25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 - Mesut Yılmaz, hiç yılmazmış... "Doğru... Seçim venilgileri bile vıldırmıyori" Televizyondaki Biri Bizi Gözetliyor programına gecenin ilerleyen saatierinde gözü takılan bir vatandaş, duydukları karşısında kulaklanna inanamıyor. Evde ruh sağlığı bozulduğu için uyuyamadığını söyleyen bir yarışmacıya, programın psikoloğu yardımcı oluyor. Görevli psikolog, yarışmacı kıza uyumak için yatakta gözlerini Kapatıp içinden 21 kez bir dua okumasını öneriyor. A merikan Genelkurmayı'nda ve Dışişleri'n- de "Doğu Akdeniz" uzmanı olarak görev yapan Tuğgeneral Stewe VVilliams, Was- hington Policy Center'da konuşuyor... Ko- nu Afganistan'dan Irak'a Amerika'nın Asya ve Orta Doğu'daki beklentileri... Amerikalı general özetle şu görüşleri ortaya koyuyor: "Afganistan'a girerek Orta ve Güney Asya'da üs- ler elde edilmiş, hava koridorlan güvence altına alın- mıştır... Bağdat'a yürümenin güvencesi Girit'teki ya- kıt depoları ve 6. Filo limanından, Incirlik Üssü'nden, Türkiye'de asker konuşlandınlabilecek güvenli yer- lerden ve Kıbns'tan geçiyor... Türkiye'den, Kafkas- ya petrol kuyulanna çıkılıyor... Ingilizler Kıbrıs'taki üssün kullanımını güvence altına alacaktır... Türki- ye, Avnjpa'nın Iran-Suriye-lrak sınır cephesini tut- maktadır." Bunlaraskeri sırolmayan, açıklanabilen bilgiler... General Stewe VVİIIiams'ın Afganistan Sava- Para akışışı'ndan olası Irak Savaşı'na uzanan çizgideki siya- si yorum ise otdukça çarpjcı... Şöyte diyor general: "ABD işte bu nedenterle, Ankara'ya IMF gözeti- minde onlarca milyar dolar akrtmrştır. Para akışı, An- kara'nın liderlerinin siyasal ve iktisadi yasalar çıkar- malarına koşut olarak sürdürülmüştür." Cümleyi tekrarlamakta yarar var: "ABD işte bu nedenlerle, Ankara'ya IMF gözeti- minde onlarca milyar dolar akıtmıştır. Para akışı, An- kara'nın liderlerinin siyasal ve iktisadi yasalar çıkar- malanna koşut olarak surdürülmüştür." Bu kadarı da fazla degi) mi? Yoksa gerçeğin ta kendisi mi! General VVİIIiams'ın düşüncelerini özgürce rfade etme fırsatı bulduğu VVashington Policy Center, ye- ri geldiğinde PKK'ye de destek vermekten çekinme- yen bir kuruluş... Başındaki yönetici ise Yunan kö- kenli hatta "Pontus torunu" olmakla övünen Sitili- des. Bu bilgileri ise Ankara'daki dostumuz Mustafa Yıldınm'dan alıyoruz; Sitilides'in Istanbul'a gelip konferans verdiğini anlatıyor. Demek ki parayı veren her düdüğü çalıyor! Mustafa Yıldınm, General Stevve VVİIIiams'ın söz- lerini ise "Ne kadar teslimiyet, o kadar para" şeklin- de tercüme ediyor ve 'bizimkiler'e soruyor: "Şimdi bizimkilere sormaz mısınız; yoksa, Kürt devletine izni önceden mi vermiştiniz, diye... Şimdi 'demokrasi sakızı' çiğneyenlere sormaz mısınız; 'maksadınız acaba ABD ve AB'ye güvenli üsler sağ- lamak mıydı' diye... Siz sorarsınız da, onlar pek sev- dikleri o 'etik' içinde yanıtlarlar mı? Sanmıyorum... Çünkü, el evinde eğitilenlerden, el parasının sıcağı- na kapılanlardan o erdemli tutum beklenemez." Tayyip nerede? 4 Kasım günü AKP Cenel Merkezi'ne giden gazeteciler, Cenel Başkanlık koltuğunda Necmettin Erbakan 'ı görûnce şaşırmışlar: - Tayyip Bey nerede? Görevli, Erbakan'ı işaret ederek: - İşte Tayyip, demiş. Ve ekiemiş: - Aslına döndü! Can Ozan SESSİZSEDASIZ(!) Yüksek Yerilim Hattı erdincutku1 yahoo.com Baykal diğer parti liderleriyle kavga etmeyecekmiş! O parti içi kavga uzmanı! MhPA ve AhBaraka Türk işbipliği Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eği- tim Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Metin Karadağ, Milliyet Pa- zarlama'nın kampanyasından bilgi- sayar almaya karar veriyor. Sonra... Sonrasını Prof. Karadağ anlatıyor: "Formu doldurarak gönderdim ve firma da peşınat olan 129 milyonu kre- di kartımdan çekerek gerekli belgeleri göndereceğini bildirdi. Belgeler geldi- ğinde ise tüm tüketicilerin MlLPA'ya değil, Al-Baraka Türk'e borçlandınldı- ğını gördüm. Bu ilanlarda belirtilme- mişti. Üstelik MİLPA tüm ödemelerde, tüketicilerle Al Baraka'yı muhatap kılı- yordu. MlLPA'ya telefon ederek bu du- rumun duyurularda belirtilmediğini, dolayısıyla gizlenmiş bir kredilendırme emrivakisinin söz konusu olduğunu, MlLPA'nın buna hakkı olmadığını, adı geçen aracı firma ile herhangi bir tica- ri ilişki düşünmediğimi belirterek kam- panyaya katılmak istemediğimi belirt- tim. MİLPA yetkilileri ise ilanda duyu- rulduğu gibi paramı 2 ay sonra, faizsiz ödeyeceklerini belirttiler. İlanda aracı kurum belirtilmiş olsaydı MİLPA, aca- ba katılımcı sayısını umduğu gibi bu- labilecek miydi? Hiçbir belgelerini im- zalamadığım halde, peşinatımı 2 ay iş- letip faizsiz iade etmeleri doğru mu- dur? Tüketicinin hangi kuruma borç- landığını bilmesi yasal hakkı değil mi- dir? Bu durum niçin gizlenmiştir? Tica- ri etik, böyle bir davranışı uygun bul- makta mıdır? MlLPA'nın istediği kuru- mu seçme özgürlüğü, tüketici için de söz konusu değil midir?" ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Konuşmanm profesörü... Prof. Dr. Sümer Gürel, emek- liliğiyle birlikte 1999'da Mimar Sinan Üniversitesi'nde (MSÜ) başlayıp, Yıldız Teknik Üniver- sitesi'nde (YTÜ) sürdürdüğü "sövteşiler" dizisine ara verdi... Hocayla 09.10.2002'deki son buluşma "dfl" üzerineydi... Da- vetiyenin altındaki "kanlanlara ldtapçık da armağan edüeceğT notunu görünce, bir "dil" kaygı- mı da anımsayarak YTÜ'nün yolunu tuttum. Kitaptan bûyük 'kitapçüV... Vaktiyle, "anayasa kitapçığr sözûne takmış, kendi kendime dertedinmiştim... Bir kedinin küçüğüne "kedi- cik"; minik bir eşyanuı daha da küçüğüne "minnacık''; hatta kü- çüğün de küçüğüne "küçücûk" demek. onlann yaş, ya da boyut olarak "küçük- Hğünü" tanım- lıyor... Peki, aynı "ak*takısınıki- taplar için, hele "anayasa"da bı- le kullanmak ne kadar doğru- dur?.. Bu ldtabın bo- yutlan "ufak", sayfa sayısı "az" bile olsa, ona di- ğerlerinden tt kü- çök" demek, içindeki fıkri de, bilgiyi de ya da ne \arsa tümünü de "küçümse- yici" bir önyargıyla sanki "önemsiz"miş gibi kılmıyor mu 9 .. îs'itekim kütüphanelerde bile "kjtapçıklar" kitaplar kadar özenle saklanmazlar... Kimbilir, belkı anayasalar da hep "kitap- çık" yapıldığı için değer veren- ler azalıyor; "çiğnemek" iste- yenler de bundan artık çekinmi- yor... Nitekim, Sümer Gürel"üı o gün önsözünde bile "eönizdeki bu kftapçık" diyerek armağan ettiği "Söyleşfler''i okuyunca da bu eski takıntım yeniden ve da- ha güçlü depreşti... Oysa ne ka- dar da "büyûk" düşünceler, ne kadar da "devasa" derinlikte duygulardı içindekiler... Kıtabın kendi değeri bir yana, sanid ınsanın kendisi de okuduk- ça büyüyor, "insanhğuu" anım- sıyor... O takılan "ak"ın nedeni olan 69 sayfa. nice popüler ka- lın kitaptan çok daha fazla ya- şamı ve gerçekleri kucaklıyor... Çünkü, yüz yüze, göz göze "söyleşmeniır içtenliğini de ta- şıyor... Sümer Gürel, davetiyedeki "Diümizi Eşek Arısı Soksun (mu?)" başhğını da hani şu iki- Yıl 1958_ İTÜ'd«ı raimarhk diplomasını aldığında. (Mimariar Odası arşhı) de bir "Türkçesi neydi?'' diye- rek konuşanlanmız için seçmiş olmalı... Bir de bilgili görünmek için yerli yersiz "Amerikanca" sözcükleri kullananlanmıza... "Osmanh'da bu Fransızcayla başladı. şimdi de İngilizceyk ileıüj'onız...'' diyen Gürel, kita- bındaki aynı başlıklı yazısına da Mustafa Kemal Atatürk'ün 2 Eylül 1930'daki şu sözleriyle başlıyor: "Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvettidir (.„) Ülkele- rini, yüksek istiklalini koruma- sını bilen Türk miUeCL dilini de yabancı diller boyundunığun- dan kurtarmaiıdır...'" Peki, bugün özellikle kimi üni\ersitelerimizdeki "yaban- a dilde eğjtim"in özentiye ka- çan tutumlanyla da açıkça göz- lenen bu tutsaklık nasıl aşılabilir?.. Elbette, yine Sü- mer Gürel gibi bil- gilerimizi ve biri- kimlerimizi "söy- leşerek" de paylaş- mayı daha da yay- gınlaşhrarak... 'Düşünülen' dilde öğreninı... Sümer Gürel o gün YTÜ'dekı söyleşisine, önce bunun eski bir "Anadohı geleoe- ği" olduğunu anımsatarak başladı... "Sohbet etmenin" dünyada bu denli sevilen ve yaşamla bü- tünleşmiş bir edebiyat, hatta sa- nat türüne dönüşrürüldüğü bir başka toplumun olmadığını be- lirten Gürel, "Bügiler kitapla, yazıyla, şimdi de internetk pay- laşılabüir; ama coşkularve duy- gularla ancak bir anlam ve de- rinlik kazanabilecek bügilerin paylaşümasında karşınkb ko- nuşmamn yerini en ileri iletişim tekniği bile alamaz.»" diyordu. Bu nedenle, derslerinin yanı sıra "söyleşiler" dizisini de çok önemsediğini vurgulayan Gü- rel' in. dille düşünce arasındaki doğrudan bağlan anımsatan değerlendirmeleri ise özetle şöyleydi: "Örneğiıı yabancı dilde eği- tim, düşünceyle derinlemesine buluşamayan bir bilgOenme an- larruna geli\or_. Oysa insan, dü- şündüğü dilde öğrenmeti. diğer dflleri de insanhkla ilişki için ko- nuşabümeü..." Asya ve Avrupa'dan çok sa- yıda dili de bilen ve konuşan bu "derin hocamıza" daha ni- ce söyleşili yıllar diliyorum... Oekinci(Ş cumhuriyet.com.tr. HAYVANLAR İSMHLCALGEÇ gulgec2(a hotmail.com KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK — bebicakin turk.net Ç Î Z G t L İ K KÂMİL MASARACI HARBl SEMİHPOROY semihpomy@yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 25Ekim FAS MODASI FAS 7*ezi MÛ- CEVHBlt * r THKILAfUA ÎLJSİLİ SONBA, FWS '7X EN ÖfJEMLİ AV- R SCİÇ OCAAJ İNGİLTG- , BU ÛUOSMİM &UJA77A/0AN sû^ceMec/uĞfAjoefiJ ertci- Ş SfUOA DA F#S m&Zf MÜ- AAODA OLMUŞTU. AA/D ADU KUftULUŞ, BU MDDAYf € A A J A M S i / İ PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU f Büyük Milli Koalisyon' Bu önerinin aklıma son Beşiktaş - Denizlispor maçında yan hakemin "ofsayt" nedeniyle doku- zuncu kez bayrak kaldırması üzerine gelmesi, ke- sinlikle bir rastiantı değildi. Aynı gün Milliyet'te Li- beral Parti'nin Başkanı Sayın Besim Tibuk'un ik- tidara geldiklerinde ilk iş olarak futbol maçlannda ofsayt kuralını kaldıracağını okumuş, çok heye- canlanmıştım. Çünkü ofsayt kuralı tarihe kanşın- ca maçlar daha gollü geçmeye başlayacak, 38:21.17:48 gibi yüksek skoriarla sonuçlanan kar- şılaşmalarda bizler de basketbol meraklılan gibi sa- yıya doyacaktık. Sayın Tibuk, mutlaka parlamen- toyagirmeliydi... Parlamentoya girmeli ve herkese "mavi sağlık kartı" verecek olan Doğru Yol Partisi lideri Sayın Tansu Çiller ve mülksüz yurttaşlara "200 metre- kare evlikarsa" dağıtacak Genç Parti lideri Sayın Cem Uzan'la birlikte "Büyük Milli Koalisyon "a ka- tılmalıydı... lyi ki vardı bu liderlerimiz... Cem Uzan herkese evlik arsa dağıtmakla kalmayacağını, ay- nı zamanda Türkiye'nin il sayısını 250'ye, üniver- site sayısını da 243'e yükselteceğini söylüyordu. Belki Türkiye 1. Futbol Ligi'ndeki takım sayısı da 18'den 118'e yükselirdi böylece. 250 bin kişilik stadyumlar yapılır her birinin cebinde masmavi sağlık kartlan olan futbol meraklılan gülerek, eğle- nerek bol gollü maçlar izlerlerdi bir arada... Üniver- site sayısı üçe katlanınca öğrenci sayısında da mutlaka bir "patlama" yaşanacaktı... Bunlan dü- şününce insanın gururdan, sevinçten, mutluluktan gözleri doluyordu. ••• Bambaşka bir ülkede yaşayacaktık artık. llköğ- retimde okul kitaplarının, okul defteıierinin ve ka- lem-silgi-kalemtıraşın devlet tarafından bedelsiz dağıtıldığı, herkesin bir ev sahibi olduğu, futbolun ofsayt korkusu olmadan oynandığı ve IMF'den anndınlmış bir ülkede yaşamayı düşünmek bile ta- rifsiz bir heyecan veriyordu insana... Anavatan Par- tisi Bakû-Ceyhan Boru Hattı'nın, Milliyetçi Hare- ket Partisi de Kerkük'ün güvencesiydi... Onlar da, yani Sayın Mesut Yılmaz da Sayın Devlet Bah- çeli de mutlaka girmeliydiler Meclis'e... "Tüm dağ- larkayak merkezi olacak" diyen DEHAP'lılar da ta- bii... Tüm parti liderleri vatan, millet, bayrak ve bizim için çok iyi şeyler istediklerine göre, biz de ne ya- pıp yapıp, 19 partimizin 19'unu da sokmalıydık parlamentoya. Bunu nasıl başanrdık, bilemiyorum ama en azından denemelıydik... Tüm partiler par- lamentoya girip de "Büyük Milli Koalisyon" kuru- lunca hepimiz "otomatikman" hükümette temsil ediliyorolacaktık. Bu ortak hissiyat sonucunda ül- keye tam bir huzur egemen olacak, artık huzurlu bir toplum olarak mutlu yannlara doğru yelken açıp, müthiş bir kalkınma, gelişme, ilerleme ve bü- yüme atağına girişecektik... Boylece daha çok re- faha, daha çok mutluluğa ve daha çok zenginliğe kavuşacaktık... • • • Bizi çok seven parti liderlerimiz bir an boş dur- muyorlar, yaşamımızı daha güzel, daha anlamlı kı- labilmek için önert üstüne öneri üretiyortardı. Mtt- liyet'in manşetten verdiği habere göre Yeni Türki- ye Partisi ulusumuzun "tansiyon sorunu"nu kesin olarak çözmeye kararlıydı. Yeni Türkiye Partisi'nin yer alacağı hükümetin ilk uygulamalarından biri de tüm yurttaşlanmızın tansiyonlannı bedavadan ölç- mek olacaktı. Basit bir hesapla, ilk planda yanm milyon kişiyi meslek sahibi yapacak bu sağlık uy- gulaması Türkiye'yi yenileştirme yolunda atılacak çok önemli bir adımdı aynı zamanda. Yaşamında hiçbir şey öğrenememiş insanlanmız bile bu uygu- lamayla birlikte en azından tansiyonlannı öğrene- bilme şansına kavuşmuş olacaklardı. Böyle bir Türkiye'nin Avrupa Biriiği'ne katılma gereksinimi de ortadan kalkacaktı hiç kuşkusuz... Bu gereksinim ortadan kalkınca Kopenhag kriter- lerinin de hiçbir "kıymeti harbiyesi" kalmayacaktı doğal olarak... Avrupalılar hasetten çatlarken biz de yeniden kendimize dönebilecek, canımızın çek- tiği gibi yaşayabilecektik kendi mutlu dünyamız- da... Gerçekten büyük bir şanstı 3 Kasım seçimleri... Kullanmasını bilenler için tabii... e-posta: dkavukcuoglu(« superonline.com Faks:0212-723 84 97 1 2 3 4 5 6 7 ı 1 2 3 4 5 6 7 8 ı • ı r İJ- J y P Mnı n 11 9 = 1 2 3 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Bir kurulu- şa bağlı yolcu gemilerinin en eski kapta- nı. II Ince ve düzgün do- kunmuş pa- mukJu ku- maş... Giysi- nin yaka, kol, etekçevTesine geçirilen ince şerit. 3/ Bir tür sağ- lam ve >r umuşak da- na derisi. 4/ Aktin- yum elementinin simgesi... "Ruhi—'": Türkü ve saz ustası... Bayağı. 5/ Aynı adlı agaçtan elde edilerek elleri ve saçlan boya- makta kullanılan toz... Konut. 6/ Kö- pek için hazırlanan yiyecek... Italya'da bir kent. II Tuna Irmağı'nda kullanılan bir çeşit yolcu kayığı... Rütbesiz asker. 8/Eldiven ve giysi yapımında kul- lanılan bir tür yumuşak deri... Parça. 9/ Baharda çok erken çiçek açan soğanlı bir bititi. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Belirli bir tarihte borsada işlem gören kıymet- lerin rayiçlerini ifade eden terim. 2/ "Petrol Ihraç Eden Ülkeler Örgütü"nün simgesi... Pirinç ve şe- kerkamışından elde edilen bir tür rakı. 3/Ticaret eşyası... Yakanın göğse doğru inen devrik bölü- mü. 4/Muhtemel... "Sana bir — kesip uzatıyor ya doğa / Tutsam tanelerini / Sevincin gözyaşla- n derdimbuna" (Edip Cansaver). 5/Afrika'dabir ülke. 6/Asyayabirırmak... Kas. 7/Tırpana balı- ğına verilen bir başka ad... Vilayet. 8/ Herhangi bir konuda yeni ve kişisel görüşlerin sunulduğu düzyazı türü. 9/"— gül kardeşi bir arzu / Oy sev- mişem ben seni" (Ahmed Arif).
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear