24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 AĞUSTOS 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Ditaş'ın ihalesi Ditaş'ı biliyorsunuz; Tüpraş'ın ham petrolünü taşıyan yan kuruluşu; tankerieri olmayan bir denizcilik işletmesi... 80'li yıllarda Uğur Mengenecioğlu'nun UM Denizcilik'ine verdiği taşıma ihaleleriyle gündemden düşmüyordu... Şimdilerde yeni ihaleleriyle yine gündemde... Ditaş, bu kez müflis bir armatöre vermiş ham petrol taşıma işini... Armatör - müflis olduğu için ihaleyi alan şirket yakınlannın üzerineyrniş... Olabilir, yeter ki Türkiye'nin ham petrolü taşınsın diyebilirsiniz... Lakin şirketin tankerieri 20 yaşın üzerinde ve neredeyse 'hurda'lık haldeyrniş... Dünyada birçok ülke 20 yaşın üstünde gemiyi limanına sokmuyor. Bu gemilerin yükleme boşaltma sırasında bile kınlması olasıymış... Olabilir, sigortası vardır diyebilirsiniz... Fakat çevreye yayılan petrolü temizlemenin sigortası yok... Üstelik sigorta şirketleri 'hurda'lıklan kolay kolay sigortafamıyor. Bektronik pottK somdposta.cumhunyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Türkiye'de Picasso'nun üçüncü tablosu bulunmuş.. "Marmaris'ten piyasaya sürûlûvor olmasın!" ukuk her şeyin üstünde olmalı... Hukukun üstünlüğü mutlak olmalı... Türkiye, mutlaka ama mutlaka bir hukuk deyleti olmalı... Fa- kat bu nasıl bir hukuktur ki, Türkiye'nin si- yasal düzenini değiştirmek isteyen şeriatçılarla, sınır- larını değiştirmek isteyen bölücülerzil takıp oynuyor! Bu hukukta bir terslik var! - > Demokrasideki terslik gibi..." Bizim 'demokrat'lar yıkmanın ve bölmenin, de- mokratik hak ve özgürlüklerden sayılmasını ister! Şimdi de 'hukuk' diyorlar başka bir şey demiyor- lar, Türkiye'nin ilk hukukçu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i alkış yağmuruna tutuyorlar... Ikinci kez geri çevirdiği kanun hükmündeki karar- name ile şeriatçı ve bölücü çevrelerin büyük övgü- süne mazhar olan Sezer ise, alkışlardan hoşnut de- ğil... Niye? Verilen mücadele 'hukuk' için değil mi? Yoksa ortada farklı 'hukuk'lar mı var! Sezer, yakın çevresinde bulunan ve hukuku oldu- Hukuk ğu insanlara çok özel duygulannı ve kararname kri- ziyle ilgili düşüncülerini anlatmış, Sezerie hukuku olanlar da buntan kamuoyuna aktarmış... Sezer'le hukuku olan kişilerle hukuku olan gaze- tecilerin yazdıklanndan öğreniyoruz ki, Cumhurbaş- kanı, "Ben birhukukçuyum. Bu iş hukuken böytedir" diyormuş. Türkiye'de başka hukukçular da var... Kimi hukukçu Sezer gibi düşünüyor. örneğin Yar- gıtay Başkanı Sami Şelçuk. llginçtir, Abdullah Öcalan Yargıtay'a verdiği yazı- lı savunmasında hem Selçuk'un hem de Sezer'in gö- rüşlerinden alıntı yapıyor... Hukukun cilvesi olmalı... Kimi hukukçular ise Sezer gibi düşünmüyor. Sezer gibi düşünmeyen hukukçular, hukuk devleti kuralla- n içinde karamame sorununun Anayasa Mahkeme- si'nde çözülebileceğini düşünüyor... Ne ki Sezer, Ana- yasa Mahkemesi'ne gitmeye gerek duymuyor, "Ben bir hukukçuyum. Bu iş hukuken böyledir" diyor... Bu da tek kişilik hukuk oluyoıi Bu arada içine düştüğü- müz kararname krizinde dikkatlerden kaçtı... Anaya- sa Mahkemesi Başkanı'yken cumhurbaşkanının yö- netimi paylaşmasını kabul edilemez bulan Sezer'in, cumhurbaşkanı olduktan sonra Cumhurbaşkanlığı makamını 'hükümetin başı' olarak yorumlamasıyla an- ladık ki, 'hukuk' sakız gibidir, isteyen istediği yere çe- kebiliyor... Anlamadığımız, hukuku olduğu insanlar ara- cılığıyla "Kimseye borcum yok, gerekirse gitmeyi de bilirim" gibi çok özel duygularını bile kamuoyuna yansrtan Sezer, soyunduğu hukuksal icraatları 'hü- kümetin başı' olarak neden vatandaşına kendisi an- latmıyor... TRT hemen bir stüdyo hazırlar... Yoksa Sezer'in vatandaşla hukuku yok mu? SESSÎZ SEDASIZ (!) NVRİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Taşımacılık işıne gir, malı götürürsün abi! Doktorlardan raporlu hocaefendi Kapağı Amerika'ya atan hocaefendi, hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkınca, canından çok sevdiği memleketine dönmek istiyormuş ama doktorlan izin vermiyormuş... Sağlığı uçağa binmeye elvermiyormuş... Şu dünyanın işine bakın... Kimileri doktor raporuyla uçağa binip tedavi olmaya gider, kimileri de tedavi olup doktor raporuyla uçağa binmez! Uçak tabii ki bahane... Sırtında hırkasından başka bir serveti olmayan hocaefendi istese, dolar milyoneri müritleri Amerika'da transatlantik kiralayabilir (satın da alabilirter) veya Amerikan Deniz Kuvvetleri bir hastane gemisi tahsis eder (bir kamarayı da mescit yaparlar), başında tam takım doktorlan olduğu halde kuş tüyü yatağının içinde el bebek gül bebek Türkiye'ye gelebilir... Ankara'daki dostumuz Veli Yıldınm, doktorlardan raporlu hocaefendinin, mürşidinin yolundan gittiğini anımsattı... 1950'li yıllarda Kürt Sait'i Samsun'da mahkemeye çağırmışlar, hastaneden rapor alıp gitmemiş... Hasta olduğu için Samsun'a gitmemiş ama Istanbul'daki 'fetih törenleri'ne katılamayacak kadar da hasta değilmiş! Hocaefendi de aynı yolun yolcusu... Ortalık durulsun, işler lehine dönsün, bakın nasıl iyileşip uçağa biniyor! ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Olmayacak İşler ve Olmayacak Dua Bütün içtenliğimle söylü- yorum; bundan bir ay önce- sine kadar, Türkiye'de bir baş- bakanın, kendisine gönderi- len bir kanun hükmünde ka- rarname taslağını imzalama- yan bir cumhurbaşkanına, "Imzalamayarak rejim düş- manlarını güçlendirdı" diye- ceğini söyleseler, güler ge- çerdim. Türkiye'de siyasal kutup- laşmanın en uç noktalara ulaştığı ve sokakların kan gö- lüne döndüğü 1980 öncesin- de bile; bu denli, "sorumsuz" ıfadelere rastlamamıştık. PKK sempatizanlarının, devlet dairelerini ne denli iş- gal ettiğini bilemiyorum. Fa- kat devlet dairelerindeki şe- riatçı örgütlenmenin ve "çe- te muhabbetlerinin", herkes farkında. Ve bunu engelleye- cek bir "kararlılığı", yürekten desteklememiz gerekir. Ancak bu engellemenin, "keyfi" ol- maması ve insanların kade- rinın, ıkı müfettişin; kimi za- man oznel olabiiecek karar- lanna bağlı olmaması gerekir. KHK'nin imzalanıp imza- lanmamasının "hukuki boyut- ları" üzerinde duracak deği- lim. Bu konuda yazdığım bir başka yazıda vurguladığım gibi; kamu hukuku alanında- ki bilgi ve deneyimlerine gü- vendiğim bütün hukukçu ar- kadaşlarım; Sayın Cumhur- başkanımızın tutumunun, ya- salara uygun olduğunu söy- lediklerine göre, doğal ola- rak ben de bu görüşü benim- siyorum. Benim derdim, ola- yın siyasal boyutu ve hükü- met başkanımızın tutumu- nun, ortaya çıkardığı "vahim" durum. Çankaya'dan dönen KHK taslağının, 28 Şubat kararla- rının ruhuna uygun uygula- malara zemin oluşturacağı söyleniyor. Peki, şimdiye ka- dar akılları neredeydi? 28 Şubat kararlarının üze- rinden 3.5 yıl geçti. Ve bu 3.5 yıl içinde, devlet kurumların- daki şeriatçı örgütlenmenin engellenmesi biryana; bu ör- gütlenme, hız kazandı. Şim- di ne oldu da, birdenbire ka- rarnamelere sarılmak gerek- sinimi doğdu? Eğer bu KHK taslağını im- zalamamak rejim düşmanla- rına güç verdiyse, aynı ama- ca yönelik yasa tasarılartnı, TBMM komisyonlarında red- deden milletvekilleri de, rejim düşmanlarına güç veriyor... Büyle mantıksızlık olur mu? Gerçekten son 2.5 yıl için- de; bu konuda, değişik yasa tasarıları sunuldu. Fakat hiç- biri, komisyonları aşarak TBMM Genel Kurul salonu- rıa gelemedi. Bu engelmemeyi yapanla- nn önemli bir bölümünün, re- jim düşmanı olmadıklarına emin olduğum gibi, PKK sem- patizanı ve şeriatçı olmaları- na da ihtimal vermiyorum. Bazı köşe yazarian; Sayın Cumhurbaşkanı'nın butasa- rıyı irnzajarr^jnasının, yurt- dışındaki PKK yayın oıgarrfa- - rında ve şeriatçı dergi ve ga- zetelerde "alkışlanmasını" di- le getirerek, bu konuyu "ga- ripsediklerini" ifade ediyor- lar. Aslında başka şeyler "ima ediyoriar" ama, imaJar üzerin- de konuşacak değiliz... Aynı köşe yazarian, bu KHK tasarısının düzenlemelerini içerecek bir yasa tasarısının, TBMM'den "katiyen" geç- meyeceğini ileri sürüyorlar. Bu sakat mantığa göre, TBMM'den çıkabilecek bir ret kararı, şeriatçı ve bölücü- lerin sevinmelerine yol aça- cak. Peki o zaman TBMM "çoğunluğunu" da, aynı çir- kin ithamlarla eleştirebilir mi- yiz? Aslında Sayın Sezer, ka- rarname taslağının içeriğine de karşı değil. Ancak böyle bir konunun, özellikle kişi hakla- nnı ilgilendirmesi nedeniyle, yasayla düzenlenmesinın da- ha uygun olacağını dile geti- riyor. Demokratik bir ülkenin cumhurbaşkanı, başka türlü nasıl hareket edebilirdi? Hukuk devleti olamadık, bari "yasa devleti" olalım. Fa- kat birileri bizi, "kararname devleti" olmaya itiyor. Eğer bir demokraside "yürûtme" bu denli güçlendirilirse, enin- de sonunda varılacak en iyi yer, "polis devleti" olur. Ge- çen günlerde bu konu üzerin- de defalarca ve defalarca dur- dum... Gene bazı yazarianmız, zir- vedeki bu tartışmayla ilgili olarak hükümetten ve Sayın Ecevit'ten çok, Sayın Cum- hurbaşkanımızı eleştirmek is- tiyorlar. Insaf... Kararname taslağının ilk geri gönderilmesi sonrasında yapılan konuşmalan yayımla- yan gazetelerin, mürekkeple- ri kurumadı. Yeniryutulur laf- lar mıydı onlar? Bazı şeyleri ne çabuk unutturmaya çalı- şıyorlar ve ne kolay unutula- cağını sanıyorlar. Gerginliğin en üst nokta- sında; Sayın Ecevitler'in ev- liliklerinin 55. yıldönümü ol- duğu akıllara geldi. Kutluyor ve nice mutlu yıllar diliyorum. Fakat, şimdiye kadar böyle kutlamalar hiç akla gelmez- ken birden ne oldu acaba? Doğrusu akıl erdiremiyorum... Birileri, "olmayacak duaya amin dediler" ve duaJan olma- yınca da, olmadık işler yapı- yorlar. Herkes sorumluluğunu bil- meli... HAYVANLAR ISMAILGÜLGEÇ igulgec(gyahoo.com KtM KİME IMJM D&MA BEHİÇ AK*****- behicak@turk.nei ÇtZGtLtK KÂMİL MASARACI HARBİ SEMİH POROY semihporoy@yahoo.com TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAM 24 Ağustos YÜZEREK MANŞ't AŞT/L ' Ü8U6ÜH, AMTrHOV IVOtg ADLI Slü ILK K£2 MANÇ D&Jizi'Uf AÇTt. WŞ8B, PAHA ÖUCSLEfU ATlAS OKfAtJüSU'NOA O£- Nİ2B DÛŞEN &£ ADAMI KUBTHRARAK MAPALYA ALMIÇrt. SOĞUK SUPAN £.TKlLeNMEM£IC İÇİN 6Ü- ZBLCB yAĞlANMIŞ OLAN yÜZÜCÜ, ÇUZPiNTtU UANŞTA İLEeL£MEY£ BAŞlAMşri- HEHKBS, £>£- U OLPUĞUUU DÜŞÛMJYOK,BO6ULACAgtHMU KOe.KUYOO>U.AtJCAK 8OYLE g/£f£y OLMAOt. GlTTİKÇe AIZmM GÜZGAG, KÖTÛLEŞEN HAl/A VE &ÜVÛYeN CVU&ALARA KA/ZftA/, 8&4AJPY İÇ- MBK içtU Bi&CAÇ KB2 PUKMASI OIŞINPA. Zo&LUK Ç&^tePEA/ yu2£H KAPTAU IA/E8B. Çn DÜZ ÇÎZGÎ ÜMf T ZfLELİ İkiyüzlü KoalisyonL Gerçekten çok garip!.. Cumhurbaşkanı Sezer'in kamuoyunda "memur karamamesi" olarak bilinen kanun hükmünde karar- nameyi ikincı kez veto etmesi niçin devlet krizi yara- tıyor, anlayamıyorum. Siz aniayabiliyor musunuz? Hele, Başbakan Ecevit'in söylediği "Rejimi koru- mak güçleşti" cümlesine hiç mana veremiyorum!. Eminim hepiniz izlemişsınızdir; öfkeden sesi titreyen başbakan, durumun esef ve kaygı verici olduğunu üs- tüne basa basa vurguladıktan sonra, dehşetengiz açıklamasını yapıverdi: - Sorun çok ciddi, Cumhurbaşkanı bölücü terör ve laiklik karşıtı eylemleıie mücadeleyi güçleştiriyor... Açıkçası ürktüm!.. Ama yıne aklım ermedi... Cum- hurbaşkanı'nın gerici basın tarafından göktere çıka- nlması, imzalamayazorunlu olup olmadığınadair hu- kuki ve de siyasi tartışmalar bir tarafa, rejimin tehli- kede olduğu ıddiası çok vahim!.. Devletin içine her nasılsa(!) sızmış gerıcı ve bölücü memurlaradokunu- lamaması gerçekten acıklı bir durum... - Çözümü ise çok kolay!.. Madem Cumhurbaşkanı KHK'yi imzalamıyor, top- larsın TBMM'yi olağanüstü, getirırsin yasa tasansını acıl olarak, oylarsın, biter gider!.. Koalisyon partile- rinin toplam oyu neredeyse anayasayı bile değiştire- cek sayıya ulaşıyor. Bu yasayı çıkarmak ise çocuk oyun- ö - Iştebu kadar kolay!.. • • • - . Değil tabii!.. .- . . - J Ben bir yurttaş olarak, koalisyonun ikili oynadığı- na inanıyorum, hem de yürekten!.. Tüm bu zorlama- lann, "devletkrizi" masalının, devletin tepesinde uyum sorunu olduğu görüntüsünün sonunda "Çok uğraş- tık ama maalesefolmadı" dıyebılmek için yaratıldığı- nı düşünüyorum.. - Amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek çün- kü.'.. Bu satırlar yazılırken toplanan koalisyon liderleri- nin yaptığı açıklama, yukarıda özetlemeye çalıştığırrı düşüncelerimde ne denli haklı olduğumu gösterdi. Se-' zer'ı çok ağır dille suçlayan liderlerin açıklamasına ba- kın: - Bölücü terörün ve laiklik karşıtı eylemlerin devlet içine sızmasını önlemek amacıyla hazırla- nan KHK'yi engellemekle Cumhurbaşkanı, kastı elbette öyle olmasa bile rejim düşmanlarını yürek- lendirmiştir... Sonra?.. Bekliyorsunuz ki; aslan koalisyon ortak- ları bu dehşetengiz saptamadan sonra, "Bu durum karşısında Meclis'i olağanüstü toplayarakyasanın çık- masını sağlayacağız" desınler. öyle ya; madem rejim tehlıkede, madem rejım düşmanlan iyiceyüreklenmış, derhal harekete geçip yılanın başını ezmek gerek... - Amahayır!.. Açıklamanın sonuna sıkıştırılmış paragrafta, "Hü- kümet, kanunun TBMM gündeminde öncelikle ele alınması için gerekli gayreti sürdürecek" deniliyor!.. Bu ne demek diye sual edecek olursanız, çok sevdi- ğim eski bir deyimle yanıt vereyim: - Laf-ı güzaf!.. *•• Üstelik ayıp!.. Meclis'in açılmasına daha 39 gün var. Açıldıktan sonra 15 gün yenf başkan için seçirn takvimi işleye- cek, etti 54 gün. Diğer olasılıkları hiç hesaba katma- dan, 16 Ekim'de tasarının Meclis Başkanhğı'na su- nulacağını varsaysak bile yaklaşık iki ay beklemek ge- rekiyor... Bunun adına düpedüz kamuoyunu aldatmak, insanlarla alay etmek denir. Hükümet istese ikı gün içinde Meclis'i toplayabilir. 350 milletvekili ile yasayı şak diye çıkarır... - Acı acı gülüyorsunuz değil mi?!.. Dün gencı bultenlerden bırınde aynen şu başlık vardı, "ANAP sevincinı gizleyemiyor!.." Habere göre kararnamenın Köşk'ten dönmesı, ANAP'ta büyük bir sevınçle karşılanmıştı. Tasarının Meclis'e gelmesi durumunda da ANAP Grubu serbest bırakılacaktı!.. Gördüğünüz gibi, gericilerin sevinçten neredeyse şıkır şıkır oynamaları boşuna değil!.. Siz, bir tarikat liderinin tutuklanma kararı karşısında üzüldüğünü söyleyen bir başbakanın yönettiği, fikriyle zikri hiçbir zaman birbirine uymayan bir partinin ortak olduğu, ümmetçılenn oylarına göz kırpan millıyetçı partinin bu- lunduğu koalisyonun böyle bir yasayı çıkaracağına inanyor muydunuz yoksa?.. - Oyleyse çok safsınız!.. Ayrıca, Cumhurbaşkanı KHK'yi onaylasaydı, bu koalisyonun, örneğin Mılli Eğıtim, Adalet ya da Içiş- leri bakanlıklarında çöreklenmiş şeriatçıları temiz- leyeceğine manıyor muydunuz?. - Pes doğrusu!.. E-posta: uzileli(« ixir.com Faks:(0212)287 42 41 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3SOLDA.N SAĞA: 1/ Müştenlertn kendi kendıleri- ne servis yap- 2 tıklan iokanta. 2/AğnDağı'na verilen bir baş- ka ad... Birrenk. 5 3/ Atın yavru- g su... Araba ko- şumundaatlann b(yunlanna ge- 8 cırilen ağaç g çember. 4/ Es- ki dılde su... "Bız kim- seye — tutmayız/Ka- 1 mu âlem bırdır bıze" 2 (YunusEmre)...Çıplak 3 vücut resmı. 5/ Derin- liği az metal kap... Kaz 5 Dağı'nın antik dönem- 6 lerdekiadı. 6/ Şöhret... Cenette akan dört su- danbin. 7/Hiçbir üre- ücı çalışmada bulunma- dan, yalnızca mülkünün geliriyle yaşayan kimse. 8/ îs- panyollann sevinç ünlemi... Kavruimuş ve dövulmüş ta- hıl ununa şeker katılarak yapılan yiyecek. 9/ Yöntem ya da yasalann gerektırdığı ışlem. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Anıden ortaya çıkan ve yıkıma, ölüme, altüst oluşa yol açan olay. II Tekerleklı kara taşıtı... Telefon sözü. 3/ Yerçatlağı... "Mihnetı kendine zevk etmedir âlem- de —IGam u şâdı-i felek böyle gelmış böyle gider" (En- derunlu Vasıf). 4/ Rütbesız asker... Şeker ve lımonla ıçılen sıcak su. 5/ Öğütülmüş susamın koyu sıvı duru- mu... Yapma, etme. 6/ Dogalgazın önemli bır bileşenı olan gaz... "Çocuklar uyumuştur/Efendı gazete okur/- —"i dıkiş dıkmektedır" (Orhan Velı). 7/Huistiyan. 8/ Kamerun'un başkenti... Telli bır çalgı. 9/ Güncellık.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear