24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 AĞUSTOS 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER İçişleri Bakanlığı'ndan açıklama • ANKARA (AA)- Içişleri Bakanlığı'nca, 'polisin uyuşturucu kaçakçılanyla işbırliği yaptıgY ıddialan konusunda dün bir yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada, Türkiye'nin uyuşturucu madde kaçakçılığını bir insanlık suçu olarak değerlendirdıği ve bunu uluslararası platformlarda her fırsatta dile getirerek bu suçla mücadeledeki kararlılığın ısrarla vurgulandığı ıfade edildi. Kararda değişiklik yok • BRUKSEL(AA)- Belçıka içişleri Bakanlığı, Sabancı suıkastı faıllerınden Fehriye Erdal hakkında verilen sınır dışı edilme karannı değiştiremeyecelderini açıkladı. Brüksel'in değişik semtlerinde ve lçişlen Bakanı Antonine Duquesne'nin evinın yakınlannda, önceki gün Bakan'a karşı afış kampanyası başlatan DHKP-C'nin. Duquesne'i ölümle tehdıt ettiği bildirildi. Öteyandan, Erdal'ın başlattığı açlık gre\ ının bugüne kadar sağlık denetimıni sürdüren Geert Van Moorter, Erdal'ın komaya gırme tehlıkesiyle karşı karşıya olduğunu açıkladı. Cep telefomı bulundu • ANKARA (AA)- Eskişehir Özel Tıp Cezaevi'ne yasadışı örgût üyesı olmak ve bu örgütün faaliyetlerine katılmaktan tutuklu iki müvekkiliyle görûşmek üzere gelen tstanbul Barosu'na kayıtlı Avukat trfanCan'uı ayakkabısının topuğunda, gizlice içeriye sokmaya çalıştığı cep telefonu bulundu. Eskişehir Cumhuriyet Savcıhgı, olayla ilgili soruşturma başlattı. Vergi iade sının belirlendi • Ekonomi Servisi - Bakanlar Kurulu. indirim yoluyla telafı edilemeyen vergilerden 1 milyar lirayı aşan bölümün iade edılmesını kararlaştırdı. Bakanlar Kurulu'nun bu konudakı karan Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre, 1999 yılında indirimli orana tabi işlemlere ilişkin olarak yüklenılen ve indirim yoluyla telafî edilemeyen vergilerden 1 milyar lirayı aşan bölüm iade edilecek. Maliye Bakanhğı'nın, konuyu Bakanlar Kurulu'nun belirlediği sınır içinde. hazırlayacağı bir tebliğle düzenleyeceği belirtildi. Gümpükçüler bugün DGM'de • İZMÎR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Balına operasyonunda gözaltına alınan. aralannda Izmir Basmane Vergı Daıresi Müdürü Ahmet Atış'ın da bulunduğu 4 kişi, bugün DGM savcılığma sevk edilecek. lzmır Basmane Vergı Daıresi Müdürü Ahmet Atış ve yardımcısı Mehmet Emin Ataş'uı da, hayali ıhracat yapan fırmalara KDV ödemesi yapılmaması yönündeki uyarılan dikkate almadıkları belırtılıyor. içişleri Bakanı'nın uyuşturucu kaçakçısıyla mücadelesi, polis şefliğine dek uzanıyor Çetinkaya'yı Tantan yaküANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - "Matador" operasyonu- nun başlatılması ıçin emir veren içişleri Bakanı Sadetân Tan- tan'ın uluslararası uyuşturucu kaçakçısı Urfi Çetinkaya'ya kar- şı açtığı savaş, polis şefliği döne- mine uzanıyor Çetinkaya'nın, 1988 yılının Nisan ayında Istan- bul'da polisle girdiği çatışmada sakat kaldığı operasyonun için- de yine Tantan'ın yer aldığı be- lirtildi. İçişleri Bakanı Tantan, Istan- bul'da polis şefliği yaptığı dö- nemde kaçakçılık yapan Çetın- kaya'yı birkaç kez gözaltına al- dı. Iddiaya göre Tantan, "yuka- ndan" gelen baskılar sonucunda serbest bırakmak zorunda kaldı. Ancak, polis şefı Tantan ile uyuşturucu kaçakçısı Çetinkaya çatışmasj burada sona ermedi. çetinkaya cezaevine konuldu NEVŞEHİR (Cumhuriyet) - «MatadorOperasyonu" çerçevesin- de tutuklanan Urfi Çetinkaya, Nevşehir E Tipi Cezaevi'ne getiri- lerek özel koguşakonuldu. "MatadorOperasyonu" kapsamında po- lis tarafindan yakalanarak gözaltına alınan ve Ankara DGM'ce tu- tuklanan Urfi Çetinkaya, 2 adamıyla birlikte özel bir ekiple gizlice dün sabaha karşı Nevşehir E Tipi Cezaevi'ne getirildi. Çetinkaya'nın uyuşturucu ka- çakçtlığından tutûklanarak ceza- evine gönderileceği operasyo- nun emrini de Tantan verdi. Urfi Çetinkaya, hafta başında polislerce DGM'ye götürülmek üzere araçtan çıkanlu-ken ilk sözleri "BuıüarTantan'm tezgâ- hı"oldu. Çetinkaya, emniyet ifadesin- de, sakat kaldığı çatışmayı "1998 yıhnm Nisan aymda istanbuTda bir kadın arkadaşmun evine git- tim. Buradald tarüşmada evepo- KslergeML Olayyerinden kaçar- ken poüslerin ateş açması sonu- cu yaralandnn ve sakat kaknm" diye anlattı. Bir başka iddıaya göre Çetinkaya'nın sakatlandığı operasyon, Istanbul Emniyet Müdür Yardımcısı olduğu dö- nemde Tantan'ın emriyle ger- çekleştirilmişti. Çetinkaya, DGM Hâkimi Ra- mazanAksan'a verdiği ifadesın- de de, Mersin'de yaklaşık 20 ton esrar yakalanması olayıyla ilgili olarak gözaltına alındığını, daha sonra serbest bırakıldığını belir- tereku Bundan sonra İçişleri Ba- kanı Sadettin Tantan, olavla ilgi- li MecnYte konuşma yapb. Be- nim suçlu oktuğumu söyledi ve 11 gün sonra hakkunda gıyabi tutuklama karançıkanldT dedi. 1974-1980 yıllan arasında da- ha fazla para kazanmak içın gümrük kaçakçılığı yapmaya başladığını anlatan Çetinkaya, yurtdışından sigara, demir, ka- lay, bakır, kurşun, hırdavat, ka- kao türii maddelerin kaçakçılı- ğını yaparak "çok büyük para- lar" kazandığını belirtti. Cezaevine girmeden önce ka- çakçılık ve inşaat işlerinden 25 milyon dolar sermayesi olduğu- nu İcaydeden Urfî Çetinkaya, bu parayı cezaevine girmeden önce Istanbul Tophane'de bir tefeciye faize verdiğıni anlattı. Matador operasyonu çerçeve- sinde "köstebek" olduklan iddi- asıyla 5 polis açığa alınmıştı, Is- tanbul Emniyet Müdürlüğü Nar- kotık Şube Müdür Yardımcısı Hüdai Saym'ın adı da soruştur- mada geçti. "Evinize Tûridye'de narkotik şubedeçahşan herhangibir kün- se getip gitti mi" sorusuna Çetin- kaya, "Böyle bir ola> hiçbir za- man ohnanuşar. Narkotik şube birimlerinde hiçbir tanıdiğun yoktur" yanıtını verdi. Mehmet Arıca'nın pişmanlık yasasından yararlanma başvurusu bakanlıkça reddedildi Hizbııflalı işkeııcecisiııiıı yeni eylemleri DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) -Ölüm cezasıyla yargı- lanan ve ıtırafçı olmak ıçin baş- vuruda bulunan Hızbullah'ın iş- kencecisi Mehmet Anca hakkın- daki araştırma derinleştikçe ye- ni eylemleri de ortaya çıkıyor. Anca, ek ıddianameyle 3 yeni eylemden daha sorumlu tutulu- yor. Anca'mn pişmanlık yasa- sından yararlanma talebi ise lçiş- len Bakanlığı tarafindan uygun görülmedı. "Anayasaidüzeni bozarakyeri- ne tslami esaslara dayah bir şeri- at devieti kunnak" suçunu işledi- ği iddiasıyla ıdamı ıstenen Meh- met Anca ıçin hazırlanan ilk id- dianamede, sanığın Dicle Üni- versitesi Tıp Fakültesi'nde oku- duğu sırada öğrenimini bu-akarak Hizbullah saflanna katıldığı be- lirtildi. tddianamede, 1996 yılı içinde oluşturulan sorgulama bi- riminin başına getirilen Mehmet Anca'hın, ajan olarak nitelendi- rilen, bu nedenle kaçmlıp hücre evlerinde ve sığınaklarda hapse- dilen örgüt mensuplannı sorgula- dığına dikkat çekildi. Anca'nuı Hizbullahçılar Aziz Başak, Nu- rettinGüneş,Musa Bakışkan, Ya- sin Özalp ve Hatip Pirizade ile adı belirlenemeyen bir PKK'liyi defalarca ışkence yaparak sorgu- ladığı, YılmazGökçe, Hasan Bo- zan ve Fuat Sincar'ı da işkence ile öldürdüğü belirtildi. 6 işkence ve 3 de işkence ile adam öldürmeden sorumlu tu- rulan Anca'nın, önceki gün gö- rülen oturumda başka eylemler de gerçekleştirdiği ortaya çıktı. DGM savcısı ÖmerTuncaytpek tarafindan örgütün üst düzey as- ken kanat yönericilerinden Ce- Abdıdaziz Tunç hakkmda daha sonra açıklamalarda bulunacağuu belirten Edip Gümüş, diğer sanık Gazi Kavan'ı şahsen tammaıiıgmı belirterek "Ancak Mardin'de bulunduğum sırada isnıini duydum" dedi mal Tutar'm ifadelenne dayanı- larak hazırlanan ek iddıaname- de, Anca'mn eski Hizbullahçı- lardan Şaban Kurmuş'u kaçırdı- ğı, şahsın akıbetinin bilinmedi- ği, Haydar Kaya'yı sorguladık- tan sonra öldürdüğü ancak cese- dinin bulunmadığı, Bismilli Sa- bahartin adlı birinı de sorguladı- ğı ancak akıbetinin bilinmediği belirtildi. Anca'nuı bu eylemler nedeniyle 146. madde uyannca idamı istendi. Mehmet Anca, eylemlerden haberi olmadığını belirterek Ce- mal Tutar'm kendisine iftira at- tığım iddia etti. Mahkemede Anca'nm pişmanlık başvurusu- na içişleri Bakanlığı'ndan gelen yanıt da okundu. Yazıda, An- ca'mn "mensubu olduğu örgü- tün dağılmasına yetecek derece- de bUgi ve belgevermediği ve bu- nun için çaba göstennediği'' vur- gulanarak pişmanlık yasasından yararlandınlmaması yönünde görüş bildirildi. Anca da, kendi- sinin pişmanlık başvurusundan sonra, geçen 6 aylık süre içinde emniyetteki birimlere yeni bilgi- ler verdiğini, bu yüzden başvu- rusunun yeniden bakanlığa gön- derilmesini istedi. Hizbullah'ın çökertilmesinde önenıli katkılan bulunan ve piş- manlık yasasından yararlandınl- ması kararlaştınlan itirafçı Ab- dulaziz Tunç'un dün görülen du- ruşmasında ise Edip Gümüş ta- nık olarak dinlendı. Diyarbakır 3 No'lu Devlct Güvenlik Mahke- mesi'nde görülen duruşmada, Gazi Kavan ile birlikte "Türkiye Cumhuriyeti Devieti'nin anaya- sal düzenini değiştirip şeri esasla- ra dayah devlet düzeni kunnaya yönelik faalhetlenk bulunan ya- sadışı Hizbullah örgütü üyesi ol- mak" iddiasıyla ve TCY'nin 146'ncı maddesi uyannca idam istemiyle yargılanan Tunç hazır bulundu. Abdulaziz Tunç ise yargılan- masuun uzamaması ve hakkın- daki karann açıklanması için Gümüş'ün kendisi hakkında bil- diklerinı anlatmasını istedi. An- cak Gümüş bunu reddetti. Mah- keme heyeti, yargılamayı ileri bir tarihe erteledi. Diyarbakır Vasatçılar yargıda DİY\RBAKIR (Cum- huriyetBürosu)- Şanlıur- fa'nın Birecik ilçesinde 31 Mart tarihinde gerçek- leştirilen operasyonda Terörle Mücedele Büro Amiri komiser AB Os- man Sançah'nın şehit edilmesi olayını gerçek- leştiren Mehmet Murat Yürekli'nın de aralannda bulunduğu Hizbullah'ın Vasat grubuna mensup 10 samğm yargılanması- na Diyarbakır 3 No'lu DGM'de devam edildi. Duruşmaya tutuklu sa- nıklar Mehmet Murat Yürekli, Bahri Bozak, Abduüab Çetin, Mehmet Şah Yürekli, Salih Aslan, Abdullah Ferit Erkan, Hasan Yüdınmdağı, Mehmet Özdalan veSuat Temel ile tutuksuz sanık Ibrahim Hanl Özbiber mahkemeye gelmeleri için celp yazısı yazılma- dığmdan duruşmaya gel- mediler. Avukatlar SıdJa Zilan, başkomiserin öl- dürülmesi olayımn siyasi bir yönünün olmadığını belirterek sanıklardan Mehmet Murat Yürekli dışmdakilerinin tümünün tahliye edilmesi gerektiği öne sürdü. Duruşma ileri bir tarihe ertelendi. ^?&f *3SS- tp&se i » > i ^ * *-*ss > ^ ı «•-« «~— •»—-•" - Feihullah Gülen dosyasıIstanbul DGM'de Istanbul Haber Servisi - Ankara 2 No'lu DGM tarafindan hakkında gı- yabi tutuklama karan verilen Fethufiah Gükn'ın dosyası, avukatlannm kara- ra itirazı üzerine gönderildiği tstanbul DGM'ye dün ulaşü. Toplam 12 kla- sörden oluşan dosya, Şerafettin Iste başkanhğındaki Istanbul 2 No'lu DGM heyetince incelenecek. Prosedûr gereği itiraz hakkında 3 gün içinde ka- rar verilmesi gerekirken dosyanın 12 klasörden oluşması nedeniyle busüre- nin uzayabileceği belirtildi. Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksei, yaklaşık 1 buçuk yıldır hakkında 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 7. maddesi uyannca soruşturma yürüttügü Fethul- lah Gülen'in gıyaben tutuklanması amacıyla 3 Ağustos 2000 tarihinde Ankara 1 No'lu Yedek Hâkunliği'ne başvurmuştu. Yedek Hâkim Ramazan Aksan, başvoıruyu 7 Ağustos 2000 ta- rihinde sonuçlandırarak Gülen'in gı- yaben tutuklanması istemini reddet- mişti. Savcı Yüksel, bu karara ertesi gün itiraz etmiş, Gülen hakkında gıya- bi tutuklama karan çıkartılmıştı. Gü- len'in avukatlan ise bir üst mahkemeye itiraz etmişti. Itirazı değerlendiren An- kara 1 No'lu DGM heyeti üyesi Isma- 3 Hryaki de Başkan Mehmet Orhan Karadeniz ve diğer üye Süreyya Gö- nül'ün izinli olduJdan gerekçesiyle iti- razı karara bağlamak üzere dosyayı Is- tanbul DGM'ye göndermişti. İJU5IRMIKIAYDIN ENGİN .nettr Bizim manav Sabri kopuğu iyiden iyiye azdı. Biryandan ko- ca bir karpuzu atıp atıp tutu- yor, bir yandan da çarşıyı çın- latıyon - Çankaya karpuzu bunlar abiili, Çankayaaa!.. Heybabam heeyy! Tadından yenmeeeez bunlaaaaar!.. Beni gordü gömnesine, ama domuzuna görmezden geliyor. Karpuzu çırağa fırlatt: - Tart oğlum şunu gazeteci abime... Karamamesiz olsuuu- uun!.. İtiraz nafile. Koca karpuzu yüklenip eve geldim. Kestim. Tattım. Bizim kopuk haklı. Sa- hiden tadından yenmiyor... Sizin çevrenizi bilmem, ama benim önceki akşam, dün, dün akşam, dün gece karşılaştıkla- nm nedense ve sözleşmişler gibi bir "karpuz" muhabbeti tutturmuşlardı. Manav Sabri, "Çankaya kar- puzu" pazartayıp müşterisini ikiye katlıyor; gazeteye uğra- yan eski bir "mapushane" ar- kadaşı, "AydınAbi, televizyon- da gördün mü, eşekten düş- müş karpuz gibiydi" diye siya- Karamamesiz Çankaya Karpuzu... setin tepelerindeki birilerine laf çarptınyordu. Bir arkadaşım, bindiği dolmuşun şoföründen aktardı. - Yeni cumbabamızı bunlar kendileri seçmedi mi abi? Ke- lek diye seçmişler, ama şöyle helalinden şekergibi karpuz çı- kınca ağlamaya başladılar... Kabul edin ki şu ağustos sı- cağında buz gibi bir karpuz iyi gidiyor. Içiniz serinliyor, sıcağın boğuntusunu gideriyor. • • • Sabri'yi de, karpuzculan da biryana bırakalım. Ne oldu? Ya da olan nedir? Cumhurbaşkanı Sezer, ka- rarnameye ilk kez neden karşı çıktıysa ve kararnameyi ne yaptıysa yine onu yaptı; imza- lamadan geri yolladı. . Yani, Başbakan'ın "Dûşün- mek bile istemiyorum" dediği oldu? Gördüğünüz gibi, devlet kri- zi mrizi de çıkmadı. Çıkan "hu- kuk"tan ibaret. Çankaya'dan bir kez daha hukuk çıktı. Bundan sonrası malum, ister olağanüstü toplantıya çağıra- caklar, ister sonbahan bekle- yecekler; kararnameyi yasata- sansınaçevirecekler; Meclis iç- tüzüğünde yazılı süreç (prose- dür) işleyecek; devlet erkinin en yüksek gücü Meclis, tasanyı benimserse yasalaşacak; be- nimsemezse tasan çöpe gide- cek. Yani bir parlamenter demok- raside yasama-yürütme erkle- ri arasındaki ilişki nasıl yürüyor- sa, öyle yürüyecek. Hükümet, karamamede ön- gördüğu hedefi gerçekten çok önemsiyorsa, ki bu güne kadar yapıp ettikleri, söyleyip açıkla- dıklan çok çok önemsedikleıi- ni gösteriyor, örneğin "tahkim yasa tasansı"nda yaptıklan gi- bi parti gruplannda sıkfyönetrm ilan ederler, parti içi demokra- si yerine ikame ettikleri "çelik disiplini" işletirler, tasanyı ya- salaştınriar; muratlannaererler. Başka bir yolu, çıkan yok. Çünkü başta yapmalan gere- keni yapmayıp üstüne üstlük gözümüzün içine baka baka "randevu yalanlan" sıralayıp salt Çankaya'yı değil, laik, de- mokratik bir cumhuriyetten ya- na olan bizleri de "kriz" şanta- jı, "şeriatçf memurlar devieti ete geçirmek üzere; gecikirsek yandık" tehditieri ile sindirme- ye çalışanlann yanlış hesabı Çankaya'dan döndü. Bundan sonra ya dogru he- sap yapmayı öğrenecekler ya da Çankaya'dan geri dönmeyi adet edinecekler. Kendi bilecekleri iş! ••• Eğer hâlâ şeriatçı memurla- nn devleti ele geçirmek üzere olduğundan eminlerse, bu bil- gileri ciddi bir temele ve istih- barata dayanıyorsa, bu kök- tendinci tehdidin kimlerden oluştuğunu ad ad, kişi kişi bi- liyorlarsa, kararname taslağı- nı yasatasansınaçevirip Mec- lis'ten çıkanncaya kadar ge- çecek sürede, bu memurlan kendi bakanlıklannda etkisiz görevlere kaydırsınlar; mec- buri izne çıkarsınlar; yasalar görevlerini değiştirmeye ola- naktanımıyorsa, makamların- da boş oturmalannı sağlasın- lar. "E, bu kadar zaman, bu adamlara devlet kasasından maaş mı ödeyeceğiz" dema- gojisine ise sakırt ha sakın baş- vurmasınlar. Yutmayız. Sayısını bir türlü açıklama- dıklan "şeriatçı memurlar'aya- sa çıkıncaya kadar ödenecek maaşlan toplasanız, haklann- da bugüne dek hiç kararname çıkarmaya gereksinim duyul- mayan banka hortumculannın, borsa vurgunculannın, KDV ia- desi hırsızlannın, kamu malı soygunculannın bizden çaldık- lannın yanında devede kulak bile kalmaz. Bu konuda hükümete yapa- bileceğimiz son "kıyak" bu ak- lı vermekten ibaret. Kendileri bunu niye düşüne- medi derseniz... Onlann niyeti üzüm yemek değil, bağcıyı dövmekti... Gel gör ki bağcı zorlu çıktı!. • • w • • POLİTİKA GUNLÜGÜ HtKMET ÇETİNKAYA Mendil Satan Çocuklar... Trafik, Kabataş'ageldiğimizdeyinesıkışıktı. Üst geçidin üzerinden yedi-sekiz çocuk koşarak aşa- ğı indiler. Yaşlan 8-10 arasında değişen kızlı erkek- li grup otomobillereyöneldı: "Mendil, ciklet, mendil, ciklet!.." Onlan yıllardır aynı yerde görüyorum... Beş yıl önce 8-10 yaşında olanlar bugün Kaba- taştayoklart. Büyüyenler kayboluyor, küçükler geliyor... Dün sabah gazeteleri okuyunca, Büyükçekme- ce'deki Beylikdüzü nde yaşanan olaya hıç şaşır- madım... Çünkü toplum 'mendil ve ciklet' satan çocuk- lara karşı koşullandınlmıştı... Onlar sokak çocuklarıydı, tinerciydi, gaspçıy- dı!.. İki yıl önce, yine Kabataş'ta 10 yaşlarında men- dilci bir kız çocuğu, otomobilden inen iri yarı, bı- yıklı şehir magandası tarafindan herkesin gözü önünde saçlanndan sürüklenip tekmelenmişti... Olaya izleyıcı kalamazdım. Otomobilden inip en- gellemiştim... Şehir magandası, "yuh" sesleri arasında ben- zinciye girmek zorunda kalmıştı... Beylikdüzü'nde yaşanan olay, toplumun ne den- li sevgisiz olduğunu gösteren fotoğraftı... Mendil satan 10 yaşındaki L-A. adlı kız çocuğu, restoranın müdürü ve bir garson tarafindan 'müş- terileri rahatsrz ettiği' gerekçesiyle, saçlanndan tutulup ıçerı sokuluyor ve denn dondurucuya ko- nuluyor... Tüm bunlar müşterilerin gözleri önünde yaşa- nıyor. 10 yaşındaki LA.'nın çığlıkları bu kez müş- terileri rahatsız ediyor... Restoranın müdürü dıretiyor: "Cezasını çekecek!" Müşteriler yalvanyor "Yapmayın günahtır!" Sonunda polis aranıyor... • • • 10 yaşındaki L.A., mendil satarak ailesinin büt- çesine katkıda bulunuyordu... LA. savcılıktaki ifadesinde şöyle diyor: "llkokul beşinci sınıfa gidiyorum. Okullaraçılma- dan önce çalışarak para biriktihyordum. Biz 5-6 kişiydik. Garsonlar kovalamaya başladı, arkadaş- lanm kaçtı, ben yakalandım..." Bu olay oldukça düşündürücüdüri.. Devlet baba her mendil, çiçek, ciklet satan ço- cuğu 'tinerci', 'katil 1 , 'hırsız' ve 'sokak çocuğu' olarak görür, suçlu ilan ederse, L.A. gibilerini de- rin dondurucuya koyanların sayısı gıderek artari.. Ortaya çıkan fotoğraf, Türkiye'nin sosyal ve eko- nomik yapısını sergiliyor... Sokak çocuklarını korumak başka şeydir, men- dil satan çocuklan cezalandırmak başka şeyL Mendil satan çocuklardan alışveriş yapan, altı ay hapis cezasıyla yargılanacak Türkiye'de... Burada amaç nedir? Galiba şu oluyor: "Mendil satan çocuklar, fuhuş, alkollü içki, ba- li, tiner gibi uçucu maddelen kullanma alışkanlı- ğı, cinseltacize uğrama, hırsızlık, yaralama, öldür- me olaylanna girme eğilimi gösteriyortar..." Istanbul Valiliği bu konuda önlem alıyor!.. Işin ilginç yani, karar 19 Ağustos 2000 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanıyor!.. Acaba Istanbul Valiliği'nin 'Çocuk Haklan Söz- leşmesi'ne Türkiye'nin imza attığından haberi var mıdır? Neden olmasın, Birinci Çocuk Kuruftayı Istan- bul'da yapıldı... Peki, devletimiz çocuk haklannısavunuyormu? Çocuklann mendil satmasını önlemeye çalışan devletimiz, bir sosyo-ekonomik olguyla karşı kar- şıya olduğunun farkında mı? Bir başka soru: "Devletimiz özürlü çocuklann eğitim ve sağlık sorunlanyla ne denli ilgili?" • • • İki yıl önce bir şehir magandası mendil satan kız çocuğunu saçlanndan tutup yolda sürükleyerek dövmüş, beş yıl sonra iki şehir magandası LA'yı derin dondurucunun içine kapatmıştı... Yasalar, çocuklara yargısız infaz yapan, onlan iş- kenceden geçtrenlere ne gibi ceza uyguluyor? Çocuklar yannlann güvencesi!.. Çocuklar geleceğimiz!.. Benim ülkemde çocuklar cezaevlerinde öldürü- lür, benim ülkemde mendil satan çocuklar de- rin donduruculara kapatılır!.. Benim ülkemde 15-16 yaşındaki çocuklar 'te- rör örgütüne yataklıkyapma suçundan' hapis ya- tar!.. Benim ülkemde çocuklara cezaevlerinde teca- vüz edilir!.. Benim ülkemde çocuk olmak zordur efendi- ler, beyler!.. Sahi sizler hiç çocuk olmadınız mı?.. hikmetcetinkayaij cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 7* Cumhuriyet ^ . kitap kulübü ÇAĞININ TANIĞI ÜÇ YAZAR 2 BASI KUBİLAY OLAYI VE TARİKAT SANCILI YILLAR KUJATILMIJ SOKAKLAR 4 BAS! KUZU POSTUNDA KURT ZAMBAK SANA DA BÜLAJTI KAN DİN BARONUNUN KAZURI A$IK KADINLAR SOKAĞI 2 BASI ŞERİAT PAZARI SEVDANIN ADRESİ BELLİ DEĞİL TÜRKİYE'NİN JEYTAN ÜÇ6ENİ 6ÖZLERİN POYRAZ Cumhunyet Kitap Kulûbu Çağ Pazarlama A.Ş. Turkocağı Cad. No:39/41 (34334) Cağaloğlu-lstantml Tel. 514 01 96
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear