13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 MART 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 İngilizce öğretmeni Adapazan'ndaki okullarda son dönemde dikkat çekici şekilde Kırgızistan'dan gelen bayan İngilizce öğretmenleri görevlendiriliyor... ingilizce öğretmeni olduklan için bunlann Türkçe bilmeleri tabii ki gerekmiyor ve zaten tek kelime de Türkçe bilmiyorlar... Ancak bilinmeyen bir durum daha var, Kırgızistan'dan "öğretmen" olarak gelen gençler Türkiye'de öğretmenlerde aranan donanıma sahip mi ve acaba Türkiye'de İngilizce öğretmeni açığı mı var? Diploma Istanbul'da bir özel akşam lisesinin diploma dağıttığından söz etmiştik... Milli Eğitim müfettişleri, konunun üzerindeymiş; ~ okul kapatıldığı halde iki yıldır para karşıhğı diploma veriyormuş; dağıtılan sahte lise diplomalan iptal ediliyormuş... Hattabu diplomalardan bir gazetenin "köşe yazan" da mı almış ne? Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Bektronik posta: denjzsom®cumhuriyet.c0m.tr - Kemer sıkan Arjantin'e bakan dayanmryormuş... "TûrkiveVf ömek alsınlar!" H azine, bonolan kapışılmış; 3.3 katrilyon li- ralık iç borç geri ödemesi için piyasaya sü- rülen yaklaşık üç ay vadeli net getirisi yüz- de 33.5 olan bonolara 7.3 katrilyon liralık talep olmuş; Hazine de aradığı 2.9 katrilyonu birçır- pıda buluvermiş... Bütün bunlar Kemal Derviş'e duyulan güven sayesinde oluyormuş; ekonomi dü- ze çıkmak için ilk sinyallerini veriyormuş... Oysa işin aslı herkesin bildiği ama kimsenin kim- seye söylemediği gibi; parayla para kazananiar, pa- ralanna para katmaya devam ediyor... Üstelik bunlann kim olduğunu da bilmiyoruz... Çünkü bonolar "hamiline" yazılıyor, katrilyonlar- ca lirayla "oyun" oynayanlara "sen kimsin" denile- rek bonolara bunlann "nam"ı yazılmıyor... Hazinenin son ihalesinde de faizi "süper" bono- lann yarattığı zarar, tabii ki enflasyon yoluyla yine hal- ka ödetiliyor... Vatandaşın cebinden son paralar da alınıp büyük sermayenin kasasına konuluyor... TukenmekDüzen böyle kurulmuş, tezgâh böyle açılmış... Ekonomide allame olmaya gerek yok; üretim tü- ketimi karşılamıyorsa, piyasadaki malınfiyatıartar... Enflasyonun panzehiri üretimi arttırmaktır... Üretimi arttırmanın yolu da yatınm yapmaktır... Son yıllarda açılışı yapılan, temeli atılan bir tesis anımsıyor mu- sunuz? özel sektörümüz, parasıyla bir güzel para kazanıyor; üretim sektöründeki bilançolar bile kâr ha- nesini repodan besliyor... Devletin yatınmlan da bir bir elden çıkanlıyor... Son devalüasyondan sonra yapılan ilk iş, akarya- kıt zammı oldu; akaryakrt fiyatı artınca iğneden ip- liğe her şeyin fiyatı arttı, artıyor, artacak. Petrol-lş Sendikası Araştırma Servisi, petrol ürün- lerinin Türkiye'deki üretim girdileri içinde ortalama yüzde 7.6 payi otduğunu belirterek "Akaryakıta zam yapmayalım" diyor ve başka bir öneride bulunuyon "Tek başına Türkiye'nin Gayri Safi Milli Hasılası'nın yüzde 2'sini oluşturan ve petrol ürünleri piyasasının yüzde 86'sını kontrol eden TÜPRAŞ'ı özelleştirme sürecinden çıkaralım, yenileme ve genişleme yatı- nmları yapalım; üretim artışı sağlayalım." TÜPRAŞ'ın üretimi artınca ne olacak: "Verimlilik artışıyla elde editecek ek gelir, devalü- asyonla birlikte artan ham petrol ithal maliyetini önemli ölçüde telafi edecek..." Petrol-lş anımsatıyor: "1994 krizindeTUPRAŞ'ta kapasite kullanım ora- nının yüzde 2 oranında arttınlması üretim artışı sağ- lanmış, krizden çıkış hızlanmıştı." Adına "ulusal" denilen dış dayatmalarla, birileri ha- vadan para kazanırken koskoca bir ulus borç üstü- ne borçla boğuluyor, zamlarla boğuluyor, işsizlikle boğuluyor... Bir ulus işte böyle tüketiliyoıi ,SESSIZ$EDÂSIZ(!) NURtKURTCEBE Yûksek YeriUm Hatb enSncutku@yahoo.com Psikiyatr abi şu topluma bı bakıver Eskıden tencere- tavayla protesto mitingı yapılırdı; şimdi eğleniyoriar! Ufakfeğın merakı: Banknot resimteri Yaşanmış bir öykü: 4.5 yaşındaki ufaklık evde eline pa- ra geçtikçe, banknotun üzerindeki resme bakıp "Bu kim" diye soruyor... Annesi "Atatürk" diye yanıtlıyor... Ufaklık bu kez "Atatürk kim" diye so- ruyor... Babası, "Türkiye'yi kurtaran adam" diyor... Ufaklık, banknotian ve Atatürk'ü öğreniyor... Bir gün, ufaklık evde 1 Amerikan < dolan buluyor... Para, bildiği paralara benzemiyon üzerindeki resme bakıp: - Bu kim? Annesi yanıtlıyor - George Washington... Babası peşi sıra gelecek soruyu bil- diği için hemen devamını getiriyor - Amerika'yı kurtaran adam... Fakat ufaklık, umulmadık birsoruy- la ortalığı sarsıyor. - Türkiye'yi kurtaran adam, Ameri- ka'yı kurtaran adamdan daha mı de- ğersiz? Annesi ve babası nasıl bir soruyla karşılaştıklannı değeriendirmeye ve ne yanıt vereceklerini bulmaya çalışırken ufaklık soruyu değiştirip yineliyor: - Amerika'yı kurtaran adam, Tür- kiye'yi kurtaran adamdan daha mı değerli? Soruyu 18 yaşındaki ağabeyi, "As- la... Fakat bizim paralarda bıryanlışlık var; artık Bülent Ecevit'in resminin ol- ması gerekiyor" diye yanıtlıyor... Anne- si ve babası da devamını getiriyor - Süleyman Demirel'in... Tansu Çiller'in... Mesut Yılmaz'ın... Devtet Bahçei'nin... Necmettin Erbakan'ın... Turgut Özal'ın da resminin olması gerekiyor! 'Mecelle' Düşkünleri... MERİÇ VELİDEDEOĞLU Son beş-on yıldır, Yurttaş- lar Yasası'nın (Medeni Kanun) kabul yıldönümlerinde yapı- lan toplantılarda, özellikle ki- mi TV'lerdeki konuyla ilgili iz- lencelerde, Yurttaşlar Yasası (Medeni Kanun) ile "Mecelle" karşı karşıya getirilmektedir. Hele bu yıl, gerek 75'nci yıl kutlamaian, gerekse yeni ya- sa tasansının Meclis komis- yonlannda ele alınması dola- yısıyla, Yurttaşlar Yasası daha uzun süre gündemdeki yerini koruyacağa benziyor. Bu durumda da öyle anla- şılıyor ki; TV kanallan konuy- la ilgili izlencelerinı sürdüre- cekler ve yine kimi TV'ler de ilgi çekmek pahasına söz ko- nusu ikı yasayı karşılaştırma gi- rişımlerınden vazgeçmeye- cekler. Oysa H.V. VeKdedeoğkınun dediği gibi: "Yurttaşlar Yasa- sı ile Mecelle'yi karşılaştırmak aslında elma ile armudu kar- şılaştırmak gibi bir şey olur. Bunlann her ikisinin de birer meyve olma niteliğinden baş- ka ortak yönleri olmadığı gibi, Mecelle ile Türk Yurttaşlar Ya- sası'nın da kendinegörebirter- tibe bağlanmış hukuk kuralla- n külliyatı olmaktan başka or- tak yönleri yoktur. Mecelle'nın temelidinselhu- kuka, Yurttaşlar Yasası'nın te- meli rasyonel hukuka daya- nır. m (1) Bu temel aynm yani Mecel- le'nin niteliği, onu kaleme alan Cevdet Paşa'nın anlatımıyla da ortaya konur. Cevdet Pa- şa Istanbul kentinde iki yasa derlendiğini, ilkinin Roma Ya- sası, ötekinin de Mecelle ol- duğunu söyledikten sonra şöy- le devam eden "Bu ilk yasa, Avrupa yasa- lannın temelidir; heryerde ta- nınmış ve sayılmıştır. Fakat Mecelle'ye benzemez; arala- nndapekçokfarkvardır. Çün- kü o, beş-altı hukuk bilgini ta- rafından yapılmıştır. Mecelle ise beş-altı din bilgini tarafın- dan, Tann'nın koymuş oldu- ğu çok yüksek şeriat kuralla- nndan derienip alınmıştır. "(2) Her iki yasa arasında da- yandıklan ilke yönünden var olan bu büyük fark, içerik ba- kımından da geçeriidir. Toplumsal yaşam ilişkilerinin merkezıni oluşturan aile, mi- ras, kişilik ile ilgili düzenleme- leri içermeyen Mecelle'nin yal- nızca mal, borç ve dava iliş- kilerini düzene soktuğu Mecel- le düşkunlerince de bilinir. Aynca, 1869-1876 yıllan ara- sında hazırlanan Mecelle, da- ha kırkıncı yılı dolmadan es- kimişti; içerdiği 1851 madde- nin, ancak 300 kadan kullanı- labiliyordu. Bunun için 1916 yılında ya- sayı bütünüyle ele alıp çağın gereklenne göre yeniden dü- zenleyecek komisyonlar ku- rulmuştu. Demek ki Mecelle, doğu- şundan çok kısa bir süre son- ra, Osmanlı toplumunun bile gereksinmelerini karşılayamaz bir duruma gelmişti. Başka bir anlatımla Mecelle, görevini ta- mamlamış ve artık "tarih" ol- muştu. İşte 20. yüzyılın daha baş- larında durumu bu olan Me- celle'yi, 21. yüzyıl gündemine taşıyarak övgülerle güncelleş- tirmenin bir amacı olduğunu görüyor ve bunun da "Şer"i Hukuk"u gözden gönülden uzak tutmamak için fırsat ya- ratmak olduğuna inanıyoruz. Oysa Mecelle, Osmanlı top- lumu için nasıl işlevini yitirdiy- se şer'i hukuk da laik Türkiye için aynı durumdadır. Geçmişe değil geleceğe ba- karak çağın isteklerinin yerine getirilebileceği Mecelle düş- kunlerince de bilinir... Ne var ki, böyle davranır- larsa "her dem" gündemde kalamayacaklannı hem kendi- leri hem de gediklisi oldukla- n TV kanallan da bilir... Not: (1 ve 2), H.V. Velidede- oğlu, Devirden Devire, Cilt 1, 2, 3, Bilgi Yayınevi, 1976, Ist. HAYVANLAR ÎSMAİL GÜLCEÇ lgulgec@yahoo.com KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behlcak@turk.net ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI 19 - 25 Mart Orman Haftası nedeniyle dikeceğiniz yeO» fidanlar, ormanlarımıza yeni ormanlar katar. Fidan Dikim Hattı 283 78 16 185 tema@tema.org.tr «vwwtema.org.tr HARBI SEMİH POROY (YıME T/4M Sr\m ılANLAR...J semihporoy@yahoo.com : 5a: TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 22 Mart ZEYTtNBURNU SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN HUKÜM ÖZETİ EsasNo-:X)l/231 W 2 5 Hâkim. Kemal Güzel 20998 Kâtıp: Nuran Taşkıran Mahkememize aıt 2001/231 esas,- 0 0 ' 7 2 1 5 karar sayıü, 1.3.2001 tanhlı ılam ile yaşı küçük Serdar Kar^'y 8 hıssedan bulunduğu Kur- şunsan San. ve Tic. LtA Şti'de temsı e v e almacak kararlarda kendi- siıu temsıl etmek üzere annesi Fatma ! i a r a c a kayym tayin edilmiştir. 1.3.2001 Basın- 14 : 18 YARAT/CfS/.. 1&32'OE BUSIM/, BÜYÜK ALA4AN OZANI VE DÜNYA EOEBtyATININ OLA&AAIÜSTÜ O£HALA*lMC>AN,JO/MMV ÖLOÜ. 3/RKAÇ ÖMfte SlİDKtlLABlLECEK D&ILİ DOPDOLU g/R mŞAM) OLAN GOETHE, ££>€&/Y*- 77/V NE/f DAUMOA YAPfT VEKM/Ş, BU AKAOA Bİ- L/MSEL ÇALIÇMALAR VE YÜKSEtC DEVLBT GÖKEV- LEKİ y»PH4l$T/K. "FAUSr'APU ÜNLÛ BAÇYAPtTtN- PA, GÛÇ VE &LGJ İÇİN, RUHUNU ŞEYTAMA SA7AN 8lR ADAMiN EF&ANEVİ OYKÜSÜNÜ ANLATIR. TA- MAMLAMMASl S8 Y/L SÜKDÜĞÛNDeU, SU U2UN DRAMAT1K. ÇUB. İÇlN 'GOETHE'NIN YAŞAM AOeADA- Çf" PENMEKTEPt*. BÜYÜK >f*Prr, DAHA SOU8A, BESTECJ GOUNOC TARAF/NPAN OPERA HA- LlNE GETİRJL£CEXTİR.. DUZ ÇtZGİ UMtT ZİLELt Kanadalı DinozorL Adam tam bir "dinozor", hem de iflah olmaz cin- sinden!.. Üstüne vazifeymiş gibi, tutmuş "Yoksulluğun Kü- reselleşmesi" diye kitap bile yazmışL O kadarla kal- sa yine iyi; uluslararası ününü özellikle IMF ve Dünya Bankası'nın üçüncü dünya ülkelenne dayattığı politi- kalan afışe eden kitaplanyla sağlamış... O bir ekonomi profesörü, ama aynı zamanda küre- şel kapitalizme karşı eylemci kimliği ile de tanınıyor. Üstelik, Türkiye ekonomisınin içinde bulunduğu çık- mazı, IMF'nin ülkeyi nereye sürüklediğini, her gün ek- ranlarda kimsenin anlamadığı bir ağız dolusu "klıse laf" yuvariayan Amerikan patentlı "bizim" bilim adamla- nndan çok daha net ve ömeklenyle anlatıyor!.. Bu dinozor, Kanadalı... Adı Michel Chossudovsky... Ottavva Üniversitesi'nde ekonomi profesörü... Prof. Chossudovsky'nin çarpıcı açıklamalan, Cumhuriyet r \n aynı sayfasında bizim ülkemizin yüz akı bilim insan- lanndan Server Tanilli'nin yazı dizisi ile buluşmuş... İki yazının başlıklan ve içeriği sanki birlikte yazılmış gi- bi bütünleşmiş!.. Kanadalı profesör aynen şöyle di- yor - Ulusal Program bir aldatmacadır... Türkiye gi- bi gelişmekte olan pek çok ülke, Bata tarafından yeniden koloni (yani sömürge) haline getirihneye çalışıhyoıi.. Server Tanılli de "Küreselleşme aslında neyiyıkıyor" diye sorup yanıtlıyor: - Küreselleşme "tek dûşünce"adı verilen "yenili- beralizm"in ta kendisidir. Dünyayı ele geçirme gi- risiminin adıdır. "Daha az devlet" sloganına sanlan yeni liberalizm, ulus-devleti bir "gece bekçısı" ya da "sınırian koruyan" birgüç konumuna indirgeyip toplumu tekelci kapitalizmin yağmacı güçterine teslim etme amacını uygulamaktadır... Ne kadar açık, değil mı?.. Dünyanın iki ucundan iki namuslu bilim adamı, dünyaya dayatılan tek tip kü- reselleşmenin neyi amaçladığını eğip bükmeden net bir şekilde ortaya koyuyorlar. Prof. Chossudovsky, bugun Türkiye'de yaşananlan ırdeleyıp hangi sonuç- lann alınacağını da bir bir anlatıyor... - Buyurun, okuyun... ••• Kanadaiı profesör öncelikle "UlusalProgram" aldat- macasına değınıyor: - Açıklanan önlemler, IMF politikalannın deva- mı. Ulusal Program ise bir aldatmacadan ibaret, bir kamuHajL Çeşitli ülkelerde uygulanan bu tip programlar, IMFnin işine geliyor, çünkü program başansa olduğunda fonu suçiayamıyorsunuz. Chossudovsky'nin "kurtancılar" konusunda düşün- dükleri ise çok çarpıcı: - Eğer Güney Kore ve Brezifya'da yaşananlara bakarsana, TûrUye'dekigeiişmelerbunun birkop- yası!.. Öncelikle IMFprogramını uygulayan kişiler atanıyor. Bu başansa olduğunda ekonomktekiki- m noktalara eski IMF ve Dünya Bankası yetidlile- ri yerteşOriliyori.. Bu kişilerin görüşme masasına oturduklannda ülke çtkariannısavunduklankonu- sunda şüphelerim vart.. Brezitya'da da krizsonra- sında önlü para spekülatörû George Soros'un ya- runda cakşan kişi, ekonomibakanı olarakatanmış- 6/.. Böyiece ABD Büyükelçisi Pearson'un büyük bir pervasızlıkla Başbakan Ecevit'e gıdıp "Kemal Der- viş'e siyasidestek" ıstemesinin ne denlı normal oldu- ğu da anlaşılmış bulunuyott. Prof. Chossudovsky, IMF güdümündeki ülkelerde bankacılık sistemini anlatırken Güney Kore örneğini veriyor. Kore'de de bizdeki Bankacılık Denetleme Ku- rulu gibi bir komite bulunuyor. Bu komiteye Mem'll Lynch, JP Morgan gibi şirketler danışmanlık yapıyor. Komite; ülkedeki bankaîan önce kamulaştınyor, son- ra da bu bankalar "mezat'a çıkarılıp yabancı finans devlerine yok pahasına satılıyor. Ülkenin en büyük iki özel bankası, Korea First Bank ve Seul Bank artık ya- bancılann elinde. Kanadalı profesör, benzer gelışme- lerin Türkiye'de de yasanacağını ve yabancılann Türk bankacılık sistemini kontrol altına alacaklannı, bunun da sanayi ve üretimi direkt etkileyeceğini söylüyor ve ekliyor - IMF programlan ülkenizi mezata çıkanyor. IMF uikenizdeki sermayeyi de tehdit ediyor. IMPyi ül- kenizden kovmazsanız ya AB'nin ya da Wall Stre- et'in sömürgesi olursunuz!.. Ben yıllardır IMF programlannın bu ülkeyi hızla "sö- mürge ülke" konumuna sürüklediğini yazdım. Daha geçen hafta yazdığım yazıda "Ulusal Program'm as- lında "Yeni Düyunu Umumiye Programı"ndan baş- ka bir şey olmadığını haykırdım. Gördüğünuz gibi söy- lediklerimın Batılı bilim adamının söylediklerinden hıç farkı yok!.. Bıze dinozor diyen, soylediklenmızı kulak ardı edenler belki Kanadalı, uluslararası üne sahip bir profesörün söylediklerini dinlerler... - Ne de olsa Batı hayranıyız!.. Eposta: uzileli@ixir.com Faks:(0 212)287 42 41 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Bir dızede ya da beyitte bilinenbirola- 2 yı,biratasözü- 3 nü ya da bir fı- krayı anımsat- ma sanatı... 5 Tavlada "üç" sayısı. 2/ îcra- at...Hertûror- ganikyağa ve- rilen ad. 3/ Avustralya'da yaşayan, ağır gövdeli ve kısa bacakhbirhay- 1 van... Boru sesi. 4/ Şöhret...Islandığıza- 3 man kolayca biçim- 4 lendinlebilen yumu- 5 şak ve yağh toprak. 5/ Çok sevilen ldınse ya 6 7 8 9 da şey... Kare ya da si- lindir biçimli yüksek yapı. 67 Çam ağacının çiğnenip emilen iç kabuğu. II Yankı... Büyük kent serserisi. 8/ Çok sert ve tutarsız hareketlerde bulu- nan akıl hastası...Yiğit. 9/ Süsen de denilen, iri çi- çekli ve kokulu bir süs bitkisi... Erkek ördek. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir anlatım inceliğı elde etmek için, birden çok anlamı olan bir sözcüğün yakın anlamının değil de uzak anlamının kullanılması sanatı. II Tokyo'nun eski adı...SenegaFinbaşkenti.3/Göllen inceleyen bilim. 4/ Ankara'nın bir ılçesi... Ehıman lekesi. 5/ Mahkeme sonucunu gösteren resmi belge... Donuk renkli. 6/Listebaşı olmuş hafifmüzikparçası... lz- mantgıllerden bir balık. II Dantel ya da nakış ipli- ği yumağı. 8/ Büyük bakraç... "Şener —": Oyun- cumuz. 9/ Havagazının bileşiminde bulunan renk- siz ve az kokulu gaz... Arjantin'in plaka işareti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear