25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 2000 PERŞEMBE HABERLER Biryanda Çin tehdidi, öteyandapoMkasrJık, Türktekstilinin uluslararası rekabettekigiicünü zorluyor Tekstilde zor dönemeçÖZLEMYÜZAK Türkiye ihracatımn lokomotifi olarak tanımlanan ve toplam istihdamda tanmdan sonra en büyükpayı alan tekstil sektörü bugün gerçek bir yol aynmında. Biryanda 800 bini aşhn bir tekstil işçisi ordusu ile Dünya Tıcaret Örgütû 'ne (DTÖ) yeniden üye olma aşamasındaki Çin; öteyanda, 2005 'te DTÖ kuraUarının devreye gireceği ve bütün kotalann ortadan kalkacağı gerçeği... Avrupa Birliği ve ABD başta olmak üzere konunun PROE IŞIK TARAKÇIOĞLU 'Sorununözü politikasızlık' Ege Üniversitesi Tekstil ve Konfeksiyon Araş- tırma ve Uygulama Merkezi Kurucu Başkanı Prof. Dr. IşıkTarakçıoğlu'na göre tekstilin Tüık ekono- nusı içuı taşıdıgı büyük öneme karşın uzun vade- li bir tekstil polıtikasının olmayışı ve tekstilin alt sektörleri arasındaki koordinasyonsuzluk en önem- li sorunlar. Bu yüzden 7. Beş Yıllık Kalkınma Pla- nı döneminde sektöriin bilinçsiz ve sağlıksız bir bü- yüme göstererek çok ciddi bir kriz içıne girdığını ve şimdı de kriz sonrası nekahet dönemi yaşadı- ğını savunan Tarakçioğlu, Başbakanlık tarafından tayın edilen Özel thtisas Komisyonu'nun 'sfirek- li' olmasırun sağlanmasınrn önemü olduğunu, 6 ay- da bir hazırlayacağı raporlarla konunun sürekli ta- kipçisi olabileceğini söyledi. "Teşvik politikalannuT yalnış uygulandığını ileri süren Tarakçioğlu, "Yanüş teşvik uygulama- lan bir taraftan baa tekstil alt sektörlerinde aşm kapasitekrin (arz fadası) oluşmasına neden ola- rak tüm sektöre zarar verirken, öte yandan teşvik alan iyi niyetli Idşileri yanırtn. Bu arada kötü niyet- li kisiler. normalin 2-3 kanna şişirfimiş faturalarta, hayali ihracatla verilen teşvikJeri suiistimal etti- ler"dedı. Orta vade diye tanımladığı 2000-2005 döneminde Türkiye'nin katma değeri yüksek, ka- liteli, yenilik yoğun, özgün tekstil ve konfeksıyon ürünlerinin üretim ve ihracatına ağırlık vermesi- nin şart olduğunu vurgulayan Tarakçioğlu, Türki- ye'nin sıradan mallann üretiminde rekabet şansı- nın 2005 yılında kotalann kalkmasının ardından giderek azalacağını ha- tırlattı. Tarakçioğlu alın- ması gereken öiüemleri şöyle sıraladı: -Hazır gıyim sanayün- de baş (yönetım, kolek- siyon hazırlama, saun al- ma) ve kuyruk (pazarla- ma) Istanbul ve kısmen de Izmir'de kalmak üze- re, gövdenin (emek-yo- ğun dikım işlemleri) Anadolu'ya kaydınlma- sı teşvik edılmelı. Hazır giyim sanayünin fason dikimcilikten, kendi kre- asyon ve koleksiyonlan- nı hazırlayabilen ve pa- zarlayabilen bir sanayi- ye dönüşmesı teşvikedil- meli. - Teşvik uygulamala- n yeniden düzenlenme- li. Yeni işletmelerin ku- nılması ve salt kapasite arttıncı yaunmlar teşvik edilmemelı. Bunun yeri- ne işletmelerin kaliteyi ve verimı arttıncı, AR-GE binrnleri oluşturma, çevreyi koruyucu, eneıji, su ve hammadde tasarrufu sağlayıcı, ürün çeşitliliği sağlayıcı modemizasyon ve yenileme yatınmlan bölge farkı gözetilmeden öncelikle ve en yüksek oranda teşvik edilmeli. -Kullanılmış makine ıthalatı önlenmeli. -Tekstil sektörünün Türkiye'nin zaten son dere- ce yetersiz olan AR-GE harcamalan içindeki pa- yı sadece yüzde 1.5. Sektördeki firmalann enerji tüketimlerinden veya ihracat, ıthalat ve yatınm tu- tarlanndan yüzde 0.1 gibi cüzi oranlarda yapacak- lan ödemelerle bir AR-GE fonu oluşturulmalı ve Türk Tekstil (AR- GE) Enstitüsü kurulmalı. -Üniversitelerin son birkaç yıl içinde dosdoğru biraltyapısı ve öğreümkadrosu obnadan açılanteks- til mühendisliği bölümlerinin kendi aralannda bir- leştirilerek güçlendirilmesi sağlanmalı. Kurulacak enstitünün bu fakültelerle işbirliği yapması sağlan- malı. Üniversite-sanayi işbirlıği geliştirilmeli. -Türk kumaşı kullanan konfeksıyonculara önce- likli ve daha yüksek oranda Eximbank kredisi sağ- lanarak Türk kumaşı kuUanımı teşvik edilmelidir. -Tekstil ve konfeksiyon ürünleri ithalat ve ihra- catı aynı ihtisas gümrüğünden yapılmah. Ciddi kontrollerden geçirilmeli. -Bir süre için yurtıçindeki iplik ve kumaş- lann KDV oranlan yüzde 3-7 gıbi oranlara dü- şürülmeli. zun vadeli bir tekstilpolitikasının olmayışı ve tekstilin alt sektörleri arasındaki koordinasyon eksikJiği en önemli sorunlar. öneminin bilincindeki birçok ülke şimdiden yoğun hazıriıklanm sürdürüyor. Gerçek birpolitikasızlığm ve başıboşluğun kurbanı olan Türk tekstili ise bugün hâlâ 'kayıt dtşı'mngetirdiği 'şanseşhsçjiği'kambunı altında hvramyor. Daha önce uluslararası rekabette bir avantaj olan ucuz işgücü de artık Türkiye için geçerli değil. Uzakdoğu 'nun ucuz işgücü ve ucuz hammaddesi çoktan dünyapiyasalarında göz kamaştıncı biçimde varlığını sürdürüyor. Öyle ki, Türkiye'deki tekstilciler bile ahn ahn Çin 'eyatınma gidiyoriar. Ancak tüm bu olumsuzluklara karşın artı kazanımların da elde edildiğini unutmamakgerek Öncelikle uzun yıttar kaliteden çok kalitesizligi tercih etmis olmanın, bir vizyon geliştirememenin ilk faturaları ödendi. Birçok tekstilci, sanayici 'birtahm 'dersler aldılar. Belli bir altyapı oluşturuldu. Üstelik artık iyi değeriendirildiğinde harikalar yamtabilecek • 3 uzmanın da ortakgörüşü: Türkiye artık markayaratmah. Sanayici Akkohen, "kaliteli üretim kapasiten varsa ve rakiplerinden rahatsızsan, o zamanfarklılas. Ancak marka olmanın bedeliyüksektir, yaptığın harcamanın geri dönüşü hemen olmaz " derken TEKSİF Başkanı Polat, devletinyatınm teşvikiyerine marka teşviğineyönelmesini öneriyor. Prof. Tarakçioğlu 'na göre ise Türkiye 'ninyeniliğiyoğun, katma değeri yüksek özgün ürüne ağırlık vermesi şart. EndonezyaO 0.24 Tekstil işgücü maliyeti 1998;! 0.62 1.76 Çefcostovakyal l 2.05 Tûricıye^B 2.48 Potonval I 3.15 ABDİ kaiyal 112.97 Almartyal 115^1 H21.48 ~24 06 TEKSİFSENDtKASI GENEL BAŞKANIPOLAT: Türk-Iş'e bağlı TEKSÎF Sendikası Genel Başkanı ZekiPolatise sektöre damgasuıı \TI- ran kayıt dışı işgücüne dikkatleri çekiyor. "Çahşma Bakanlığı'nın ocak a>ı verilerine göre tekstil sektöründeçalışan sa>ısı 300 bia. Aocak sektörün yüzde 85, hatta yüzde 90*Ia- ra ulaşao önemü bir bölûmü kssyıt dışında" diyen Polat, bunun yaratüğı haksız rekabetin biran önce önlenmesi gerektiğini vurguluyor. Uzakdoğu'nun ucuz işgücü ve ucuz ham- maddesini Türktekstil sektörünün önündeki en büyük dış tehlike olarak görüyor. Zira Çin'de tekstil sektöründe bugün 8 milyon 800 bin kişi çalışıyor. Çoğu 30 dolann altında maaş alıyor. Zeki Polat'a göre sorunlaryalnızca bunun- la smniı değil. Uzakdoğu'dan gelen kaçak mallar da önemli. Polat, "5 ton mal geliyor. Bunun yalnızca 1 tonu faturaü. Kalanı kaçak. Faturaü mal satan, de\'tete vergisini veren, si- gorta primini öde>«n zararb çıkryor. Bunla- n yapmayan, yapandan yüzde 40 fazla kaza- ruyor. Deiıge bozuluyor, rekabetortadan kat- kryor" diyor. Polat'a, "Uhıslararasi rekabet ortamında ayakta kalabiimek için hükümet ne, tekstil sanayicisi neyapabflir' 1 sorusunu yö- nelttık. Işte aldığımız yanıtlar Hükümet, sanayıcininkullandığıenerjinin fiyatının dünya normlannın üzerinde olmş- masrna özen göstermeli, kayıt dışını kayıt içi- ne almah. Uluslararası rekabet ortamında ayakta kalabiimek zor. Açık, ancak kalite ve ürerimk kapaülabilir. Türkiye'nm yapması ge- reken, yenı marka yaratmak.. Hükümetteks- tile artık yatrnm teşviki vermesüı, marka teş- vikine versin. Sanayici ise kendi içinde örgüt- lenmeli. Tekstilin alt sektörleri arasında da- yanışma gerekiyor. Hem üniteler arasında hem de ünitelere bağlı firmalar arasında birlik önemli. Dışa- ndaki müşteriye ayn fiyat yerine tek fıyat ve- rilmeli ve fiyat kırmayı ortadan kaldrrmalı. güçte, Htcuzdeğjl', ancak kaliteli bir işgücüne de sahip tekstil sektörü. Biz de tüm bunlann ışığında "LTuslaramsı rekabette Türkiyene yapacak"sorusununyanıtını aradık Tekstil sektöründefarklı dallarda uzmanlaşmış 3 kişinin görüşünü aldık Biri, öyıldan beri Çin'deyatınmyapanbirişadamı, diğerleri tekstil işçisinin haklannı savunmaya çalışan bir sendika başkanı ileyıllannı bu sektöre veren değeHi bir akademisyen. Üçünün ortak görüşü ise aynı oldu: Türk tekstilcisi artık kendi markasını yaratmalı. SANAYİCINEDİMAKKOHEN 'Çinli işçi getirtebilirim' Küreselleşmede oyunu kurallanna göre oyna- yan başarüı bir işadamı Nedim Akkohen. 1983 'te Ozal döneminde ithalatın serbestleşmesi ile bir- likte ABD'nin kadın iç gıyimi üzerinde dünya- ca ünlü Warner finnasından lisans alarak bu se- rüvene başladı. Firmanın biraz da tesadüf eseri Türkiye'ye istemeyerek de olsa aktarmak zo- runda kaldığı know-how'u iyi değerlendirdi. 10 yıl sonra fırma ile anlaşma bitince biraz sende- ledi. Sonra aklına, kendi kazandığı know-how bil- gisi ve deneyünini Uzakdoğu'nun ucuz işgücü ile birleştirerek değerlendırmek geldi. Çin'de iki Çinli ortak ile kurduğu fabrikada 6 yıldan beri üretim yapıyor ve bugün ulaştığı noktadan mem- nun. Çin'in AB ile kota sorunu yüzünden yakın bir gelecekte Çinli ortaklan ile bırlikte Türkiye'de de üretim yapmayı ve bu yolla Avrupa pazann- daki payını arttırmayı düşünüyor. Ancak Türk iş- gücünün pahalılığı yüzünden 'şimdilik 1 bu arzu- sunu gerçekleştiremiyor. Amacı ise Çinli işçiyi Türkiye'de çalıştrrmak, diğer bir deyişle ithal et- mek. Lojman ve yemek verilirse Çinli ışçinin ken- di ülkesindekı fiyata Türkiye'de de çalışabilece- ğini savunuyor. Akkohen ile tekstildeki son ge- lişmeleri ve planlannı konuştuk. -Peki neden Çin? - Kriter, ucuz işgücü. Ucuz hammaddeye olan yakınlık, işçilerin işlerine olan ciddiyeti ve üre- timin Türkiye'ye kıyasla yüzde 50 oranda verim- li olması. Fabrikayı Çin hükümetinden aldığı- mız teşvikle kurduk. Teşvikteki temel şart, istihdam edüecek işçi sayısı. Oraya gelen ya- bancı sermaye ne kadar çok insanın karnını do- yurabiliyorsa Çin hü- kümetinin gözünde o kadardeğerkazanıyor. - Çin'in hızla büyü- mesini Türkiye açısın- dan nasıldeğeriendiri- yorsunuz? -Çin'i büyükbir teh- like olarak görüyorum. 1.2 milyar nüfiıs, ina- nılmaz bir çalışma ar- zusu. Gerçi daha çok gerideler ama her git- tiğim 6 ayda gözle gö- rülür bir büyüme olu- yor. Ben orada değil de burada yatmm yapan biri olsaydım, o zaman çareyı 'Oniarla nasıl rekabet edebilirim'ın yanı- tını aramakta bulurdum. Avrupalı işçi sımfını or- tadan kaldırdı. Buna karşdık el emeğini daha ucu- za mal etmenın çaresıni yurtdışında yatınm yap- makla çözdü. Fransa'nın kalesi Tunus, Italya'nın- ki Fas, ABD'nin kalesi Latin Amerika. Türkiye de benzerinı yapabüir. - O zaman Türk tekstil işçisine ne olacak? - Bu sorunun yanıtıru bence hükümet yetki- lileri aramalı. - Türkiye'deki tekstil sektörü nasıl bir geli- şjm gösterdB? - tthalatm serbestleşmesi ile rekabet başladı ve Türk üreticisi sıkışü. Avrupa ürünleri ile yerli ara- sındaki uçurumlar kalkmca kaliteyi arttırmak zorunda kaldı. iyi mal üretince de maliyetler yükseliyor. Değişen bir şey daha var, Türkiye hal- kı artık malm iyisini, kalitelisini anlıyor. - Uluslararası rekabette kendine yer edinebil- mesi için ne yapmah? - Marka olmalı. Marka olmanın bir bedeli var, ama çok yüksek bir üretim kapasiten varsa, bu- nu satmak zorundaysan ve rakiplerinden rahat- sız oluyorsan, o zaman farklılaş. Yalnız mar- ka olabilmek cesaret işidir. Büyük yatınm la- zım. Reklam, PR, aktiviteler. Hiçbir zaman hemen birebirdönüşünü hissedemezsiniz. Ama zaman içinde insanlann gözü kulağı sizin mar- kanızla dolmuş oluyor. \sin'i kotasc 'inABile sorunu yüzünden Türkiye de üretim yapıp Avrupa 'ya açılabirim. Ancak ilkasamada Çin den işçiyi de buraya getirerek' Dünyaticaretininkapısındaki tehlike: Çin 5 bin yıllık köklü tarihi boyunca Asya'nın 'dev'i unvanını korumuş olan Çin Halk Cumhuriyeti, 1.2 mil- yar nüfusu ile bugün dünya ekonomik sistemine entegre olmaİc için büyük bir çaba sarf ediyor. Dışa açıhna ve piyasa ekonomisi- ne geçiş yönünde önemli ve ihtiyat- h adımlar atan Çin'in 21. yüzyılda dün- yanın en önemli ekonomik güçlerin- den biri olacağına kesin gözüyle ba- kılıyor. Dünya nüfusunun yüzde 22'si- ne sahip Çin'de başannın altında ya- • Çin, ucuz işgücü sayesinde yabancı yatınmcıya son derece cazip gelen bir ülke. Ancak Çin'i 'geleceğin önemli gücü' olgusuna taşıyan bir diğer, hatta belki de en önemli unsur, izlediği 'planlı ve tutarlı' politika. tan nedenlerden biri de, korkunç bo- yutlara ulaşan nüfustan kaynaklanan işsizlik. Çin, ucuz işgücü ile yabancı yatı- nmcı için son derece cazip gelen bir ülke. 1990'h yıllann başından beri gelişmekte olan ülkelere yapılan ya- tınmlann başında Çin yer alıyor. An- cak kendine yıllık ortalama yüzde 8- 9 gibi yüksek oranlı bir büyüme hızı hedefleyen Çin'i 'gelecepı önemli gücü' olgusuna taşıyan bir diğer, hat- ta belki de en önemli unsur, izlediği 'planlı ve tutarlı' politika. 'Sosyalist piyasaekonomismi' benimseyen Çin'de devlet sektörü ekonominin temel di- reği olmayı hâlâ sürdürüyor. 1995 yüı sonunda uygulamaya ko- nulan ve 1996-2000 yıllannı kapsa- yan 9. Beş Yıllık Plan'da ülkenin hız- la gelişen güney kesimlerinden içe- rilere doğru dengeli bir büyüme he- deflenmiş durumda. Yerli ve yaban- cı yatınm kaynaklanmn ülkenin iç- lerine doğru özendirilmesi ise bir di- ğer hedef Çin para bırimi Renminbi henüz tam konvertibl değil. Mali sis- tem ve para politikasındaki reform çalışmalan ise sürüyor. Şündilik ucuz üretim yapsa da, bir yandan da daha üst kota partili mal- lara hazırlanıyor. Armani firmasının desinatörünün 2.5 yıldan beri Çin'de çalışması, örneklerden yalmzcabiri. PERŞEMBE ORHAN BURSALI Toplumsal üzlaşma Nükleer santral ihalesinin "şimdilik" kaydıyla bile olsa gündemden çıkartılmasına şaşırdım. Bunu beklemiyordum doğrusu! Santral ihalesinin iptal edilmemesi için iki güçlü neden vardı: Biriııcisi, nükleer santralcılann bürokrasi için- deki güçlü ilişkileri... Santral ihalesi her günde- me geldiğinde elektrik kesintilerinin program- lanması ve nükleer santral yapılmazsa Türki- ye'nin elektriksiz kalacağı söylentilerinin ayyuka çıkması, ihaleci taraflann bu ilişkiter için ne ka- dar büyük yatınm yaptıklarının da bir göstergesi sayılabilirdi.(Bazı politikacılar bu masraflann şir- ketlere geri ödenmesini diliyor!) "Nükleer ku- fe"in ikinci ayağını da, santraldan atom bomba- sı eldesi için yararlanabileceğini hesap eden devlet ve siyaset kesimiydi. İkinci güçlü neden ise "Devlet aklına koydu- ğunu yapar" geleneği veya pratiği idi. Işte en zor olanı, bu yaptırımcı güce ve inanışa karşı durmaktı! Bunca yıldır ayakta kalmayı başarmış ve her an hayata geçebilme olasılığını korumuş böyle bir projenin birden gündemden düşmesi, devletimiz gücünü mü yitirdi yoksa, sorusunu aklımıza getiriyor! Ya hayır! Sadece bazı özel koşullar etkili oldu! Veya belki de devlet ilk kez toplumdan etki- lendi de daha akılcı seçeneği yeğledi. Inşallah bu ikincisi olmuştur da gelecek için umutlanırız! ••• Bu karan etkileyen nedenler arasında a) Ece- vit etkeni vardı. Geçmişinden tatlı bir meltem, Başbakanın düşünceleri üzerinde esmiş! b) Türkiye'nin parasızlığı vardı. c) Almanya'nın nükleer santrallan sökme ve Avrupalılann yeni- lenebilır enerji kaynaklanna yönelmeleri vardı. En önemli etkenlerden biri olarak da, nükleer santral karşıtı düşüncelerin toplumda geniş öl- çüde tartışıîmış olmasını saymalıyız. Bu görüşler gerçekçi bir temele sahipti ve toplumda kabul gördü. Nükleer santralın iptalinde rol oynayan gerek- çeler arasında iki nokta çok önemlidir: a) Nükleer santral pahalıdır. Yapımı da, sonra sökümü de. Ürettiği elektrik de neredeyse iki misline yakın pahalılıktadır. b) Nükleer santral teknolojisinin yenilenmesi gündemdedir. 10 yıl içinde hem daha güvenilir hem daha ucuz ve uranyum dışında başka ya- kıtlan da kullanabilen santrallar üretilmeye baş- lanacaktır. Dünya, risklerine rağmen bu teknolo- jiyi çöpe atmayacaktır, atamaz da! Türkiye şımdi kendi olanaklarını araştırmak zorunda kalacaktır. Doğaigazı ana enerji kaynağı olarak kullan- mak gibi, uzun ömürlü olmayan kolay ve aynı zamanda yine de göreceli pahalı ve bağımlı çö- zümlere takılıp kalmazsak, ülkenin irili ufaklı su kaynaklarını daha akılcı geliştirmeye ve kullan- maya yöneleceğiz. ; Aynca, Güneş ve rüzgârdan enerji ekde etmek için büyük projeler gündeme gelecektir. Dahası, belki de bu alanlarda teknolojik yenilikleri izle- meyi, geliştirmeyi, üreticiyi olmayı öğrenmeyi bi- le akıl edebiliriz! Devletin enerji planlayıcıları ve yöneticileri, Başbakan'ın nükleer santralı "içine sindereme- miş" olmasını bir musibet olarak görmesinler; öyle görseler bile, bir "musibeVm ülkemize bin yeni kapıyı açabileceğini düşünsünler! Antoninc» 9"urizm KÜLTÜR GEZtLERİ TARİH İÇlNDE BOĞ^ZİÇİ, Doç. Dr. M. İhsan Tunav, 6 Ağastos. TRV\ \ ASSOS BERG\MA, Doç. Dr. M. thsan TBnay, 12-13 Ağustos. İTAİV A'D4 RÖMESANS. Atilh Tuna 14-21 Ağustos. VA> ve ÇEVRESİ, Prof. Dr. Oktay Belli. 18-2J Atustos. KINALI, BIRG4ZADA, Doç. Dr. M. thsan Tnnaj, 19 Ağustos. RODOS. Doç. Dr. M. İhsan Tuna», 24-31 Ağustos. Gİ NE^ DOĞL A> \DOLl. 4till'a Tana, 26 Agııstos-2 EyliL BERGAMA \e ALLİAVOİ. Arkeolog Ahmet Varaj, 2-3 EylSl Fener BaJat A^ansara,, \tilla Tana, 29 Temmuz CumartesL Sokak Sokak Be\oğin. Atilla Tuna. 30 Temmuz Pazar. Rezervasyon 0 212 292 28 74-75 Van ve Çevresi Prof. Dr. OKTAY BELLt Van ve çevresuıı, Tarvan'ı, Hoşap Kalesı'ni, Ahlat'ı, Çavuştepe'yi, Doğubeyazıt'ı, Adilcevaz'ı, Akdamar Adası'nı gezmek ve Van bölgesınde yapılan arkeolojik kazılan görmeyi ıstersenız tura katılımuuzı bekliyoruz. "Van ve Çevresı" turu Van Kazısı Müdürü ve ulus- lararası üne sahip Urartu Sanatı uzmanı Prof. Dr. Oktay Bellı rehberlı|ınde yapılıyor Tanh: 18-23 Ağustos Son katdım tarüu 10 Ağustos Perşembe Antonina {furizm Rezervasyon: (0 212) 292 28 74 - 75 İLAN TC BAKIRKÖY 8. ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞİ'NDEN 1999/872 Davacı Neriman Ergöz vekili Av. Alev Özte- kin tarafindan davalı Mustafa Ergöz aleyhine açılan boşanma davasının yapılan yargılaması srrasında: Mektep Arkası Sok. Altınay Apt. No: 37 D: 5 Bakırköy-tstanbul adresindeki davalı Musta- fa Ersöz'ün bu adresine tebligat yapılamadı- ğından ve yaptmlan tahkikata rağmen tebliga- ta yarar adresi belirlenemediğinden ilanen teb- ligat yaptınlmasına karar verildiğinden adı ge- çen davalının dunışma günü olan 29.9.2000 günü saat 11 I5'te mahkememizde hazır bu- lunması veya lcendısini bir vekille temsil ettir- mesi, aksı takdirde yokluğunda yargılama ya- pılarak karar lerileceği dava dilekçesi ve du- ruşma günü tebliği yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basm: 40196
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear