25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA + CUMHURİYET 13 EKİM 2002 PAZAR 8 HABERLERIN DEVAMI G U N C E L CÜIVEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sarfada 3i bir partinin fiili ktidar sahibi olması olanaksız Dir genel başkan, eşini -tıer nedense- konuştu- ğu otobüsün üzeine çıkarmayan.. falan filan.. gölgeli, geçmişi belgeli bir siyasetçi. Ctysa bir başka /anı var; doğasını yansrtan ka- badayı davranış vesöylemleri... Laikliği savunan si vil cephenin önde giden lide- ri Başbakan Ecevit; AB raporunu değerlendirir- ken; 3 Kasım seçimleri ile ilgili bölümü şöyle yo- rumladı: "Türkiye de laikliğe- ters düşecek birhükümet ku- rulacak olursa AB 'rin kapısını onlara kapatacaklar- dır. Seçmenlere ciodJ bir uyandır bu. Seçimlere gi- dilirken bu konunuı önemine dikkat çekmek iste- dim." Rapor ve Başbskan'ın yorumu AB'de AKP ve RTE ile ilgili kuşkuları kanıtlıyor. Geçende TÜSİAD heyetine. Wasningr.o>n'da ABD'nin yüksek düzey bürokratlan "AKPile RP deneyinin tekraryaşanma- sı olasılığından kaygıtendıklannı" soylediler. Bu gelişmeler AKP ve RTE ile ilgili kaygı ve kuş- kulann ABD'ye de AB'ye de egemen olduğunu gösteriyor. • • * AKP'den kaynakarıan kuşkunun ana nedenleri- nin başında, elbette laikliğe karşı yeni bir deneme- nin açacağı derin yaralar geliyor. Gerginlik yaratmarrıak, olası AKP iktidarını laik dernokratik rejimin bir parçası gibi gösterip kabul ettirmek için RTE; önce sahneye "değîştim" diye çıktı, "geliştim" diye devam etti. Ne ölçüde değiştı, ne ölçüde gelişti, bilinmiyor. öyle açıklamaları var ki, kapalı, üstü örtülü. örne- ğm bir kez söyledi, Delki de sözündeki anlamın Is- lamcı antilaık çevrelende gerektiği gibı anlaşılıp dal- galanacağını bilerek, "AKP'yi, anayasayı değiştire- cek güçle iktidar yaoacağız inşallah" dedi. Fakat, anayasanın kimi maddelerini mi değişti- recek, yoksa yeni ve değişmediğine inanılan kafa- sına göre yeni bir anayasa mı yapacak, belli değil. Yaşam boyu milletvekilliğini engelleyen 146. mad- deyı mi ya da laiklike ilgili yetiştiği çevrelerin mut- laka kaldırılmasını istedikleri maddeleri mi amaçlı- yor, belli değil. Tabii bu üstü örtülü davranışlar kuşkuları yoğun- laştırıyor. Nitekim anayasa söz konusu olunca Ece- vit, "AKP'yi kuranlann laik demokratik rejimle ko- lay bağdaşmayacaklan, aslında herkesin bildiği fa- kat birçok kimsenin bilmezden geldiği bir gerçek" içerikli demeci boşuna mı verdi? • • • Tepkisel doğası gereği RTE'nin sert demeçler vermesi beklenirken; Düzce'de sadece, üstü örtü- lü. kimi veya neyi amaçladığı anlaşılmayan birta- kım cümlelersöyledi; "Onlarbizianlamadı, hâlâbi- zi tanımadılar, tanımak istemiyorlar" dedi, geçti. Bugün yann Ecevit'e yanıt olacak "bir şeyler" söyler mi söylemez mi, o sıradaki havasına bağlı. Başa gelen çekilir derler. Velakin; Kutan'a göre, "bilgı ve birikimi olmayan, yönetimi bûyük sıkıntı içi- ne düşürecek, kiminin boyuna boşuna kimi kaba- dayı tavırianna baktığı" RTE yönetimindeki bir par- ti... RTE'nin gölgede yöneteceği bir iktidar ne ka- dar, nereye kadar çekilir, artık seçmen hesap et- sin! • • • Soğukkanlılıktan nasibini alamadığı kimi konuş- malarındaki davranışlanyla ortaya çıkıyor: Örneğin Düzce'deki miting alanında vaatlerini nasıl yerine getireceğini soran kadına; "Bir dinle be, bir dinle. Dokuzay on gün be" di- ye sert çıkışı neyi gösteriyor? Hele aynı kadının karşı çıkışlan sürdürmesinden sonra; yine, "Bir dinle be, bir dinle" diye kükreme- sinin gerçek nedeni ne ola? Adamın eleştiriye sinirleri dayanmıyor, tepkisel kimliği, doğası hemen ortaya çıkıyor. Kafa bu, doğa bu. Encamımız hayrola! AB Türkiye'den güvence istiyor SERKAN DEMİRTAŞ ANKARA - Avrupa Birliği (AB), tlerleme Ra- poru nedeniyle düş kınk- lığı yaşayan Türkiye 'nin Kopenhag Zirvesi'nde is- tediği sonucu alabilmesi için seçime giren tüm si- yası partilerin imzalaya- caklan ortak bir deklaras- yonun açıklanmasının ya- rarlı olacağı görüşünde. ANAP lideri Mesut Yü- maz'ın parti liderlerine yaptığı çağnya benzer şe- kilde açıklanacak bir dek- larasyonun seçünlerin ar- dından iktidara gelen par- tilerin de demokratikleş- me reformlarmı sürdüre- ceklerini güvence altına alması açısından önemli olacağı kaydediliyor. tlerleme Raporu'nun açıklanmasıyla Kopenhag Zirvesi arasında geçecek olan 2 aylık süre Türkiye açısından büyük önem ta- şıyor. Ancak seçim süreci- ne girilmesi nedeniyle AB için gerekli olan yasal dü- zenlemeler ve diplomatik girişimler yerine getirile- miyor. AB liderlerinin 24- 25 Ekim günlerinde Brüksel'de yapacaklan genişleme toplantısında ağırlıklı olarak genişleme konusunun ele alınması beklemyor. Ancak seçime sadece 10 gün kaldığı için Türkiye konusunun bu zirvede ele alınmayabile- ceği kaydediliyor. Türkiye için daha önemli toplantı ise 28 Ekim'de Kopen- hag'da yapılacak adaylar zirvesi olacak. Türkiye'yi Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Dışişle- ri Bakanı Şükrfl Sina Gürel'in temsil edeceği zirvede genişlemeye ilış- kin alman kararlar adayla- ra anlatılacak. AB'li diplomatik kay- naklar, Türkiye'nin seçim öncesi sıkmtılannı bildik- lerini, ancak bu sürecüı olabildiğince olumlu kul- lanılması gerektiğini kay- dediyorlar. Aynı kaynak- lar Sezer'in katılacağı zir- vede, Türkiye'nin siyasi ölçütlerin karşılanması yönünde güçlü mesajlar vermesinin olumlu olaca- ğını belirtiyorlar. Se- zer'in, elinde tüm siyasi parti liderlerinin imzala- yacaklan "AB reformla- nnın süreceğiııe" ilişkin bir belgeyle zirveye katıl- masınm da AB ülkeleri için oldukça önemli gü- vence olabileceği vurgu- lanıyor. Bir kaynak, CH- P'nin bu yönde olumlu katkılan olabileceğini be- lırterek "CHP lideri De- niz Baykal ve partinin önde gelen yöneticileri- nin bu konuvıı daha güçlü şekilde gündemde tutmalan gerek" dedi. Diplomatik kaynaklar, iki aylık sürenin AB ülke- leriyle yoğun temaslarla kullamlması gerektiğine işaret ediyorlar. Seçimle- rin hemen ardından en yüksek oyu alan partilerin hükümet kurma görevi kendilerine verilmesini beklemeden devreye gir- meleri gerektiğine işaret ediliyor. Seçimin ardından hü- kümet kurma sürecinin yaklaşık 1 ay alacağını, dolayısıyla Kopenhag Zirvesi'ne hazırlıksız ya- kalanma tehlikesiyle kar- şı karşıya kalmabileceği kaydediliyor. AB'ye dö- nük sıcak mesajlan ve re- formlann bir an önce ge- çirilmesi görüşünde oldu- ğu bilinen Cumhurbaşka- m Sezer'in de bu süreci olabildiğince etkin kul- lanması gerektiği vurgu- lanıyor. Medyada son bir haftadır sürdürülen tartışmalar yeni bir boyut kazandı Doğan'dan BDDK'ya teklifEkonomi Servisi-Son bir haftadır özellikle Akşam ve Hürriyet gazetelerinde süren tartışmalann ardından gizli belgeler bir bir yayımlanmaya başlandı. Cuma günü Akşam gazetesinin, başta Hürriyet, Milliyet, Radikal gazeteleri ve CNNTürk televizyon kanalı ol- mak üzere pek çok yayına sa- hip Aydın Doğan'ın tekel ol- mak amacıyla Sabah Grubu'nu satın almak üzere BDDK'ye teklif verdiğini yazması üzeri- ne Hürriyet gazetesi, dün söz konusu teklifin tam metnini ya- yımladı. Ancak Doğan Grubu hakkm- daki yayınlarmı sürdüren Ak- şam gazetesi. bu kez de 6 Ocak 2001 tarihinde Sabah Grubu Başkanı Dinç Bilgin ile Aydın Doğan arasında bir protokol yapıldığını yazdı. Şimdi. yazılı medya ve pa- zarlama şirketlerinin yeni bir şirkete de\Tİni ve herhangi bir İasıtlamaya maruz kalınmaksı- zm yönetünini sağlayacak ye- ni bir şirketin kurularak taraf- lann yüzde 50-50 iştirakini ve atv'nin yansmın Doğan'm be- lirleyeceği bir kişiye bila bedel (bedelsiz) verihnesini taahhüt eden protokolün tam metninin yayımlanıp yayımlanmayacağı merak ediliyor. Doğan da taksit İstiyor atv televizyonu olarak bili- nen yaym işletmesi ve Sabah, Takvim, Yeni Asır, Pas, Foto- maç, Günaydm ve Şok isimli gazetelerle Bir Numara Dergi Grubu ve bu işletmelere ilişkin komple baskı tesislerini 500 milyon ABD Dolan bedelle sa- tm almaya talip olan Aydın Do- ğan, 2 Ekim 2002 tarihinde ver- diği teklifte söz konusu 500 milyon dolann bir kısmmı pe- şin, kalan kısmını da taksitle ödemeye hazır olduğunu yazdı. Sabah Grubu'nun ayda 200 bin dolar kira ödemesini eleştiren ve bu miktan cep harçlığı ola- rak gören Doğan Grubu'nun, ne kadar miktarda ve kaç yıl vadeyle taksit ödeyeceği teklif- te yeralmadı. Ote yandan, artık yeni bir or- tağı bulunan Sabah Grubu için böyle bir teklifin hukuki ola- rak verilip verilemeyeceğinin de tartışma konusu olduğu ile- ri sürüldü. Aydın Doğan'm, zor durumdayken yardım etmek üzere 6 Ocak 2001 tarihinde D- inç Bilgin ile imzaladığı proto- kolde dikkat çekici maddeler yer aldı. Protokolün ekinde yer alan Yazılı Medya ve Pazarlama başlığı altında belirtilen şirket- lerin tamamınuı tek yetki ile bir şirket kurularak oraya devTedil- mesi istendi. Yeni Sabah Yayın- cılık AŞ unvanıyla kurulan şir- ketin sermayesi de 5 trilyon li- ra olarak belirlendi. Protokolde, "Yeni kurula- cak şirketin tam yetkiyle ve herhangi bir kısıtlamaya ma- ruz kalmaksızın yönetimi Doğan'a ait bulunacaktır, ta- raflar işbu hususu peşinen kabul ve taahhüt etmişler- dir" denildi. Aynca, kamuoyunda atv ola- rak bilinen şirketin yüzde 50 hissesinin Doğan tarafından belirlenecek kişilere bila bedel devrinin sağlanmasının da Bil- gin tarafından temin edilmesi istendi. îş artık çığınndan çıktıANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Kuzey Irak'taki Kürt gruplannın "devletleşme" yö- nündeki son adımlan ve anayasa üzerinde anlaşmalan Ankara'da- ki gerginliği daha da arttırdı. Başbakan Bülent Ecevit, Kuzey Irak'ta işin çığınndan çıktığını belirterek "Siyasal boyutuyla işi ele almamız gerekiyor. Başta ABD olmak üzere ilgilerle ay- nntüı olarak görüşmemiz gere- kiyor" dedi. Devletın zirvesının son gelişmeleri değerlendirmek üzere gelecek hafta içinde yeni- den bir araya gelmesi bekleniyor. Başbakan Ecevit, DSP'ninAn- kara milleUekili adaylannın ta- mtım toplantısı için Bilkent Otel'e gelişinde gazetecilerin so- rulannı yanıtladı. Ecevit'e yönel- tilen sorular ve yanıtlan şöyle: -Kuzey Irak'ta Kürt devletinin kurulması yönünde önemli adnnlan atıldı. Kürt gruplar ana- yasa üzerinde anlaştılar. Ker- kük'ü kendi aralannda başkent i- lan ettiler. "Eğer sınır aşıürsa gereği yapılır" demiştiniz. Şu anda gereğınin yapılması için sı- nır aşıldı mı? Türkiye bu geliş- meler karşısında ne yapacak? Ecevit: Irak ile ilgili olarak, I- rak sorunu bağlamında işler çığı- nndan çıktı artık. Onun için Irak ile ilgili konulan daha aynntıh olarak, daha derinliğine başta ABD olmak üzere ilgililerle ko- nuşmamız, görüşmemiz gereki- yor. Kaygı verlcl durum Bir aldatmaca şeklinde bir ana- yasa çıktı ortaya. Gerçekten kay- gı verici bir durum, kabul edeme- yeceğimiz bir durum. Onun için bu konuyu yeniden ele alacağız. Şimdiye kadar daha çok konu- nun üzerinde daha çok güvenlik açısından duruluyordu. Fakat bu artık yeterli değil, siyasal açıdan bu konuyu başta ABD olmak üzere ilgililerle enine boyuna gö- rüşmemiz gerekiyor. - Bu konuda bir güvenlik zir- vesi yapılacak mı? Ecevit: Işte artık onu söylüyo- rum, onun şeklini saptanz. Fakat herhalde güvenlik açısından de- ğil, siyasal yapısı açısından da Kuzey Irak'ı etraflıca görüşme- miz gerekiyor. - Barzani ve Talabani ile bir görüşme yapılması düşünülüyor mu? Ecevit: O aynntılan şimdi ele almayalım. Fakat önemli olan, dediğim gibi, bu iş çığnndan çık- mıştır. Siyasal boyutuyla işi ele almamız gerekiyor. Burada baş- ta ABD olmak üzere ilgililerle aynntılı olarak görüşmemiz ge- rekiyor. Bizim temel amacımız, sınırlanmızın içinde bir savaşa y- ol açılmadan banşçı yöntemler- le Irak'taki sorunlann çözülme- sidir. Biz DSP olarak banşçı bir partiyiz ve daima Türkiye'nin güvenliğini en iyi şekilde gözet- tik. Onun için yalmz hükümet olarak değil, aynı zamanda genel başkanı olduğum DSP adına da konuyla yakından ilgileniyoruz ve ilgileneceğiz. Başbakan Ece- vit, önceki gece katıldığı bir te- levizyon programında da Kuzey frak'a ilişkin gelişmeleri değer- lendirdi. "Şu ana kadar Kuzey Irak'ta fiili bir hükümet kunü- du gibi görünüyor. Peki ne ya- pacakTürkiye?"sorusuna Ece- vit, "Bizi kaygüandıracak öl- çülere vardı Kuzey Irak'taki durum. Biz de dikkatle üzerin- de duruyoruz" diye konuştu. Dlkkatll davranmalıyız' Ece\it, "Türkiye'nin somut bir adım atması için gerekli kritik nokta, devlet ilan ediüp AB üyelerinin o ülkeyi tanıma- sı gibi bir nokta mıdır" şeklin- deki soruya da şu karşılığı verdi: "Öyle bir noktaya yaklaşıyo- ruz gibi görünüyor. Çok dik- katli davranmamız gerekiyor. Özellikle ABD'yi bu konuda sürekli uyarmamız gereki- yor." Ecevit, ABD'nin Irak'a olası müdahalesine ilişkin soru üzerine de "ABD ile çok iyi ilişkilerimiz, sağlam diyalo- ğumuz var. Bir askeri harekât yapılırsa biz buna katılmak istemesek bile mecburen o ha- rekâtın içine sürüklenmiş ola- cağız. Bu da Türkiye'ye ağır sorunlar yaratacak" Yeni imparatorluk stratejisi Prof. Dr. TL'RKKAYA ATAÖV NEW YORK - Başkan Bush'un Irak'a silahla müdahaleye hazırlanması, başka ikincil nedenlere ek olarak, Amerika'nın yeni bir dünya stratejisi uygulamasmın önemli adımını oluşturduğunu da gösteriyor. Medyaya hiç denecek kadar az yansıyan, ama görüştüğüm bazı yabancı diplomatlar, siyasetçiler, öğretim üyeleri ve muhalefet safında sıklaşmakta olan bilinçli Amerikan gençhğinin görüşlerindeki ortak öğeler bunun altım çiziyor. Ölçüler Amerika dan Amerika ilerisi için öyle bir küresel etkinlik tasarlıyor ki, ölçüleri bundan böyle Amerika koyacak, tehlikelerin nereden geldiğine o karar verecek ve dilediği hedefe yönelik silaha sanlacak. 1991 'den bu yana da tek kutuplu bir dünya zaten vardı ama, şimdi o bile yeni baştan yapılanıyor. Rakipsiz askeri güç sayesinde dünyaya Amerikan yönetiminin dilediği biçimi verecek "yeni büyük strateji" şu öğelere dayamyor. 1. Hiç rakibi ohnamalı, askeri gücüne dost ya da düşman hiçbir devlet, hatta devletler koalisyonu yetişememeli, geri kalanlar onunla rekabete boşuna özenmemelidir. Kendi güvenliğini müttefikleri, dünya kurumlan, hatta demokratik yöntemlerle değil, teknolojik üstünlüğüne güvenerek "kuvvet polirikasr'na dayalı biçimde geliştirmelidir. Önemli olan bu durumun sürekhliğidir. 2. Amerika'ya tehlikenin niteliği değişmiştir. Küçük ama kızgın gruplar yıkıcı etkileri olan silahlan kullanabilirler. Bazı devletler de bunlara yardım edebüir. Amerika bunlann kimler olduğuna karar vermeli, onlan yok etmelidir. 3. Soğuk savaşa özgü caydmcılık ka\Tamı eskimiştir. Tehlike karşı saldınya açık bir büyük devletten değil, yerleri tam belli olmayan teröristlerden geliyor. Amerika'ya göre, "önce davranan" ya da "önleyici" olan savaş gerek. Bu yaklaşım Birleşmiş Miletler Antlaşması'nı çiğnese ve 1981 'de Israil'in Irak'taki Osirak reaktörüne saldınsını Amerika'mn da kınamasıyla ters düşse bile. 4. Bu anlayış çerçevesinde, Amerika'nın tehdit algılayışı da duygusalhğın ve iç siyasal gelişmelerin kaypak zeminine bağlı kalacak, silah kullanmaya izin veren inandmcı kanıtlar yok olacaktır. 5. Başkasma böylesine gelişigüzel müdahale, ülke toprağı üstünde ulusal egemenliği de çiğneyebilir. Manhk şu: Teröristler sımrlara saygı duymadıklanna göre, Amerika o çizgideki de\letlere karşı duyarhlık göstermez. Irak, îran, Kuzey Kore ve (îsrail dışmda) bazı başkalan yığınsal tahrip silahlan yapmış ya da yapabileceklerse, hoşgörü gerektirmeyen bir tehdit oluşturmuşlardır. Hukuku çiğnemeseler bile, Amerika'mn hedefı olabilirler. 6. Amerika'nın kuvvet kullannnmı zorlaştıran dostlar, uluslararası kurallar, hukuk anlayışı, hatta imzalanmış antlaşmalarla kurumlar engel sayılmamalıdır. Amerika bu sınu-lan dinlemeyecek güçtedir. Ötekiler bu gerçeği teslim etmelidir. 7. Buna bağlı olarak başkalanyla birlikte hareket yararlıdır ama gerekli değil. Hatta, devletler koalisyonu eylemi geciktirir, sulandınr, işe başkalannın burnunu sokar. Havadan yoğun müdahale tekeli Amerika"da olmalıdır. Karada silahlı çatışma ve öldürümıe seçeneğinde Amerikalı olmayanlar rol alabilir. 8. Eski "istikrar"anlayışı da neredeyse modası geçmiş bir kavramdır. Dünya, Amerika'nın yeni büyük stratejisini sindirmeyi öğrenecektir. Uluslararası toplumun kurallannı ve kurumlarmı güçlendirmenin ve dünya istikrarmı o yoldan sağlamamn da pratik değeri yoktur. Geçerli olan savaştu-. Istikrar aramak zaaf alameti bile olabilir. Bu yeni stratejinin gerçekle bağlantılan, başan şansı, Amerikan gücünün smırlan, başka savaş nedenleri, yarattığı tepkiler ve Amerika'da da gelişen halk muhalefeti başka yazılann konusu olabilir. SlYASlLERTEPKlLt: Savaşın hafıf bir enflasyon etkisi olur Haber Merkezi- Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel, Çıra- ğan Sarayı'ndaki Ekonomik Işbirliği Teşki- latı 12. BakanlarKonseyi Toplantısı ardından düzenlediği basm toplantısında, Kuzey I- rak'ta gündelik gereksinimlerin karşılanma- sı için oluşturulan toplumsal örgütlenme de- recesine, Türkiye'nin her zaman hoşgörüsü ve desteği olduğunu belirterek, "Ancak, öl- çü kaçınlmaya kalkışılırsa Türkiye'nin hoşgörüsü olmayacaktır" dedi. Ekonomiden sorumlu De\let Bakanı Ma- sum Türker, Parlamento Muhabirleri Der- neği'nde, gazetecilerin Irak'a müdahalenin ekonomiye etkileri sorusuna, "Ekonomiye çok bir şey olmaz. Dalgah kur sistemi ko- ruyucu bir etken. Bölge insanlan bazı mal- ları ihtiyaç fazlası stok edebilir. Bunun ha- fif bir enflasyon etkisi olur" cevabını ver- di. Düzce ve Bolu mitinglerinde konuşan MHP Genel Başkanı, De\let Bakam ve Baş- bakanYardımcısı Devlet Bahçeli, Irak'ta bir problem olduğunu, ABD'nin burada bir re- jim değişikliğini gündemine aldığım ifade ederek, Irak'a bir müdahalenin ihtimal dahi- Unde olduğunu söyledi. Çonım'da halka seslenen DYP Genel Baş- kanı Tansu Çiller, "BuradanAmerikaula- ra sesleniyomm: Biz, buna asla müsaade etmeyeceğiz. Dostluğumuz var ama karşı- lannda bizi bulurlar" dedi Işçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perin- çek, ABD'ninTürkiye'yi savaşa sokmak için sarfettiği, "Kûrdistan kurmayacağız'' söz- lerini değerlendirerek, bölge ülkeleri arasın- daki ittifakm parçalanması ve Irak'm yıkıl- ması durumunda, Türkiye'nin parçalanma- sının da kaçınılmaz olacağuıı belirtti. Bu arada, TÜYAP önünde toplanan Istan- bul Tabip Odası üyeleri, ABD'nin "dünya- yı dilediği gibi biçimlendirme" girişimle- rini kınayarak "Savaşa gidecekhekimimiz yok" dediler. , . ' * G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada Bütün sınıriar benden sorulur, Beni takip etmek isteyen tez yonılur. Hâkimiyetime kurumlan da eklemeliyim, Onlardan bağlılık yemini beklemeliyim. NATO, Birleşmiş Milletler, UNESCO, İzin vermediğim işleri fiyasko. Bunlann tümü memumdur Beyaz Saray'ın, Artık onlann yerine beni arayın. Canım savaş mı istedi? Alınm bütün yetkileri tekelime, Buna karşı çıkan, lafanlatsın kelime. Bilsinler ki, edemezler tek kelime. Saddam'a söyleyin, su döksün elime. Sonunu iyi bilsin ki; lime lime... Ona üç sözcük hakkı veririm; me, me, me...' Baybuşun bugünlerdeki hedefi Irak'mış, Artık o patron, bütün dünya çırakmış. Planı şuymuş: 'Saddam muhaliflerine birer havuç, Ee yeter miktarda dolar, avuç avuç... Kimine bayrak kimine toprak. Yeter ki izinsiz kıpırdamasın yaprak.' 36. paralelin kuzeyindeki insanlar, Baybuşun dilinden iyi anlar. Demişler kı: 'Istersen olumz eyaletin, Biziz senin her türlü aletin. Öl de ölelim, gel de gelelim. Ricamızı kırma, biz de gülelim. Ken<ük diye bir şehir var, 36. paralenin hemen altında, Bilirsin petrol var altında. Burası da sınırianmıza dahil olsun, Büyük başkan bize bu şehri sun.' 'Tamam'demiş, başkan, 'sizinolsun.' Başkan emir vermiş adamlarına: 'Kerkük şehri 36. paralelin ıçine alına, Yeni bir harita için haber salına...' 36. paralel kıvnlmış, Aşağı doğru çekilmiş, Genişçe bir yay çizilmiş, Kerkük içine dahil edilmiş... Bu küçük sorun da halledilince, Başkan yeni planlarını hazırlamış: 'Saddam'a savaş ilan edilecek, Bağdat'ın içine kadar gidilecek. Savaş bittikten sonra, Saddam savaş suçlusu ilan edilecek.' Şaşırmış kimılerı: 'Büyük başkan, haşmetli başkan, Savaşı siz ilan edeceksiniz, Savaş suçlusu da Saddam olacak. Bunu dünyaya nasıl anlatacaksınız?' Başkan, 'o iş kolay' demiş: 'Benim suçlu dediğim kişi suçludur. Kendisine gereken cezayı veririz, Cezadan sonra belgeleri tamamlanz...' Baybuşa sormuşlar: Saddam'ın yerine kimi koyacaksınız? Demokrasiyi nasıl oturtacaksınız? Baybuş şaşırmış: 'Ne demokrasisi?' Hani efendim, yeni Irak kurulacak ya? 'Haaa' demiş, 'tabi tabi demokrasi, İyi huylu bir Saddam getireceğiz, Halka diktatörünü seçme hakkı vereceğiz.' Baybuş bunları planlarken, öteki ülkeler, neresinde duralım, Diye düşünüyorlarmış baybuşun. Sonunu göremiyortarmış, yokuşun. En acı durumda Birleşmiş Milletler'miş. Milletler birleşmiş, Ama baybuş önünde düştükleri hal birleşmiş... Bu sırada baybuş Savaştan sonraki hedefini ilan etmiş: 'Hele bir kurusun ten'm, Nobel banş ödülünü isterim...' ankcum@ttnet.net.tr TÜSİADdan öneriler: IMF programına devam edilmeli tstanbul Haber Servisi - Türk Sanayi- cileri ve Işadamlan Derneği (TÜSİAD), "erken genel seçim" sonrasında kurulacak hükümetten, "IMF programına devam edilmesi, ekonomik ve siyasal reform sü- recinde somut adım- lar atılması, Kıbrıs konusunun dönüm noktasına geldiğinin unutulmaması, hu- kuk alanındaki ek- sikliklerin giderilme- si ve köklü bir kamu reformu yapması"nı istedi. TÜSİAD, seçimler sonrasında kurulacak hükümetin öncelikli gündemini oluşturma- sı gereken konular hakkındaki görüşlerini siyasi partilere iletti. Yapılan açıklamada TÜSİAD, kurulacak hükümetten istedikle- rini şöyle sıraladı: • Ekonomi politi- kaları: IMF progra- mının para ve bütçe politikası hedefleriyle yapısal reform süreci- nin önemine değinen TÜSİAD, yaşanacak gecikmelerin ve prog- ram dışı uygulamala- nn, önümüzdeki dö- nemde kamu maliyesi- ni olumsuz etkileyece- ğini belirtti. Açıklama- da, IMF programına ek olarak AB ile "Katı- lım Öncesi Ekonomik Program"ın da devre- ye sokujması gerektiği vurgulandı. • Ekonominin re- kabet gücü: Sürdürü- lebilir yüksek büyüme oranmın, rekabet gücü artışı, işgücü verimlili- ği ve teknoloji kullanı- mının arttınlmasıyla elde edilmesi gerekti- ğine değinilen açıkla- mada, "2003-2005 dö- neminde toplam fak- tör verimliliğini art- tırıcı mikro nitelikte- ki teknoloji ve reka- bet polirikalannı tes- pit etmek ve özenle uygulamak duru- mundadır" denildi. • Avrupa Birliği: Kopenhag zirvesinde AB tarafından müza- kerelerin başlaması yönünde somut bir adım atılmasının Tür- kiye açısından güven arttırıcı olduğunu ifa- de eden TÜSİAD, yeni hükümetten Katılım Ortaklığı Belgesi'nde bulunan uyum konula- nnın tümünü göz önü- ne almasını istedi. • DışilişkUer:Kjb- ns' ın AB" ye üyelik sü- recinin Türkiye'yi Kıbns politikası açı- smdan bir dönüm nok- tasına getirdiğüıe deği- nilen açıklamada, Kıb- ns m AB üyeliğinin, Kıbns Türk ve Rum kesimlerinin kabul edeceği bir çözüm bu- lunmaksızın gerçek- leşmesi durumunda bu gelişmeden tüm taraf- lann olumsuz etkilene- ceği belirtildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear