01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 AĞUSTOS 2000 CUMA HABERLER DUNY4DA BUGÜN ALİSİRMEN MGK Kararını Okumak MGK'nin önceki günkü toplantısı gergin başla- dı, ama karşılıklı nezaket cümleleriyle soğuk ha- va biraz olsun azaldı. Artık KHK bunalımının bitti- ğini söyleyebiliriz. Acaba MGK'nin önceki günkü toplantısının ka- raıiannı nasıl yorumlamalıyız? Yasagereği Cumhurbaşkanı'nın başkanlığında toplanan MGK'den, bölücülüğe ve irticaya des- tek veren devlet memuriannın ayıklanması ve dev- let içinde odaklanmaya son verilmesi konusunda ivedi davranış istenmesi kimse tarafından yadır- ganmamalıdır. Böyle bir odaklanmanın olduğunu yalnızca MGK değil, sağır sultan bile biliyordu. Bir zamanlar bu odaklanma özellikle Milli Eği- tim'de ve Içişleri Bakanlığı'nda, hatta Adalet Ba- kanlığı'nda yoğunlaşmış bulunuyordu. Böyle bir oluşumun hangi tehlikeleri içerdiğini dezaten yaşayarak hepimizgörmüş bulunuyoruz. Ancak burada ivedi deyimi üzerinde biraz dur- mak gerekir. Acaba bu ivedilik, Meclis'in hemen toplantrya çağnlması anlamını da taşjyor mu? Böyle bir istek yok. Istenen yalnızca, KHK'nin îçerdiğı önlemlerin yasa haline getirilmesi için, Meclis'in çalışma dönemi başlayınca, tasarının birinci sırada görüşüimesi. Asıl krizin o zaman başlayacağını göreceğiz. ••• İvedi deyimini yorumlarken gözden kaçınlma- ması gereken bir husus var. O da bu isteğin as- lında 28 Şubat 1997'de dile getirilen önlemler için- de olması. Yani konu yeni değil, 3.5 yıldır gündem- de. Bu yüzdendir ki, Sayın Başbakan'ın "Biz bu ko- nuda karariıyız, ama Çankaya tarafından engelle- niyonız", anlamına gelebilecek yorumlanna katıl- mak olanaksız. Aynca, Cumhurbaşkanı'ha şeriatçı basın ve partilerden gelen desteğe bakarak Sayın Sezer"in davranışlarını yanlış anlamak ve onun laikliği ko- rumada fazla ıstekli olmadığını söylemek de izan- sızlıktır. Zaten bu nokta hem KHK'nin ikinci defa iadesi yazısında belirtilen hususlarfa hem da MGK'nin son toplantı bildirisindeki ibarelerle de açığa ka- vuşturulmuştur. Türkiye'de en fazla imam hatip okulunu açmış, tevhid-i tedrisatın delinmesine katkılarıyla miting kürsülerinde iftihar etmiş, bir zamanlar Nurcula- rjn Köprü dergisinin her sayısına yazı göndermiş bir zatı Çankaya'da iken laikliğin güvencesi görüp de Sezer'in bu mücadeleye engel olduğunu söy- lemeye kalkmak da gerçeklerie hiç mi hiç bağdaş- mayan bir tutum olacaktır. ••• MGK'nin son toplantısının kararlannı bu şekil- de yorumlamak doğru olacaktır sanırım. Son toplantının önemle üzerinde durulması ge- reken bir başka yanı da 28 Şubat 1997'de dile ge- tirilen endişelerin 3.5 yıl sonra da tekrarianmış ol- masıdır. Komuta kademesindeki değişikliklerle, TSK'nin kimi konulardaki duyariılığının tavsayacağını sa- nanlar, sanınm bu toplantı ile yanılgıya düştükle- rini anlayacaklardır. Zaten daha o gün de olayı belirii bir kadronun duyarlılığı olarak görmek yanlıştı. Hatta laiklik konusunda, sadece TSK'nin duyar- lı olduğunu ileri sürmek de yanıftıcıdır. Türkiye'de laiklik konusunda duyarlı çok geniş, çoğunluk denecek bir kesim vardır. Duyarsızlık kamuoyunda değil, siyasi iradedey- di. Sorun da buradan kaynaklanmaktaydı. Eğer siyasi irade bu duyarlılığı gösterirse, aynı endişeler bir kez daha MGK toplantılannda dile getirilmez. Bu durumda, "28 Şubat bitti mi, bitmedi mi" tartışmalarına da gerek kalmaz. Artık şu gerçeği anlamanın zamanı gelmiştin 28 Şubat sürecini rejimin doğal işleyişi içinde bitire- cek ya da bitinmek durumunda olanlar, siviller, da- ha doğru deyimiyle siyasi iradedir, TSK değil. Mehmedin Kitabı' Mater davası kararakaldı İstanbul Haber Seni- si - "Mehmedin Khabı" adh kitapta "devletin as- keri kuvvederini tahkir ve tezyiF ettikleri iddi- asıyla 2 ile 12 yıl arasın- da ağır hapıs cezası iste- miyle yargılanan yazar Nadire Mater ile yayın- cı Semih Sökmen'in da- vası karara kaldı. Duruş- mayı Gazetecileri Koru- ma Komitesi (Commit- tee to Protect Journalist- CPJ) adına izleyen ünlü gazeteci Pteter Arnett, mevcut yasal düzenle- melere değinerek "Ger- çeği yasaklamak gerçeği değjştirmez" dedı. Beyoğlu 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki du- ruşmaya sanıklar Nadire Mater ve Semih Sökmen ile avukatlan FikrettUdz ve Canan Ann katıldı. Oturumda esas hakkın- daki savunmasını yapan Canan Ann, kitapta Türic Silahlı Kuvvetleri'ne yö- nelik bilinçli kin ve düş- manlığın söz konusu ol- madığını belirtti. Kitap- ta 42 askenn, var olanla- n aktardığını ıfade eden Ann, "Gönûl isterdi Id kitapta yaralanlan TSK ihbar kabul ederek yot- suzluklann üstüne ghv sta" dedi. Avukat Fikret Ilkiz de davanın dönemin komu- tanı Orgeneral HBmiÖz- kök'ün Beyoğlu Cum- huriyet Savcılığı'na yaz- dığı yazıdan sonra açıl- dığını anımsattı. Savcı- nın kitabı okumadığının anlaşıldığını vurgulayan Ilkiz, Orgeneral Öz- kök'ün "gereği ve ifas- nın yerine getirilraea" is- teğıyle yazdığı yazının ıddıanameye dönüştüğu- nü söyledi. Ilkiz, dava- nın ilk duruşması yapıl- dığmda, yürürlüğe gir- miş olan 4454 sayılı ba- sın suçlannın ertelenme- si ile ılgili yasanın uygu- lanmasını iddia makamı- nın hemen talep etmeyip esas hakkmda görüşün bıldirildiği 7 Temmuz ta- rihine kadar beklendiği- run altını çizdi. Avukatlann savunma- lannı tamamlamalarının ardından savunması için söz alan Nadire Mater, iddianameyi eleştirerek kitapta anlatılanlann as- kerlerin hayatı olduğunu ifade etti. Uluslararası Af Orgü- tü de "Dfişünceözgfiriü- ğü ne zaman suç oidu" başlıklı yazılı açıklama- sında davanın ortadan kaldınlmasını istedi. Milli Güvenlik Kurulu, uluslararası kamuoyu karşısında durumun güçleşeceğini düşünüyor Kıbrıs'ta OHAL istenmiyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Güvenlik Kurulu (MGK), ekonomik bunalımda olan KKTC'de olağanüstü hal (OHAL) uygulanmasına soğuk bakıyor. KKTC'nin sorunlannnı çözülmesi için MGK'de gündeme gelen eylem planı kapsamında yapılan değerlendirmelerde, adadaki asıl sorunun "devfet kurumJannın uyumhı çabşmaması" olduğu vurgulandı. KKTC hükümetlerinin, Tûrkiye ile imzalanan protokolleri uygulamaması nedeniyle sorununun büyüdüğünü saptayan MGK, ekonomik programın yalondan izlenmesinı kararlaştırdı. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer başkanlığında önceki gün gerçekleştirilen MGK toplantısmda, KKTC'de son dönemde yaşanan ekonomik bunalun ve siyasi gerginlik de geniş olarak ele alındı. Kıbns işlerinden sorumlu Devlet Bakanı Şükrii Sina Gürelin hazırladığı raporda adadaki ekonomik bunalımın nedenleri ve bunlann giderilmesi için yapılması gerekenler yer aldı. Rapor, adadaki sorunların aşılabilmesi için geniş çaplı bir eylöm planının uygulanması gerektiği görûşünü içerdi. MGK üyeleri, raporla ilgili olarak yaptıklan değerlendirmelerde, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın gündeme getirdiği OHAL uygulamasını da ele aldılar. OHAL uygulamasına gerek olmadığını kararlaştıran MGK üyeleri, "Sorun OHAL değil, devtet kurumlanıun uyumlu ve dengeJi çalışmamasL OHAL tûrü bir uygulama uluslararası arenadaJd durumumuzu güçleştirir" görüşünde birleştıler. KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş ile Güney Kıbns Rum Yönetimi (GKRY) lideri Gbfkos Klerides'in 12 Eylül'de New York'ta BM gözetinunde, dördüncü tur aracılı görüşmelere geçeceklerinin anımsatıldığı MGK'de, uluslararası çabalann yoğunlaştığı bir dönemde böyle bir uygulamaya geçilmesinin yarar getirmeyeceği bildirildi. MGK'de KKTC'nin yaşadığı ekonomik bunalımın nedenleri arasında, KKTC hükümetlerinin Türkiye ile yapılan protokolleri uygulamaması da yer aldı. Iki ülke arasında son 3 yılda 10 protokol imzalanmasma karşın hıçbinnin yaşama geçirihnediğinı belirten MGK, KKTC hükümetinin ekonomik sorunlannı tek başına aşmasmın olanaklı olmadığını kaydettı. Türkiye, KKTC ile yapılan protokollerin yaşama geçirilmesi sürecini yakından izleme kararını da aldı. MGK toplantısmda, dördüncü tur aracılı görüşmeler öncesinde, Kıbns sorunuyla ilgili değerlendirmelerde bulunuldu. Devlet Bakanı Gürel ve Dışişleri Bakanı tsmail Cem, çözüm arayışlan sürecinde gelinen nokta hakkında kurul üyelerine bilgi verdi ve Türkiye ile KKTC'nin "konfederasvon" önerisinin uluslararası kamuoyunda daha ciddi değerlendirildiğini ilettiler. Sivil toplum örgütleri ve partiler 1 Eylül'de kitlesel eylem karan aldılar Banş Günü'nde ortak etkinlikİstanbul Haber Servisi- 1 Eylül Dünya Banş Gü- nü'nde çeşitli siyasi parti ve sivil toplum kunıluşlan or- tak etlrinlikler için bir araya geliyor. Aralannda ÖDP, DBP, EMEP, HADEP'in is- tanbul il başkanları ve KESK, IHD ve TMMOB yö- neticilerinin bulunduğu bir grup, dün Taksim Andon Ca- fe'de etküüiklerle ilgili hazır- lanan bildiriyi okudular. Her kesime çağn IHD istanbul Şubesi Baş- kanı Eren Keskin, Kıbns'ın silahsızlandınlmasım savu- nanlardan ifade özgürlüğünü isteyenlere kadar her kesım- deki insanlann Dünya Banş Günü'nde bir araya gelmesı gerektiğini belirterek şöyle konuştu: "Kısaca emekten, banştan, demokrasiden ve özgürlükten yana olan herkes iktidann antidemokratik,to- tah'ter uygulamalanna dur diyebflecek kitlesel bir müca- ddeyi vükseitmek için 1 Ey- lül'de bir araya getiyor." Programa göre, 1 Eylül'de Tünel-Taksım arasında saat 19.00'da "BarçveDemokra- a İçin EI Ele Insan Zinciri" oluşturulacak. 3 Eylüi Pazar günü Şişli Abide-i Hürnyet Meydanı'nda "Banş ve De- mokrasi Mitingi" düzenle- necek. 17 Eylül Pazar günü de Yedikule Zindanlan'nda "Banş ve Demokrasi Şenli- ^ " gerçekleştirilecek. 'Banş için mektup yaz' kampanyası öte yandan HADEP Gençlik Kollan tarafından başlatılan "Banşiçin mektup yaz" kampanyasına yoğun il- gi olduğu bildirildi. HADEP Diyarbakır Gençlik Kolu Başkanı Mahsum BOen, böl- ge halkının kampanya ile ba- nşa olan bağlılık ve özlemi- ni tüm aydmlara ve devlet yetkililerine göstermeyi amaçladığmı söyledi. Bilen, mektuplann Imralı Cezaevi'nde bulunan Abdut- lah Öcalan'dan Genel Kur- mayBaşkanı'na kadarbirçok kesimden insana gönderildi- ğini belirtti. "Bar^ için mek- tup yaz" kampanyası konu- sunda bilgi veren Bilen, kam- panyanın temel amacının ba- nş için mücadele eden insan- lan desteklemek olduğunu söyledi. Bilen, kampanyanın biteceği 1 Eylül'e kadar Di- yarbakır ve ilçelerindeh 50 bin mektup göndermeyi he- deflediklerini açıkladı. Köye dönâş projerf kapsammda Van'm ÇatakflçesiKonalga köyü yakmlanndaki Cennet Vadisi'nde 383 konut inşa edildi Geri dönen köylülere 85, aşiret liderine 365 metrekarelik ev Ağaya devlet ayrıcalığı VAN (Cumhurivet) - Terör olay- lan yüzünden kentlere göç eden ai- lelere yönelik hazırlanan "geri dö- nâş projesi" kapsamında Van'ın Çatak ilçesi Konalga köyü yakın- lanndaki Cennet Vadisi'nde 383 konut inşa edildi. Yurttaşlar köyle- rine dönerken Ezdınan aşireti reısi- Salih Ozbek ve kardeşlerine özel villa yapılması tepki çekti. Köylü- lere 85 metrekarelik evler verilir- ken özbek'e 365 metrekarelik bir konak inşa edildi. Göçzedeler, "Devlet, ağauğı horüaüyor n diye yakındılar. Doğup büyüdükleri topraklara 13 yıl sonra dönüş yapan göçzede aileler bir yanda sevinç bir yanda da endışe yaşıyorlar. Çatak ılcesi- ne 40 kilometre uzaklıktaki Konal- ga bölgesinde 500 dönüm alan üze- rinde Ezdinan aşiretine ait 13 köy ve mezrayı birleştirmek için yapı- lan konudar 3.5 tnlyon liraya mal oldu. 500 metrekare alan üzerinde 85 metrekare tek tip ve çatılı olan evlerde 2 oda, salon, mutfak, ban- yo ve tuvalet bulunuyor. Örnek köyde jandarma karakolu, 4 katlı 12 derslikli ilköğretim okulu, 4 loj- manlı sağlık ocağı, postane, iş mer- kezi ve hah-kihm atölyesı de inşa edildi. Evlerin ara sokaklan asfalt- lannicen tüm altyapısı da bitirildi. Konalgaköyünden Van'ın çeşit- li semtlerine yerleşen ailelerDSl ve KÖy Hizmetleri'ne ait kamyonlara eşyalannı yükleyerek köylerine ge- ri döndüler. Yurttaşlar konutlara yavaş yavaş yerleşmeye başladılar. Köye geri dönüş için yapılan harcamalann amacına ulaşması için geri dönüş yapan aileler 20 yıl süreyle konutlannı ne satabilecek, ne de bir başkasına kiraya verebi- lecek. Aileler, işleri gereği şebjre gelmek istediklerinde jandarmaya bilgi verecekler. 5 gün içinde köye dönmemeleri haünde konutlan el- lerinden alınacak. Geri dönüş içinalınanbusıkı uy- gulamagöçzedeailelerin tepkisine yol açsada bunuaçıkçaortayakoy- maktan çekiniyorlar. Erdoğan: TasfiyeFP'yiyıpratır AHMET ŞEPİK TRABZON - Fazılet Partisı Genel Merkezı'nm bazı ıl ve ilçe örgütlerinı tasfiyeye gitmesinin par- ti açısından ciddi sorun- lar yaratacağını belirten eski istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Tasfıye FP'yiyıpratır''dedi. Memleketi Rize'depar- ti örgütlerini gezisi sıra- sında açıklamaiardabulu- nan Erdoğan. bazı il ve il- çe örgütlerinin kendisine yakın olduğu gerekçesiy- le tasfıye edıldiği ya da edileceğı yolundakı geliş- meleri değerlendirdi. Kendi yüzünden FP'de bir tasfiye hareketinin başla- tılmasının partiye hiçbir yaran olmayacağnıı savu- nan Erdoğan, FP ile bir bağı bulunmadığını, böy- le bir bağının bulunmadı- ğı partiyi dışandan etki- lemesinin de söz konusu olamayacağını öne sürdü. Erdoğan şöyle dedı: ''Si- yasi partilerin kendi men- suplannıtasfrveyoluna gjt- mesini doğru bulmuyo- rum. Bu tasfiye hareketle- ri daha önce CHP, ANAP ve DYT'de yaşandı. Demi- rel, Çiller, Yılmaz; bu uy- gıuamalar sonucundayüz- de 14Tere indi FP merke- a alanda yüzde 15, yerel alanda yüzde24o> aldı.Bu partiye bir uyandır. Tasfi- ye olursa diğer partikrde olan FP'de ohır." Recep Tayyip Erdoğan, FP'nin bazı illerde kongre yapa- mamasmı demokratik ya- pı eksıküğıne bağladı. Öte yandan, Erdoğan'a destek verdiği ve kongre- de yenilikçi aday Abdul- lahGüI'ü desteklediği ge- rekçesiyle Trabzon il ör- gütünün görevden alma- cağı öne sürüldü. Il Baş- kanı An' Rıza Akdeniz, partide herkese eşityakm- lıkta olduklannı söyledi. SjfFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Cetinkaya cezaevinde Başsavcı: Hiçbîr ayrıcalığı olmayacak ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - "Mata- dor" operasyonuyla yakalanan uluslararası uyuşturucu kaçakçısı Urfî Çetinkava Ankara DGM tarafından tutıık- lanmasınm ardından 2 adamıyla Nevşehir Ce- zaevi'ne konuidu. Nev- şehir Cumhuriyet Baş- savcısı Işık Keskin Öz- bay, Çetinkaya'nın da dığer tutuklular gibi özel isteklerinin kesin- likle kabul edihneyece- ğini söyledi. Özbay, yalnız yasalara uygun olan isteklerinin karşı- lanabileceğini kaydetti. Uluslararası uyuştu- rucu kaçakçılığı suçla- masıyla hafta başında Ankara DGM tarafın- dan tutuklanan Urfi Cetinkaya, iki adamıy- la aynı cezaevine ko- nüldu.' Çetinkaya'nın belden aşağısının tut- maması nedeniyle adamlannın kendisine yardımcı olması için bir araya konulduğu belir- tildi. Nevşehir Cumhuri- yet Başsavcısı Işık Kes- kin Özbay, Cetinkaya da başta olmak üzere cezaevinde kalan tutuk- lu ve hükümlülerin özel isteklerinin kesinlikle cezaevine sokulmaya- cağını vurguladı. Baş- savcı Özbay, diğer tu- tuklu ve hükümlülerde olduğu gibi Cetinka- ya'nm da yasal mevzu- ata uygun isteklerinin, parasmı vermesi koşu- luyla cezaevi yöneti- mince karşılanacağını söyledi. Ulkü Ocakian Genel Başkanı Atüla Kaya, dün düzenlediğı basın toplantısmda, Urfi Ce- tinkaya ve şebekesinin ülkü ocaklanyla ilinti- lendirilmeye çahşıldı- ğını belirterek "Şeref- sizce itham ve iftiralar- la karşı karşıyayız" de- di. Istanbul'da 80 kilo eroinle yakalanan Çe- tinkaya'nın adamlann- dan CemalNayff'ı tanı- madığmı kaydeden Ka- ya, uyuşturucu şebeke- si elemanlanndan yal- nızca Ersin Zoriuer ile 12 Eylül'den'sonra ce* zaevinde 2.5 yıl aynı koğuşta yattıklannı söyledi. 1995 yıhna kadar Zoriuer ile görüşmedi- ğini, bu tarihten sonra kendisiyle zaman za- man telefonla ve yüz yüze görüşmelerinin olduğunu doğrulayan Kaya, Zorluer'in Ital- ya'da uyuşturucuyla yakalandığmı 4-5 ay Önce basından öğrendi- ğini ileri sürdü. Kutan Elazığ'da 6 Kart sığırlar ülkeye sokııluyor' HASAN KIZILTAŞ FP Genel Başkanı Recai Kutan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde tanm ve hayvancılığın sıkmtı içinde olduğunu belir- terek "Hayvancıhk, yok edilme noktasına gel- miştir. AvTupa'da ne kadar kart sığır varsa, kesilip ülkemize gönde- riByor''dedL Kutan, Elazığ'm Ko- vancılar ilçesinde, par- ti bınasının balkonun- dan yurttaşlara seslen- di. Bölgede yaşayan nüfusun yüzde 65' inin, Türkiye nüfusunun ise yüzde 45'inin tarımla geçindiğini belirten Kutan, uygulanan yan- lış ekonomik yatınm- lar nedeniyle çiftçinin geçimiıün zorlaştınldı- ğını iddia etti. Kutan, dün yapılan Milli Gü- venlik Kurulu'ndan çı- kan karann parlamen- todan geçmesinin zor olduğunu söyledi. [email protected] Türkiye'de çok konuşulan bir ko- nu da devletle demokrasi arasında- ki ilişki. Yaşamlan boyunca hiç de- mokrasiyi savunmamış olan bazı kimseler, demokrasi konusunda faz- la köşeye sıkışınca şöyle bir teze sa- nlırlar "Demokrasi mi, devlet miso- rusuyla yüz yüze kaiırsam, tabii ki devlet derim." Bu düşünce son dö- nemde çok yaygınlaşt. Şimdiye kadar despotizmin savu- nucusu olan özgürlük karşıtlan, hep devletin tehdit altında olduğu savına sankjılar. Bir dönem komünizm baş düşmandı, komünistler devleti yık- mak istiyoriardı. "Bu kış komünizm gelecek" diyerek halkı korkutanlar cumhurbaşkanlığı koltuğunda otur- dular. Komünizmin dünya çapında büyük bir çöküş yaşaması onlan ye- ni düşmanlar yaratmaya itti. "Bölü- cülük".. ardından "şeriat" hep dev- leti yok etmeyi amaçlayan tehditler olarak vardılar. Eğer "tatlı su demok- ratiığı" yapılırsa devlet elden gider- di. Bu nedenle demokrasiyi savu- Devlet ve Demokrasi îlişkisi nanlar, devlet yıkıcılannın ekmeğine yağ sürüyoriardı. • • • Şeriat ve bölücülüktehlikeli mi, de- ğil mi tartışmasını bir yana bırakıyo- rum. Bu Türk devleti ne kınlgan bir şeydir ki, hep yıkılmanın kenannda, uçurumun kenannda duruyor. Birile- ri de onu sürekli mecburen kurtar- mak zorunda kalıyor. Bunun son ör- neğini KHK krizi sırasında yaşadık. Devlet, mürteci memurlar tarafından ele geçirilmek üzereydi. Eğer bu ka- rarname çıkanlıp da devlet içindeki irtica temizlenmezse, bölücülük ve yıkıcılık temizlenmezse halimiz ha- raptı, devlet elden gidecekti. Devlet fetişizmi, ulus-devletlerin ortaya çıktığı son iki yüzyıllık geliş- menin birürünü. Devletin başındaki- ler, "deWeft7foa//T7a/c"uğrunahertür- lü zorbalığı savunmayı bir gelenek haline getirdiler. Devlet için en önem- li tehditlerden birisi de onlara göre demokrasiydi. Şu demokrasi bir ge- lirse, deviet her an elden gidebilirdi. Halbuki devlet.. sonuç olarak bir örgütlenmeden ibaret. Herulusun da kendi gelişmişliğine uygun bir dev- leti hep olageldi. Bir iki küçük ulus dı- şında dünyada devletsiz ulus olma- dı. Zaten o küçük uluslann hemen hemen hiçbir dönemde devletleri ol- mamıştı. Onlann devlet talebi de he- men her yerde egemen ulusun yöne- ticileri tarafından "bölücülük" ve "devletyıkıcılığı" suçlamasıyla karşı- laşıyordu. Son iki-üç yüzyılı inceler- sek, uluslann giderek kendi devlet- lerini kurduğunu, imparatoriuklan ve sömürge yönetimlerini tasfiye ettik- lerini görebiliriz. Bir ulus için devlet- siz kalmak denen tehlike bir dema- gojiden ibaret. Süreç devletsizlik yö- nünde değil.. devletlerin sayısının artması yönünde işliyor. Hele Türki- ye gibi büyük bir ordusu, 65 milyon nüfusu olan bir ulus-devletin demok- rasi nedeniyle ortadan kalkacağını dûşünmek demagojiden de öte, bir safsatadan ibarettir. Aynca demokrasinin de ne olduğu çok tartışmalı. Örneğin, Türkiye'yi yönetenler bu ülkenin çok uzun za- mandan beri demokratik bir yöneti- me sahip olduğunu iddia ediyoıiar. Çok partili rejime sahip olmayı de- mokrasi için yeterli görüyorlar. Hal- buki dünya bugün demokrasi dedı- ği sistemi sorguluyor. Demokrasinin, çoğunluğun yönetimi olmaktan çıkıp azınlıklann hakiannın korunduğu bir sistem haline dönüştüğü de bir ger- çek. Devletin yıkılması söz konusu ola- maz, ama bu şekilde işleyen devlet sistemi bozulabilir ve onun yerine daha adil, daha paylaşımcı, daha de- mokratik bir devlet biçimi gelebilir. Aslında bu tartışma, devletin değil sistemin geleceğiyle ilgilidir. Son KHK tartışmasında da görüldüğü gi- bi, Cumhurbaşkanı "Bu düzen de- ğişmeli" diyen bir mesaj verdi. Tür- kiye'nin artık hukuk devleti olması gerektiğini savundu. Demokrasinin en temel ilkelerinden birisini, Meclis iradesini öne çıkardı. Bu düzenden nemalanan, bu dü- zen sayesinde çıkar elde edenler ise "devlet elden gidecek" gerekçesine sığındılar. Aslında onlann savunduğu devlet etme biçimiyle, çoğunluğun çıkariarını savunacak devlet biçimi arasında ciddi bir fark var. Işte "dev- tef mi demokrasi mi" sorusunu da onlar soruyortar. Yani diyoriar ki "Bu düzen değişmemeli. Demokrasige- lirse bizim yağmaladığımız, iktidar olduğumuz devletgider.. başka dev- let gelir." Son bir not: Demokrasi nedeniyle yıkılmış bir devlet şimdiye kadaraca- ba görüldü mü? Bunun bir örneğini gösterseler memnun olacağız.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear