01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 OCAK 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA IX I JI J I L J J A [email protected] 13 HAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ Suskundur sözünün ezgisiİçimızdeki sılayı konuştuk onunla. Öa ayn gurbeti, iki kavuşma yurdunu. Cennetle cehennemi... Ne araf vardı öjıümüzde ne de yalınkıhç geçılen sı- rat. Onun gençliği benim çocuklu- ğrumdu bu kentin alınlığında duran. ICorkıılan korkumdu, yalnızhğı mera- kım. Düşleriyse sevincimdi. O kent ikimizınbelleğiydi. Ikimizin cennetı. cehennemi.. Dönüşsüz yurdumuzdu. Bizı besleyen, kol kanat geren: renk- lenni, seslerini, ışığını bilincimize ağ- dırandı.. Keder atına binip terk edişlerin, ka- vuşmalann ummanına kanştığımız anlardan söz ettik. "Göç göç oldu göçler yola dizüdL Uyku geldi ela gözler süzüldü." Ay- nlığın ka\ şağında gelıp bizi bulan do- kunaklı bir ezgiydi. Ne ağıt, ne maya, olsa olsa bır tatyan havasıydı. Bir us- lanış, yaralı ten uğuntusuydu usul usul akıp giden. Dönüşsüz yollann ezgisi gibiydi söz, aramızda. • • • Bir gölge gibi gezerdi. "Şair gene fink atiyor". derler; sö- zün deli divanesi biri gibi anarlardı onu bilenler, "söz dervişj", diyenler. Ötede duranlar içın "kızıİdan kizırdı, her gün yeni bir vatan haritası çızer- di, yeryüzünün frekanslanyla oynar, kuzeye güvercinler uçururdu. Biz ulaşmazdık. ona. Gölgesi yanınuzdan yel gibi gelıp geçerdi. Kemal'le söze dururdu. Bü- tün Mumcu Mahallesi onu tanırdı. Yıldınm'la el ele bayrak taşırdı, onun Handan Abla'ya aşkını bilirdi, Iğde- beli Hoca'nın demgâhında dururdu. Lale Pastanesi'ni mekân tutardı. Ceplerimizdeki leblebilerin sıcaklı- ğından söz ettim ona. Havuzbaşı'ndan Valikonağı Caddesi'ne yüzümüzü döndüğümüzde, ayak seslerimiz ken- tin kalbine götüriirdü bizi. O sıcaklık- la Köşk'e kadar gider gelirdik. Şiirler. aşldar, dert edindiğimiz ülke ve dün- ya sorunlan gelip gelip o yolculuğu- muza katılırdı. Bir dal yeşili gibi aramızda süren, hayatın kıvılcımı olan anlardan, me- kânlardan konuştuk o Ankara akşa- mında, onunla. ••• Bir gün, ansızın karşıma çıkıver- mişti şiiriyle: "Erzurum Güzefleme- leri: Isfahan." Beni sarsalayan dizele- riyle o dil yurdumuza dönüyordum: "İutkunun demir bayraklan/ Boğu- yor havayL/ Umutsuzluk/ Segiriyor, yıl- dızü gecedeV Ovadaki trenin nabzı/ Burda bir pencere. (Burda) bir/ Yiti- H er kapı aralığından yansıyan ışık, yol izi, rüzgânn sesi, acının sağnağı bizi Mehmet Taner'in şiirine döndürebilir. Alıp gezdirebilir de. Hem kendinize doğru bir yolculuktur bu hem de şiirin atlasına... Suskıındur onun sözünün ezgisi, çoğalarak içe işleyen sestir... riş// Oluyor, Isfahan'da doğan ay." Ülkem kar altındaydı. Andınn'ın ıs- sız bir dağ köyünde. gökyüzüne en yakın, yaşanmışlıklara en uzak bir yerde; aylar sonra gelip beni bulan postadan çıkan dergilerin arasında adını görmem, şiirine doğru yürü- mem... Anlatılmaz bir duygululuk anıydı. Dışan çıkıp, yağan kara aldır- madan, Canbaz Ovası'nı bir boydan bir boya adımlamıştım. O ayın ışığıy- dı şairin suretini karşıma çıkaran, o- nun sözleriydi, beni, "bir başka yaşa- mı öziemek için" geldiğim bu yerde turup sarsalayan. Andığı kent çocukluğumdu. Ait ol- duğum yer, dilimin gümeci, sözümün sözcelemiydi. Kann sesiyle büyümüş, ezgilerin diliyle ninnilenmiştim. Şair, neyini üflercesine kaldırmıştı beni yerimden. 0 içli, çağıltılı sese döndürmüştü yüzümü. "Gelha", der- cesine tutmuştu elimden. Hançer ba- nndan geçercesine. o soğuk pınarlar- dan su içerçesine yola düşürmüştü. Bir şiirle onun düş evrenine dönmüş, imge ormanlannda gezintiye çıkmış- tım. Bize, bu yolculukta, artık ne bir dil yorumu gerekti ne de söz oyunu. Sesini sesimin üzerine koysan da, dağılan/çözülen hayatın yansılannı bir bır getirsen de sesin bir başka an- lamdı bize, sözün bir başka ezgiyi ge- tiriyordu şair. ••• Bir kentin belleğiydi şairin sözü. Çağının aurasıydı hem de kurduğu dil, ettiği söz. Yansıtıcı bilinçti hem. Yiten bellek, çağıran us, düşünen el, dokunan gözdü. "Yurtsuzluk ne acı", dedirtendi. Aşksız, sitemsiz, sannsrz bir hayat ha- yat mıydı? Sorulannı en çok sordu- randı. Mehmet Taner'in şiiri kendini ko- layca ele vermeyen bir şiir gibi gö- zükse de onun macerasına tanıksanız biraz, şiirinin katmanlarını aralayabi- lirsiniz. Bize açtığı duyarlık alanı, ge- tirdiği yaşantı gerçeklıkleri göz ardı edilemeyecekdüzeydedir. Toplumsal karmaşanm, siyasallaşmanın ezdi- ği/sarsaladığı insanrn bilincine yansı- yanlann ışığını getirir Taner, şiiriyle. Bu anlamda imgeleri yoğundur. Ora- da çakıp durana, yanıp sönene uzak durur hali yanıltıcıdır. Her yeni oku- yuşta o yanılsama sınınnı aştıran bir şiiri kurduğunu gözlersiniz. Sıkışmış- lık, başkaldrn, öfke yaşantının daral- mışlığında "siper''de yaşama halinin imgesi olarak şiirinde yer eder. Ez- gindir bakışı. Korku, tedirginlik, bi- lincin ürkekliği, sindirilmişliği y- er/mekân duygusunun belirleyicili- ğiyle şiirinin ahnlığında ışır. tç-ben'in yolculuğunda geçişlerin, duruşlann şiirini yazar, Taner. Her kapı aralığın- dan yansıyan ışık, yol izi, rüzgânn se- si, acının sağnağı bizi onun şiirine döndürebilir. Alıp gezdirebilir de. Hem kendinize doğru bir yolculuktur bu hem de şiirin atlasına... Suskundur onun sözünün ezgisi, çoğalarak içe iş- leyen sestir... OKUMA ÖNERILERI (*) Mehmet Taner, Küflü Şimşek: Şiirler 1966 - 1996, Yapı Kredi Yay., 1999. (*) "Küflü Şimşek" Odağında Mehmet Taner Şiiri, 2001, Altın Portakal Kültür ve Sanat Vakfı Yay. (*) Melih CevdetAnday, Toplu Şiirler I. Rahatı Kaçan Ağaç, II. Ölümsüzlük Ardında Gılgamış, 1998-2000 Adam Yay., (*) Sait Maden, Bütün Şiirleri: 1. Açıl Ey Gizeml, 2. Yol Yazûarı, 3. Hiçlemeler, 1996- 1997, Çekirdek Yay. BELLEK KUTUSU "Mehmet Taner 'in şiirinin 'kapalı' görünmesinin ardında, şiirinin kendi başına işleme özelliği yatar. 'Tasarlanmış' bir şiir değil, duygu seliyle akan bir şiir de. Sıradan şiirsel deyişlerin uzağına düşmesi de bu özelliğinden: Almış başmı giden şiir, şairin ardından koşarak izlediği bir şiir, arada bir yakalıyorsa da şiirini, şiir onu gerçeğe doğru çekiyor, şiiri ona 'gör' diyor." Ahmet Inam. "Altmışların şiiri, tkinci Yeni 'yle gelen imge patlamasının (imgenin özerkleşmesi de denilebilir) bir siyasal radikalleşmeyle, bir toplumsal kurtuluş isteğiyle birleşmesi olarak tanımlanabilirse eğer, Taner 'in şiirinde de çoğu zaman bir göçükgibi, bir içe doğru patlama gibi duyulur o dönemin dağdağası." Orhan Koçak ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Eleştirmenlik... Eskiden berı eleştirmenliği, bir ülkede sanat dü- şüncesinin gelişmesı açısından varlığı kesinlikle gerekli bir uğraş sayanlardanım. Bu nedenle, oku- yan ve izleyen biri olarak, eleştiri yazılarını her za- man gereksindim. Ama okuduklarımdan bugüne kadar ne kadarı bana doyurucu, daha doğrusu ol- ması gerektiği gibi geldi, o başka... Benimsenmiş tanımıyla eleştirmen, okur ya da izleyici ile eser arasında bır türköprü olma işlevi- ni üstlenmiş kişidir. Bu köprü, okura ve ızleyiciye karşılaştığı eser üzerınde duşünmenin, onu kendi düşünce düzleminde değerlendırmenin çeşitli yol- larını gösterecektır. Aynı esere değgin olarak her eleştirmen farklı köprüler kurabilir. Eğer köprü kur- ma çalışmalan ciddi tutulmuşsa, boyle bir çokluk ve çeşitlilik okura ve izleyiciye ancak farklı boyut- lar kazandırabilir. Sözünü ettiğimiz köprü olma işlevi, eleştiriyi ta- nıtmadan ayıran sınır çizgisıdir. Bir eleştiri yazısı hıçbir zaman yalnızca eseri tanıtma amacıyla sınır- lı olamaz ve herhangi bır ortamda amacı tanıtma- nın ötesıne uzanmayan yazılar da kımi zaman eleş- tiri diye adlandırılıyorsa eğer, bu ancak o ortamda- ki bir kavram kargaşasının göstergesi olabilir. Tanıtma, adı üstünde, herhangi bir eserin varlı- ğını haber verme amacıyla sınırlıdır. Bir kitabın çık- tığını, bir filmin gösterime girdiğinı, yeni bir oyunun perdelerini açtığını bildiren yazılar, bu tür tanıtma yazılarıdır. Bu yazılarda bir değerlendirme arana- maz ve yıne bu yazılar arasında, satır arası birkaç değer yargısıyla amacını aşmış olanlar varsa eğer, bunları eleştiriyi yozlaştıran örnekler saymak ge- rekir. Çünkü eleştiri, üstünkörü değerlendirmelerle ve tanıtmalarla sınırlanamayacak kadar ciddi bir iştir. Bir eser bağlamında okuru ya da ızleyiciyi dü- şündürmeye soyunan eleştirmen, her şeyden ön- ce, kendisinin sanatçı olmamasına karşın, sanatı onun üzerinde çok-boyutlu duşünebilecek kadar özümsemış, başka deyişle bu konuda yeterii bir bilgi donanımını düşunme eylemlerinin temeli kı- labılmiş olan kışidır. Bu nedenle, düşüncelerinin temelini sağlam bir genel sanat tarihı birikiminin ya- nı sıra, ilgilendiği alanların tarihiyle, estetikle ve toplumbilimle pekiştirmemiş bir eleştırmenin değer yargıları, her zaman doğruluğu tartışılabilir değer yargılan niteliğini taşıyacaktır. Eleştirmenin çok-boyutlu düşünebilmesinin önemi, kendini özellikle onun konu ve biçim bağ- lamında yeni eserlerle karşılaşması durumunda belli eder. Çünku eleştırmen, her şeyden önce ken- dini var olan ya da alışılagelmış konularla ve anla- tımlarla koşullandırmamak yükümlülüğü altındadır. Böyle bir koşullandırma, bırakalım okuru ya da iz- leyiciyi, doğrudan eleştirmenin kendisinin yeniliği kavrayabilmesini, onun bilincine varabilmesini en- geller. Eğer eleştirmen, karşılaştığı her yeni için es- kiler arasında bir yer ya da emsal arıyorsa, bu an- cak onun görme biçiminin kısırlığının bir gösterge- si olabilir. Sanatçının, yazarın, yarattığı imge aracılığıyla sergılediği, kendine özgü görme biçimi'nl kavra- mak ve dünyayı bu görme bıçimı doğrultusunda düşüncelerinde yeniden kurgulamak - okurun ya da izleyicinin bu görevini kolaylaştırmaktır eleştir- menin işlevi! Bunu başarabilmesinin temel koşulu ise eski'ye aşinalığı kadar yenı'ye de açık olabil- mesidir. Ve "eleştirmenin" en önemli görevlerinden biri de bunu yapamadığı noktada susmasını bilmesi- dir! e-posta: ahmetcemal e superonline.com acem20^ı hotmail.com SERGI YARIN AKMVE AÇILACAK Bedri Baykam'ın 'Dişi Entrikalan' Kültür Servisi - Bedri kamın son iki buçuk yılda yaptığı işlerden oluşan 'Dişi Entrikalar' başlıklı sergisi ya- nn Istanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde açılıyor. Baykam'ın modelleriyle yaptığı fotoğraf çekimlerin- den yola çıkarak çeşitli mal- zemelerin birlikte kullanımı üzerine geliştirdiği çalışmala- rının bulunduğu sergide, giriş yazılanru Amerikan edebıyat- çı David Applefield, sanat ta- rihçi Levent Çahkoğlu ve Amerikan eleştirmen Robert Morgan'ın yazdığı bir de ka- tolog sunulacak. 26 Ocak'a dek sürecek olan sergide, kimileri tuval üzerine kanşık teknikle gerçekleştiri- len, kimileri fotoğraf çekiinle- rınin tuval üzenne inkjet bas- kılarından oluşan model gö- rüntüleri, kumaş, pirinç levha, plastik döşemeler. kâğıt ve çim halılardan oluşan malze- melerle çeşitli kolajlarla bir araya geliyor. Baykam bu yapıtlannda, iç mekânlarda soyunan kızlar veya havuzların önünde gü- neşlenen modeller gibi konu- lan foto gerçekçiliğinın öte- sinde bir realizmle beraber su- nuyor. 'Dişi Entrikalar' sergisi, 4 Haziran - 13 Temmuz tarihle- ri arasında Paris'te GalerieLa- vignes-Bastille'de ve 27 Eylül - 23 Ekim tarihleri arasında Ankara'da Siyah Beyaz Gale- ri'de sanatseverlerin beğenisi- ne sunulacak. FOTO GERÇEKÇtLtK VE REALİZM - Baykam, v^prtiarmda konulan, foto gerçekçiliğinin ötesinde bir realizmle beraber sunuyor. Cebindeyeni kelimeler var Kültür Senisi - \ ılına/ Erdoğan, 'Cebinıdcki Yeni Kelimeler* ile 5 - 6 Ocak tarihlerinde Mydonose Shmvlamrde olacak. Erdoğan, kendi yazıp yönettiği \e 1997 >ılından bu yaııa 300 kez o> nadığı "Cebiınde Kelimeler' adlı oyıınıı >eniledi. Dekorundan kostümüne >e içeriğine kadar değişen oyunun yeni adı, 'Cebimde Y'eni Kelimeler' oldu. 'Cebimde Kelimeler'de Vılmaz Erdoğan, kim olduğunu, nereden geldiğini anlatıyordu. 'Cebimde Yeni Kelimeler'de ise nereye gittiğinden söz ediyor. O, artık yaşanıını değil, "hayatı' anlatıyor. En iyi kısa film ünlü yönetmen George Lucas tarafmdan seçilecek 'Star Wars Fan Film Ödülleri' sahiplerini anyor Kültür Servisi - Geniş bır hayran kitlesine sahip olan Yıldız Savaşlan serisi, yeni bir kimliğe kavuştu. Hayranlan, serinin ruhuna uyg^ın olarak çektikleri kısa filmleri internet üzerinden diğer kişilerle paylaşabilecek ve 5 Nisan'a dek yanşmaya katılabilecekler. 'Star Wars Fan Film ÖdüHeri' bu yıl toplam üç kategoride dağıtılacak. George Lucas tarafmdan seçilecek olan en iyi kısa film 'George Lucas Selects Award' adlı büyük ödüle sahip olacak. 'Young Jedi Award' (Genç Jedi Ödülü), 13-17 grubuna dahil en iyi kısa filmciye verilecek. Son ödül ise halk jürisinin en beğendiği filme gidecek. Filmlerin gösterimi ve ödül töreni, 3-5 Mayıs tarihleri arasında Indianapolis'de yapılacak olan '2. Star Wars Şenhği' sırasında gerçekleştirilecek. www.starwars.atomfilms.com adresinden hem başvuru yapılabilir, hem de aday filînleri izleyebilirsiniz. ADT, bmir turnesinde • Kühür Servisi - Ankara Devlet Tiyarrosu, 'Ölüm ve Kız' ve 'Son Aylar' adlı oyunlanyla tzmir turnesine çıkıyor. Ankara'da, 17 Ekim 2001'de prömiyeri gerçekleştirilen 'Ölüm ve Kız' adlı oyun, bugünden itibaren 6 Ocak'a dek Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi'nde oynanacak. Ariel Dorfman'ın yazdığı, Filiz Ofluoğlu'nun Türkçeye uyarladığı, rejisörlüğünü Hakan Çimenser'in yaptığı oyunda Zeynep Yasa, Cem Emüler ve Mithat Erdemli rol alıyor. Oyunda, bir hukukçunun, kansma yıllar önce tecavüz eden kişi olduğunu sandığı bir adamla hesaplaşması anlatılıyor. ADT'nin ikinci oyunu 'Son Yıllar' ise, Konak Sahnesi'nde oynanacak. Furio Bordon'un yazdığı, Necdet Adabağ'ın Türkçeye çevirdiği ve Ecder Akışık'ın yönettiği oyunda, Baykal Saran, Ümit Sergen ve Ahmet Türkoğlu rol alıyor. Oyunda, ttalya'da eşini yıllar önce kaybetmiş, oğlu, gelini ve torunlanyla yaşayan ihtiyar bir adamın, evden kendi isteğiyle aynlarak gittiği huzurevinde ölümü bekleyişi anlatılıyor. Tiirk oyunlan Yunanistan'da • Kültür Servisi - Nâzım Hikmet'in 'Unutulan Adam" ve Tuncer Cücenoğlu'nun 'Çıkmaz Sosak' oyunJannın provalanna Yunanistan'da başlandı. Nâzım Hikmet'in Valos Sanat Tiyatrosu'nda, Cücenoğlu'nun daha önce Amerika ve Avustralya'da sahnelenen oyunu ise Atina Keseryani Şehir Tiyatrosu'nda şubat ayından itibaren sahnelenmeye başlayacak. Oyunlan Yunancaya Panayot Abacı çevirdi. BUGÜN • BEYOGLU SİNEMASI'nda saat 12.00, 15.00, 18.00 ve 21 .OO'de Alejandro G. VVarritu'nun yönettiği 'Paramparça' adlı film gösterilecek. (0 212 251 32 40) • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 15.30 ve 19.00'da Alan Parkerın yönettiği 'Angela'nuı KüDeri' adlı film izlenebilir. (0 212 251 56 00) • tFSAK'ta saat 19.30'da 'A>m Saydam Yanşması' yapılacak. (0 212 292 42 01) • CEMAL REŞtT REY KONSER SALONU'nda saat 19.30'da Şef RızaRit yönetimindeki ÎÜ Devlet Konservatuvan Türk Musikisi Icra Heyeti'nin vereceği 'Hacı Arif Bey ve Şevki Bey'in Eseıieri' konseri dinlenebilir. (0 212 232 98 30)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear