26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
&AYFA CUMHURİYET 28 EKİM 2001 PAZAR 12 PAZAR KONUGU TBMMBaşkanvekili Murat Sökmenoğlu, maaş zamları konusunda milletvekillerinin geri adım attığını söyledi Meclis yaptıklannı anlatamıyor 'Savaşa hazır olmalıyız' - Savaşın bu bölgeye sıçraması tehlike- sinigöz ardı edebilir miyiz? - Edemeyiz. tsrail'le Filistin bir banş an- laşmasına doğru giderken birdenbire deh- şetli saldınlann başlaması, bu konuda Ür- dün'den eski El Fetih gerillası LeyiaHatit'in demeç vemıesi, Hamas'ın da Şam'dan açık- lama yapması bu işin büyüyeceğini gösteri- yor. Sadece Irak değil, Bekaa Vadısi de gün- deme gelebilir. Türkiye'nin bu konuda ha- zıriıkiı olması lazımdır. lç ve dış tehdit ko- nusunda Milli GüvenlikKurulu'nun (MGK) ne kadar haklı olduğu bir kez daha ortaya çı- kıyor. ABnin çifte standarüı karan da Tür- kiye'nin hakülığını ortaya koyuyor. Türkiye, bütün bunlan göz önünde tutarak adım an- yor. - Dünyanın tek süper gücü ABD, Türki- ye 'nirt bu denklemde aktifbir aktör olma- sını istiyor. Bu koşuüar altında Türkiye na- sıl bir siyaset izler? - Türkiye bu senaryoya hiç kuşkusuz ha- zırbkJı. TBMM'nin sınırsız asker gönderme yetkisini hükümete vermesinin nedeni de bu. - Peki, içinde bulunduğu ekonomik dar- boğazla bu durumun nasıl üstesinden ge- lecek? - Ülkenin güvenliği her şeyin üzerindedir. Geçmiş yönetimlerin hatası büyük olabilir. Ama Tüîkiye terörle mücadelede 100 miJ- yar dolar, Körfez Savaşı'nda 40 miryar do- lar kaybetmiştir. Yine de bugünlere gelmiş- tir. Türk ordusu tasarruf tedbirleri çerçeve- sinde çok önemlî projeleri iptal etmişti. Ama savaş rüzgârlan esmeye başladığı anda bu pro- jeler yeniden gündeme geldi. Bunlar belki eko- nomiye yük getirecektir, ama esas ön plan- da olan güvenlıktir. Bunu vatandaşa çok iyi anlatabilmeliyiz. Hükümete düşen görev de ne yapOğını, her attığı adımı, şeffafhkla, san- dık düşünmeden, popülist söylemlere kaçma- dan halka açıklıkla anlatmaktır. Türkiye, 11 Eylül'den sonra atacağı adımlann yeni kon- septlere uygun olması gerektiğinin farkında Türkiye, terör altında inlediği 11 Eylül 1980'i de hiç unutmartuştır. O nedenle Batı, 11 Ey- Hil'ü yeni yeni öğreniyor. Türkiye, bundan sonra da kendi coğrafyasında yeniden çizi- len haritalarda yerini alacaktır. Bana kalırsa, Türkiye, nüftısunun yüzde 99'u Müslüman, ama laik, demokratik bir modelle bugün bü- tün dünyaya ders vermektedir. Türkiye ayakta durmalı' -Savaş ortamı Irak 'a sıçrarsa Türkiye ne yapar? - Şu anda Irak'la ilgili somut bir kanıt yok. O nedenle Türkiye, her zaman yaptığı gibi, Irak'ın toprak bütünlüğünü savunacaktır. Ama bu işin altından salt Irak, yani Saddam rejimi çıkarsa yapacağı bellidir. - Türkiye, onlarcayüdır başkaiannmyaz- dığı senaryolarda rol alan bir aktör duru- nuında. Acaba neden kendısenaryosunuya- Zip başkalannı aktör olarak oynatamtyor? - Mesele, senaryoda rol aimak yerine ken- di yazdığı senaryoyu kabul ettirmektir. Çok doğru söylüyorsunuz. Türkiye'nin eksikliği bu. Bakın, bütün bu savaşlarda haritalann değişmesi bir petrol savaşını işaret ediyor. Biliyorsunuz, Türkmen gazınrn Afganistan üzerinden Pakistan'a, oradan Hint Okyanu- su'na akıtılması projesi vardı. ABD petrol şirketleri Taleban'mtutumuyü- zünden bu projeden vazgeçti. Bakû-Ceyhan projesi gündeme geldi. Bu savaştan sonra ye- nidenTürkmen gazının Hint Okyanusu'na akı- ülması gündeme gelecektir. Savaşın esası bu. Hükümetimİ2dn de bu bilinçte olduğunu dü- şünüyorum. Şu noktada söylemek istediğim bir şey de var. Türkiye NATO'nun beşinci maddesinin kendi başına gelen terör felaketi yüzünden iş~ letümesi gerektiğini defalarca savunduğu hal- de bunu görmezden geldiler. Ama terör ABD'ye dokunduğu anda NATO'nun beşin- ci maddesi hayata geçti. Bu coğrafyada güç- lü, refah içinde birTürkiye'ye ihtiyaç var. Ama Türkiye önce kendi kendine ayakta durabi- lecek konuma gelmelidir. 200 milyar dolar- lık iç-dış borçla mücadele etmek zorunda bı- ralalan bu ülkede bazı meseleleler göz ardı edilmemelidir, ama onurumuzdan da hiçbir şekilde fedakârlık etmemeliyiz. TFVLA TÂVSÂNOGLU^r ^e ' e ^onom ^darboğaz, mali kriz, siyasi bunalım derken 11 Eylül'eyakalandı. Biryandan bütün bunlar * olurken öbüryandan TBMMde milletvekilleri hâlâ dokunulmazhkların kaldırılması ya da sınırlanmasına engel koyuyorlar, anayasa değişikliğipaketi içine kendi maaş zamlarını sokuşturmaya çahşıyorlar. Halkın tepkisi gelince de geri adım atıyorlar. Öteyandan, Türkiye 'nin Afganistan daki ve başka coğrajyalara sıçraması olası savaşta aktifrol oynaması isteniyor. Halimiz nice olacak? Bu ekonomik darboğazla, "Aslan Türkiye. Sen zaten 16yıl terörle mücadelede düzenli ordunla bütün belalara göğüs germişsin. Şimdi de gerersin " laflarıyla ikna olacak mı? En önemlisi de acaba Türkiye kendi önemininfarkında mı? Yoksa hâlâ karmaşalar, kargaşalar içinde bocalıyor mu? Bütün bu noktaları TBMMBaşkanvekili, Istanbul Milletvekili Murat Sökmenoğlu 'yla TBMMdeki odasında konuştum. Maaş zamları konusunda TBMM üyelerinin yaptıkları hatayı anındafark edip geri adım attıklarını hatırlatan Sökmenoğlu, Türkiye 'nin bir savaşa sürüklenme macerasından duyduğu kaygılan, üzeri kapalı bir dille seslendirirken "NATO 'nun 5. maddesi, defalarca ısrar etmemize karşın bizim için işletilmedi. Ama terörABD 'yi vurunca işletildi" diyordu. PORTRE/ MURAT SÖKMENOĞLU 1945, tstanbul doğumlu. Ortaöğrenimini Fransız Saint Joseph ve Şişli Koleji'nde, yükseköğrenintini tstanbul tktisadi ve Ticari tlimler Akademisi'nde tamamladı. Isviçre 'de Ecole de la Roche 'da halkla ilişkiler lisansı yaptu Birsüre THY Yönetim Kurulu Denetçisi olarak görev yaptu 1980 sonrasında Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP) kuruculan arasındayer aldu 17 ve 18. dönemlerde Hatay'dan milletvekili olarak TBMM'de bulundu. 1989'da mUletvekilliğinden istifa ettL 19. dönem TBMM Başkanı 'nin siyasi danışmanı, 20. dönem Cumhurbaşkam Özel Danışmanı oldu. Milliyetçi Hareket Partisi'nde (MHP) genel sekreter yardımcm olarak görevyapıyor. 1999 seçimlerinde MHP'den tstanbul milletvekili seçildL 21. dönem TBMMBaşkanvekilliği'ne getirildL -Bu TBMMson zamanlarda kamuoyunda çokyaygın biçim- de eleştiriliyor. Bu eleştirileri TBMM Başkanvekili olarak na- sd değerlendiriyorsunuz? SÖKMENOĞLU - TBMM'nin bu dönemki performansı inkâr edilemeyecek kadar yüksektir. Ben 1983 'te de parlamento üyesiy- dim. 287 milletvekiliyle TBMM'ye girenANAP dönemi dahil, Mec- lis hiç buperförmanslaçahşmadı. 1980 darbesinden sonra 1983'te seçilen Meclis bile böyle çalışamadı. Orada TürgırtÖzaTın iki tak- tiği vardı. Birincisi, TBMM'ye gece mesaisi yaptınrdı. Ikincisi de eksik kanunlan kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) tamam- latırdı. Oysa bu dönemki TBMM aşağı yukan hiç KHK çıkarma- dı. Bunlann yerine, TBMM'deher şeyi tarnşarak inanılmaz birper- formansla hareket ettflc. Dördüncü yasamayılına giren bu TBMM'nin üçüncii yılında 320 kanun çıkardık. Bunun nedeni de şudur: TBMM yenilenmiştir. TBMM'de olmayan bir siyasi parti (MHP), 1999 se- çimlerinde Meclis'egirdi. DSP'nin çokazmilletvekili vardı. 1999 seçimlerinde o da kendisini yeniledi. Böylece TBMM'ye 320 ye- ni parlamenter girdi. Bu da TBMM'ye yeni bir şevk getirdi. Işte, bu şevkle Türkiye'nin önünü açacak bütün kanunlar çıkanldı. Ha- ürlayacaksınız, bundan önceki dönemde Türkiye geçici bütçeyle idare ediliyordu. Bu Mechs bunu düzeltri ve normal bütçeye dö- nüldü. - Evet de kamuoyu bu Meclis V siyaseti tıkamakla ve halktan tamanuyla soyutlanmış olmakla eleşûriyor. Buna ne diyorsu- nuz? - TBMM kendi yaptıklannı halka iyi anlatamıyor. Meclis'in halktan soyutlanmış olması mümkün değil. Çünkü bunlar halkın temsilcileri. TBMM tatil olunca halkla yüzleşmek için bütün mil- letvekilleri kendi seçim bölgelerine gidiyorlar. Aynca da burada yine seçmenleriyle kucaklaşıyorlar. Türkiye'nin derderinin çok faz- la olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunlann sıraya konuhnası lazım. Hükümetin öncelikleri var. Milletvekil- lerinin getirdikleri bireysel kanun teklif- leri bunlar karşısında tabii ki görüşüle- miyor ve alt sıralara düşüyor. Hükümet- ten gelen inanılmaz bir kanun bombar- dımanı var. Hükümetten gelen kanunlar dönem dönem de muhalefetin yardım- lanyla çıkıyor. Burada, "Muhalefet en- geffiyor" da diyemezsiniz. Bütün bunla- ra rağmen "TBMM çahşmryor" denirse ben bunu insafsızhk olarak kabul ede- rim. 86. madde tartışması TBMM üyelerinin "mutfak" dediği- miz komisyonlardaki çalışmalan var. Devlet Bakanı KemalDerviş, geçen gün bir televizyon programında, "TBMM çokçak^r" görüşüne karşılık, *Çakşü.ama süratli değfldT dedi. Nasıl süratli çalış- madığını anlamak mümkün değil. Hü- kümetten gelen tasanlan bir gün dahi bekletmiş değiliz. Ama anayasanın 37 maddesinin değişmesini sağlayan yasa paketi dahi kamuoyunda gölgelendi. -Ama anayasa değişikliğipaketinin içine 86. maddeyi baha- ne edip milletvekili maaş zamlarını sokuşturmak şık mı oldu? - Zaten TBMM bunun siyasi etik açısından yanhş olduğunu gö- rüp hemen geri adım atı. - Bunu başta düşünmeleri gerekmiyor muydu? Kamuoyun- da bu davranış halka gol atmak olarak değerlendirüdL. - Hayır, hiç öyle değil. Orada yanhş anlaşılma var. Milletvekil- lerinin maaşlan meselesi her sefer gündeme geliyor. Gündeme gel- diğinde de halktan buna tepki doğuyor. Bu gayet doğal. tnsanlar her an işini, aşını kaybetme tehlikesi içinde. Bir milyona yakın in- san ekonomik kriz ve kaos nedeniyle işini kaybetti. Anayasa pa- ketinin içinde 86. madde zaten vardı. Buikiyıldırkomisyondako- nuşuluyordu. Cumhurbaşkanımız, cumhurbaşkanı olduktan son- ra da "Anayasadaki gerekü değişfldikleri yapın da bu tş ortadan kalksmn demişti. Cumhurbaşkammızın birçok maddeye itirazı vardı. Bu maddeler değişti. Cumhurbaşkanı hakh olarak maaş ar- tışını veto etti. Çünkü ilişkilendirüirken o önerge yanlıştı. Önerge Emekh Sandığı'yla ih'şkilendirilirken "devletin en yüksek kade- mea" deniliyordu. Basın da bunu Genelkurmay Başkanı'na bağ- ladı. Ama yanlıştı. Genelkurmay başkanlan 926 sayıh kendi ka- nunlanyla emekli oluyorlar. Devletin en yüksek memuru şu anda Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı'dır. Maaşı sekiz milyar Ura. Bu, onunla üişkilendirih'yor. MiLetvekih" maaşlan devlet ska- lasında 39. sıradadır. Son olarak 42. sıraya kadar düştü. Milletve- killeri, ne olursa olsun işin yanlışını anlayıp geri adım aftılar. Ama Cumhurbaşkanı da veto etmeden değişiklik paketini TBMM'ye geri gönderebilirdi. -Siz TBMM Başkanvekili olarak 86. maddenin neden değiş- tirilmek istendiğini burada açık açık anlatır mısınız? - 86. madde milletvekillerinin özlük ve emeklilik haklannı dü- zenler. Bu madde, milletvekillerinin çahşnklan kurumlardan emek- hüklerini üişkilendiriyor. Yani devlet memunıysa Emekli Sandı- ğı'na, işçi emeklisiyse SSK'ye bağhyor. Bu da TBMM'de millet- vekilleri arasmda eşitsizliğe neden oluyor. Yani SSK ve Bağ-Kur'dan emekli olan milletvekiliyle Emekli SandığYndan emekli olan milletvekili arasında inamimazmaaş far- kı var. Başbakan Bülent Ecevitbasın emekçisi. SSK'den aldığı ma- aş 180 milyon lira. Ama diyehm ki TRT'den emekli olduktan son- ra milletvekili seçilmiş bir arkadaşımız 1 milyar 250 milyon lira emekli maaşı alıyor. Eşitsizlik işte burada. 86. maddede yapılan değişiklikle işte bu eşitsizlik giderilmek istenmişti. Milletvekili avan- tadan bir şey istemiyor. Hep "kjyak emeklâik'' istemekle suçlan- dı. Kurumun içındeki bu eşitsizhğin düzeltilmesini amaçhyor sa- dece. Anayasanın 10. maddesi de eşitlik ilkesini vurgular. Ama ne yazık ki önerge yanhş ilişkilendirildiği ve kamuoyunda yanlış iz- İenim edinildiği içinmilletvekillerinin mesailerine gölge düştü. Bir de geçenlerde bir televizyon kanahnda, "MiDetvekflkri emekli oiunca avantadan aüelerine baknnvorlar'' gibi sözler edildi. Insaf edilsin. SSK'den, Bağ-Kur'dan, Emekh Sandığı'ndan emekli olan insanlann bakmakla yükümlü olduklan aileleri vardır. Bütün bun- lardan dışandaki insanlar yararlanıyor. Milletvekili de, anayasa- nın değişmeyen 86. maddesine göre o haklardan yararlanıp emek- li olmuş. Bu durumda da ailesine bakmak zorunda. Sosyal devle- tin icabı bu. Ama bu haklardan sadece milletvekilleri ve eski mil- letvekilleri yararlanıyorlar derseniz orada kamuoyunu yanıltmış olursunuz. O durumda da ne TBMM'nin itiban kalır ne de bir şey.. 'TBMM gerl adım attı' ,; - lşçiye, memura bu TBMMyüzde beş zammı reva görürken kendilerine inanılmaz zamlaryapıyorlar, tepkisi sizce haklı de- ğil miydi? - Onu başta söyledim zaten, TBMM maaşartnncı önergeninyan- hşhğını hisseder etmez geri adım attı. Ben de TBMM Başkanve- küi olarakhalktan özürdiledim. Yanhşü. Amabu yanlış bütün TBMM çahşanlanna kadar uzablırsa o da yanlış bir davranış olur. Aslın- da bugün bizim bunlan bir yana bırakıp "Törkiye böyle sıcak bir coğrafyada nereye gköyor"u tartışmamız lazımdı. Ekonomi ber- bat. Kaosa dönüşmek üzere. Ülkede bunalım ekonomisi konuşu- luyor. Öte yandan, bu coğrafyada inanılmaz sıcak bir savaşla kar- şı karşıyayız. Bütün bunlar dururken hâlâ TBMM üyelerinin hak- lannı savunmaya çahşmak bana zul geliyor. - Milletvekillerinin dokunulmazhklan konusu hangi aşama- ya geldi? - Uyum Komisyonu'ndan çıktıktan sonra milletvekillerirıin bir üst mahkemede, Yargıtay'da yargılanmalan meselesi vardı. Önce- ki dönemlerde olduğu gibi, aynı şekilde komisyonlardan geçirip genel kurula gelecekti. Ama ne hazindirki milletvekilleri dördün- cü kez bu maddeyi reddettiler. Milletvekillerinin kendi iradeleriy- le geri çevrilmiş oldu. Bana göre, böylesine bir düzenleme TBMM'den geçmeliydi. ~ Daha önceki dönemlerde ikisiyasiparti lideri TBMM'de bir- birlerini aklamadûar mı? - Evet, ama bu madde değiştirilse de TBMM'de aklama pakla- ma devam edecektir. Çünkü orada TBMM iradesiyle dokunulmaz- lığın kaldırılıp kaldınknaması önkoşulu vardır. Bu da bir zihniyet, bir kültür meselesi. Muasır medeniyete giderken, Batılı olurken Baü'nın arzu ettiği biçimde kanunlan değiştirmek yetmiyor. în- san mantalitesinin değişmesi gerekiyor. çankaya-slyasetçl sürtügmesl - Cumhurbaşkanı Sezer'in Cumhurbaşkanhğı'na seçilme- sinden hemen sonra TBMM ile Cumhurbaşkanı arasmda bir sürtüşme olduğu gözleniyor. Sizce bu durum neden kaynakla- ntyor? - Çünkü TBMM belki anayasaya uygun bir Cumhurbaşkanlığı seçimi yaptı, ama 550 kişi arasından bir aday yerine, kendi konu- sunda uzman olan bir Anayasa Mahkemesi Başkanı'nı seçti. Sa- yın Sezer Cumhurbaşkanlığı 'nda iki şapkayı bırden giydi. Yani bi- risi Cumhur'un başı, öbürü de Anayasa Mahkemesi'nin başıydı. Bu Çankaya'ya taşındı. Böylece Çankaya'yla siyasetçi arasında bir sürtüşmedir başladı. Bence bu krizin başlangıcı KHK'lerin Cumhurbaşkanı tarafindan geri çevrümesiydi. Yani Temmuz 2000. Sayın Cumhurbaşkaru her şeyin TBMM'de halledilmesinde ısrar- lıydı. O nedenle bu Meclis çok süratli çahşıyor. KHK'ler olmadan biz hızla kanunlan çıkanyoruz. Cumhurbaşkam bu yöntemi uy- gulatmak istiyor. 1982 Anayasası, yan başkanlık sistemini özen- direcek biçimde cumhurbaşkanına yetki vermiş. Cumhurbaşkan- lan anayasaya göre sorumsuzlar, ama siyaset yapıyorlar. Geçmiş- te bunun örneklerini gördük. Siyaset yapabilmek için de siyaset- çi olmak lazım. Ama doğal olarak Cumhurbaşkanı, Anayasa Mah- kemesi Başkanhğı'ndan geldiği için Anayasa Mahkemesi Başka- nı gibi de davranıyor. Bu, bizim birinci hatamız değil. Dtinci ha- tayı da ABD'den ekonomiyi düzeltmek üzere bir bakan getirmek- le yaptık. Bu saym bakan ülke ekonomisinin başına oturtuldu. As- hnda TBMM, "Nrye bu hafc gektik" diye kendi kendine özeleşti- ri yapmalı. - Türkiye Cumhuriyetisınırlan içinde, ülke ekonomisinin ko- şullanm bilen ve bunlan düzettme becerisine sahip hiç mi eko- nomistyoktu? - Anladığım kadanyla koalisyon şartlan buna mecbur etti. Bu seçim yapılırken ABD'yle, IMF'yle iyi ilişkileri olan bir Dünya Bankası Başkan Yardımcısı oluşu tercih sebebi sayıldı. Bu çokyan- hştı. Çünkü Sayın Derviş çok iyi niyetle ülke ekonomisini idare etmeye çahşıyor, ama "Türidve'nin koşuBannıhi tannabflmekicin daha çokfinnekroekyemesi lazun" desem çok mu amiyane olur? Türkiye'nin şartlan bambaşka. Bunlan bilmeden burada siyaset yapmak da mümkün değil. Ama ilkokulu bitirip 11 yaşında Isviç- re'ye giderek ailesiyle yerleştikten, tamamıyla Batı kültürüyle bü- yüdükten sonra tabii ki ona yönetim de ters geliyor. Martta gel- mesine rağmen Türkiye'nin şartlannı daha yeni yeni öğreniyor. Tür- kiye'de bu badireden kurtulmak için zaman za- man elastikiyet gerektiren ekonomik tedbirleri al- makta bu yüzden geç kaldı. Tabii hiçbir siyasi par- tinin üyesi de olmadığı için dördüncü koalisyon or- tağı gibi bir imaj da verdi. 'Kendlmlzi atdatmamalıyız* -Zekeriya Temizel'leMesut Yılmazarasında- kimektupsavaşı konusunda nedüşünüyorsunuz? - Türkiye'de kim haklı kim haksız? Oluşan şart- lar zaten meseleyi gösterdi. Sayın Temizel, "Tûr- kiye'deD mflyariarca dolar kacmadı" diyor. Ama yasük alnndaki milyarlan da görmemeye çahşıyor. Sadece maliyeci kafasıyla hareket ederseniz dev- letçi ekonomiyi liberal ekonomide savunmaya kal- karsanız işin içinden çıkmanız mümkün değildir. Bırakm insanlanmızı, biz kendi kendimizi aldatı- yoruz. Özelleştirme yapıyoruz, özelleştirmeyi en fazla parası olduğunu düşündüğümüz insana ve- riyonız. O insanın gerçekten parası olup ohnadı- ğını kimse soruşturmuyor. O insan bir devlet ban- kasından aldığı parayı özelleştirmeye yatınyor. Sonra kredisini ödeyemiyor. O işletmeyi de ban- kalara devrediyor. Böylece devlet bankalan inanılmaz boyutta iş- tirak sahibi haline geldiler. Şu anda Türkiye bir çeşit devletleştir- meyle karşı karşıya. Butasırdöngüdençılcmamız gerekiyor. Do- layısıyla kendi kendimizi aldatmaktan da vazgeçmeliyiz. - Türkiye, bu ekonomikkriz altında bocalarken 11 Eylül'eya- kalandı. Şimdi Afganistan bombalantyor. Kara harekâtı sınır- lı da olsa başlatıldu Göründüğü kadanyla ABD Türkiye'den ar- tık açık açık askeri destek istiyor. Bu arada savaşın Irak'a da sıçraması tehlikesi söz konusu. Sizce bu durumda Türkiye na- sıl biryol izler? - Türkiye onlarca yıl terörden çok çekti. Ama Batı'run çifte stan- dardınarağmenkendi imkânlanyla terörle mücadele ederek ayak- ta kaldı. 1984'teki o malum terör saldınsından sonra Türkiye bir gerilla savaşıyla karşı karşıya kaldı. Ama Batı'nin ambargosuna rağmen bütün bunlann üstesinden geldi. Terörle mücadelede çok büyük başan kazandı. Evet, 30 binin üzerinde insanımız şehit edil- di, bu savaşın mali portresi 100 milyar dolann üzerinde oldu. Ama bütün bunlara rağmen Türk ordusu Ortadoğu'nun en güçlü ordu- su haline geldi. Terörle mücadelesinde NATO'nun koşullannı da göz önünde tutarak bu işte ön plana çıkmıştır. ABD'deki terörü bir kültür, dinler savaşı gibi göstermek yanhştır. ABD Başkanı Busfa'un ilk telafruz ettiği, züıinlerde tereddüt yaratan sözleri bugün Orta- doğu'da yeni yeni kıvılcımlan yakıyor. Öte yandan, Türkiye'nin terörle mücadelede daha çok yapması gereken işi var. îkincisi, Ba- tı terörle mücadelede işin insani boyutlannı da düşünmek duru- mundadır. Ama gördüğüm kadanyla insani boyutlar göz ardı edil- meye başlandı. Sivil halktan, çoluk çocuk demeden pek çok ölen v^ar. Bu terörist olarak adlandınlan, tarif edilen bu insanlar ne ya- zık ki Batı tarafindan mevcut rejimlere muhalif olarak yetiştiril- miştir. Hele Afganistan'da eroinle beslenip büyümelerine göz yu- mulmuştur. Silahlannın hepsi de Batı silahıdır. Bu arada biyolo- jik savaş dünyayı tehdit eder hale gelmiştir. Savaşın h^k'a sıçra- ması, Kuzey Irak'ta kurdurulmak istenen bir Kürt devleti mesele- si var. Türkiye'nin bu konularda hassas olması çok doğal. Öte yan- dan, görebildiğim kadanylaAfganistan 'da Türkiye aktif olarakABD ve Ingiltere'nin askeri ittifakına katılmış değildir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear