29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 3 OCAK 2002 ÇARŞAMBA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERlN DEVAMI TURKIYE Isönbd 9 Sınop PB 8 Adana B 15 Eorne 8 Samsun PB 8 K <cael S 10 Trabzon Y 11 ÇXanakkale S 12 Giresun PB 8 Izmr PB 12 Ankara Mlînisa PB 10 Eskışehır AyJtn PB 14 Konya Dcıızli S 10 Sıvas S -2 Zo-ıguldak PB 9 Antalya B 15 Kars Mersin Dıyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkân Van B B B B B PB PB 15 7 9 6 6 -5 1 YurOun kuzev kesımlen parçalı çok bulutlu Doğu Karadenız ıle Doğu Ana- dolu'nun kuzey doğusu vağışlı geçecek. Yağışiar. Doğu Karadenız kıyıla/ın- da yağmur. yağış alar dı- ğeryeriefde ee karşeWın- de olacak Marmara ıle yvjrdun ıç ve doğu kesım- lennde yoğun oimak üze- re sts gonjlecek Hava sı- caklığında onemlı bır de- ğışıklık olmayacak DIS MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn K K K Y Y Y Y Y 1 0 2 12 10 10 8 9 Berlin Y 8 Moskova PB 0 Munıh Budapeşte Madrıd Viyana Belgrad Sofya Roma Atina PB Y PB PB PB Y PB 7 12 9 6 7 16 15 Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tiflis Kahıre PB PB K K K K B 8 -5 7 3 4 4 20 8 Zürih K 7 Şam PB 16 P a f ç a i l bullJtl " r- "% BJutiu k Çok bulutlu iSulukar > Qök guijttülü G U I V C E L CÜIVEYT ARCAYİ REK • Baştarafı 1. Say/ada d e 1 'den 2'ye Çikıyor. Cumhurbaşkanı Sezer'in onayından geçtikten sorra bırden tartışmalar başladı ve gelişmeler yeni bir Diçim aldı. Eeledıyelerin halktan toplayacağı emlak vergisi- nın umulmaz ölçüde yükselmesi toplumsal gürül- tünjn gıderek boyutlanmasına yol açtı. Rayıç bedelleri saptamak belediyelerin görevi. Tata'i, belediyeler özellikle büyük kentlerdeki mes- kerferin rayiç bedellerini yüksek tutuyor. rVesken sahibi olanlar verginin yükselmesine ateş püskürüyor. Konut sahibi olmayanlar ise yükselen vergiye ko- şut olarak ev sahiplerinin kiraları arttıracağından kaygılı. Hafta başında Meclis kulislerinden yansıyan ha- beriere göre toplumdaki sert tepkilerden sonra mil- letvekilleri daha 10 gün önce kabul ettikleri yasada düzenlemeler yapmak için "harekete geçti". Başbakan Ecevrt de dün akşam üzeri ölçünün kaçtğını açıkladı ve emlak vergisinin "makuldüze- ye frdirilmesi için talimat verdiğini" söyledi. M lletvekillerinin ve Başbakan'ın toplumdaki tep- kilers koşut olarak yasayı yeniden düzeltmeye kal- kışrralan, insanı gülmeye zortuyor. Yasa kabul edilirken hükümet ve milletvekilleri mes<enlerin rayiç bedellerini belediyelerin "dolara, zamana, yapmayı tasarladıkiarı hizmetlere göre" saptadıklarını bilmiyorlar mıydı? Halkın sırtına yüklenmesi olası yeni parasal yü- kürn ülükleri "bir bilene" sorma zahmetine de kat- lanrradılar. Özellikle iktidarpartilerinin baştan beri ayırdında olmadıkları bir olay böylece gerçekleşiyor: BeJediyeler halkla karşı karşıya geliyor. Oysa, ile- tişim organlarında belediyeler konuşmaya başla- yınca, olayın üçüncü perdesi açılacak ve o zaman: Hjükümet, halkı bir kez daha karşısına alacak! Bir belediye başkanı anlattı: Toplanan verginin yüzde yüzü belediyelerin kasasına girmiyor. Yasa- ya göre toplanan vergi belirli oranlarda lller Banka- sı'na Çevre Bakanlığı'na, Çocuk Esirgeme Kuru- mu'na, Beden Terbiyesi'ne, hatta Fak-Fuk Fon'a dağrtılıyor. Hesaba bak hizaya gel Somut bir anlatımla; belediyeye örneğin topladı- ğı bir milyar liralık verginin ancak (üçte biri) brüt 335 milyon lirası kalıyor. Yasa, bir değişiklik olmadan Meclis'ten çıktığı bi- çimiyle yürürlüğe girerse; halkı belediyelerle karşı karşıya getiren olgudan sonra, toplumda şu yargı yerleşebilir: Devlet, belediyeler üzerinden halkı soyuyor! Hükümetin ve Meclis'teki genel hava olumlu bir sonuç verir mi vermez mi? Bekleyip görmek gere-' kiyor. Zira; Başbakan, hükümeti oluşturan partile- rin genel başkanları, grupları; doğalgazdan ve ilaç- tan alınan yüzde 18 KDV'yi -halk yararına- daha aşağılara çekebildiler mi? Hayır! Enerjı Bakanı ile Sağlık Bakanı'nın bu iki yaşam- sal gereksinmeden alınan KDV'yi aşağıya çekmek için konuyu Bakanlar Kurulu'na götürecekleri vaadi de fos çıkmadı mı? Evet! Başbakan'ın tanımlamasıyla dayattığı program- larda "insan öğesibulunmayan" IMF'yi temsilen hü- kümette bulunan Bay Derviş'in direncini ve IMF adına sürdürdüğü dayatmaları kıramadılar! Ne ki; tek umut, liderlerin basiretine kalıyor. Hü- kümetin toplumsal sorunlar yaratan girişimleri kriz üstüne kriz yiyen bireyleri perişan ediyor. Emlak vergisinin yanı sıra kredi kartları kullanan 775 bin kişinin başı dertte. Bu konu aylardırgündemde. Birmilyonayakın in- sanın Merkez Bankası'nın kara listesine girdiğinin açıklanması olayı birden alevlendirdi. Heyhat! Hü- kümet derde bir çare arayacağı yerde muhalefet ha- rekete geçiyor, kredi faizlerinin düşürülmesini amaçlayan bir yasa önerisi hazırlıyor. Toplumdan bu kadar kopmuş; başansını ABD'ye, IMF'ye ve AB'nin dayattığı koşullan çözmeye bağ- lamış bir hükümet... Yakın tarihimizde ilk kez başımıza geliyor! Malîye IMF'ye direniyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu Baş- kanlığı, IMF'nin, Maliye'nin yapısı- nı zayıflatmaya yönelik önerilerine karşı çıktı. Teftiş Kurulu Başkanlı- ğı'nca hazırlanan raporda, IMF'nin Gelirler Genel Müdürlüğü'nün ayn bir müsteşarlık ya da ıdare olarak ör- gütlenmesi istemlerine "Maliye Ba- kanlığı'na bağlı birim" konumunun korunması gerektiği yanıtı verildi. Harcamacı kuruluşlar üzerinde Maliye Bakanhğrmn denetiminin zayıflatılmasına karşı çıkan Teftiş Kurulu, ekonomideki eşgüdümsüz- lüğe çözüm adresi olarak "Mali- ye"^ gösterdi. Raporda, Türk vergi idaresiyle ilgilı IMF ve Dünya Ban- kası'nın çalışma yapmasına da tepki gösterildi. "Türk Mali İdaresi ve Sistemi- nin Yeniden Yapılandırümasına İlişkin Görüş ve Oneriler" başlıklı raporda, IMF'nin görüş ve istemleri- ne sert bir biçimde karşı çıkıldı. Ra- porda, Dünya Bankası ve IMF'nin hazırladıklan çahşmalarda, Türk ver- gi idaresinin yönetim ve denetim so- runlan hakkında çözüm önerilerinin yeraldığı anımsatılarak bunlann cid- di şekilde incelenip konuyla ilgili ola- rak kamu kuruluşlannın aydınlatü- ması gerektiğinin altı çizildı. Rapor- da, "Cnmhuriyet ile birlikte mali bağımsızlığın ve bütünlüğün ol- mazsa olmaz koşulu olan bütçe- Hazine birliği ilkesi çerçevesinde oluşturulan yapı, 1984 yılında Ma- liye Bakaniığı'ndan Hazine'nin ay- rûmasıyla bozulnıuş, kamu mali yönetiminde bölünme ve çokbaşu- lık dönemj başlatılmıştır" denildi. IMF raporundaİd "Maliye müfettiş- lerinin vergi inceleme yetkisinin kaldırüması gerektiği" görüşünün "eksik ve hatalı bir analize dayalı" olduğunu vurgulayan Teftiş Kurulu, görüşlerini şöyle sıraladı: "Türk vergi idaresinin yeniden yapılandmlması konusunda eğer bir çalışma yapüacaksa, bunun ta- mamen yerÜ uzmanlar tarafindan yapüması gerekir. Böyle bir çalış- mayı yürütecek teknik, yönetsel ve profesyonei bilgi ve uzmaniık ka- pasitesi ülkemizin yönetici akade- misven ve profesyonel danışman- lannda vardır. Siyasi ve bürokra- tik değişim ve yenileşme iradesinin vartığı ilk koşuldur. Eğer bu koşul sağlanırsa gerçek problemJerin tes- pîti ve uygun çözüm önerilerinin geliştirilmesi hiç de zor değildir." Raporda yer alan görüşlerden bazılan özetle şöyle: - Ekonomik ve mali alandaki koor- dinasyonsuzluk ve kargaşaya son ver- mek için kamu finansmanı, kamu ik- tisadi teşebbüsleri, de\let borçlannın idaresi Maliye Bakanlıgı çatısı altın- da yapılandınlarak Batılı ülkelerde olduğû gibi güçlü bir teşkilatlanma tesis edilmeli. - Bütçe birliğini teminen yatınm bütçesi Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü'nce düzenlenmeli. - Maliye Bakanlıgı, kamumaliye- sinde ve ekonominin fınansmanında tek kuruluş haline getirilmeli. - Devlet Personel Başkanlığı, Ma- liye Bakanlıgı bünyesine alınmalı. - Harcamacı kuruluşlann bütçe ha- zu-lama ve uygulama sürecinde Ma- liye Bakanlıgı 'nın rolü zayıflatılma- malı. - Kesin hesap kanun tasanlannın görüşülme süreci bütçe hazırlama sü- recinde olduğu gibi yasal takvim ve ilkelere baglanmah ve bakanlann mali sorumluluklan ağırlaştınlmalı. - Harcama politikalan, gerçekleş- tirilen harcamalar, kamu ihaleleri ve denetim sonuçlan konulannda kamu- oyu düzenli olarak bilgilendirilmeli. -Gelirler Genel Müdürlüğü, Mali- ye Bakanlığı'na bağlı birim hüviye- tini korumalı. - Gelirler bölge müdürlükleri ve vergi dairesi başkanlıklan kaldınl- malı. 300 kişiye maç yasağı AHMET ŞEFİK TRABZON - Trabzonspor-Beşiktaş maçında çıkan olaylann yankılan sürerken faruranın Bordo-Mavili ekibe kesilecek ol- ması tüm kentte üzüntü yarattı. Sosyolog- lar, yaşananlan, 'sosyal patlama' olarak değerlendirirken yerel yetkililer, "tnsan- lann üzerindeki birikinı ani biçimde or- taya çıktı ve olaylar yaşandı" şekJinde yorum yaptılar. Olaylar sonrası video gö- rüntülerle belirlenen 300 kişiye Ingiltere örneğinde olduğu gibi 'maç yasağı' geldi. Trabzonsporlu yöneticiler ise yaşananla- nn kulübü ağır biçimde yaraladığını belir- terek "Ne yazık ki stat değil, kulübün şe- refli mazisi yanmıştır" dediler. Geçmişin tekrarı Trabzon'daki olaylann benzerlerinin da- ha önce de yinelenmiş olması,ftıtbolçev- lelennce, "£ğer suçzamanında cezalan- dınlsaydı, bugünkü gelişmeler yaşan- mazdı" biçimınde değerlendirildi. Trab- zon'daki her büyük maçta çeşitli ölçekler- de olay çıktığı belirtilirken geçen yılki Trabzonspor-Fenerbahçe maçında da ben- zeri tatsızlıklann yaşandığını hatırlatan fut- bol çevreleri, kulübün değil ama taraftann cezalandınlmasının en dogru yaklaşım ola- cağını belirttiler. Trabzon Valisi Adfl Ya- zar, olaylı maçla ilgili yorumunda, bir gru- bun yaptığı taşkınlığın tüm tribüne sıçra- dığına dikkat çekti. Olayın sadece koltuk- lan kırmaktan ibaret olduğunu ileri süren ValiYazar, "Bu olay uzun zamandan be- ri Trabzonsporlu gençlerde görülen ge- rilimin dışavurumudur" dedı. Kent hal- b ve gençlık üzerindeki baskılann bu maç- ta dışa vurduğuna değinenValiYazar," Ya- şananlar bir anuk boşalmadır" diye ko- nuştu. Lemi: Sosyal patlama Trabzonspor'un eski kaptanlanndan tek- nik direktör Lemi Çelik, "Olay sosyal bir patlama" dedi. Bordo- Mavıli taraftarla- nn son dönemlerde takıma verdiği deste- ğin 5-0'lık yenilgi sonrası öfkeye dönüştü- ğünü vurgulayan Lemi Çelik, "Trabzons- por taraftannda son dönemde iyileşme vardi.Ama bu maçta flnormal dfç tepki oldu. Takıma sağlanan 3-4 yıllık olumlu katkının sonucu alınama>ınca, birikim patlamaya dönüştü. Ancak bu olayın sosyal boyutu var. tnsanlann eko- nomik açıdan körü oluşu, kriz ortamı da olaylara çanak tuttu.Asünda bu olaylar ülkenin her tarafında oluyor" diye konuştu. Yücelen.- Polisi de kapsasın Memurkaramamesinde îçişleriçatlağı ANKARA (Cumbu- riyet Bürosu) - Kamuda çalışan memurlann ücret dengesizliğini gidermek amacıyla hazırlanan ka- nun hükmünde kararna- me, îçişleri Bakanı Rüş- rü Kizım Yücelen'in itı- raz engeline takıldı. Po- lislerin içinde bulundu- ğu koşullann zorluğuna dikiat çeken Yücelen, eşit :şe eşit ücret ilkesi- nin gözetilmesi gerekti- ğini belirterek, kararna- meye itiraz etti. Başba- kan Yardımcısı Hfisa- mettin Özkan ve Mali- ye Eakanı Sümer Oral ile görüşen Yücelen'in itira: ettiği noktalar dik- kate alınarak, kararna- mect değişikliğe gidil- mesne karar verildi. Flikümetin 2002 yılın- da lîemurlar arasındaki ücre dengesizliğini gi- derrrek için ayırdığı 200 trily.n liralık kaynağın dağ^ı^nı sorun oldu. Yak- laşLİ 2 milyon 100 bin merrur arasındaki ücret farkJıklarını gidermek içia ıynlan kaynağın ye- tersi: olması ve bunun dagıtımı konusundaki sorunların aşılamaması üzerine hazırlanan karar- namede kriz çıktı. Polis- lerin maaşlanmn mutla- ka iyileştirilmesi gerekti- ğine dikkat çeken Yüce- len, bu konudaki kaygı- lannı aktarmak için dün Başbakanlık'a gelerek Hüsamettin özkan ve Sümer Oral ile görüştü. Toplantı sonrasında açıklama yapan ve gaze- tecilerin sorulannı yanıt- layan Yücelen, 57. hükü- mette hiçbir bakanın ka- rarname bekletme ya da imzalamama gibi yetkisi olmadığını belirterek, "Ama bu olayın hökü- mette kararname krizi var diye takdim edilme- sinden rahatsızım" di- ye konuştu. Asayişten ve güvenlikten sorumlu ba- kan olduğuna dikkat çe- ken Yücelen, "Şu anda bir sorun yok. Başba- kan yardımcımız ve ba- kanımızla bürokratlan bu konuda çabşacaklar. Ona göre uygun bir ka- rarname çıkarılacak" dedi. Kurucu Ortağımız, Reklamcı, Tiyatrocu, Şair ve İnsan EGE ERNART aramızdan aynldı. Onu çok özleyeceğiz. BMKİM FCA! Sevenlen onu, 24 Ocak Perşetnbe günü, öğle namazından sonra Teşvikiye Camii'nden uğurlayacaklar. Şfddet Tbplununa Doğru mu? ERDALATABEK Trabzonspor - Beşiktaş maçında yaşananlar, lstanbul"da bir çaüşmadan sonra bir grup genç tarafından bir semtte estirilen terör havası akla bu soruyu getiriyor. "Şiddet toplumuna doğ- ru mu gidiyoruz?" Toplumumuzun şiddet kül- türüne yabancı olmadığım biliyoruz. En küçük olaylardan en büyük sorunlara kadar her konu- ya "şiddet yoluyla çözüm" arama alışkanlığı- mız sürüyor. Ancak son günlerde bu olaylarda- ki artma dikkat çekecek bo>Titlara ulaştı. Sözü çok edilen "toplumsal patlama"nın ön haber- cileri mi yaşanıyor? Bireysel şiddet özhyımlar- dan karşılıklı yaralama ve ölümlere uzanırken toplumsal şiddet de bu örneklerle tirmanıyor mu? Toplumdaki huzursuzluk, kaygı ve diken üs- tünde olmanın kaynağında elbette ekonomik krizin yarattığı belirsizlik ve güvensizlik yatı- yor. Halkın iş ve aş güvencesini yitirmesinin üzerine geleceğin belirsizliğınin de eklenmesi çok tedırgin bir toplumsal ortam yaratıyor. <)lajianntemelinde yatan nedcnler bu sıkmtı- larla bunlann yarattığı kaygılardır. Bütün bunlann üzerine "çekilen sıkıntılann paylaşılmadığı duygusu", halkın bir bölümü ekonomik baskılar altında ezilırken bir bölü- münün bu durumdan çıkar sağladığı, durumu- nun eskisınden daha iyi olduğunun bilinmesi, toplumsal bir öfke birikımi yaratmaktadu-. Unu- tulmamalıdır ki bir olaydaki adaletsizlik, çeki- len sılonülardan daha yaralayıcıdır. Toplum bütün bunlan "doğru zamanda, doğru yerde ve doğru biçimde açıklayabil- me" yerisinden de, olanağmdan da uzak rurul- duğu için bu olaylann yarattığı tepkiler "yön değiştirmektedir". "Yön değiştirme", bir tepkinın asıi kaynağı yerine başka hedeflere yönlendırilmesidir. Bu nedenle de toplumsal te- dirginlik, toplumsal kaygı, toplumsal öfke, asıl kaynaklanna değil de futbol maçlarında hakem- lere, futbolculara, sahaya yönlenmekte ya da bir semtteki dükkân vitrinlerine, arabalara yö- neltilmektedir. Saldırganca duygulara hedef olarak "günah keçisi" ararup bulunmakta, bu- na yönelik saldınlarla da öfkenin bıriken ener- jisi yanlış yerlere boşaltılmaktadır. „— Aınerika'da pamuk fıyatlanrun düşük olduğu yülarda beyaz çiftçilerin ekonomik durumunun kötüleşmesiyle zencilerin linç edilme oranlan arasuıda doğru bir bağlantı bulunmuştur. Mis- sissippi bölgesınin linç olaylarmda zenciler, ekonomik kötüleşmenın günah keçileri olmuş- lardır. Hitler Almanyası'nın yenilgiden doğan utancı ve ekonomik çöküntüsü Yahudilerin var- lığına bağlanmış, çözüm de onlara yönelik sal- dınlarda aranmıştır. Bızım toplumumuzda ekonomik sıkıntılann yarattığı kaygı ve güvensizlik duygulannm ya- rattığı yaygın kırgınlık ve öfke de, öyle anlaşı- hyor ki firsat bulduğu her olayda ortaya çıka- cak olan "sosyal şiddet"ın dışavurumlan ol- maktadır. Belkı geleneklere olan bağlılık, sos- yal kurumiannuzın ögretisi toplu sosyal paüar" malan frealeyecektir ama her firsatta ortaya çı- kan ve çıkacağı anlaşılan bu tür olaylar sosyal patlamanın habercileri sayılmalıdır. Yeni vergilermi? Bu sosyal patlama haberci- lerini dikkate almahsmız. Bugün doğalgaz, yann ulaşım ücretlerine zam, yiyecek maddelerinin durmadan yükse- len fiyatlan, artan işsizlik, düşen ücretler, artan aç insan sayısı, yükselen öfke... Yöneticiler, çok dikkatli olmanız gerekiyor. Toplumsal öfke dalgalan kabanyor. Bu işaretler ön habercilerdir. Ekonominin her gün biraz daha daralan çem- beri. Artan sosyal adaletsizlik. Yitip giden umutlar. SOS... SOS... SOS... Tekzip • Baştarafi 1. Sayfada turulacağını hüküm altına al- mıştır. Kurula seçilecek olan üyelerin 35 yaşını doldurmuş olması, Tıp, Eczacılık, Hukuk, Kamu Yöneti- mi, Sosyoloji, Psikoloji, Sosyal Hizmetler, Egitim Bilimleri ve benzeri alanlardan en az dört yıl- lık yüksek öğretim kurumlann- dan... mezun olması ve mesleği ile ilgili olarak, kamu kurum ve kuruluşlannda ya da özel sektör- de en az on yıl çalışmış olması. Yine kişisel nitelikleri ile çevre- sinde dürüst, güvenilir ve ahlaklı olarak tanınmış olması, herhangi bir siyasi partinin merkez il veya ilçe teşkilatlannda görevli bulun- maması gerekmektedir. 4. Maddede de üye seçüeme- yecek nitelikte olanlar sayjmışur. Böylece adaylann mesleki branşlan, eğitim düzeyleri, ahla- ki3 sosyal, siyasal ve ricari yapı- lan üzerinde araştırma yapıhnası gereği bulunmaktadır. Kanunun 5. Maddesinde ise "izleme kurullannın üyeleri 3. ve 4. maddelerde yazıh şartlara durumları uygun olan kişiler- den resen veya o yerdeki ilgili kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlannın görüşle- ri alınarak ya da o yerin en bü- yük mülki amiri yardımıyla be- Urlenecek olanlar ile doğnıdan başvuranlar arasına Adli Yargı Adalet Komisyonlannca oybir- liğiyle seçilirler" hükmü bulun- maktadır. Manisa Adli Yargı Adalet Ko- misyonu Başkan ve Üyeleri, bir Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, Cumhuriyet Başsavcısı ve birHa- kimden oluşmaktadu-. Bağımsız yargı mensuplandır. Kimsenin et- kisi altında kalmalan düşünüle- mez. 4681 Sayüı Kanunun 5. Mad- desine göre Adli YargıAdalet Ko- misyonu, izleme Kurul Üyelerini resen yani kendiliğinden ve biz- zat seçme yetkisi vardır, herhan- gi bir toplum örgütüne bu konu- da danışma ya da isteklerini ay- nen yerine getirme mecburiyetin- de değildir. Kaldı ki Manisa Adli Yargı Adalet Komisyonu sözkonusu durumlardan görüş almış ve bu görüşlerden yararlanmıştır. Ayn- ca kişisel başvurulann yapılabil- mesi için, 21.09.2001 tarihinde Adliye Divanhanesine ilan asmış olup, 22.11.2001 tarihine kadar i- lan etmiştir. Herhangi bir kişisel başvmaı ohnamıştu-. Adli Yargı Adalet Komisyonu, ilgili kuruluş- lann teklif ettiği isimler üzerinde kanunun aradığı vasıflan taşıyıp taşunadıklan hususunda Valilik kanalıyla araştırma yapmış, araş- tınna sonucunda en uygun olduk- lan kanaatine vanlan adaylar Ad- li Yargı Adalet Komisyonu Üye- lerince oybirliğiyle belirlenmiş- tir. Seçilen üyeler kanununun aradığı şartlan eksiksiz olarak taşımaktadırlar. Seçilen üyelerden biri Sosyal Bilimlerden Tarih Profesörü, biri Tıp Fakültesi Doçent Doktoru, ikisi Hukukçu, biri de Üctisatçı- dır, Üyelerden Hukukçu olanlar ya- ni ikisinin daha önce Manisa'da yapılan bir yargılamada sanık ve- kili olarak görev yapmış ohnala- n, izleme kuruluna seçilmelerine engel değildir. Bir avukatın meslek hayatı bo- yunca savunduklan şahıslann is- nat olunan suçlanyla mahkum et- mek hiçbir demokratik hukuk de\ r letinde mümkün değildir. Böyle bir anlayış ancak çağdışı sayılabilir. Savuma kutsal bir hak- tır. Cani bile olsa bir insanın sa- vunma hakkı kısıtlanamaz. Üste- lik bahse konu kamu davası hâlâ sonuçlanmamış olup, sözkonusu avukatlann müvekkilleri mah- kûm oknuş değillerdir. Söz konu- su davada yeralan avukatlan gö- revlerinden dolayı suçlamak o da- vaya çıkan üç kişilik hakim heye- tinden birinin görevinden dolayı suçlamak ortaçağ zihniyetidir. O davayla, Cezaevi îzleme Kurulu- nun kuruluşunu irtibatlandırma- nın hiçbir anlamı yoktur. Manisa Adli Yargı Adalet Ko- misyonu Başkan ve Üyeleri İn- san Haklan Lhlailenne karşı son derece duyarlıdu"lar ve bu husus- ta en küçük taviz vermeleri bek- lenmez. Manisa Ceza înfaz Ku- rumlan ve Tutukevleri îzleme Kurulu da bu anlayış çerçevesin- de ve kanunun verdiği yetkiyle oluşturuhnuştur. îzleme Kurulu daha kuruluş aşamasında ve faaliyetleri başla- madan bu önyargıyla suçlanması- nın ve kamuoyu oluşturma çaba- lannın takdiriniYüce Türk Mille- tinin vicdanına bırakıyoruz. Bu açıklamanın 5680 sayüı Ba- suı Kanununun 19. maddesi gere- ğince ayn sayfada ve sütunda ya- yınlanması rica olunur. 29.11.2001 Manisa Adli Yargı Adalet Ko- misyonu Üyeleri MEHMET YILMAZ HAKKI KAVAŞARİF ERGİN AKDO- ĞAN ADALET KOMİSYONU BAŞ- KANICUMHURİYET BAŞ- SAVCISIMANtSA HAKİMİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear