14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
t 9 NİSAN 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr 15 UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt 'Istanbul gibi Istanbul' projesinde kentsel koruma için 'iki örnek' inceleniyor... Roıııa gizemli, Paris özeııli• Istanbul'un bir "dünya mirası" olarak korunması ve yaşatılması için nasıl yönetilmesi gerektiği araştınlırken Roma ve Paris'te gözlenen başannın da hukuksal altyapılan değerlendiriliyor... lçişleri Bakanlığı'nın isteğiyle Marmara ve Boğazlan Belediyeler Birliği'nin (MBBB) eşgüdûmünde sürdürûlen "tstanbul gibi İstanbuT projesinde temel amacın "sorunla- n çözebikcek bir yeni yönetim mo- deüni" bulmak olduğu artık bilını- yor... Geçen yılın kasım ayından bu ya- na MBBB'de çahşmalannı sürdü- ren "Yönfcndinne Kurulur> nun ise öncelik verdıği kavramlar arasında Istanbul'un bir "Dünya Mirası" ol- ması en önemli vurgulama. Yani artık öylesine bir yönetim düzenı kurmahyız kı Istanbul'umuz hem "tarihsel, kültürel vedoğalkim- Kğini" sûrdürsûn hem de kent hal- kına "çağdaş yaşanun uygarhk ge- reklerini" sunabılsın... Yönlendirme Kurulu'nun işte bu hedefler için "Dünya kenüerinden örnekkri" de ırdelediğı çalışmala- nnda özellikle yine "evrensel değer- lerinkorunması" açısından mercek altına aldığı iki kent ise Roma ve Paris- Duygu ve sanat kenti İtalya'nın başkentı Roma, sadece "7 tepe" üzerine kurulmuş olması Trevi ÇeşmesL. Kimüeri yeniden gelmek için sevdikleri adına da para atar, kimileri de atmaz~ Ancak, Ro- ma'yı ziyaret eden herkes, bu çeşmeden duygulannı da yudumlar» (Fotoğraf: OKTAY EKtNCÎ) . ya da "antik" geçmişindeki benzer- lıkler açısından değil, belki daha da önemlısi "romantik" kimliğiyle îs- tanbul'la ortak denilebilecek duy- guları taşıyor... I.S. 395'ten sonra "Doğu Roma" olarak bu "gizemH" kentle zaten "akrabahk" da yaşamaya başlayan Istanbul'un, özellikle "şarlalann- daki" aşk ve kent sevgisi geleneği, Roma için bestelenmış tûm Italyan melodilennde de var... Bizans'ın ardından Osmanh dö- neminde doruğa çıkan sevgi teması Istanbul'la öylesine bütünleşmıştır ki, örneğin Çamhca, Göksu, Boğa- ziçi,Adalar,BeyoğhL. ve birçok sem- tini konu alan tüm şarkı ve tûrküle- rinde bugün bile sevdahlann dille- rinden düşûrmedikleri dizeler sıra- lanır... Benzer şekilde Roma şarkılann- da da kentle insan sevgisi birlikte duyumsanırken özellikle kımi anıt- lar ve eski mekânlar da sadece bu duygulann hizmetindedir... Örneğin, kentteki 300'den fazla tarihı çeşmenın en ünlüsü Berni- ni'nın 1620'lerde yaptığı Barcacda Çeşmesi olsa bıle, Roma'ya konuk olan her sevdalı kişinin mutlaka zi- yaret ettiği ise Trevi Çeşmesi'dır. 1730'larda Niccok) Sahi'nin kente kazandırdığı ve yapımı 30 yıl süren bu "aşkçeşmesinin" havuzuna "pa- ra abkhğında", Roma'ya yeniden gelineceğine inanılır... Tarih içinde Istanbul'la işte böy- lesine duygulu benzerlikler taşıyan Roma'nın, bugünkü Istanbul'dan en önemli farkı ise aynı tarihin "mima- ri ve kentsel değerlerini" büyük bir özen ve titizlik içinde koruması... Çamhca, Göksu ve diğerleri, ar- tık sadece şarkılarda birer "hasiret" olarak kaldı; Roma şarkılanna esin kaynağı olan mekânlar, bınalar, anıtlar ise neredeyse "eksiksiz" du- ruyor. Bunun nasıl sağlandığı ve Roma'nınneden "vokedümeden" i- mar gördüğü incelendiğınde ise kar- şımıza kültürel korumacılıktan ödün verilmeyen bir "yönetim di- siptini" çıkıyor... Tarih nasü konınuyor? Italya'da 1939'da çıkanlan koru- ma yasası uyannca Kültür Bakanlı- ğı'nın başkanlığında ilgili bakanla- nn, yerel yönetımlenn, ünıversitele- rin temsilcileri ve uzmanlardan olu- şan bir "Ulusal Koruma Komitesi" var. Bu komite ve eşgüdüm içinde çalışan "Bölge Koruma Yönetimle- ri" üzennde ise kımse bır "baskı" ya da "siyasimüdahale" yapamıyor; çünkü "Anayasal özerkHğe" sahıp- ler... İşte bu özerk ve bilımsel yönetim- ler, belediyelerin de yaptıklan ımar planlanm "koruma" açısından ın- celeyip onaylıyorlar. Ya da geri çe- virip, varsa tarihe duyarsız önerme- leri "düzeltmelerini" ıstıyorlar... Italya'da bu uygulama bızdeki gi- bi "demokrasi" tartışmalanna konu edilmediği gibi, halk da memnun, beledıyecıler de... Çünkü Roma, bu sayede hem "dünya mirası'', hem de "dünya kenti"... Bunun sağladığı kazanımlann büyük ve "kahcT bir zenginhk kaynağı olduğunu Roma- lılar yaşayarak görüyorlar... Fransa'da koruma bilinci yüksek, ama 'devlet' yine devrede Demokratik disiplin Paris'intarihidokusuna meydanokurcasuıa yükseüp,kente"tepeden" bakan Eyfd Kulesi, duyarb kesinüerce hâlâ eleştiri konusu yapüabiliyor™ Onlü bir Fransız aydına sormuş- lar, "Paris neden en güzel Eyfelku- lesinden görünür?_" Yanıt, kentin tarihsel sıluetıne saygılı bir "kültü- rün" özetidir: "Çünkü Eyfel'den baktnca, Eyfel görünmez de on- dan~" GerçektenParis'te, kocabir met- ropolıten alanda, tarihi kimliğmi ezen ve peyzajı zedeleyen yapılaş- malar yok. Son yıllarda kimı "mo- dern denemeier" varsa bile, böyle- sıne genişbir "bütüncülkentsel ko- ruma" içinde kendıne has "renk- ler" yaratmışlar. Genel mımari ka- rakteri "tahrip" etmenin değıl, onunla "saygıtabirkomşuluk" yap- maya "özen" göstermenin örneği- ni sergüiyorlar... Yüksekyapılar ise tarihi kentin dışındalar... Paris'teki bu sonucun ardında yatan elbette ki kültürel mirasa du- yarlı "aydmlanma" bilinci. Bu bi- lincin imar ve kent yönetımine yansıyan "hukuksaldüzeni" ise ir- delenmesi gereken bir örnek... Fransa'da, "Kültürel tşkr Bölge Dairesi" bünyesındekı "Koruma Bölge KuruDan" tümüyle bilımsel ve özerk çalışıyor. Valinin atadığı 30 üyelı "Koruma Komisyonlan" da 16 bağımsız uzman, 10 bürok- rat uzman ve 4 ilgili sivil toplum kuruluşu temsilcisinden oluşuyor. "Utasal Korunacak Alanlar Ko- misyonu"nun önerdiği bölgeler, kentler, SlT'ler ise "Mimariden Sorumlu Bakanhkça" koruma ala- nı ilan edilerek "devlet güvencesi- ne" alınıyor. Buralardaki planlan da ancak aynı Komisyonca uygun görülen mimarlar yapabüiyor... îşte Pans de bu "kararbhk" için- de bir yandan "demokrasinin" be- şiğı bir kent olarak yaşarken öbür yandan "demokratik rastiantilara testtm edümeyen" bır tarihi çevre korumacılığı dısipliniyle evrensel değerlerini sürdürerek "Paris" ol- ma kimliğını de geleceğe taşımış oluyor... Wong Kar-Wai'nin eleştirmen destekli Aşk Zamanı'nın ilk gösterimi bugün gerçekleştirilecek Çiıı usulü, kınk bir aşk hîkâyesi CUMHURCANBAZOĞLU Bugüne dek filmlere gösterilen ilgiye ve özellikle akşam seanslannm biletlerinin çok önceden tükenmesine bakılırsa festival hede- fine ulaşmakta bu yıl pek güçlük çekmeyecek. Günün programma gelmce; Emek'in ilk fil- mi Her Şey Bugün Başhyor'da bu kez Taverni- er, Ken Loach'ın çok hoşuna gidecek bu" öy- küyle karşımızda. Kahraman, halkın yüzde otuzunun ışsiz olduğu bir maden kasabasında- ki nıinik çocuklan egitmekle yükümlü Dani- el. Öğrencilerinin hareketlerinden, ruhsal du- rumlardan evlerde neler yaşandığnıı yavaş ya- vaş çözmeye başlayan Daniel, kendince çö- züınler üretmeye başhyor... liinci sırada isebizim sinema elestirmenlerinin öneri listele- rinden eksik olmayan, gösteril- digı festivallerde büyük ilgi toplayan bir aşk filmi var: Aşk 7^«ânı Daha önce Chnngking Ekıpresi ve Muthı Beraberiik adlı yapıtlanm izlediğimiz Hoog KongluWongKar Wai, otuz yıl önce ya- şarrruş "kınkbir aşk hikâyesi' anlatacak bizle- re. Tıl 1962; kahramanlardan biri mutlu evlili- ği olan gazetecı Chow (Tbny Leung), diğeri de omnla aynı eve taşmmış güzel sekreter Li- Clun. Eşleri sürekh evden uzak bu iki insan, zananla arkadaş oluyor vebirUktebol vakit ge- çirneye başhyor; taa ki eşlerinin birbiriyle iliş- kis olduğunu öğrenene dek. Çok yaralanıyor- lat ama bu olay güçlü arkadaşlıklannı aşka dcaüştürmüyor... Tony Leung'un Cannes'dan enıyi erkek oyuncu ödülünükazandığı Aşk Za- mmı, son dönemin en sıradışı aşk fihnlerin- de\ biri. : estival, geçen yıl ölen Mttorio Gassman'ı îtlyan komedisinin ustalanndan DinoRisi'nın dnma geçişini simgeleyen Kadın Kokusu'yla anıyor: Bır kaza sonucu görme yetisini yitiren Yüzbaşı Fausto, bir asker öğrencinin refakatin- de îtalya'yı gezmekte, yaşadığı dramı gızleyıp hâlâ yaşam dolu olduğunu göstermek amacıy- la her firsaü değerlendirerek, kadınlan koku- lanndan tanıyarak gününü gün etmeye çalış- maktadır. Hoîlywood'un 1992'de AlPadno'yla yeniden çektiği Kadın Kokusu'nda Gassman kariyerinın en iyi oyunculuklanndanbirini ser- gilıyor. Fellini'nin, Roma'mn üst tabakasuıda ve en- telektüel camiasında yaşanan yozlaşmayı çar- pıcı bir dille aktardığı Tath Hayat'ın ük göste- rimi bu gece Emek'te yapılacak. Vakıftan aldı- ğınuz bilgiye göre, bıletleri tükenmiş fdmin cumartesi Rexx'teki gösterimi için hâlâ bilet bulunabiliyor- muş. Cannes'dan Fellini'ye Al- tın Palmiye getırenTathHayat, bir paparazzinin eşliğinde ma- gazin gazetesı ıçın Romagece- lerinde yaşananlara şahit olan ve günbegün o dünyanın düze- ni karşısuıda kişiliği törpüle- nen Marcel Rubini'nin (Mastroianni) öyküsü.. Paparazzi deyimini dünya literatürüne sokan TathHayat, bir yandan ahlaksal yozlaşmayı ka- muoyunun gündemine getirdiği için Vatikan'ın tepkisini ahnış, bir yandan da toplumsal çürü- müşlüğe kenanndan köşesinden getirdiği eleş- tiriyle Italyan solunun desteğını kazanmıştı. Atlas'ta ise teröristlenn görünmedıği, gerılım yanı yüksek bir terorizm öyküsüyle karşımız- da bugün Bertolucci. Oğlu kaçınlan bir baba- nın bu olayı kafasında nasıl çözdüğünü, o dö- nemın Italyası'nda yaşanan korkulan, belirsız- liğj anlatıyor Bertolucci. Usta yönetmenin ka- merasımn ardında Storaro yerine, bu kez çok başarılı Cario De Palma var.. Haneke ise ınsanın kendıne ve yaşadığı top- luma yabancılaşmasını bu kez Kafka'mn Şa- to'suyla gözlüyor. Günün sürprizlerinden biri. Sinepop'ta ise iki yenı îtah/an fılmı öne çıkyor; Placido Rfazotto'da mafya ta- rafmdan 1948'de katledilengenç sen- dikacının kısa yaşantısım mafya fümlerinin klasık tuzaklarına düş- meden, beş yıllık bir ön hazırhktan sonra anlatıyor Pasquak Scûneca. Mazzacurati'nın Kutsal Dil'ı ise 60'lann Italyan sınemasına öykünen bır yapun: Antonio ve Will, kırklanna gebne- lerine karşın hâlâ iş ve toplumda kendileri- ne yer bulamamış iki sersen. Küçük bir kili- seyi soyarken karşılanna çıkan hazine onlann son şansı. Zeki bir komedi-masal. Beyoğlu Sinemasf nda yine Sinema Sine- maya Bakıyor bölümünden iki sıradışı belge- sel var: bunlardan Fassbinder Benim tçin Bir Tanevdü'nın önemi, kame- ranın ardında Rosa von Praunheim (asıl adı Holger Bernard \lishwtz- ki) gibi smemayı ve eşcinsel sa- natçılann dünyasını analiz ede- bilen birinın bulunması. Diğe- ri ise beyın kanamasının ar- dmdan felç geçirip sandal- yeye mahkûm olan, an- cak üç yıllık tedavı- nin ardından ayağa kalkıp setlere dön- meyi başaran Oshi- ma'nın inanılmaz öy- küsü. Günün klasiği ise MarcelCarne'nin in- sanlığı sevmeyi bi- lenler (iyiler) ve bil- meyenler (kötüler) diye ikiye ayırdıği ve kötülüğün her zaman kaybetmeye mahkûm oldu- ğumesajını verdıği Akşam2i- yaretçilerL ODAK NOKTASI AHMETCEMAL Son Sörii Brecht'e Bırakalım mı? Geçen hafta bu köşede "Tıyatroya Tamam mı, Devam mı?" başlığıyla çıkan yazıma, baş- ta Ankara Biriik Tryatrosu ve Oyun Atölyesi olmak üzere, çeşitli sanat kurumlanndan ve ki- şilerden çok yüreklendırici destek mesajlan gel- di. Ankara BirtikTıyatrosu'nun sayın yoneticısi, Anadolu tumelerinin son durağından telefon ederek bu yazının her satınna katıldıklannı, o- tuz bir yıldır tek kuruş devlet yardımı almaksı- zın tiyatro yapabildiklerini, turneleri sırasında tüm salonlann dolduğunu bildirdi. Oyun Atöl- yes/'nin Müdürü Sayın Kemal Aydoğan'ın me- sajı ise şöyle: "Sayın Ahmet Cemal Bugün köşenizde Tûridye tiyatrosunun hali- ne ilişkin yazdığınız yazı, deyim yerindeyse içi- mize su serpti. Tiyatronun sorunlannı tartışma açısından doğnı biryöne ve zemine gerekse- me duyduğumuz şu zamanda yazınızın bu ze- mine işaret etmesi, tartışmalara doğru biryön venve konusunda etkili olur umanz ki. Elinize, beyninize, emeğinize sağlık. Oyun Atölyesi adına Kemal Aydoğan Müdür öte yandan, aynı yazıya, çok az sayıda olmak üzere, "öfkeli" diyebileceğim tepkiler de aldım. Bu tepkilerin bazılannda, Türkiye'de tiyatronun içinde bulunduğu güçlükleri bilmemekle, tiyat- ronun bindiği dalı kesmeye çalışmakla suçlan- dım. Suçlamalardan birinde, "Tûridye'de ancak bu koşullarda. yani devlet yardımıyta tiyatro yapı- labileceği" saptaması da yer almıştı. önce bu saptamaya bir soru ile yanrt vermek istiyorum: Peki, Türkiye'de bu koşullann günün birinde değişmesini sağlayacak türden tiyatro yapıl- masına ne dersiniz? özel tiyatrolann bindikleri dalı kesmeye ça- lışma suçlamasına karşı yanrtım ise şu olacak: Bir öze* tiyatronun binmek için seçtiği tek dal devlet yardımı ise eğer, o artık "özel tiyatrolar" kategorisinde değil, fakat ancak "gayn resmi ödenekli tıyatrolar" kategorisinde değertendi- rilebilir. Ben, geçen haftaki yazımda ne Türkiye'de ti- yatro yapmanın kolay olduğunu söyledim ne de devlet yardımına karşı çıktım. Benim karşı çık- tığım tek olgu, devlet yardımını, perdeleri açma- nın tek koşuluna dönüştürmektı. Ayrıca da şöyle bir soru sormuştum: Perde kapatmama- nın, varolmanın koşulunu yalnızca devletin ve sponsorlann yardımlanndan bağımlı kılan bir ti- yatro sanatı, doğrudan özüne ilişkin muhalif ve politik olma koşulunu nasıl ve ne ölçüde ger- çekleştirebilir? "Ö/Jw# tepkiler', bu soruya nedense hiç de- ğinmedi! Aynı yazımda şöyte bir saptamaya da yer ver- miştim: İçinde varolduğu toplumu döşöndürt- meyi aklının köşesinden bile geçirmeyen, dizi- lerdeki zihnıyetle, sabun köpüğü hafıfliğindeki oyunlaria tiyatro sanatı yapılabileceğine inanan bazı özel tiyatrolar karşısında tiyatro seyırcisı de seçimini yapmış, televizyon dizilennde de izle- yeoileceklerini görmek için tiyatroya gitmekten -pek haklı olarak!- vazgeçmiştiri Yarası olan, gocunsun! Ben derim ki, bu konuda son sözü Bertott Brecht'e bırakalım. Brecht, 'Tiyatroda Diyalek- tik Üzerine Notlar'm bir yerinde şöyle der: "Bu tiyatrolarda kötülüğe karşı değil, fakat ancak can sıkıntısına karşı savaş açılır?" Bu tür tiyatrolar, hangi tiyatrolardır acaba? Yazılara yanrt verirken, biraz bılgi lütfen! e-posta: ahtnetcemal@superonline.conn acem20@hotmail.com BUGUN • CRRKONSER SALONU'nda saat 20.00'de Detant & Feyza'nın 'Bir Emin Fmdıkoğhı Projesi' başhklı konseri dinlenebilir. (232 98 30) • tFSAK'ta saat 19.30'da Prof. Meriç Hızal'ın katılacağı 'Figürde Hareket' başhklı söyleşı dialar eşliğinde gerçekleşecek. (292 18 07) • tTÜ MASLAK KAMPUSU'nda saat 19.30'da Compania Ketencioğhı'nun 'Izmir'den Pire'ye Rebetiko' başlıklı konseri izlenebılır. (247 ] 7 33) • BABYLON'da saat 21.3O'da Tehin & Yarkm'ın konseri dinlenebilir. (292 73 68) İSTANBUL FİLM FESTİVALİ'IMDE BUGÜN • BEYOĞLU EMEK'te 10.30'da 'Her Şey Bugün Başhyor', 13.30'da 'Aşk Zamanı', 16.00'da 'KadmKokusu', 19.00'da 'Aşk Zamanı', 21.30'da 'Tath Hayat' adlı filmler gösterilecek. (293 84 39) • BEYOĞLU ATLAS'ta 10.30'da 'Vakit Tamam', 13.30'da 'Gülünç Bir Adamın Trajedisi\ 16.00'da 'Şato', 19.00'da 'Gülünç BirAdammTrajedisi',21 30da 'Şato' adlı filmler izlenebiür. (252 85 76) • BEYOĞLUStNEPOP'ta 10 30da 'Placido Rizzotto', 13.30'da 'Kutsal M', 16.00'da 'Aa Gerçek', 19.00'da 'Öbnek (Veya Öhnemek)', 21.30'da 'SflBaştan' adlı filmler görülebılir. (251 11 76) • BEYOĞLU BEYOĞLU'nda 10.30'da 'Akşam Ziyaretçileri', 13.30'da 'Fassbmder Benim tçm Bir Taneydi', 16.00'da 'Oshima 99+Tam', 19.00'da 'Fassbinder Benim İçin Bir Taneydi', 21.30'da 'Oshima 99+Tath' adlı fılmler gösterilecek. (251 32 40) • KADIKÖYRFJöt'te 10 30da 'Beyaz Gecder', 13.30'da'Fraıeci', 16.00'da 'Karanhk Armonüer', 19.00'da 'AteşHKan', 21.30'da 'Italyan Usuhl EvKtik1 adlı fümler izlenebılir. (336 01 12)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear