14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 2001 CUMARTE9 HABERLER DUNYADA BUGUN AIİ StRMEN ÖzafınEttiğlniTemizJemek Yirmi birinci yüzyıla girerken geride bırakuğımız yüzyıla bakanlar, Jules Verne'i anımsadılar hep. öngörülerinin çoğu doğru çıkmıştı. Müthiş zekâ, sezgiyle birieşmiş; yaşanacak olanlan, aynntılan her zaman doğru olmasa bile öngörmüştü. Şu sıralarda Uğur Mumcu'yu Jules Verne'e ben- zetiyorum. Gerçi Uğur büyük araştrmacı yeteneğiy- te olanlan yazıyordu. Geleceği beklemeye gerek yoktu. Rezalet orada, ortada lök gibi duruyordu. Ama toplumun sarsılması, birbirini izleyen ope- rasyonlann ortayaçıkması için birazzaman geçme- si gerekti. Şimdi dosyalar ve operasyonlar yağmur gibi ya- ğıyor. Yolsuzluk üst bürokratlardan bakanlaratırma- nıyor. Cumhur Ersümer, bütün direnişine karşın yolsuzluk dosyalanndan adını çıkaramıyor. Şu anda kimse, bu kpkuşmuşluğun nerede du- racağını bilebilecek durumda değil. Ortaya dökü- lenler, 'Kırk Haramiler' öyküsünü saf bir peri masa- lına dönüştürüyor. Dünkü Milliyet'te, son anda gizli bir elin, Başba- kanlık Teftiş Kurulu'nun raporunda yer alan 1997'den bu yana bakanhk yapmış iki kişinin, Ziya Aktaş ile Cumhur Ersümer'in yanına, 1991 'den bu yana aynı koltuğa oturmuş olan sekiz ismin daha eklenmesine neden olduğunu söylerken haberi ya- zan Serpil Çevikçan, Ersümer'in tek hedef olmak- tan çıkanldığını ileri sürüp satır aralannda bu işin bi- raz sulandırıldığını ima ediyor ya da biz okuyanlar böyle bir yorumu çıkanyoruz. ••• öyle mi dersiniz? Hakkındaki dosyalar, Türkiye'deki hemen hemen bütün belli başlı gazetecilerin masalanndan geçmiş AKTAŞ olayı, gerçekten 1990'dan bu yana Enerji Bakanlığı koltuğunda oturanların bazı açıklamalar borçlu olduğunu gösteriyor. Bunlann bazılannın, suçlu bulunsalar bile fıillerinin zamanaşımına uğra- mış olması da bir şey değiştirmiyor. Burada sözü gecen Ziya Aktaş değil, ama 1990 yılırtdan bu yana, Istanbul'un Anadolu yakasında elektrik dağıtım imtiyazını elinde tutan AKTAŞ. AKTAŞ'la ilgili çok yazıldı çizildi. Ama bu şirketin, nereden kaynaklandığını biteme- diğimiz büyülü dokunulmazlığı yüzünden hiçbirşey yapılamadı. BaşbakanlıkTeftiş Kurulu'nun 5.2.2001 tarihli raporuna göre, Kayseri Elektrik ile AKTAŞ'ın abonelerinden aldığı, ama devlete ödemediği para 43.5 trilyon TL İşin garibi, 1991 yılından bu yana işbaşına gelen 10 bakandan ikisi hariç, hiçbiri bir şey yapmamış. 1991 yılında göreve gelen Ersin Faratyalı. değer- 11 gazeteci yazar dostum Melih Aşık'ın konuyu ir- deleyen yazılan üzerine kendisini aradığında, bu korkunç olayı doğruluyorve AKTAŞ'ın sözleşmesi- ni daha sağlam esaslara bağlayacak yeni bir anlaş- ma taslağı hazırladığını, ama bunu uygulama fırsa- t bulamadan bakanlıktan aynlma durumunda kal- dığını belirtiyor. Ziya Aktaş ise bakanlığı sırasında yaptıği mah- suplaşma ile devlete 18 trilyon lira kazandırdığını ile- ri sürüyor. Tabii bu iddialar soruşturma sonunda açıklık ka- zanacak. Tıpkı, "Çiğyemedim kikamım ağnsın" di- yen Recai Kutan'ın durumu gibi.... Recai Kutan'ı uzaktan bilenler bile onun para ye- mek, rüşvet gibi olaylara kanşmayacağına inanır- lar. Ama bu durum da, Sayın Kutan'ın bakanlığı sı- rasındaAKTAŞ olayına neden seyirci kaldığını açık- lamaya yetmiyor. ••• Burada bir noktayı daha vurgulamak gerekiyor. Türkiye'de yolsuzluk, rüşvet, pislik, hayali, banka hortumlama gibi olaylar, "benim memunjm işinibi- lir" zihniyetinin iktidar olduğu dönemden kaynak- lanıyor. Daha önce benzeri olaylar olmamıştır demek is- temiyorum, ama bunlarÖzal döneminde kurumlaş- mışlardır. Nitekim, AKTAŞ'ın ardında da özal var. Bu avan- tayı altın tepsiyle, kendi anlayışındaki kişilere kur- durduğu AKTAŞ'a sunan Turgut özal. Şöyle bir çevreye baktığımızda, fonlardan hor- tumlara kadar birçok şeyin düzeltilme çabasının, as- lında ekonomi dâhisi olarak ilan edilen özaJ'ın yap- tıklannı temizleme girişiminden başka bir şey olma- dığını görürüz. Tabii AKTAŞ ile ilgili olarak 21 Ocak 1994 tarihli Danıştay DairelerGenel Kurulu karanna neden uyul- macbğı, o tarihten itibaren görev yapan bakanlann, abonelerinden tek kuruş tahsil etme olanağı kalma- mış olan bu kuruluş karşısında neden kıllannı kıpır- datmadıklan sorusu da ortadadır hâlâ. Ama yineleyelim, Türkiye şu anda Özal'ın ettikle- rini temizlemekle meşgul. Bu girişimin Özal'ı da aşarak başka yerlere kadar uzanması da kaçınıl- maz. Tarikatların ve Cemaatlerin Kırk Yılık Tarihi Saidi Nursi'nin ölümünden Mehmet Zahid Kotku'ya Fethullah Gülen'den Esad Coşan'a İslamcı Hareketin Bilinmeyen Oral Çalışlar ve Tolga Çelik'in bu araştırması daha çok İslamcı hareketin iç çekişmelerini, kendi anlatımlan ve belgelerden yola çıkarak değerlendiriyor. Cemaatlerin birlik ve bölünmeleri, siyasi, ekonomik ve toplumsal konumlan ile bu hareketin 12 Eylül generalleri arasındaki ilişkilerini ve devlete yaslanarak büyümelerini inceliyor. SIFIR NOKTASIYAYINLARI0 212 511 32 62 Etibank'ın satışı yasadışı Özelleştirildikten sonra batık olarak devralınan bankadan Dinç Bilgin grubu şirketlere 111.4 trilyon lira aktanldığı ortaya çıktı ANKARA (Cumhuriyet Bûro- su) - Devletin, özelleştirilmesinin ardından 2 yıl sonra batık olarak devralmak zorunda kaldığı Eti- bank'tan Dinç Bilgin grubu şirket- lere 111.4 trilyon lira aktanldığı ortaya çıktı. Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in aile fotoğra- finda yer alan ve kırmızı bûltenle aranan CavitÇağlar'ın Etibank'ta- ki hisselerinin Bilgin grubuna dev- rinin de "hfleÖ" olduğu, devletin lnterbank'ın borcuna ilişkin ola- rak Etibank'tan tahsilat yapıldığı öğrenildi. Ancak Etibank'ın bat- masıyla devlet 313.5 trilyon liralık zaran üstlenirken ihtiyati tedbir konulmuş olan Bilgin grubunun off-shore hesaplan için 17 milyon 118 bin dolar ödeme yapmasma nasıl izin verildiği sorgulanıyor. Devlet Bakanı Recep Önai, FP Istanbul Milletvekili Osman Yu- makoğullan'nın soru önergesi üzerine Etibank'ın fona devir tari- hi itibanyla mali durumuna ilişkin incelemelerin sürdüğûnü bildirir- ken 30 Haziran 2000 tarihi itiba- nyla birikmiş zarannın 313.5 tril- yon lira olduğunu ortaya koydu. Ö- nal, Etibank'ın Bilgin grubu şir- ketlere kullandırdığı kredilerden doğan gnıp riskinin de 111.4 tril- yon lira olduğunu bildirdi. Özelleştirilmesinin üzerinden 2 yıl geçtikten sonra devletin el koy- mak zorunda kaldığı Etibank'ın daha başlangıçta satışının yasal ol- madığına dikkat çekildi. Hazi- ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN \ ne'nin lnterbank'ın mali yapısın- daki bozukluk nedeniyle zaten ta- kip kapsamındaki bir banka oldu- ğu, bu durumda Çağlar'a ikinci bir banka satışına karşı çıktığı belirti- liyor. Ancak ihale sûrecinde Çağ- lar-Dinç Bilgin ortaklığnıuı kurul- masının ardından Etibank'ın satı- şuıa onay verildi. Bu karmaşanın yanından, ihale, radyo ve televiz- yonlarda yûzde lO'dan fazla pay sahibi olacaklann devlet ihaleleri- ne giremeyeceklerine ilişkin yasa- ya da aykınlık oluşturuyor. Tûm bu yasalara aykın durumlann ya- nında Etibank'ın özelleştirilmesi işine başlangıçta tek başma giren Çağlar'uı ihale sûrecinde Bilgin'le ortaklık kurmasınm da ihale ko- şullanna uygun olmadığına dikkat çekiliyor. Yani Etibank özelleştir- me ihalesine "daha başından göl- ge" dûştûğü vurgulanıyor. Avukatlarsuç duyurusunda buhımnuş thaledeki bu hukuksuzluklara karşı, o dönemde avukatlar Gök- han Candoğan ile Hayati Kü- çûk'ün suç duyurusunda bulundu- ğu öğrenildi. Küçûk ile Cando- ğan'ın 13 Ocak 1998 tarihli Eti- bank'ın satışına ilişkin Özelleştir- me Yûksek Kurulu karannı baz alarak yaptıklan suç duyurusu, ihaleyi yapan özelleştirme Idare- si ve satış karannın altında onayı bulunan dönemın başbakanı Me- sat Yıhnaz, başbakan yardımcısı BülentEcevit, devlet bakanlan Gû- neş Taner, Işın Çelebi. dönemin Maliye Bakanı Zekeriya TemizeL Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalun Erez'i kapsıyor. Suç duyurusunda, ihaleyi kazandığı açıklanan Ipek Ortak Girişimi'nin yüzde 43 'ünün, Dinç Bilgin'in elinde bulundurdu- ğu Medya Holding ile Cavit Çağ- lar'a ait Nergis Holding'den oluş- tuğu belirtilerek şöyle denildi: "Bu şirketierin özeUiği, bu şjrket- lerdeçoğunlukhissesine sahipolan ktşüerin aynı zamanda 3984 sayıh Radyo ve Televizyon Kuruluşlan- nm YaymbuiHakkmdaKanun an- lammda özd radyove tefevizyon sa- hibi kişiler obnalandır." Enerjide soruşturma, 1990'dan bu yana görev yapan bürokratlan da içerecek Başsavcdık izin beidiyorANKARA (CumhuriyetBürosu)- Başbakan- lık Teftiş Kurulu'nun Enerji Bakanlığı ile AK- TAŞ ve Kayseri elektrik arasındaki mahsuplaş- madaki usulsüzlüklere ilişkin soruşturrnayı 10 yıllık döneme yayıp genişleterek etkisiz kılma girişimine bürokratlar boyutu da ekJendi. Ener- ji Bakanlığı, suçlanan bürokratlar hakkında so- ruşturma başlatmak isteyen Ankara Cumhuri- yet Başsavcılığı 'nın izin istemini 3 haftadır ya- rutlamıyor. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Osman NuriOduncu, Cumhuriyet'e yaptığı açıklama- da, amaçlannın tamamen hukuki olduğunu vur- gulayarak şu anda gündemde 10 bakan olduğu- nu anunsattı. Oduncu, "Ancak biz 1991'den bu yana görev yapmış, bu işlemde sorumlu bürok- ratlan da rapora dabil ettik. Bu durumda sayı elbette artacak. Ancak 10 yıkhr süren bir işle- min bir difimini soruşturup bir «tilimini soruş- turmamak sa\gınlığı olan Başbakanlık Teftiş Kurulu olarak bize yakışmazdr diye konuşru. Oduncu, raporlannın bazı bölümlerinin haber konusu oldugunu anımsatarak "Keşke yapöğı- mız tûm çauşmalar interneteverilseve kâmuoyu her şeyi tûm açıkbğrvla görse" dedi. Başbakanlık'ın, Cumhur Ersümer ve Ziya Aktaş"ı olası bir "YûceDrvan" yargılamasından kurtarabilmek için girişimleri sürüyor. Yetkisiz olmasına karşın Meclis soruşturmasını Ankara Cumhuriyet Başsavcılığrndan isteyen hükü- met, başsavcılığın "yetkisizim'' yanıtı üzerine kapsamını genişleterek soruşturmayı etkisiz kıl- mayı amaçhyor. Uç haftadır izin yok Başsavcılık, Enerji Bakanlığı'ndan, raporlar- da adı geçen bürokratlar hakkında soruşturma yürütebilmek için izin bekliyor. İzin istemınin üzerinden yaklaşık 3 hafta geçmesine karşuı Enerji Bakanhğı 'nın henüzyanıt vermediği bil- dirildi. Başbakan Ecevit, mahsuplaşma işlemlerinin 1991 yılından beri yapılmamış olması nedeniy- le yalnızca Aktaş ve Ersümer hakkında değil, 1991 yılından bugüne kadar görev yapan Ener- ji ve Tabii Kaynaklarbakanlarının da değerlen- dirilmesi gerektiğini açıklamıştı. Bakan ve bü- rokratlar hakkında Türk Ceza Yasası'nın "gö- revi kötûye kullanma" fiılıni düzenleyen 240. maddesi çerçevesinde işlem yapılması isteni- yor. Bu madde, görevi kötüye kullanan memu- run derecesine göre 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngörüyor. Ancak TCY'nin zamanaşımı- nı düzenleyen 102. maddesi, 5 yıldan çok olma- yan hapis cezalan açısından zamanaşunının 5 yıl olduğunu düzenliyor. 1991 yılından bugüne değin zamanaşımını kesintiye uğratacak hiçbir işlem yapılmadığın- dan 1996'dan önceki dönemde görev yapan enerji bakanlan, adli soruşturmadan kurtulu- yor. Bu çerçevede, 1991 'den 1996'ya kadar görev yapan Fahrettin Kurt-Togay Genuümaz (ANAP), Muzaffer Ana (ANAP), Ersin Faral- yah (ANAP), Veysel Atasoy (DYP) kurtulurken 1996'dan itibaren görev yapan Şinasi Alnner (DYP), Hûsnü Doğan (ANAP), Recai Kutan (RP- FP), Cumhur Ersümer (ANAP) ve Ziya Aktaş (DSP) açısından adli soruşturma güncel- liğini koruyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılı- ğı'nın girişimiyle 1 Şubat'tan itibaren zamana- şımı kesintiye uğradı. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Danıştay Aktaş vurgumma sonnokta komddu A h- Damştay îdari Dava Daireleri Genel Kurulu, Aktaş'a îstanbul'un Anadolu yakasında elektrik dağıtım hizmetlerinin yapılması için görev verilmesine ilişkin sözleşmesyi hukuka aykırı buldu. ANKARA (Cumhuriy^t Bürosu) - Danıştay Îdari Dava Daireleri Ge- nel Kurulu, Aktaş Elektrik AŞ'ye Istanbul'un Anadolu yakasında elektrik dağıtım ve ticareti hizmet- lerinin yapılması için görev veril- mesine ilişkin imtiyaz sözleşmesi- nin hukuka aykın olduğuna karar verdi. Danıştay 10. Dairesi'nin söz- leşmenin iptal istemini reddeden ka- rannı bozan genel kurul, Aktaş'la imtiyaz sözleşmesi yapılmasmda kamu yaran bulunmadığını vurgula- dı. EMO'nun 2 Arahk 1997'de Ener- ji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Aktaş Elektrik AŞ arasında imzala- nan "tstanbul^unAnadolu yakasm- da elektrik dağıtım veticaretibiz- medermmyapdmasıiçingörevverfl- mesine ilişkin imtiyaz sözleşmesi- nin" iptali istemiyle açılan davada son sözü dün Danıştay îdari Dava Daireleri Genel Kurulu söyledi. Da- nıştay 10. Dairesi'nin söz konusu imtiyaz sözleşmesinin iptal istemi- nin reddine ilişkin karannın temyiz istemi sonuçlandı. 'Kamu yaran yok' Genel kurul, Aktaş ile Enerji Ba- kanlığı arasında imzalanan imtiyaz sözleşmesini hukuka uygun bulma- dı. İmzalanan imtiyaz sözleşmesin- de "kameyaran"bulunmadığına da işaret eden genel kurul, Danıştay 10. Dairesi'nin imtiyaz sözleşmesinin iptal isteminin reddine ilişkin-kara- ruu oyçokluğuyla bozdu. Genel ku- rul,imtiyaz sözleşmesinin iptal edil- mesi gerektiğine de dikkati çekti. EMO'nun 2 Arahk 1997'-de im- zalanan imtiyaz sözleşmesinin ipta- li istemiyle açtığı dava 3 yıl boyun- ca çeşitli aşamalardan geçti. Danıştay 10. Dairesi, yürütmenin durdurulması istemini her defasmda reddettı. 10. Daire'nin imtiyaz söz- leşmesinin reddine ilişkin karann ar- dındanEMO, bukaran temyiz etti ve yürütmesinin de durdurulmasını is- tedi. Genel kurul, temyiz istemini karara bağlamadan 16 Haziran 2000'de imtiyaz sözleşmesinin yü- rütmesüü 7'iye karşı 12 üyenın oyuyla durdurdu. Danıştay Îdari Da- va Daireleri Genel Kurulu, 1999'da dayürütmenin durdurulması istemi- ni kabul etmişti. Bu karann ardından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlı- ğı, Aktaş'ın yönetimine 6 Ekim 1999'da elkoydu. Danıştay 10. Da- iresi, EMO'nun açtığı davada esasa ilişkin karannı 16 Kasım 1999'da vermişri. Danıştay Îdari Dava Daireleri Ge- nel Kurulu, 16 Haziran 2000'de 10. Daire'nin karannın temyiz istemini görüşürken EMO'nun yürütmeyi durdurma istemini de karara bağla- dı. Genel kurul, imtiyaz sözleşmesi- nin yürütmesini durdururken "imti- yazsözieşnıesindeşirketOeidareara- smda alacak-borçflişkisinindüzen- lenmediği, geçmiş ydlarda Aktaş'm taahhûâerini yerine getsrmediğine' 4 dikkat çekti. oralcalisiar@yahoo.com Eylem, 25 yaşında. Gazi Üniversi- tesi Iktisat Bölümü mezunu. Işsiz, za- ten bu koşullarda çalışması da müm- kün değil. Eylem'in babası ve küçük kardeşi Edirne F Tıpi Cezaevi'nde. Tuncelili Hüseyin Yıldız, oğlu Tay- lan'la birlikte aynı hücrede kalıyor. Taylan 105 gündür ölüm orucunda. Operasyon sırasında başına gelen- ler ve ölüm orucu nedeniyle bir gö- zü görmüyor. Eylem, önceki gün gazeteye gel- di. Zayrf ince bir kız. Masum gözle- riyle bana soruyor, "Oral Bey, karde- şim ölüyor, birçok insan ölmek üze- re. Benim elimden, ailelerolarak eli- mizden bir şey gelmiyor. Gazeteler de artık hiç ilgilenmez oldular. Bir şeyyapılamaz mı, sizinle konuşrnak için geldim. Bir şeyyapalım ne olur.. babam ölüm orucunda, kardeşim ölüm sınmnda." Eylem, babası ilk tutuklanıp evden gittiğinde 6 yaşındaymış. O gün bu- gündür, bu yaşamın içinde koşturup duruyor. Bir kardeşi daha varmış üni- versitede. Geçen gün F tipi için ya- pılan bir gösteriye katıldığı gerekçe- Eylem, Bu Ülkenin Bir Gencisiyle gözaltına alınmış. Eylem, karde- şinin çok fenadövüldüğünü ve yara- landığını söylüyor. Hakkında da da- va açılmış. Eylem'in babası Hüseyin Yıldız TKP/ML davasından yargılanıyor- muş. Kardeşi Taylan da. Hüseyin Yıl- dız, 1991 yılında 9 yıllık bir tutuklu- luktan çıkmış.. üç yıl sonra yeniden tutuklanmış. Kardeşi Taylan o zaman 17 yaşındaymış ve 6 yıldır babasıyla birlikte cezaevinde. Bir yıl sonra ce- zasını tamamlayacakmış. Tabii ölüm orucu biterse. Eylem'in babası, annesinden aynl- mış ve yeniden evlenmiş. Üvey an- nesi 1996 ölüm oruçlannda sakat kalmış. Tedavisi gerekiyormuş. Vıze alamadığı için yurtdışına gidemiyor ve bu yüzden istedikleri gibi tedavi edilemiyormuş. "Buradan çıkıp onun yanına gideceğim" diyerek yanım- dan ayrıldı. • • • Eylem, bu ülkenin bir genciydi. 6 yaşından bu yana bir büyük dram yaşıyordu. Küçücük bedeninin, gencecik yaşının kaldıramayacağı yüklere karşın okumuş, üniversite bitirmişti. Diğer kardeşleri de oku- yordu. Cezaevlerinin önünde tanıdı- ğı aileleri, onlann yaşadıklannı ardat- tı. Kardeşi Taylan gibi 20'ye yakın gencin, operasyon ve ölüm oruçla- n nedeniyle kör olduklannı, ya da kör olma tehlikesiyle karşı karşıya olduklannı söyledi. Eylem'in anlattığına göre; karde- şinin gözüne müdahale edilebilme- si için Istanbul Cerrahpaşa Hasta- nesi'ne gönderilmesi gerekiyor- muş. Ancak, ölüm orucunda oldu- ğu için Edirne'de tedavisinin yapıl- madığından yakındı. "Ölüm orucu- nu bitir, öyle tedavi ederiz" diyor- larmış. Eğer böyleyse, vahim bir durumla yüz yüzeyiz. Çünkü bir in- san tedaviyi kabul ediyor da onun tedavisi yapılmıyorsa, bunun insan- lıkla, vicdanla, etikle bir ilgisi yok demektir. Bu konuda Edirne F Tipi Cezaevi yetkililerinin bir açıklama yapmasını bekliyorum. Aynı soru, diğer tedavisi gereken tutuklular için de geçeıiidir. Eylem, incecik bir kızdı. Yaşamı- nın önemli bir bölümü cezaevi ka- pılannda, görüş kulübelerinde, kar- deşinin, babasının peşinde geç- mişti. Şimdi tam birçıkmaz içindey- di. Kendinden iki yaş küçük karde- şi için bir şey yapamamanın çare- sizliğini yaşıyordu. Başvurmadık kapı, derdini anlatmadık insan kal- mamıştı. Onun omuzlarına bu yükü bu ül- kenin koşullan bindirmişti. Onün gi- bi yüzlerce çocuk, genç, anne, ba- ba yıllardır bir dramın, bir acının parçası olmuşlardı. Bazı allelerin i- ki üç çocugu, her biri farklı bir ce- zaevinde, operasyonlarda, ölüm oruçlannda ömürtüketiyorlardı. En büyük yük ise dışandakilerin sırtına biniyordu. Eylem, Avrupa'nın herhangi bir ülkesinde doğmuş olsaydı, bu acı- lan yaşar mıydı? Orada gencecik çocukları afış yapıştırdığı, duvarta- ra yazı yazdığı için "terörist" sayan bir yasa var mıydı? Bu yüzden on- larca yıl hapis yatılır mıydı? Eylem, "Bazılan bana terörist gö- züyle bakıyor. Ben yalnızca içeri- dekilerin insani koşullarda yaşamı- nı sürdürmesini istiyorum. Karde- şimi, babamı bağnma basmak isti- yorum. Diğer ailelerin de çocukla- nna kavuşmasını diliyorum. Bazen en yakınlanma bile derdimi anlat- makta güçlük çekiyorum. Ne olur beni anlayın, bir şeyler yapın. Kar- deşim ölüyor, ölüyorlar"d\yor. Eylem'in çaresiz ve güzel gözle- rine baktım. Bir şeyler yapamama- nın çaresizliği, canımı yaktı. Onu yolcu ettim. Masama oturdum ve o- nun öyküsünü yazmaya karar ver- dim. Eylem'in öyküsü Sibel Can'la- nn, Gülben Ergen'lerin öykusün- den farklıydı. Onunki de bir Türkiye öyküsüydü. Görüp bilmek isteme- diğimiz...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear