23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
f 9NİSAN 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Mücadele Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'in hazıriadığı "ulusal program"ı edinip baştan aşağı okuyan Mustafa Kahramanoglu, ekonomik krizden çıkış jçin önerilen çözümleri uzun vadeli bulmakla biriikte "lyi, hoş" diyon "hiç olmazsa öngörülen ilkeler uygulandığında yıllardır süregeien sorumsuz politikalara, yolsuzluğa çanak tutan uygulamalara bir neşter vurulabilecek." Ne ki Mustafa Kahramanoğlu, programın 28. maddesinin ii bendinde açıklanan hedefi anlamakta zoriuk çekiyor... Çünkü Kemal Derviş, kendisini gölge gibi izleyen gazetecilerin bile dikkatinden kaçan bu bölümde "yolsuzlukla mücadelenin önlenmesinin hedeflenmesrnden söz ediyor... Belli ki Kemal Derviş uzun yıllardır yaşadığı Amerika'dan ve çalıştığı Dünya Bankası'ndan döndükten sonra Ingilizce düşünmeye devam ediyor; Ingilizce düşünüp Türkce yazınca da ortaya yolsuzlukla mücadelenin önlenmesi çıkıveriyort Elektronfc posta derûzsomâcumhunyetcom.b' Ttfc 0.212,512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Kemal Derviş, Ankara sokaklannda şortla dolaşmış... "Tasarrufa oantolondan baslamıs olmalıl" I stanbul'un bir köşesinde koskoca bir belde ayağa kalkmış "ölmek istemiyoruz" diye ba- ğırıyor... Yakuplu halkı, Ambarlı'nın yanında- ki Altaş limanının içine yapılmakta olan sıvı- laştınlmış petrol gazı dolum tesislerine karşı çıkıyor... Çünkü tesislerin kurulacağı yer birinci derece dep- rem bölgesi ve aynı zamanda heyelan alanı... Büyük bir yer sarsıntısı veya bir toprak kayması ile gaz tankiannın yanıbaştndaki yerfeşim bölgesini cehenneme çevirmesi söz konusu... Görünen köy kılavuz istemiyor ama Anadolu Ban- kası'nın sahibi Mehmet Rüştü Başaran'ın şirket- lerinden HABAŞ, sıvılaştınlmış petrol gazı dolum te- sislerini kurmakta iddialı... Çünkü kimse HABAŞ'ı durduramıyor! Devlet bile! Büyükçekmece Kaymakamlığı'nın yazısına bakı- lırsa devlet halkın ölmesini asla istemiyor; binlerce kişinin yaşadığı toplu konutların yanıbaşında patla- Yakuplu yıcı, yakıcı ve yanıcı madde depolanmasına yöne- lik tesis yapımına izin vermiyor... Bölgenin bağlı olduğu ANAP'lı Yakuplu Belediye Başkanlığı'nın yazısına bakılırsa yerel yönetim ön- ceden verdiği inşaat ruhsatını tehlikenin farkına va- nnca iptal etmiş, artık halkın yaşaması istiyor... Tabii, bütün bunlar kâğrt üzerinde oluyor... HABAŞ, kaymakamlığın ve belediyenin gözü önün- de yaklaşık altı aydtr sürdürdüğü inşaatın alt yapı- sını tamamlamış bulunuyor artık... Yasağa rağmen inşaatın altyapısını bitirme başa- nsında hiç kuşkusuz Büyükçekmece Kaymakamlı- ğı'nın ve Yakuplu Belediye Başkanlığı'nın da payı var... Geriye tanklan getirip yerieştirmek kalıyor! Bir de, Istanbul İİ Çevre Müdürlüğü'nden Çevre Etki Değerlendirme, yani ÇED Raporu almak... Yakuplu halkı biliyor ki, kaymakamlığın gaz depo- su yapımına izin vermemesi, belediyenin inşaat ruh- satını iptal etmesi birer göstermelik uygulama.... Kaymakamlığın ve belediyenin, üzerinde Türki- ye Cumhuriyeti" yazan yazılan göstermelik yazılar olmasa HABAŞ, değil ÇED raporu almak, rapor için başvuruda bile bulunamaz... Dolayısıyla birinci derece deprem bölgesinde ve hatta heyelan bölgesinde üstelik toplu konutlann bur- nunun dibinde kurulacak bir parlayıcı, patlayıcı, ya- nıcı madde deposuna "uygundur" raporunun veril- mesi de sürpriz olmayacak! Yakuplu halkı Çevre Bakanı Fevzi Aytekin'e ulaş- maya çalışıyor... Ancak asıl adres Içişleri Bakanı Sadettin Tantan olmalı... Devletin resmi belgelerine rağmen inşaat nasıl ta- mamlandı sorusunun yanrtı bulunmalı! SESSÎZSEDASIZ(l) NimtKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdincutkucâyahoo.com Aşağı tükürsek knz, yukan tükürsek kriz.. En iyisi krize yolaçan polıtikacılann'yûzü.. Trakya Üniversitesi'nin kütüphanesi Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osrnan Inci, Çağdaş Yaşamı Des- tekleme Derneği Edirne Şubesi'nin öğrenciler arasında yaptığı ve üniver- site kütüphanesinin yetersiz olduğu sonucu çıkan ankete itiraz ediyor: "Yaklaşık 23 bin öğrencimizden 192'si ile yapılan anketin üniversi- Üniversitemizin Merkez Kütüphane- si ise 1997 yılından itibaren kaynak- lan zenginleştirilerek yenilenmiş ve bilimsel kütüphane niteliğiyle web sayfası üzerinden de kullanıcılann eri- v şimine açılmıştır. 1999 yılından bu ; yana Trakya Üniversitesi Merkez Kütüphanesi'ne ilişkin anket çalış-p p ş çş temizin Ayşekadın Yerleşkesi'nde J- malan üniversitemiz tarafından sür- gerçekleştirildiği belirlenmiştir. dürülmektedir. 1089 öğrencinin katı- Burada sadece okuma salonu ola- lımı ile gerçekleştirilen son anketin rak kullanılan iki birim kütüphanesi verilerine www.trakya.edu.tr/kutup- vardır. hane adresinden ulaşılmaktadır." flllTiî A™ 0 "* 3 0 köftecişi McDonald's, Jürkiye'deki üniversitelerde ilk ve U U I U tek şubesini ODTÜ'de açtı... ODTÜ öğrencileri yaklaşık iki aydır med- yaya yansımasa da McDonald's'ın kapatılması için yoğun bir kampanya sür- dürüyor. En güzeli de Bergamalı köylülerin getirdiği peynir, zeytin ve ekmek- teri McDonald's'ın önünde yemeleri oldu... Fakat en etkilisi, tüm ODTÜ'lüle- rin Amerikan köftesi yemezlerse aç kalmayacaklannı anlamalan olacaktır. Kriz ve Tespitler TANJU ERDEM Emekli Amiral Türkiye, ABD'nin (ve de peşi- ne taktığı gelişmiş ülkelerin) so- ğuk harp sonrası ortaya koydu- ğu düzene uyum sağlamak uğ- runa süreklı krizler yaşıyor. Bu krizlerTürkiye ulusunun yaşamı- nı nesnel olarak kötü şekilde et- kilediğinden, istikran sağlamak üzere yeniden yapılanma prog- rarntan yapılıyor. Ekonomik, ma- li önlemler alınryor. HattaABD ve gelişmişlerin vazettikleri ekono- mik ve mali polrtikalannı uygu- layan, izleyen ve kontrol eden uluslararası örgütlerin birinde üst yönetim görevlerinden biri- ni üstlenmiş bir Türk bürokratı- nı krizi gidermek üzere ekono- mik ve finansal yönetimin başı- na getiriyoruz. 24 Ocak 1980 kararlanyla başlayan bir döne- min gerçeklerini dile getirmek gerekiyor. • Bugün Türkiye'de iki görüş çatışmaktadır. Binnci görüş Tür- kiye'nin her ne pahasına olursa olsun ABD ve AB'nin izinde, on- larn öngördüğü yapısal değişi- mi yapmak suretiyle küreselleş- menin (Yeni Dünya Düzeni'nin) bir parçası olmasını istiyor. Bu görüş sahiplerine göre Türkiye kaoitalist düzenin tam anlamıy- la çinde yer almalı. Ulusal Kur- tuluş Savaşı sonrası kurulan Tür- kiye Cumhuriyeti'nin tam ba- ğınsız ulus-devlet anlayışı ve orun değerler sistemi çözülme- li, 7ürkiye'nin başlıca ekonomik olanakları ve ekonomi yönetimi çoculuslu ya da ulus ötesi ya- bancı sermayeye ve onunla iş- biriği yapan yerli girişimcilere geekli güvenceler de sağlana- raı terk edilmelidir. Türk dış si- yaseti ve savunma stratejileri bttstikamette yönlendirilmelidir. Bujün görünürde iktidar, mu- haefet tüm siyasi partiler bu gö- rüjü desteklemekte, krizden çı- kıa bu yolda görmektedirler. Ikhci görüş ise böylesi bir dö- nende Türkiye'nin Atatürkçü dtşünce sisteminin öngördüğü ilke ve değerierin hayata geçi- rilnesi sonucu uluslar ailesin- de çağdaş, gelişmiş, aydınlan- mş, onuriu ve saygın bir yeri olicağı kanısındadır. Bu görüş saıipleri krizin çözülmesinde öaaynakların harekete geçiril- msi gereğini vurgulamakta, kur- tujşu ABD, AB ve IMF güdü- mı dtşında ulusal ekonomiye, k&nakların planlı kullanımına örcelik veren özgün bir ulusal pngramın hazırianıp uygulan- rnya konulmasında gönnekte, ~ tcolumda bugün gözlenen çü- rünüşlüğün ortadan kalkması içi yeni bir siyasi oluşum, top- lınsal birlik ve dayanışmanın lüumlu olduğuna inanmakta- dıiar. • Türkiye'yi bu duruma geti- re borç ekonomisı Özal döne- rrve zihniyetinin ülkemize yü- kdür. Çok borçlanan bir ülke- nr bağımsız, onuriu yaşaması vcsağlıklı gelişmesi olanaksız- d:IMF ya da desteğindeyaban- ctaynaklardan sağlanacak ma- li ianaklar, nispeten kısa vade- li rediler olduğundan periyo- dıolarak bu krizler yinelenecek- ti »Program ulusal nitelikte ol- mayacaktır. ABD, AB ve IMF'yi tatmine dayanmaktadır. Ulusal kurtuluştan bahsetmek abestir. Ulusal kurtuluş emperyalist güç- lerce yok edilmek ıstenen bir ulusun yaşam savaşıdır. Bugün gerçekten bir ulusal kurtuluş mücadelesi vardır. An- cak bu genelde 50 yıldır iktidar- daki teslimiyetçi yönetimlere karşın ulusun desteğini kaza- nan Atatürkçülerin emperyal güçlere ve onlarla işbirlrgi ya- panlara karşı akılla, sağduyuy- la, bilgi ile, azim ve karariılıkla, erdemle ve örgütlü şekilde ve- rilecektir. Türkiye Cumhuriye- ti'nin kuruluş ilkeleri ve değer- leri savunulacaktır. Bu mücade- lenin kazanımı, kimsenin şüphe- si olmasın, Türkiye'yi olduğu gi- bi Batılı, gelişmiş güçleri de ra- hatlatacaktır. • 15 yasanın önemli bölümü kamu kurum ve mallannı özel- leştirmeye ve/veya yabancılara satmaya olanak sağlamaktadır. Osmanlı'nın Tanzimat'tan çö- küşüne, Cumhuriyetin kurulu- şuna uzayan bir tarih filmini bir kez daha seyrediyor gibiyiz. Ka- munun boyut ve sektör olarak stratejik nitelikli ve artı değer sağlayan üretim ve hizmet ku- rumları bu ulusun kalelerıdir, öz- kaynaklandır, gücüdür. Bunlar özelleştirilmemeli, blok olarak yabancılara ve büyük sermaye- ye satılmamalıdır. Verimli çalış- mayanlardüzeltilmelidir. Bir kriz döneminde fiyatlar dibe vurur- ken bunlann yok pahasına elden çıkarılmalarının vebalini kimse taşıyamaz. • Kapitalizm, büyük ekonomik krizleri yaşarken ABD'de New Deal, Almanya'da Hitler'in dev- Jetçi politikalarıyla kamu yatı- nmlanna yönelerek krizi aşmış- tır. Gerçek bu iken kamu teşeb- büslerini özelleştirme nedendir? özel bankalar devlet yönetimi- ne gırerken temel işlevleri olan kamu bankalarının özelleştiril- mek istenmesi bir çelişki değil midir? • Gelişmiş ülkeler ekonomik küresel bir serbestiyi savunur- ken kendi ulusal çıkarlanyia ça- tışan her ekonomi ve finans et- kinliğine koruyucu, himaye edi- ci önlemleri almakta, devlet mü- dahalesinde bulunmaktadırlar. Bu, emperyalizmin, 300 yıldır uyguladığı araçları değişen te- mel yöntemidir. • Kamu ve özel yaşamda mü- şahede edilen yolsuz'uklar, çe- teleşmeler, etik sorunlar; azge- lişmiş ya da devletin işlevlerini yeterince yerine getirmeyen top- lumlara özgü hastalıklardır. • Devleti küçültme ve işlevle- rini indirgeme niyetiyle gelen ik- tidarlar, devleti bina, araç ve personel olarak büyütmüşler, nitelik erozyonu doğmuş, isra- fa neden olmuşlardır. Devletin hizmet etkinliği, sorumluluk du- yariılığı azaltılmıştır. • Son yanm asnn giderek ağır- laştırdığı sosyal meseleler cid- di boyutlara ulaşmıştır. • Türkiye'yi yönetenlerin ve özellikle siyasal erkten sorum- lu her bireyinin hazırlanan prog- ram ve alınacak önlemleri büyük bir yurtseveriik, aklın ve vicdanın ışığında sorgulaması büyük bir ihtiyaçtır. KtM KlME DUM DUMA BEHÎÇAK behlcak@turk.net İLÎ ^ AüLLETVEftiÜyfa ÇtZGtLtK KÂMtL MASARACI HARBt SEMtH POROY semlhporoy@yahoo.com BULUT BEBEK MRAYÇÎFTÇI bulutbebek@hotmaU.com c S V TM 1 4 • kriz "&iim ( "^ pauavana P |TiVîwe2. /• 'X" TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 19Nison EYÛP NAN ÖLOÛ.. OCMUÇn/. DÜZ ÇtZGİ ÜMtT ZİLELİ Ah Şu Mustafa Kemal!.. Fransız Uberation gazetesi manşet atmış: - Türk iflası!.. Fransa'nın bu etkin gazetesi birinci sayfasına Türkiye'deki protesto gösterilerinden renkli, koc- caman bir resim basmış; yetinmemiş içeride de iki tam sayfa ayırmış. Ama en çarpıcı yorum Marc Semo isimli muhtereme ait: - Türkiyearük nefesi brtmiş bir cumhuriyet... Ata- türk'ün otoriter modeli artık günümüze uymu- yor!.. Yine çok satışlı gazetelerden Le Figaro da bi- rinci sayfadan duyunnuş: - Türkiye: Tükenmiş bir rejim!.. Okuyuncagüldüm!.. "Demekkihâlâ Türkiye'nin istedikleri kıvama geldiğine inanmıyorlar, hâlâ is- tedikleri elbiseyi kolayca giydirebileceklerinden kuşku duyuyorlar" diye düşündüm... Bu nedenle de Mustafa Kemal e ve Kemaliz- me hücumu sürdürüyorlar. - Ah, bir kurtulsalar şu Mustafa Kemal'den!.. • • • Fransız gazetelerinin bu saldınlan hiç de yeni değil... 12 Eylül karşıdevriminden sonra, Türk-lslam sentezinin giydirilmeye çalışıldığı 80'li yıllarda üs- tü örtülü bir şekilde küreselleşme adı altında, ye- ni emperyalist saldınnın başlatıldığı 9O'lı yıllarda ise açıktan açığa yapılan bu saldınların tek hede- fi vardı: - Uyumlu bir Türkiye yaratmak!.. Haklannı teslim etmek gerek; bu yolda çok önemli mesafe de aldılar!.. Isterseniz kısaca anım- sayalım, anımsayalım ki hiçbirinin diğerinden fark- lı olmadığını görelim... -1980'lerde yükselen değer Türk-lslam sente- ziydi. Mimarian ise CIA istasyon şefleri Paul Hen- ze ve Graham Fuller'di. Türkiye, Sovyetler Bir- liği'ni kuşatacak "YeşilKuşakProjesi'nin en önem- li bacağıydı, bu nedenle de Islamcı bir yönetim gerekiyordu. - 90'larda, Sovyetler'in yıkılmasıyla tek kutup- lu dünya ve onun uzantısı küreselleşme devreye girdi. Artık ulus devletlere de gerek kalmamıştı. Siyasi olarak ABD'ye bağlı, ekonomik olarak ta- mamen çokuluslu dev şirketlerın egemenliğinde küçük kent devletleri yeter de artardı bile!.. Sa- tın alınan yerli işbiriikçilerin de değerli yardımla- nyla müthiş birsaldın başlatıldı. Söylenen hep ay- nı sözcüklerdi: "Sovyetler 73 yılda çöktü. Yu- goslavya dağı(tı)ldı.. Sıra Türkiye'de!.." - önde gelen Türkiye uzmanlan fetvalar verdi. ABD'Iİ Samuel Huntington, "Türkiye Batılı bir ülke olmaktan vazgeçsin, Islama model ol- sun" derken Alman Heinz Kramer, "Kemaliz- min modasıgeçti. Atatürk'ün siyasimirasıye- niden yorumlanmalı" görüşünü kitaplaştırdı!.. Türkiye'de cirit atan Alman NGO'lanndan birinin danışmanı Udo Steinbach iyice ileri giderek "so- run, uyduruk, zorlama ve yapay Türk ulusu- dur. Böyle bir ulus yoktur. Bu uyduruk ulusu Atatürk, Ermenileri ve Rumlan yok ederek kurdu" diyebildi... Batı bu saldınlan 90'larda art- tırarak sürdürdü. Bir yandan küreselleşme da- yatmasına karşı çıkan yurtsever aydınlar birer bi- rer ortadan kaldınlırken diğer yandan ülkenin eko- nomik olarak teslim aiınma süreci tamamlandı. Ge- linen noktada bu kadar açık şekilde Atatürk'ün hedef gösterilmesinin altında yatan gerçek bu!. Ama hâlâ korkuyorlar!.. • • • Bu ülkenin aydınlık insanlanndan korkuyorlar!.. Ekonomi "tam anlamıyla teslim alınmış'olsa da, en önemli köşe başlannda Batı'ya ruhunu kirala- mış işbirlikçilergörevlerini en iyi şekilde yerine ge- tirse de, en güvenilir adamlan yönetimin en üst kademelerinde fink atsa da olmuyor, kuşkulan birtürlü dinmek bilmiyor. Artık bitti denilen bir im- paratorluktan, yeni bir cumhuriyetin doğuşu sü- recini unutamıyor, bir türlü hazmedemedikleri Mustafa Kemal'i henüz yenemediklerini düşünü- yoriar... - Çok doğru düşünüyorlar!!! E-posta: uzileli@ixir.com Faks:(0212)287 42 41 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/Güzel renk- li çiçekler açan bir süs bitkisi. 2/Bir- kaç renkli ip- likten yapıl- mışdokuma... Danstaerkeğe 6 eşlik eden ka- dm. 3/ Eski Mısır'da gü- neş tannsı... 1 2 Müzikte türlü sesler arasında sağlanan uyum. 4/Aölgan,gö- 2 zü pek... Bayrak. 5/ 3 Bir meyve... "Eğil bir yol öpeyim/ — karanlık görmez- ler" (Türkü)... Titan elementinin simge- ' si. 6/Taze sığır güb- resi. 7/ Tarihöncesi dönemlerde tannlara adak olarak sunulan küçük heykelcik... Bir sahnenin fılme alınabilmesi için açık ya da kapalı bir mekânda hazırlanmış yer. 8/ Tann bağışlamasından yoksun kalma... As- ya'da bir çöl. 9/ Yüz, el ve kol hareketleriyle dü- şünceyi anlatma sanatı... Bir nota. f YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tropikal bölgelerde yetişen ve tomurcuklan ba- harat olarak kullanılan bir ağaç. II Çorum'un bir ilçesi... Bir yapının üst yüzü. 3/ Radyum elemen- tinin simgesi... Orkestrada yer alan üflemeli çal- gılar grubu. 4/ "Kuzgun —": Heykelcimiz... Herkes, başkalan. 5/ Ateş... Bir zaman birimi... Boru sesi. 6/ Bir ay adı. II Çok sevilen kimse ya da şey... Voleybol ve teniste oyunun her bir bö- lümüne verilen ad. 8/ Ters, berbat, çok kötü... Halk müziğine özgü telli bir çalgı. 9/ Duygu ve düşün- celeri belirtecek biçimde yüzde beliren kımılda- nışlar... Renyum elementinin simgesi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear