün tarlalar yaruk Konuşandan sökülüp alınmış sesi yüriiyene bir tek acının yolu açık Ağıtlar soğutabiliyor ancak yüreği gözyaşına bir tek yamt var o da ıssızlık îstemiyorlar sevgilim bir araya gelmemizi o halde bir daha okumalı o iki dizeyi artık: Sen orda dalından koparılmış bir zerdali gibi dur ben burda zerdalisiz bir dal gibi durayımf*) Bir daha sınayalım o halde biz de kendimizi bu sevdalı buluşmayla her zorluğa karşıhk Diyelim ne zerdalisiz bir dal, ne dalsız bir zerdali biz bir ağacın değil, bir yurdun gövdesine aşılandık (*) A. Kadir. 1935'te tstanbul'da doğdu. Istanbul Erkek Lisesi'nden sonra Türk Dili ve Edebiyatı okudu. Varlık ve Cem Yayınevleri ile gazetemizde çalıştı. Uğrak Yayınevi'ni kurdu, Şiir Sanatı(1965- 67) dergisini çıkardı. 1951'den başlayarak şiirleri çeşitli dergilerde yayımlandı. Sen de Katılmalısın Yaşamı Savunmaya kitabıyla 1976 Türk DilKurumu Şiir Ödülü'nü. Kimlikleriniz Lütfen ile 1982 Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü'nü, tnsan Yüzünün Tarihinden Bir Cümle adlı kitabıyla 1991 Yunus Nadi Şiir Armağanı'nı, Bir Adı Gurbet adlı kitabıyla 1993 Ferit Oğuz Bayn Şiir Ödülü'nü kazandı. Şiirkitaplan:Gül Yordamı (1959), Ölö Bir Yaz(1960), TutsakKan (1963). Kavganın Yüreği (1973), Yaşadığımu: Günlerin Şürleri (1974), Geceye Karşı Söylenmiştir (1978), Kimlikleriniz Lütfen (1981), Araya Giren Görûntüler(1983), Sınırlamıyor Beni Sevda (1985), İnsan Yüzünün Tarihinden Bir Cümle (1990), Bir Adı Gurbet (1993), Oğulları Öldürülen Analar. (1995) TÜYAP'ta yazarlar zirvesi Tek konu: Edebiyat Kültür Servisi -Bey- lıkdüzü TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen 21. TÜ- YAP tstanbul Kitap Fu- an çerçevesinde ger- çekleştirilen etkinlikler kapsamında 27 Ekim Pazar günü bir dizi kon- ferans ve panel yapıldı. Evrensel Basm Ya- yın' ca düzenlenen, Ke- mal Özer, Turgay Fi- şekçi ve Öner Yağ- cı'nın katıhmıyla ger- çekleştirilen 'Şür An- tolojileri ve Değerlen- dirme Ölçütleri' baş- lıklı paneli yöneten Sennur Sezer, antolo- jilerin bir çağa tanıklık etme, onu örnekleme ve çağını öteki çağlara miras bırakma amacı güttüğünü belirtirken; Yağcı, şiir antolojileri için saptanacak ölçütle- rin edebiyatın diğer kollan için de geçerli olduğunu söyledi. Antoloji hazırlama- nın erdemli sorumlulu- ğuna da değinen Yağcı, 1940'hve50'liyıllarda sosyalist gerçekçi kuşa- ğa, muhalif kimlikleri dolayısıyla uygulanan baskı ve ambargodan antolojilerin de payını aldığını vıırguladı. Türünün en son başa- nlı örneği olan Asım Bezirci'nin hazırladığı şiir antolojisinin 1968'de yayımlandık- tan sonra gerek edebi- yat tarihçileri, gerekse okuyucular tarafından haklı yerinin verildiği- ni, günümüzde de med- yamn tüm aldatma ça- balanna ragmen oku- run doğruyu bulabile- cek güçte olduğuna dikkat çekti. Daha sonra söz alan Fişekçi, antolojinin bir dönemin edebiyatını yansıtmak için hazır- landığını, getirdiği eleş- tirel tavır ve yaklaşım dolayısıyla olabildiğin- ce yansız ve tartışma- dan uzak ohnası gerek- tiğini söyledi. Son ola- rak söz alan Özer, bir antolojinin genel yargı- yı ortaya koyması ge- rektiğini belırterek, kaynağıru, kökenıni, et- kilenme zincirini ortaya koyması ve ortak bir bellek oluşturması ge- rektiğini söyledi. Çağdaşımız Hugo Server Tanilli ve Turgay Fişekçi'nin ko- nuşmacı olarak katıldı- ğı'Vıctor Hugo Neden Çağdaşımızdır?* baş- lıklı bir diğer panelde Tanilli, Hugo'nun ölümsüz eseri Sefil- ler'in insanlık için ya- zılmış. Liberal akımın edebiyata olan yansı- masının en belirgin ör- neği olduğunu belirtti. Sanatının yanı sıra dev e\Tensel kişiliğini kullanarak, bağımsızhk mücadelesi veren halk- lann mücadelelerine o- muz veren bir yazar ol- duğu için ve halen süre- giden bu davalara bir buçuk yüzyıl önce sa- hip çıkmış olduğu için, Hugo'nun çağdaş bir yazar olarak nitelendi- rilebileceğini söyledi. Yazan kışkırtmak ' Yaşar Kemal ve Bir Ada Hikâyesi' hakkın- da konuşan Feridun Andaç, toplumdaki al- tüst oluşu, mücadeleyi hissettiren yazarlann kışkırtıcı bir tavn ohna- sı gerektiğini, Kemal'in bu romanının bütün di- ğer romanlannın aura- sını taşıdığını ve mo- dernizm-postmoder- nizm tartışmalanna ne kadar güdük bir nokta- dan baktığımızı göster- diğini belirtti. 21. TOYAP KİTAP FUARI'NDA BUGÜN • INTEREXPO SALONU / 13.00 - 14.30: 'Büyük UyanışV Söyleşi: Oktay Sinanoğlu. • 14.30 - 16.00: 'Gazeteciden Edebiyatçı, Edebiyatçıdan Gazeteci Olur mu?'." Söyleşi: Ece Temelkuran. • 16.15 -17.15: Öykünün Hikâyesi: An'ın Sonsuzla Buluşması'. Söyleşi: Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, Fatma Şengil Süzer, Sadık Yalsızuçanlar, Omer Lekesiz. • 17.15 - 18.15: 'Kültürel ve Biyolojik ÇeşiÜilik' adlı dia gösterisi-söyleşi. Konuşmacı: Ozcan Yüksek. • MARMARA SALONU / • 15.00 - 16.30: 'Çeviri Söylemi' konulu panel. Yöneten: Hasan Anamur. Konuşmacılar: Aykut Kazancıgil, Tahsin Yücel, Elif Daldeniz. • 16.45 -18.15: '100. Doğum Yüında Nazım HikmetMn Edebiyat Tarihimizdeki Yeri' konulu panel. Yöneten: Alpay Kabacaü. Konuşmacılar: Konur Ertop, Turgay Fişekçi, Mustafa Şerif Onaran. • 18.30 - 20.00: 'Yaşar Miraç ile Lazcaz' adlı söyleşi-dinleti. Konuşmacı: Yaşar Miraç. • KARADENtZ SALONU /12.00 - 13.15: Yusuf Ziya Bahadınlı'nın 75. Doğum Yıldönümü Kutlaması'. Söyleşi. İlhan Akaiın, Leyla ErbU, Konur Ertop, Aydın Hatipoğlu, Kemal Özer. • 15.00 -16.30: 'Romanın Topluma Dönük Yüzü'. Söyleşi: Kaan Arslanoğlu. • 16.45 -18.15: 'Amlarda Yaşamak'. Söyleşi: Selim tleri, Altan Öymen, Deniz Kavukçuoğlu, Gülriz Sururi. • 18.30 - 20.00: 'Ölümsüzlük - îtarya'da Köy Uygarlığı'. Söyleşi. Ferdinando Camon. • BÜYÜKADA SALONU /15.00 -16.30: 'Nâzım Hikmet'in Mirası'. Söyleşi: Mehmet KuzulugU, Sadık Albayrak. 18.30 - 20.00: 'Nâzım'ın Şürinde Halk Kültürü Etkileri' konulu konferans. Konuşmacı: Muhsine Helimoğlu Yavuz. BUGÜN • LÜTFİ MRDAR'da 20.00'de Gürer Aykal'ın yönettığı. Juliana Janes -Yaffe'nin (soprano) solist olarak katıldığı Borusan Istanbul Filarmoni Orkestrası konseri. (0212 292 0655) • tSMET ÎNÖNÜ SANAT MERKEZt'nde 20.30'da Rengjm Gökmen'in yönettiği tDSO'nun 'Cumhuriyet Bayramı Özel Konseri'. (0 232 489 09 26) • CEMAL REŞİT REY'de 19.30'da Kubat'ın solistliğinde tstanbul Bü>ükşehir Belediyesi Kent Orkestrası 'Cumhuriyet Konseri'. (0212 232 9830)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear