17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 OCAK 2001 SALI HABERLER DUNYADA BUGUN ALİSİBMEN Azgelişmişliğin Kaderi Ateş düştüğü yeri yakar. Ama daha önce yanmjş kişi, karşısında yananın acısını daha iyi anlar. Hindisfan'ın Gucarat eyaletindeki 7.9 büyüklü- ğündeki depremi Türk insanı başka ulkelerden da- ha fazla duydu içinde. Deprem bölgesine ilk ulaşan yabancı kurtarma ekibi Türkler oldular. Gucarat depremi, 17 Ağustos 1999'daki dep- remden çok daha büyük, 7.9. Unutmayalım ki 7.4 ile 7.9 arasındaki fark aritmetik değil. ölü sayısı konusunda kesin bir rakam yok. Şim- dilik 15 bin olduğu söyleniyor, ama rakamın yüksel- mesi, ne yazık ki kesin gibi. Üstelik Hindistan ve Türkiye gibi azgelişmiş ül- kelerde yayımlanan rakamların doğruyu yansıttığı da çok kuşku götürür. 1999 17 Ağustos depreminde kaç kişinin yaşa- mını yitirdiği hâlâ belli değil. Rakamı 15.600'de tu- tan da var, 20.000 olduğunu söyleyen de, ama ge- nel kanı kayıpların daha büyük olduğu yönünde. Korkarım, Hindistan'daki son Gucarat depremin- deki kayıp sayısı da hiçbir zaman tam olarak çık- mayacak ortaya. Tıpkı bizde olduğu gibi... Gucarat depremi ile 19 Ağustos depremi arasın- daki benzerlikler yalnız bu değil. • • • Yoksulluğün gözü kör olsun! Insanlar başlannı sokacak bir yere öylesine muhtaç oluyor ki, oranın güvenli ve sağlık koşullanna uygun olup olmadığı- na bakamıyor bile. Hindistan ile Türkiye bu açıdan da benziyorlar bir- birlerine. Ama olayı azgelişmişliğin yoksulluğu ya da yok- sulluğün azgelişmişliği ile açıklayamayız. Unutmayalım, 19 Ağustos depremi Türkiye'nin gelişmiş bölgelerini vurdu. Binalar ülkenin güney- doğusundakilere, Orta AnadolıTdakılere göre da- ha varsıl koşullarda yapılmıştı. Ama azgelişmişlik yalnızca olanak azlığıyla sınır- lı kalmayıp ayru zamanda düşuncede eksiklik, kav- rama yeteneğinin darlığı ve hertürlü olasılığı öngö- ren bir düzenleme ve denetleme sisteminin yaşa- mageçirilmesıninbecerilememesigibihususlanda içerdiği için, Gucarat'ta da Izmit ve Gölcük'teki gi- bi, aslında o büyüklükteki bir depreme dayanabil- mesi gereken betonarme binalar, "adamsendeci- lik" yüzünden yıkılmıştır. Burada da Hindistan ile Türkıye arasında bir ko- şutluk yaşandığını görüyoruz. - Tıpkı Türkiye'de olduğu gibi, Hindistan'da da kay- bm bu denli büyük olmasının nedeni, doğal afetten çok her düzeye bulaşmış insan ihmalidir. • * • Kaderci olmasanız bile arada, "Azgelişmişliğin kaderi mi?" diye sorrrtaktan alamıyorsunuz kendi- nizi. Çok şükür ki böyle düşüncelen hemen silıvere- cek ömeklere de rastlıyorsunuz. Iran da komşusu Türkiye gibi, kiml atanlarela ola- ğanüstü tarihi birikim ve zenginliktere sahip olmak- la biriikte, günümüzün azgelişmişleri arasında yer alıyor. Hatta Iran demokrasisinin, yıllardır bizimkinden çok daha az gelişmiş olduğunu bile söyleyebıliriz. Iran'da beş aydının 1998 yılında arka arkaya öl- dürülmeleri olayı "Iran Susuhuk'u" olarak nitelen- diriliyordu ülkemizde. Bu olayın muhafazakâr-yenilikçi çatışmasının kri- tik gerilim odaklanndan biri olduğu da biliniyor ve 18 eski gizli servis elemanının askeri mahkemede- ki duruşmalannın gizlı yapılması reformcular tara- fından eleştiriliyordu. Bilindiği gibi, Iran'da oy çoğunluğuna ve halk desteğine sahip olan reformcular, derin devleti el- lerinde tutan muhafazakârlar karşısında yanm ya- malak bir demokrasiyi bile ayakları üstüne oturta- bilecek bir güce henüz kavuşabılmış değillerdir. Ama bu duruma karşın, Iran Susurluk'unun 18 fa- ilinin üçü duruşmalarsonunda idama mahkûm edil- di. Yargılama sonunda beş muebbet hapis, yedi 2 -10 yıl hapis, üç de beraat karan çıktı. Ve bu olaylar üzerine Tahran'da kimse çıkıp, "Va- tan için kurşun atan da yiyen de birdir" gibi bir söz söylemedı; söylediyse de etkili olamadı. Demek ki garip umursamazlık ve umarsızlıklan, azgelişmişliğin kaderi ile açıklamaya da olanak yok. Hem toplumu hem demokrasisi azgelişmiş olan Iran, kendi Susurluk'unu çözdü. Türkiye mi, o hâlâ "fırsatlar ülkesı" olarak nitelen- mekle iftiharetmekle meşgul, bu ilandaki gerçek ni- telemenin ne anlama geldiğini bile doğru dürüt an- lamadan... Ağca, iade-i muhakeme istedi Abdi Ipekçi davası yeniden başladı İstanbul Haber Ser- visi - Milliyet Gazetesi Genel Yavın Yönerme- ni Abdi Ipekçi'nin öl- dürülmesıne kanştıkla- n iddia edilen Yalçın Özbey ile Yusuf Çelik- kaya'nın yargılanması- na başlandı. Davanın ilk duruşmasında tanık olarak dinlenmek iste- nen Ipekçi'nin katıli Mehmet AK Ağca. da- vanın mağduru oldu- ğunu belirterek tanık- lıktan çekildi ve iadei muhakeme (davanın yeniden görülmesi) için başvuracağını söy- ledi. Gıyabi tutuklu sa- nık Özbey'ın, Türki- ye'ye iade istemi de Belçika tarafından kendi me\ zuatlarına göre "dava zamanaşı- ııuna uğradığT gerek- çesiyle reddedildi. Istanbul 7. Ağır Ce- za Mahkemesi'ndeki oturunıa. davanın gı- yabi tutuklu sanıkla- nndan Özbey ile Ünye Cezae\fnde tutuklu olarak kalan Çelikka- ya katıhnadı. Belçika Uluslararası Hukuk ile Dış Ilişkiler Müdürlü- ğü, Yalçın Özbey'in ia- desi için gönderilen dosyaya yanıt olarak kendi mevzuatlanna göre Özbey'e yönelti- len suçun 10 yıllık za- manaşımı süresine bağlı olduğu ve olayda zamanaşımı dolduğu için Türkiye'nin Öz- bey "i tutuklama iste- minin reddedildıği be- lirtildi. Mahkeme heyeti, Özbey'ın gıyabi tutuk- luluk halinin devamı- na, Çelikkaya'nın bir sonraki celsede hazır bulundurulmasına karar vererek oturumu erteledi. Diyarbakır suikastında ismi açıklanmayan görevlinin, örgütle bağlantısı araştınlıyor Eııuüvetüı çaycısı gözaltmdaDtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Di- yarbakır Emniyet Müdürü AK Gaffar Okkan ve 5 arkadaşının şehit edilmesinin ardından baş- latılan operasyon büyük bir gizlilik içinde yü- rütülürken emniyet müdürlüğü binasındaki bir çaycının örgüt bağlantıh olduğu iddiasıyla gö- zaltına alındığı öne sürüldü. Istanbul'da teslim olan tetikçi Nizamettin Gökçe de önceki gece geç saatlerde, gerçekleş- tirdiği eylemler hakkında yer göstermelerde bulundu. Saldın olayına kanştıklan öne sürü- len ve olaydan birkaç gün sonra yakalandıkla- n iddia edilen ve adlannın 26 kişilik tetikçi lis- tesinde yer aldığı belirtilen 4 zanlı hakkında da resmi bir açıklama yapılmadı. Olayda "köstebek'" olduğu iddialan da araş- tınlırken, Şehıtlık semtındeki emniyet müdür- lüğü binasında çaycı olarak görev yapan bir ki- şinin saldırganlara bilgi verdiği gerekçesiyle gözaltma alındığı öne sürüldü. Bu konuya iliş- kin de resmi bir açıklama yapılmadı. Gökçe'nin Diyarbakır'da çok sayıda cinayet olayına kanş- tığı, bazı eylemler için talimat verdiği, bazıla- nnda da tetikçi olarak rol aldığı belirlendi. Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Sav- cısı Kemal Esenkaya tarafından 22 kişinin ölü- mü ve 22 kişinin de yaralanması olaylannı ger- çekleştirdikleri iddiasıyla idamı istenen Şahin Altunterin,Süleyman AHmboğa ve Mehmet Ali Alabalık için hazırlanan ıddıanamede, Niza- mettin Gökçe'nin 1990-2000 yıllan arasında bazı öldürme ve yaralama eylemlerine katıldı- ğı belirtildi. Gökçe, iddianameye göre, Şahin Altunterin'in talimatıyla, adı belirlenemeyen bir PKK itirafçısının öldürülmesi eyleminde yer aldı. Gökçe, Saraykapı semtinde gerçekle- şen bu eylemde, üst sorumlu "Muraf kod ad- lı Mustafa Demir veya "Sadüc" kod adlı Sadun Çiğdem'e bağh olan eylem birimi sorumlusu "Seyfettin" kod adlı Şahin Altunterin'in talima- tıyla, "Mahsun" kod adlı CihanYeşil, "Mahir" kod adlı Sezai Orak Ue birlikte çahştı. Iddianamede, 15 Şubat 1994 tarihinde E- mek Caddesi üzerinde bakkal dükkâm işleten Çelebi Gül'ün öldürülmesi eyleminden so- rumlu tutulan Cihan Yeşil ise ifadesinde, bu eylemin talimatını Nizamettin Gökçe'nin ver- diğini belirtti. Iddianamede, 30 Nisan 1994 tarihinde Isken- derpaşa Mahallesi'nde öldürülen llhan Böçkün ile ilgili eylemde de Gökçe, "eylemigerçekleş- tiren" olarak gösterildi. Ancak Cihan Yeşil ifa- desinde, Gökçe'nin eylemi gerçekleştiren kişi ohnadığını, "talimaü veren" kişi olduğunu söy- ledi. Nizamettin Gökçe'nin adı, 15 Mayıs 1994'te Menzilci Kenan Aydm'ın öldürülmesi eyleminde de "konıma" olarak yer aldı. Ancak Cihan Yeşil ifadesinde Gökçe'nin koruma de- ğil "tatimat veren" olduğunu belirtti. Samklardan Şahin Altunterin ifadesinde, Gökçe'nin örgütle ters düştüğü için Istanbul'a kaçtığını söyledi. Nurettin Gökçe'nin karde- şi olan YılmazGökçe'nin, "MtTajanı" oldu- ğu kuşkusuyla Çınar ilçesi Pembeviran'daki örgüte ait sorgu evinde MehmetAnca tarafin- dan sorgulandıktan sonra öldürüldüğü de be- lirlendi. Sakarya'nın Hendek ilçesinde yapılan ope- rasyonda ise Okkan'a yapılan suikastin zan- lılanndan olduğu tahmin edilen uzun sakallı, şalvarlı ve kimliği açıklanmayan bir kişi gözaltına alındı. FETHULLAH GLLEN DAVASI 'Peygamber dönemiııi istiyorlar' • Tanık olarak dinlenen Eyüp Kayar, cemaate yardım toplama toplantılanna katıldığını belirterek "Bu toplantılarda, kişiler otomobillerini, yüzüklerini cemaate verirlerdi. îhsan Kalkavan'ın da her sene cemaate 1 milyon dolar verdiğini duydum" diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Fet- hullah Gülenın, "laik devlet yapısını de- ğiştirerek yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt ku- rup bu amaç doğrultusunda faalhetierde bulunduğu" gerekçesiyle yargılandığı du- ruşmada tanık olarak dinlenen Eyüp Ka- yar, örgütün "peygamber dönemini getir- mek istediğmi" söyledi. Kayar ,örgütün gençlik, TSK, emniyet ve adalete sızma- yı hedeflediğini vurguladı. Gülen'in şeriat devleti kurmak amacıy- la örgüt kurduğu gerekçesiyle 10 yıla ka- • dar ağır hapis cezasına çarptmlması iste- miyle yargılanmasına dün devam edildı. Ankara 2 No'lu DGM'de görülen davanın dünkü dunışmasma, ABD'de bulunduğu bildirilen sanık Gülen katılmazken, avu- katlan Abdülkadir Aksoy ve Orfaan Er- demli ile müdahil Eyüp Kayar ve avukaü Hüsevin Buzoğlu katıldı. Duruşmaya sav- cı olarak soruşturmayı yürüten Nuh Me- te Yüksel çıktı. Tanık olarak dinlenilen Eyüp Kayar 5 sayfadan oluşan ifadesini okudu. İfadesinde, cemaat ile 1989 yılın- da Istanbul'da tanıştığmı belirten Kayar, Istanbul'daki 2 bin 500 ışık evinden birin- de eğıtim aldığını söyledi. Eğitimin belli bir sistem ve program dahilinde yapıldı- ğını bihnediğini, bunun daha sonraki yıl- larda farkına vardığını ifade eden Kayar, şunlan söyledi: "Aklığımeğitimorta3.sı- nıfta ivme kazandı. Bizlcre 'şakirt- Kuran talebesi' diye hitap ediliyordu. Fen lisderi ve askeri Uselerde yetişenlerin cemaatin amacını gerçekleştireceği düşünüldüğün- den bu okullann sma\ lanna hazırlamyor- duk. Daha sonra benim yurtdışındald iş- lcri takip etmeme karar verikü. 3 sene son- ra cemaate adam sokmam istendL Buna da 'adam kafalama" diyorlar. Esnaf abiler kanalıyla para proUemi de yoktu." Kayar, yardım toplama toplantılanna katıldığını, toplantıya başkanlık eden semt imamının paralannın hizmete gitti- ğini söylediğini ifade ederek "Bu toplan- ülarda, kişiler otomobillerini, yüzüklerini cemaate veıirlerdL Îhsan Kalkavan'ın da her sene cemaate 1 milyon dolar verdiğini duydum" diye konuştu. Duruşma ileri bir tarihe erteledi. "^mşek-1" adıverikn operasvonda, 33tabanca,3 Uamarka otomatik tabanca,bu tabancalara ahl susturucu,2 Kalaşnikof marka otomatik tüfek.36 şarjör. bu silahlaraait değişikcapve markada 1700 mermi velcep tdefonude geçirildi. (Fotograf: AA) Suikostsüahkm elegeçirildi ŞANLIURFA (Cumhuriyet) - Şanlıurfa ll Jandanna Komutanlığı ekiplerince "Şimşek-1" adı verilen operasyonda, Ku- zey Irak'tan gelen bir kamyonun akarya- kıt deposunda, aralannda susturuculu 3 Uzi marka suikast silahının da bulunduğu çok sayıda silah ve mermi ele geçirildi. Olayın terör örgütleriyle ilgili bağlantıla- n araştınlırken 3 kişi gözaltına alındı. Şanlıurfa Jandarma Komutanlığı'na bağlı Istihbarat Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube timleri, Kuzey I- rak'tan Türkiye'ye giriş yapan bir kamyo- nun silah taşıdığı yolundaki duyum üzeri- ne harekete geçtiler. Güvenlik güçleri. Ku- zey Irak'tan gelen Abdülkadir Orhan yö- netimindeki 63 HH 690 plakalı kamyonu, Habur Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye gir- dikten sonra takibe alarak, Viranşehir'e bağh Karakuzu köyü yakınında durdura- rak aradılar. Kamyonun akaryakıt depo- sunda yapılan aramada ele geçirilenler şöyle: "Değişik çap ve markada 33 taban- ca, suikast sflahı olarak büinen 3 Uzi mar- ka otomatik tabanca, bu tabancalara ait 1 susturucu, 2 Kalaşnikof marka otomatik tüfek, 36 şarjör, bu silahlara ait değişik çap ve markada 1700 mermive 1 ceptelefonu." Yetkililer, silahlann terör örgütleriyle bağlantısının ve daha önce herhangi bir olayda kullanılıp kullanılmadığının araş- tınldığını söylediler. Emniyetin Hizbullah raporu Universitede tutunamıyorlar İLHANTAŞÇI ANKARA-Hizbullah üyelerinin büyük bölümünün orta ve lise dengi okul mezunlanndan seçildiği, öldürme ve yaralama türü eylemlerin bu gruptan tetikçilerce gerçekleştirildiği bildirildi. Üniversiteye yönelik çahşmalardan örgüte az da olsa katılım sağlandığı, ancak bu kesimdekilerin çoğunlukla tebliğ aşamasında çalıştıklan belirlendi. Emniyet Genel Müdürlüğü Istihbarat Daire Başkanlığı 'nca hazırlanan "Hizbullah Orgüöeri" adlı raporda şu unsurlar dikkat çekıyor: • Aileler büyük çoğunlukla Kürt kökenH Orgüt mensuplaruun amacı 'tran lslam Cumhuriyeti'ni örnek alan bir Kürt lslam Devleti' kurmak olarak açıkladı. • Aileler çok çocuklu. • Çekirdek kadro mensuplan dinine düşkün insanlardan seçilmcktedir. • Orgüt mensuplan çoğunlukla Diyarbakır, Batman, BingöL, Mardin gibi Güneydoğu illeri nüfusuna kayıtn ailelerin çocuklandu; Örgütün en önemlı eleman sağladığı yerlerden birinİB camiler olduğu vurgulanain çahşmada, son dönemde örgüt içerisindeki en yoğün yaş grubunun 1970-1974 yıllan arasında doğan mensuplann oluşturduğuna dikkat çekiliyor. Caffar Okkan suikastı Vekiller 'kuşkulu' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Diyarbakır Milletvekili Abdülbaki Erdoğmuş, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan suikastıyla ilgili olarak gözlenn Hizbullah'a çevrildiğini belirtirken "Ancak, Hizbullah'ın ilk kez böyle bir eylem gerçekleştirdiği göz önünde bulundurulursa, akla bazı ciddi kuşkular geflyor" dedı. FP'lı Abdülkadir Aksu da "Hizbullah'a saplanıp kahnmamah; olay çok yönlü düşünühnelL Hizbullah'ın evlemleriv le kryaslandığında bu olayda çeKşkOer var" dedi. Fethııllah Giilen îsveç'te okul açıyor LEYLA TAVŞANOĞLU STOCKHOLM- Fethullah Ho- cacılar şimdi de Isveç'te okul aç- mak için kollan sıvadılar. Bu konuda bize bilgi veren kay- naklar, ilk aşamada Fethullah Gü- len'in müridi olduklan bilinen üç kişinin gazeteci kimliğiyle Stock- hohn'e geldiklerini ve kendileri- ni basın mensubu olarak akredite ettirdiklerini anlattılar. Bu kaynaklara göre, üç Fethul- lahçıdan birisi daha önce Filipin- ler'de, Manila'da bir lise açılma- sında çahştı. Öbür ikisi ise Is- veç'te sürekli kalabihnek için Is- veçli kızlarla evlendiler. Isveç gi- bi hayat pahalılığımn çok yüksek olduğu bir ülkede nasıl geçiniyor- lar, sorumuza da şu yanıtı aldık: "Gazeteci olarak akredheler. Kişi başma ayda 35 bin Isveç Kro- nu'nun (23 milyar TL.) üzerinde para ahyoriar. Cihan Haber Ajan- sı, ya da Zaman gazetesi kadro- sundalar. Buradaki Türk ailelere de yaklaşımlan Uginç. İsveç'e ge- len Türklerin yüzde 98'i Kon- ya'nm Kuhı ya da CihanbeyK ilçe- sinden. Bunlara yanaşryıorlar. 'Ço- cuğunuzun derslen nasıl? Yar- dımcı olalım" diyoriar. Çocuklar SoUentuna'daki binaya, ders al- maya götürülüyor. Ama bu ders- hane yasadışL" Bu kişilerin yılda birkaç kez New York'a da gittikleri ve bir çe- şit Müslüman misyonerlik çalış- ması yaptıldan belirtiliyor. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Atina'nın Plakasemtindeyiz. Nefe- li lokantasındayız. Nefeli, Yunan mi- tolojisinin ünlü kadınlanndanmış. Pe- tikos Yorgos ve Aleksopulos Yan- nis'ten oluşan "Ağır Gemiciler" adlı müzik grubu Yunanca ezgiler söylü- yor. Hep tanıdık parçalar. Bizler "Sev- da nedir bilmezdim, o da geldi başı- ma'diyoruz. Yunanlılar kendi dillerin- de aynı şarkıyı söylüyorlar. Kostas, Almanya'dan geziye katı- lan Yunanlılardan. Bütün söylenen türkülerin Türkçesini biliyor. Kostas'ın annesi Silifkeli'ymiş. Kostas, Yuna- nistan'ın Arnavutluk sınınndaki Nea Selefkia'da (Yeni Silifke) doğmuş. Si- lifke'nin Rumlan 1920'lerin başında- ki "müöade/e"sırasındagelipyerleş- tikleri ve kendi kurduklan kasabaya "Yeni Silifke" adını vermişler. Kos- tas'a annesi Türkçeyi öğretmiş. Çok güzel Türkçe konuşuyor. Çocuklan- nın da Türkçeyi bildiklerini söylüyor. Kostas, Silifkeli Türkmen ağzıyla ko- nuşuyor. Sanki dün oradan gelmiş gi- bi. Istanbullu Aleko, Midilli uzosu ıs- mariadı. Rakıya en yakın lezzeti Mi- dilli uzosunun taşıdığı inancında. Uzoyu içtikçe neşesi arttı. Lokanta- Sto Galata Ta Pio Krasi nın dar mekânında, kendisine sirtaki yapacak boşluk aramaya başladı. Müzik başlayınca "Galata Kasap Ha- vası" diyerek yerinden fırladı. Onun ardından grubumuzdaki Türk kadın- lar. Hep birlikte kendilerini, Galata ka- sap havasının havasına kaptırdılar. AJeko, sirtakiyi usulünce yapıyor, pek havalı. Oturunca da bana türkü- lerin sözlerini tercüme etti. "Sto Ga- lata Ta Pio Krasi" tûrküsünün ilk üç dizesişöyle: "Galata'da şarap içece- ğiml Beyoğlu'nda sarhoş olaca- ğım/Tarabya'da öleceğim." Galata, şimdi avizecilerin mekânı. O zaman- lar, Rumlann, Yahudilerin ve Müslü- manlann yaşadığı en kıymetli yerlerin başında gelirmiş. Içki, Galata'nın meyhanelerinde içilirmiş. Sonra Be- yoğlu'nda sarhoş olunur ve sonra aşktan yürekleri yananlarTarabya'ya doğru ateşlerini söndürmeye gider- lermiş. Aleko, türküleri tercüme etmeyi sürdürüyor. "Boğazın kenannda otur- muş konuşuyoruz/Sen Türk'sûn ben Yunan/Sen Allah dıyorsun, ben Isa/Biraz uzo, biraz şarapla/Kederte- ri unutup sarhoş olalım." ••• Rhea Lambropoulou, Atinalı bir avukat. Istanbul'da karşılaşsanız, onu Türk kadınlanndan ayırt edemez- siniz. Doktorasını Fransa'da yapmış. Konusunu sordum: "Istanbul'daki azınlıklar." Nedeni belli oldu. Rhea, 5 yaşındayken 1963 sürgününde Istan- bul'u terk edenlerdendi. Terk edilen mekân ise Beyoğlu. RheaTürkçe bil- miyor, Kostas kadar şanslı değil. Çünkü onlar Atina'ya gelmişler. Kos- tas'ın ailesi gibi topluca bir mekâna yerteşmemişler. Elimde Atina haritası, çok sayıda tanıdık semt ve sokak isimleriyle kar- şılaşıyorum. Maraşlı Sokağı, Nea Smirni {Yeni Izmir) semti bunlardan bazılan. Plaka, Atina Akropolisi'nin hemen çevresindeki semtin adı. Iki katlı evleri, daracık sokaklan ve yo- kuşlanyla biraz Beyoğlu'nu, biraz Ga- lata'yı, biraz Fener'i andınyor. Istan- bul'un evleri daha yüksek. Plaka'da- ki evler iki, en fazla üç katlı. Çoğun- luğu bakımlı. Yeni yeni tamir edilen- ler de var, tamire muhtaç olan bakım- sızlar da. Melina Merküri, uzun yıllar süren Kültür Bakanlığı sırasında bu bölge- yi korumaya almış. Restorasyon hâ- lâ sürüyor. Plaka, geceleri turist akı- nına uğruyor. GündüzAkropolis'i ge- zenler akşama doğru Plaka'ya iniyor- lar. Plaka, tavemalarla dolu. Her yer- den buzuki sesleri geliyor. Uzolar içi- liyor, sirtakiler oynan/yor, tabaklar kı- nlıyor. Bizim Türk olduğumuzu anla- yan esnaf arasında Türkçe türküler söyleyenler çıkıyor. ••• Atina tannlarkenti. Adını tannça At- hena'dan alıyor. Akropolis'in müzesi Athena'nın heykelteriyte dolu. Bazen elinde kılıç, bazen yılanlarla Athena, Atina'yı koruyor. Akropolis'ten şehrin heryerini görmek mümkün. Atina'nın bir bölümü yeşil kalmış. Diğeri bildik bir manzara, her yer apartmanlarla dolu. Yalnız Istanbul'daki gibi birgök- delen merakı yok. Bir iki yüksek bina var, onlann hiçbiri de Istanbul'daki kadar yüksek değil. Atina, Istanbul'la karşılaştırılınca tertemiz bir kent. Trafik sorunu Istan- bul kadar olmasa da merkezde sıkın- tı fazla. Atinalılar neşeli insanlar. Eğ- lenmesini biliyorlar. Onlann bu neşe- li halini izledikçe, hayıflanıp duruyo- rum. Anadolu topraklan ve Istanbul, Rumlann gidişiyle çok şeyleryitirmrş. En çok da neşesini. Atinalı Büyükadalılann buradaki derneğine daha gitmedik. Irini'yle Büyükada sohbeti yapmak güzel ola- cak. Kaldığımız otelin bulunduğu so- kağa Melina Merküri'nin bir büstünü dikmişler. Atina'da heykel çok. Müze- lerde kadın heykelleri var, Atina'nın sokaklannda genellikle erkek heykel- leri. Askerler, milli kahramanlar, pa- pazlar çoğunlukta. Melina'nın beyaz mermerden yapılmış büstü çok güzel olmuş. Melina Merküri ve Mikis Teodora- kis, Yunanistan'ın yakın tarihinte damgasını vurmuş, iki önemli isirn. Onlar, 1974 cuntasına direnişin sern- bol isimleri. Direnen iki aydın, iki sa- natçı. Atina onlaria gurur duyuyor. Garip değil mi! Biz ise kimlerie gurur duyuyoruz...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear