25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 1 AĞUSTOS 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOM / ekonomiffl cumhuriyet.com.tr 13 • PINAR, TSE tarafından düzenlenen 'Ambalaj Yanşması 2O00'de Kaymaklı Yoğurt, Pratik Kapaklı Pınar Süt ve Kıdo Mini Peynir ambalajlan ile 'Altın Ambalaj' ödülünü aldı. • TEBA, tüketiciyle daha yakın ilişki kurmak ve marka görünüriülüğünü artürmak için "TEBA Ev Aletleri Şöleni" ni başlabyor. 15 Kasım'a kadar sürecek şölende, 76 ilde çeşitii yanşmalar ve eglenceler düzenlenecek. • MAGIC ilk havuz zemini folyo reklam uygulamasına başladı. Telsim ıçın gerçekleştınlen rekJam, Darüşşafaka Tesisleri'ndekı havuzun zemınıne uygulandı. • FRİTO-LAY Tûrkiye. AIB tarafından ürün gûvenliği ve hijyen açısmdan "İ'stün Kategori' grubuna dahil edildi. Doritos, Cheetos, Lay 's vc RufHes'in üreticisi oian firma. Avrupa bölgesinde bder o»du. • ARTEMAnın 'Alfa Banyo Aksesuvar Seti" ambalajı, TSE 2000 Ambalaj Yarışmasf nda "Altın Ambalaj" ödülünü kazandı. Böylece WPO Dünya Ambalajı yanşmasına da katılmaya hak kazandı. • PtYALE-DR. OETKER çikolatalı- findık aromah puding, findık aromalı puding, kahveli puding ve tropikal meyve aromalı Fnıtti'yi piyasaya sundu. *. firli • AROMEL KOZMETİK. ttalyan "Artsana SA" kozmetik ürünlerinin Türkiye distribitörü olarak firmanın LYCIA markasını sonbaharda Türk pazanna sokacak. • TEBStGORTA, konut işyeri ve genç otomobili kapsayan tüm riskleri güvence altına aJan 'Packiyi'yi müşterilerinin hiznıetine snnuyor. • TOSHIBA'nm ürettiği ses kayıt cihazlan ıle artık not tutmak çok kolay. DMR 260X ve DMR SX1 ile istenılen kaydı bilgisayara aktarmak ve saklamak elınızde • DARDANEL MISIR. kolay açıhr kapakta yenmeye hazır olarak sunulan rrusırı piyasaya sürdü. Ürün, özel dolum tekniği sayesinde kutuya daha fazla mısır süabuiyor. • ŞEKER PILIÇ, Bandırma'daki yeni fabrikasıyla ıleri ışlenıruş ürün üretıminı arttıracak. Illere göre temel gıdalardaki fark, bazı ürünlerde yüzde 200 'ü buluyor Âyıu iirüne farkh fiyatANKARA (AA) - Türkiye'nin çeşitli bölgelerindeki ilier arasında temel gıdalardaki fiyat farkJılıkJan bazı ürünlerde yüzde 200'ü buluyor. Tanm il müdürlüklerinden yaygın fiyatlar baz ahnarak derlenen bilgilerle yapılan hesaplamalara göre bilgi alınan 8 ilde et ve et ürünlen, fiyat farklannın en az olduğu grup olarak öne çıkıyor. Seçilen 8 ilde kemikli et fiyatlan arasındaki fark sadece yüzde 7.1 olurken • Süt ve beyazpeynirde fiyat farklılıklan yüzde 30 ile yüzde 42 arasında kendini gösterirken tereyağında bu fark yüzde 121 'i buluyor. Muğla'da 1 kilo tereyağı için 2 milyon 100 bin lira ödeyen yurttaş, Şanlıurfa'da aynı tereyağı için 4 milyon 650 bin lira veriyor. fiyatlar 2 milyon 800 bin lira ile 3 milyon lira arasında degişiyor. Süt ve beyaz peynirde fiyat farklıhklan yüzde 30 ile yüzde 42 arasında farkJılık gösterirken tereyağında bu fark yüzde 12I'i buluyor. Muğla'da 1 kilo tereyağı için 2 milyon 100 bin lira ödeyen yurttaş, Şanlıurfa'da aynı tereyağı içm 4 milyon 650 bin lira veriyor. Söz konusu 8 il içerisınde ekmek fiyatlan da yüzde 60'a varan oranda dalgalanma gösterirken Amasya'da bir kilogram ekmek için 250 bin lira, Denizli'de ise 400 bin lira ödeniyor. Un fiyatlarındaki fiyat farkhlıklan ise yüzde 75 olarak belirlendi. Denizli'de 200 bin liraya aluıabilecek 1 kilo un için Mardin'de 350 bin lira ödemek gerekiyor. Süzme balda ise fiyat farkı yüzde 150'ye varan oranda açılıyor. Muğla'da 1 kilogram süzme bal için 1 milyon 400 bin lira ödeyen tüketici, aynı balı Gümüşhane'de 3.5 milyon liraya alabiliyor. Meyve sebzede fiyat farklan ise kuru soğan dışmda yüzde lOO'lerin üzerine çıkıyor. Tüketici, Mardin'de 200 bin liraya alabildiği kavunu yüzde 200 farkla Muş'ta ancak 600 bin liraya, Muğla'da 200 bin liraya yiyebildiği sivri biberi ise Şanlıurfa'da 550 bin liraya almak zorunda. Ocak-temmuz döneminde en fazla artış, demir ve demir dışında yaşandı Ehşsatunın gözdesi metal • En fazla gerilemenin yaşandığı sektör ise yüzde 81.5 ile zeytin ve zeytinyağı oldu. ANKARA (Cnmhuri- yet) - Ihracatta, bu yıl ocak-temmuz dönemin- de en fazla artışın yaşan- dığı sektör yüzde 17.7 ile demir ve demir dışı me- taller olurken en fazla ge- rilemenin yaşandığı sek- tör de yüzde 81 5 ile zey- tin ve zeytinyağı oldu. thracatçı Birlıkleri ka- yıt rakamlarına göre, de- mir ve demir dışı metal- lerde ilk 7 ayda 2 milyar 30 milyon dolarlık ihra- cat gerçekleştirildi. Demir ve demir dışı metallen yüzde 15.9 ar- tış ile çimento ve toprak ürünlerı izlerken bu sek- törün ihracatı da 549 mil- yon dolar oldu. j.. En fazfa iKracât arfışı- mn yaşandığı bir dığer sektör de yüzde 14.1 ile deri ve mamulleri olur- ken sektörün ihracatı 286 Demir ve demir dqı metalierde ilk yedi ayda 2 milyar 30 milyon doiartak ihracat gerçekleştirildi. milyon dolar oldu. Elektrikli ve elektro- nik cihaz ve makine ih- racatı yüzde 14 artarken 1 milyar 561 milyon do- larlık ihracat gerçekleştı- rilerek kimyevi madde- lerde yüzde 6.5 oramnda artış ile 1 milyar 92 mil- yon dolarlık ihracat ger- çekleştirildi. Ocak-temmuz döne- minde yüzde 81.5 ile ih- racatın en fazla geriledi- ği zeytin ve zeytinyağı sektöründe 26 milyon do- larlık ihracat yapıldı. En fazla gerilemenin yaşan- dığı ikincı sektör yüzde 28.6 iletütün olurken sek- törün ihracatı 262 miryon dolar oldu. Tütünü yüzde 23.9 ge- rileme ile canlı hayvan ve su ürünlen izlerken sek- törün ihracatı 98 milyon dolar olarak gerçekleşe- rek yaş meyve ve sebze sektöründe de yüzde 22.4 geriieme yaşandı ve 304 milyon ihracat yapıldı. Meyve ve sebze ma- mullerinde de yüzde 10.3 geriieme ile 73 milyon dolarlık ihracat gerçek- leştirildi. Bakan Oral Vergide erteleme gündemde ANKARA (ANKA) -Malıye Bakanı Sümer Oral, vergi borçlanna zor durumdaki mükel- leflerin başvurması du- rumunda erteleme ve taksitlendirme kolay- lığı sağlanacağmı bil- dirdi. Oral, "Mevcut ko- şuIlardatümmükeUef- İeri kapsayacak bir te- cflvetaksidendirnıeuy- gulaması düşünülme- mekle birtikte, çok zor dunımda olmaları se- bebiyle borçlannı de- fatenödeyemeyen mû- keUeflerin bağholduk- lan vergidairesine mü- racaat ederek6183 sa- yıh Amme Alacaklan- nın Tahsil Usulü Hak- kındaki Kanun'un 48. maddesiuyanncaborç- tannıtecilvetaksitien- dirmesini talep etme- leri halinde bu taleple- rideğerJendiraerekken- dileriııe ödeme kolay- hğıdasağbıuııaktadır" dedi. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA ergin@ergin.demon.co.uk Bir yıldır yoğunlaşan kimi haberter, ABD'nin. narkotik üretimi ve ticare- tıyle savaşma bahanesiyle, Kolombi- ya'da, Vietnam'ı anımsatan büyük çaplı bir maceraya girmeye hazırian- dığını düşündürüyor. Clinton hükümeti "Plan Colombia" adında, uç yıl içinde 7 milyar dolara ulaşması öngörülen bir program açık- ladı. Bu yıl, programın 1.7 milyar do- ları, 1 milyarı helikopter, yedek parça, eğitim hizmeti, entelijans donanımı al- ması için Kolombiya ordusuna verili- yor. 700.000 dolan ise kokain yapılan koko bitkisinin yerine başka ürün koy- ma progamlannda kullanılacak. Kolom- biya ordusu aldığı yardımı koko üre- tim alanlarını tahrip etmek ve "narko- gerillalann" elindeki topraklan geri al- mak için kullanacak. (Foreign Affaires Temmuz/Ağustos 2000). The Obser- ver, Clinton'ın "Plan Colombia"yı des- teklemeleri için AB ülkelerini ikna et- meye çalıştığını, Blair'in destek ver- mekten yana olduğunu bildiriyordu (6/08/00). International Herald Tribu- ne'ün verdiği bir habere göre bu yar- dım kapsamında, 85 ABD askeri eği- tim personeli, temmuzun son hafta- sında Kolombiya'ya geldi. Bunlar. nar- kotik savaşma katılacak 780 kişilik ye- ni bir birliği eğrtecekler (7/08/00). Was- hington Post da, geçen mayıs ayın- da Kolombiya'da 200 Amerikan aske- ri eğitim (!?) personelinin görev yap- makta olduğunu bildirmişti. Uluslara- rası Af Örgütü bu gelişmelerin, "1980'lerde El Sahador'da ölüm man- galannı destekleyen, John Pilger'de Vietnam savaşını başlatan" politika- lann aynısı olduğunu söylüyorlar (The Guardian 19/10/99) Ancak ABD'nin Kolombiya'da sür- dürdüğübu "anti-narkotiksavaş" ope- rasyonuna biraz dikkatli bakınca, sü- recin aslında başka bir anlamı oldu- ğu ve müdahalelerin, narkotik ticare- tini engellemekten ziyade, ABD'nin bölgede (özellikle Panama'dan çekil- mesinin ardından) yeni bir denetim noktası elde etme girişimiyle, Kolom- biya'da yeraltı, doğazenginliklerini ta- lan etmeye uygun ortamın sağlanma- sıyla (küreselleşmesiyle) ilgili olduğu görülür. Görüntüler ve gerçekler ABD yönetimine, medyaya bakılır- sa, dünyanın en önemli kokain üreti- cisi olan Kolombiya'da ordu, "narko- gerillalara" (uyuşturucu ticareti yapan ve ülkenin siyasi sistemini tehdit eden solcu gerillalar) karşı amansız bir sa- Kolombiya=Vietnam 2000 (mi?) vaş sürdürüyor. Bu kokain, crack ve eroinin büyük bir kısmı kendi ülkesı- ne geldiğı için, ABD halkını korumak amacıyla Kolombiya ordusuna yar- dımcı oluyor. Bu onuriu denklemde önemli delikler ve büyük yalaniar ol- masaABD'yi desteklemek adeta her- kesin boynunun borcu olabilirdi. önce delikleri tıkamaya çalışalım. "Narko-gerilla" olarak tariflenen güç- analist Alfredo Rangel'e göre halk- tan büyük destek gördüğü) bölgeler- deyse, uyuşturucu sektörü analisti Ri- cardo Vargas'ın saptadıgı gibi koko bitkisinin üretimini engellemeye çalı- şıyor. Buna karşılık, bir ABD Uyuştu- rucu ile Mücadele Idaresi raporuna göre Kolombiya'da devletin hemen tüm sektörieri uyuşturucu ile ilgili yol- suzluklara bulaşmış durumda. (Akta- ran Chomsky, Znet, Nisan 2000). ABD ordusu da boğazına kadar bu sürecin içinde. Kolombiya'daki ABD güçterinin komutanıAlbayJames Hi- ett'in kansı ABD'ye eroin sokarken yakalandı ve suçunu rtiraf etti. Çoğu gözlemciler, ABD destekli Kolombiya ordusu aldığı yardımı koko üretim alanlannı tahrip etmek ve "narko-gerillalann" elindeki topraklan geri almak için kullanacak. ler, 12.000-15.000 kişilik FARC ile 3.000-5.000 kişilik olduğu tahmin edi- len ELN grupları. Sosyal demokrasi- nin ötesine geçmeyen bir siyasi tatep- ler dizisine sahip bu iki grubun ko- ko/kokain üretimine doğrudan kanş- tığına ilişkin ortada somut hiç bir ka- nıt yok. Muhafazakâr The Economist bile bu gerilla gruplarıyla savaşan (BM'nin Nisan 2000'de yayımladığı bir rapora göre ordu tarafından des- teklenen -E.Y) milis gruplannın narko- tik işine çok daha derin batmış olduk- larını teslim ediyor (20/02/99). ELN zaten, etkinliklerini petrol şirketlerin- den fidye alarakfinanse ediyor (Fore- ign Affaires). Birçok tarafsız uluslara- rası gözlemcinin tespit ettiği gibi, ör- neğin BM Uyuşturucu Denetim Prog- ramı'rMn yonetjcisi Klaus Nyhokn'a gö- re, FARC narkotik üretimine ve tica- retine hiç katılmıyor, en fazla otonom sempatizanlan aracılığıyla üreticiden vergi alıyor. Kendi çalıştığı (ve askeri operasyonlann esas olarak kuzeyde- ki FARC bölgesini hedef aldığını, mi- lislerin üretim ve ticaret yaptığı bölge- lerden uzak durduğunu tespit ediyor- lar. Kimi sorular ABD'nin ülkeye ilgisini daha iyi an- layabilmek için iki soruya cevap ver- mek gerekiyor. Birincisi, Kolombiya köylüleri neden bu kadar riskli, belalı kokayı üretmeye devam ediyorlar? Ikincisi, ABD'nin bu ülkeye ilişkin baş- ka beklentileri var mı? 1950'lerde önemli bir buğday üre- ticisi olan Kolombiya çifçisi ilk darbe- yi, devlet destekli, verimliliği yüksek ABD buğdayının ülke pazanna, Banş İçin Besin Programları kapsamında sokulmasıyla yedi. 1980'lerin sonun- da Bush yönetimi uluslararası kahve anlaşmasını iptal edince, iki ayda %40 çöken kahve fiyatlan Kolombiya çift- çisine ikinci darbeyi vurdu. 1980'ler bo- yunca, diğer bir deyişle küreselleşme başlarken, IMF-Dünya Bankası prog- ramlanyla açılan dünya piyasalann- da temel mallann fiyatlan hızla dü- şünce Kolombiya köylüsü bir darbe da- ha yedi. Bu koşullarda hızta yıkılan ta- nm yaptsı, özelleştirmelerin yarattığı iş- sizlik, yoksullan giderek getirisi yük- sek, ama riski de yüksek koko üreti- mine yöneltti. Tabii aynı dönemde ABD'de hükümetlerin uyuşturucu sal- gınıyla, sosyal harcamalar ve rehabi- litasyon programlan vb. ile mücade- le etmek yerine askeri harcamalan destekleyen, savaşı başka toprakla- ra taşıyan yöntemlen seçmesı yüzun- den uyuşturucu talebinin sürekli art- mış olmasının etkilerini de ektemek gerekir. İkinci soruya gelirsek. Occidental Petroleum isimli şirketin, kutsal top- raklan iğfal ettiği için Kolombiya köy- lüsüyle başı dertte. The Guardian'ın aktardığfna göre BP'nin de. BP çıkar- lannı korumak için Kolombiya ordu- sundan 150 subay ve 500 asker kira- lamış (11/09/96). Exxon şirketinin de benzer nedenlerle köylülerie arası iyi değil. Panama'ya yakın, Chocco böl- gesinde zengin mineral yatakian ve pet- rol rezervleri var. Ama bu bölgede dünyanın el değmemişson yağmur or- manı da var. Uluslararası şirketler ve yerli ortaklan şimdi bu ormanı, keres- te elde etmek için, maden çıkartmak, petrol borusu döşemek, yol açmak için yok ediyortar. Yerli halkbundan da memnun değil. Diğertaraftan ABD ve Kolombiya hükümeti bölgeyi daha da küreselleştirrneye kararlı. Daha şim- diden serbest ticaret bölgesi kurma planlan hazır. Güney Bolivar'da da çok zengin yüzey altın madenleri var. Bu arada IMF programı tam istim uy- gulanıyor; kamu mallan, altyapı kuru- luşlan hızla özelleştiriliyor. Tabii, ülke içinde bunlan alacak güçte sermaye grubu bulunmadığı için, hepsi ulusla- rarası, özeüikte de ABD şirketJerinin eün- de kalıyor (E. S. Harman, C. Zarate- Laun, 1999, Küreselleşme ve Istik- rarsczlık: Kolombiya). Kısacası ikinci so- runun cevabı da burada, Kolombi- ya'nın yeniden sömürgeleştirilmesin- de, gerilla gruplannın, sık sık sokağa çıkmaya başlayan, genel grev yapan emekçilerin de buna direnmesinde yatıyor. Kolombiya ordusundan Gene- ral Manuel Jose Bonnet'in durumu mükemmel bir şekilde özetleyen söz- leriyle brtirelim: "Biz bu savaşı ABD adına sürdürüyoruz" (The VVashing- ton Post 25/05/98). ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Tepedeki Çelişki Memurlara ilişkin kanun hukmünde kararname (KHK) konusu, devletin tepesinde, Cumhurbaşka- nı Sayın Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Sa- yın Bülent Ecevit arasında bir siyasal bunalım ya- rattı. Kimıleri buna rejim bunalımı diyor. Bunalım haftalardır sürüyor. Böyle olunca da sorunu, gün- Kiktartışmalann yüzeyselliğinde değil, uzun dönem- 11 derinliğiyle irdelemek gerekiyor. Öncelikle bir noktanın altı çizilmelidir. Hiçbir si- yasal yapı, ülkenin bölünmesine olanak vermez. Bunun gibi, gerici ya da dinci akımlann, özgürlük- leri yok ederek siyasal yapıyı çökertmesine de izin verilemez. Hükümetin KHK ıle ıstediği gibi, bu amaçla yeni bir yasal düzenleme gerekebılir. Cum- hurbaşkanı buna karşı çıkmıyor. Tartışma bura- dan kaynaklanmıyor; yasa çıkanlması ıle KHK dü- zenlemesi arasına sıkışıyor; özüne degıl yöntemi- ne ilişkindir. Demokratik süreçlerin işletilmesinde yöntem de çok önemlidır. ••• Gerçekte bunalımın odağı, yöntemin ötesinde, çok daha derinlere gıdiyor. Cumhurbaşkanı ile devletin öbür birimleri, bu arada hükümet ara- sında çok buyük bir nitelik farkı bulunduğu söy- lenebilir. Ülke, yıllardır ilk kez dürüst, demokrat ve kişi- likli bir cumhurbaşkanına kavuşmuştur. Bu üç özellik, toplumsal yaşam ve onun gelecegi açısın- dan olağanüstü önemlidir. Kişilikten başlayarak bu noktalara değınelım. Cumhurbaşkanı'nın, kınmızı ışıkta arabasını durdur- ması; ulu- orta konuşmaktan kaçınması; çıkarçev- releriyle içli- dışlı yaşamaması; basın-yayın kuru- luşlanna eşit uzaklıkta kalması ve de çocuk ku- caklama konusundaABD Cumhurbaşkanrna ben- zemediği için eleştırılmesi, çok olumlu özellikler- dir. Kişilikli bir cumhurbaşkanının varlığı, özel çı- kan bozulanlar ne derse desin, toplum için bir ka- zanımdır. Dürüstlük konusu daha da önemlidir. Toplum bunun acı deneyimlerini yaşamıştır. Yeni Cumhur- başkanı'nın, devletin elindeki olanakları, kendısi, ailesi, yakınları ve destekçilerı için kullanmayaca- ğını bilmek, rüşvet ve yolsuzluğun bir türlü önle- nemediği birortamda, az şey değildir. Yine, Cum- hurbaşkanı'nın olanaklan ölçüsünde devletin tüm öbür birimlerinde de temiz bir kamu yönetimi için çaba harcayacağı biliniyor. Böyle bırgüven or- tamına çok büyük bir toplumsal gereksınim var- dır. Ya demokratik yaklaşım? Cumhurbaşkanı, önce YÖK sonra da KHK ko- nusundaki tutumuyla, demokrasinin ana ilkelerı- ne sahip çıktığını kanıtlıyor. Unutulmaması gereken, Cumhurbaşkanı-hükü- met çelişkisinin, 12 Eylül baskıcı rejiminin oluştur- duğu yasal çerçeve içinde yapıldığıdır. Meclıs'te- ki partiler, 12 Eylül rejiminden çıkış ya da demok- ratikleşme yönünde hiçbir somut adım atmıyor. Bu- rada bir açmalık (parantez) gerekiyor. Özellikle 12 Eylül sonrasında, partilerin iç işleyişi demokra- tik olmaktan çok uzaktır. Parti genel başkanı, eşi ya da yakın çevresıyle, partisinin mutlak egeme- nidir. Bu durum, partilerin yapısının demokratik il- ke ve kurallanyla işleyişine olanak tanımıyor. Ken- di iç işleyışlen demokratik olmayan partiler, ül- keye demokrasiyi yerfeştirme yönünde çaba göstermiyor. Meclis'te bulunan partilerin böyle bir istekleri bulunmadığı da açıkça görülüyor. 12 Eylül'ün yasa ve kurumlanyla ortadan kal- dırılması yoluna bir türlü gidilemıyor. Kimi yasa maddeleri kişiye özel bir anlayışla değiştirilmek isteniyor. Bu tutumun kapsamlı bırdemokratikleş- me ile bir ilgisi yoktur. Bu ortamda, sınırlı sayıda aydının demokratik anayasa istemleri, kolayca gö- zardı ediliyor. özgüriük ve demokrasi özlemcileri, Meclis'ten umutiannı kesmiş bulunuyon Avrupa Bir- liği'ne adaylığa güvenmek istiyor. Asıl tıkanıklık buradadır. Kaldı ki hükümetin KHK yoluyla savaşmak iste- diği bölücü ve gerici akımlar 12 Eylül'ün baskıcı ortamında gelışip serpildiler; beslendiler ve büyü- tüldüler. 12 Eylül onlara süt analığı yaptı. Bölücü- lük ve gericilikle sağlıklı savaşımın, demokrasinin ve hukuk devletinin sağlıklı bir biçimde işletildiğı bir ortamda yapılabileceğini de, bu ve benzer ül- kelerin deneyimleri kanıtlıyor. Çıkış yolu demok- ratikleşmededir. ••• Her bunalım yeni gelişmelerin tohumunu taşır. Tepedeki çelişki, özünde demokratik açılım ile 12 Eylül rejimini koruma ısteği arasındadır. Bu nedenle, Cumhurbaşkanı'nıntutumu desteklenme- lidir. Hükümet, tarikatlara göz kırpmak ya da gös- termelik KHK düzenlemeleriyle uğraşacağına so- runun özüne yönelmelidir. Demokratik anayasa tartışması ve buradan bütüncül bir demokratik- leşme süreci gündeme getirilmelidir. e-posta: yakup(« metu.edu.tr Enerjide 28 ppoje • ANKARA (AA) - Türkiye'nin enerji açığının kapatılmasına yönelik çalışmalar kapsamında 2000-2009 yıllan arasında hükümetler arası işbirliği çerçevesinde kredili olarak, toplam 28 baraj ve hidoelektrik santral projesinin yapımı öngörülüyor. Bunlardan Karkamış Barajı yıl içerisinde devreye girdı, diğer projeler de tamamlanırsa yıllık ortalama 24 bin 791 megavatsaat (mwh) enerji üretilecek. bot artık cep yakacak • ŞANLIURFA (AA) - Şanlıurfa'nın ünlü isotunun (kırrruzı biber) 1 milyon 250 bin lira olan fiyatı, 2 milyon liraya yükseldi. Tanm İl Müdürlüğü'nün verilerine göre Ceylanpınar ve Hilvan bölgelerinde yeterince ekım yapılamadığı için, geçen yıl 36 bin 852 ton olan biber rekoltesi 27 bin 530 tona geriledi. Geçen yıl 70 bin lira olan biber fiyatı da 140 bin liraya yükseldi. Bu da isot fiyatlanna yansıdı. Hayvanlar şişmanlıyor • ANKARA (AA) - Türkiye'de hayvan sayısındaki azalmaya karşın, karkas ağırlığında son 9 yılda yakJaşık 36 kilogram artış oldu. 1991 yılında 150.55 kilogram olan mezbahada kesilen sığırlann ortalama karkas ağırlığı, 1999'da 186.42 kilograma yükseldi. Koyunlann ortalama karkas ağırlıklan da son 9 yılda yaklaşık 2 kg. arttı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear