14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 AĞUSTOS 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(Scumhuriyet.com.tr 15 ALLEGRO EVİN tLYASOĞLU besteci: Ferid Âlnarîlk devlet sanatçılığı unvanlan, Tûrk sanat dunyası için eşine rastlanraamış bir çiçek kadar değerli olmuştur. Çünkü o güne dek sanatçıyı ödüîlendıren, onun başansını değerlendiren hiç- bir kurum yoktur. Devletin elıyle ödüllendiri- len bu ilk sanatçılar, mûzikçilerdir. Eski Sovyet- ler Birliği'ndeki devletin güdümlü sanatçısı kav- ramı biryana, devletin seçtiğı, arka çıktığı. ona gelecek sağladığı sanatçı anlamında verilmiş ödüllerdir. Sanatçıya aylık bağlanmıştır. Böy- lece yaratıcılığı ekmek kavgasıyla engellenme- yecektir. fstediği zaman yurtdışına gidip kon- serler verebilmesi için pasaport ve yize sonınu çözûlmûş, ayncalık kazanmıştır. Önce devlet eliyle yurtdışına eğitime gönderilmiş müzikçi- lere verilen bu unvan, ardından yurtdışında ba- şan göstermiş diğer müzikçilere de verildi. Ar- dından diğer sanat dallan, derken yurtiçinde kabul görmüş. sanatçı, derken Demirel'in son 89 kişilik seçimi ve özünden, aslından saptınlmış şekliyle devletin yeni sanatçılan oluştu. Bugün- lerde devlet sanatçılığı konusunun yeniden gün- deme gelmesi, ressam Mehmet Güleryüz'ün tek başına açtığı davanın sonuçlanmasıydı. Gü- leryüz, kararnamede teknik bir hata yakalamış- tı, böylelikle.son 89 kişinin unvanlan geri alın- malıydı. Şimdi bu 89 sanatçı da doğal olarak ve- rilen unvanın gen alınmasına tepki göstermek- te. Zaten eskisi gibi kendilerine maaş bağlan- mayan, yeşil pasaport venlnieyen sanatçılar, bu kuru.unvanı bir tek özgeçmişlerine eklemişler- di. Devletin sanatçısına sahip çıkması, onu bir nı- şanla, belgeyle dahi olsa onurlandırması güzel. lyi de hangi sanatçıyı? Nasıl bir kıstas? Yurtdı- şındaki alkışlar mı, geniş kitlenin nabzını tut- muş yerel sanatçdar mı? Nasıl bir ölçüt? Nasıl bir seçici kurul? Son yıllarda bu unvanı reddedenler arasmda çok önemlı isimler bulunmaktadır. Bu da düşün- dûrûcüdûr. Bu yazunızın kahramanı hiçbir zaman devlet sanatçısı olamanuş bir müzik öncümüz Ferid Al- nar. Devlet sanatçılığı unvanının ilk verildıği 1971 yılında dahi akil almaz bir kayırma yaşan- mış, Türk Beşleri'nden üçûne verilirken neden- se Cemal Reşit Rey ve Hasan Ferid Alnar'dan esirgenmiştir. 1981 'deki dağıümda Cemal Bey'e sıra gelmiş ve yaşamının son dört yılını devle- tin sanatçısı olarak tamamlayabilmiştir. Alnar ise 1978'de öldüğûnden hiçbir zaman devletin ödülünü alamamış ve bu ayn-gaynyı bir türlü içine sindirememiştir. Son derece alçakgönül- lü olan Alnar'ı son döneminde bunalıma götü- ren nedenlerden bınsinin de bu oiay olduğu söy- lenir. Ferid Alnar, 27 Teırnn«z 1978'de aramız- dan aynldı. BugûnJerde onu anmamıza neden olacak birbaşkaolayda, 7 Ağustos 1958'de,Brük- sel Fuan'nda yönettiği Paris Colonne Orkest- rası'nın tarihi İconseridir. Alnar, besteci, orkest- • Devlet sanatçılığı unvanının ilk verildiği 1971 yılında dahi akıl almaz bir kayırma yaşanmış, Türk Beşleri'nden üçüne verilirken nedense Cemal Reşit Rey ve Hasan Ferid Alnar'dan esirgenmiştir. 1981 'deki dağılımda Cemal Bey'e sıra gelmiş ve yaşamının son dört yılını devletin sanatçısı olarak tamamlayabilmiştir. Alnar ise 1978'de öldüğûnden hiçbir zaman devletin ödülünü alamamış ve bu ayn-gaynyı bir türlü içine sindirememiştir. DİSKOCRAFİ Ferid Alnar'ın yapıtlannı dinlemek isteyenlere bir diskografi önerelim: Kanun Koncertosu Ruhi Ayangil (kanun) / Cem Mansur / Ordea Filarmoni Yaylı Sazlar Orkestrası / Hungaroton Preiüd ve İki Dans Moskova Radyo-TV Senfoni Orkestrası / H. Şimşek / Raks Müzik Keman Pivano Sûiti'nden Scherzo Cihat Aşkın / Mehru Ensari / E. llyasoğlu'nun Zaman Içinde Müzik kitabına ek 10. CD / Yapı Kredi Yayınlan, 1994 Haik Tiirkiileri Yönetenler: Muhiddin Sadak, Cenan Akın / tstanbul Şehir Opera ve Korosu / Yapı Kredi Bankası Arşiv Serisi (Melodi). Sekiz Piyano Parçası CTmk Sûjtjnden ra şefi, kanun sanatçısı ve öğretmen olarak yıl- larca Türk müziğıne hizmet vermiş bir sanatçı- dır. 197 l'de devlet sanatçısı olması için gereken tüm özelliklere (tıpkı Cemal Reşit gibi) sahip- ti. Alnar, Istanbul'da doğmuş, geleneksel mü- zik çevrelerinde kanun çalarak yetişmiş, Edgar Manas ıle armoni çalışmış, Viyana'daki Müzik Akademisi 'nde bestecilik ve orkestra şefliği da- lında eğitim görmüş, Paris'te fılm müzikleri üs- tüne inceleme yapmıştı. 1936'da Ankara'ya ta- şınan besteci buradaki tüm müzik kurumlann- da hizmet vermiş, özellikle Ankara operasının kunıluşuna tröyök erneği'geçmiştir. Ayhan Ay— dan ile mutsuz evüliği, oğlu Aydın'ın Lond- ra'daki ölümü, son yıllannda dünyaya açılan pencerelerini bir bir kapatmasına yol açan ne- denJerdendir. . • • . Vedat Kosal, Phil. Lip Verlag Gelenekle yeninln blreşlmi Alnar deyince hemen aklımıza Kanun Kon- çertosu gelir. Özgün şekliyle bir kentet olan ya- pıt, sonradan yaylı çalgılar orkestrasına uyar- lanmıştır. tlk kez kanun gibi geleneksel bir çal- gı, Batı çalgılannın topluluğunda kullanılmış- tır. Alnar, Türk müziğinin kıvTaklığı ve klasik Batı müziğinin biçim anlayışını birleşmiştir. Belki de Türk müziğinin Batı müziği ile birle- şimi konusunda ilk kez herkesin fıkir birliğine vardığı, tartışmalann kesildiği bir yapıttır Ka- nun Koncertosu. Sanki iki kutup arasında bir sa- nat elçisi olmuş, en tutuculan bile çağdaş mü- ziğin geleneksel renklerle birleşebileceğine inandırmıştır. Hem de gelenekten ödün verme- den! AJnar, Türk Beşleri'nin diğer dört üyesi ka- dar parlamamış, alçakgönüllü bir yaşam sürdür- müştür. Çoksesli bestelerine bakacak olursak di- ğer dördü gibi zengin bir yapıt listesi de çıkmaz karşunıza. Kanun Konçertosu'ndan sonra en çok bilinen yapıtı Prelüd ve Dans yıne aksak ri- timlerin ve geleneksel makamlann renklerini ta- şır. Viyolonsel Koncertosu ise bestecinin baş- yapıtlanndan birisidir. MesutCemil bu konçer- tonun ilk seslendinsi için 1943 tarihli bir Ulus gazetesine şunları yazmıştır. "Kanunu kucağuıa aldığı zaman kısa panto- tonlu ayaklan iskemlenin üzerinden yere kadar uzanmadığı için ayaklannın attına minder ko- nur ve küçük çocuğun elindeki saz, oyuncağı zannedilirdi. Ancak atelade bir çocuğunkinden çok daha geniş alnını ve daima derin \ e uzak bir şeyler düşönen gözlerini kanunun üzerine indi- rip o vakte kadar görülmemiş bir eda ile çalma- ya başladığı zaman kaşlar hayretle kalkar ve gözkr yaşannu. Çalması bittiği zaman bu ço- cuğu kucaklayıp öpmek mi, yoksa yaşh başh bir sanatkârayapıküğıgibi eğilerek elini sıkmak mı lazıni geküği bilinmezdL Son yazdığl Viyolonsei Konçertosunu da kendisi idare ederek çaldınn- ğı zaman gene gözlerimiz yaşardı ve sahneye aü- tap onu kucaklamak, içimizden taşan bir istek oWu. (_.) Bütün temleri, melodik kuruluşu ve te- neffiis ettirdiği hava ile Türk seciyesini sadece ta- şıyan değO, hatta telkin eden bu beste, aynı za- manda bir konçerto şeklinin her bakımdan en iyi bir örneği olduğu için piyano ve kemana gö- re birazfikaracaolan vrvolonsel edebiyanna ila- ve edilen ehemmiyetli bir eserdir." Sevda ve Cenap And Müzik Vakfı tarafından 1998'de Alnar'a verilen Altın Onur Madarya- sı'ndan sonra Erdoğan Okyay'ın yazdığı bi- yografi kitabında şu satırla karşılaşıyoruz: "Di- ğer Türk Beşleri temsilcilerinden hiçbirisi gele- neksel müzDderimizden, Tûrk halkmüziğinden ya da klasik Türk sanat müziğinden gebniyor- du. (...) O, içine doğduğu ailede duyarak ve biz- zat yaparak, en iyi öğretmenleıie yetişerek, pro- fesyonelgruplanlaçalarakvenihayetyaratarak, üreterek Türk sanat müziği çevrelerinde tanın- nuş tek üyesidir Türk Beşleri'nin." Bu ilginç bir saptamadır, çünkü her zaman üre- tilen yapıtlan çağdaş müzikçilerin kıstasında ve Batı müziği kalıplan içinde tartmışızdır. Bu yapıtlann geleneksel değerleri savunanlar tara- fından nasıl karşılandığı pek gündemimize gel- mez. Alnar, geleneksel kesimin şiddetle karşı çıktığı "poBfonik müzik'' yazmayı yine gelenek- selden aldığı köklü eğitim ile onlara da kabul ettirebilmiştir. Bu nedenledir ki, bugün iki de- ğer dünyası arasında belkı de en yumuşak köp- ı%ü örmüs besteckiır. Son yıllarda Türk mü- ziğinde Ahıar'ın izinde yürümeyı, aynı bireşi- . mi getirmeyi özleyen bir akım doğmuştur. evini@boun.edu.tr . - [ Salzburg ve verona festivalleri 'Salzburg Festfvah'nin kurucusu ünlü şef, simge olarak kabul ediliyor. HerbertVon Karajan anûtyor KüMr Servisi - Gotik, Röne- sans ve Barok mimarisinin öz- gün örnekleriyle bezenmiş bir kent olan Salzburg'da 24 Tem- muz-31 Ağustos tarihleri arasın- da 'Salzburg Yaz FestivaB' ger- çekleşiyor. Salzburg Saray Kon- zertmeisterliğini yapmış büyük deha VVolfgang Ânıadeus Mo- zart'ın (1756) doğduğu kent, her yıl ağustos ayında, müzik ve tiyat- ro şölenine sahne oluyor. ilk kez 1920'de Hugo Von Hof- mannsthal'ın 'Jedermann'ımn gösterimiyle başlayan festival. bir iki yıl kesintiye uğradığı Nazı dö- nemi dışında sürekli yapılıyor. Festival kapsamında bu yıl Sa- wafiisch. Vengerov, Muti. Boulez, Gergiev, Abbado, Metha, Nor- rington ve Polliııi gibi şefleri iz- lemek mümkün. Aynca, VVagner operalannın temsil edildiği 'Salz- burg Paskalya Festivali'ni kuran, verdiği konserlerle festivali des- tekJeyen Salzburg doğumlu Her- bertVbn Karajan, şenliklenn sım- gesı olarak bu yıl da anılıyor. Adige Nehri'nin iki yakasında kurulmuş Roma ortaçağ ve Rö- nesans mimarisiyle bezeli, iki bin yıllık geçmişe sahip, 'Romeo ve Jülyet'in şehri Verona'da da 25 Haziran-3 Eylül tarihleri arasın- da 'Arena Di Verona' Festivali gerçekleş iyor. Birinci yüzyıl baş- lannda yapılan, Roma dönemin- de gladyatör dövüşleri gibi sos- yal ve kültürel etkinliklerin yer al- dığı, dünyanın üçüncü en büyük açıkhava tiyatrosu Arena, seksen yılı aşkın bir zamandır, opera, re- sital ve bale eserlerine sahne olu- yor. Yaz aylarında her akşam yak- laşık yirmi bin kişiyi konuk eden bu dev yapı, büyüleyici atmosfe- riyle özelükle opera seyircileri için kutsal bir mekân oluşruru- yor. Shakespeare'e ilham kayna- ğı olanmabedi Verona'da düzen- lenen festival kapsamında bu yıl, 'Aida', 'Nabucco', 'La Forza Del Destino' ve 'Traviata' gibi eser- lere yer veriliyor. Her iki festivale de yurtdışın- da birçok seyahat acentesi tarafın- dan turlar düzenleniyor. Türki- ye'de ise 'Detur Turizm Acente- si' istenirse festival biletlerinin rezervasyonunu da içerebilen ge- zi programlan organıze ediyor. (www.detur.com.tr) Bestecinin yapıtlan Cenevre'de 24 saat televizyondan yayımlandı Bach'ın büyük utkusu • Hem topluluğun hem de koronun tınısı kusursuzdu. Bir yandan sanatçılann söylediği aryalarla keman, flüt, Sevi Obuası (Oboe d'Amore), Flügel Horn gibi çalgılann soloları, bir yandan da şefin ortaya koyduğu Bach anlayışı, dinleyeni zaman zaman esrime noktasına vardıran güzellikler taşıyordu. ÖNDERKCTAHYAU IZMtR- Yoğun sıcak yurdumuzu ka- vuruyor; Ege cehennem gibi. "Gece Ya- na Güneşi'', ışıksız olmak koşuluyla Izmir'in sürekli konuğudur. 28 Tem- muz akşamının ateşleri içinde yanar- ken televizyonla zaman öldürüyoruz. Keten helvalanna hızla athyoruz; bir- den ekranda Yunan televizyonu ET1 be- liriyor ve J. S. Bach'ın ölümsüz müzi- ği odaya doluyor. 26 Temmuz tarihli gazetemizin bu sayfasında, 28 Temmuz sabahından baş- layarak 24 saat boyunca televizyonda Bach müziği yayımlanacağını okumuş- tum. Cenevre'de hazırlanan izlenceyi Eurovision Network 40 ülkeye ulaştıra- caktı; çünkü 28 Temmuz, büyük Bach'ın 175O'de Leipzig'de öldüğü gündü. Bu dünya olayının saygıyla anılışını izle- yen yaklaşık 600 milyon arasında yer almış oknanın heyecanını duydum. Güçlükle serinletebildiğimiz odaya, sıcağa karşın mutluluk saçan müzik, bestecinin Si Minör Missa'sıydı. Yapıt, Bach'ın 27 yıl boyunca Kantor olarak hizmet verdiği Leipzig'in ünlü St. Tho- mas Kilisesi'nde seslendiriliyordu. Sa- dece Erkekler Korosu'nu ve Gewand- haus Orkestrası'nı not edebildim, baş- ka aynntı veremıyorum; ancak mezzo soprano partisini, sesini son derece ba- şanh bir teknikle Kontra Tenor olarak kullanan bir delikanlıdan dinlediğimi- zi önemle vurgulamak isterim. Bach bu ilginç yapıtmda, yaylı çalgılara epey kalabalık bir üfleme çalgı kadrosunu eklemektedir. Izlediğimiz yorumda, hem bu topluluğun hem de koronun tı- Ölümünün 250. yılında Bach çeşhii eddnHderieanılr>or,yapıaansesie«irii}ot: nısı kusursuzdu. Bir yandan sanatçıla- nn söylediği aryalarla keman, flüt, Se- vi Obuası (Oboe d'Amore), Flügel Horn gibi çalgılann sololan, bir yandan da şe- fin ortaya koyduğu Bach anlayışı, din- leyeni zaman zaman esrime noktasına vardıran güzellikler taşıyordu. Bach'ın, 1733 tarihini taşıyan Si Mi- nör Missa'sı anlamlı bir yapıttır. Bılin- diği gibi besteci Protestandı^ ama hem Si Minör Missa ile hem de aynı türün daha küçük boyutlu örnekleriyle Kato- lik Kilisesi'nı de sanatınm kapsamı içi- ne almış, bu önemli dua törenini kulla- narak müziğindeki güzellikleri o mez- hebe bağlı olanlara da sunmak istemiş- ti. Bestecinin Si Minör Missa'sında, Pas- kalya Oratoryosu'nda, Hazret-i İsa'nın çarmıhta çektiği acılan dile getiren Pas- sionlannda ve çok sayıdaki kilise kan- tatındametinler, ya încil'in sözleridir ya da din adamlannca kaleme alınmıştır. Her iki seçenekte de yüksek düzeyde bir yazın beğenisi söz konusu değildir. Bach bu kuru metinleri araç olarak kullanır ve sanatsal etki yönünden onlan gölge- de bırakan eşsiz bir müzik yaratır. Öy- le ki onun yapıtlannda müziğin diliyle anlatılan Tann, hangi dinden olursa ol- sun bütün insanlanndu-. Müzik evren- sel bir seslenişle gönüllere umutve ışık saçar. Şimdi dünyaca selamlanryor Bach, insancıl temele dayanan böy- le bir dinsel yaklaşım ve müziğindeki yüksek düzey gibi nedenlerle 19'uncu yüzyılın ortalanna dek anlaşılamadı ve çok az çalındı. Öyle ki Ingiliz piyanist ve müzikbilimci Tovey, Beethoven'ın bile Bach hakkında çok az şey bildiği- ni, 20'nci yüzyıl gençlerinin ondaki Bach bilgisini birkilise papazından ko- layca alabileceğini söyler. 1850'de Al- manya'da kurulan "Bacfa Demeği" (Bach Geselschaft), yapıtlannm tümünü bas- tırdı ve besteci sık sık seslendirilmeye başlandı; ama yine de onun gerçek kirn- liği ile ancak 20'nci yüzyılda değerlen- dirilebildiğine inanıyorum. Günümüzde Bach, her yerde seslen- dirihnektedir. Müzik okullannda, kon- servatuvarlarda hocalar öğrencilerine onu belletiyor. Barok müziği incelenir- ken herkesten önce onun yapıtlan ör- nek alınıyor. O artık gönüllere girmiş- tir; ama 28 Temmuz günü televizyon iz- leyen milyonlann saygısı ve sevgisi eş- siz bir utkudur. Öldüğünde eşi Anna Magdalena Bach, yoksulluk yüzünden onun bıraktığı notalan hurda kâğıt ola- rak satmıştı. Böylesine ilgiden uzak bir müzikçi konumundan 250 yıl içinde sıynlıp dünyaca selamlanan bir müzik adamı olarak tarih yazmak büyük bir erinçtir. Ölümünün 250. yılında dünya, Bach'ı çeşitli yönleriyle anlamaya çalışıyor ve bestecinin yapıtlannı sürekli seslendi- riyor. Geride bıraktığımız tstanbul ve Iz- mir festivallerinde de Bach çalındı. Ne var ki bunu yapanlaryabancılardı. Asıl istenen, bizim sanatçılanmızla yazarla- nmızın da dünya yüzündeki anmalara katılmasıdır. Bu açıdan içinde bulundu- ğumuz durum, tıpkı Izmir'in sıcağı gi- bidir; şimdilik yaprak kıpırdamıyor. Mark Knopfier'dan yeni albüm • Kültür Servisi - Dire Straits grubunun efsanevi gitansti Mark Knopfler. yeni bir albüm çücanyor. Dire Straits grubunun dağdmasından sonra solo çalışmalara ağırlık veren pop müziğinin önemli gitaristlerinden Knopfler'uı yeni single'ı' What It Is' önümüzdeki günlerde radyolarda çalınacak. 'Sailing to Philadelphia' admı taşıyan albüm ise 25 Eylül'de müzik marketlerde satışa çıkacak. Knopfler, bu albümünde Van Morrison ve James Taylor gibi önemli isimlerle çalıştı. Behoman, Mastpoianni'nâı kızı olduğunu iddia ediyor H Kültür Servisi - Onlü Italyan oyuncu Marcello Mastroianni'nin gayri meşru bir kızı olduğu iddialan ortaya atıldı. 44 yaşmdaki tsrailli Yehudit Behoman, annesi lulia ile Mastroianni'nin Sicilya'da geçirdiği bir günün ürünü olduğundan emin. Behoman'ın annesi lulia da oyuncu ile 1951 yılında Catania'da tanıştıklarını ve bir ilişki yaşadıklannı doğruluyor. Oyuncunun avukatı Giovanna Cau ise bu iddialan reddederek Mastroianni'nin, hayatındaki hiçbir gerçeği saklamadığuıı ve yaptığı bütün hatalan kabul ettiğini söylüyor. Cau, boşanmış ev kadını Behoman'ın bu kadar süre bu sırn gizleyıp şu anda ortaya çıkarmasına da dıkkat çekiyor. Tuttuğu iki avukatla birlikte, iddiasını kanıtlamak için doküman toplamakla uğraşan Behoman ise para ile ilgilenmediğini, sadece babasımn soyadnıı almaktan gurur duyacağını ifade ediyor. Rene Blocktan Joseph Beuys incetemesi • Kültür Servisi - Uluslararası bienallerin küratörü Rene Block, bu yılki Sydney Bienali'nde Beuys incelemesiyle yer alıyor. Block, sanatçının 1964- 1979 yıllan arasında gerçekleştirdiği tüm işlerini kâpsayan-'"' 1 <>^'>^ çahşmasında ' konserler, performanslar ve çeşitli konferanslar aracıhğı ile yaşadığı zamanın marjinal sanatçısı Joseph Beuys'ü anlatmaya çalışıyor. Block, 1985 Hamburg Bienali, 1990 Sydney Bienali'nin yanı sıra 1995 Istanbul Bienali küratörlüklerini de yapmıştı. Latit Demirci'den Müenyum 2000 • Kültür Servisi - Gırgır geleneğinden gelen Latif Demirci'nin yarattığı karakter Press Bey, son albümü 'Milenyum 2000'de Türkiye manzaralan çiziyor. Seçtiği karakterlerle birlikte Demirci'nin çizgisi, Türk medyasuıın bir özeleştirisi aynı zamanda. Basını, özellikle de magazin basınmı, depremın günlük yaşamdaki yankılanm, tatil anlayışımızdaki çarpıklıklan, ev içi yaşamı, iç ve dış politik gelişmeleri ironik açıdan gözler önüne seren albüm, gülümsetirken düşündürme misyonunu da gerçekleştiriyor. Jimi Hendrfr'in toplama aftümü B Kültür Servisi - Efsanevi rock gitaristi Jimi Hendrbc'in toplama albümü 21 Ağustos'ta piyasaya çıkıyor. Mercury-Universal Plakçılık tarafından hazırlanan çalışma, dört diskten oluşuyor. 'The Jimi Hendrix Experience' adıyla çıkan albüm, sanatçının daha önce hiç bilinmeyen ve ortaya çıkanhnamış parçalanyla arnk bir klasik haline gelmiş 'Hey Joe'nun 18 Ekim 1966'da Olympia Müzikholü'nde kaydedilmiş bir versiyonuna da yer veriyor. Andy VVanhol Müzesi'nde Jean Cocteau sergîsi • Kültür Servisi - Amerika'nın Pensilvanya eyaletinde bulunan Andy Warhol Müzesi'nde Jean Cocteau Sergisi açıldı. 20. yüzyıl sanatının fenomenlerinden biri olan ve 'pop art'ın babası sayılan Andy Warhol Müzesi'nde, video, resim, poster, performans gibi çok çeşitli işler bir araya getirilmiş. Müze, bu sergiyle yüzyılm ortalannda Fransız modernizminin erken döneminin en belirgin örneklerinden olan Cocteau ile Warhol'u yan yana getinyor. Warhol'u etkileyen en önemli kişilerden biri olan Cocteau'nun tüm sanatsal işleri sergide yıl sonuna kadar izlenebilecek. BUGUN • CEMİL TOPUZLU AÇIKHAVA TtYATROSü'nda geleneksel Açıkhava Konserleri kapsamında bu akşam saat 21 .OO'de Candan Erçetin bir konser verecek. (481 63 00)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear