23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17TEMMUZ2001SAU O OLAYLAR VE GÖRÜŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr Emin Doğan HASOL 0 TÜ Mimarhk Fakültesı'nın I kurucusu, ilk dekanı, Mimar- larOdası'nın 1 numaralı üye- sı, Anıtkabir'ın miman, fa- kültedeki adıyla "Emin Ho- ca" 17 Temmuz 1961'de öl- müştü. Aramızdan aynhşının üzerin- den tam 40 yıl geçmiş.. Emin Onat 1908'de Istanbul'da doğmuş, 1927'de Yüksek Mühen- dıs Mektebi'ne girmiş ve mtmarlık eğıtimi vermek için "İnşaatŞubesi" adıyla açılan yeni bölümün ılk beş öğrencısinden bın olmuştu. Üçün- cü sınıftan sonra da öğreniminı ta- mamlamak ve dönüşünde kendı oku- lunda öğretim üyesı olmak üzere se- çilerek Zürih Politeknıği ETH'ye burslu olarak gönderilmişti. 1934 'te ETH 'yi bınncilikle bıtıre- rek Istanbul'a, Yüksek Mühendis Mektebi'ne dönen Onat, 1935'tedo- çent, 1938'deprofesör, 1943'teor- dinaryüs profesör olur. Bu arada 1942 yılında. Mimar Orfaan Arda ile birlikte katıldığı Anıtkabir Proje Ya- nşması'nda birincilik ödülünü kaza- nır. Yine o tarihlerde (1941) Nafıa Vekâleti'ne (Bayındırlık Bakanlı- ğı'na) bağlı "Yüksek Mühendis Mek- tebi". Maanf Vekâleti'ne (Mıllı Eği- timBakanlığı na, geçer ve adı "Yük- sek Müheudis .Okulu" olarak deği- şirken okulun "mimarbk" ile uğra- şan ve hâlâ Inşaat Şubesı admı taşı- yan kolu, Emin Onat 'ın büyük dire- nişlere karşı verdiği savaşımla Mi- marlık Şubesı'ne dönüşür. Emin Onat "numarhk"ın gönül- lüsüydü. 1942-43 öğretim yılında, yi- ne Mılli Eğıtim Bakanlığı'na bağlı Yıldız Teknik Okulu'nda Mimarhk Bölümü'nün kurulmasına önayak olur ve bölümün başkanlığını üstle- nir. Yüksek Mühendis Okulu'nun 1944'te Istanbul Teknik Üniversite- si'ne dönüşmesi sırasında Onat'ın yi- ne büyük katkılan görülür ve bu kez, Mimarhk Fakültesi'nin ilk dekanı olur. Iki dönem sürdürdüğü dekan- lığı sırasında (1944-48) yerli yaban- cı seçkin öğretim üyelerini bir ara- ya getırerek yeni bir öğretim kadro- su kurar. 1946'da Britanya Mimar- ları Kraliyet Enstitüsü (RIBA) ken- disine onursal üyelik payesi venr. 1951 'de Istanbul Teknik Üniversıte- si Rektörü olur. Onat, güçlü kışihğı ve yönetıcı-ho- ca nıtelığıyle, dönemin önemli iki mi- marhk okulunu, dekoratör-mimar (tt beaux-arts*) geleneğine sahip Gü- zel Sanatlar Akademisi ile yapımcı mimar geleneğindekı Istanbul Tek- nik Ünıversitesi Mimarlık Fakülte- sı'nı birbırlenne yakınlaştırmaya, aralannda bağlantı kurmaya çalışır. I954'te Mimarlar Odası kurulunca da Oda'nın 1 numaralı üyesi doğal- lıkla Emin Onat olacaktır. 1956 yılında, Hannover TH'sının 125. kuruluş yıldönümünde seçilen 6 yabancı bilım ve sanat adamı ara- sında Emin Onat'a da, mimarlık adı- na sunduğu üstün hizmetlerden do- layı fahri doktorluk payesi venlır. Onat, hocahğın yanı sıra serbest mimarhk çahşmalarını da sürdür- müştür. Önce bireysel çahşmalar. daha sonra Anıtkabir ve Sedad H. EJ- dem ile ortaklaşa projeler (Istanbul Ünıversitesi Fen ve Edebiyat Fakül- tesi, Istanbul Adliye Sarayı) ve yi- ne bireysel çahşmalar... 1956 sonbahannda üniversiteye öğrenci olarak girdiğımızde Emin Hoca miHetvekiliydi, ama fakülte- de adı efsane gibı sürekli olarak anı- hyordu. 1957 seçimleri, Emin Onat'ın 1954'te katılarak milletvekilli seçil- diği Demokrat Parti ıçın tükenişin işa- retiydi adeta.. Ciddi bırekonomik bu- nalımın eşiğindeydi Türkiye... 1950'den beri ıktidardakı Demok- rat Parti'nin "her mahalledebir mil- yoneryaraüna" vaatlen ve Türkıye'yi bir "kiiçükAmerika" yapma sevda- sı ülkeyı ekonomik bunalıma sürük- lemışti. Aynca, iktidarpartisinın çar- pık demokrasi anlayışı bir siyasal zorbahğadönüşmeküzereydi. 1957 seçımlerinde Onat, yeniden millet- vekili adayı olmamış ve üniversite- ye dönmüştü. Dönüşünde törenler yapılmadı, ama bir heyecan dalgası yayıldı okula. Emin Hoca'nın yuva- ya dönüşü kadar, Demokrat Parti 'den ve siyasal kargaşa ortamından aynl- masına da sevınmıştik. Dönüşünde kendısıni yakından tanıdık: Hoca öğrencilerle ilişkilennde çok seve- cen, coşkulu ve yüreklendiriciydi, ödüllendirmede çok cömertti. Ülkedeki ekonomik ve siyasal bu- nahm, 27 Mayıs 1960 askeri ihtila- lıni (o zamanki deyişle, devrimini) getırdi. Her ihtilal birilerini, çoğu kez de öncelikle kendı evlatlannı yer. 27 Mayıs'ta da öyle oldu. Dev- rimin temelinde iki grup vardı: Or- du ve gençlık (üniversiteliler). Dev- nmın sloganı bile "Ordu-gençBk el ele" idi. 27 Mayıs da bir yandan, or- dudaki subay sayısını azaltmaya yö- nelik bir tasfiye hareketine girişir- ken bir yandan da üniversitelere el Irlanda'da Katolik Protestan. Bal- kanlar'da Arnavut Sırp. Iberya'da Is- panyol Bask. Filistin'de Yahudi Arap. Kıbnsta Türk Rum. Kafkasya'da Aze- ri Ermeni. Yine Kafkaslar'da Gürcü Abaza. Derken Rus Çeçen vb. vb. Cezayir'de, Afganistan'da, Afrika ülkelerinde, Güney Amerika'da, Ingil- tere'de... Neresi varsa ınsanla dolup taşan.. neresi varsa içten dıştan kay- nayan... Açlıklar içınde, yalınayak, el- lerinde en modern silahlaria çatışan. Karaderili, beyaz derili, san derili. Ama hepsi aç, penşan. Birdilim ekmek pe- şinde koşan... Tevfik Fikret'in yıllar önce dediği gibi: "Heryerde kan kan kan." Üç bininci yıl mı? Umutla bekledi- ğimiz yeni yüzyıl bu mu? Şimdi biz, 2001 'li yıllarda mıyız? Zaman geçtikçe bir şeyler değışir. Eski alışkanlıklar, eski duygular, eski kin- ler, düşmanlıklar? Kim demişse yalan! Bizi ta çocuk- lukta kandırmışlar? Zaman yerinde saymış, harta gerisin geri gitmış! llk- çağlann insanını alın getınn, hiçbirfar- kı yok bugünün insanından. Var, giy- EVET/HAYIR OKTAY AKBAL 'Silah UretUkçe Fabrikalar!' sisi ayrı, öğrenimden geçmiş, radyo- su, buzdolabı, TV'si, bilgisayan bil- mem nesi var... Evi sıcak, ya daserin. Arabası, uçağı var. Ama beyninin için- deki bir nokta, bir yer, bir köşe hep ay- nı! Hep şiddete yönelik! Daha iyi olmak, daha iyı yemek içmek, daha üstün bir düzeye çıkmak... Her şey kendisi için! Hele şimdilerde kureselleşme diye bir şey var; sen dünyanın bireyisin, niye eski kalıplann içinde kalacaksın.. çık git başka ülkelere, bul bir aydınlık, ona katıl. Ama halkın ezilmiş, yıkılmış, ne umurun?.. Nahrt Ulvi Akgün birşairdi. Birfel- sefeci... İyi niyetli biryurttaş örneği.. güzelliklerin, dostluklann adamı. Dostumdu. Her Izmir'e gidişim Kor- donboyu'nda bulurdum akşam üstle- ri... Hasır şapkası başında, Charies Bo- yer bakışı, duruşu... Son günlerinde bir şiir yazmış. Okusam mı? "Bütün ülkelerde ateş kan Bütün ülkelerde yıldırma var Silah ürettikçe fabrikalar Sevmedikçe insan insanı Sömürü sürdükçe bir yandan Kentler delik deşık toz duman" TV'de her yıl bellı bir gün gösterir- ler. Kuzey Irlanda'da Katoliklerin ya- şadığı bir sokak vardır. Oranga tarika- tının Protestanları ellerinde bayraklar, flamalar.. sırtlarında kapkara giysiler, kadın-erkek, çoluk-çocuk ille de o so- kaktan geçmek isterler. Inat bu ya!.. Vaktiyle üç yüz yıl önce Katoliklere karşı savaşmışlar, kazanmışlar! Neya- pıp edip zafer kutlamasını Katolik ma- hallesinden geçerek yapacaklar... Kav- ga kıyamet kopar, insanlar ölür, yara- lanır. Bu hiç değişmez, her yıl yinele- nir... llkelliğin bu kadan az görülürl Oy- sa hepsi öğrenim görmüş insanlar. Proteston ve Katolik. Müslüman ve Yahudi, solcu ve sağcı. Zengin ve yok- sul. Varsa yoksa düşmanlık! Ez eze- bildiğini... Evet fabrikalar silah ürettikçe.. edebiyat, sanat, müzik.. İnsanı de- ğiştirirmiş derler. En büyük güç der- ler! Değil, en büyük güç bencil duy- gular, bencil çıkarlar, birey olsan da ulus olsan da dünyanın banşçı, dostlukçu dernekleri, birliklerini kursan da, de- ğişmiyor. Hepyazanz. Konuşuruz. Dertleşiriz. Ne olacak bu dünyanın hali? Hadi bir kadeh rakı, biraz meze. Unut kendini. "Dünyayansa benim hasınmyanmaz" dersin. "Bana mı kaldı düzeni değiş- tirmek, insanı gerçek insanyapmakl..' 2ya Osman Saba bir şiirinde ne de- mişti: "Allahım, sen yaratmadın in- sanlan." attı. O tarihlerde sayılan zaten çok az olan ünıversıtelerden 147 öğretim üyesi, hiçbir gerekçe açıklanmadan Mılli Bırlik Komitesi'nce bir anda görevden uzaklaştınldı. Uzaklaştın- lan pek çok değerli öğretim üyesi- nin arasında ne yazık kı Ord. Prof. , Emin Onat da vardı. Herhalde, bir dönem önce Demokrat Parti'den mil- lervekili olması ve Istanbul'daki imar hareketleri sırasında, çok etkili ol- masa da Adnan Menderes'in yanın- da görülmesı, kendisi için kötü pu- an sayılmıştı. Tasfiye olayı, üniversıte çevrele- rinde genelde hoş karşılanmasa da, aynlmak zorunda kalanlar için ister istemez gurur kıncıydı. Bence, 147'ler olayı Emin Hoca için, dönül- mez sonun başlangıcı olmuştu. Üni- versiteyle yasal bagırun böylesine an- lamsız ve nankörce kesilmesinin onun yaşamında büyük bir darbe olduğunu düşünmemek elde değil- dir. Öğretim yaşamını arûk, çaresiz, İTÜ yerine, Hannover TH'sinin çağ- nsına uyarak yurtdışında sürdürecek- ti. Yazık ki ömrü yetmedi. Emin Onat'ın mesleksel yaşamının "eği- timci-yönetki" ve "tasaruncı" ola- rak iki önemli boyutu vardır... Bu ya- zı kapsamında Onat'ın tasanmcı- mimar yönüne aynntılanyla değin- mek istemiyorum. Eğirimci-yöneti- ci olarak mimarlık mesleğine katkı- lan, serbest mimarlık uygulamala- nyla ortaya koyduklanndan daha ileride görünüyor. En önemli yapı- tı Anıtkabir, mimarhk anlayışı ba- kımından Avrupa'nın ve Türkiye'nin talihsız bir döneminde gerçekleşti- rilmiştir ve bugünkü büyük saygın- lığını mimarisinden çok, Atarürk'ün büyüklüğünden alır. Emin Onat'ın en büyük yapıtının İTÜ Mimarlık Fa- kültesi'nin kendisi olduğu söylene- bilir. Türkiye'de mimarlık eğitiminin ve mesleğinin kökleşmesi bakımından Onat'ın katkılan unutulmaz türden- dir. Emin Onat için bizler ne yaptık?.. Burada sayılmaya değmeyecek ka- dar az şey. 17 Temmuz 2001 sabahı (bugün) kabrinin başında toplanacagız, ancak değerlerimizın arkasından ağlamanın ötesindeyapabileceğinıiz anlamlı ve kapsamh bir şeyler olmalı. PENCERE Canavar Ağzını Açtı... Türkiye bir otoriter rejimin (ya da ara rejımin) eşi- ğinde mi?.. Tartışılıyor... Uzun sayılabilecek bir süreden beri kulislerde ko- nuşulan bu tasanm medyada su yüzüne vurdu: "Bü- rokrat ve teknokratlardan oluşan birhükümet mo- deli" söz konusudur. Amaç?.. IMF programını iç ve dış çevrelere güven verici bi- çimde -bellı bir sürede- uygulamakL Türkiye'nin ancak bu yöntemle düze çıkabileceğine inananlar var. Model 12 Eyiül'de uygulanmıştı. 1980'de "24 Ocak Kararlan"i\e IMF kıskacına gi- ren Türkiye'de ortalık hop oturup hop kalkıyordu. As- ker rpüdahale etti. o zamanın Kemal Derviş'ı Tur- gut Özal'dı Dünya Bankası'ndan gelmıştı. Otoriter rejimin hükümetınde "Başbakan Yardımcısı" ve "Ekonominin Çan" oldu. IMF programı sızıltısız uy- gulandı. Solun ciğen söküldü, siyasal partiler kapa- tıldı. On yıllık "Evren - özal Dönemı" yaşandı. Din- ci ve etnikçi muhalefetin palazlanması ıçın bütün to- humlar Anadolu toprağına atıldı. "Dolarizasyon" ve "depolitizasyon" o günlerin marifetidir. Sonra ne oidu?. Ne olduğu meydanda!.. • Peki, bugün durum nedir?.. Neden Türkiye demok- rasinin değil de bir otoriter rejimin özlemlenyle rüz- gârlanıyor?.. 12 Eyiül'de yurttaş evinin kapısının önünde kim vur- duya gidiyor. sokakta, parkta rahatlıkla ve güvenle dolaşamıyordu. Bugün de güvensizlik var.. Ancak bu daha sinsi bir güvensizlik... Yurttaşın "ekmeğine, aşına, işine" saldın, toplum- da derin bir huzursuzluk yaratıyor. Belirsizliğin yal- nız alt katmanlan tedirginleştırdiği sanılmasın, ser- mayenin doruklanndaki nice şirket bıçak sırtında!.. Piyasa her sapah "Acaba hangi banka kapatıldı "di- ye uyanryor. Ülkeye "tek seçenek" olarak dayatılan IMF programı ateşten bir gömlek... Ateşten gömleği giymek kolay değil, hükümet ikir- cikleniyor... İki arada bir derede kalan toplumda, dırenış güç- leri uç veriyor; seçenek tartışmalan başladı bile; "Türkiye'yi satıyoriar" feryatlan yükseliyor. Herkes ne diyor: - Bu böyle sûremez 1 .. • Canavar ağzını açtı... Hergelenin ıştahı yerinde!.. Eski IMF programlannda olmayan, bu kez açıkça dile getiriliyor. Eskiden dış patron "Borç veririm faizinıalınm" di- yordu; bu kez "Borç veririm, ama, şirketin, bankan, toprağın, fabrikan, neyin varsa hepsınialınm" diyor; bu kez içerdeki patron da topun ağzında... Türkiye tümüyle topun ağzında!.. İç ve dış güç dengelerinın stratejık, taktık, teknc- lojik, fizyolojik, psikolojik hesabında kendısıni usta bilenler, yapılacak bir müdahalenin kendilerinin öz- lemlerini gerçekleştireceğını sanıyorlar... Sanı, sananın sanalıdır. Siz ra İstikbal'de fiyatlar hala Nisan serin Üstelik hediyeli! Nisan fiyatları ve Yazlık Pike armağanıyla. • Peşin fiyatınalljlay taksit • %BÜ nakit ödeme indirimi ^ varan vadeler Rengarenk Yazlık Pikeler Argos, Atlas, Combina, Gloria, Modena, Samba, Vincenza, Victora, Violette, Verona Tek Kişilik Kanepeler 1 adet Tek Kişilik Petek Pike hediyeli. Violette Kanepe, Desen: Zebra Sarı kanepe, Oesen: Sun Trua Navy Bonus Cord logosu bulunan Kim Istıkbal bayılerınde boruslu altsven$ lceyfı www.istikbal.com.tr Ücretsiz TSkttki Hafti 0800 361 5558 Kampanya TC Sanavı Bakanlıgı'nın 25 Mayis 1994 tarıh ve 21940 savılı Resmı Cazete'de yayınlanan teblıgıne uygundur 25 06 2001 lanhınde ba;layan kampanya, 29 07 2001 tanhıne kadar ^urecektır KDV oranlannda meydana gelebılecek değışıkhkfer fiyatlara aynen yansıtılacaktfr Istıkbal, urunlerı uzennde onceden befırtmeksızm değışıkfık yapma hakkına sahıptır Kampanya koşullarıyla ılgılı aynntılı bıtgr ıçtn fütfen bır Isîıkbal Yetkıİı Satıcısı'na başvurumjz Isttkbal A Ş O S B N C a d N o 7 3 38O~O Kayserı istikbal nacak çok fey var"
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear