23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
0CAK2002CUMA CUMHURİYET SAYFA IX I JI A 1 U J \ kuttur@cumhuriyetcom.tr 13 'Önderlik ve niteliklerV üstüne göz alıcı ama bildik bir hapishane melodramı: Son Kale The Last Castle / Yönetmen: Rod Lurie / Senaryo: David Scarpa, Graham Yost / Kamera: Shelly Johnson / Müzik: Jerry Goldsmith / Oyuncular: Robert Redford, James Gandolfini, Mark Ruffalo, Delroy Lindo, Steve Burton, Paul Calderon, Robin Wright Penn, Brian Goodman / ABD 2001 (UIP) HOLLYWOOD tLAHI - 'Sonsuz CHüm'. 'Akbabanın Üç Gflnû', 'Başkamn Bütün Adamlan' gibi filmleriyle efsaneleşen ve 'Sıradan Insanlar', 'Milagro', 'Bm Ayıran Nehir', 'Quiz Show', 'Adara Fısıldayan Adam' ve 'Legend of Beggar Vance' gibi ilginç filmleriyle yönetmenlikteki iddiasuu da ortaya koyan Robert Redford 'Son Kak'de general % ^_ Invin rolünde. r*. enim egom seninkini döverBugün gösterime giren "Son Ka- le", artık 64 yaşındaki Redford 'un karizmasıyla işi götürdüğü. büyük stüdyo (Dreamworks) yapımı, göz alıcı birhapishane-aksiyon fılmi. Ge- nelde şimdiye dek seyrettiğimiz, ha- pisteki mahkûm erkeklere ilişkin, ti- pik Hollywood yapımı melodramlar- da tutmuş formüllere göre tezgâhlan- mış ve beylik bir psikolojik karakter incelemesi olarak kurulmuş "Son Kale", askeri bir cezaevinde geçen ve gitgide alevlenerek sonuna dek gi- den, uçlarda bir inatlaşma mücadele- sini uzun uzun hikâye ediyor alışılmış tarafından. Konusu kabaca 2 güçlü egonun çatışması olarak özetlenebi- lecek "Son Kale", 2 "poHtikthriller" denemesinden sonra asker kökenli yönetmen Rod Lurie'nin bu kez bü- yük bütçe ve kadroyla çalışmak fır- satını yakaladığı üçüncü filmi. 'Son Kale' askeri hapishanede üni- formalannı yitirdikleri için müdür ta- rafından hor görülen tüm mahkûm- lara liderlik yapan. bir hatasından ötürü yargılanıp 5 yıl hapis yemiş, sevilen, sayılan, güçlü kişilikli gene- ral Invin'i (Redford) öne çıkanyor. Filmin öteki egosuysa, cezaevini de- mir yumruk yöntemleriyle ama hep kitabına uydurarak çekip çeviren, ka- fayı generalin burnunu sürtmeye tak- mış, haşin bürokrat müdür Winter (James Gandolfini) alçak perdeden yonımuyla, kimsenin sevmediği. gü- cünü generale kaptırmamak için her şeyi yapabilecek cüısten tehlikeli bir albay olmuş. Mahkûm general albaya karşı... Başta saygıda kusur etmediği, ya- şarken efsaneleşmiş general, müdür- lüğüne-yönetimine tavır koyunca, gençliğinde örnek aldığı kahraman olan Invin'e karşı cephe ahyor, fildi- şi kulesine kapanmış, dünyaya tepe- den bakan, kibirlı Winter. Ancak ce- zaevindeki emir-komuta zincirinin generale geçmesini, tüm mahkûmla- nn Invin'in emrine ginnesini engel- leyemiyor tabii. Seyirciye düşen, bu beylik çatışmanın nasıl kızışıp geli- şeceğini izlemek. Doğuştan ya da sonradan öğrenilmiş de olsa, ele al- dığı önderlik-kahramanlık kavramı- na oldukça yüzeysel olarak yaklaşan ve işleyen "Son Kale" bütün göz alıcılığına karşıt bir hafif- likte seyrediyor. Yediden yet- mişe herkese yönelik, eski tarz bir hapishane melodramı çiz- gisinde gelişerek kaçımhnaz kimi yan durumlar, kahramanlar ve ilişkiler içeriyor film. Ömeğin general, Vietnam'da em- rinde savaşmış bir gazinın oğlu olan, hep ikili oynayan, hapishanenin üç- kâğıtçısı Yates'in (Ruffalo) sonuçta seçimini yapıp kendi safiannda yer aknasını sağhyor. Doğruyla yanlış, geçmişle şimdi, (askeri hiyerarşide- ki) saygıyla nefret arasında, dengede kurulmuş fıhn, her mahkûmun suçu- nun karşıhğrnı ödeyerek kendisiyle hesaplaşıp banşacağım ve yücelece- ğini savunuyor son tahlilde. Savaş alanlanndaki becerisinin ter- sine, kötü bir baba olduğunu cezaevi ziyaretine gelen, yıllarca ıhmal etti- ğı kızına (Robin Wright Penn) itıraf eden, küçük torununun eski fotoğra- fim hücresine asan kahraman gene- rahmizin de insani kusurlan var, as- keri selam(laşmay)la da dalga geçi- len filmde. Bize bir kez daha türün kalıplanm, klişelerini dayatarak an- latılmış ve cilalı bir ambalaj çekümiş bu bildik çatışma gerilimi çeşitleme- si rahatlıkla seyredilen ama ye- tersizliği, yüzeyselliği besbel- li bir star üstünyapımı sonuçta. Generalin her davranışına al- bayın anında verdiği tepkilere dayanan çekimlerle anlatırmm oluşturan Lurie'nin memur yönet- men yaklaşımı, "Son Kale"yi genel- de ruhsuz ve ucuz kılıyor, teknik ka- pasitesine, yükselen temposuna kar- şın. Aynca yıllann Redford'unu da yaşlı bir John Wayne gibi kullanmış. Neyse ki, ne kadar eskimiş olsa da karizmasına modern kahramanın iro- nik tavnm ekleyen Redford, filmi sü- rüklüyor, Gandolfrni'yle birlikte. 11 Eylül'le ikiz kulelerini yitirmiş, onu- ru yaralanmış Amerikan milliyetçili- ğine şak şak tutan, bayrak milliyetçi- liğini doruğa çıkaran finalse vatanse- ver kesimin nabzına göre şerbet ve- riyor. Özetle "Son Kale", "Stalag 17"den "Kwai Köprüsü"ne. "Büyük Ka- çış"tan "Patton"a kadar bazı eski sa- vaş-esir kampı-hapishane fihnlerin- den esintıler çağnştıran, gışede "yırt- mayT hedefleyerek kotanlmış, alı- şılmış türden bır "erkek" filmi. Ma- dalyası, apoleti bol, parlak kariyerin- de son duragı olan hapishanedeki tüm mahkûmlan kötü yönetici baskı- sından kurtarmak görevine soyunan general rolünde Redford'u (yer yer 20 yıl öncesinin "Brubaker"ını da anımsayarak) seyretmek isteyenle- reyse sözümüz yok. Yılın en iyileriBizim için yerli-yabancı toplam 153 filmin gösterime çıkanldığı 2001'in filmi kuşkusuz Jean-Pierre Jeunet'nin güzelim *Ametie"siydi, görebildiklerimizin arasında. WbngKar-W'ai'nin "Aşk Zamanı"ysa, etkisi sonradan ortaya çıkan, iz bırakan, şiir gibi bir başyapıttı. Meksikalı genç yönetmen Akjandro G. Inarriru'nun tstanbul fesrivalinde soluk soluğa seyrederek keşfettiğimiz "Amores Perros- Paramparça Aşklar Köpekler"i de yıla damgasını vurdu. Spike Jonze'un "Joha Malkovkh Ohnak", Christopher Noian'ın "Memento- Akü Defteri", Spielberg'ün "AJ. -Yapay Zekâ", Mfchael Haneke'nin "Piyanist", Peter Jackson'un ToDden uyarlaması " Yûzûkkrin Efendisi: Yüzük KardeşfiğT, Christopher Gans'ın "KurÜann Kardeş&ği" ve bu yılın başanh canlandırma yapımı *Shrek"le bizce 2001 'in en iyi on fılmi seçimimiz tamamlanıyor. Yerli fılmlerdeki sıralamanıız da şöyle belirlendi: 1. Zeki Demirkubuz'un "Yazgı"sı, 2. Semih KapJanoğhı'nun "Herkes Kendi Evinde''si, 3. Handan tpekçi'nın "Büyük Adam Küçük Aşk"ı, 4. Semir Aslanyürek'ın "si, 5. KazımÖz'un "Fotoğraf". YHJN FİLMİ - Andrey Tautou'nun unutulmaz kddığı ve en iyi yabancı film dafanda Oscar'a aday gösterilen 'AmeHe', izkyenkri büyüleyen küçük bir başyapıt İZLEYİCİ ERDAL ATABEK 2001 <den akılda kalacak filmler... BtR ANG LEE FİLMİ - 'Kaplan ve Ejder- ha'a 2001'inflgryleizlenenyapunianndandL 2001 yüında gördüğümüz fılmler içinde akıl- da kalacak olanlan gözden geçirmemiz gere- kiyor. Elbette her izleyicinin beğeni ölçüleri farkh olacakur. Insan ilişkilerini irdeleyen fılm- ler, insan ruhunda gezinen fihnler, belgesel özelliği ağır basanlar, büyük yapımlar, aksiyon filmleri gibi farklı nitelikler beğenide öncelik- leri oluşturabilir. Biz de kendi ölçütlerimizle 2001 yılında gördüğümüz filmlerde gezinece- giz- "Akhmızda Kalacak Fflmler" listesının baş- lannda "Paramparça Aşklar - Köpekler", "Kaplan ve Ejderha" ile "Hnnalaya" yer ah- yor. tnsan ilişkilerinin, insanla çevre etkileşimi- nin, farklı kültürlerin derin izdüşümlerinin si- nema diliyle anlatımmdaki başanlan bu fıhn- leri bizim için "unutulmazlar" arasma yerleş- tiriyor. "Kandahar" güncel bir tarih-coğrafya ortamını kültürel değişimlerle veren yan-bel- gesel. Haneke'nin iki filmi, "Piyanist'' ile "Bi- Bnmeyen Kod" da insan ilişkilerinin en ıncelık- li noktalanna değinerek izleyeni sarsıyor. " K E Kardeşim" ve "tlk Sevişme"de cüretkâr sine- manın cinselliğe duyarlı dokunuşlanm izledik. "Trafik" fıhnini ilgiyle izledik, bu filmle ve "15Dakika" ile Amerika'nm çeşitli sorunlan- na sinema yönermenlerinin bakış açılannı gör- dük. "ihtirasmBedeli" ilk Amerikan yerleşme- leri dönemini anlatıyordu. Amerika'da yaşanan uyuşturucu sorunu, kuşaklar arası farklılıklar, TV'nin toplum hayatındaki yeri gibi sorunlara yönelik eleştirel bakışlar önemliydi. "Erin Brokovich", gerçek bir öyküyle kendi hayatmı düzene sokmak isteyen bir kadınm ya- şam mücadelesini aktanyor, "Bridget Jones'un Günlüğü" de günümüz kadımnın yaşadığı so- runlara bakışını, sorun çözme pratikleri üzerin- deki kaygılarmı iletiyordu. "Amefie". sorunla- nn karrnaşıklığı içinde alınan taze bir soluğu getiriyordu. "Aşkm Büyüsü", " ö ç ü r Duygular", "Aşk Zamanı" da farklı kültürlerin değişik zaman- larda yaşanan yorumlarrnı izleyicinin tartışma- sına açıyordu. "Yapav1 Zekâ"da yeni teknolojinin insanla kaynaşan ufuklannı izledik. Gerçeklerle efsa- nelerin karmaşık dünyasuu "KurÜann Kar- deşKği"nde gördük. Geçmiş binyıllann birbirine kanşan efsane- lerinin fantastik dünyasını "Yüzüklerin Efen- disi"nde izledik. Bu fihn, romanının yarattığı etkiyi görsel plana aktararak başka bir dünya- yı getiriyordu. Başka büyük yapımlan da bu dönemde izle- dik. "Peari Harbour", tarihsel bir olaym süper yapımıydı. "MouBn Rouge" başka bir tarih ke- sitini yeni bir müzikal olarak veriyordu. Bu fihnler de akıllarda kalacaktı. Aksiyon fıhnlerinden "60 Sanrve", "Kod Adı Kınçbahğı" ve "Komplo" farklı temalanyla iz- lendi. Türk fıhnlerinden "Cahil Periler"i, "FiDer ve Çimen"i, "VTzontele"yi, "Dar Alanda Kısa Paslaşmalar"ı, "Balalayka"yı, "Büyük Adam Küçük Aşk"ı izledik. Akıllarda kalacak bir yıldı. KEDİGOZU VECDİ SAYAR Yeni Yılda Yeniden Yapılanma Yeni yıla, yeni umutlar, yeni tasanlarla giriyo- ruz. Bir yanda, Avrupa Birliği sürecine ilişkin umutlar. öte yanda devletin yeniden yapılanma- sına ilişkin olası gelişmeler... Ekonominin toparlanması, üretimin artması, işsızliğin ve yoksulluğun engellenmesi yönünde ise, fazlaca iyimser olamıyoruz. Neden derseniz, bu kadrolarla ve bu ilkesizlikle, çözüm üretilebil- ceğine inananlardan değiliz. Çözümün, siyasal alanda yattığı bir gerçek. Ülkenin kurtuluşu, ev- rensel değerleri ulusal çıkarlarla buluşturabilen kadroların yönetime gelmesine bağlı. Peki, bu nasıl olacak? Bu ülke, profesyonel politikacılardan -yani si- yaseti bir meslek olarak görenlerden- çok çek- ti. Onlarla, yeni umutlann peşinden gidemeyiz. öyle ise, yeni insanlardan oluşan yeni bir siya- sal parti gerekli her şeyden önce. 'Yeni insan' kavramı, 'yen/yüz'lerin ötesine geçiyor elbette. Ülkesi için yeni projeler üretebilen, kişisel çıkar- larını toplumsal çıkarlar adına feda etmeyi göze alabılen insandır 'yeniinsan'. Kolay formüllerin, popüler ideolojilerin peşinden gitmeyen, insan- lık mirasının tüm kazanımlarından yararlanarak özgün projeler üretmeyi bilen, paranın gücüne tapmak yerine bilime ve insana inanmayı seçen insandır. Belirli güç odaklarının ya da çıkar çevrelerinin güdümünde olmayan. tek yol göstericisi halkın talepleri olacak bir parti. siyasal yaşamımızda yepyeni ufuklar açacaktır hiç kuşkusuz. Peki, hangı ılkeler temelinde gerçekleşebılir böyle bir oluşum? Elbette tüm ezilen kesımlerin, en baş- ta emekçılerin yanında saf tutacaktır. Solun in- sani değerlerini benimsemesi. demokrasiyi tüm unsurları ile yaşama geçirmeyi hedeflemesi ile diğer partilerden hemen ayrılacaktır. Ekonomi- ye ve Kürt sorununa ilişkin gerçekçi ve inandın- cı çözüm önerilerine, projelere sahip olacaktır. 'Ama'ları olmayan. savunduğu ilkeleri ödünsüz savunabilme cesaretı gösteren bir parti olacak- tır. 'Biraz' demokrasi, 'yeferi kadar' özgüriükle yetinmeyecek, devletin insan için var olduğu gerçeğini göz ardı etmeyecektir. Katılımcılık, ye- rınden yönetim ve insan haklarına koşulsuz say- gı, bu 'yeni' politikanın özünü oluşturacaktır. Toplumun çıkariarının gerektirdiği kadar özelleş- tirmeyi hedefleyecek, eğitim, sağlık gibi alanla- nn özel sektörun elinde çıkar alanlarına dönüş- türülmesını engelleyecek, küreselleşme süreci- ni toplumcu hedefler doğrultusunda en iyi biçim- de değerlendiren projeler oluşturacaktır. Gelelim kültür-sanat alanına... Yukarda saydı- ğımız ilkeler doğrultusunda bir kültür politikası nasıl oluşturulabilir? Elbette, 'devletçi' bir politika olmayacaktır bu. Ama, 'kültür-sanat alanının özelleştirilmesi' gi- bi bır kolaycılıktan da uzak duracaktır. Çünkü, 'kültürel yoksulluk' içinde yaşayan kitlelerin kül- türel gelişimini, ciddi bir devlet desteği olmaksı- zın sağlayamazsınız. Kültür-sanat alanının nice- liksel verileri, bu alanda kamusal yatırımların önemini vurgulamaya yeteriidir. Bütünüyle 'po- püler kültür'e teslim olmuş bir ülkede yaşamak istemiyorsak, kamu bütçesinden kültür-sanata aynlacak oranın Avrupa'nın hedeflediği yüzde 1 'in de üstüne çıkartılmasının gereği ortadadır. Ama, bu da yetmez. özel sektörun bu alana destek vermesini özendirecek önlemler alınma- sı, kültür alanına ilişkin kamusal politikanın te- mel taşlarından birini oluşturacaktır. Evet, kamu desteği şarttır, ama 'resmi kültür' politikaları ile olmaz bu iş. özerklik ve yerinden yönetim ilkeleri, 'yeni' kültür politikasının temel- lerini oluşturmadığı sürece, siyasal erkin kültür- sanat alanı üzerindeki hegemonyası kırılamaz. Bu alanda geliştirilecek yeni bir proje, yeni -ve özerk- kurumların oluşumunu içermelidir. 'Sanat Kurumu', 'Sinema Kurumu', 'Kültürel Miras (Anıtlar, Müzeler ve Doğal Mıras) Kurumu', 'Dış Tanıtma Kurumu', 'Telif Hakları Kurumu', 'Dil Kurumu', 'Tarih Kurumu', 'Ulusal Arşiv ve Kü- tüphane' gibi... Bakanlık, bu kurumlar üzerinde bir şemsiye ve denetim görevi üstlenecek, sa- nat alanındaki tüm sübvansiyonlar (destekler), bu kurumlara bağlı kurullar eliyle dağıtılacaktır. Devletin elindeki sanat kuruluşlarının (orkestra- lar, opera, bale, tiyatrolar, kütüphaneler ve kül- tür merkezlen) bir bölümü. 'Sanat Kurumu'na bağlı özerk birimler (Ulusal Tiyatro, Ulusal Ope- ra, Ulusal Bale vb.) olarak görev yapacak, bir bö- lümü ise yerel yönetimlere devredilecektır. Böy- le bir projenın hayata geçirilmesi, ülkemiz kültür ve sanatınayeni bir ivme, sanatçılanmıza gerçek bir yaratma coşkusu kazandırabilir. Hayal etmeye değmez mi? vecdisayar <ı yahoo.com BUGÜN • İSTANBUL AKM Büyük Salon'da saat 19.30'da İDSOnun 'Yeni Yıl Konseri'. Şef: I. Ionescu Galati, Solistler: Feh'cia Fflip ve Nicoleta Tudorache. (0 212 243 10 68) • İSTANBUL AKM Sinema Salonu'nda saat 15.30 ve 19.00'daAlanParker'ınyönettiği 'Angela'nın Külleri' adh fihnin gösterimi. (0 212 251 56 00) M CEMAL REŞİT REY'de saat 20.00'de Michaei Sagmeister THo'nun konseri. (0 212 232 98 30) • BABYLON'da saat 23.00'te Aziza A. konseh. (0 216 454 15 55) • ATATÜRKKİTAPLIĞI'nda saat 18.00'de Robert VVlene'nin yönettiği 'Dr. Cafigari'nin Odası' adh fihn üzerine tartışma. (0 212 317 77 00) • TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 19.00'da 'Ülkelerve Insanlar' dizisınde 'Dünyanm Yaşayan Kültür Müzesi: Nepal' konulu konuşma. Konuşmacı: Prof. Dr. Fatma Günseü Malkoç. (0 212 317 77 00) • 1A\'YARE KÜLTÜR MERKEZÎ'nde saat 20.00'de TC Kültür Bakanlığı Bursa Devlet Bölge Senfoni Orkestrası'nm konseri. (0 224 220 88 48)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear