23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 OCAK 2001 PAZAR 10 P A Z A R J L A Z E L A R I dishab@cumhuriyet.com.tr Yabancıyız, ama dünyanın yerlisiyiz Almanya'nın Aachen'ı ile Hollanda'nın Maastricht'i birbirine komşu iki yabancı şehir. Yürüseniz yanm saat sürmez birinden ötekine geçmek. Maastricht Universitesi'nin kampusunda yerliden çok yabancı var. Ben de orada bir yabancıyım önünde sonunda. Çok sevdiğim ve artık kimlik kartım haline gelen bu "yabancı" kelımesi ile ilk ciddi aşkım, birçok yaşıtım gibi ABbert Camus'nün kıtabını okuduğum zaman başlamıştı. O, dünyaya, her şeye yabancı roman kahramanı bana pek benziyordu. Kendi melankolimin içinde boğulmak üzere olan ben, büyük zevk aldığım bu "sıkmtilT hayatımın "yaşayan" kahramanı ile karşı karşıja gelmiştim. Her şey bana uzak ve yabancıydı. Ben her şeye yabancıydım ve her şey benim için önemini yitirmişti. Bir taşra kasabasında bulduğum kahramanımı büyük şehre gelince yitirdim. Çünkü artık orada yabancı değildim. Kalabalığın içinde, şehrin icinde, bin türlü hikâyenin içinde, kendim olmaya çalışırken, arada bir bana uzaktanimalı gülüşlerle bakan kahramanımı hatırlasam da, onayüz vermeye, onunla bir kere daha buluşmaya zamanım olmadı. Bir zaman sonra geliştirdiğüniz yabancı bir jargonla, insanlann neden bizi bir türlü anlamadıklannı keşfetmeye çalışırken, bir başka tür yabancılar haline geldiğimizi düşünmeye başladım. Neden bizi anlamıyordu ki bu insanlar? Genç olduğumuz için mi? Onlan "kuıtarmak" istediğimizi anlamıyorlarsa, kurtulmak mı istemiyorlardı yoksa? Ama o sırada artık yabancı bir ülkede yaşıyordum ve benim bu ülkede bir yabancı olduğum pek açık ortadaydı. Yurtdışında ıki türlü bulunabilir insan; ya turist ya da yabancı olarak. Bu yazıyı okuyanlar, yazının başındaki yabancı ile şimdi sözünü ettiğim yabancı arasuıda büyük farklar olduğunu anlamışlardır. insamn bir birey olarak ötekilerden bir grup olarak ötekilere yabancı kalması daha başka bir şey. Bir başka dilin içinde yapayalnız kalıvermek daha da başka. Ama başkalannı dışlayan ve kendısını onlardan uzaklaştıran yabancı ile, bir MAASTRİCHT ÜMİT DENİZ başka iklimde. bir başka dünyada. bir başka şehirde kendini yabancı buluveren ınsan arasında yine de görünmez bir bağ vardır. Almanya'da yaşayan a biz»mkfler"den söz edihrken. 40 yıldır burada yaşadıklannı, artık bu toplumun bir parçası olduklannı, burada doğan çocuklann bu toplumun ürünleri olduğunu söylerler genellikle. Herhalde doğrudur bu söylenenler. Bavyera'dan Ruhr'a gelmiş bir "Alman" şöyle konuşabilir: "Hey Fremde, söyler misin bana, Mercatorhalk'ye nasd gtöinr?" Fremde, Mercatorhalk'ye nasıl gidileceğini ıyi bilir. Ama yine de yabancıdır o. Yabancılık onun alnının yazısıdır. Ben kendi payıma yabancılığın çok kötü bir durum olduğunu sanmıyorum. tyidir yabancı olmak. Başkası olduğunu bilmeyen, bir başkasını da anlayamaz. Bulunduğumuz topraklann sahipleri olduklan sannsına kapılan "yerliler*' toprağa sahip olunamayacağını henüz öğrenememiş olanlardır. Bu üzerinden gelip geçtiğimiz topraklar o kadar farkh ayak izi tanıyorlar, gelip geçen o kadar çok yabancı gördüler ki, bize de gülüp geçerler. Yerliler günlük _ _ _ _ _ _ yaşamm bızımkilerden farkh olan kalıplanna bakıp bize yabancı derlerken. gerçekte bizimkilerden gerçekten farkh olan daha derin şeylenn farkında bile değiller. Günlük yaşamm farklılıklan ortadan kalktığında da bu nedenle şaşmp kalacaklar Tıpkı kendilerine benzeyen yabancılar bulacaklar karşılannda. Göçebe bir halkın çocuğu olarak toprağa bağlanmamak gerektiğini, öteki insanlan da umarsız bir aşkla sevmenin bir yabancıya daha uygun bir hal olduğunu düşünuyorum hep. " Yabancı" bir kültürün kendi kültürlenne bile yabancı olan insanlanyız biz. Kendi kültürürnüzle hesaplaşma cesaretini gösteremedığımiz için, onu inkâr etme. onu benimseme ya da onunla hesaplaşırken yeniden kendimızi tarif etme becerisıni de göstermekte zorluk çekiyoruz. Yabancılığımızı kabul ettiğimiz gün, bir başkası, ama bu dünyanın yerlisi olduğumuzu, bazen bu dünyanın yabancısı olduklanna iyıden iyiye inandığım "yerlilere" daha iyi anlatacağımızdan neredeyse eminim. Necip Mirkelâmoğlu Atatürkçü Düşünce ve Uygulamada DİN ve LAtKLtK Topkımın bu noktaya ge/mesıne göz yuman siyasıler, gelışen olaylara duyarsız bakan işadamlan, kimı sıvil toplum kuruluşlannın saygın mı saygın üyeleri, ftacıfar hocalar... Butofapsize göre değıl. Bu kıtap, ülkemizin aydmlık insanlanna kaynak obun diye kateme a/ındı Düşümdeki ay ışığı...Milano'da karlı bir gece başlıyordu ve herkes dazara dazar evlerine gitti. Bana ise nedense soğukta titreşerek ellerim cebimde donmuş asfalt üzerinde dolaşmak kaldı. Oysa içimdeki derinlıklerde çıtırdayan ateşler için bulunmaz bir zamandı. Kullanamadun. Bu sabah Valenza'ya gittik. Dostum Franco Caroniti ve becerikli kansı Marcella ile birlikte Giovanni ve kansı Patricia Falzoni'nın konuğu oldum. Valenza, şarabıyla ünlü bir kejıt. Şarap fabrikasına götürdüler. Şarap fabrikasının yetkilisi, asma kütüğünün yeryüzüne yayılmasıyla uygarhğın, buğdaydan Ll sonraki aşamasının gerçekleştirildiğini anlattı. "İnsan ancak şarabı eMe ettikten sonradır ki yaraücıhğmın kökeninde bulunan değişim yapma gücüne kavuştu" demez mi! Ben beşinci şarabı _ _ _ _ _ tatmaktaydım ve içim ısmdı. Isınınca, dışandaki bu soğukta düşüncelerin ne bulduğunu, neyle beslendiğini düşündüm. Gianni (yani Giovanni) ile Franco'ya durup dururken: "Kış başlamadan, gökyüzünûn Mflano'nun ya da Vaknza'nın ûstfindeki MILANO ÜSTÜN AKMEN parçasından çakuğmız ve içinizde ateşlediğiniz ya da ateşkmeniz gereken ateş, hiçbir işe yaramadı değil mi?" dedim. Bir şey anlamayıp suratuna şaşkın ifadelerle baktılar. Sanırım sarhoş ohnak _ _ _ _ _ sımnndaydrm. Bu sımn nasıl belirlediğımi sorarsanız, düşünceler ciğerimi kemiren birer akbaba gibi üstüme çöküyordu da ondan. Akşam yemeğini Giovanni 'lerin evinde yedik. Patricia, domuzun kanından jöle haline getirilmiş bir yemek sundu. Saat tam yirmi ikiyi yirmi geçiyordu ki Filipinler'e yeni başkan Ordu ve poBsin desteğini cekmesinin ardından istifa etmek zorunda kalan Füipinkr Devlet Başkanı Joseph Estradanın yerine, Yardımcısı Gkoria Arroyo geçti. Yeni lider Bayan Arroya, dün yemin töreninde yapnğı konuşmada yolsuzluk ve yoksullukla mücadele sözü verdL Devtet başkanhğı kottuğuna oturan Arroyo, ilk demecinde "tcraatnnla halkıma örnek olmaya çalışacağım. Hedefım, yokluk ve yoksullukla mücadete olacak" dedL Estradanın yolsuzluk ve rüşvetie suçlandığına işaret eden Arroyo, ahlaki değerterin yeniden oluşması için çaba harcayacağını söyledL Dün bütün ülkede yüz binlerce kişL, Estrada'nın istifasmı coşkuyla kutiadı. (Fotoğraf. AP) Aceleci bir kiraz ağacı olmak! Evet, evet, her şeyin dengesi, düzeni bozııldu! Ne yazlar y T . yaza benziyor, ne de kışlar P kışa. Bu kış ûlkesinde bile garip bir kış yaşıyoruz, daha çok sonbahara benzeyen. Ocak ayının ortalannı buldu ısının sıfınn altına inmesi. Kış turizmine bel bağlamış olan tesisler personel çıkarmaya başladı. Konfeksiyoncular palto, gocuk gibi giysileri yok pahasına elden çıkarmaktalar. Spor eşyalan satan butiklerde de durum öyle; buz patenleri, kayaklar, kayak takımlan, kızaklar fılan hepsi dampingde. Kürkleriyle Finlandiya'dan sonra dünyada ikinci gelen îsveç'te bu branşta da bunalrm yaşanıyor. Gelmeyen kış, ilginç sonmlar getirdi ama. Stockholm'deki doğal park Skansen'in hayvanat bahçesi kısmındaki boz ayılar kış uykusuna yatmak bihneyince inlerine soğutucu yerleştirilerek kış geldiğine inandınldılar! Sibirya'dan göçe başlayıp her yıl olduğu gibi Ingiliz adalanna kışı geçirmek için yola çıkan beyaz yanaklı, hındi ELEMAN İLANI iriliğindeki ördekler, Ştoçkholm ye güneyini yeterj^ derecede sıcak buîurîca takıhp kaldılar. Üvez ağaçlannın yemişlerini de pek severlermiş, afıyetle stok yapmaktalar. Izmit'te çıkan "Üçûncû öykökr" dergisinin geciken güz sayısı gelince benim de içimdeki kış eridi, ısındı. Bir avuç sıcak yüreğin çabası ve inancıyla çıkan dergınin bu yeni sayısmda, birçok güzel yapıtla birlikte değerli Mehmet Güfer'in nefıs bir öyküsü var: "Toprağm ve kirazın turkûsü'". Şu alıntıyı okuyunca bu pazar yaasıyla olan ~ ~ — • — ilgisini göreceksiniz: "Erkence çıkan kirazlar şaşırtır beni: Ne çabok çiçek açt bunlar, ne çabuk meyveye dönüşûp karşunıza çıkû, derim. Kiraz vişneden önce çıkar nedense. Doğal beOeğine koymuştor bunu bir kez, şaşırmaz." Bu satırlan okuyunca aldıma yaklaşık bir ay önce ilgimi çeken bir haber geldi. Stockholm'de NobdTıp STOÇKHOLM GÜRHAN UÇKAN Ödülü'nü kimlerin alacağına karar yerrnesinden dolayı ,„„, ûfuslararasi üne sahip olan Karofinska Enstitüsü ve Hastanesi'nin bahçesindeki kiraz ağacı daha Yılbaşı'ndan önce çiçeklenmişti. Ağacın aceleciliğiydi haber olan. Sonra kar yağdı, havalar soğudul. Ama belki de mutluydu kiraz ağacı; ilk olmaktan. Bedeli, bu yaz "kulaklara küpe" meyvelerini verememe olsa bile. Her şeyde bir ilk vardır. ilk sözcük, ilk kıvılcım, ilk umutluluk, ilk hüsran... * Yaşamımız, ilklerle sonlar arasında bir 1 bulmacanın eksik harflerini yerli yerine koymakla geçiyor. Hep bir yerlerden başlanz işe. Ya da başkalannın ilklerini sürdürmeye çalışınz. Karolinska'nın bahçesindeki kiraz ağacıru çok iyi anlıyorum. Bellı ki kandı geçici bir kış güneşine, rüzgânn bir süre için de olsa kesilmesine. Acelecilik etti, kendini dizginleyemedi. Ama çıçeklerinı takınarak o görkemli gelinliği de giymiş ,oldu, Çevresindeki çamlar , , dışında bütün ağaçlar çvnlçıplak birer iskeletken, o süzüm süzüm süzüldü. Fazla sürmeyecek de olsa, yaşadı kraliçeligini. Hani bazı mutluluklar vardır, çok kısa sürse de, değer. Hiç yaşamamış olmanın yoksulluğundan çok daha iyidır. Onun gibi. Kim bilir kaç hasta bu kiraz ağacını hastanenin penceresinden gördü ve bir süre için de olsa derdini unuttu. Bir kez daha önce davrandı kiraz ağacı; "sırayı vişneye kaptırmamak içm" çok acele ettı. Birkaç ay sonra diğer ağaçlar çiçeğe dururken o kalacak çıplaklığıyla. Ama sanınm hiç utanmayacak. "Ben geiintik giymiş saluurken siz nerderdeydiniz?" diye haber gönderecek bir bahar yeliyle. Zaman zaman olaylar üstüme gelince doğaya sığınınm. Belki de en iyisi, düşünürüm, hiç olmamaktansa bir günlüğüne krallık yapmak; ağaçlann taçlan, pullan savrulup gitmişken bu sapa ülkede aceleci bir kiraz ağacı olmak! uykumun geldiğini sezdim. Uykumun "teşrifi" ile gündüzün geceyi ortadan kaldırmak için yine zavallı bir geceyi gereç olarak kullandığını düşündüm. Evrenle ilgili bir görev olan uykuyla; gündüz didinmemi, gece dinlenmeme bağlayan o genel yasayla tam bir uyum içindeydim. Franco'ya gözümle işaret ettim. vedalaşıp yola koyulduk. Dışan çıktığımızda sokaklarda kimsecikler yoktu. Soğuk gene her yanımı sarmaladı. Buz kristallerinin ve kar yığınlannın soğuk güzellikleri bile tat vermedi. Milano'ya vardığmuzda, birden katedralin oralarda yürümeyi çekti canun. Franco'nun olurunu aldım, gerçi Marcella biraz mınn kınn etti, ama sonra zorunlu olarak bize uydu. Katedralin bulunduğu meydanda adımlanmız yankılandı. Sonra, yeniden otomobile doluştuk. Başladık yavaş yavaş kenti "tavaP etmeye. Gereksiz "gak gak"lanyla bir enayi karga... Adda lrmağı'nda iki aptal kaz... Ve birkaç insan gölgesi... Deyimi büyük bir olasılıkla oldukça kaba bulacaksınız, ama doğruyu söylemeliyim, böyle bir kış gecesinde kendimi kısır bir inek gibi verimsiz duyumsadım. Tepemizde saplı bir tencere biçiminde donuk bir yıldız kümesi vardı. Eve vardığımızda "iyi gecekr" dedik birbirimize. Yatağm üstüne sırtüstü uzandrm, örtündüm. Uykum kaçıp gıtti. Istanbul'da "gel" dedim mi hemen geliverir uykum. Sanki onunla aramızda gizli, maddeleri olmayan bir sözleşme vardır. Söz aramızda, bu anlaşma tehlikeli bir büyüleme gücü ohnak şöyle dursun, buyruğum altında çalışma gücümün aracı olur. Evet, kendimi ellerine bırakırım; ama bu. efendinin tutsağına kendisini bırakışına benzer. Istanbul'da, beni güne götüren açık, aydınlık bir iştir uyku. Milano'da kural değişik mi ne! Solurna döndüm. İÇÖ (lsa'dan Çok Önce) 600'lerde falafî; ^ yöreye yerleşen Galyalılar aklıma düştü. Caddelerde eski tahkimat kalıntılannı görmüştüm. Yann Garibaldi Bulvarı'nda bulunan ve Hıristiyanhğın ilk dönemlerinde yapılmış San Simpliciano Kilisesi'ne gitmeye karar verdim. Milano'daki bu geceyi deliksiz bir uykuya çevirebilsem, biliyorum gece gece olmaktan utanacak. Uyku geceyi olağana çevirecek. Oysa bir türlü gelmiyor. Işığı da kapattım. Bu gece, bir birlik ve bağlılık işi haline dönüşrü uyku. Bağladım kendimi. Ama öyle Utysse'in gemi direklerine bağlandığı gibi, sonradan kurtulabileceğim bağlarla bağlanmadım ben. Başımla yastık arasmdaki bedenimİe yatağın. sessizlik ve mutsuzluğuna bağladrm kendimi. Kaygılardan, evTenin uçsuz bucaksızlığından el çektim. Kendi smırlan içinde benden ilgi bekleyen uykuyu, bir kez daha ve biraz da sinirli bir biçimde çagırdım. Geldi. Düşümde ay ışığı, kendi haritasını Katedral Meydanı'na çiziyordu. BAYBURT ÜJ KOP VE BURNAZDERE HAVZALARI DOĞAL KAYNAKLARIN YÖNETtMİ PROJESİ tÇİN YÖNETİCİ ARANIYOR Fedcral Mmanıs EltonauV Ijbırlıfı vc KıHünma Ba^unlı|ı GTZ K m ı vc TEMA'ım vû- ı frrllîH • IMn önce proıe >â«Bnıı ve n y g r i n a ı b m b m l i çıhpH, • 5 >ıl sürcce proje çeı^cvesnde Btytot'n ı M d ı İMOÜ edoodk. • Teıtıhai Ahnâca « y a ingüııcebika, b k l l h A çabştna düzmı, penonHın faahşrtkn, nfjortma ve belnfangı ptop hedeâennı geı^efckştıniK yâDânde sonjmluhık ıiıbtkcck, • \ ı m ve bûro çllısmalmnı yöDİendınne, uıtana ve « l U n u yeat&tc a b p , • Profe vc bâro cak$aılanyia koordınasyon kurabflecdc uyıralıı. jkıa ve prcantuyu bbflıvetı yûksek. • Pra)c<kroteohBbininy<Td>«<Kvml« kövlfflcr ve i & îlphletfc ıvi üı^ciKf kıujuuecrk, Ytıkambh ĞKİIikleR sahç kqıknl> ıvnanb Jzgrçnnşlenaı bff adet fotefulla M i k b 31 Otak 2NI arüune Udar e-maıi, üks veyı posn yohıyb TEMA Vıkfi adan 1HM Td gy ÇıyırÇmKiı Sk. Emlak Kmh Bloklan A-2 Bk* D 10 L£vcnt806ai Istmbu! ERDEK SULH HUKUK MAHKEMESİİZALE-Î ŞÜYUSATIŞ MEMURLUĞU'NMN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARinRMA İLANI Dosya No: 2000/5 Satdmasnıa karar milen gayrimenkııJün dnsi, by- meti, adedi evsafi: Balıkesir ili, Erdek ilçesi, Ocaklar köyü cıvannda, ada 199, parsel 4'te kayıtlı 390.80 m2 bahçeli kargir ev. tmar Dununu: Inşaat sahası meskun mahal Inşaat nizami: Aynk. Kat adedı: bodrum hariç 2 kat (6.50 mt) Deferi: 16.383.2OO.OOO.-TL Saöş ŞarÜan: 1- Satış llK'nun 126. maddesi gere- ğınce 12 Mart 2001 gûnü saat 10.00 ile 10.45'e kadar Erdek Hükümet Konağı önünde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmıni kıymetin yüzde 40'ını ve rüçbanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmu- unu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ıhale olunur. 2- Satışa ıştırak edenler şartnameyı görmüş ve mûn- deracatını kabul etmiş sayılacaklardır. Başkaca bilgi almak isteyenlerin 2000/5 sayılı dosya numarasıyla Sanş Memurluğumuza başvurmalan ılan olunur. 10. 01.2001 Basın:2140 , . BA* MEN Bir borctan dolayı ha kanlmıştır Birinci arttı Mah. Türkiş Cad. No. teklı bulunmadığı takd tılacâğı, şu kadar ki, aı bulmasmrn ve satış iste1 sının ve bundan başka şart olduğu, mahcuzun cağı ve satış şartname: şartnamenin bir örneğiı kanda yazılı dosya nun Muhammen Kıymetilira Ad 25.000 000-TL. 50.000 000.- TL. 150000.000.-TL. 100.000.000.-TL. 70.000.000.-TL. 150.000.000.-TL. 100.000.000.- TL. 70.000.000.- TL. 3RKÖY 2. İCRA DAİRESİ'NDEN KULÜN AÇIK ARTITRMA İLANI DosyaNo: 1999/1859 Tal. cizli ve aşağıda cins, miktar ve kıymetleri yazılı mallar satışa çı- rma 05.02.2001 gûnü saat 9.3O-09.40'da Bakırköy Zuhuratbaba 1 Bakırköy'de yapılacak ve o günü kıymetlerin yüzde 75'ine is- ırde 06.02.2001 günü aynı yer ve saatte 2. arttırma yapılarak sa- rttırma bedelinin malm tahmin edilen kıymetinin yüzde kırkını yenin alacağınariiçhanıolan alacaklının toplamından fazla olma- >araya çevinne ve paylann paylaştınna raasraflannı geçmesinin satış bedeli üzerinden yüzde... oranmda KDVnin alıcıya ait ola- >inin icra dosyasında görülebileceği. masrafi verildıği takdirde aın isteyene gönderüebileceğı, fazla bılgı almak isteyenlerin yu- larasıyla dairemize başvunnalan ılan olunur. 10.01.2001 «fi Cmsi,m«hiv«ive6oendiniteıiWeri Roventa mârka elektrik süpörgesı 6M2 makıne halısı Vestel 70 ekıan renklı televızyoo Arçelık marka müzık setı uzaktan kumandalı, ıkı koloolu Profilo marka buzdolabı. Arçelık bulaşık makınesı 4440 Profilo 3708 otomahk çamaşır makinesi. Vestel marka 37 ekran renkli televizyon, uzaktan kumandalı Basın: 2361 p u m > H l r | y e î ?a S Pazartama A Ş. Tûrt<ocağı Cad. No 39/41 RHâp kuliibu (34334)CağatoğJu-tetartbu»Te|- (212)514 01 96 ANKARA16. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo 199211 Vasıyemame Hâkım: Yılmaz lğrek 20588 Kâtip: Metın Yurdakul Mahkememızde görühnekte bulunan müteveffa Saffet Emina- ğaoğlu'na aıt \asıyetname da\asının yapılan açtk yarcılamasının sonunda. Mahkememızın 4 3 1993 tanh ve 19921İ esas, 1993/34 karar sayılı karan ile müteveffa Saffet Eminağaoğlu tarafuidan Ankara 18 Noterlığı"ne düzenlettınlen 6 7 1ÎT8 tanh \e 1S865 yevmiye sayılı vasiyetnamenın açılıp okunduğunun tespıtıne karar venlmıştır tlan olunur 10 1 2001 Basın 2237 ANKARA 1. İŞ MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1999/2146 Karar No: 2000/1639 Davacı Vadı (Doğan) Küçük tarafından davalı Ekonotnık ve Sı- naı Haberler Bülteoi Konur Sokak No: 24/15 Ankara adresınde ıkamet eden Muhıtbn Yıldız aleyhıne açdan tespit davasının yapı- lan yargılaması sonunda, Mahkememızce davanın kısmen kabulü ile davacının davalı ışveren yanında 1.10 1983 tarihinde 1 gün sü- reyle hızmet akdı ile asgan öcretle çalışüğınuı tespitme. davacının fazlaya ılışkın taleplerininreddınekarar venlmiştır. llanın yayın tahhınden ıtibaren 15 gün sonra teblığ edılmış sayılarak tebhğ ta- nhınden ıtıbaren 8 gün ıçensınde temyizedılmemesi halınde ven- len karann Muhıttın Yıldız yönünden kesınleşecegı ılan olunur. 4 12001 Basın: 2318 TARSUS SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN GAYRİMENKULÜN AÇIKARTTIRMA İLANI DosyaNo: 2000/34 Satış Izale-i Şüyu suretiyle satılmasma karar verilen taşınmazın ilanı: Tarsus'un Muratlı Köyü, 67 parselde, 118.600 m2 (yüzonsekizbinaltıyüz) tırla vas- fındaki taşınmazın toplam 31.357.840.000.-TL muhammen bedelle ve açık arönna suretiyle satışı yapılacaktır. Satış Tarsus Belediyesi müzay«le salo- nunda yapılacaktjr. Satış peşın para ıledir. Alıcı isterse 20 günü geçmemek üzere bir kez süre verilır. KDV, tellaliye, damga resmi ve tapu alımhajçlan alıcıya aittir. Satışa katılmak isteyenlerin muhammen-bedelin yüzde 20'sı nakıt ya da milli bir banka teminat mektubunu ibraz ettikleri takdirde ıhaleye katılabilecekleri, satışa kahlanlann şartname mündeTacatını aynen kabul eönış sayılacaklan 1. Taşınmazın birjnci satışının 13 03.2001 günü 1400'tea 14.10 arası olup, bugün verilen fîyatlar muhammen bedelm yüzde 75'ini ve satış masraflannı karşılamadığı veya müşten çıkmadığında. 2. Taşnmazıa ikinci satışının 23.03.2001 günü aynı yer ve aynı saatte olmak üzere muhammen bedelin yüzde 4O'ı ve satış masraflannı geçmek uzere ihale îdîlLr 3. Daha fazla bilgi almak isteyenlerin 2000 34-satış sayılı dosyamıza müracaatlan, satışa katılmak isteyenlerin satış gün ve saatınde satış mahallnde ha- zu- bulunmalan ilan olunur. 10.01.2001 Basın: 2146
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear