25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2T7 AĞUSTOS 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP: H * krtnte • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, hükümeti, halkın yaşadığı bunalımı arttırmakla ve toplumsal bunalmı oluşturmakla suçladı. Tüm zorlamalara karşın devlet bunalımı yaşanmadığını, ancak halkın büyük sontn yaşadığmı belirten Selvi, "Çiftçi, memur, esnaf ve emekli geçinemez noktaya getirilmeyi sindiremez hale gelmiştir. Hükümetin ekonomik hedeflerinın gerçekleşmeyeceği görülmektedir" dedi. Gaz Içtoı Hma çatası • ANKARA (Cumhuriyet Bfirosn) - Türkmenistan Dışişleri Bakanı fiatır Berdiev, 30 Ağustos-1 Eylül gûnleri arasında Dışişleri Bakanı tsmail Cem'in resmi konuğu olarak Tûrkiye'ye resmi zıyarette bulunacak. îki ülke heyetleri arasında yapılacak görüşmelerde ağırlıklı olarak Hazar geçişli Tûrkmen doğalgazı projesinin ele alınacağı, Tûrkiye'nin, projeyi askıya alan Türkmenistan'ı ikna etmeye çalışacağı kaydedıldı. Berdiev'in, temaslan sırasında Cem'le baş başa ve heyetlerarası göriişmesi ve Cumhuıbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından kabul edilmesi bekleniyor. Rüşvete kanşan poiseHraç • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu, rüşvete kanşan Hüsnü Özkaya adlı polis memurunu meslekten ihraç etti. Resmi Gazete'de dün yayunlanan Emniyet Genel Müdüriüğü Yüksek Disiplin Kurulu Başkanlığı karanna göre Özkaya, 'rüşvet ve yetkisini veya nüfuzunu kendisine veya başkalanna çıkar sağlamak amacıyla kötüye kullanma' suçlan nedeniyle eylemine uyan Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 8. maddesi uyannca meslekten çıkanldı. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Okulu'nda türbanlı hemşireler meslekten çıkanldı YOK'te türban temizliğiANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Milli Güvenlik Kuru- lu'nda irtica ile mücadelenin önemının bir kez daha vurgu- lanmasınm ardından üniversi- telerde kılık kıyafet yönetme- liğine uymayan memur ve aka- demisyenlerin meslekten atıl- ma süreci yeniden başladı. Ata- türk Üniversitesi Hemşirelik Meslek Yüksekokulu'nda gö- revli Gülşen Doğan Dağdaş, tüm uyanlara karşm türbanım çıkarmayınca kurumun huzur ve çalışma düzenini bozarak ideolojüc eylem yaptığı gerek- çesiyle meslekten atıldı. • Yüksek Öğretim Kurumu Disiplin Kurulu, yeni öğretim dönemi sürecinde kılık kıyafet yönetmeliğine ödünsüz uyulacağı mesajı verdi. Disiplin Kurulu, Atatürk ve Yüzüncü Yıl üniversitesitelerindeki türbanlı hemşirelerin dosyalannı inceledi. Yüksek Öğretim Kurumu Mahkemesi, Danıştay ve diğer (YÖK) Disiplin Kurulu, yeni yargı kararian çerçevesinde öğretim dönemi sürecinde İcılık tüm öğrenci, memur ve akade- kıyafet yönetmeliğine ödünsüz uyulacağı mesajı verdi. Disip- lin Kurulu, Atatürk Üniversi- tesi ve Yüzüncü Yıl Üniversi- tesi'ndeki türbanlı hemşirele- rin dosyalannı inceledi. llk olarak Atatürk Üniversi- tesi dosyasını ele alan YÖK Disiplin Kurulu, Anayasa misyenlerin kılık kıyafet yö- netmeliğine uymak zorunda olduğunu vurguladı. Atatürk Üniversitesi'ndeki hemşire Dağdaş ın üniversıte tarafın- dan çeşitlı tarihlerde defalarca uyanlmasına karşın görevine başörtüsü ile gelmeye devam ettiğine dikkat çeken YÖK, bu uyanlann sonuç vermediğini belirtti. Gülşen Dağdaş ise sa- vunmasında ana hatlanyla şu görüşleri bildirdi: " Başörtüsü ile kendimi rahat hissediyorum. Siyasi yıkıcı, bö- lücü amaçlaria eylemlerde bu- lunduğum yönündetd iddialar doğru değil. Küçüklüğümden beri başörtüsü ile dolaşıyorum. Türk gelenek ve göreneklerine uygun olan başörtüsünü tak- maktan mutlu oluyorum. Ba- şörtüsünü dini araç olarak gör- müyorum, örf ve âdetlerin ge- reği olduğunu düşünüyorum. 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindır' ilkesine göre bür inancım gereğince örtünüyo- rum. MflB kühürdetemeJ değer olarak var olan kıyafetin devlet varhğına yönehniş ideolojik ey- lem olarak değerlendirilmesi hukuk devleti anlayışıyla bağ- daşmıyor. Bağımsızbğuı en bü- yük temsilcisi Atatürk 'tür, bu nedenle bağımsn hareket et- mem de Atatürk ilke ve inkn laplanna aykın değüdir." MGVüe bağlantı kesüiyor SEBAHAT KARAKOYUN ANKARA - FP, 28 Şubat sürecinde art arda açılan soruştur- malar nedeniyle yıp- ranan Milli Gençlik Vakfi (MGV) ile ba- ğını koparmak üzere hareketegeçti.FP Ge- nel Idare Kurulu (GlK), gençlik ve ka- dm kollan oluşturul- ması yönünde karar aldı. Muhaliflenn sür- dürdüğü kampanya- nın parti tabanında yankı bulması ve par- tinin çizgisiyle ilgili eleştirilerin yoğunlaş- ması üzerine harekete geçen FP yönetimi, yeni bir örgütlenme modeline yönelik ka- rarlar aldı. Kapatılan RP'nin lideri Necmet- tln Erbakan'a en- deksli çalışma yürü- ten ve RP'den bu yana partinin yan kuruluşu gibi çalışan MGV'nin soruşturmalarla yıp- ranması üzerine, FP yönetimi alternatif gençlik örgütlenmesi için harekete geçti. FP GlK toplantısında partinin gençlik kol- lanmn kurulması ka- rarlaştınldı. "MGV'lerin RP dö- nemindeki etJtinlikle- rini yitirmesiyle parti- nin genç kesiınle diya- loğunun kalmadığr saptamasmı yapan FP yönetimi, bunun son seçimlerdeki oy kay- bının en önemli ne- denlerinden bıri oldu- ğu sonucuna vardı. YÖnetici Sekreterlik Kıırsu Çağumzm dinamik iş yaşamma kolayca uyum sağlayacak, mesleki bilgilerle donatümış Yönetici Sekreterier yetiştirmeyi amaçhyoruz. En az lise mezunu adaylar, 6 ayük (toplam 600 saatlik, 3'er aylık iki dönem halinde) bir ders programı sonucunda MEB tarafmdan onaylanmış diplomalan almaya hak kazanacaklardır. Adaylann orta düzeyde İngilizce bilmeleri gerekmektedir. Adaylar yüz yüze yapılacak görüşme sonucunda belirlenecektir. Kursa kabul edilenlere, konusunda uzman kişiler tarafından teorik ve pratik program uygulanacaktır. Kurslann başlama tarihi 9 Ekim 2000'dir. Benzerlerinden çok daha farklı ve nitelikli kursumuza katümak isteyen adaylann, başvuru dosyalannı vakıftan almalan; dosyayı hazırlayıp, son başvuru tarihi olan 19 Eylül 2000'e kadar vakfa ulaşormalan gerekmektedir. UğUİAIAŞTIRMACI Pans Cadöesı No 14 KavaKlıdere 06540 ANKARA Tel:(0312)417 77 20pbx Faks (0312)417 57 46 e-posta umagöumag org tr ÇtZMEDEN YUKARI MUSAKART GONDET? ABİ. NEVARSA GÖNDER/. Bakanlık, laiklik karşıtı propaganda^yapan kitaplan önermeyecek EHyanet Idtaplanna MEFTden veto ANKARA (ANKA) - Kaduıın hangi ; koşullarda, hangi ölçülerde dövülebileceğinin anlatıldığı kitabın yayımcısı Türkiye Diyanet Vakfi ile Diyanet Işleri Başkanhğı, Milli Eğitim Bakanlığı'ndan veto yedı. Bakanlık. içeriğinde laiklik karşıtı değerlendirmeler bulunan kitaplara yönelik başlattığı operasyon kapsamında 3'ü Diyanet lşleri Başkanlığı'nın, 1 'i de Türkiye Diyanet Vaknnın olmak üzere toplam 73 kitabın tavsiye karannı iptal etti. İçeriğinde Atatürkçülük ve laiklik karşın değeriendirmelerin yer aldığı kitaplara yönelik başlatılan operasyon kapsamında, 1998-99 döneminde 115 kitabın tavsiye karan kaldınlırken, 2000 yılı incelemeleri sonucunda da toplam 73 kitabın daha tavsiye karan iptal edildi. Tavsiye kararian kaldınlan kitaplann büyük bölümünün yayımcılığını Erkam Yayınlan, Nil Yayınlan, Yeni Asya Yayınlan gibi yayınevleri yaparken, iptaller arasında kadmlann hangi durumlarda dövülebileceğinin anlatıldığı 'Müslümanın El Kitabı'nın yayımcısı Türkiye Diyanet Vakfi'nın bir kitabı da yer aldı. Bakanlık, Türkiye Diyanet Vakfı'nın yayımladığı ' 'Çocuk ve Dua' adlı kitabın tavsiye karannı kaldırdı. Bu arada Diyanet lşleri Başkanlığı'nın yayımladığı 'Maturiddivye Akaidi\ 'Kırk Hadis' ve 'Anglikan Kiüsesine Cevap' adlı kitaplann da onaylan iptal edıldı. Tavsiye kararian kaldınlan kıtaplar arasında 'Ibredi Kıssalar Dini Hikâyeler', 'Allah'a lnanıvorum", 'Resullah'a Göre Ailede ve • Kadının nasıl dövüleceğini anlatan kitap da dahil olmak üzere 73 dinci propaganda yapan yayının bakanlıkça "tavsiye karan" iptal edildi. OkuMa Çocuk TerbiyesP. Kıücın Hakkı', 'Ve Tesettür Mesetesi, Mucizeter \e Kerametler', 'Çocuklara Kırk Hadis', 'Üim-Amel- Seyr-û Süluk", 'Üa-yı Keümetu'Uah Uğruna', 'Bir Fazflet Devletinin Kuruluşu', 'Olüm ve Diriliş', 'Temel Dini BUgiler. Müslüman Psikologlann ÇıkmazT, 'Peygamber Hasreti", 'Çağımızı Aydmlatan Kuran MucizeterT gibi kıtaplar yer aldı. Bakanlığın, 1998 yılında başlattığı operasyon kapsamında, onaylan kaldınlan dini içerikli kitap sayısı 200'e yaklaşırken, operasyon, 1990-96 döneminde verilen tavsiye kararian ile okul kütüphanelerinin. medrese kütüphanesi nıtelığıni kazandırabilecek kitaplarla doldurulduğunu da ortaya koydu. Bakanlık, başlattığı operasyon kapsamında, hakkında tutuklama karan çıkanlan Fethullah Gülen'ın. Abdülfettah Şahin takma a^dıyla yazdığı 'Kınk Mızrak', 'tlim ve Büim Asnn Geurdiği Tereddütler", 'Ölçû ve Yoldaki Işıklar". 'Buhranlar Anaforunda Insan ile Zamanın Ahın Dflimi' adlı kitaplannın da onaylannı iptal etmişti. Bakanlık, son iptal kararian ile birlikte. onaylan kaldınlan kitaplann okul ve bakanlık kütüphanelerinden de toplanması karan aldı. Bu doğrultuda, tavsiye kararlan kaldınlan kitaplann listeleri okulİara da dağıtılırken, kütüphanelerdeki diğer kitaplann denetim işlernleri sürdürülüyor. ÎRMIKIAYDIN ENGtV aengin@doruk.net.tr Kuyruğum çok sıkışıktı. En az 1500-1600 kelime daha yazmam, onun en az iki katı yazı- yı elden geçirmem, hatalan ayık- lamam, dilini düzeltmem, boyunu ölçüp biçmem, kesip kısaltmam, ekleyip uzatmam, yayına hazırla- mam gefekiyordu. O işler bitince bu kez yeniden "//sfe"ye dön- mem, brtmeyen, bitmeyecek, ucu bir türlü yakalanamayacak deği- şiklikleri kovalamam, listeyi bil- mem kaçıncı kez "yayına hazır" hale getirmem gerekiyordu. Yani günlerden beri yapmakta olduğum gibi önceki gece de "pöstefti saymak" zorundaydım. llk sayfadaki kocaman "duyu- rv "dan farkındasınızdır, hapisha- nelerde, özetlikle siyasal "mapus- lar"\n tutulduğu cezaevlerinde hasta, sakat, kimileri ölümüne hasta, yaşam boyu sakatiaria ilgi- li yazı dizisi başlamak üzere. Masanın üsKinde yüzlerce tu- tuklu yakınının, annelerin, ağa- beyterin, kız kardeşlerin, babala- nn, ninelerin mektuplan dağlar gi- bi yığıldı. Sonra tutuklulardan, hü- kümlülerden gelen "Görülmüş- tür" damgah, damgalanmamışsa bile ilk bakışta nereden yollandığı -nedense hemen- anlaşılan mek- tuplar. yazılar, tanıklıklar var. Hepsini yayımlamaya kalksanız 30 ciltlik kalın kitaplara sığdıra- mazsınız. Seçeceksiniz. lyi de seçerken ölçüt ne? Galatasaray Aspirini Ulucanlar'dan sağ çıkmış, ama yaşam boyu sakat bırakılmış de- likanlının öfke, keder, inanç, inat ve acıdan örülmüş haykınşını mı seçeceksiniz; doğuştan saralı og- lunun terörist diye yakalanıp dört yıldır içeride tutulmasını kınk dö- kük, bölük pörçük cümleciklerle anlatmaya çalışan yaşlı köylü ka- dının yakanşını mı? "Sayın Engin, ben21 yaşında- yım ve dört buçuk yıldırhapisha- nedeyim..." diye başlayan Uşak Cezaevi'ndeki genç kızın mektu- bunu, yazı dizisinin konusuyla tam uyumlu değil diye, eliniz va- np nasıl bir yana ayıracaksınız ? Burdur Cezaevi'nde kolu kep- çeyle kökünden koparılan (sonra Isparta'da bir köpeğin ağzında bulunan) delikanlının, kolu sağ- lam bir arkadaşına yazdırdığı mektupta, "...ayıldığımzamanilk düşündüğüm 'Artık bir daha hiç işçilik yapamayacağım' oldu. En çok yandığım hâlâ bu. Yazık..." cümlelerini okuduktan hemen sonra, hapishanede astımlı bir hasta olmanın zorluklannı anla- tan genç kadının mektubunu, ötekilerin yanında epey hafif ka- lıyor hesabıyla bir yana ayırdım. Sonra birden 22 yıl öncesine, Se- limiye Kışlası'nın askeri hapisha- ne olarak kullanılan at ahırlarında, bitişik ranzada yatan Gümülcine göçmeni "heimatlos" (= vatan- sız, bir ülke uyruğu olmayan) Ce- mil'in gece yansı geçirdiği astım krizlerini anımsadım. Derin bir acıyla buruşmuş yüzü ve gögsü- nün derinlıklerinden kopan ürkü- tücü hırıltılan, umutsuzca soluk alma (ve alamama) çabalan yirmi iki yıl sonra gene gözümün önü- ne geldi. Uzak bir Anadolu hapis- hanesinde gece yansı yürek ya- kan hırıltılaria soluk almaya ça- balayan astımlı genç kadın göz- lerini dikmiş, mektubunu bir ya- na ayıran bana dimdik bakıyor gi- bi geldi. Utandım. Galiba ben de hastalanıyorum. Işi olduğu gibi bıraktım. Bırakmasam, iş beni bırakacak nasıl olsa. Koca bir tas kahve yaptm ken- dime, pipomu yaktım; televizyo- nun karşısına kurulup kanal ara- madan, programlar arası zapla- madan TRT'yi açtım. Maç çoktan başlamış; 30 daki- kası oynanmış bile. Hey yavrum hey! San-kırmızılı formalan sırtına geçirmiş 11 deli- kanlı, o çok ünlü beyaz fonmalan- nı kuşanıp karşılanna geçmiş Re- al Madnd'li arkadaşlannın tozunu atıyorlar. Az sonra gol geldi. Han- tal görünüşlü, uzun boyu ile kıv- rak hareketler yapmayı becere- mez gibi görünen bir detikanlı, Jardel, kaleciyi bir yana yatırdı, topu öteki köşeye yollayıverdi. Sonrası malum. Real Madrid'in o palavra penaltısı. 1 -1 'lik eşitlik. Uzatma devreleri ve altın gd!.. Galatasaray Avrupa'nın en bü- yüğü okju. Doğru söze ne denir? Sahtden başka büyük yok, çünkü ortada artık bir "başka" kalmadı. • • • Sonra koğuşlar geldi gözümün önüne. Orada da şimdi delikanlı- lar ayağa fırlamışlardır. Bilmem kaç yıla hükümlü olduklannı, has- ta, sakat, yaralı olduklannı unu- tup Galatasaray'ı alkışlamışlar; Beşiktaş'ı, Fenerbahçe'yi tutan arkadaşlanyla tatlı tatlı dalga geç- mişlerdir. Hastalar, sakat bırakılmışlar, başlan dönenler, sürekli kusanlar, hepatit B'nin pençesinde kıvra- nanlar, veremin kısa kesik öksü- rükteriyle sarsılanlar sarmaş dolaş olmuşlardır. Astımlı bir mapusla, bir daha hiç işçi olamayacak, ko- lu kopmuş detikanlı da birbirlerini kucaklamışlardır. Kendimi ölçtüm. Galatasaray Aspirin gibi iyi geldi. Sabaha ka- dar çalışınm ben artık. Aspirin hastalıklara ne kadar iyi gelirse, sorunlan ne kadar çözer- se Galatasaray'ın "süperkupası" da o kadar iyi geldi... POLflİKA GÜJNLÜĞÜ HtKMET ÇETtNKAYA Kim Çaldı Günlerimi?.. Kiraz ağacı yaz yorgunuydu.. bahçedeki yasemin- ler tek katlı beyaz badanalı evin duvarlan üzerin- den eğilmiş bakarken hüznün ve yalnızlığın resmini çiziyordu... Bir kız çocuğunun gözlerinde umudun yeşerdiği- ni mi görüyorduk, yoksa bilinmez zaman saatinin bizi bir başka evrene götürüp avuttuğunu mu?.. Kırılan bir sessizlik gibiydi, gölgesiz heykellere benzeyen tarihi yansıtan acımasızlık!.. Korkuyorduk!.. Geniş kanatlı dünyanın içinde müziğin ve ölümün derinliklerini bilmeden, tannlann sesini işitmeden dört nala atiılar gibi koşuyor, Alberto De Lacer- da'nın dizeleriyle avunuyorduk: "Kim çaldıysa günlerimi, söyleyin ona gelsin alsın beni ölümsûzlüğe." Eski bir albümden çıkanlmış fotoğraflar masamın üzerinde duruyordu... Fotoğrâflara uzun uzun baktım... Umutlannın bir rüzgâr gibi dağıldığı saatlerde ka- ranlığın aydınlığa kavuşmasını bekleyen yüzlerie konuştum... Bazılannın elleri titriyordu, bazılan kesik kesik ko- nuşuyordu... Bir hüzün bulutu sardı her yanımı... Gecenin içinde bir çığlık yankılandı... Acaba neydi umutsuzluğun boşluğuna hızla yu- varlanan o bilinmez tutkular? Isyancı bir coşku başladı sonra... Demir sürgüler, mazgallar, ranzalar... 21 yaşındaki Mehmet "Ben" dedi "18yılkalaca- ğım burada". Aysel, gözlerinin mavisini unutmuş bir haldeydi. Ellerini saçlanna dokundururken "Umu- dum hiç kalmadı" diye ekledi.... Onlar ki, ne yıkfızlan görebiliyorlar ne de ayışığı- nı... • • • Gecenin içinde yankılanan çığlık, bir ölüm sanca- ğı çekilmiş dudaklarda kopan fırtınayı anımsatıyor- du... Kiraz ağacına baktım, sonra bir yasemın çiçeği ko- pardım... Sapsanydı!.. Dışanda tatlı bir serinlik vardı. O sırada Juana Detbarbourrou'nun birdizesini anımsargibı oldum: "Dur, uyuma. Ikimiz/Bir dünya olduk bu ge- ceJRüzgârdan veyağmurdan anndıkJBir odanın sı- caklığında. Dur uyuma. Ikimiz/Derinlere inen bir köküz belki,/ Belki yeni bir soy fışkıracak o kökten/Ve bir filiz ye- şerecek yannlara." Bir ağustos sabahında yrarilmiş umutlar bahçe- sinde dolaşırken, çocuğunun demır sürgülü kapılar ardında dolan yıllannın acısını yüreğinde taşıyan in- sanlar gördünüz mü siz? Onlar anne, baba, kardeş, eş, yeğen, akraba!.. izmir'in Kahramanlar semtınde, Istanbul'da Mal- tepe'de, Ankara'da Bahçelievler de ve her yerde onlann hıçkınklan duyuluyor... Onlar coplanıyor, tekmeleniyor, saçlanndan tutu- lupsürükleniyor... Önümde fotoğraflar... Hüzünler çoğalıyor... Birağustos sabahında Aydın Engin, asistanı Mih- riban Cici'yle birlikte "Hapishanede ve hasta!.. "ya- zı dizisini hazırlıyor... Cumhuriyet, Yayın Kurulu Başkanı llhan Sel- çuk'un önerisiyle bir ilke imzasını atıyor... "Cumhuriyet, hapishanelerdeki hastalar için bir cankurtaran köprüsü kuruyor..." ilhan Selçuk diyor ki: "Yüzlerce genç insanın yaşamını ilgilendiren bir sorun karşısındayız; hapishane ve hastanelerimizde- kikoşullann ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Dileğimiz, bu yolda çözümler için yapılacak girişime devletin de olumluyönde bakmasıdır, Cumhuriyet, önümüz- deki günlerde konuya daha yakından eğilecek..." ••• Gözlerimi yumuyorum... Sessiz biryakanş o acı umutsuzluğun içinde kay- bolurken Abdülvahap El-Beyati'nin sesı duyulu- yor: "Yıkamayacaksınız sarayını düşlerimin/ Korkut- mayacakzincirleriniz küçük çocuklannı ülkemin/ Kir- letemeyeceksiniz sanatın suriannı." Umarsız bir bulut gibiydi çocuklar... Yürekleriyse tek başına ve kimsesizdiL Gök gürledi ve yağmur başladı... Ve akşam çöktü sokaklara... Çizgili sözcüklerle onlan anımsamak, soluk ve- ren doğaya doğru koşmak.. iyıye, güzelliğe ve öz- gürlüğe yelken açmak zamanıydı... Peki genç olmanın yanılmaz duygusu neydi? Vasko Popa yanrt verdi bu soruya: "Senin gözlerin olmasa gökyüzü inmez ıssız evimize hiç Senin gülüşün olmasa duvarlar yaşamaz gözlerimizde hiç Senin ellerin olmasa güneş gecelemez düşlerimizde hiç." hikmetcetinkaya(g cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Cumhurryet ^ kitap kulübü ÇA^ININ TAHIĞI ÜÇ YAZAR 2 BASI KÜIİUY 0UYIVE TARİKAT SANCIU YIUAR KU$ATIUMI$ SOKAKLAR 4. BASI KUZJPOSTUNDAKURT ZAMMK SANA DA BÜLAJTI KAN DİN BARONUNUN KAZLARI 2. BASI A$IK KADINLAR SOKAĞI 2 BASI JERİAT PAZARI SEVDANIN ADRESİ BELLİ DEĞİL TÛRKİYE'NİN JEY7AN ÜÇ6ENİ CÖZURİN NTRAZ Cumhunyet Kitap Kulübu Çağ Pazarlama A Ş. Turkocağı Cad No:39/41 (34334) Cağalo^lu-lstanbul Tel 514 01 96
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear