25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 2000 PERŞEMBE 8 HABERLEREV DEVAMI Zonguldak Yurttayağışbeklen- miyor. Yurdun ku- zeydoğu kesimferi parçalı bulutiu, öte- ki yerier az buluttu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı bütün yurtta 2-4 derece ar- tacak. Rüzgârkuzey ve batı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. DIS MERKEZLE Oslo Helsinki Stockfıolm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Y Y Y Y Y Y Y Y 20 18 20 23 20 20 24 20 Beriin Y 27 PB 26 Madrid A 34 Viyana Y 26 Belgrad A 30 Sofya A 32 Roma A 30 Atina A 36 Münih Y 27 Zürih Y 25 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire Y A A Y A Y A A 28 38 30 36 30 31 32 36 A 42 Moskova Taşkent Tahran 0Aç.k Buluttu k Çok bulutiu . Yağmüfiu \MM? Kariı Gok gunjltülü GüNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada Başta Başbakan Ecevit; "Böyle bir karamame- den haberim yok" diyor. Içeriğine göz atınca kararnameyi hazırlayan ba- kanlık olarak öne çıkan içişleri'nden sorumlu Sa- dettin Tantan ise "Bizim öyle bir hazırtığımız yok" demekle yetiniyor. Bir Başbakan'ın, bir Bakan'ın "yok" demesine karşın; "memurlara yargısız infaz" başlığı altında kanun hükmünde kararnamenin tam metni, en azından geniş özeti basında yer alıyor. Başbakan Ecevit; böyle bir KHK'nin hazırlandı- ğını ya da varlığını, yokluğunu bir zahmet araştır- mıyor. Tabii gürültü giderek büyüyor. Fazilet ile dinci yayınlar "demokrasiadına"çığ- lıkçığlığa. örneğin; FP'nin yayın organı gözüyle bakılan Milli Gazete'de kararnameyi tanımlayan başlıkze- hir zemberek: "Giyotin gibil Başlığı giyotin gibi ifadeler süslüyon "Ana gündemin demokrasi olduğu birdönem- de hükümet memurlara zulüm için karamame çı- kanyor. Yeni kararnameyle bir memurun kaderi bir kişinin iki dudağı arasına sıkıştınlıyor". 9.6.1930 tarihli 1700 sayılı Dahiliye Memurlan Kanunu'nun 23. maddesinde değişiklik öngören KHK'nin amacı irtica ile mücadele. KHK ile "yıkıcı ve bölücü veya cumhuriyetin te- mel niteliklerinden herhangi birini değiştirmeye yönelik eylem ve faaliyette bulunmak kamu göre- vinden men cezası gerektirecek". Ama asıl gürültü koparan, yargısız infaz çığlıkla- nna neden olan hüküm, daha sonra geliyor "Bir kamu görevlisinin bu cezaya çarptınlması için; ikimüfettiş raporu doğrultusunda iki sicil ami- rinin raporu ve bakan onayı yeterti" olacak. Hükümetin varlığını kabul ya da reddetmediği kararnamenin hangi gereksinimin ürünü olduğu saptanamıyor. Ne ki; REFAHYOL hükümeti zamanında devlet memurtarı arasında ve özellikle poliste irtica akımla- nna kapılanlann büyük sayıda olduğu öne sürüldü. Hatta devleti içinden ele geçirmeye yönelen bu türden kişileri mevcut yasalarla tasfiye etme ola- nağının bulunmadığına ilişkin bilgiler de alındı. Bu bilgilere dayanarak bir varsayımda bulun- mak olanaklı. Hükümet; yasal boşluğu ortadan kaldırarak ka- mu görevinde, özellikle polisteki irtica heveslileri- ni tasfiye edebilmek amacıyla böyle bir hazırtık mı başlattı acaba? İki yoldan biri Kuşkusuz; irtica hareketlerine karşı alınacak her türlü önlemin demokratik ilkelere uygun olması başta gelen koşul. Uç ortak arasında böyle bir girişimin olabiliriiği üzerinde tutarlı denitebilecek birliktelik görülmüyor. örneğin; 28 Şubat'ın 18 Nisan'da oy yitirmele- rine yol açtığını söyleyen ANAP lideri Mesut Yıl- maz'ın demokratik kurallara uygun olsa bile böy- te bir KHK'ye karşı çıkacağı söyleniyor. llımlı dinciçevreler, "Türkiye Avrupa'ya değil, fa- şizme gidiyor" diye yaygara koparıyor. Hükümet suskun. Hükümet pek çok sorunda olduğu gibi, bu konuda da uyumdan yoksun. Hükümetin önünde iki yol var. Hükümet yol ay- nmında. Ya "yargısız infaz yasasının" gündemde olma- dığını "resmen" açıklayarak giderek genişleyen tartışmalann önünü kesecek. Ya da devletin geleceği açısından bu yasaya ne- den gereksindiğini KHK'yi kamuoyuna duyurarak resmileştirecek. İki yoldan birini yeğlemezse; hükümet, tartışma- ya açtığı, ne çare bir türlü başanlı sonuçlara bağ- layamadığı sorunlara bir yenisini ekleyecek. Meğer hükümet 3. bir yol bulmuş: Yalan ifadelerle medyayı uyutmak ve kanun hük- mündeki kararnameyle ilgili işlemi gizlice yürüt- mek! Cumhuriyet bürosuna dün gece geç vakitte yan- sıyan haber; kararnamede bakan imzalannın ta- mamlandığını gösteriyor. Hükümetin günlerdir sahnelediği komedide son perde işte böyle iniyor. Memuriyetten ihroç koktylaştırüiyor ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Kamu çahşanlannın iki sicil amirinin raporu ve ba- kan onayıyla memuri- yetten ihracını öngören kanun hükmünde karar- name için Bakanlar Ku- rulu üyelerinin imzalan tamamlandı. 28 Şubat sürecinin ar- dından irtica ve bölücü- lükle mücadele gerek- çesiyle TBMM'ye sevk edilen, komisyonlarda ANAP, FPveMHP'nin engellemesi nedeniyle bekleyen tasannın ka- ramame olarak çıkanl- ması için imzaların ta- mamlandığı öğrenildi. Tasannın TBMM ko- misyonlarında görüşül- düğü sırada hükümet ortaklan arasında yaşa- nan sorun Bakanlar Ku- rulu'nda aşılırken imza- lann dün tamamlandıgı kaydedildi. TBMM ko- misyonlannda tasarıya tepki gösteren MHP ve ANAP'lı bakanların, parti tabanlanndan ge- lecek tepki nedeniyle bu konuda basına açıklama yapmaktan kaçındıklan dile getirildi. Kararnameye göre "Yıkıcı ve bölücü veya cumhuriyetin temel ni- teliklerinden herhangi birini değiştirmeye yÖ- nelik eylem ve faaliyette bulunmak" kamu göre- vinden men cezası ge- rektirecek bunun iki müfettiş raporu doğrul- tusunda iki sicil amiri- nin raporu ve bakan onayı yeterli olacak. Meslekten bu yöntemle çıkanlanlann kamu ku- rum ve kuruluşlan, ye- rel yönetimler üe bunla- nn sermayesinin yüzde 50'sinden fazlasına sa- hip olduğu kurum ve kuruluşlarda görev al- malan daengellenecek. Hükümet, basına yansımasımn ardından böyle bir karamame ol- madığını açıklamıştı. tçişleri Bakanı Sadettin Tantan, bakanhğına at- fen yazılan haberlerin doğru olmadığını ileri sürmüştü. Hayal tacirinin soıııı • Baştarafi I. Sayfada matvartağına tedbirter ko- nulmuş, bankalara, Jet- Pa'ya ödeme yapdmama- sı konusunda talimatlar verilmistir.Kara para ola- rak değerlendirüen para, ashnda Avrupa ülkelerİD- den getirilip Türk ekono- nıisine kazandınlnuş pa- ralannr." Bu tedbirlerin Avru- pa'daki şirketleri olumsuz yönde etkilediği ileri sü- rülen mektupta, para kap- tıranlan şoke eden açık- lama devam ediyor: "Busebepleherseyden önce yılbaşında durduru- lan geri ödemeier, şirketin kendisini topariamasına kadar, ki çok uzun bir sü- re alabilir, yapılmayacak- ör.DoğaJ olarak buşartiar altında kâr payı ödemesi de mümkfin değüdir. Maddi durumu sıkışık olan ortaldannuz haİdı olarak kendilerine ödeme yapılması için ısrar et- mektedirier. Şirket bir banka olmadığı için gelen paralan yatuımlara yön- lendirerek değertendir- miştir. Şunun kesinUlde ortaklanmızca bilinmesi gerekmektedir ki, şirkette herhangi bir naldtmevcut değildir. Yönetimimiz masraflan lasma karan ahnışbr. Bu bağlamda KasseJ, Bremen ve Bkk- feld bürolanmız kapatü- nuşür. Bremen bürosuna bağh ortaklanmızın iş- lemleri bundan sonra Hamburgbürosu tarafin- dan, BielefeM ve Kassel bürosuna bağh ortaklan- mızın işlemleri de Dort- mund bürosu tarafindan yapıiacakür. Sizlere, ka- paülacak diğer bürolar hakkında da gerekti haber ulaşbnlacaknr." Öte yan- dan Almanya'da ve Avru- pa'da para kaptıranlann giderek yoğunlaşan tep- kisinin önüne geçmek için bu ülkelerde hayali şirketlerin kumlacağı va- adiyle, "Bu şirketiere or- taklanmtzınsahipçıkına- sını bekliyonız. Daha abo- neohnamışlarsaaboDeol- maya davet ediyonız" de- niliyor. Jet-Pa'nın Almanya'da hiçbir zaman yatınm ya- pıp para kazanan şirketle- ri olmadı; çantayla cami- lerden para toplayan tero- silcileri, bu temsilcileri örgütleyen bürolan oldu. Sözde "belal kazanc" adı altında, 1500-2000 ara- sındakı temsilcinin yüzde 60'ının Milli Görüşçü, yüzde 40'ının Nurcu, Fet- hullahçı olduğu ortaya çıkmıştı. Bunlar da vurgundan paylanna düşeni aldılar. Almanya'dan Danünar- ka'ya, Hollanda'dan Bel- çika'dan Fransa'ya, mgil- tere'den Avusturya'ya ka- dar, dini kullanarak işe besmele ile başlayan cid- di bir para toplama ağı oluşturulmuştu. Dortmund Bölge Koor- dinatörü Kazun Sever (Nurcu) Almanya'nın Kuzey Ren Westfalya Eyaleti'nden Isveç'e ka- darsorumluydu. Stuttgart Bölge Koordinatörü Me- sut Kundakçı (Fethullah- çı) Doğu Almanya'dan Avusturya'ya kadar olan bölgenın gelirlerinin tek sorumJusuydu. Jet-Pa'nın ilk kurulu- şunda Milli Görüş'ün es- ki Hollajıda bölge başka- nı olan Ömer Baler Avru- pa Genel Koordinatörlü- ğü'ne getirilmişti. Cumhuriyet bunlan ilk dile getiren, Jet-Pa olayı- nı aynntılanyla anlatan gazete oldu. Konuştuğumuz Al- manya'da görevli bir ban- kacı, bugünkü sonu 1998 'de görerek şöyle de- ğerlendiriyordu: "Şirke- tin kâr dağıtabilmesi için ara bilançoyapması gere- kiyor. Bu kâr neye göre tespit edilivor. Yaöran çok para kazanabilir ama bü- yük riski var. Şirket iflas etse şirket üzerinden hiç- bir şey ahnamaz. Ortakh- ğm hiçbir garantisi yok. Jet-Pa kâr payı adı alnnda faiz alıyor. Kâr payı ola- bihnesi için bir şirketin kâr yapması lazun. Kâr payını garanti etmiyorlar. Ne çıkarsa bahtma. Topla- nan paralar Türkiye'ye gidiyor. Avrupa'dan para ghrneseJet-Pa Türkiye'de personefinin maaşım öde- yemez. Hovardaca para harayorlar." Stuttgart yakınlannda Asperg kasabası ve yöre- sinde Jet-Pa mağdurlan- nın sayısımn hayli kala- Futbolcuları da reklam için kuUandı • Baştarafi 1. Sayfada adres de yine Jet-Pa oldu. G.Saray'dan Alp, Beşiktaş'tan Erkan, Bolu'dan Tacetnn'i transfer etti. 3. lig- de mücadele ederken çok güçlü bir kad- ro kuran Yeşil-Sanlı ekip, ardından 2. lı- ge çıkü. Siirt Jet-Pa, en büyük adırnım ise Istanbulspor'la bağlannı koparan Sergen Yalçm'ı renklerine bağlayarak attı. lstanbulspor'a 5.6 milyon dolar .ödeyenJet-Pa, buoyuncuyuönce F.Bah- çe, ardından da G.Saray'a kiraladı. Jet- Pa, bir sonraki yıl Beşiktaslı Alpay, ar- dından da Siyah-Beyazh ekibin milii futbolcusu Oktayı renklerine bağladı. Bonservisleri Siirt Jetpaspor'da gözü- ken 3 oyuncunun bir kez bile Yeşil-Sa- nlı formayı gıymemesi ise spor dünya- sı tarafindan, "Transferfer kâr verekbın amaçh" diye yorumlandı. Lig ve kupa maçlannın en sıkışık döneminde bile "tmza" adlı henüz hayal ürünü olan oto- mobilin tanıtım kampanyalanna katıian 3 futbolcu, formasını giydikleri kıüüp- lerden de "tophunu kandınfaJdan" ge- rekçesiyle tepki gördüler. Jet-Pa'nın ftrtbol dünyasmdaki bir başka adımı ise özellikle anonim şirket yapısındaki kulüplerie yapmak istediği ortaklıktı. Antalyaspor Anonim Şirke- ti'nden yüzde 33'lük hisse alan Jet-Pa Başkanı FaddAkgündüz, (yüzde 30 Fa- dıl Akgündüz, yüzde 3 Tanju Çolak) bu kulübe forma reklamı da verdi. 70 mil- yarlık bu rekiamın parasını bugüne ka- dar ödemeyen Akgündüz, AŞ'ye de his- selerden dolayı 30 milyar borçlu durum- da. Bursaspor Kulübü ile de reklam an- laşması yapan ancak Yesil-Beyazlı ku- lübe borçlannı ödemeyen Jet-Pa, Fener- bahçe, Göztepe ve birçok2. Üg kulübü- ne forma reklamı verdi. balık olduğu belirtiliyor. Sıvaslı Ziva kahraman ve eşi Yasemin bunlardan biri. İki yıllığına 50 bin mark vermişler, ama va- desi dolduğu halde alamı- yorlar. Vaat edilen kâr payı da yılbaşından beri verilmi- yor. Avukata vermişler, bir grup oluşturup mah- kemeye gitmeye hazırla- myorlar. Jet-Pa yönetici- leri baskı yaparak basına bilgi vermelerine karşı çı- kıyor. Yasemin Kahraman'm söylediğine göre evlerine telefon eden temsilci, "Neden düşmana bilgive- riyorsumız? Allah kann- da zor hesap verirsiniz. Müslümanlığın adını kö- tülüyorsunuz" diyor. Yasemin Kahraman, "Siz nasıl vereceksiniz" deyince buna yamt alamı- yor. Yasemin Hanım karar- lı, kimseden korkusu ol- madığmı belirterek "Eli- mizden geleni yapmak, bunlann ne mal olduğu- nu anlatmakistiyoruz. Bu bizim için onur davası ol- du" diyor ve gazetemize şu açıklamayı yapıyor: "Bunlar her kesimden gü- veniür kişileri seçip cema- atlerin içine sakhlar. Dini duygularla bize vanaşûlar. Dini kullanmasalar tam- madıgınıı/insanlara naal para verirdik. Bunlar Al- lab'tan da korkmuyorlar. Islamiyeti yaşayan biri- yim. Kuran'ı yaşamaya çalışryorum. Bu olaylar nedeniyle tüm cami kesi- miyle iüşkilerimi kestim. Onlardan soğudum. Jsla- mı bilmesey dim ondan da soğuvacaktım. Ama Al- lab'a inancım var. Bun- dan sonra peygamber gel- se para kapnrmam!.." Bflerek ölüme uçtu• Baştarafi 1. Sayfada yolcu ve 9 mürettebatın yanı sıra bir bölümü yanan oteldeki 4 kişi de öhnüştü. Başsavcı Yardımcısı Elisabeth Senot, basına yaptığı açıklamada, uçağın kara kutularmın incelendi- ğini ve edinilen bilgilere göre, kal- kış izni verildikten 56 saniye son- ra, uçağın pilotunun havalanmak üzereyken sol motorlanndan biri- nın anzalandığnn kuleye bildirdı- ğını, ancak uçağın hızının çok faz- la olması nedeniyle fren yapama- dığmı ve havalanmak zorunda kal- dığını bildirdi. Başsavcı Yardnncı- sı, bunun hemen ardından kule gö- revlilerinin pilota sol motorun yanmaya başladığını bildirdikle- rini söyledi. Fransız Havayolla- n'nın Sözcüsü François Brousse da uçağın kalkışından önce 2 nu- maralı sol motoruna pılotun iste- ği üzerine teknisyenler tarafindan bakım yapıldığını söyledi. Brous- se, bakîm yüzünden uçağın rötar- h kalktığını belirtti. Havacılık uz- manlan da kalkıştan hemen sonra sol motorunun alev aldığı görülen uçağın motor anzası yüzünden düştüğünübelirönişlerdi. Uzman- lar, motorda birpatlama olduğunu ve bu patlama sonucu çıkan yan- gının da uçağın yakıt deposunun infılak etmesine yol açtığnu dü- şündüklerini bildirmişlerdi. Uçağın enkazmın 30 metre ya- nçapında bir alana yayıldığı, ce- setlerin tamamen kömür olduğu ve parçalandığı belirtiliyor Dün enkazdan 81 ceset çıkanldı. Önce- ki gün öldüğü açıklanan ve Hotel- lisimo otelinde kalan Ingiliz öğ- renci Alice Brooking'ın uçak düş- tüğu anda birinci kattaki odasının penceresinden atlayarak hafif ya- ralı olarak kurtulmayı başardığı öğrenildi. Kazadaölenlerinçoğu- nun Nevv York'tan başlayan bir ge- mi gezisine katılacak Aunan yol- cular olması nedeniyle Alman Fe- deral Uçak Kazalan Araştırma Dairesi'nden iki uzman da Fran- sa'ya gitti. Uzmanlar, uçağuı dü- şüş nedenini araştıran ekipte göz- lemci olarak yer alacak. Kazada ölen Alman yolculann aileleri de Charles de Gaulle Havaalanı'na geldiler. Almanya'nm Hannover kentinde süren Expo-2000 Fu- an'nda dün ölenlerin anısına bir ayin düzenlendi. Ayine Başbakan Gerhard Schröder ve tüm bakan- lar kurulu üyeleri katıldı. Almanya Dışişleri Bakanlığı, uçakta ölenlerle ilgili olarak ay- nntılı olmayan bir liste yayımladı. Bakanlık 99 yolcudan 49'un- un kadın, 47'sinin erkek olduğunu, yolcular arasında 3 de çocuk bu- lunduğunu belirtti. Uçakta 2 Da- nımarkalı, 1 Avusturyalı, 1 de ABD'li bulunuyordu. 9 kişilik mürettebatın tamamının Fransız olduğu açıklandı. Öte yandan, Fransa Ulaştırma Bakanı Jean- Claude Gayssot, Air France'a ait Concorde uçağının düşmesinden sonra kaza nedeni ortaya çıkanla- na kadar Concorde uçuşlannın as- kıya almdığını bildirdi. Gayssot, uçağın düşüş nedenınin anlaşılma- smın 2-3 gün sürebileceğini, ye- terli bilgi alınmaması durumunda uçaklann motorlannın incelene- ceğini söyledi. Ingiliz Havayolla- n ise Concorde uçuşlannın sürdü- ğunü bildirdi. Londra-New York seferi dün yapıldı. Londra-Nevv York seferlerinin süreceğini sÖyle- yen havayollan sözcüsü, "Uçak- lannnza güvenîyoruz'' dedi. Çevreciler direndi, kazandı • Baştarafi 1. Sayfada sında çok etkili olan Baş- bakan Ecevit'in bu açık- lamayı, rüzgâr enerjisin- de örnek ülke olan Dani- marka'yı ziyaretinin ar- dından yapmasuıın dikkat çekici olduğunu söyledi. Nejat Yavaşoğullan ise karann nükleer lobinin suratmda bir tokat gibi patladığım söyledi. Rojin de "Muthıyum, mücade- leter ooşa gHmedi" dedi. Nükleer lobinin Türki- ye'yi nükleer tuzağa dü- şürmeyi başaramadığım belirten Greenpeace Akde- niz Enerji Kampanyası So- rumlusu Melda Keskin, TEAŞ'ın, nükleer enerji ve fosıl yakıtlara dayab plan- lannı, enerji veriinliliği ve yenilenebilir enerji kay- naklannın kullanımına yö- nelik olarak değiştirecek acil çahşmalara başlanma- sı gerektiğini bildirdi. Bu karann para hırsıyla ülkeyi ve dünyayı bir rad- yasyon cehennemine çe- virmek için lobi faaliyetle- ri yürüten çokuluslu nükle- er tekeller ve yerli işbirlik- çilerine vurulmuş bir dar- be olduğunu belirten Sela- mi Yümaz, "Nükkersant- rala muhalefet edenJere 'geri zekâh" diyen MHPTi Ulaşnrma BakanıEnis Ök- süz'e, 'Beni Allah'tan baş- ka kımse durduramaz' di- yen Enerji BakanıCumhur Ersümer'eimafediyoruın'' dedi. Başta Cumhur Ersü- mer olmak üzere bu itham- larda bulunan tüm yetkili- leri istifaya daveteden Yıl- maz, karan, 30 yıldır mü- cadele veren başta Elekt- rik Mühendisleri Oda- sı'nın, diğer meslek örgüt- lerinin, sendikalann, cevre örgütlerinin, aydınlann, sa- natçılann ve özellikle Ak- kuyu köylülerinin bir zafe- ri olarak nıtelendırdi. Bu karann dışa bağımh enerji politikalannı ve enerjide özelleştirme uy- gulamalanna karşı sürdü- rülen mücadeleyi teşvik edeceğini vurgulayan Yıl- maz, mücadelenın dünya- daki son nükleer santral kapanıncaya kadar sürece- ğini söyledi. Yılmaz, 5 Ağustos'ta Akkuyu'da ya- pılacak geleneksel şenh'ğin zafer kutlaması olacağını bildirdi. Makina Mühen- disleri Odası Istanbul Şu- be'si Başkanı Üzeyir Ulu- dağ ise hükümetin geri adım atmasına karşın fir- sat bulunca nükleer enerji- yi tekrar gündeme getire- ceğini vurguladı. Uludağ, bu karann sü- rekli olmasını istedi. tnsan Haklan Derneği Çevre Komisyonu sorumlusu Şa- ban Dayanan, bu karann Türkiye nükleer tuzağa düşmedi Nükleer santtala karşı Boğaz Köprü- sü'nde eylem yapan Greenpeace üyele- rine karşı "Beni ABahtan başka kûnse darduramaz*' diyenEnerji veTabii Kay- naklar Bakanı Cumbnr Ersümer'i, hü- kümet durdurdu. İlk yarırnn tutan 4-5 mıryar dolarakadar çıkan, en az 8-10 yıl sonra üretime geçebilen, hantal, pahalı, tehlikeli ve dünyanın terk ettiği nükleer santral ile ilgili rasyonel bir karar alan hükümet, Ersümer'in "nhrevireferan»- nı" dikkate almadı. Hazine'nm garanti vermemesine, enerji sektörüne yatmm yapan bazı işadamlannın bile akılcı bul- mamasına karşın Ersümer'in ısrarlı tu- tumu için, "ülkeyi nükleermaceraya sü- rüklüyor'' yorumu yapılmıştı. Türki- ye'de nükleer santral yapımının "tekuik değil siyasi bir tercih" olduğunu ısrarla söyleyen nükleerenerji mühendisi Prof. Tolga Yannan, proje için, "el parasıyla nüideer gerdeğe gnrryorlar" demişti. ahnmasında sivil toplum örgütlerinin etkisinin bü- yük olduğunu belirterek "Hükümet, nükleer enerji- den tamamen vazgeçroedi Ashnda bu karar'Demok- lesin kılıcı' gibi Türki- ye'nin başında duracak. Hâlâ nükleer santral riski ile karşı karşrya>iz, geçki iptalkr çözüm değüdir" diye konuştu. Çağdaş Ya- şamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan da nükleer enerjinin zararlı olduğunu toplumun siyasetçilerden daha önce fark ettiğini ifa- deetti. Bu arada nükleer sant- rallan protesto etmek amacıyla Taksim Meyda- nı'nda izinsiz gösteri yap- tıklan iddia edilen çevre- ci örgüt üyesi 45 kişinin, 2'şer yıla kadar hapis ce- zası istemiyle yargüan- masına dün Beyoğlu 6. Asliye Ceza Mahkeme- si'nde devam edildi. Du- ruşma, dosyadaki eksik- liklerin giderilmesi ama- cıyla ertelendi. G Ü N D E M ML STAFA BALBAY • Baştarafi 1. Styfada yor. Anadolu ile taritii yan yana getirince, insanın ak- lına ilk yazının başlığı geliyor. Bilinen 35 uygarlığa beşiklik etmiş, 3 binin üzerinde antik kenti cağımı- za taşımış Anadolu'da, sadece zaman değil, tarih de akar. Insanlığın avcılıktan tanma geçişi, bugünkü kav- ramlarla anlatılması güç bir devrim. Avlanarak beslenen toplumda, bir insanın geçi- mi için, 20 kilometrekareye gereksinimi vardı. In- sanoğlu sonraki devrimleri başaramamış olsaydı, yeryüzü sadece 30 milyon insanı besleyebilirdi. Tanmın gelişimi ile 20 kilometrekarelik alan, 6-8 bin kişinin yaşamını sürdürmesine yetmeye başladı. Tanm için en elverişli yerier, mevsimlik yağmur alan, sürülüp işlenebilen bozkıriardı. Milat'tan ön- ce 4 bin yılından ıtibaren, "bozkır uygariıklan" ta- rih sahnesindeki yerini aldı. Anadolu, bu uygarlık- lann en canlı geçtiği coğrafyalann başında geliyor. Coğrafya biliminde şöyle bir tanım yer alıyor: Mutlu ülkeler, mutsuz ülkeler! Anadolu birinci bölümde yer alıyor. Doğabilimciler, her ülkenin bitki örtüsünü, ora- da kendiliğinden yetişen bitki türlerinin kurduklan birlikter diye tanımlar. Anadolu'nun burada da hak- kını yememek gerekir. İlk akla gelenleri sıralarsak incirin, kirazın, sedirin anayurdu Anadolu. Akdeniz ikliminin öteki adı, zeytin iklimidir. Zey- tin Akdeniz'e bizim kapılarımızdan geçti... Anadolu'nun biradı da "ç/narü//ces/"dir. Halikar- nas Balıkçısı'nın deyimiyle, çınar, boyunu posu- nu Anadolu'da alır. Anadolu'nun tarihsel zenginliklerine ilişkin, bilin- cimizi daha ileri götümnek gerekiyor... Mısır, bugün tarihsel zenginliklerini, sadece tu- rizme değil, edebiyata da taşımayı başardı. Ram- ses'ten Tutankamon'a. antik Mısır'ın bilinen isim- lerini bugünün kahramanları haline getirdi. Ne gü- zel! Oysa Anadolu'da bugüne taşınabilecek, işle- meye değer, o kadar çok olay ve kişi var ki... Su kaynaklanmızı iyi kullanamayışımızı ne acı hicvet- mişiz: Su akar Türk bakar. Bu tekerlemeyi, "Tarih akar Türk bakar" diye de yineleyebiliriz. Birölçüde uyandırmaya başladığımız tarih bilin- cininyanına, "Anadolu doğasının" bilincini deek- lemeliyiz. Öteki coğrafyalaria paylaştığımız binlerce çeşi- din yanında, sadece Anadolu'da yetişen 4 bin brt- ki türü var. Bunlardan birinin kaybı da öteki uygar- lık kazanımlanndan birinin kaybıyla eşdeğerdir. Bir süre izin a Sadedegelirsek... Anadolu ırmağından bir tas alıp, sütuna dökme- mizin, bir başka deyimle, Anadolu'dan başlığı iş- lemeli küçük bir sütun sunmamızın nedeni şu: Bir süre izin! Hoştur söylemesi, 80 kadar ülke dolaştım. Her birini ister istemez Anadolu'yla karşılaştırdım. Bu kez de kilometresel uzaklık yerine, zamansal derinlik planlayıp Anadolu'yu yeryüzüyle karşılaş- tırsam diyorum... Anadolu'yu çocukluğumda babamla dolaştım, meslekte görevimle... Bu kez de kendimle dolaş- sam diyorum. Yola çıkmadan önce, Anadolu coğrafyasına, uy- garlıklanna ilişkin, zengin kaynakların arasında ge- zindim. 100 kadar da Anadolu şiirinin. Şiirlerin her biri birbirinden güzel. Yola, Ahmet Muhip Dıra- nas'ın "Step" şiirinin son mısrasıyla çıkalım: Ah, sonsuz Anadolum sen! Sen, sen, sen hep! balbay@cumhuriyet.com.tr Projenin iptali DSP'lüeri sevindirdi ANKARA (Cumhuri- yetBürosu)- Hükümetin 25 yıldır tartışılan nükle- er santral projesini iptal etmesi, Akkuyu santrah- na karşı mücadele eden DSP'li milletvekillerini sevindirdi. DSP Tekir- dağMilletvekili Bayram FıratDayanıklı. "V'atan- sever siyasetçiler, büyük vegüçlü lobilere yenilme- di Gelecek nesiîler, baş- bakanımız Bülent Ece- vit'eşükran du\acaknr" dedi. DSP İstanbul Mil- letvekili Zafer Gülerde iptal karannı "cumhuri- yet tarihinde enerji sek- töründe alınan en isabet- ü karar" diye niteledi. Akkuyu nükleer sant- ralı ihalesi DSP grubun- da da sık sık tartışma ya- ratmıştı. Tekirdağ Mil- letvekili Bayram Fırat Dayanıkh ile îstanbul Milletvekili Zafer Güler konuyu grup toplantıla- nna taşıyarak "santrala karşı çıkmanın ulusal görev" olduğunu vurgu- ladılar. tki milletvekili, nükleer karşıtı çevrele- rin Başbakan Ecevit'le görüşmesini de sağlaya- rak iptal yönünde çaba göstermişti. Bayram Fırat Daya- mklı, "Türkiye'nin gele- ceğininipotekaltuıaaluı- maktan kurtulduğunu'" vurgulayarak "Kendi öz kaynaklarımızın. kendi insanmuza dayah yenile- nebilir enerji ka>nakla- ruun ele alınacak olması bizleri memnun etti. Özellikle rüzgâr enerji- sinin gündeme ahnması ve bunun hükümet poü- tikası olarak desteklen- mesi sa>ın başbakanınu- zın bir zaferidir. Rüzgâr enerjisiyie ilgili olarak alım garantisi ve sabit fi- yat uygulaması konu- sunda^ TBMM'ye gele- cek olan Enerji Piyasası Kanunu'nda bir aynca- ük yapümahdır. Devlet, rüzgâr enerjisi üretenle- re sabit fiyatla alım ga- rantisi vermelidir." dedi. Zafer Güler ise, "Baş- bakanımız hem siyaset hem de büunsel yaklaşı- mrvla son derece inceük- h'davrandL Alınan karar sadece ülkemiz için değil Ortadoğu, Avrasya ve Avrupa ülkeleri açısın- dan da önemu*. Türld- ye'nin nükleer enerjiye adım atmaması bölge- mizde çe\ reve insan sağ- lığı açısından son derece önem taşryor" diye ko- nuştu. Elektrik Mühendisleri Odası 'ndan yapılan açıklamada ise nükleer santralın ihtiyaç değil, siyasi tercih olduğu vur- gulanarak nükleer sant- raldan vazgeçmeme yanlışınm sürdürüldüğü belirtildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear