23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
O OCAK 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bankacılık düzenlemelerinin yasalaşmaması durumunda istifa edebileceğini ima etti Derviş'ten hükümeterestMJSTAFABALBAY ANKARA - Ekonomiden sorumlu Drvlet Bakanı KemalDerviş, bankacı- lıJta yeru düzenlemeler getiren yasa- n n kabul görmesi için tavır koydu. Drviş, koalisyon ortaklannın ve ka- mıoyunun kendisine güvenmesi ge- rertığini belırterek "Bir sorumluluk veümişse bunun yetkisi de vanhr. Bir nntfakta 15 aşçı öhnaz. bu kabul edi- lenez. Eğer yapöklarunıza güven yok- saişinoradâbitmesilaznn'' dedi. Der- vi:, ekibiyle birlıkte ürettiği planın be- ğeulmemesi halinde, bunu yapacak bajkalannın getirilebileceğini belirte- rel planının reddedilmesi durumunda istfa edebileceğini ima etti. Derviş dün kamuoyunda "bankala- nkurtannayasag" olarakyorumlanan düzenlemeyle ilgili anlaşmazlıklann gjderilmesi için toplanan liderler zir- vesinin arasında gazetelerin Ankara teınsilcileriyle bir saatlik sohbet toplan- tısı düzenledi. BDDK Başkanı Engin Akçakoca ve Hazine Müsteşan Faik Oztrak'ın da katıldığı toplantıda Der- viş'e yöneltilen sorular ve yanıtlar şöy- le: - Bu yasayaflişkinMHP'nin çekm- celeridikkati çekiyor. Ortada bir anlaş- mazükvegüvensLdikmivar? - Burada durum şu; bir mutfakta 15 aşçı olmaz. Bu, kabul edilemez. Bir yetki vardır, onun da sorumluluğu var- dır. Biri olsun öteki olmasın, kabul edi- lemez. Teknik kadronun bilgisine de gü- venmek gerekir. Güven yoksa işin ora- da bitmesi gerekir. - Güven eksiküği mi var? - Öyle gözüküyor... - Bankacıhk düzenlemeleri ani gddi. Ne getirip götürdüğü konusunda da tarüşma var_ - İşin en önemli boyutu şeffafhğı ge- tirmek. Önce bankanın denetimi, son- ra BDDK'nin denetimi olacak. lyi de- netim olmazsa yabancılar da güven- miyor. Çift dikişli denetim, bankalara güveni de arttıracak. - Ancak vatandaş işin bu yanına gir- nıiyor. Beoim şirketim kurtanlmıyor banka kurtanlıyor dryor_ - Piyasa ekonomisinin özünde ban- kacıhk var. Bu sektörde büyük sorun- lar da var. Çözmek zorundayız. Çöz- mezsek ileride yeni bir kriz çıkabilir. Biz haydi bu işe girmeyelim. Nasıl ol- sa işler iyıye gidiyor. Öeride sorun olur- sa o zaman bakanz diyebilirdik. Şef- faf bankacılık çok önemli. Bu yasaya karşı çıkanlardan bazılan bankalannın denetlenmesini istemiyor. Bu yasa çı- kınca belki bazı bankalar şirket satmak zorunda kalacak. - Bunu biraz açar mısmız? - Ben bundan eminim. Bu direnç, ortalığı toz duman edelim, hortumla- nıyor diyelim esprisiyle ortaya çıkıyor. Oysa bızhortumu önlüyoruz. Biz, ban- kacıhk sisteminin gûçlenmesini, tama- men yabancı sermayenin ehne geçme- mesini istiyoruz. Bankacıhk sisteminin reel sektörü desteklemesi için de ön- lem alacağız. - Kamu bankalannın özeUeştirflme- si düşünülürken, özei bankalann dev- letiestirilmesini vatandaş anlamakta zoriamyor- - Şimdiki plan devlet bankacıhk sis- HADff hakkjndaki dava • ANKARA (AA)- Anayasa Mahkemesi, HADEP'in kapatıhnası istemiyle açılan davada, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun 17 Ocak Perşembe günü sözlü açıklamalarda bulunmasına karar verdi. Yûksek Mahkeme, 30 Ocak Çarşamba günü de ilgili partinin temsilcilerinin sözlü savunmalannı dinleyecek. Yargı sanatçıya salripçıktı • ANKARA (ANKA)- Ankara'da kamuya açık, içkili eğlence mekânlannda çalışan müzik, sahne ve gösteri sanatçılanna vahlik tarafindan getirilen, diğer personel gibi 3 ayda bir kan tetkiki yaptırma ve muayene zorunluluğu, Ankara 7'ncı Idare Mahkemesi'nin yürütmeyi durdurma karanyla kaldınldı. Mahkeme'nin karannda, özel yetenekleri ve nitelikleri bulunması nedeniyle sahne sanatçısı olan kişilerin diğer çahşanlar gibi kan tetkiki ve muayene uygulamasına tabi tutulamayacağı ifade edildi. Dunrnış'tan ilgmç önerüer • ANKARA (AA)- Sağlık Bakam Osman Durmuş, Arjantin'de yaşanan olaylann televizyonlarda ısrarla işlenmesinin ve soğuk havanın, vatandaşlarda stres yaratacağını belirterek, vatandaşlara, stresli programlar yerine, romantik, eğlendiren televizyon programlarını izlemelerini önerdi. Durmuş, gazetecilere yaptığı açıklamada, Arjantin'de yaşanan olaylann televizyonlarda ısrarla işlenmesinin önemli bir stres faktörü olduğunu kaydetti. Kapkaççdara cezaönerisi • ANKARA (ANKA)- MHP Kastamonu Milletveküi Mehmet Serdaroğlu, kapkaççılann 5 sene hapis cezasıyla cezalandınhnalanna ilişkin bir yasa önerisi hazırlayarak TBMM Başkanlığı'na sundu. Serdaroğlu, söz konusu suçu işleyenlere TCK'deki üstsınır olan beş yıl hapis cezası verihnesini istedi. Serdaroğlu'nun önerisinde, kapkaççılığı önlemeye çalışanlara karşı şiddet uygulayanlann da aynı cezaya çarptınhnası öngörülüyor. Yeni sayısı çıktı IndMmH fiyıbyla 3.000.000 TL Kapak: Siyasal Islam'ın sonu Saml Selçuk'la söyieşl: Demokratıkleşme, hemen! Başbakan Ecevit, Amerikalı yatınmcıyı Türkiye'ye çekmeyi amaçlıyor Ekoııoıııik kurtuluş gezisi ANKARA(CumhuriyetBürosu)-Baş- bakan Büknt Ecevit'in 14-18 Ocak gün- lerinde yapacağı ABD ziyareti, hüküme- tin 2002'de düzlüğe çıkarmayı amaçladı- gı ekonomi için "kurtuluş gezJsme" dö- nüştü. ABD ile daha fazla ücaret yapmak, daha çokAmerikah yatmmcıyı Tüririye'ye çekmeyi amaçlayan Ecevit, IMF ve Dün- ya Bankası'nın yanı sıra ABD Ticaret Bakanı ve ticaret odalan başkanlanyla da bir araya gelecek. Hükümet, Ecevit'in ABD'ye yapaca- ğı ziyareti, ekonomide düzlüğe çıkış için büyük bir olanak olarak değerlendiriyor. Gezi öncesinde ekonomik programın iş- lemesi açısmdan önem taşıyan tütün, iha- le gibi yasalan apartopar çıkaran TBMM, terörle küresel mücadele için gerekli iki BM sözleşmesıni de onaylama aşamasın- da-Mechs'mtümçahşmasıEcevit'inge- zisinin başanlı olmasına yönelik. Kıbns ve Irak gibi önemh siyasi konulann da ele ahnacağı ziyaret, Ecevit ve heyeti açı- sından ekonomi ağırlıklı geçecek. Ece- vit de Washington'da ABD Başkanı Ge- orge Bush'a Türkiye ile ABD arasmda- kiticaretinserbestleştirilmesi için anlma- sı gereken adımlan sıraladığı kapsamh bir dosya sunacak. Dosyada, AB ile gümrük birliği uygulamasım sürdüren Türki- ye'nin, ABD'den AB ile uyguladığı tica- ret rejimine benzer bir uygulamanın ya- şama geçirilmesi talebi işleniyor. temini düzenlesin. Sonra hızla çekilsin. Krizde pek çok sermaye eridi, hisse senedi değer kaybetti. Biz bunun bir miktannı koyup, güçlendirmek istiyo- ruz. Keşke buna hiç gerek ohnasaydı. - Devietin ortak olduğu bankaya va- tandaş daha çok güvenecek. Ötetdoe güvenmeyecek. Bu hakazrekabetya- ratmaztnı? - Hayır, tam tersi. Üç kez denetlen- miş bankaya devlet müdahale gereği duymuyorsa, çok sağlam diyecekler. Bu sürecin sonunda 8,10,7 neyse o ka- dar bankakalacak. Biz bunun içinde ulu- sal sermayeh banka da olsun istiyoruz. -MGICdekiaıüaşmazhkkonusu ney- di? - Buna pek girmeyelim... Doğru ol- maz... -Yasaçıkmazsa,koalisyonkinde mu- tabakat olmazsa ne olur? - Bu düzenlemenın yapılması ge- rekiyor. Ama 2, 3 gün gecikmeden de bir şey çıkmaz. Yasanın siyasal meşruiyete sahip üç parti tarafindan çıkarüması lazım. Başka türlü, tek- nokratik yaklaşımla ohnaz. Bunu sağlamaya çahşıyoruz. - Yasanın tümüyle uygulanması durumunda kaç banka ayakta kala- cak? - Rakam veremem. 6, 7, 8 büyük banka olabilir... Bazı küçük, uzman bankalar bunun dışında kalır... Gö- rüyorsunuz tüm dünyadabankacıhk- ta birleşme yaşanıyor. Birleşme sağ- lıklıdır. - Bankacıhk düzenlemesi kimin fDai? -Aıkadaşlanmla birliktehepimizia Şu anda Türkiye bankacılık sistemi ekonomiyi büyümeye götürecek durumda degil. - Bu kurtannanın da arkası nu gekcek endişesi var_ - Yok yok, piyasalar bu iş başanlı olur diyor. Kendi kendimizi \-urmaz- sak olacak. Vurursak kimse kur- taramaz... - Tedirgjnsiniz_ - Şundan tedirginim. Benim ban- kam, şirketim yok. Benim herhangi bir bankayı kurtarmam düşünülemez. Bunu ima edenlere üzülüyorum. Tek- rarlıyorum... Biri çıkabilir, bunun yerine şunu yapalım, der. Başka şey yapılacaksa anlatsınlar. Sorumlu isek... Ya bize güven olur, bu adam biliyor yaptığını diyeceksin ya da güvenmiyoruz başkası yapsın dersin, oda olabilir... Liderlerden reel sektöre c sus payı'ANKARA(Cumhuriv«Bürosu)-Ban- kalara kamudan sermaye aktanmı öngö- ren düzenlemenin yer aldığı "mali sek- töre olan borçlann yapılandu-dmasj" ta- sansı üzerindeki kriz liderler zirvesinde aşıldı. Koalisyon ortakları, Devlet Baka- m Kemal Derviş'ın de katıldığı toplantı- da, zirvede bankalara aktanlacak kay- nağnı belli oranda reel sektöre verihne- sini garanti altına alan bir hükmün tasa- nya eklenmesi konusunda uzlaşmaya va- nldı. MHP, bankalara aktanmın karşılı- ğı olarak KOBÎ, esnaf ve çiftçüere yeni kredi verihnesi garantisini alırken; bu doğrultuda kamu bankalanna da serma- ye aktanmı yapılması benimsendi. Baş- bakan BükntEcevk, toplanûnın ardından "görûş birliğine'' vanldığını behrtti. Yeni stand-by anlaşmasına yönelik ni- yet mektubu, "Mali Sektöre olan Borç- lann Yeniden Yapüandırüması ve Baa KammlanbDeğsfldikYapılması Hakkm- da Yasa"nın düzenlemelennı de kapsa- yacağı için IMF'ye gönderilemiyor. Ban- kalara yapılacak sermaye aktanmı ve ka- mu ile fon bankalan yöneticilerine yö- nelik çıkanlmak istenen sorumsuzluk maddesi nedeniyle hükümet ortaklan arasında yaşanan gerginliğin çözühnesi için dün Başbakan Ecevit, Başbakan yar- dımcılan Devlet Bahçeii, Mesut Yılmaz, Hüsamettin Özkan ve Kemal Derviş'in katilımıyla toplanti gerçekleştirildi. Bankalara kaynak aktanmından ödün vermeyen Derviş, toplantıya verilen ara- da alelacele gazetelerin Ankara temsil- cilerini çağırarak "restini" ortaya koydu. Daha sonra Başbakanhk'ta, Derviş ile Devlet Bakam Faruk Bal, Başbakanlık Müsteşan Ahmet Şağar'la birlikte tasa- nda değişikhk yapmak üzere verilecek önergeler üzerinde çahştilar. Ardından h- derler yeniden bir araya geldi. Bankala- ra aktanlacak 4-5 milyar dolan bulan ka- mu aktanmının belh miktarda reel sek- töre kullandınhnasına yönelik olarak dü- zenleme üzerinde uzlaşmaya vanhrken, bu konuda IMF'nin de onayı alnıdı. Mesut Yılmaz, bankalara destek için aranan yüzde 1 "lik sektör payı koşulunun eşitlik ilkesine aykm olduğunu savundu. Derviş'in yapılacak sermaye desteğinde bir ölçünün bulunması gerektiğini be- lirttiği ifade edildi. Bahçeli'nin de, tasa- nnın bankalan kurtarmak üzere hazırlan- dığı görüntüsünün kalduıhnası gerekti- ği görüşü üzerinde durduğu belirtildi. Kamu bankalan yöneticilerine dokunul- mazhk zırhına da karşı çıkan Bahçeh, bu düzenlemenin anayasaya aykın olacağı- m vurguladı. Ancak MHP'nin, reel sek- törün borçlannın yapılandınhnasındaye- ni kredi aktanmı ve faiz indirimi gibi sı- mrlan beHrlenerek bu yöneticilerin yet- kilerinin açıkca belirtıhnesine karşı çık- madığı ifade edildi. Zirvenin ardından gazetecilerin soru- larmı yanıtlayan Başbakan Ecevit, tasa- n üzerinde "tam bir görüşbnüğme" va- nldığını belırterek. -Bankalanmız ken- di kaynaklarmıarturdüdanvebunbnüre- timeveyatmmayönelttikleri oranda,dev- let de bankalara beffi ölçüde katkı sağ- layacakür. Elbette bu katkı bir hibe şek- Endeobnavacakor.Bankalann tam bir sw- damhkiçinde üretkenolanlanı krediveri- mesiniözenle gözeüeyeceğiz'' dedi. Ziraat Bankası ve HaUcbankası'na KOBl'ler, esnaf ve çiftçüere kredi sağlanabilmesi için kaynak aktanmı yapılacağını kay- deden Ecevit, bankalara yapılacak dev- let katkısına ilişkin aynnülann bugün sabah yapılacak teknik bir çalışmayla behrleneceğini kaydetti. IRMIKI AYDIN ENGİN aengin(« doruk.net.tr Bugün başka bir Tırmık oku- yacaktınız. Hemen hemen brt- mişti. Son paragrafı biçimlendi- rirken gözüm televizyon ekranı- na takıldı. Bildik bir surat: Ada- let Bakanı, hukuk profesörü (sa- hiden hukuk profesörü) Hikmet Sami Türk. Ekranda bir altyazı: AdaletBa- kanı, dört baro başkanının çö- züm önerisini reddetti... Bitmekte olan yazı, olduğu gi- bi ve hiç duraksanmadan bilgi- sayann çöp sepetine gitti. Konusu? Hiç önemli değil. Tutun ki Baş- bakan'ın Amerika gezisiydi. Tu- tun ki Irak'ta bombalan bekleyen Araplarüstüneydi. Tutun ki bitip tükenmeze benzeyen kar üstü- neydi... TV ekranında bu ülkede "ada- letten sorumlu bakan" konuşu- yor. Tane tane okuduğu cümleteri acele acele not etmeye çabalı- yorsunuz: - ...böylece içerdekiler, sanki kamuoyunda kendilerini destek- leyen kesimierin var olduğu ka- nısına kapılıyohar... Ne demeli şimdi bu akıl yü- rütmeye, bu utanç veren mantı- ğa? Adalet ve Bakanı ve Bezirgân Pazarlığı Var evet. Ne mutlu bu ülkeye ki, hâlâ yüregi kararmamtş, ölümle yaşam arasmdaki eşikte, yaşamın yanın- da saf tutanlar var. Yok eğer "kamuoyunda des- tek" derken içerdekilerin bağlı okJuklan, yakın durduklan "örgüt- ler" kastediliyorsa, Adalet Ba- kanı, Adalet Bakanlığı, onu hâlâ o koltukta tutan siyasal önder- ler bu kararlanyla örgütlere kan verdiler. Yakında ektikleri tohum- lann hasadını biçecekler. Bilicilik yapmıyorum. Ama eğer şu olup bitenleri değerlendirebi- lecek kadardeneyimim ve bilgim varsa, ki var, önümüzdeki gün- lerde hapishanelerden art arda ölüm haberleri gelecek. Yaşam- la bağlan iyiden iyiye incelmiş, kopma sınınna çok az kalmış on- larca, yüzlerce genç kadın ve er- kek, uzlaşma kapısının suratla- nna hoyratça kapandığı şu an- dan itibaren, onlan ölümden ayı- ran incecik bağı koparacaklar. Bunu dilemtyorum (Ah, nasıl di- lerim); ama bunun böyle olaca- ğını biliyorum. Ama daha korkuncu: Bunu Bakan da biliyor! • • • Aceleyle not tutmaya devam... Demeye kalmıyor. Telefon. Bir tutuklu yakını, bir genç kadın ağ- lamaklafısıltı arasında anlatryor: - BekirSrtkı Keçeci... ölüyor. Belki de şu anda öldü. Belki bu- gün de yaşar. Yaşasa bile beyin artık geri dönüşsüz ölçüde sa- katlandı. Ankara Numune Has- tanesi'nde beş doktor derhal tahliye edilmesinin yasal birzo- runluluk olduğunu belirten ra- porverdiler. Ama bürokrasi, ya- şamla ölüm arasmdaki eşikte de işliyor. O tükenmiş beden ve ölü- müne sakatlanmış beyinle An- kara'dan IstanbulAdli Tıp Kuru- mu'na getihlmesinde ısrar edi- liyor. Ankara Numune Hastane- si'ndeki doktorlar bir kez daha raporyazdılar. Ouzunyolualma- sının mümkün olmadığını anlat- tılar. Nafile... BekirSıtkı Keçeci ölüyor... Acaba Engin Bey, siz... Siz bir telefon etseniz... Birara- sanız da... Cümlenin devamını hıçkınklar boğuyor. Telefon hıç- kırıklaria kapanıyor. Nereye telefon etsin bu "En- gin Bey"? Adalet Bakanı'na mı? Bakan TV ekranında konuşu- yor: - ...Adalet Bakanlığı ile hiç- biröngörüşmeyapmaksızın, te- mas edilmeksizin ortaya atılan bu önerinin ("üç kapı- üç kilit" formülünden söz ediyor) kabu- lü mümkün değildir. Devlet çözüm'ü değil ölümü seçiyor. Gücünü ölümlerle pe- kiştirmeyi yeğliyor. Yurttaşını ya- şatma ödevini değil, yurttaşının ölümüyle gücünü göstermeyi seçiyor... TVekranındaki Bakan devam ediyor: - İçerdekilereylemlerini bitir- dikleri anda, haftada beş saat birbirieriyle görüşmelerini sağ- layacak bir düzenlemeyi düşü- nebiliriz... Bu cümlenin anlamı nedir? Pek yahndır: Devietin bakanı pazarlık ediyor!.. Bal gibi bezirgân pazarlığı bu: "Sizeylemibitirirseniz, ben de haftada beş saat birbirinizle bu- luşmanızı sağlanm. Bitirmezse- nizsağlamam..." Hani boş bulunup bu pazar- lığa oturulsa, beş saat yerine yedi, sekiz, dokuz saat istense, Bakan da "Yok o kadan kurtar- maz, gelin 6 saatle bağlayalım şu işi"f\\ar\ diyecek... Devietin haline bakın. İçerde- kiler için yasalann ve hukukun ve ille de adaletin ilkeleri üstün- de yükselen düzenlemeler ya- pacağına pazarlık yapmayı se- çiyor. Acaba "Kılıçbalığı operasyo- nu" sırasında da "Sizşöyle şöy- le İfade verirseniz, Emlak Ban- kası soygununda siyasetin te- pesindekilerin katkısından söz etmezseniz, biz de sorgunuzu 10 dakikada bitirtip sizi serbest bırakınz" demişler midir? Pazarlıksa pazarlık işte... Hukuk ilkesi: Devlet pazar- lık yapmaz. Ulke gerçeği: Devlet pazar- lık yapıyor!.. • • • Ekranda: Bu ülkenin "adale- tinin" bakanı. Telefonda: Bekir Srtkı Keçe- ci'nin yakını... Çöp sepetınde: Hemen hemen bitmiş bir yazı.Okurun önünde: Çalakalem çıkmış biröf- ke yazısı... POLTltKA GÜNLÜĞÜ HtKMET ÇETtNKAYA Işığa Dolanmış Çocuklar... Yaşamın o tortulu diliminde aşk ve düş paran- tezleri arasında mı gezinmeliyiz yoksa içimizdeki büyümeyen çocuğa masallar mı anlatmalıyız, bil- miyorum!.. Yaşamın o bilinmeyen diliminde Adonis'le ko- nuşuyor, esir pazarlarında onunla birlikte dolaşı- yordum dün sabah!.. Birden aşk ve düş parantezleri kayboldu!.. Kördüğüm olmuş dallarda, yeşillikten körieşmiş genç kızlar, delikanlılar gözyaşlan arasında bir gülücükle birleştıler, beyaza bürünmüş Konya Ovası'nda sağır dalgınlıklan yaşadılar... O da ne? Konya Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ab- durrahman Kutlu "Kız öğrenciler tacize uğru- yor" derken 2002 Türkiyesi'nden acı bir gölgenin fotoğrafa dönüşmüş gerçeğini gözler önüne seri- yordu... Irkildim!.. Üniversite öğrencileri Konya'ya 200 trilyonluk katkı sağlıyordu heryıl!.. Buna karşın, kız ve erkek öğrencilere ev ve- rilmiyordu!.. Ev kiralan ikiye üçe katlanıyordu Konya'da!.. Acaba toplumun üniversite öğrencisine bakı- şı salt Konya'ya özgü müydü? Benim bildiğim Konya ilerici kimliğiyie değil, bağ- naz kimliğiyle öne çıkmış bir kentti!.. Oysa Kon- ya'nın da diğer kentlerden bir farkı yoktu ve ora- da da ilerici öğeler her zaman vardı... Son on iki-on üç yılda ne değişti, pek bilmiyo- rum ama özellikle 'dinci örgütlenmenin' ve 'ye- şil sermayenin' palazlandığını yakından izliyo- rum!.. • • • Sadece Konya'da değil, Srvas'ta, Erzurum'da, Kütahya'da, Kayseri'de, Nevşehir'de de aynı dü- şüncenin egemen olduğunu, özellikle üniversiteli kız öğrencilere 'kötü gözle' bakıldığını biliyorum!.. Toplum, yaşamın o bilinmeyen aşk ve düş pa- rantezlerini göremediğinden yaşanıyor bunlar!.. Gazetelerde iç sayfalara sıkışmış 'yaşam fo- toğraflan'nı önemsiyorum ben!.. Sönmüş gözleriyle, başımızın üzerinde mutlulu- ğun hançerini kaldırmayı Paul Celan'ın taşın çi- çek açma zamanı olarak görüyorum... Konya'da üniversiteli kız öğrencilerin taciz edil- mesi 'yaşam fotoğraflan'ntn içinde yer alıyor, ay- nı görüntüler Istanbul'a dek uzanıyor... Istanbul'un bazı semtlerinde de kız öğrencilere ev verilmiyor, verilse bile apartman yöneticileri ge- cenin bir saatinde kapılannı çalıp "Içeride erkek varmı?" sorusunu yöneltiyor!.. Toplumda 'ahlak zabrtası' olma eğilimi giderek artıyor!.. Yine gazetelerde okumuş, televizyon ekranlann- dan izlemiştim... Ataköy'de tek başına yaşayan Ukraynalı bir ka- dın, milliyetçi ve muhafazakâr adamın tacizine uğ- ramıştı. Ukraynalı, meslek sahibi genç ve güzel ka- dını 'Nataşa' olarak suçlayan milliyetçi ve muha- fazakâr, 'iş alamayınca' doğru polise gitmişti: "Bizim apartmanda fuhuş yapılıyor!" Neyse ki diğer komşular Ukraynalı genç kadını korudular... "Bu adam, genç kıza tacizde bulunuyordu!" Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdurrah- man Kutlu'nun açıklamasını birkaç kez okudum... Birden 15 yıl önceye gittim... Izmir gibi çağdaş bir kentte, bırakın üniversiteli kız öğrencileri, erkek öğrencilere bile bazı semt- lerde kiralık ev verilmiyordu... Üç-dört öğrenci bir araya gelip ev kıralamak is- tese, ev sahibi "Acaba bunlaryasadışı örgütüye- si mi?" diyerek "hayır" yanıtını veriyordu... Diyelim ki öğrenciler ev kiraladı... Bu kez apartman sakinlerinin içine kurt dü- şüyordu: "Evlehne giren çıkan belli değil, mutlaka bun- lar terörist!" • • • Yıllar gelip geçti!.. Yıllar, topluma sevgiyi öğretemedi!.. Aşk ve düş parantezlerinin içinde dolaşamayan toplum 'acabalaria'yaşamayıyeğledi!.. Aslında çiçek açma zamanıdır taşın!.. Çiçek açarsa, gökyüzüne salt kar yağar mı diye bakılmazsa yolları ceviz kabuklanndan ayıkla- yıp yürümeyı öğreniriz!.. Bir düşünce ağaç boyu ışığa dolanmış olur!.. Geleceğin yaprakları da böylece büyür, insan- ların söyleyecek şarkılan, türküleri olur... Çocuklanmız ışığa dolanır, onlardayaşamı sev- gi çiçekleriyle çoğaltır!.. hikmet.cetinkaya(g cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Kemal Derviş'ten ikinci itiraf: Sorunun derinliğini anlayamadım ANKARA(Cumhuri- yetBûrosu)-Devlet Ba- kanı Kemal Derviş, Tür- kiye ekonomisindeki bu- nahm dalgalannı yorum- larken "Krizter öngörü- lebilse, zaten krider ya- şanmazdLYa dakıiderin boyutuve anündaki tüm nedenler yeterli ölçüde algüanabihniş olsaydı, krizierin önlenmesi için gerekh'tedbüier de daha önce ahnabüirdi" dedi. Kemal Dervış, SP mil- letvekili Zeki Çelik'in TBMM Genel Kuru- lu'nda "Ben de hata yap- üm" sözleriyle ilgili so- ru önergesini yanıtladı. Derviş, görev zaran baş- ta ohnaküzere bütçe sis- temi dışında tutulan "giz- ti borcun" ne kadar art- tiğını ve bankacılık sis- temindeki sorunun de- rinhğini ilk bakışta an- layamadığını itiraf etti. Yahıız sosyal boyutu ön planda tuttuğu acıklama- İannın siyasi amaçh yo- rumlandığını savunan Dervış, şu görüşleri kay- detti: "Ozel durumum, doğalolarakkamuoyun- da ve medyada ûya gö- rüşkrirninvegeleceğe fliş- kin sryasi planlanm olup nhnarhgmm snrgııbnmji- sma neden oktu. Ancaksi- yasi anlam taşrv'abüecek sözleri sarf etnıese\ dim çok daha ryi olurdu." Dünyada pek çokülke- nin 2002 yılında ciddi durgunluk riski ile karşı karşıya buhmduğunu, an- cak Türkiye'nin yeniden sürdürülebilir büyüme sürecine girmeye hazu 1 - landığını belirten Derviş, TBMM Genel Kuru- lu'nda da dile getirdiği hatalannın ekonomiye herhangi bir maliyetinin ohnadığını savundu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear