25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 EYLÜL 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yrimaz çay kotasın artdrdı • RİZE (Cumhurivet)- Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, çay üreticilerinin isteği üzerine üçüncü sürgün çay için dekar başma kotayı 160'tan 250 kilograma çıkardı. Belediye Parkı'nda ınceleme yapan Yılmaz, ANAP Çayeli tlçe Teşkilatı'na geçerek vatandaşlarla konuştu.Yılmaz'uı, doğduğu köy olan Çataldere'de katıldığı bir düğünden dönüşünde, konvoydakı araçlardan biri dereye uçtu. Kazada yaralanan 4 kişiden 2'si hastanede hayatını kaybetti. Kazada bir kişinin de kaybolduğu öğrenildi. İP'den IMF'ye protesto • ANKARA (AA)-îşçi Partisı (İP) Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın ve Ankara tl Örgütü üyeleri, Kızılay'da, IMF'nin Ankara bürosunun açılmasmı prostesto eden bildiri dağıttı. Öğle saatlerinde Güvenpark'ta toplanan ve IMF'nin 30 Ağustos'ta Ankara'da büro açtığını ifade eden Yalçın, böylece Osmanlı dönemindekı Düyunu Umumiye'nin hortlatıldığıru, artık Türk milletinin kaderine IMF'nin hükmettiğini savundu. Yalçın, Ankara'daki büronun lütkiye.iftin utanç verici ve yüz karası olduğunu kaydetli tzmir'de 5 gözatö daha • tZMtR(AA)-tzmir Emnıyet Müdürlüğü Mali Şube ekıplerinin Izmır'de başlatıp Türkiye'nin çeşitli bölgelerine yaydığı hayali ihracat sonışturmasında Izmir, Trabzon, Sinop ve Zonguldak polisinin ortak yürüttüğü operasyonlar sonucu Zonguldak Gümrükler Başmüdürü Turan Zaman, gümrük muayene memurlan Ramazan Şişman, Serdar Sezgin, Erkan Uzunalioğlu ve Mustafa Kıvanç gözaltına alındı. tzmir'de 1 ay önce ortaya çıkanlan hayatı ihracat olayında rakam şu ana kadar 30 mılyon dolar, naylon fatura olayında ise 110 tnlyon liraya ulaştı. Bakû-Ceyhan'a destek • CEYHAN (Cumhariyet) - Bakû'dan 22 Ağustos'ta motosikletli bir grup tarafından yola çıkanlan temsili bir varil petrol, dün Ceyhan'daki Botaş tesislerine getirildı. Bakû- Tiflis-Ceyhan ham petrol boru hattı projesi çerçevesinde temsili olarak getirilen petrol, aynı güzergâh ızlenerek Türkiye'ye ulaştınldı. Teslim törenine katılan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu, Bakû-Tiflis- Ceyhan boru hattı projesinin, 20. yüzyılın en önemli projelerinden biri olduğunu söyledi. İHD Genel Kupuhı • ANKARA (AA) - Insan Haklan Derneği Ankara Şubesi 9. Olağan Genel Kurulu, Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney Sahnesi'nde yapıldı. Kongrede konuşan Genel Başkan Hüsnü Öndül, ÎHD'nin, hem şubeler hem de genel merkez düzeyınde olgunlaşma sürecini yaşadığını söyledi. Öndül, İHD'ıun 16 bin üyesi ve 42 şubesi bulunduğu anlattı. CHP lideri, 'Öteki Türkiye'yle kastedilenin yoksullaşan Türkiye olduğunu söyledi 4 Hükiimet oyıın oynuyör'İstanbul Haber Servisi - CHP Genel Başkanı Altan Öymen, hükümetin, Cumhurbaşkanı Ab- met Necdet Sezer'den. her dedik- lerini yapmasrnı istediğini belir- terek "Hükümet, Sezer'e 'Seni biz seçtik, her dediğımizi yapa- caksın' diyor. Sezer bunu yap- madığı için de intikam almak için önce Cumhurbaşkanf nın yetkikrini,sonra da ombudsma- m gûndeme getirdiler. Demirel ombudsman ohırsa. Cumtaur- başkam Sezer'in karşısına çıka- np gücü dengekmeyi tasarhyor- lar. Karşımızda çocuk oyunu oy- nayan bir hükûmet var" dedi. Partısinin İstanbul'dakı Tüzük Danışma Kurulu'na katılan Öy- men, ombudsmanlık kurumu- nun ülkemizde uygulanıp uygu- lanamayacağınm tartışılabilece- ğini ama Türkiye'nin en önem- li sorununun bu olmadıgını söy- ledi. Son günlerin moda deyimi olan "Öteki Türkiye'"nın, asıl, gerçek Türkiye olduğunu, hal- km yüzde 85'ini kapsadığmı ve her geçen gün yoksullaşhğını vurgulayan Öymen, "Sürekti kazanan parasalçevreter, siyasal çevreier ve baa medya çevreleri öteki Türkrye'den söz ediyorlar. Öteki Türkiye gerçekte kendile- ri, tstanbul'un zengin semtleri, gece kulüpleri ve magaan prog- ramlan. Asıl Türldye'yi oluştu- • Sürekli kazanan parasal çevreler, siyasal çevreier ve bazı medya çevreleri 'Öteki Türkiye'den söz ediyorlar. Öteki Türkiye gerçekte kendileri, îstanbul'un zengin semtleri, gece kulüpleri ve magazin programlan. Asıl Türkiye'yi oluşturan ise işçi, köylü, esnaf, emekçi, çiftçi, emekli. ran ise işçi, köylü, esnaf, emekçi, çiftçi emekli. Yani ülkenin geniş kesimleri, enflasyonla mücade- ledenençoketkfleoenkesünkri" diye konuştu. Türk halkının ba- nşı özlediğinin altını çızen Öy- men, bu çerçevede olumlu ve olumsuz gelişmeler yaşandığı- nı, yurttaşlann birbirlerine kar- şı duyduğu güvensizlik ve kuş- kunun kalkması gerektiğini söy- ledi. tçı boşaltılan bankalar için devletin 8 milyar dolar zarara gırdiğine dikkat çeken Öymen, bu bankalann içinin boşalülaca- ğının hükümet tarafından yıllar- dır bılındiğını ve seyredildiğini söyledi. Yolsuzluğun ve hayali ihraca- tın, yapanın yanına kâr kaldığı- nın ahını çizen Öymen, "Bunla- nn siyasetçikrle iltşkilerine dair birçok karinevar ama gereğiye- rine getirilmiyor. Hükûmet ger- çek Türkiye ile ügüenmiyor, so- run çözeceği yerde sorun üreti- yor. Onıbudsmanla, cumhurbaş- kanının yetldkriyle, Mesut Yıl- maz'ı aklayıp paklayıp sonra da hükümete sokmakla, devlet kriz- leriyle Türkiye'ye zaman kay- bettiriyor" diye konuştu. Belcika 'Şantaja bcyun eğmeyiz' BRÜKSEL / NEW YORK(AA)-Belçika îçış- leri Bakanı Antoine Duqu- esne. Sabancı suikastı faıl- lennden Fehriye Erdal ko- nusunda 'şantaja boyun eğmeyeceğini' açıkladı. Belçıka'da yayımlanan Het Laatste Neuws gazete- sine demeç veren Tçişleri Bakanı Duquesne, "Erdal Belçika'da kalabilir mi" sorusunu yanıtlarken "İs- tenmeyen Idşfler Hstesinde yer alıyor. Ev hapsinde ru- tuyoruz. Benim görevim hukuk devletine saygı gös- terümesini sağlamakrır. Adh" kararlara da uymak darunrandayız.'Erdal da yasalara ve kararlara say- gı göstermek zorundadir. Açhk grevi ile bize şantaj yapmaya hakkı yok" dedi. Duquesne, Erdal'ın sı- yasi sığınma talebinin ka- bul edilip edilmeyeceğine ilişkin bir soruya da "İnsa- ni açıdan ehmden geleni yapum. Belçika devletinin güvenüğini sarsacak. top- luma zararverecek vegün- cel yaşamı tehtikeye soka- cak bir karar verilmesi is- tenemez" yanıtmı verdı. TBMM Başkanı Yıldı- rım Akbulut, ABDde gerçekleştirilen "BMMec- üs Başkanian Zirvesi n nin ardından Belçika Meclis Başkanı Herman de Croo ile bir görüşme yaptı. Da- ha sonra bir basın toplantı- sı düzenleyen Akbulut. "Fehriye Erdal konusunda Bdcika'nm tutumunu tas- vip etmiyonız. Bunu Belçi- ka Meclis Başkam'na açık- ça ifade ettim" dedi. Akbu- lut, "Belçika'nın Erdai'ı Türkiye'ye iade etmemesi- nin de hiçbir hukuki daya- nağıoiamaz" diye konuştu. ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART 2008 Olimpiyatlan için Türkiye'yi tanıtma görevi Demirel'e verildL Başbakan, Köy-Kent Projesi'nde ikinci denemenin temelini Mesudiye'de attı w Roıııaııtik denîlen hayalim gerçekleşiyor' EMtNEKAPLAN MESUDİYE - Başbakan Bü- lentEcevit, 1970'h yıllarda Bo- lu'ya bağh Taşkesti'de başansız olan "Köykent" projesinin ikin- ci denemesıni dün Ordu'nun Çavdar köyünde başlattı Bu projesinin geçmişte "romantik hayal" denerek ciddiye alınma- dığını belırten Ecevit. "Köyler ve kö>1üler değü, köylülerin gü- cübirieşecektir. Projev le, göç ön- lenecek ve kent köylünün ayağı- na gelecektir" dedi. Ecevit ve eşı Rahşan Ecevit "Çavdar ve Yöresi Köyleri Köy- kent Projesi''ni yerınde görmek için dün Ordu'nun Mesudıye ıl- çesi Çavdar köyüne gitti. Çar- şamba Havaalanı'ndan Çavdar'a heükopterle ulaşan Ecevit çifti, yurttaşlann albşlan ve "Halkçı Ecevit" sloganlanylakarşılandı. Ecevit, proje ile ilgili olarak Baş- bakanlık Müsteşar Yardımcısı Selçuk Polat'tan bilgı aldı. Ecevit halka seslenirken kent- teki yaşam koşullannın tümüne Köykent'teki yurttaşlann kavu- şacağını savundu. 1960'lıyıllar- da çalışma bakanlığı döneminde grev ve toplusözleşme hakkıyla "işçiyi kurtardıklannı" belırten Ecevit şunları söyledi. "Bakanuk dönemimde arük Türkiye'de hakça bir düzenin sağlandığını söylüyordu bazı kimseler. Ama ben 'tşçiyi kur- tarmak yerrnez, bundan sonraki hedefımiz köylüyü kurtarmak' dedim. Bu kadar çokköye böler- seniz yeterli hizmet ve yaönnun verilemeyeceği geçmiş yıllarda görulmüştür. Köykent düzeniyle köyler ve köylüler değü köylüle- rin gücü birieşecektir. Bunu özet- likle vurguluyorum, çünkü >ıl- lardır bunu anlatamadım. Her- kes yerti yerinde, yurdunda ka- lacak, ama köylülerin gücü bir- leşecek. Köylüler ortak sorunla- nn çözümü için el ele verecekter." Başbakan, projeye katılan 9 köyün her birinde devletin içi boş sağlık evi, öğretmensız okul bulundurmak yerine tek merke- ze kadro vereceğini, bundan el- de ettiğı tasamıfla da kalkınma- ya katkıda bulunacağını söyledi. Ecevit, "Köykent uygulama- sıyla şehirteşme köye gelmiş ola- cakve köylühlkten şehirlitige yu- muşak geçiş saglanacaktır. Bu- rada göç duracaktır. Aksine. ge- ri dönüş başlayacaktır. Burada hayat büvük bir ivme kayanmış olacakûr" diye konuştu. Projeyi Dünya Bankası'nın yakından izlediğini anımsatan Başbakan, yöre halkına. "Nere- deyse bütün dümanın gözleri üzerimizde. Başanb olmaya mecbursunuz" diye seslendı. Köy-Kent Projesi'ne göre Çavdar köyü merkez olurken Çardakh, Kışlacık, Türkköyü, Esatlı, Ilışar, Göçbeyi, Dayılı ve Yuvalı köyleri de projenin yan köylerini oluşturacak. Proje kap- samında bütün köylenn yollan- nın asfalt çahşmalan tamamla- nacak. Bunun dışında Çavdar Köyü'ne sağhk ocağı, futbol sa- hası, kültür ve sanatevi, orman içi dinlenme yen yapılacak. Bü- tün köylerde kanalizasyon, ha- berleşme ve enerji sorununun çözümünün yanı sıra Esath'da köy odası, Türkköyü'nde 8 ders- likli ilköğretim okulu ve lojma- nı, spor salonu ve öğrenme mer- kezi; Kışlacık 'ta çocuk parkı ve aile çay bahçesi, turizm tesisle- ri; Dayılı'da orman ürünleri en- tegre tesisi yapılacak. IRMIKIAYDIN ENGtN aengin@doruk.net.tr. Kotardığı röportajı, çıkardı- ğı haberi, yazdığı diziyi hazır- larken başından ve içinden geçenleri anlatanlara mes- lekte dudak bükerier. Bir pro- fesyonelin soğukluğu ve uzaklığını öğütlerler. Yürekler yakan bir konuya günler bo- yu eğilmiş de durduk yerde yüreğiniz kavrulmaya, oku- duğunuz bir mektuptan göz- leriniz ıslanmaya başladıysa, bunu kendinize saklamanız ve gazeteye "kendinizi" değil olayı, konuyu, hem de alabil- diğine nesnel, olabildiğine yansız yansrtmanız istenir. Dogru bir meslek kuralıdır. Mesleğe yeni adım atmış genç arkadaşlarıma, "ukala ağabey" rolüne girip benim de kuralı anımsattığım, öğüt verip kulak çektiğim çok ol- du. Ama bazen kurallar da çiğ- nenir. Günlerce direnirsiniz, kural sizi çiğner; sonra bir eşik aşı- lır ve siz kuralı çiğnersiniz. Anladınız. Öyleyse izin ve- rin, şu kuralı iylce bir... • • • Biryazı dizisi, günlerdirsür- mekteolan "Hapishanede ve Hasta" dizisini hazırladım, Acılar Yumağmda Bir Pazar Yazısı hazıriıyorum. Dizinin daha ilk gününden itibaren bir mek- tup sağanağı attında kaldık. Annelerden, babalardan, ya- vuklulardan, kardeşlerden ar- dı arası kesilmemecesine mektup, faks, telefon yağıyor. Terörü, siyasal mücadele yöntemi olarak seçmiş; kapi- talizmin haksızlıklarını kan dökerek yok edebileceğini ummuş; sistemi, namlularia yıkmaya yönelmiş; Lenin'in "devrimci şiddet" üstüne ya- zıp çizdiklerini siyasal amen- tü bellemiş; kan dökerek ku- rulan bütün düzenlerin yalnız- ca kan getirdiği ve yeniden kan döktüğünü, dünün ya- şanmış pratiklerinden süzüp çıkarmaya ya ideolojik kör- lükten, ya teorik yetersizlik- ten, bulup çıkaramamış bin- lerce ve binlerce genç yurtta- şımızın anneleri, babalan, ya- vukluları, kardeşlen bunlar. Erzurum Hapishanesi'nde yatan, veremin en ileri aşa- malarında ölümü bekleyen oğlu için yazan bir annenin yazdığı gibi: "Ateş düştüğü yeri yakar- mış. Işte o ateş şimdi beni yakıyor, kavuruyor. Oğlum ölüyor..." Gel de meslek kuralına bağlı kal. Gel de yüregin sızlamasın, için acımasın. ••• Bu köşede bıktırmacasına yazıldı: Bu satırların yazan şiddete, zor kullanımına kim- den gelirse gelsin, gerekçesi ne olursa olsun, "amaaasız, fakaaaatsız" karşıdır. Şiddet kullanmayı, terörü bir siyasal mücadele yöntemi olarak be- nimsemeyi her şeyden önce bir "devrimcilik suçu" sayar. Bunu söylerken kimilerinin zehir zemberek yanrtlar dö- şeneceğini, kimilerinin küfür- ler yağdıracağını bilir ve umursamaz. Ama bu satırların yazan, suç işleyip hapse düşmüş yurttaşın sağlığının korunma- sı gerektiğine ve yasaların yazdığından ne bir adım ek- sik, ne bir adım fazla cezalan- dmlmamasının bir hukuk devletinde zorunluluk oldu- ğuna da aynı kesinlikte inanır. Bu konuda susmanın, umursamazlığın, suskunluk duvariannın ardına sığınma- nın bir "yurttaşlık suçu" oldu- ğu kanısındadır. Bir örnek: Dizi daha başlamadan ya- zılan, ama diziyi haber veren bir Tırmık'a, bir okuyucudan elektronik posta ile yanıt (ya da tepki) geldi. Iznini alma- dım, adını yazamam. Ama e- posta adresinin Boğaziçi Üniversitesi olduğunu söyie- meliyim. Okuyucu soruyor: "Peki, bu zavallı hasta mahkûmlann Hstesinde bu- lunanlann ne suçtan (yasa maddesi filan değil, yapmış olduklan o iş cinsinden) ötü- rü orda olduklannı anlatan bir hane de varmı? Yoksa büyük eksiklik ve belki gazeteciliğe yakışmayacak bir taraflılık. Çünkü bu hastaları başka hastalardan ayırdeden şey herhalde bir şeyleryapıp (ve Fehriye gibi terörist bir dev- lete kapağı atacak kadar uya- nıklık edemeyip) onun ceza- sı olarak içeri girmiş olmala- n. Herhalde kamuoyunun bu yapılan şeyin ne olduğunu da bilmeye hakkı vardır. Bir de olur ya hâlâ dışanda olan ve bu içeridekilerin yaptıklan bir şeyler yüzünden tıbbi yardı- ma ihtiyaç duyan birileri var- sa, herhalde onlann listesini de yayınlıyorsunuzdur." Çetrefil Türkçesine rağmen herhalde yapılmak istenen sığ ironi ve dışa vuran ilkel "rövanşizm" (= intikamcılık) gözünüzden kaçmadı. Tutunuz ki listedeki hasta delikanlı ya da genç kız, ka- rakol bombaladı; ekmeğini polislik mesleğinden kazan- maya çalışan zavallı bir polis memurunu öldürdü, yakalan- dı, hüküm giydi, hapishane- ye kondu ve hastalandı. Sizce "beslemeyip asmalı Hastaysa, "bırakınız ölsün- ler, bırakınızgebersinler" mi? Boğaziçi Üniversitesi gibi seçkin bir eğitim kurumun- dan gelen e-mektuptaki hu- kuk bilinci ve kültürü bu dü- zeydeyse vann siz... • • • Anadolu özdeyişidir, pek severim: Kanı, kanla yumazlar!.. POIİTtKA GÜNLÜĞÜ HtKMET ÇETİNKAYA Eylül... Sevencenliğin o titrek kumaşına benziyordu de- niz... Tekneler morlu ve yeşilli!.. Balıkçılar suskun!.. Bir gece öncesini düşündüm... Kendi türkülerinden habersiz gece boğazın üze- rine düşüyordu... Bir süre Benjamin Peret okumuştuk. Sonra Yorgo Seferis'ın habercisini beklemiştik... lyonya'yı düşlemıştik!.. Kanatlı bir adacığın üzerinde bilinmez öyküler dinleyen bizler, o son umudun arkasına saklanmış- tık... Gece yarısı mızıkacılan kapımızı çalmıştı. Eli silahlı adamlar evlerimizi basmıştı. Korkmuş, hiç uyuyamamıştık... Sen "güneş çekmecem, yanardağ meyvem" derken gülümsüyordun. Mavi ışıklaria yivlenen gökyüzüne bakmıştın ardından. Francis Pon- ze'den esinlenmiş, kül erinçli, ateş bağırgan tavır- lartakınmıştın... Anlaşılmazdın!.. Henri Michaux'un uzak bir ülkeden yazdıkları okaliptüslerin kokusunu getiriyordu. Durağan sevışmeler, kayıp yıllar, bir kuşağın aşksız da ya- şayabılecegini öğretiyordu... Sen "kime" diye sorduğunda içimde bir çırpıntı başlıyor; anlata anlata bitiremediğim Varşova ak- şamlan, Prag'da güneşin doğuşu aklımıza geli- yordu... Yazdığın bir mektup vardı hani, benim Mosko- va'da kaldığım yıllar... Dün gece bilmem kaçıncı kez okudum... Diyordun ki: "Sen kalkıp başka bir şehire gittiğinde seni da- ha çok özlüyorum..." Sanyer'de balıkçılann orada bir kahvedeyim!.. Biraz yorgun, biraz da uykusuzum!.. Ayn çağın bağlamlan içinde iki günlüğüne gel- diğim Pariste yine düşler kuruyon her zaman- ki gibi başkalarının yaşadığı öyküleri, başımdan geçmiş gibi anlatıyorum... Eylülde ben hep böyle oluyorum... ••• Henri Michaux, uzak bir ülkeden seslenirken sen ne düşünüyorsun bılmiyorum... Dinler misin: "Burada, diyor, yalnızayda bir görüyoruz güne- şi, o da pek kısa bir süre için. Gözlerini ovuşturu- yorsun günlerce önceden. Ama boşuna. Değiş- miyorhava. Saatı gelmeden görünmüyor güneş. Sonra yapılacak süruyle iş varaydınlık kaldıkça, öyle ki birbirimize bakacak zaman bulamıyoruz bu yüzden. Tatsız olan, geceleri çalışmak gerektiğinde, ki gerekiyor, durmadan cücelerin doğması. Tan kül rengi burada, diyor yeniden. Her zaman böyle değılmiş. Kimı suçlamalı, bilemiyoruz. Geceleri uzun uzun bağınyor sığırlar, sonra ka- valsı bir sesle susuyortar. Insanlar iyi yürekli, ama neye yarar? Okaliptusterin kokusu sanyor her yanımızı: fyı- lık, sessızlık, ama her şeye karşı koruyamaz bu bizi, yoksa sizce bu bizi gerçekten her şeye karşı koruyabılır mi? Ta bir ucundan yazıyorum size dünyanın. Bunu bilesiniz ıstıyorum. Ağaçlar titreşiyor çoğu zaman. Yapraklannı topluyoruz. Sayılmayacak kadar çok damahan Ama neye yarar? Artık hiçbir şey yok ağaçla aralannda. Şaşkın, dağıhyoruz. Yaşamak sürüp gidemez mı yeryüzünde yel- lerolmadarı? Yoksa her şeyin titremesı mi gerek, durmadan, durmadan?.. Yerin altından kımıldanışlar da oluyor sonra, siz- den itiraflar sökmek isteyen asık yüzlü kişiler gi- bi, dalga dalga öfke çıkıyor önünüze evin içinde. Hiçbir şey görmüyor insan, gönülmesi önemli ol- mayanın dışında. Hiçbir şey, gene de titriyoruz. Neden?" ••• Sahi neden tıtnyoruz? Sevecenliğin o titrek kumaşı deniz midir ki bizi düşlerimizden koparan? Nedir aradığı ruhlarımızın yolculuklara çıkıp yıpranmış gemilerin bordalannda, kanşıp kalaba- lığına yüzleri soluk kadınların, ağlayan çocukla- nn ne uçan balıklarla, ne de direklerin yıldızlarla avunan; eskiyip cızırdayarak gramofon plaklarıy- la, isteksizce katılıp boşuna yolculuklara, kınk dökük düşünceler mınldanarak anlaşılmaz diller- den? Nedir aradığı ruhlanmızın yolculuklara çıkıp çü- rüyen teknelerde bir limandan öbürüne? Yorgo Seferis'in aradığı ruh neydi? Uluyan gundoğusu çıldırtmıştı onu kış gecele- rinde, yazları, ölmeyen günün acısında yıtirdı kendini... Bizler ne yapıyoruz, yoksa bizler de mi yitırdık tüm değerlerimizi? Boşverin siz!.. Ben eylül gelince hep böyle olurum!.. hikmet.cetinkaya(a cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 r Cumhuriyet ^ kitap kulübü ÇAİINM TANIİI ÜÇ TAZAR 2. BASI KUBİUY 01AYI VE TARİKAT KAMPURI 4 BASI SANCILI YILLAR KU$AT1LMI$ SOKAKLAR 4 BASI POSTUNDA KURT ZAMBAK SANA DA BÜLAŞTI KAN 2. BASI DİN BARONUNUN KAZLARI 2 BASİ A$IK KAMNLAR SOKAĞI 2 BASI JERİAT PAZARI SEVDANIN ADRESİ BELIİ DEĞİL TÜRKİYE'NİN JEYTAH ÜÇGENİ eÖZLEMN POYRAZ Cumhunyet Kıtap Kulucu Çağ Pazarlama A Ş. Turkocağı Cad No 39,41 (34:34) Cağabglü istanbul Te' 514 01 96
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear