01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURfYET 4 OCAK 2001 PERŞEMBE 8 DIZI Eıı çok araştnrna yapdan hastahkKanser, son yıllarda hem hasta sayısındaki artış, hem tedavisinin zorluğu hem de tedavi maliyetinin yüksekliği nedeniyle kamuoyunda sıkça tartışılan sağlık sorunlanndan biri haline gelmiştir. Bu nedenle, bu konuda, zaman zaman umut tacirliğiyapanlar ortaya çtkmış, bunlar hem hastalan ve yalanlannı düş kınklığına uğratmış hem de bu işten haksız kazanç elde etmişlerdir (tedaviden sonuç ahnamadığı için değil, sonuç aknamayacağını bile bile bu uygulamalara gidildiği için haksız kttzançttr). Ya da hastalann umutsuzluğa kapümasına neden olan açıklamalaryapdmaktadır. Ne var ki toplumun duyarh olduğu konularda bu tûryaklaşımlar olmaktadır. Toplumun bu istismarcdardan korunabümesi için de bu konuda bügilendirilmesi gerekmektedir. Bu konuda uzmanlara, üniversitelere bu nedenle sorumluluk düşmektedir. Sanserle ilgili bu yazı dizisi de bu sorumluluk duygusu ile kaleme alınmıştır. Kanserin; onkologlar, immünologlar, patologlar ve cerrahlann ilgi alanına girdiğigöz Önüne alındığında, ne kadar kapsamtı bir konu olduğu kolayca anlaşılacakür. Bu kadar kapsamh ve bir o kadar da önemli bu konu, ilgili bilim adamlan tarafindan da çok ciddiye alındığından, kanser dünyada üzerinde en çok araştırma yapdan hastahk haline gelmiştir. Bütün bu çalışmalartn sonucunda ise bugün kanserti hastanm yaşam süresi eskiyi karşuaşanlamayacak kadar uzamıştır. Hatta bazı kanser türlerinde tamamen iyileşme görülmektedir. Her bir araştırmantn uzun veyoğun emek süreçlerigöz önüne alındığında, gelinen nokta yeterli gibi görünmese de bütün bu kazanüanlar az şey değildir. Bu nedenle bu konuda geleceğe umutla bakmak, umut tacirliğiyapmak olmayacaktır. Toplumun bügilendirilmesi, hastalann hem bu konuda doğru adrese gitmelerini sağlamak, hem umutsuzluğa kapdmalannı önlemek hem de yaşamlan ve tüm serveüerini umut tacirlerine teslim etmelerini önlemek için zorunludur. Yaşamlarmı umut tacirlerine teslim etmek diyorum, çünkü bu arada kaybedilecek zaman, doğru tedavi için kaybedilecek zamandır, dolaytstylayaşamla Rus ruleti oynamaktan başka bir şey değildir. Kanserin tedavisinde tek yettdn uzman grubu onkologlar ve cerrahlardır ve doğru adres de onlardır. Son deprem felaketinden sonra bilim adamlannca kamuoyu önündeyapüan taruşmalar eleşûrilse de toplumun bilimle tanışmasuu, onun önemini kavramasmı sağlamıştır. Toplum çok kısa sürede; bilimin günlük kullanım diline çevrilmiş anlatımmın da ötesinde, jeoloji,jeofizik biliminin termütolojisini de kavramıstır. Bu yazı, bu nedenle "Bu toplum; yanal atüunlıfay, düşey atüımlıfay, magnitûd, Richter gibi tümüyle yabancı olduğu kuvramları bile kavrayıp anlayabiliyorsa, kanserle ilgili temel bilgileri de kavrayabüir" düşüncesinin verdiği umut ve cesareüe kaleme alınmıştır. Erken ve hassas teşhis yöntemlerinin gelişmesiyle kanser, tedavi edüebilir hastalıklar arasına girmiştir Kanser:Genetikyapınınbozulması KAHSER -ı- D oğumdan itibaren hücreler, sadece eskidiklerinde, doku hasannda ve çocuklann büyüme döneminde bölünerek çoğalırlar. Buna rağmen hücreler, bu kontrol mekanizmalannın dışına çıkarak çoğalırsa. sonuçta anormal hücre kütlesi oluşur, işte bu oluşuma tümör diyoruz. Her tümörün kanser olmadığını da belirtmek gerekir. K\ ' anser vakalannın yüzde 75'inin kimyasal -.-, ,. maddelerin etkisiyle oluştuğu bilinmektedir. Bu kimyasal maddeler sindirim yolu, solunum yolu ya da ciltle temas sonucu vücuda girmekte ve hücrelerin DNA'lanm bozmaktadır. Kanser vakalanndaki artış, çevre kirliliğine neden olan kimyasal maddelerin artışına bağlanmaktadır. ~jrT~ anser, hem her organ ya da wC dokuda gelışebılen ve ge- I L liştıği zaman hem orgamn miman yapısını, hem ışlevıni bo- zan, o organa ait hücrelenn normal olmayan bır hızla ve kontrolsüz olarak çoğalmasıdır. Bugün kan- serin tedavisi, klinık onkologlann uğraş alanıdır ve kanserlı hastala- nn ilaçlarla tedavisi onkologlar ta- rafından yapılmaktadır Tümörün vücuttan çıkanlması ise cerrahla- nn işidir ve genellikle cerrah ame- liyatla tümörü çıkardıktan sonra hastayı onkoloğa göndermektedır. Bağışıklık slstemi Tümörün oluşum mekanizması ve bu mekanizmada bağışıklık sis- teminin (immün sistemın) rolü fark edıldiğınden ben de kanser, immünologlann ılgi alanı olmuş- tur. Bu nedenle Temel İmmünolo- 1i bilim alanının içınde. Tümör mmünolojisi bir alt bilim alanı olarak yer almıştır. Temel immü- noloji bıhm alanında uğraş veren- ler bugün tüm dünyada. tümörün oluşum mekanizması, tümör kar- şısında bağışıklık sisteminin dav- ranışı ve bağışıklık sisteminin sı- lahlannı kullanarak kansere karşı savaş konusunda. artan bir hızla 4raştırmalannı sürdürmektedır. Bu yazı dizisinde kansenn hüc- re ve molekül düzeyinde oluşum mekanızmalan, bağışıklık siste- minin genel davranış biçımi, bağı- şıklık sisteminin kanser karşısın- dakı davranışı. kanser tedavısınde kullanılan kemoterapinın etki me- kanizması, bağışıklık sisteminin silahlannı kullanarak yapılan kan- ser tedavisi (immünoterapi) ve kanser aşıları anlatılacaktır. Kanserin tarihl Kanser vakalan son yüzyılda daha çok görülüyor gibi olmakla birlikte, kanserin tanhı ile ilgili net bilgiler bugün için elimızde bu- lunmamaktadır. Son yüz\ ılda kan- ser vakalannın sayıca artmış gibi görünmesinde doğruluk payı ol- Kanserde hücrenin genetik yapısında değişiklik şartnr, ancak bu, tek başuıa kanser nedeni değOdir; genetik değişikliğe uğrannş her hücrenin kanser olgusuna dönüşmesi söz konusu değildir. makla birlikte -çevre kirüliği gibi faktörlerden dolayı- tıpta hemen her hastalıkta erken ve hassas teş- his yöntemlerinin gelişmesiyle, kanser de erkenden tanınarak te- davi edilebilir hastalıklar arasına girmiştir. Aynca, sağlık hizmetlerinin yaygınlaşması, toplumun daha ge- nış kesıminin bu sağlık hizmetle- rine ulaşabiliyor oluşu da, toplu- mun daha geniş bir kesimi taran- dığı için, göreli olarak daha sık rastlanıyormuş gıbı görünmesinin nedenlerinden biri. "Eskiden bu kadar çok sık görülmüyordu" gi- bi bir düşünce, aslında bu neden- lerden dolayı başka hastalıklar için de geçerlidir. Klmyasal maddeler Bugün dünyadaki kanser vaka- lannın yüzde 75'inin kimyasal maddelenn etkisiyle oluştuğu bi- linmektedir. Bu kimyasal madde- ler sindirim yolu, solunum yolu ya da ciltle temas sonucu vücuda gir- mekte ve hücrelerin DNA'lannı bozmaktadır. Son yıllarda kanser vakalanndaki artış, çe\Te kirliliği- ne neden olan kimsayal maddele- nn artışına bağlanmaktadır. Virüs- lerin bu konudaki etkısi incelendi- ğinde ise kadınlarda görülen kan- ser vakalanmn yüzde 20'sine ve erkeklerde görülen kanservakala- nnın yüzde 10'una virüslerin ne- den olduğu saptanmıştır. Kanser nedir sorusuna verilecek en kısa yanıt; herhangı bir doku ya da organdaki hücrelerin kont- rolsüz çoğalması ve bu çoğalma- ya bağlı olarak, önce bulunduğu doku ya da organ, daha sonra da, metastaz yaptığı organ ve doku- nun işlevini bozması, bunun da ötesinde, o doku ve organı tahrip edici etkiler yapmasıdır. Bunun yanı sıra, bu hücrelerin ürettikleri bazı maddelerin, insanda yaptığı olumsuz etkiler görülmektedir. Canlılarda hücrelerin çoğalma- sı çok sıkı kontrol altındadır. Do- ğumdan itibaren hücreler, sadece eskidiklerinde, doku hasannda ve çocuklann büyüme döneminde bölünerekçoğahrlar.Buna rağmen hücreler, bu kontroîmekanizmala- nnın dışına çıkarak çoğalırsa, so- nuçta anormal hücre kütlesi olu- şur, işte bu oluşuma tümör diyo- ruz. Tümör ve kanser Her tümörün kanser olmadığı- nın daburada altıraçizmek gerek- mektedir. Kanserde, kontrolsüz çoğalan hücrenin, aynı zamanda genetik olarak da değişikliğe uğ- ramış olması gerekmektedir. Ha- bis olmayan, yani selim tümörler, genetik yapısı vücudun öbür hüc- relerinden farklı olmayan ancak kontrol mekanizmalanrun dışına çıkan hücrenin çoğalmasıyla olu- şan tümörleT, kanser olarak adlan- dınlan olgunun dışındadır. Çünkü kanserli hücrede kriter, bu hücre- nin genetik yapısının bozulmuş ol- masıdır. Kanserde hücrenin genetik ya- pısında değişiklik şarttır, ancak bu. tek başına kanser nedeni değil- dir, yani genetik değişikliğe uğra- mış her hücrenin kanser olgusuna dönüşmesi söz konusu değildir. Kanserdeki genetik değişikliğin, onun kontrolsüz olarak çoğalma- sınaneden olabilecek mekanizma- lan da harekete geçırmesi gerek- mektedir ve aynı zamanda bu de- ğişiklik nedeniyle vücuda yaban- cı hale gelen kanser hücresinın, kendisini öldürmekle görevli ba- ğışıklık sisteminden kaçmayı ba- şarabilmesi de gerekmektedir. Olusum mekanlzmaları Kanserin temel özelliğinden, hücrenin genetik yapısının bozul- ması olarak yukanda söz edilmiş- ti. Canlılardaki tüm genetik bilgi DNA (deoksiribonükleik asit) adı verile molekülde bulunmaktadır. DNA molekülü, baş harfleri A, T, C, G (Adenin, Timin, Sitozin ve Guanin) olan dört ana kimyasal nutmaı kromozonüar Burkıtt's lenfoma (bir tur lenf bezı kanserı) Ig genı »enı myı *".»"<• "oncogen'ı Normal kıom5zom!af KML Fıladclfiva kromozoımt • bır bolgesı abl "oncogen" aşm •tyrosme kınasc vapımı T'^'romozomlar arasında gen J y parçalannın değişimi: Üstte, J.\~ "Buridtt's" lenfoma adı verilen bir tür lenf bezi kanserinde; 8 numarah kromozom ile 14 numaralı kromozom arasındaki gen parçası değişimi görülmektedir. 8 numarah kromozomdaki myc oncogeni bu kromozomda kansere neden olmazken 14 numarah kromozoma geçip Ig geninin yanına geldiğinde aşın bir şekilde myc proteini yapmaya başlayarak kansere neden olmaktadır. Altta ise bir tür kan kanseri olan KMEde . (chronic myelogenous leukemia), 9 numarah kromozomda bulunan abl oncogeni, 22 numaralı kromozomda bulunan bcr geninin yanına geldiğınde, tyrosine kinase adı verilen ve hücrelerin aşın çoğalmasına neden olan bir maddeyi aşın bir şekilde üreterek, KML isiroli lösemiye neden olmaktadır. (Pathok>gic Basis of Disease'den alınmıştır. Editörler: RS.Cotran, V. Kumar, T. Coffins, Yayımcı: Sounders Company Phıladelphia, London, Toronto, Montreal, Sydney, Tokyo 1999). molekülünjbirbiri ucuna bağlana- rak oluşturduklan ikı zincirin, yi- ne karşılıklı olarakbir ıp merdive- ni şeklinde birbirine bağlanarak oluşturduklan bır moleküldür. D- NA adı verilen bu molekül, sıkıca paketlenmiş halde kromozomla- nn içınde bulunur. Kromozomlar işte bu sıkıca pa- ketlenmiş DNA molekülü ve bu paketleme işlemine yardımcı olan proteinlerden oluşmaktadır. İnsan- da her hücrede, birer tanesi anne- den, birer tanesi de babadan gelen 22 çift kromozom ve iki adet cin- siyet kromozomu bulunur. Cınsı- yet kromozomlan, X ve Y olarak adlandınlır ve kadınlarda iki tane X kromozomu, erkekleTde bir ta- ne X ve bir tane Y kromozomu bu- lunur. Insanın fıziksel özelhkleri ve fizyolojik özellikleri (vücudun işleyiş mekanizması) yaşanu bo- yuncahiç değişmeyecekbiçimde, daha sperm ile yumurtaruB birle- şerek cenini (zigot) oluşturduğu andan itibaren belirlenir. Bu 22 çift kromozom, 1 'den 22'ye kadar numaralanarak adlanduılmıştır. Kromozomlar Vücuttaki tüm hücrelerde aynı kromozomlar bulunur, yani, vü- cudun her hücresi birbirinin tıpa- tıp aynı bu 22 çift kromozomu ve cinsıyet kromozomlannı taşır (sa- dece sperm ve yumurta hücresi 22 çift değil, 22 tek kromozom, yani genetik materyalin yansını taşır). Sonuçta her hücredeki genetik bil- gi birbirinin aynıdır, ama hücreler buna rağmen, bulunduklan orga- nın işlevine yönelik olarakbu kro- mozomlardaki genlerin bazılanm kullanırlar, bazılanm kullanmaz- lar, ama genetik materyal, yani D- NA, her hücrede olduğu gibi mu- hafaza edilir. Karaciğer hücresi karaciğerin fonksiyonu için, kalp hücresi kalbın fonksiyonu için ya da cilttekı hücre, cildın fonksiyo- nu için, hangi gene gereksinim du- yulursa onu çalıştınr, dığer genler DNA içinde sessiz olur. Bu kro- mozomlarda oluşacak en küçük değişiklikte bile bazı hastalıklar ve kanser ortaya çıkar. Kanser oluşumunda, biluıen tüm kanserlenn hemen hepsinde genetik bozukluğun nerede oldu- ğu hemen hemen saptanmıştır. Ba- zı kanserlerde bır tek genin deği- şikliği görülürken bazılannda kro- mozomlann kollannda kopmalar, iki kromozom arasında parça de- ğişimi gıbı değişıklikler görülür. Bir gendekı değişikliğin neden ol- duğu kansere örnek, retınablasto- ma adı verilen kanser türüdür. Re- tmablastoma, gözdeki katmanlar- dan bınsi olan retinada bulunan ve retina hücresi adı verilen hücrede- ki bir gendeki değişiklik sonucun- da gelişmektedir. Bu değişiklik, hücrelerin aşın çoğalmasını kontrol eden, aşın ço- ğalmayı baskılayan genin bu hüc- rede kopup kaybolması sonucu oluşmuştur. Bir tek gendeki bu de- ğişim, hücrelenn çoğalması üze- rindeki kontrolü kaldırdığından, retinablastoma adı venlen kanser ortaya çıkar. Aslında, herbireyde, her kromozomdan ıkişer tane bu- lunması bır rastlantı değilditf. Do- ga bu konuda ışı şansa bırakma- rruştır ve bır hücrede birbirinin ay- nı genlere sahıp ıkı kromozomu bulundurarak birinin fonksiyonu bozulduğunda dığer kromozom o- nun görev eksıkliğinı gıderebil- mektedır. Retinablastoma Bu nedenle retinablastoma adı verilen kanserde, bir çift kromozo- mun her ikisınde birden bu genin kaybolması gerekmektedir. Buna- sıl gerçekleşir? Retinablastoma kanserine neden olan gen, 13 nu- maralı kromozomda bulunur. An- neden gelen 13 numaralı kromo- zomda bu gen eksikse ve babadan gelen 13 numaralı koromozomda da bu gen eksikse. o zaman reti- nablastoma adı venlen kanser or- taya çıkmaktadır. Çünkü hücrele- nn aşın çoğalmasını baskılayan gen, her ikı kromozomda da kay- bolmuştur. Oysa hem anne hem de baba- da, 13 numaralı iki kromozomdan diğennde gen yerinde durduğun- dan. birisinde bulunan genin üret- tıği proteın, hücrenin kontrolsüz çoğalmasını engellemektir. Yani kişide bir çift kromozomdan bi- rindeki genin kaybı durumunda, diğer kromozomdaki gen onun iş- levini yerine getirebiliyorsa o za- man hastahk tablosu ortaya çık- madan kişi yaşamını sürdürebil- mektedir. Bunun dışında bazı kan- serlerde çok belirgın olarak kro- mozomlardan birinde parça kaybı ya da iki kromozom arasında gen parçalannın birbiri ile yer değiştir- mesı görülür. Bu durumda genetik yapının dizihşi büyük ölçüde de- ğişmıştir. Burada genler sadece yer değiş- tirmiştir ve hücredeki genlerin var- hğı aynen korunmuş gibi görünse de -kı gerçekten de öyledir. genle- rin sadece sırası değişmiştir- bir- çok kanser vakasmda bu tür yer değışımleri sıklıkla görühnektedir. Bu konuda ılk keşfedılenlerden bi- risi Fıladelfiya (Philadelphia) kro- mozomu adı verilen kromozom- dur. Filadelfiya kromozomunun varlığı bir tip lösemide teşhis koy- mak için bir kriter olarak kullanıl- maktadır. Bu durumda 22 numara- h kromozomla, 9 numaralı kromo- zom arasında gen parçası değişimi olmuştur, benzer örnek yine bir lenfbezi kanseri olan Burkitt's len- fomada da görülür. Bu kanser ti- pinde ise 8 numaralı kromozomla 14 numaralı kromozom arasında parça değişimi olmuştur. SÜRECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear