Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
7 OCAK 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Eymür'ü, Ecevit
yalanladı
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) •
Başbakan Bülent Ecevit,
kendisinin sağlığı
nedeniyle Genelkurmay
Özel Kuvvetler
Komutanlığı'nın (ÖKK)
önlem aldıgını savunan
eski MÎT Kontrterör
Daire Başkanı Mehmet
Eymür'ûn iddialannı
yalanladı. Ecevit, dün
sabah saatlerinde geldiği
Başbakanlık binasından
çıkarken gazetecilerin
sonılan üzerine iddialann
"Ciddiye alınacak şeyler
olmadığını" söyledi.
Kamu
göreviıtden
çıkarma cezası
• ANKARA (AA)-
YÖK, Yüzüncü Yıl
Üniversitesi'nde görevli
diş tabibi Gülen Kaya
Kaptanoğlu ıle
hemşireler Songûl Açık,
Gönül Taşdemir, Seval
Demir, Döndü Tanır ile
Necibe Kafes'in kılık-
kıyafet yönetmeliğine
aykın hareket ettikleri
gerekçesiyle kamu
gorevinden çıkanlmasını
kararlaştırdı.
Btinci'mn seçim
önerisi
• ANKARA
(Cmnhuriyet Bürosu) -
DYP Genel Başkan
Yardımcısı Hasan Ekinci,
dün dûzenlediğı basın
toplantısında Türkiye'nin
"Adı konulmamış
sosyalist bir ûlke haline"
getirildiği iddiasında
bulundu. Tanm
çalışanlannın. memurun,
işçinin ve emeklinin bu
hûkümetten şikâyetçi
olduğunu belirten Ekinci,
ülkenin tek çıkış yolunun
bu hûkümetin çekip
gitmesi olduğunu
söyledi. Ekinci, seçime
gidilmemesi durumunda
ara rejime davetiye
çıkanlacağını savundu.
fıptmada
serbest4 kişi
|ANTALYA(AA)-
Emniyet Genel
Mûdürlüğü Kaçakçılık ve
Organize Suçlar Daire
Başkanlığı ile Antalya
Emnıyet Müdürlüğü'nün
Ray Denizcilik Şiriceti ve
bazı petrol şirketlerine
yönelik sürdürdüğü
'Fırtına' operasyonunda
gözaltına alınan 23
kişiden 4'ü savcılık
tarafından serbest
bırakıldı. Diğer 19kişi
için de ek gözetim sûresi
alındı. Cumhuriyet
savcıhğınca serbest
bırakılanlann Cemal
Hancı, Dursun Çalışkan,
Cemal Yurdakul ve Yücel
Yurdakul olduklan
öğrenildi.
Nurişsürgünü
• ANKARA (ANKA)-
Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu (HSYK),
Nuriş kardeşlerin kan
gölüne çevirdiği ve
devletin günlerce bır şey
yapamadığı Uşak
Cezaevi olaylan
nedeniyle Uşak
Cumhuriyet Başsavcısı
Kürşat Kayral'ı
Ankara'ya düz savcı
olarak atadı. Adli yargıda
232 atamanın
gerçekleştirildiği ve 23
başsavcının yer
değiştırdiği
kararnameyle, Kayral'ın
yerine Amasya
Cumhuriyet Başsavcısı
Ihsan Eroğul getirildi.
HSYK'nin adli yargıya
ilişkin21 Aralık2000
tarihli 2 atama
karamamesi Resmi
Gazete'de yayımlandı.
Yenilikçilere sert çıkan Kutan'dan il başkanlanna 'Onlara derslerini verin * talimatı
FP'de kavga orANKARA (CumhuriyetBü-
rosu)-FP'de yenilikçilenn ata-
ğmdan sonra parti yönetimin-
den "ihraç" sesleri yükselirken
dün yapılan il başkanlan top-
lantısında FP Genel Başkanı
Recai Kutan, muhaliflerin
eleştirilerini sert bir dille ya-
nıtladı. Kutan, "Asıl ilkesiz on-
lar. 'Parti başansız' diyorlar.a-
ma seçime giderken bugün bi-
zi eleştirenler yönetimdeydi"
dıyerek il başkanlanna, "Onla-
ra en serttepkiyi gösterin, ders-
lerini verin" talimatını verdi.
Parti disıplininin önemine dik-
kat çeken Kutan, parti içi konu-
ların dışanda konuşulmasım
onaylamadıklannı belirtirken
"Disiplin, Ula ihraç anlamına
gehnez" sözleriyle disiplin me-
kanizmalannın harekete geçi-
rileceği mesajını verdi. Anka-
ra Milletvekili CemflÇiçek'in,
ihracı istenen ısimlerin başın-
da yer aldığı belirtiliyor.
FP'nin bugün yapılacak olan
genel idare kurulu (GÎK) top-
lantısı da ertelendi. Başkanlık
divanının yarın toplanarak ih-
raç istemlerini ele alacağı,
GtK'in ortaya çıkacak karara
göre daha sonra toplanacağı
belirtildi.
FP il başkanlan toplantısı,
tırmanan parti içi kavga nede-
niyle gergin bir havada başla-
dı. Il başkanlan toplantısına
çoğunlukla katılan Abdullah
Gül'ün dünkü toplantıya katıl-
maması dıkkat çekerken arala-
nnda Bülent Annç'ın da bu-
lunduğu bazı yenılikçiler top-
lantıda hazır bulundu. Açılış
konuşmasında üstü kapalı bir
şekilde parti içi tartışmalara
değinen Kutan. "Birlik, bera-
berlik, kardeşlikve disiplinimi-
zi şimdiye kadar okluğu gibi ko-
rumak zorundayız" dedi. Ku-
tan gazetecilerin sorulan üze-
rine parti disiplininin önemini
vurgularken "Ancakbu, Ula ih-
raç anlamına geunez" diye ko-
İhraç IStemi gÖrÜŞÜIecek FP Genel Idare Kurulu'nun bugün yapılacak
olan toplantısı son anda ertelendi. Başkanlık divanının yann ihraç istemlerini
görüşmek üzere toplanması bekleniyor.
nuştu. Toplantının basına ka-
palı bölümünde ise Kutan'ın,
alışılmış sakin üslubunun dışı-
na çıkarak yenilikçileri sert bir
dile eleştirdiği öğrenildi. Ah-
nan bilgiye göre Kutan, parti
yönetimini ilkesizükle ve başa-
nsızlıkla suçlayanlann yanlış
yolda olduğunu belirterek
"Şimdiye kadar sustuk, Ancak
şimdi sfcderin huzurunuzda her
şeyi açıkaçıkkonuşmakistiyo-
rum. Asıl ilkesiz olan onlanhr.
' Parti başansız' diyorlar, ancak
seçimkre giderken bugün bizi
eleştirenler parti yöneticisiydi.
Abdullah Gül, Cemil Çiçek,
Abdülkadir Aksu, hepsi baş-
kanhk drvanı üyesiydi" dedı.
Kutan konuşmasının sonunda
yenilikçileri hedef göstererek
il başkanlanna, "Onhtraensert
tepkiyi gösterin. En sert tavn
ortaya koyun, derslerini verin"
diye seslendi.
FP Genel Başkan Yardımcı-
sı Mehmet Bekaroğhı da yeni-
likçileri "nrsatçıhkla, ucuz po-
tinka yapmakla ve istismara-
hkla" suçladı. Isim vermeden
ÇtZMEDEN YUKARI MUSAKART
m.kart@superonline.com.tr
Recep Tayyip Erdogan'ı hedef
alan Bekaroğlu, "Bizianayasa-
nm 69. maddesinin değiştirü-
mesi için 5 ara 5 önerisine des-
tek vermekle suçluyor. Demi-
rerin dönemi bitti, Ama siz ye-
niDemirel'lerin,Eczacıbaşı'la-
nn, Nail Keçili'lerin sofrala-
rmda oturup 'Referansım de-
ğişti' diyorsunuz" diye konuş-
tu.
Gül ve arkadaşlannın Mec-
lis'teki tutumlanm da eleştiren
Bekaroğlu, "Siz afla karşı çı-
karken bir yandan da ban be-
lediye başkanlanm kurtarahm
diye 240. maddenin de af kap-
sammaahnmasıiçin önergeve-
riyorsunuz. BöyleceMesut Yıl-
maz, Tansu Çiller ve Mustafa
Kalemli'nin de önünü açmaya
çahşıyorsunuz. Sonra ÇiDer'i,
Yümaz'ıYüce Divan'agönder-
mekten söz ediyorsunuz. Niye
Susurluk'un başaktörü Meh-
met Ağar'ı göndermek için ça-
ba harcamadınız? Bugün bizi
Erbakan için affi desteklemek-
le suçluyorsunuz, ama daha
dün siz iki büklüm, Hoca'nın
etini öpüyordunuz" dedi.
'Gereken yapılacak'
İl başkanlan toplantısına ka-
tılan FP'nin önemli isimlerin-
den Oğuzhan AsUtürk, "Bir
partide iki genel merkez, iki ge-
nel başkan olmaz. Yanhş yapı-
yorlar. Acele etmeden ciddi bir
değerlendirme yapılacak ve
başkanhk drvanı gerek görürse
disiptin yohma gidilecektir" de-
di. FP Grup Başkan\ ekıli Avni
Doğan da "Bu partinin tabanı
Patalya Otel'de yeni parti kur-
ma çabalarmı affetmeyecektir"
diye konuştu.
FP Genel Başkan Yardımcı-
sı Bahri Zengin, Gül'ün parti
lideri gibi CHP lideri Deniz
Baykal'la görüştüğünü belirte-
rek "Herhalde Baykal hizipçi-
hk tecrübesini bazı arkadaşla-
ra aktardı" dedi.
Ermeni terörüne haklı gerekçeler bulmaya çalışması her dönem ağırlık kazandı
JKaü basınında çıfte standart
BARIŞDOSTER
Araştırmacı, siyaset bılimci Aydm
Cıngı'mn, Batı'nın önde gelen gazete-
leri üzerinde yaptığı çalışma, Türk dip-
lomatlanna yönelik saldınlanyla bili-
nen Ermeni terör örgütü ASALA'run
terör eylemleri sonrasında, Batı bası-
nının, eylemlen kınamaktan çok, bun-
lara haklıhk bulma çabası içinde oldu-
ğunu ortaya koydu. Cıngı, "Baüh ga-
zeteler, kullanma oram gazeteye ve za-
mana göre değişmekle birtikte. cinayet-
ten sonra, cinayeti özüıiü göstermeye
yönelik bir sözcüğü, yani soykınm ke-
limesini, cinayeti nitele>en sözcükten,
yani terör keUmesinden daha fazla kul-
landdar" dedı.
Aydın Cıngı'mn, 1973- 1982yıllan
arasında ASALA'nın Türk diplomat-
larma yönelik 18 saldınsının Batı ba-
sınındaki yansımalannı incelediği ça-
lışması ilginç bulgularla dolu.
Cıngı, araştırması kapsamında, Ba-
tı ülkelerinde kamuoyu oluşturmada
etkin ve kamuoyunu yansıtmada yet-
kin olduklan bilinen Frankfurter All-
gemeine (Almanya), hıternational He-
rald Tribune (Avrupa'nın Ingılizce ga-
zetesi), Le Fıgaro (Fransa), Le Monde
(Fransa), Neue Zürcher Zeitung (Is-
viçre), The New York Times (ABD) ve
The Times (Ingiltere) gazetelerini, 18
terör eylemi sonrasında ınceledı.
"CMaylara \«rilen öncelik açısından gö-
ze çarpan özellik. Batı basınının dev let-
ten deviete Uişküere özel önem tanıma-
sı" diyen Cıngı, gazetelerin olayı ele
alırken kurbanın kişiliği ve konumunu-
nu ön planda tuttuİdannı, örneğin öl-
dürülen kişi büyükelçi ise olaya daha
çok önem verdÜderini vurguladı.
Soykınm gûndemi
Cmgı, dikkat çeken bir diğer özelli-
ğın de, terör eylemlerinden sonra söz-
de Ermeni soykınmını gündeme getir-
me çabası olduğunu, bu çabanın haber
diline de yansıdığını ifade etti. Bir yan-
dan yok edilmeye çalışılan terörün, di-
ğer yandan, 'hakkı testim edflerek' pa-
lazlandınlmasınm, en azından tutar-
sızlık olduğunu belirten Cıngı, "Bau
basnu,ASALA terörünün bir Türkgö-
revliyi vuruşundan sonra, 10 bin söz-
cükte 33 kez soykınm, 22 kez terör söz-
cüğünü kullanıyor. Bu eğüim yülara gö-
re azaup arüyor" dedi.
Liderler, anayasa değişikliğini gorusecek
69. maddedesö:Mdeı1eıxle
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Hükümet ortaklan, yann bir araya
gelerek Adalet Bakanı Hikmet Sami
Türk ve iktidar grup
başkanvekıllerinin hazırladığı
anayasa değişikliği paketı üzerinde
son karan verecek. Liderlere sunulan
pakette, sıyasi partilerin
kapatılmasuıı düzenleyen anayasanın
69. maddesinde odak tantmı, "suçta
devamhhk ve kararhhk. genel
merkezin suça göz yummaa
n
esası
göz önüne aluıarak yeniden yapıldı.
Pakette, siyasi partilerin
kapatılmasından önce Hazine
yardımının kesihnesi, parti
yöneticilerine siyasi yasak
getirilmesi ve partinin seçimlere
sokulmaması gibi yapnnmlann
uygulanması da önerildi.
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ve
iktidar grup başkanvekillerinin
üzerinde çalıştığı anayasa değişikliği
paketi liderlere sunuldu. Liderler,
yann bir araya gelerek siyasi
partilerin kapatılmasını düzenleyen
69. madde başta olmak üzere 5+5
formülünün Cumhurbaşkanı Ahmet
NecdetSezer'i de kapsayıp
kapsamayacağı konusunu
degerlendirecekler.
Liderlere sunulan pakette,
"partflerin ne tümüyle kapatdması
olanaksızlaştinlsın. ne de çok
kolaylaşönlsın'' görüşü çerçevesinde
69. madde yeniden düzenlcndi.
TBMM Anayasa Komisyonu'nda
bekleyen anayasa değişikliği
önensındekı "bir siyasi partinin
temeOi kapaolmasına, ancak o
partinin kanunla betirlenen ölçütkre
göre bu nitelikteki fıiUeri işlediğinin
yetkflı mahkemelerce kesin hükme
bağlanması" hûkmü değiştırilerek,
"ye<kOi mahkemeJer" ıbaresı
metinden çıkanldı.
IRMIKI AYDIN ENGÎN aengin@doruk.net.tr
Bugün biraz da bizim mesle-
ği çuvaldızlayalım mı?
Aslında biz bu çuvaldızlama-
yı içimizde zaten yapıyoruz; da-
ha iyi, daha düzenli, daha etki-
li ve daha örgütlü yapmanın yol-
lannı arryoruz. Kimilerinin "sa-
nal", kimilerinin "elektronik or-
tam" dediği internette açılmış
çok sayıda "gazetecisitesi" var.
Mesleğin yüz karalan. meslek-
te sendeleyenler, meslek ahla-
kında sınıfta kalanlar, bütünle-
meye kalanlar, kınk not alanlar
elden geldiğince, dil döndü-
ğünce eleştiriliyor, sergileniyor.
Çoğunluğunu genç gazete-
cilerin oluşturduğu Gazeteciler
Meclisi Girişimi (GMG), bu iş-
lerin ve işlevin örgütlü bir işler-
lige kavuşması için kollan -bir
kez daha- sıvama hazırlığında.
Ama gazetenin okuru, TV'nin
seyircisi, radyonun dinleyicisi
de "sorun "un taraflarından
hem de en önemli taraflanndan
biri. Yalan haberden zehirlenen
onlan televole kültüründen kir-
lenen onlar; dahası ister "tüke-
tci" kimliği ile ister "yurttaş"
kımliği ile onlar "dur" demezse
medyanın içine sürükfendiği
batak kurumaz.
Çuvaldız, Hem de İri...
Bugünkü bu bağlamda bir
pazarsohbeti, karşılıklı birdert-
leşme olsun.
•••
Siz tanımazsınız, bir yandan
mesleğini yaparken bir yandan
meslegimize sürülen lekelerle,
karalarla dövüşen, bunu çok
azımızın becerebileceği bir
enerji ile yapan genç arkadaş-
lanmız var. Buniardan biri Ba-
nş Yarkadaş.
Banş Yarkadaş'ın, GMG için-
de yer alan meslek arkadaşla-
nna, ağabeylerine yolladığı bir
e-mektubun bir bölümünü siz-
lerle bölüşecegim. Meslektaş-
larımız olan, ama meslektaş
demeye bazen (hatta sık sık)
dilimizin varmadığı "kimileri"ri\
tanımak için yeterli.
Banş Yarkadaş'ın aktardıkla-
nnı aynen aktanyorum:
"... Ulusal bir gazetemizin is-
tihbarat şefi o gün muhabirler-
le yaptığı toplantıda, 'Elimde
Kapadokya'ya bir davetiye var.
Bugün ögleyin gidilecek ve iki
gün kalınacak. Tüm masraflar
otelden. Kim gitmek ister
1
di-
ye sordu. Muhabirlerden biri
'acar'dı. Her zaman olduğu gi-
bi yine ilk o atıldı öne:
- Abi ben giderim!
İlk öne fırlayan o olduğu için
bileti de kaptı. Bileti kazanma-
nın sevinciyle masadan kalktı
ve eşyalannı toplamaya başla-
dı. Yolculuğa hazıhanıyordu.
Ne de olsa yol uzun, şartlar çe-
tindi!
O bavulunu hazırlarken ha-
ber servisinde toplantı sürü-
yordu. Şef o gün yapılacaklan
muhabiriere anlatıyor, önerisi
olanlarkonuşuyor, diğeheride
dinliyordu. Toplantı birdenbire
kesildi. Içeriye az önceki mu-
habir geldi ve sordu:
- Abi, ben Kapadokya'ya gi-
deceğim ama, benim pasapor-
tumyokki?.."
•••
Nasıl ama?
Şimdi, reklamını yaptırmak
isteyen bir Kapadokya Oteli'nin
davetini habercilere ödül gibi
dağıtan istihbarat şefinin yedi-
ği haltı sonraya bırakalım; mes-
legi kirietmesinin hesabını son-
ra soralım. Ama Kapadokya
için pasaport gerektiğine ina-
nan habercinin yollayacağı ha-
berin, yapacağı röportajın kali-
tesinden ne çıkacağını da son-
ra mı soralım?
Bu fıkra diye anlatılmaya la-
yık "düzey göstergesi"n\
önemsemeyebilirsiniz. "Canım
biraz cahil bir gazeteciymiş, a-
mazaranda kendine", deyip o-
muz silkebilirsiniz.
Peki bu haberci, ya bir TV ka-
nalında mikrofonu kapmış,
"müdahale'' edilen cezaevleri-
nin birinin önünde "konuşlan-
mış" ve canlı yayında bizlerin
haber alma hakkını karşılama-
ya soyunmuşsa...
Ya bir gazetede ölüm oruç-
lannda vanlan nokta üstüne
haberlertoplayıp yazmakla gö-
revlendirilmişse...
Ya bir gazetede yaaişteri ma-
sasının bir ucuna oturtulup, ör-
neğin "andıç" haberini deger-
lendirip, işleyip sayfayayerieş-
tirmesi istenmişse...
Ya bir radyoda yorumlar da
yapacak yetkileıie donatılıp
mikrofonun önüne oturtulmuş-
sa...
Unutmayın televole prog-
ramlannı tasaıiayan, kotaran-
lar da medyanın içinde ve on-
lann da kimlik kartlannda "ga-
zefec/"yazıyor...
Görüyorsunuz işimiz zor. Ki-
milerimizin mesleği bırakıp bir
güney kasabasına yeıieşme
düşleri kurmasının, kimilerimi-
zin sık sık mide kanaması ge-
çirmesinin bir nedeni de mes-
lekteki bu düzeysizleşme, sığ-
laşma; gazetecilerin kimilerinin
tetikçi işlevi taşımalan ve bun-
dan yüksünmemeleri...
İçimizde, gencecik haberci-
lerden başlayıp en tepelerdeki-
lere kadar, "Kapadokya gezisi"
için pasaport arayanlar var...
Mesleğimız çoğu kez başka-
lanna iğne batırmaktır. Bugün
irice birçuvaldızı kendimize ba-
tırmaya çalıştım. Yazdıklanmı
baştan bir kez daha okudum.
Ne çuvaldızı? Minnacık bir iğ-
ne ile şöyle dürtükJemişim o ka-
dar...
N'apalım bu pazar böylesi ile
idare edin. Ben de arkadaşlar-
dan doğru dürüst bir çuvaldız
tedarik etmeye gideyim...
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Yağmur, Kadın ve
Kuşlar...
Gözleri çok uzaklarda bir şeyler anyordu. Güne-
şin donuk san ışıklan artık gölgeler çizmiyordu...
Acılı gözler buldum sokak aralannda; oysa on-
lar kuşlar kadar özgür olmak istiyortardı...
O'nu seyrettim uzun uzun!..
Dışanda yağmur yağıyordu...
Koskoca bir kentin ışıklan sönüyordu...
Kadınlar bulvarlan doldurmuştu...
Sonra bulutlar çekildi, gökyüzü maviye dönüş-
tü...
Yağmur, kadın ve kuşlar...
Şimdi maviden yeni doğmuş bir beyazlık gü-
lümsüyordu...
Gözlerini yumdu, kareli deftereyıllarönceyaz-
dıklannı bir kez daha okudu...
Içindeki yangın alevleri o anda büyüdü...
Acıyla kıvrandı ve gene boylu boyunca uzandı...
Bahçedeki ıhlamur ağacı, eski ahşap evin viş-
ne rengine çalan boyası, çocuklann çığlıklan onu
bir başka evrene taşıdı...
Birşiirdi kadının avuç içlerinde sakladığı, birsev-
daydı yüreğinin derinliğinden kopup gelen yal-
vanş...
Alçalan sis bulutlannın içinden o taze güzellik-
leri aramaktan yorulmuştu. Her sevda sözlerini
şafağa haykırdığında bir gülün yalnızlığını düş-
lerolmuştu...
Bir sabah Aleksandr Bloic'i okuduğunda kara
tapınakların içinden yukselen yakanşlan, yoksul ve
sadeliğin içinde görmüştü...
Kalktı vegiyindi...
Uzun uzun aynaya baktı...
Yoksa yaşlanıyor muydu?
Birden Hugo von Hofmannsthal'ın sesiyie ir-
kildi...
Oda ne?
Guillaume Apollinaire karşısına geçmiş gü-
lümsüyordu...
Kuytu ölümlere yenik düşen, lavanta kokulu
öpüşleri umursamayan, yeni aşk şarkılan ezber-
leyen bir hali vardı...
Kendi kendine mınldandı:
"Uzun çığlıklara aldınş etmenin zamanı değil!..*
• • •
Sahi neredeydi o acılı gözler, özgürlüğe doğru
kanat çırpan kuşlar?
Yağmur, kadın ve kuşlar!..
Kadın umursamaz görünüyordu...
Uçsuz bucaksız bir inci çiçeğinin iki yaprağı gi-
bi Andre Breton'un düşlerini kuruyordu...
Pencereden dışanya baktı...
"Siz, gençliğimde kendimi adamış olduğum ve
onun dışında kalan ne varsa bir yana itip hizme-
tinde kaldığım şiirin benim için oldukça geç so-
nuçlanışı diyebıleceğım şeyin panltısından indiniz.
Bir büyülenişle birdenbire sanki oradaydınız siz ve
bugün ilk olarak yalnız size yönelen bu sözlerde
herhangi birhüzün kalıntısına rastlayacak olursa-
nız kendi kendinize deyiniz ki, siz bu büyülenişle
bir tek şeysiniz ve bir tek şey olmakta devam ede-
ceksiniz, kendi kendinize deyiniz ki; bende bu bû-
yüleniş bütün yürek yırtılışlannı susturacak güç-
tedir. Her zaman ve uzun zaman, seviden söz
olunca yıkışmaya koyulan bu iki düşman kelime
bugün üstümdeki akı daha masmavi gözlerini an-
dıran 'gökte yaptıklan gibi hiçbir zaman bu denli
köredici vuruşlarta yıkışmadılar. Sönergibigörün-
se bile şu saatte yıldızı, gün gelip sönse bile, her
zaman'dır o kelimeden benim renklerimi taşıyan.
Genç kızlann beklediği antlarda olduğu gibi, her
zaman. Her zaman, evet zamanın akkumu üzerin-
de olduğu gibi ve bugüne dek, birbardağın bağ-
nndan fışkıran sonsuz birsüt damlasına indirgen-
miş haliyle yalnızca acıktıran bizi, gözlerinizi ka-
maştıran zamanı saymaya yarayan aracın itişiyle
olduğu gibi, her zaman. Her şeyin içinde ve her
şeye karşı, büyük anahtardır diyorum bu her za-
man. Diyorum ki, bir kez sevmiş olduğumu, bu-
güne dek saklamış olayım olmayayım, sevmekte
devam edeceğim her zaman. Bu kitabı bitirirken
size; acı çekmek üzere çağnlmış olduğumızu
anlatmak istiyordum."
•••
Koskoca bir kentin ışıklan sönmüştü...
Bir kadın saçlannın okyanusunda, içli türküler-
le, her ulustan güçlü insanlarla, sonsuz sıcaklı-
ğın yan gelip yattığı, uçsuz bucaksız gök üzerin-
de geleceğini düşünüyordu...
Aynaya baktı uzun uzun...
Saçlannı taradı...
Bir inci çiçeği güzelliğindeydi kadın...
Kuşlar evlerin çatlanndan havalandı...
Gözlerinin içinden tek kanatlı kuş, geceye inat
eflatun çizgiler içinde uçup gitti...
Gökyüzünden kopup gelen bir sevda bulutu,
şarkılann içinde eriyip gitti...
Sonra bir haykırış duyuldu, macerası bitmiş
avuntular bahçesindeki gezintiler bitti...
O bır sesti, o bir bilinmezdi!
hikmetcetinkaya(« cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
'Anayasa Mahkemesi
üyesi tarikat hocası'
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Anaya-
sa Mahkemesi üyesi
Prof. Dr. Sacit Ada-
b'nın, 1994 yıh Tem-
muz ayında, Kızılca-
hamam'daki Cam O-
tel'de, Nakşibendi tari-
katınm Iskender Paşa
Dergâhı mensuplanna
'ergonomi' konulu se-
miner verdiği ortaya
çıktı.
Bağımsız iletişim
ağı (www.bianet.org)
adli internet sayfasın-
da, Seha Neşnyat'ın
bastu"dığı kitaptan ya-
pılan alıntıyla Ada-
lı'nın, Nakşibendi tari-
katı mensuplanna ders
verdiğr iddia edildi.
Adah'nın Nakşilere
verdiği seminerle ilgi-
li bilgiler, Seha Neşri-
yat'm Kasım 1994'te
bastığı 'Sosyal Çahş-
malarda Organizas-
yon ve Başan' adli ki-
tabın'İbadet bir sanat-
tir' bölümünde yer alı-
yor.
Prof. Adalı, semine-
ri verdiği tarihten yak-
laşık bir buçuk yıl ön-
ce Anayasa Mahkeme-
si'ne, yüksekögrenim
kadrosundan asıl üye
olarak seçilmişti.
Adalı'mn, 5-7 Tem-
muz 1994 tarihinde
Kızılcahamam C^m
Otel'de yaptığı konuş-
manın, başta 'şeyh'
Prof. Mahmut Esat
Coşan olmak üzere
Nakşibendileri çok et-
kilediği kaydedildi.