14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURtYET 17 ŞUBAT 2001 CUMARTESİ TtP'tN ÖYKÜSÜ Eski TİP'lilerpartinin kuruluşunun 40. yılında görüşlerini dilegetirdiler Ufku açanbirpartiydi$aban Erlk: TÎP eğer kapatılmasaydı, bugün 40 yaşmda olacaktı. Ve herhalde siyaset sahnesinde etkin roller oynar hale gelecekti. Çünkû TÎP dinamik bir partiydi. Akla, fıkre, bilgiye dayanıyordu. Demokrasiye anlam kazandınyordu. Tarık Zlya Eklncl: Kürt sorunu ilk defa Türkiye îşçi Partisi tarafindan Genel Başkan Mehmet Ali Aybar'ın, 1963'te Gaziantep'te yapılan genel yönetim kurulundaki açış konuşması sırasında Türkiye'nin gündemine getirilmiştir. Raslm ÖZ: Kemal Türkler, TÎP içindeki çekişmelerde taraf olmaktan ziyade, işçi svnıfinın parti içinde de güç kazanmasına çalışmış, işçi sınıfının doğal müttefikleri olan sosyalist aydınlann ve gençlerin de partide yer almalan için çaba göstermişti. ŞARANERtK 13 Şubat TÎP'in40.kuru- luş yıldönümü. Eğerkapatüma- saydı, parti bu- gün 40 yaşında olacakö.Ve her- halde siyaset sahnesinde etkın roller oynarhale ge- lecekti. Çûnkü TÎP dinamik bir partiydi. Akla, fikre, bilgiye dayanıyordu. Toplumsal sorumluluk duygusuyla hareket ediyor, demokrasiye anlam kazandınyordu. Haksızbklara, ada- letsizliklere karşı çıkıyor, sefaleti ve cehaleti yenmeye çahşıyordu. Ülke kalkınmasını her şeyin önünde görû- yordu. Zira insanlanmızı insancaya- şatmanın, gıderek çağdaş uygarûğa erişmenın yolu kalkınma davasının halline bağlıydı. Kalkınma davasmı halletmek içın de çağdaş kafalar ta- kınmayı öngörüyordu. Çağdaş kafa- lar takınmadan çağdaş uygarlığa eri- şilemezdi. Bu, her türlü gericilikten sıynhp aklın ve bilginin kudretine sı- kı sıkıya bağlanmak demekti. O ne- denle bütûn gücüyle sosyal uyanış sağlamaya, yurttaşlann ufkunu aç- maya gayret ediyordu. Parti mılıtanlan bHinçli, inançh, coşkulu ve özverüiydileT. Ve de da- yaruklıydılar; güçlüklerle baş edebi- liyorlardı. Hangi amaç uğrunamüca- dele ettiklerini, neleri hedef seçtikle- nni biliyorlardı. Parti, bu yapısı, bu tutumuyla ül- kede çok başka havalar estirebilir, Türkiye'nin böylesine acınacak hal- lere düşmesini önleyebilirdi. TlP varlığjnı sürdürebilseydi, en azından, bugün bizi dünya âlem kar- şısında mületçe utanca boğan çeşitli irtikap olaylan kolay kolay cereyan etmez; hırsızlıklar, yolsuzluklar, vur- gunlar, soygunlar, yalanlar dolanlar duman duman yurdun dörtbir yanın- dan tütmezdi. Çünkü TtP böylesine rezilliklerin karşısına amansızca di- kilmesini bilirdi. Bilirdi, çünkü kişi- sel çıkarlann peşinde koşan insanla- nn değil, toplumsal çıkarlan kollayan ınsanlann partisiydi. Şu hususun bi- lınmesinde yarar vardır, insanlar ne- lere değer verirlerse, hayatta ona gö- re hareket ederler. Bugün bizde kişisel menfaat gü- düsü, bütündürtülerinüstüne çıkmış, her şeyi alt etmişse, bu tamamıyla kör çıkarhırsına kapılmış kimselerin, insanca duyup düşünmekten yoksun, ülkenın yarannı görüp gözetmekten uzak, ardan hayadan nasıbini alma- mış kimselerin toplum hayannda hâ- kimpozisyonlara geçmiş olmalann- dan kaynaklanmaktadır. Fltdr üretlcl parti Durum buna göre düşûnülmelidir. Evet, TlP varhğını sürdürebilsey- di, hiç kuşkusuz Türkiye'nin hah da- ha başka olurdu. Fikir üretici, uyan- cı, yol gösterici, denetleyici, görüş Kemal Türkler'in cabaları Işçüere dayanan RASİMÖZ* Cumhuriyet'ten sonra işçi sınıfına dayalı olarak kurulan ilk legal parti TİP'tir. Kemal Türkler yalnızca TlP kurucusu ve yöneticisi ohnakla kalmamış, bir başka 13 Şubat'ta, 1967 yılmda dört sendika başkanı ıle birlikte DlSK'i kurmuştu. Oye sayısı kısa zamanda altı yüz binlerin üzerine çıkan DİSK, TİP'in oy oranırun artmasında da önemli bir etken olmuştu. Kemal Türkler, TİP içindeki çekişmelerde taraf olmaktan ziyade, işçi sınıfının parti içinde de güç kazanmasına çalışmış, işçi sınıfının doğal müttefikleri olan sosyalist aydınlann ve gençlerin de partide yer almalan ıçın çaba göstermişti. Süreç içinde gelişen bölünmelerden sonra 12 Mart 1971 faşizmi TtP'i kapatma yoluna gitmiş, DİSK'in kapatıhnası için de girişimlerde bulunulmuştu. Acak DİSK yine de işçi sınıfının bugüne kadar aşılamayan 15-16 Hazıran 1970 eylemlerine öncülük etmişti. Kemal Türkler 2. TtP'te yer almamış, ancak daima Türkiye işçi sınıfının siyasi s partisinin izinde olarak mücadele etmiş, 22 Temmuz 1980'defaşistlerce katledihnişti. * Kemal TürkleT'in avukatı Mûdem. Dersanesj " Z Cumhuriyet ÜSESONSİNIF ÛĞÛR"DEBSA»«Sİ „ , ;r» *«- 6 TiP'li hunharca öldürüldü lEcevtt: rlnsanlıktan <opmuj Bir ülkiirü. MHP ilre haskanmm oglıınu öldürdü MHP-IUtf tiUh almak 2 öğrenciyi kurşuna dizen ülkücünün adı saptandı GÖZIEM UCUK : tn^nlık AP'cie u Y«v Faşistkr, TtP'lilere sokakta, Mecfo'te, her yerde sakhnyordu. BahçeBevler katüamı gazetemizde böyle yer almışti. Kürt sorunu ük defa dile getirüdi TARDKZtYAEKİNCt Kürt sorunu ilk de- fa TÎP tarafindan Ge- nel Başkan Mehmet MAybar'ın, 1963'te Gaziantep'te yapılan genel yönetim kurulundaki açış ko- nuşması ile Türkiye'nin gündemine getirilmiştir. Bu konuşmada, Türki- ye'nin en önemli sorurüanndan biri olarak sunulanKürt sorunununetnik, kültürel ve ekonomik yönlerinin bu- lunduğu açıklanmış ve soruna acil bir çözüm getiribnesi gerektiği vurgula- narak konu tartışmaya açılmıştır. 1964 tarihli TİP'in ilkbüyükkong- resınde kabul edilenparti programın- da da Kürt sorunu, 'DoğuKalkuıma- a' başhğı altında tüm yönleriyle de- ğerlendirihniştir. Konunun salt eko- nomik bir sorun olmadığı vurgulan- dıktan sonra programda özet olarak şu düşüncelere yer verilmiştir. " m Bölgenin ekonomik geriliğine pandel olarak buradald vatandaşlar sosyal ve kültürel bakundan geri du- rumdadniar. ÜsteBk bu vatandaşbi' nnuzrianKûrtçeveArapça konuşan- lar veya AkAİ mezhebinden olanlar bu dunımlan sebebiyle ajnma uğ- ramaktadıriar... Hak ettikleri yurt- taşhk nimetkrinden tam olarak ya- rarlandırüamamışlardu-.» Türkiye tşçi Partisi bu yurttaşlanmıza tam bir yurttaş muamelesi yapacaktnu Anayasamızın din, diL, ırk, suuf ve zümre a\ nnu yapüama>acağını ön- gören emri harfi harfineyerine gett- rileccktir." TÎP Meclis'e gırdıkten sonra da so- run gündemde rurulmuş, özellikle "Ikinci Beş YıUık Plan" görüşmele- rinde Doğu'nun geri kahş nedenleri irdelenmiş ve bölgenin kalkınması için izlenmesi gereken ekonomik, sosyal ve kültürel politikalann esas- lan açıklanmıştu-. Ikinci Beş Yülık Plan'da bu dönüşümlerin sağlanma- sı için özel önlemler alınması isten- miş ve yapılması gereken değişiklik- leT için grup adına kapsamlı önerge- ler verilmiştir. Bölge illerindeki TÎP yöneticüeri- nin öncülük ettikleri ve TİP millet- vekillerinin katıldıklan seri halde sürdürülen Doğu mitingleri yapıl- mıştır. 1966 yılı boyunca çeşitli il ve Uçelerde yapılan bu mitinglerde Kürtlerin demokratik, sosyal ve kül- türel haklan dile getiribniş ve anaya- samn öngördüğü eşit haklı vatandaş- lık kavrarrunm yaşama geçirilmesi istenmiştir. Kürt sorunu ve çözümü konusunda TÎP'in geliştirdiği düşün- ce ve öneriler bir bütün olarak parti- nin 1970 tarihli 4. Büyük Kongre- si'nde alınan kararla somutlaştınl- mıştu". Bu karar 12 Mart döneminde partinin Anayasa Mahkemesi tara- findan kapatılmasına gerekçe olarak gösterihniştir... belirleyici çabalanyla ülkeye hayli yararlar sağlardı. Bunun sonucu ola- rak da ortaya çok başka bir durum çı- kardı. Hele bir de bazı ilericı ve dev- nmcıler kestirme yollardan ıktidara ulaşma heveslerine kapılmayıp par- tıye arka çıksaydüar, dolayısıyla 12 Martçılann ellerine koz vermeseydi- ler, ortaya gerçekten çok başka bir durum çıkardı. Ne yazık ki bu olmadı; parti kapa- tüdı. Bizde ciddi bır demokrasi arîla- yışı olmadığı için cıddi bir partileş- meye imkân verihnedi. Özellikle sol bir partinin oluşmasına imkân veril- medi. Meydan sadece beylerin, be- zirgânlann havalannı çalıp oynayan partilere açık tutuldu. Onlardan ne hayır geldigi de ortadadır. TÎP, daha kendini göstermeye baş- ladığı günden itibaren marazi bir sol düşmanlığı ile karşılaştı. Her adımın- da kösteklendi. Örgütlen- me gayretleri mütemadi- yen baltalandı. Toplantı- lan basıldı. Üyeleri çeşit- libaskılara, çeşitli saldin- lara uğradı. öyle ki za- man zaman iş, can pazar- lanna kadardöküldü. Bü- tün bunlar sökmeyince, sonunda partinin defteri açıkça dürüldü. Sol ve demolorasl Oysa sol partısız bir de- mokrasi anlayışının ger- çek bir demokrasıyle hıç ügisi yoktur. Bugün sol geçinen sözüm ona bazı sosyal demokrat partile- rin varhğı kimseyi aldat- masın sakın; onlan sol partiden saymak katiyen caiz değildir. Sol partüer, öyle hayatı cehenneme çeviren cennetlik partiler obnazlar; hayatı cennete çeviren dünyalık partiler olurlar. Olke hesabına sa- hiden iş görecek bır parti- nin ateş parçası gıbi otaıa- sı gerekır. Sorunlan gö- ren, sorunlan ölçüp tar- tan, ne yaptığını bilen, toplumu doğru şekilde yönlendiren, insanlanmı- zm hamurunu saglam ma- yalarla yoğuran, yapısına öz cevherler katan, onla- nn akdlannı harekete ge- tiren, ruhlannı uyandıran, onlara ilerleme şevki ve hırsı aşılayan, büyük işler yapma becensi kazandı- ran bir parti... Bugün Meclis'te olan partileTe bir bakın hele; hemen hepsı cansız, ruh- suz, şevksız, heyecansız, hareketsiz, verimsiz parti- ler.. Ayakta uyuyan. ne yapacağını bihneyen, iş- leri çarşaflara dolaştıran partiler.. Milletin içinı ka- rartan, ruhunu körelten partiler.. Çağdışı kafalar taşıyan, karanlık kafalar taşıyan; toplumu ırksal özentilerle yönlendirme- ye çalışan, din istismarcı- lıklanyla karanlık yollara sürüklemeye çalışan par- tiler... AUah selamet ver- sin, öyle garip bir parti- leşme olgusu ki bu, bazı- lanndan hayu- beklemek şöyle dursun, şerrinden korunmak içinne yapaca- ğımızı şaşırmış durumda- yız. Ve bu yüzden çeşitli konularda, miUetçe müte- madiyen abesle iştigal e- der hallere düştük. Bilin- diği üzere TİP, Kürt mese- lesine parmak basmaktan ötürü, 12 Mart dönemin- de kapaüldı. Kapatıldı ve yönetıcileri yargılanıp ağır cezalara çarptınldı. Yarın: Sosyalist Devrim Partisi CUMARTESt YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Nânm'ı Rahat Bırakın. Ikisi de berber dükkânlannda geçen iki olayla başlayaytm... llki, öykü kıvamında. Taksim'de, iki hafta kadar önce, ilk kez gittiğim bir berbö"cteyim. Saçlanmı azıcık kısalttırmak için çok az vaktim var. Kalfalardan biri bu işle uğraşırken kulağım bir te- lefon konuşmasına takılıyor. Daha yaşlıca biri, bel- li ki dükkân sahibi. müşterisıni göndermiş, şimdi telefonla konuşuyor. önce tam anlayamıyorum, daha doğrusu işittiklerime olasıhk vermiyorum... Söylenenlerde "Nâzım Hikmet" adı ve "Dörtnala gelip UzakAsya'dan" dizesiyie başlayan şiirinin di- zeleri geçiyor... Merakla kulak kabarttığımda, ya- nılmadığımı anlıyorum. Usta, Nâzım'ın bu şiirini bir gazeteden, telefonla konuştuğu kişiye okuyor... Arada bir hayranlık duygulannı ekleyerek... Işiyle meşgul katfaya, "Ustan Nâzım Hikmet'in şiirini çokseviyorgaliba.." diyorum... Aldığım yanıt, sür- mekte olan telefon konuşmasından daha şaşırtı- cı: "Nâzım sevilmez mi abi!" Kottuğa otururken aceleden yüzüne doğru dürüst bakmadığım deli- kanlryadoğru kaldınyorum başımı.. şaşkınlığım bir kat daha artıyor: On sekiz-yirmı yaşlanndaki Nâ- zım Hikmet'in bir kopyası duruyorkarşımda... Z'ıh- nimin bir oyunu değilse eğer, daha sonra Karade- nizli olduğunu öğreneceğim bu iri kıyım delikan- lıyla o yaşlann Nâzım Hikmet'i arasındakı benzer- lik gerçekten şaşkınlık venci... O ise şaşkınlığımı daha da arttırarak sürdürüyor sözlenni... Bir yan- dan işiyle uğraşırken bir yandan da "sen elâ göz- lerinde yeşil hareler" dizesinin geçtiği şiirdeki renkler, benzetmeler üstüne döktürüyor... Belki inanmayanlar, abarttığımı düşünenler olabilecek- tir, ama inanın aynen, tıpatıp böyle oldu... Dükkân- dan aynlırken ustayla konuştuğum iki satırda, o- nun da bu genç kalfa gibi, sıradan, saf, kendt ha- linde bir halk insanı olduğunu gördüm... • • • Ikinci olayın yukandaki gibi ilginç bir yönü yok. Ama yine ilginç bir rastlantıyla bir berber dükkâ- nında yaşandı ve yine Nâzım'la ilgili... Bu haftaki yazımın (bu berber öykülerı dışında) konusu da başlığı da gunlerdir kafamda hazırdı... Bu akşa- müstü (perşembe), bu kez bizim mahalle berbe- rinde sıramı beklerken, genellikle gazeteye uğra- dığımda birkaç günlük sayılarını topluca gözden geçirdiğim "Hümyet"\n sayfalannı kanştınyorum... Bekir Coşkun, herzaman severek okuduğum kö- şesinde, benim zihnımden geçen düşüncelerin neredeyse tıpatıp aynılannı, o kendine özgü, kıv- rak, canlı, akıcı cumleleriyle birbiri arkasına sırala- yıvermış... Başlığa da yine benim zihnimden ge- çenin neredeyse tıpatıp aynısını konduruvermiş: "Nâzım'/ Kurtann..."Tasarladığım yazıdan da, baş- lıktan da vazgeçecek değılim... Fakat kurgu ister istemez değişti... Ve yazıma, Bekir Coşkun'un dü- rüst, duygulu, cesur yazısından birkaç cümle ol- sun almamazlık edemem: "Bence Nâzım Hikmet bu adamlann eline düşmemeli... Büyük şair, bu adamlann kara ellerine, mûnasebetsiz ağızianna, tükenmiş vlcdanlanna ka/mama/ı... Toplum zaten Nâzım Hikmet'i kendı şairi, kendi parçası, kendi soyundan-sopundan, kendi içinde görüyorsa gö- rüyor... Nâzım'1 Tün\iye'ye getinne ya da vatan- daşlığını iade etme onunınu bunlara vermeyin... Bu adamlann gönlü ıle Nâzım'a iade-i itibar veri- lecekse verilmesin, kalsın... Toplumun vefası gibi o yüce duyguda, o rarirıı belgede, o sevgi ve ba- nş isteyen girişimde, bu adamlann imzası olma- sın... Nâzım'1 bunlann elinden kurtann..." • • • Yukardaki satırlara ne eklenebilir? Karanlıktaya- şamak mizaçlanna ve çıkarianna uygun olanlara herhangı bir yaran dokunmayacak otsa da belki birkaç bilgı kınntısı; ömeğin, Nâzım'ın "Polonya- lı" kökenine daır: "Şainn anne tarafindan büyük dedelerinden bin, Ferit Mustafa Cetalettin Pa- şa (Gagauz kökenli, Polonyalı Kont Konstarrtin Borjenskij tanınmış bir Türkoloji bilginiydi. İlk Türk Dıli Gramerin/n (1869) yazan olan Mustafa Celalettin Paşa... Polonya halkının özgühüksava- şımına katıldığı için kovuşturmaya uğramış, Istan- bul'a kaçmış, din ve uyruk değiştirmişti. 1871 Ka- radağ savaşlannda şehit olmuştur..."(E. Babayev, "Yaşamı ve Yapıtlanyla Nâzım Hikmet") Şu bilgilen de Memet Fuat'ın "Nâzım Hik- mefinden aktaralım: "Baba tarafından dedesi Mehmet Nâzım Paşa valiliklerde bulunmuş, öz- gûrlükçü, şaıhiğiolan bırkişiydi. Mevlevı tarikatın- dandı. Anayasacı Mithat Paşa'nın yakın arkada- şıydt... Nâzım Hikmet'in eğitiminde döneminin ile- rici düşüncelerine sahip aile çevresinin büyük et- kisi oldu. Aralannda Polonya'dan, Aimanya'dan Osmanlı Imparatoıiuğu'na gelip Islam dinini be- nimsemiş eskizaman paşalan da bulunan, bu çok geniş aileden, Kurtuluş Savaşı'nda önemli görev- leralmış General Ali Fuat Cebesoy, T.I.P. Başka- nı, daha sonra Sosyalist Parti kurucusu Doçent Mehmet Ali Aybar; Türkçenin en büyük şaMerin- den Oktay Rifat, yazar Celalettin Ezine gibi ün- lüler yetışmıştır." Nâzım Hikmet bir şnrinde "dûşmanıyım asaie- tin/kelimelerde bıle" dese ve bu anlamda bır soy- luluğa gereksinimı olmasa da, onun gerçekten soylu aile kökeninin öykusü özetle böyle... Halk- ların harman olduğu bu coğrafyada kafalannı "soy've "ırk"a takmış olanlann aile kütüklerinde birkaç kuşak geriye gidildiğinde neleıie karşılaşı- labileceği ise merak edilmeye değer... • • • "Polonya vurttaşlığı" konusundaki çirkin dema- gojinin yanıtı ise V. Tulyakova'nın anılannın ("A/â- zımla Son Söyleşimiz", Mıllryet Yayınlan) 151 -152. sayfalanndadır. Nâzım, Vera'ya, 1952'de Sovyet pasaportu almak için başvurduğunu, o sırada bu başvurusuna yanıt bile alamadığını, onur kınklı- ğından çıldıracak gibi olduğunu, bu nedenle Po- lonya pasaportu aidığını ve Polonya'nın kendisi- ne "onuryurttaşlığı" verdiğini anlatıyor. "Unutma ki o sırada Banş Komitesi Uluslararası Bürosu ûyesiydim, çeşitli ülkelere gitmek zorvndaydım. Kitaplanm heryerde yayımlanıyor, tiyaîrolar beni bekliyordu. Pasaportsuz kalamazdım daha fazla." • • • Doğrusunu isterseniz, Nâzım Hikmet'e yönelik saldınlar yanıtlanmaya bile değmez. Bu yazının son cümleleri belki şunlar olabilir. Nâzın Hikmet'i rahat bırakın. Sizler, onun hepinizden bn kat faz- la sahip olduğu yurrtaşlık hakkını ona geri vermek şurda dursun, bugünku cehalet ve karantığınız- dan kurtulup onunla yurttaşlığa layk olmaya çalışın. ataol b@cumhurryetcom.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear