23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 MART 2001 PERŞEMBE CUMHURtYET SAYFA HABERLER RESTORAN GÖZDOYURAN TURHAN SELÇUK DÜRÜST TABİATLI İSTÂKBÜL EFENDİSİ IN HARİÎOJLÂDE MACERALARI KISIM TEKMİLİ BİRDEN . AtlL 50FRAM AÇiilL/. ASUN^MÜZıfc AMA,MÜZ V IĞ-ÎN ft/A// dünyada, özellikle Ortadoğu y da anlaşmazlıklarayol açıyor Çatışma 'sudan'çıkacakirleşmiş Milletler verilerine göre, yeryûzünde nehirlerin kullanımı ve ortak göllerden su alınması gibi nedenler yüzünden olası çatışmalar yaşanabilecek 300 bölge bulunuyor. Dış Haberter Serviâ - Yaşanun temel ve vazgeçılmez kaynaklanndan olan suya olan gereksinim, dünya nüfusundakı aşın artış, çevreye yeterince özen gösterilmemesi ve su kullanımındaki eşitsizlik, her geçen gün giderek artıyor. Uzmanlar, Dünya Su Günü'nde, artan su talebinin dûnyanın pek çok bölgesinde özellikle de Ortadoğu'da savaşlara neden olacağı uyansında bulunuyorlar. Dünya Su Günü'nde, PriceWaterhouseCoopers danışmanlık şirketi tarafindan yayımlanan su î~. raporunda, "tnsanhk tarihinm başlangıcında ateş yüzünden kabüeler arasmda çabşmalar yaşanryordu. Yalan gekeekteyse dünyada su savaşlan yaşanabilir" deniliyor. Yakındoğu ve Oıîadoğu'nun en tehlikeli bölgeler olduğuna dikkat çekilen raporda, tsrail'de tükenlen suyun üçte binnin işgal alnndakı toprakJardan elde edüdiğı belirtiliyor. Geçen hafta, Israil Lübnan'ı, ülkedeki ana su kaynağı Celile Gölü'nü besleyen nehnn yatağını değıştırip su almakla suçlayınca iki ülke arasında su yüzünden yaşanan gerginlik daha da arttı. Plcle ve Firat Türkiye'nin Dicle ve Fırat uzerinde yapmayı planladığı ve bazılannın yapımı süren barajlara, Irak ve Suriye karşı çıkıyor. Iran'la Irak arasında Şattülarap nehri, Mısır, Sudan ve Etiyopya arasında Nil Nehri'nin sulannın paylaşunı yüzünden sorunlar yaşanıyor. Bırleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, yeryûzünde nehirlerin sınırlan ve ortak göllerden su alınması gibi nedenler yüzünden olası çahşmalar yaşanabilecek 300 bölge var. Güney Asya'da Pakistan'la Hindistan arasında Indus Irmağı yüzünden gerginlik yaşanırken Orta Asya'da Amu Derya ve Siri Derya ırmaklan nedeniyle özbekistan, Kazakistan ve Tacikistan arasında çatışma çıkabileceği belirtiliyor. Afrika'da Chobe Irmağı Botswana, Mozambik, Zambiya ve Zimbabve arasında sorun oluştururken Senegal Irmağı da Moritanya ve Senegal arasında anlaşmazlığa neden oluyor. AnlaşmazlıMarın nedenl Dünya Sağlık örgütü (WH0), anlaşmazlıklann nedeninin yoksul ülkelerde nüfusun hızla artması ve su kaynaklannın israf edilmesi ya da kirletilmesi olduğunu bildiriyor. WHO'ya göre, dünyadaki 6.1 milyar insanın yaklaşık 1 milyan temiz su sıkıntısı çekiyor, her yıl çoğu çocuk 3.4 milyon insan suyla ilgili hastalıklardan yaşamını yıtiriyor. Öte yandan, dün Sıngapur'da düzenlenen bir konferansta, deniz suyunun antılmasının su sorununu çözebüeceğine dikkat çekildi. Konferansta, yeryüzünün yüzde 70'inin suyla kaplı olduğu, ancak bu suyun yalnızca yüzde 0.3'ünün tatlı su olduğu belirtildi. Uzmanlar, pek çok ülkede, tuzlu suyun ve aük sulann çeşitli antma yöntemleriyle tatlı suya dönüştürülmesiyle sorunun aşüdığını ifade ettiler. Ortadoğu ülkelerinden Bahreyn, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Umman, su sorununu deniz suyunu antarak çözüyor. Konferansta, 25 yıl sonra 48 ülkede 3 milyar insanın içme suyu sıkınnsı çekeceği, 2050 yıhndaysa, 9.4 milyara ulaşması öngörülen dünya nüfusunun 4 milyannın sıkınu yaşayacağı kaydedildi. SAĞUKSIZ KOŞULLAR CAN ALIYOR Milyarlarca insan temiz suya hasret • Her yıl 2 milyondan fazla kişi sudan kaynaklanan sıtma, ishal, kansızlık, trahom, uyku, kolera, tiroid, Hepatit A gibi 25 değişik hastalık nedeniyle yaşamını yitiriyor. Y e r a l t ı S u l a r ı v e C e v r e S e m p o z y u m u Ulusal politika yok tZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Türk Mühendıs ve Mımar Odalan Birliği (TMMOB) Jeoloji ve Çevre Mühendisleri Odalan Izmir şubeleri ile Dokuz Eylül Üniversitesi Jeoloji ve Çevre Mühendisliği bölümlerince düzenlenen Yeraltı Sulan ve Çevre Sempozyumu'nda (CEVJEO) ulusal su politikası oluşturulması gerektiği vurgulandı. Sempozyumun açıhşında konuşan Çevre Mühendisleri Odası Izmir Şubesi Başkanı Faruk tşgenç, sanayide kullanılan suyun antılmadan çevreye verilmesi, tanmda denetimsiz su tüketimi ve küresel ısınma nedeniyle su sağlamada gelecek yıllarda sıkıntılar yaşanacağma dikkat çekti. lşgenç, evsel ve endüstriyel atık suyun ancak yüzde 10'unun antılabildiğini vurgulayarak antılmadan açığa çıkan suyun büyük ölçüde çevre kırlılığme neden olduğunu söyledi. Jeoloji Mühendisleri Odası Izmir Şubesi Başkanı Setami Eren, 2050 yılında 65 ülkede toplam 7 milyar nüfusun su sıkıntısı yaşayacağının tahmin edildiğini belırtti. Eren, Türkiye'de su tüketiminin yüzde 75'inin tanm, yüzde 15'inin konut ve yüzde 10'unun da sanayide gerçekleştiğini bildirdi. DEÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Sacit Özer, yeraltı sulannda aşın pompalama olduğunu, bu durumun yeralu su seviyesini önemli ölçüde düşürdüğünü vurgulayarak bunun önüne geçilmemesi halinde sorunun büyüyeceğini söyledi. DEÜ Çevre Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ayşen Türkman da, dünyada ve Türkiye'de yeraltı su kaynaklannın yeterince korunmadığını, yeraltı sulanna evsel ve sanayi atıklannnı kanşnğını belirtti. Sempozyuma katılan Izmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina ise, Tahtalı Barajı'nda 100 milyon metreküpün uzerinde rezerv olduğunu ve Izmır'de su sıkıntısı yaşanmayacağını söyledi. Piriştina, havzanın titizlikle korunduğunu belrrterek Izmir halkının, suyun kalitesi ve teminnıde dığer ıllere göre daha şanslı olduğunu vurguladı. ttfanbulHaberServisi - Dönyada her yıl çoğun- luğu çocuk olmak üzere 2 milyondan fazla insan, suyla ilgili hastalıklar ne- deniyle hayatını kaybedi- yor, 1 milyan aşkın insan da sağlıklı suya ulaşamı- yor. 2 milyardan fazla in- san ise su yetersizliği ne- deniyle asgari temizlik koşullanndan yoksun bu- lunuyor. Istatistikler, Tür- kiye'de kişi başına düşen yıllık su tüketiminin 1750 metreküp olduğunu gösterirken, Türkiye'nin, "su faldri" ülkeler sırala- masına yakm bir grafık çizdiğinı ortaya koyuyor. GAP Idaresi Başkanlı- ğı'nm ev sahipliğinde îs- tanbul'da The Marmara Oteli'nde düzenlenen Dünya Su Konseyi'nin (WWC) toplantılan dün sona erdi. Basına bilgi vermek amacıyla düzen- lenen toplantıya, Dünya Su Konseyi Başkanı ve Mısır Su Kaynaklan ve Sulama Bakanı Dr. Mab- moud Abu-Zeid, DSİ Ge- nel Müdürü Prof. Dr. Do- ğanAlönbflek, GAP-BKl Başkanı ve Dünya Su Konseyi Guvernörü Ol- cay Ünver, Konsey Yöne- tim Kurulu üyesi Raymo- und Lafitte Konsey Prog- ram Komitesi Başkanı Aly Shady ve konseyde toplumsal cinsiyet politi-r kalanmn üreticisi Ceytaa Ortran katıldı. Olcay Ünver, DSİ ve GAP Idaresi'nin öneri- siyle Dünya Su Konse- yi'nin ilk "TematikMer- kea"nin Türkiye'de ku- rulmasına karar verildi- ğini bildirdi. Kıtlık tehdldl Konsey Program Ko- mitesi Başkanı Aly Shady de şu an 26 ülkede su kıtlığı yaşandığını be- lirterek 50 yıl içerisinde bu sayının 66'ya çıkaca- ğını söyledi. Dünyada 350 milyon kişinin içmek ve yemek- ierde kullanmak üzere yeterli suya sahip ohna- dıgını ifade eden Shady, dünyada 1.2 milyar insa- nın da temiz içme suyu içemediğini vurguladı. Dünyadaki her iki kişi- den binnin yeterli hijye- nik şartlara sahip olma- dığına dikkat çeken Shady, bunun da hastalkı- lara ve ölumlere yol açtı- ğını söyledi. Dünyada kişi başına su tüketimi, yıllık ortalama 850 metreküp civannda gerçekleşirken, Kanada ve Norveç gibi "suzengi- ni" ülkelerde bu miktar 10 bin metreküp. Çevreyeplotform tehdidi Dûnyanın en büyük açık deniz petrol plarformu P- 36, geçen hafta meydana geien patlamadan beş gün sonra okyanusun derinliklerine gömfildu. Dev platformun batmasryla Brezüya'nm ünlü Rio De Janeiro Sahili büyük bir çevre kirtiliği tehdidiyie karşı karşrya kakta. Geçen hafta alevter içinde kalan ve 10 kişniin öidüğü P-36'nın sahibi olan, merkea Brezflya'daki petrol şirketi Petrobras ise çevreye verflen zaran en aza indirgemesi için kamuoya ba$lası ahmda. Knrtarma gemileri platformun so üstündeki kahnnlannı toplarken şirket yetkilikri de okyanusa sızan binlerce ton zehirli maddeyle nasıl başa çıkacaklannı düşünüyoriar. Uzmanlar, platformdan 400 bin galon ham petrol ve dizel yağ q™r«gma ve bunun bir çevrefociasmayol açmaması için derhal önİem ahnması gerektiğine dikkat çekiyorlar. Petrol devteri arasmdaki Perrobrâs'm yetkiifleri de üzerterindeki kanmoyu baskısıyla bu konuva kayıtsız kalamayacaklannı bih>ı1ar.(Fotoğraflar:APveREUTERS) GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHANERÎNÇ Özgürliikçü, Katılımcı Partiler Nerede?Bir yandan zamlar, öte yandan da ulusal prog- ramlar yağıyor. "Kul sıkışmayınca Hızır yetişrtıez" dedikleri bu otsa gerek. Ekonomik darboğazı aşabilmek umuduyla Bay Derviş'in gelmesinin ardından, demokratik darboğazı aşmamıza yardım için de Avrupa Birli- ği çıkageldi. Her ikisine de "hoş geldin" denilmesinin ardın- da ise aynı şey var: Para. Bay Derviş'in milyar dolarlan, Avrupa Birliği'nin de milyar Euro'lan, Hazıne'ye yığacağı hayalleri, her şeyden önde değer kazanıyor. En önemli kazançlanmızdan biri de doğru ya da yanlış da olsa "ulusal" sözcüğünün anımsanmış olması. Sözcüğün anımsanmanın dışında bir işle- vi olduğunu söylemek zor. Çünkü kavram olarak yapılanlaria bağdaşır bir yanı yok. Dünya Bankası'nın (DB) Uluslararası Para Fo- nu'nun (UPF) ve Amerika Birteşik Devletleri'nin (ABD) isteklerini yerine getirmek için hazıriadığımız ekonomik program nasıl ulusal oluyor, anlamak güç. Aynı şey Avrupa Birliği adaylığı için hazırtanan programda da geçerii. • • • YıllarönceGümrük Birliği anlaşması ileyakamı- zı ve sakalımızı kaptırdığımız Avrupa Birliği, "Şun- lan şunlan yaparsan senin aday ülke statünü gö- rûşmeye başlanm" diyor. Bizimkilerde "Başüstü- ne" dercesine yapılması gerekenleri alt alta yazıp açıklıyoriar. Al sana bir ulusal program daha. Açıklamada özetlenen bölümlerin tümünü gör- meden kesin bir yargıya varmak pek doğru olmaz. Çünkü açıklamayı hazırtayanlann özetlemesırasın- da anladıklannı yazmış olmalan olasıdır. Aynı kuşku açıklamanın haberieştirilmesi. aşaması için de yinelenebilir. Heı 1 gazete ya da te- levizyonda başka bir içerik taşıyan haberlere rast- lanması, kuşkulanmayı haklı kılıyor denebilir. Bu çekinceyi anarak iki konu uzerinde dura- lım. Programın "siyasi kriterter" bölümünde Türk hükûmeti, siyasi, idari ve yargı reformlanna ilişkin çalışmalannı 2001'de hızlandıracak ve önerilerinl mümkûn olan en kısa zamanda TBMM'ye suna- cakbr. Bu bağlamda amaç, özgüriükçü, katılımcı, gûvenceli, devlet organlan arasında görev ve yetfdleri dengeleyen, hukuk devleti ilkesini Cıstûn kılan anayasa ve yasa hükümlerinin, Türkiye'nin uluslararası taahhütleri ile AB standartlan tome- linde daha da geliştirilmesidir" ifadesi yer alıyor. "Oernek kurrna özgürlüğü, banşçı toplantı hak- kı ve sivil toplum " alt başlıklı bölümde de şu cüm- leier yer alıyor 'Türk hükûmeti sivil toplumun gelişmesine önem vermektedir. Sivil toplumun güçlenmesi, Türk toplumunun gelişmesine katkı sağlayacak- tır. Dernek kurrna özgürlüğü ve banşçı toplantı hakkının daha da geliştınlmesi ve sivil toplumun güçlendihlmesiyle, bireylerin toplumsal sorun- lann çözümüne aktifkatkıda bulunmalan mümkün olacaktır." • • • Alışageldiğimiz; parlak, demokrasiden yana a- ma uygulamasının nasıl yapılacağı belli olmayan cümleler. Sanırsınız ki özgürfükçü, katılımcı, gü- venceli sivil toplum örgütleri hükûmeti ve parla- mentoyu yönlendirecekler. Hadi öyle oldu diyelim. "Hükümet ve parlamentoyu oluşturan siyasi par- tiler, liderierin sultasından kurtanhp özgüriükçü, katılımcı, gûvenceli duruma getırilmedikçe, der- neklerin ve sendikalann beklenen katkılan nasıl yaşama geçirilecek?" sorusunun yanıtı ne yazık ki ulusal{!) programda yer almıyor. Uzerinde durmak istediğimiz ikinci konu ise "Duruşma öncesi gözarb" altbaşlığıyla düzen- lenmiş bölüm. Gözaltı süresinin, AB normlanna uygun olarak belirieneceğı sözü veriiiyor. Veriliyor ama biryandan da gözaltı surelerinin yeniden uza- tılması için tasan hazıriığı çalışmaları surüyor. Görulduğü kadanyla ulusal(!) programlanmız ha- zırlanırken "olmayacak duaya amın denilmesi" de ihmal edilmemiş... oeiinc@cumhuriyet.com.tr. Kuraklık merkezi kurulsun Yapısal önlem alınması gerek LEVENT GENCELLİ BURSA - Türki- ye'nin kuraklık periyo- duna girdığim belirten uzmanlar, yapısal ve köklü önlemler alınma- sı gerektiğini vurgula- dılar. Suyönetimindeki dağmıklığın ve kırlilı- ğin giderilememesi du- rumunda kuraklığm ar- tacağını savunan uz- manlar, büyük kentler- de kuraklık yönetım planı ve kurallannın bir an önce belirlenmesini, Ulusal Kuraklık Mer- kezi'nin kuruhnasını önerdiler. DSİ Genel Müdürü Doğan Altmbüek, Fırat Havzası'nda son 60 yı- luı en kurak dönemini geçen iki yılda yaşan- dığını belirterek Türki- ye'nin kuraklık periyo- duna girdiğini açıkladı. DSÎ'nin şubat ayı veri- lerine göre de enerji ba- rajlannda geçen yıla göre yüzde 35, içme ve kullanma suyu amaçlı barajlarda yüzde 15, sulama amaçlı baraj ve göllerde de yüzde 24 oranmda daha az kulla- mlabilir su bulunuyor. Pevletin itfrafı Türkiye'de sürdürü- lebilir kalkınmaya yö- nelik planlamanın ya- pılamadığmı devlet yö- neticileri de itiraf edi- yor. Uzun Vadeli Stra- teji ve 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın te- mel amaçlan bölümün- de. "KuruluşlararasiD- da koordinasyon sağla- namadığı için su kaj- naklanndanverimhbir şekilde yararlanüama- maktadır. Temel işlevi içme suyu ve kanalizas- yon tesisi yapımı olma- yan kumluşlann altya- pı yaûnmlan yapması maKyetfcri yüksetanek- tedir" denildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear