25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3EYLUL2000PAZAR HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Sonuca Kızmak Sevgili, llk anılarım, ki yanm yüzyıldan öteye uzanır, bir evde geçer.. Kıyıda Mühürdar Caddesi'nden başlayan yolun, Moda Caddesi'ne kadar uzayan bölümü Tuğlacı Emin Bey Sokağı'dır. Yolun, iki köşesinde Mus- tafa Efendi ile basketbolumuzda bir zamanlar büyük bir isim olan Önder Dai'nin babası Ramiz Efendi'nin bakkal dükkânlarının bulunduğu Mo- da Caddesi'nin öte yanına geçildiğinde, Bade- maltı Sokağı olur ve Bahariye Caddesi'nin üstün- deki 8. llkokul'un köşesine kadar öyle uzanır gi- der. Ben o sokakta, Dr. Esat Işık (Hasan Esat Işık'ın babası) Sokağı ile kesişen, Dalga Sokağı'na ba- kan, 14 numaralı evde otururdum. Kâgir, yani taş bir evdi. Arkasında, yenidünya, erik, leylak ağaçlannın bulunduğu, tam dibinde korsanlan kovalarken damından düştüğüm, ça- maşırhane olan bu evin att katında otururduk. Köşesinde Madam Kalyopi'nin kuleli evinin bulunduğu, Dalga Sokağı'nın benim baktığım yandan sağ köşesindeki evin önünde, bir akasya vardı. O yüzden yıllarca, adından anlamam gerekme- sine karşın, akasyayı salt bir Istanbul ağacı san- mışımdır. Hayallerimin prensesi, sarı saçları örgülü, eko- se etekliği ve beyaz bluzu tiril tiril Nüket ya da Nu- get o sırada otururdu. Babanın eczacılıkla uğraş- tığı levanten bir ailenin kızıydı. Bizim üst katta da önce Fransız levanten bir ai- le oturmuştu, sonradan yerierini, Ibrahim Bey ile yaşlı anasına bırakmışlardı. ••• ' ' 1940'ların Istanbul'u bugünkü gibi değildi, yok- sullar ve orta halliler evlerde otururlardı. Apartımanda oturmak statü belirtisiydi, hele he- le asansörlü ve kaloriferli iseler... Onlar da taksilerin de, özel arabaların da par- makla gösterilecek kadar az olduğu, at arabala- rının hâlâ insan taşıdıklan, Istanbul'un Kadıköy yakasında gerçekten çok azdılar. Çocukluk yıllannın yazlan ne güzel, ne uzun olur. Gerçek yaşamın kapının ucundan burnunu gös- termesi demek olan okul çağı da gelmemişse eğer, yaşamın bütün mucızeleri senindir, ağaçlar uçaklara, sopalar atlara, çamaşırhane damlan ge- milere ve kalelere, küçücük bahçeler uçsuz bu- caksız ormanlara dönüşebilir gönlünce ve dünya- nın en lezzetli meyveleri de bu bahçelerin ham erikleri, olmamış yeşil elmalandır. • • • Işte en güzel çağın yazlanndan birinde, bir gün anneannem, elime bir litrelik şişeyi tutuşturup, - Git Mustaaafendi'den zeytinyağ al gel, demiş- ti. Kapıdan çıkarken, halime bakıp da, "Dikkatet, düşeceksin!" dediğinde fena halde kızmıştım. Nitekim, aklım kimbilir nerede, gözlerim hava- da üç beş adım attıktan sonra da, pat yeri öpmüş- tüm, kırılan şişe de elimi kesmişti. Öfkeyle yerimden kalktım ve ağlayarak, daha pencereden çekilmemiş olan anneanneme bağır- dım: - Tabiı sen öyle söylediğin için düştüm. Herhalde beş yaşında filan olmalıydım. Sevgili, geçen gün televizyon ekranlannda, Cot- tarelli ile IMF'ye küfredip "Defol!" diye pankart açarak gösteri yapan adamları görünce, bu anı düştü birden aklıma. IMF'nin kapısına dayananlar, kendi yöneticile- riydi; onları seçen, ürettiğinden çok tüketme po- litikasını onaylayan, gelir dağılımı uçurumunun bü- yüdüğünü söyleyenlere, "Gominist mi ne?" diye tuhaf tuhaf bakanlann ülkesinde koca koca adam- lar, sebepleri ıskalayarak, sonuca kızıp köpürüyor- lardı. Koskoca adamlar zekâlarında hâlâ atti yaşından gün alamamışlar mıydı ne? Çiller. arkadaşıyla gönderdi Kaytp tcıblolara Ingilizçerçevesi ANKARA (Cumhu- riyet Bûrosu) - Sait Ha- lim Paşa Yahsı'ndan Başbakanlık'a taşınan tablolardan bazılanıun, dönemin Başbakanı Tansu ÇiDer tarafindan Londra'da çerçevelet- mesi için kolejden sınıf arkadaşı. ünlü dekora- tör Ruya Mocan'a ve- rildiği belirtildi. . DYPGenel Başkanı Çiller'in başbakanlığı döneminde 1994 yılın- da Saıt Halim Paşa Ya- lısfndan Başbakanlık Konutu'na taşınan ve ikisi kaybolan tablolar ve tarihi eserlerle ilgili soruşturma sürüyor. Gazeteci Murat Bar- dakçı'nın anlatımına göre, Giilçin Tekri'nin 1996 yılında verdiği bir davette de tablolar soh- bet konusu oldu. Telci, Bardakçı ve eski Kül- tür Bakanı Agah Oktay Gûner'in de bulundu- ğu davette Çiller'in ko- lejden arkadaşı, ünlü si- yasetçi ve işadamı Şev- ket Mocan'ın kızı de- koratör Ruya Mocan, "Tansu Hanım bana Londra'da çerçevelet- mem için yalıya ait baa tablolar verdi. Bunlan götürdüm, yapürdım, sonra geri getirdinT dc- di. Sayın Orhan Erinç Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü Gazetenizin bugün (2 Eylül 2000 Cumartesi) 4'üncü sayfasında "Demireldeyandaslararasın- da" başhklı, •'Ankara Cumhuriyet Bûrosu" mahreçli haberde "Nurcu" politikâcılar arasın- da benim de adım Hulusi Turgut'un "Nur HarekâtT adlı kitabına dayanarak kullanılrruştır. Kuran-ı Kerim bana kâfı gelmektedir. Hiçbir tarikatla alakam yoktur. Saygılanmla. Necmettin Cevheri - Şanlıurfa Milletvekili TBMM İnsan Haklan Komisyonu Başkanı, Kuzey Carolina'daki cezaevleri hakkında bilgi alacak Pişkinsüt ABD'de Ftipiniin<ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - TBMM İnsan Haklannı Inceleme Komisyonu Başkanı Sema Pişkinsüt, ABD'nin Kuzey Carolina eyaletinde "F tipi" cezaevlerini inceleyecek. Komisyon çalışmalan dışında "mifletvekiü"" kimliği ile incelemelerde bulunacağını belirten Pişkinsüt, Türkiye'de "Ftipi cezaevterine" denk gelen "yüksek güvennkti cezaevlerinde" incelemelerde bulunacağını söyledi. Doğu ve Güneydoğu illerinde, cezaevlerinden hastanelere kadar bölgenin "sosyo-ekonomik" koşullannı incelemeye dönük çalışmasını tamamlayan Pişkinsüt, yine "kişisel çahşma" kapsamında, bu kez ABD'de incelemeler yapacağuıı söyledi. ABD'deki ceza ve infaz sistemi ile ilgili incelemelerde bulunacağını belirten Pişkinsüt, incelemelerin sonucunu da rapor-kitap haline getireceğini ve ilgili kurumlann bilgisine sunacağını büdirdi. Tnceletnesinin yüksek, orta ve az güvenlikli cezaevlerini kapsayacağuıı ifade eden Pişkinsüt, Kuzey Carolina'nın "göç alan bir bölge ve geçmişte en fakir evalet" olması nedeniyle ilginç bir örnek oluşturduğunu ifade etti. ABD"de organize suçlann, "federal suçtar" kapsamına gırdiğine de işaret eden Pişkinsüt, bu nedaıle yerel uygulamalar hakkında da bilgi alacağını vurguladı. ABD'nin "koğuş" sistemini 30 yıl önce terk ettiğuıe dikkat çeken Pişkinsüt, bugünkü sisteme geçiş aşamalannı da yerinde inceleme fırsatı bulacağını vurguladı. Yaklaşık 1 hafta ABD'de incelemelerini sürdüreceğini aktaran Pişkinsüt, hazırlayacağı -• raporun hem komisyonda > değerlendirilebileceğini, hem de başta Adalet Bakanlığı olmak üzere ilgili birimlere sunacağını söyledi. Pişkinsüt, TBMM'nin yeni yasama yılında komisyon olarak Avustralya'daki Türklerin durumunu ve insan hakkı ihlallerini ıncelemek üzere bu ülkeye gideceklerini belirtti. F tipi cezaevlerini protesto için bu hafta da îstiklal Caddesi'nde eylem vardı Polis bu kez dayak atmadı İZMtR/tSTANBULÇCumhu- riyet) - Tutuklu ve hükümlü ya- kınlarının Istanbul ve tzmir'de F tipi cezaevleri ile Bergama Özel Tip ve Buca Cezaevi'ndeki uy- gulamalan protesto amacıyla oturma eylemi yapmalanna izin verilmedi. Konak Alanı'nda toplanan Iz- mir Hücre Karşıtlan Platformu üyeleri adına konuşan Hacay Yıl- maz, Bergama Özel Tip ve Buca Cezaevi'nde çıkan olaylarda ya- ralanan tutuklu ve hükümlülerin sağlık durumlannın ciddi olma- sına karşın tedavilerinin yapılma- dıgını öne sürdü. Cezaevi yöneticilerinin "öde- nek" olmadığını gerekçe göstere- rek hastalara ilaç almadığını sa- vunan Yılmaz, yaptığı açıklama- da şunlan söyledi: "Bugün Bergama ve Buca Ce- zaevi'nde 75'in üzerinde hasta var ve bunlann tedavUeri yapılmıyor. Ailelerin dışardan getirdikleri ilaçlar içeri alınmıyor. hastalar Polis kontroiünde Odakule'ye dek zafer işaretleri yaparak yürüyen grup, daha sonra olaysız dağıkü. adeta ölüme terkedflmiş durum- dalar. KamuoyundaFtipicezaev- lerinin tarüşüdığı bu süreçte tüm bu uygulamalann yüdırma, sin- dirme,ikna etmeiçinyapıkhğı aşi- kânhr. tzmir Hücre Karşın Plat- formu olarak yaşanacak tüm olumsuzluklardan yetküüerin so- rumlu olacağuu duyuruyor ve in- sanhgı yeni kadiamlar yaşanma- ması için acil göreve çağınyoruz. Arük cezaevlerinde ölümlere, te- cavüzlere. kesik kollara varan u- tanç yaşanmasuu istemiyoruz." F tipi cezaevleri ile ilgili ey- lemlerine müdahale eden polis tarafindan her cumartesi günü Galatasaray'da gözaltına alınan tutuklu ve hükümlü yakmlan bu kez gözaltına ahnmadı, ancak oturma eylemi yapmalanna da izin verilmedi. Tünel'den yürüyerek Galata- saray'a gelen ve oturma eylemi düzenlemek isteyen grubun et- rafi, güvenlik güçleri tarafindan çevrildi. Polis müdürleri, göstericilere, "eylemin izinsiz okhığunu, kim- seyi gözamna ahnak istemedik- ierini ve bir an önce dağıimalan" yönünde uyanda bulundu. Grubun dağılmayı kabul et- mesi üzerine, çevik kuvvet ekip- leri ablukayı kaldırdı. . : Avrupa'ya kitapçıklar gönderilerek Kıbns için Türkiye karşıtı kampanya başlatıldı Yunanistan 'işgalcf tanımnıda ısrarh EMtNE KARAKİTAPOĞLU CENEVRE - Yunanistan ile Türkiye arasmda bir süredir yu- muşama eğilimi gösteren ikili ilişkiler, yeniden gergin bir döne- me girilebileceğinin sinyallerinı veriyor. Hafta başında, Yunanis- tan Dışişleri Bakanı Papandreu Kıbns Dışişleri Bakanı Kassouli- des'in Türkiye'ye karşı sertleşme karan aldığı belirtilirken Türkiye aleyhine kamuoyu oluşturma ça- balan da çok yönlü devam ediyor. Kıbns'ın Avrupa Konseyi Daimi Temsilciliği, hafta başında Batıh medya kuruluşlanna kitapçıklar göndererek adanın Türkiye'nin işgali altında olduğunu, Kıbns'ta öldüğü belirtilen yanmış insan ce- setlerine, esir Rum askerlerine, ölü insanlann sarktığı şehir fotoğ- raflanna yer verildi. Ağırlıklı ola- rak insan haklan ihlallerinin öne çıkanldığı kitapçıklardaki Kıbns haritasında ise bugünkü Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti, "Tfiric Askerinin İstilası Amndaki Böl- ge" olarak gösterildi. Türkıye'nin Kıbns'ı işgal etti- ğinin uluslararası kamuoyunca te- yit edilmesi arayışlannı sürdüren ve konuyu nisan ayındaki Birleş- miş Milletler tnsan Haklan Ko- misyonu'na taşıyarak iki ayn ra- porla.ele alınmasını sağlayan Yu- nan tarafı, New York'taki parla- mento başkanlan toplantısında da Türkiye'yi işgalcilikle suçlarken Kıbns'm Strasbourg'daki Avrupa Konseyi Daimi Temsilciliği Basın Bûrosu, gazetecilere "Tûrld- ye'nin Kıbns^taki insan haklan ihlaDeri" ve "Kıbns Avrupa Bir- Bği'nin Eşiğmde" başhklı iki ki- tapçık ve bir özet broşür gönder- di. Kapagında "Yeniasu-insanhk için başbyor, Kıbns'ta işgal devam edi>or; Ncosic. Avrupa 'nın bölün- müş son başkenti" yazan broşür- de, 1996 yılında, bayrak direğine tırmanırken ve çatışmada yaşa- mını kaybeden iki Rumun fotoğ- rafina da yer verildi ve bunlann "Denktaş'ın sözde devletinhı as- keıieri ve bozkurtlann teröristle- Atina'da Türk karşıtı saldırı Elçilik aracıyakddı Dış Haberier Servisi - Yuna- nistan'ın başkenti Atina'da anarşist Kara Yıldız örgütü, Türkiye Büyükelçiliği'ne aitbir aracı yaktı. Polis, dün gece başkent Ati- na'da meydana gelen olayın so- rumluluğunu Kara Yıldız örgü- tiinün üstlendiğini açıkladı Olayda ölen ya da yaralanan ol- madığını behrten polis yetkili- leri, yangm suasında 3 aracın daha hasar gördüğünü bildirdi- ler. Yunan radyo istasyonlann- dan birini Kara Yıldız adına ara- dığını söyleyen kişi, olayın so- rumluluğunu üstlendiklerini be- lirterek, örgütün cezaevindeki bir üyesinin serbest bırakılması- nı istediklerini söyledi. Saldın- nın doğrudan Türk Büyükelçi- liğı aracına yönelik olmadığı sa- nılıyor. Yetİdliler, saldmnın te- sadüfen Türk Büyükelçüiği ara- cına yapılmış olabileceğini be- lirtiyorlar. Orgüt. geçen perşembe Po- lonya Büyükelçiliği'ne, iki haf- ta önce de Italya Büyükelçili- ği'ne ait bir aracı yakmışu. Son saldınyla birlikte örgütün son bir ay içinde diplomatik araçla- ra düzenlediği saldınlann sayıst 5'eulaştı. ri tarafindan ökhlrüldüğü" ileri sürülerek "Türkiye şiddetn' teşvik ederek»dadaki varhğuu sürdürü- yor" denildı. Türkiye'nin Makaryos'a karşı yapılan harekâtı bahane ederek BM ve uluslararası hukuka aykı- n olarak adayı istila ettiğinin vur- gulandığı kitapçıkta, adada toplu katliamlann yapıldığı, 200 bin ki- şinin zor kullanılarak yurtlann- dan uzaklaştınldığı, Rum kültürel mirasınm bilinçli bir şekilde talan edildiği, Rum mallanna el konul- duğu ve hâlâ 1491 kişınin kayıp olduğu iddialanna yer verildi. Adannı yüzde 37'sinin istila edil- mesıyle Kıbns ekonomısimn en zengin yüzde 70'lik bölümünün Türklerin eline geçtiği belirtilen broşürde, hangi sektörün ne kada- nnın Türk denetimi altma girdiği ise istatistiklerle gösterildi. 'Kıb- ns Avrupa Birhğinin Eştğinde' başhklı broşürde ise Kıbns ve Av- rupa Birliği üyelik süreciyle ilgi- li özet bilgilere yer verildi. Broşürlerde, banş harekât sıra- suıda Türk gazetelerinde yayun- lanan bir çizime de yer verilerek ay yıldız bulunan kırmızı Kıbns haritası fonu üzerinde, adeta ca- navarlaşmış, haykırarak etrafa ateş eden bir Türk askeri çizimi- nin, işgalin Türk basınındala yan- sıması olarak adlandmldı. SÎFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR FP'de bölünme sinyalleri Annç: Erdoğan yeni oluşum içindeyse yokuz ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - FP kongresi son- rasında, yenilikçiler ile bu ekibin "doğal üderi" ola- rak nitelenen Tayyip Erdo- ğan arasında ortaya çıkan görüş aynlıklan derinleşi- yor. FP il başkanlan top- lantısında konuşan yenilik- çi kanadın önde gelen isimlerinden Manisa Mil- letvekili Bülent Annç, "Tayyip Erdoğan arkada- şmuzdır, ancak başka bir oluşum peşindeyse o za- man biz yokuz" dedi. Annç FP'nin kapatılması durumunda partıde bölün- me olacağmı da ima ede- rek "Anayasa Mahkeme- si'nhı kapatnıa karan \cre- ceginisanmıyorum. Ancak aksi olursa o zaman esld- den olduğugibitopluca ha- reketedileceğinden endişe- Hyim" diye konuştu. FP il başkanlan toplan- tısı dün Ankara'da gerçek- leştırildi. FP Genel Başka- nı Recai Kutan'ın açış ko- nuşmasımn ardından bası- na kapalı olarak süren top- lantıda, kongreye yenilik- çilerin genel başkan adayı olarak katılan Kayseri Mil- letvekili Abduflah Gül ile FP Grup Başkanvekili Bü- lent Annç parti yönetimi- ne eleştiriler yönelttiler. Gül, bazı parti örgütleri- nin, görevden alınacaklan haberlerine dikkat çekerek Malatya "Kongre bhtL Biz, o defte- ri kapatnk. El ele çabşma- lannuzı sürdürdük. Ancak böyle bir operasyon ohırsa nedeni ne olursa olsun kongreyle iKşkilendirflir ve yanhş olur" diye konuştu. Annç da genel merkezin milletvekillerinin illere ya- pacaklan gezilerin denet- lenmesine ilişkin birgenel- ge yayımladığına dikkat çekerek "Bu masumane bir genelge değil. Mani- sa'da gezeceğim, Izmir'egi- demeyeceğim. Bövieşey ol- maz. Bu merkeziyetci ka- fanın sıkmolanm RPdöne- minde çok çektik" dedi. Annç, kongre öncesin- de yapılan tüzük değişikli- ği ile ilgili olarak "Vural Savaş m enne koz verilme- menydi Tüzük değistirile- cekse tüzük kongresi yapd- mabydT dedi. Ankara Milletvekili Oya Akgönenç de parti yöneti- minin zaman zaman örgüt- lerle ilgili bir revizyona gi- rişmesinin doğal olduğunu savunarak "Siz yohınuzda yürûrken eğer birikri taş atarak, ayağımzın altma yağ dökerek engel obnayn çahşırsao zaman bunatrin vermezsüüz" diye konuş- tu. Konuşmalann ardından söz alan Kutan'ın eleştın- lere değinmeden birlik beraberlık çağrısı yaptığı öğrenildi. Bakan Faruk Bal KHK'yi savundu SELAHATTtN GÖKATALAY MALATYA - Devlet Bakanı Faruk Bal, Türki- ye'nin radikal gruplarla, terÖT örgütleriyle mücade- le için KHK'ye gereksini- mi olduğunu bildirdi. Bal, "Türkiye bir sabah uyan- HtğınHa televizyonda, ts- tanbul'da Hizbuflah lideri- nin evine yapılan baskmla tamşo. Bundan önce kim- se bümiyor muydu? Bu- nun neden tedbiri atanma- nuşnr. Tarih ileride bu so- rulan bize soracaknr" de- di. PKK'nin 1984 yılında 60 kişiyle Eruh'u bastığı- nı da anımsatan Bal, "1997 yıhnda 20 bin sUahh gruba ulaşü. Niçin bu sorgulan- mıyor" diye sordu. Malatya'da temel atma ve açılış törenlerine katı- lan Bal, Belediye Başkanı YaşarÇerçi'yi ziyaretinde gazetecilerin KHK konu- sundaki çeşitli sorulan üzerine şöyle konuştu: "PKK, 1984 yıhnda 60 kişi ile Enıh"u basmışnr. 1997 yıhna gelindiğinde 20 bin sfiahh gruba sahip ol- mustur. Niçin kamuoyu- muz, ilgili kamu kurum ve kunıluşlanmız. siyasi par- tilerimiz, derneklerimiz bunu sorgulamryor? Niçin tedbiri atanmamışar? Tür- kiye bir sabah uyandığm- da,TVde,tstanbul'daHiz- buDah terör örgütü hderi- nin evine yapılan baskmla tanıştı. Bundan önce khn- se bibnryor muydu? BUme- agerekenleryok muydu?" oralcalislar@yahoo.com İnsan çalıştığı kurumla, eğer bu kurum fikir üreten bir kurumsa ken- disini zaman içinde özdeş hisset- meye başlar. Eskiden gazetelerin de böyle bir özelliği vardı. Hatta yazar- lar bile bir gazete için önemli bir sim- geydi. Her gazetenin de kendine öz- gü bir okuyucu kitlesi olurdu. Gaze- tesine bakarak okuyucu sınıflandır- ması yapmak mümkündü. Ancak, TV'lerin de yaygınlaşma- sıyla medya, olağanüstü büyüdü, çok para dökülen, ülkenin birçok meselesinde rol oynamaya kalkışan birözelliğe büründü. Eski gazeteler, gazeteciler ve okuyucuları gitti, ye- rine başka şeyler geldi. Çok para ve çok olanak, gazete- leri de gazetecileri de değiştirdi. Ga- zeteciler, iktidar oldular, para sahibi oldular. Her şeyin bir bedeli olduğu gibi, para ve iktidann da bir bedeli vardı. Gazeteciler, gazeteci olmak- tan çıktılar. Yönetici durumda olan- lar, önemli köşeleri tutanlar, kendi- Satılık Gazeteci Olmak lerini memleketin sahibi zannetme- ye başladılar. Öyle de oldular. Ellerindeki medya gücü, gazete patronlarını, yazarları, yöneticileri hâkim ve mütehakkim yaptı. Gaze- telerin karakteri kalmadı. Karakter- siz oldular. Bu arada yükselen Is- lamcılığın bir sonucu olarak Islamcı medya da önemli bir güç haline gel- di. Onlar da arkalanndaki para ve kitle desteğiyle bu sürece farklı bir boyut kazandırdılar. • • • Vatan, Dünya, Akşam, Ulus, Tan gibi gazeteler geçmişte, önemli kim- likleri temsil ediyorlardı. Zekeriya Sertel, Sabiha Sertel, Ahmet Emin Yalman, Bedii Faik, Hüseyin Cahit Yalçın, Burhan Felek, Niza- mettin Nazif bize bir dönemin ga- zeteciliğini hatırlatırlar. Şimdi işler farklı boyutlarda yürüyor. Cumhuri- yet, işte bu ortamda, büyük parala- nn döndüğü ve gazetelerin para ka- zanmak için değil, kuvvet sağlamak ve rant elde etmek için kullanıldığı bir dönemde medya tekellerinin dı- şında kalmaya ve onlann bir parça- sı olmamaya özen gösterdi. Turgut Özal'ın "İkibuçukgazete" dediği yıllarda iki gazete Sabah ve Hürriyet'ti, buçuk da Cumhuriyet. Tekelleşme işte böyle bir ortamda başladı. Ortaya onlarca gazetesi ve TVsiy- le iki büyük medya tekeli çıktı. Artık her şey onlardan sorulur haJe gel- mişti. Yeni zenginler de bir ucundan bu pastaya el attılar. Dtşanda birtek Cumhuriyet kalryordu. Bu nedenle haklanması gerekiyordu. Biz Cumhuriyet çalışanlan, çev- remizde esen bu rüzgânn farkınday- dık. Tekelleşmeyi görüyor ve buna direnmek gerektiğini düşünüyor- duk. Ancak, elinde TV'ler, enerji iha- leteri, bankalar, stgorta şirketleri olan medya tekelleriyle baş etmek ve ayakta kalmak nasıl mümkün ola- caktı? İşte son birkaç yildır, bu so- run kapımıza dayanmış durumda. Cumhuriyet, bir süredir ciddi bir ekonomik sıkıntı içinde. Çalışanlar maddi olarak zor durumda. Medya tekelleri karşısında ayakta kalabil- mek, eksiklerini gidermek ve bir ba- ğımsız ses olarak varlığını sürdure- bilmek için Cumhuriyet'in desteğe ihtiyacı var. Amaç, Cumhuriyet'in ekonomik güce kavuşturulması, TV, radyo gi- bi alanlarda da yayınlar yapabilecek olanaklara kavuşması, dar boğazı, bağımsızlığını sürdürerek aşması. Gazetenin okuyucuları bu konuda duyariık içindeler, çalışanlan da. Amaç, Cumhuriyet'in el değiştirme- si değil, elde kalması. Bu çabamızı desteklemek isteyen herkesi çağın- yoruz. Böyle bir destek bizleri ancak sevindirir. Sonunda insanlann ço- ğunluğu, emeklerini satarak yaşam- lannı sürdürürler. Diğer gazetelerde ve medya kuruluşlanndaki meslek- taşlanmtz da bizim gibi emeklerini satarak, alın teri dökerek çalışıyor- lar. Cumhuriyet, bir kurum olarak farklılığını, özgünlüğünü korumaya çalışıyor. Yalnızca gazetecilik yapa- rak varlığını sürdürmek istiyor. Sorun burada. Buna destek ver- mek isteyen herkesi sevinçle karşı- layacağız. Geleceğe bağımsız bir gazete devretmek için buna ihtiya- cımız var. Bu dar boğazı aşacağız. Son tar- tışmalar ve alım satım haberleri için- de buna daha çok inanmaya başla- dık. Bize destek vermek isteyen her- kese teşekkür ediyoruz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear