22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 TEMMUZ 2000 PAZAR 10 P A Z A R J L A Z E L A R I dishab@cumhuriyet.com.tr Hanya'yı Konya'yı nasılgördük...Geçen nisan ayında bir gmp Danimarkalı ile birlikte Konya'ya eğitim amaçlı bir gezi yapmıştık. Gezi suasında Konya ve kimi beldelerinde konuştuğumuz yetkililer, Konya'dan yurtdışına göçün nedenleri üstüne görüşlerini aktartnışlardı. Konya ve çevresinde yaşayan çok sayıda insanın yaşam koşullarının yanı sıra, örneğin . Kuşça ve Yeniceoba beldelerinde bir . ağacın bile olmadığını, bozkır toprağının güç koşullarda nasıl işledığıni gördük. Egitim ve iş olanaklannın çok kısıtlı Adası'na, Yunanlı dostum Yorgi'nin kızının vaftiz töreni için Hanya şehrine gittim. Gün ortasında 40 derece sıcakta yapılan tören bir kılisenin bahçesinde, ulu çınar ağaçlannın altmda gerçekleştirüdi. Papaz, mûşterilerim kaybetmek istemeyen bir bakkal gibi, acele edip vaftizi çok kısa sürede gerçekleştirdi. Bu kutsal vaftiz töreni ile beş yaşındaki Dimitra'nın ilk günahlannın silindiğini ve artık Hıristiyan dininin bir üyesi olduğunu söyleyen kılisenin papazı, aşın sıcaktan KOPENHAC HÜSEYIN DUYGU • dar sokaklann her iki yakasını da eski Türk evleri süslûyor. Limanın trafığe kapanlan bir caddesınde eski bir Türk hamamımn sergı salonuna, caminin de arkadaşım Yorgi'den öğreniyorum. Hanya kent merkezinde, Istanbul'daki Çiçek Pasajı'nı andıran bir çarşı var. Manavlann sattığı sebze ve meyvelerin aynısını bızim manavlarda da bulabilirsiniz. Manav dili Türkçeye çok benziyor. "Domata, patata. salata, karpuz!" diye müşten çağınyorlar. Aynı çarşıda susamlı helva, adaçayı, zeytuıyağı, çeşitli baharatlar ya da baston saün alabilirsiniz. Lokantalardaki yemekler de tıpkı bizim yemekler. Zeytinyaglı fasulye, mıısakka, Holma ve. Akdeniz'de de banş zamanının geldiğini belirtti. Bu güzel sularda savaş gemileriNÎN yerine iki kardeş halkın insanlannı taşıyan yolcu gemileri dolaşması gerektiğıni, her Yunanlı'nın istediğini söyledi. Kendisini bir dünya vatandaşı bisseden berberin politik bılinci ve dünya görüşü beni daha da umutlandırdı. tşinı bitiren berber Manoh, yolun karşısındaki kahveciye "dk> türküko, parakola" (iki Türk kahvesi, lütfen) diye seslendı. Kahvemizi içerken beTber bugüne kaHar yaşananlflrrian nasıl da kmlgan olduğunu sergiliyor bugün. tkinci binin gün baümında. Avrupa, binyuimızın ortalannı andıran uhısaL, tophımlararası ve dinsel karşrtnklar ve çatjşmalann içinde buhınuyor. Avrupa'nın büyük ülkefermin 'lıderleri' bu çaoşmalardan sonımJu değiller ise sorurnlu kimdir? Sözde 'banşçı çabalan' ve UdyüzlühUderi, suça kaühmlannın göstergesi olmaktan öte ne anlam taşımaktadır?» Hanya'daki son akşarru, lımandakı bir balık tavernasında Tiirk ve Yıınan miiyjgi olduğunu söyleyen gençleT, Avrupa ülkelerinde yaşayan yakınlan aracılığıyla _ bir Avrupa ülkesine kapağı atmak istiyorlar. Kendi ülkesinde sesini - duyuramayan bu gençler, geziye kaölan Danimarkah eğitimcileri etkiledi. Bu -gezi dolayısıyla Konya'yı görmüş olduk. .,Haziran ayının son günlerinde Girit dolayı yaz törenlerinin kısa sürdüğünü belirterek töreni bitırdi. 120 konuğun hiçbiri törenin kısa sürmesine ıtıraz etmeden, Hanya Limanı'nda beş yıldızlı bir otele geçtiler. Otelin bahçesindeki limandaki yapılann birçoğunun eski Türk mımansıne göre ınşa edildiği hemen dikkati çekiyor. Araba girmeyen müzeye dönüştürülmüş olduğunu gördüm. Caminin minaresı Hanya valisinın emriyle onanlıyor. Burada kimi Türkçe gazeteleri satın alma olanağı var. 1980 sonrası sığınmacı olarak Türkiye'den gelen Türklerle, Batı Trakya Türklerinin sezonluk iş için yaz mevsiminde Hanya'ya geldiklerini cacık değişmeyen lokanta yemekleri. Saçımı kesen yaşlı berber Türk olduğumu öğrenince çok heyecanlandı. Bir yandan saçımı özenle keserken öte yandan Türkiye - Yunanistan ilişkilerini değerlendırmeye başladı. Türklerle Yunanlılann yaşam anlayışınm birbirine çok benzediğıni ve arük Ege'de de hepimızın sorumlu olduğunun da altrnı çizdi. "Benden Sefaun Söyle Anadohı'ya" kitabının yazan, Yunanistan'da genç kuşak yazarlann kendilerine örnek aldıklan Dido Sotiriyu, eski bir söyleşisinde şöyle demışti: "Dûnyamıza uygarhgın ayrlınhğını karanrfırmakta övünen Avrupa'nın kendisi, bu uygarhğın geçirdik. Kadınlı erkekli hep birlikte çiftetelli oynandı, sirtaki dansı yapıldı. Benle arkadaşım Yorgi, bir köşede Yunan rakısı uzo ile dolu kadehlerimizi, insanlann sevinç içinde yaşayabilmeleri için kaldırdık. Anladmız mı sevgili okurlar, Hanya ile Konya'yı nasıl gördüğümü? Çağdaş Vikingler'in îstanbul'a yelkenli seferi " Insanoğlu, kafasını taktığı şeylerle 1 tanınır. Çevremizde örnekleri çoktur bu 1 gerçeğin. Hele bu "köşedönme - devrinde." Hâlâ tek başına didinerek, kıt kanaat bir kenara ayırdığı parayı vererek dergi çıkaran güzel insanlar; olumlu bir ginşimde benim de bir tuzum olsun dıyerek hiçbir maddi çıkar düşünmeden yardıma koşanlar. înandığı yoldan sapmayarak birçok derdi ve engeli göze alan bunca dost... Hepsi bu dünyanın insanı; hepsi bizim insanımız. tsveç'in güneydoğusundaki Gotland Adası'nda bulunan antik belgeler, cisimler, Vikingler'in yelkenli, onlara özgü tipik "VüdnggenuTeriyk" zamanın "Miklağard"ına (Büyük Kent'e) ticaret için gittikleri bıliniyor. Bu "BüyükKent"lstanbul. (Isveç'teki eski yazıtlarda "Istambul" diye yer alıyor). Bu ticari yolculuklann ilginç yanı, Kıta Avrupası'nm kuzeyden güneye karayoluyla geçilerek yapılmış olması. Karayolundan kastunız, daha çok nehirler aracılığıyla yol ahnması, kıtayı denizden dolaşmayarak gidilmiş olması. Yol; Polonya, Çekoslovakya, Macaristan, Yugoslavya, Romanya ve Bulganstan üzennden geçiyor ve Vikingler, Karadeniz sulanna Varna'dan ulaşıyor. Bundan tam bin yıl önce başlamış Vikingler bu ticarete. En çok da gümüş ve baharat alıyorlarmış îstanbul'dan. 1979'dabirgrup Gotlandh, dedelerimiz yaptı da biz neden yapmayalım, diyerek kollan sıvadı. 11 kişiyi taşıyacak bir Viking gemisinin inşasına başladılar. Yolculuk görkemli bir törenle ve Isveç Kralı'nm uğurlamasıyla 13 Haziran 1983'te başladı. Tekne 6 kürekli, tek yelkenliydi. 8 metre uzunlukta, 2 metre genişlikteydi. Polonya'nın Wisha Nehri'nin ağzmdan Kıta Avrupası'na girdi. 260 km. kürek çekildi, 242 km. yelkenle gidildi, 22 km. kıyı boyunca karadan gemiyi sürükJeyerek ve 48 km. de tamamıyla karadan tekneyi tekerleklerle çekerek yol almdı. 2.726 km. 131 günde aşıldı. Toplam 24 gün dinlenmeyle geçti. Erik Nyl'en'ın yazdığı "seyir dcfteri" "VUtingaskepp mot MiklaganTdan aktardığım bu bilgilerin sonunda gece karanlığmda teknenin sahil korumanın uyarmak için yaptığı top ateşiyle karşılandığı anlatüıyor. Daha sonra motoru olmadığı için bir balıkçı teknesince îgneada'ya çekilen tekneye ,-^elen ve çok güzel Ingilizce konuşan bir \ deniz subayı, tsveçlileri karşıüyor ve "• kutluyor. Ertesi gün Boğaziçi'nden geçerek yapılan "şeref ruru" şöyle anlabhyor: -Şimdi arük yol boyu epey yıpranan ama oldukça sağlam kalan, birçok badireden geçmiş tekne, Romahlann KonstantinopePi, Vikingler'in Miklagard'ı ve Türkkrin tstambul'u olan ve Avrupa ile Asya sınınnda yer alan bu dünya kentine görkemti bir şekikk süzülerek gjrmeye STOCKHOLM hazıriandınlıyor. Bu güzeffik turu, ertesi sabah, 30 Eylül'de yapıku. Basm ve radyo BoğazRü'ndeki 'şeref turumuza' kankh." Türkiye'deki konukseverlik ve insan sıcağı özellikle vurgulamyor. Benim aklım, bundan bin yıl önce hangı cesaret ve gözüpeklikle bu serüvene atılmış olan Vikingler'e takılıyor. Hangi dille anlattılar bu "Şark kapısmda?" Pararun diliyle mi? Altın akçelerle mi? Yoksa yalnızca değiş- tokuşla mı? O belalı Balkanlar'dan nasıl geçtiler? Kimbilır kaçı yola çıktı, kaçı geri dönmedi... Nedir insanoğlunu dürten, bir şeyi gerçekleştirmeye azmettiren? Isveç, Osmanlı tmparatorluğu'nun orta savunma antlaşması yaptığı ilk Hıristiyan ülke. Isveç GÜRHAN kralıDemirbaşŞari'ın(12. UÇKAN Kral) akıl almaz serüvenlerinden sonra ^ ^ _ ^ _ _ Ruslarla Prut Savaşı, Bender olayı ve Kral'ın üç aşağı beş yukan bizde zorunlu kalışı, borçlanması fılan iki uzak ülke arasında yakın bir ilişki doğurdu. Bizden laleyi ve lahana dolmasını "ödünç aldılar." Biz onlardan ne aldık bihniyorum. Bana kahrsa, çağdaş Vikingler'in 1980'li yıllarda "MiklaganTa gıdışı önemlı bir olaydı. İki ülke bir kez daha buluşmuştu. Kizımız Anju'yla oğlumuz Bullet evlendiler y^ çocuğuevfendi.CMaymtuhafyanı,küçükgefin Anju'nunyaşı değDde kocasınmkimolduğu. Kalküta yakınlaruıdaki Mohanpur köyünden Anju'nun kocası, Bullet adh bir köpek— Anju'nun babası, km kazalardan ve hastataklardan bir türlü kurrulamayınca bir astroloğa başvurmuş. Astrolog,' küçüklozın tek kurtuluşunun bir köpekle evlerunesi oMuğunu söylemiş. Babası da krana "şan^ı • • getirmesi için onu köpek Bullet'le evlendirmiş. Bullet'k Anju'nun nikâhuu 10 Temmoz'da bir Hindu din adamı kı> nuş_ (Fotoğraf: REUTERS) Yeşil Meridyen'de 'İnanılmaz Piknik' Ama geleneksel bayram veya şenlikler, ama "2000" yılı vesilesiyle düzenlenen her türlü faaliyet Fransa'ya iki yıldu- "dehlere'' (deliye her gün bayram deyişini biz bulmamış mıydık?) yaraşır bir "şen"likte günler yaşanyor. "Sans- Culotte/Çulsıız- Donsuzknn" yıktıSı Bastille zindarunda, "züjcirjerini" kırarak "aydmhğa ve özgürlüğe kavuşan çağdaş dünya''nın tarıhsel simgesi (siz kendi mezhebinize göre nasıl yorumlarsınız bilemeyiz fakat, biz buradan en azından Fransızlann gözünden gördüğümüzü aktaralun) "Franaz Devrimi'nin" 211. yıldönümünü epeyce "özgûn" kutladı. Nasıl mı? Fransa'nın u Meridyen"i üzerinde "Inamhnaz Piknik"e çıkarak! Siz siz olun, hiç "Piknik de neymiş, demode törekrle Utşkimiz kalmadı" fılan demek cüretınde bulunmaym. Zira "snop halk" dersek pek de ahnmayacak Fransızlann 4 miryonu 14 Temmuz 2000'i, ülkeyi kuzeyden güneye kat eden meridyen çizgisi üstünde karşıladı. Halbuki geleneksel askeri resmi-geçıdın yapıldığı Champs-Erysees bulvan bambaşka bir "tarihe" sahne oluyordu. Yaklaşık 100.000 kişinin izlediği törenin ana özelliği, 9. Avrupa Birliği (AB) sakini (Almanya, Birleşik Krallık, Italya, İspanya, Portekiz, Hollanda, Belçika, Lüksemburg ve Fransa) ordusuna ait güçlenn ilk defa birlikte bir resmi geçıde katıhnasıydı. AB'nin bütünleşme sürecınde sımgesel de bir anlam taşıyan törende üye ülkelerin devlet büyüklerinin yam sua, ilk kez irili ufaklı 13.000 belediyenin başkanlan da davetliydi. Ama esas kalabalık Paris de dahil olmak üzere havamn kapalı, soğuk, hatta yağmurlu olduğu en kuzey Fransa'nın Dunkerque kentinde başlayıp güneyin ucu kabul edılen Prats-de-Mollo Köyü'ne kadar "Alugen"i (Fransızlar kendi ^ ^ — ^ ^ topraklan için farklı bir deyim kullanmak istediklerinde "Heıagone/Atogen" derler) boydan boya bir çizgiyle geçen, 1000 km'lik meridyen şeridi üzerinde piknik yapmak üzere toplanmıştı. Resmi adıyla "Incrovabk Pkjue- nique/fnandmaz Piknik" 2000 Yılı Kutlamalan Misyonu Genel Sekreter Yardımcısı Pîerre Clavreul'ın bir fıkriyle başlayan . "tnanılmaz PUaük" için yaklaşık 1 yıl önce meridyen çizgisi PARİS üzerinde 337 belediye seçildi. Çizginin geçtiği yörelerde ağaçlar çoğaldı, binlerce yeni fıde dikildi, çıçekler ekildi, çimenler serpiştirildi. Onun ıçın de adı "Yeşfl Meridyen" oldu. Sonra Gien kentındeki LOTUS dokuma fabnkasına 2.5 m. genişliğinde, 700 km. uzunluğunda plastıklenmış selülozdan mamul sofra örtüsü ısmarlandı. Belediye başına ortalama 1.5 km. (bir tek Paris'e 12 km.) dağılan örtü, "retro/geçmiş''i özlettiren, Vichy kırmızısı ve beyaz karolu görüntüsüyle beri dolanmaya başlamıştı. Arü, 337 ^ ^ ^ ^ — belediye 337 ayn projeyle katıldı Yeşil Meridyen'e. Sade yurttaşa "Sepetini-dolu olmak kaydıyla-al gel" dendı gerçi ama MoBere'li tiyatro, sinema gösterilerinden her türlü müzik konserine; briç, satranç turnuvalanndan boomerang, koşu, bisiklet, yüzme, fiıtbol müsabakalanna; helikopter, ULM, montgolfiyer, paraşüt uçuşlanndan şaraph, konyaklı uçmalara; kanguru veya devekuşu eti gibi siftah lezzetlerden en başanlı peynir, tatlı, aşçı yanşlanna, vs.. akıl alır almaz faaliyetler düzenlendi. Yeri gehnişken Fransız dilinin hoş kelime oyunlanndan veya kelime zenginliğinden kaynaklanan bir özellikle aslen Latince olan meridyen sözcüğünün diğer anlamlanna değinelim. Meridyen hem güneşin tepeye varması, yani öğlen, yani öğlen yemeği dolayısıyla dönüp dolaşıp yemeye ve içmeye geliyor. Bilirsmiz Fransızlar bu işi keyifle biür ve uygular. Bir anlamı daha var aym sözcüğün, şekerleme, ama hani şu Türkiye'de pek geleneği ohnayan öğleden sonra uyuklaması anlammda. Sepetteki salamı, sosisi, turşuyu, baguette'i (Önce Fransız ekmeği), peyniri ve şarabı ve de digestiv'i (hazmetririci ağır içki) fazla kaçıran Fransızı uyandırmak için, "tnamhnaz Piknik" örtülerinın serildiği yerler arasmda yer alan Paris'in ünlü "Üniversite Sitesi/\urdu"nda saat başında verilen konserler vardı. Hannover'deki "Evrensel Fuar- 2000" Fransız sergısindeki öğle yemeği de "tnanıbnaz Piknik'' örtüsünün bırkaç metresinin üstünde yendi. Evrensel fuara katüanlar mahrum kalmasın diye. Cumhuriyet'in 100. Yılı'nda Edirne'den Ağn'ya brr "Cumhuriyet Şöİenfne ne dersiniz? Boş atıp boş tutardar Beş milyar marka yeni tren istasyonu, iki milyara yeni fuar alanı. Stuttgart olmayan parayı harcamaya hazırlanıyor. Politikacılar kimi düşlerinden vazgeçmiyor. Tüm parasal zorluklar, tüm karşı çıkmalara rağmen nedense büyük oynamaya devam ediyor. Projeler dev. On altı peronlu koskocaman tren istasyonu toprağın üç kat altına girecek. Süper hızlı trenler tüm kenti kilometrelerce yerin altmdan geçecek, tünellerle vadiden tepeye çıkacak. Birkaç yıl önce yeni inşa edilen, küçük olduğu anlaşıldığı için şu sıralar büyültülen havaalamna uğradıktan sonra da yeni döşenecek özel raylardan 200 km. ötedeki Münih'e ulaşacak... Yolculuk da bugüne göre 30 dakika , kısalacak., . sözleri tutamayanlann, fakat yine de yeni sözler verenlerin dönemi. AJmanya'nm son 10 yılda doğusunun "tamiri"ne 1000 (bin) milyar markın üzerinde, insamn boğazından keserek yaptığı yatınm, Avrupa'nm en büyüğü olma yolunda attığı en önemli adımdır. Berlin - Moskova ekseninde yapılmakta olan başka yatınmlar da uzun aşamada Doğu Avrupa'daki bazı büyük düşlerin gerçekleşmesinı amaçhyor gibi. Kimi düşler için oyunlar gerekiyor. Tepetakla olma riski göze alımyor. 16 yıl boyunca hep büyük atıp büyük tutan Hetmut Kohl, şu sıralar ne hallere düştü gördük. Son yıllarda yerel ve federal seçimlerde yüzde 5'lik barajı her zaman aşamayan FDP'nin geçenjerdç'bir istasyonunun yerin altına ginnesi ve tüm raylann kalkması ile yer üstünde, Stuttgart'm göbeğinde oluşacak 110 hektarlık araziye de yepyeni bir semt kurulacak. Sokaklan, geniş caddeleri, koskocaman alanlan, gökdelen benzeri binalan.. ve büyük kubbeli, çifte minareli bir de camısı ile. Nurcularla Süleymancılar da 70 milyon marklık bu düşlerinden uzun yıllardır vazgeçmiyor. Fuar alanı da kent dışına taşınacak. Münih otobam ile havaalam arasındaki verimli tarlalara 100 hektarldc dev bir fuar kurulacak. Çevre sakinleri, çiftçiler sürekli karşı çıkıyor, projeye mahkeme kararlan ile "çeâme takryorlar". Berlin hükümeti de pek sıcak bakmıyor Stuttgartülann bonkörlüğüne. Ancak birileri yıne de her fırsatta bol bol laf üretiyor, verimli olmayan projeleri inatla düşlemeye devam ediyor. Ülkede, gözü tok, ayağını yorganına göre uzatan holdingcı. kara veya ak para babası, alt düzey, üst düzey politikacı artık parmakla gösterüiyor. 9O'lı yıllar büyük oynayanlann, fazla açılanlann, verdikleri STUTTGART AHMET ARPAD puanını arttırması üst düzey yöneticilerinin başını döndürdü. _ ^ _ _ _ _ Hemen, "Öd yıl sonra bizim de bir başbakan adayınnz olacak" demeye başladılar. Baden - Württemberg eyaleti başbakanırun Karaorrnarılar'ın gözden uzak bir köşesine yaptırdığı 2500 kişilik, Almanya'nın en büyük opera binası iflasm eşiğinde. Mılyarlara mal olan, süper hızlı lüks tren 1CE, raylann yetersiz ohnası nedeniyle hız yerine rötar yapıyor, sürekli anzalanıyor, kazalara neden oluyor. Başka bir "süper"de Hannover'deki Dünya Fuan Expo 2000. Ancak çok "süper" olan giriş fıyatlan, ziyaretçileri kapıdan döndürüyor. Yöneticiler, yeni bir reklam kampanyası için şu sıralar tam 70 milyon markı gözden çıkardı. Başanya ulaşamazlarsa Expo 2000 de iflas... Bakalım boş atıp dolu tutmaya çahşanlar ne zaman akıllanacak, topluma yaran ohnayan düşlerden vazgeçecek? Yetenek ve olanaklannın üzerinde yaşadıklannı, kimi sınırlan çoktan aştıklanm fark edecekler mi dersiniz? KÜTÜPHANE YÖNETİCİSİ Özel bir kurumun kütüphanesi için orta kademe yönetici aranmaktadır. Osmanlıca ve İngilizce bilen adayların detaylı özgeçmişlerini, PK 121 Beyoğlu - İstanbul adresine göndeı 11 ıtfttîi i ı icd otunurr"!' 16 Temmuz-27 Ağustos 2000 tarihleri arasında pazar günleri kapalıyız. Cumhurfyet kitap kulübü TAKSİM SERGİ SALONU Adres: Istklal Cad. (Aksanat karşısı) Taksım-lstanbul Tel:252 38 81/82 BAKIRKÖY 2. SULH HUKUK HÂKtMLİĞl'NDEN Sayı: 1999/1147 Davacı Kerem Şenyuva'ya velayeten (Hatice Geçer) llknur Şenyuva ve Hale Şenyuva taıaündan davalı Tü- lay Şenyuva aleyhine mahkememıze açılan mümessıl tayini davasında verilen ara karan uyarmca; Davacılar vekili 12.11.1999 tarihli dava dilekçesinde taraflann murisı Ali Şenyuva'nın ölûmü nedeniyle yukanda ısimleri yazılı bulunan davacılar ile davalımn kaldığıru, taraflann anJaşamadığından terekeye ait idari ve huku- **ki işlemlerin yürütûlmesi için mûvekkü davacılann an- nesi Hatice Geçer'in veya üçüncü bir şahsın mümessil tayinine karar verümesini talep etnuştir. Davalı Tûlay Şenyuva'nın Kubilay Cad. Elma Sok. No: 10 Kartal/ls- tanbul adresinde yapılan tüm araştumalara rağmen kendısıne dava dilekçesi teblığ edilememiş olup ilanen tebbgat yapılmasına karar venlmiş olmakla. Davalı Tü- lay Şenyuva'nın duruşma günü olan 19.09. 2000 günü saat 09.30'da mahkememızde hazır bulunması, ya da kendisini bir vekil ile temsil ettirmesi, aksi balde HUMK'nin 509 ve 510. maddeleri gereğince gıyabın- da davanın devam edeceğıne dair dava dilekçesi ilanen tebhğ olunur. 12.07.2000 Basın: 40045 İLAN T.C. ANKARA 22. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1999/570 Davacı Tûrkan Eroğhı vekili tararmdan davalı Ek- rem Bayrak ve Fatma Atik, Nural Bayrak aleyhine, da- valı Ekrem Bayrak ve Fatma Atik arasında 16.10.1998 tarih, Keçiören Şenlik Mah. 4165 ada, 7 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 12 no'lu daırenın 1/12 oranındaki iıi&se ş^tiy üe yine davalı Ekıem BayTak ve Nural Bay- rak arasında 16.10.1998 tarihli Keçiören Aşağıeğlen- ce, 9006 ada, 21 parsel sayılı taşınmaz üzenndeki 4 no'lu dairenın 1/6 oranındaki hisse satısının iptali hu- susunda tazminat davası açılmış, Davalı Ekrem Bayrak adına çıkartılan tebligatın bi- la tebliğ iade edildiği, yapılan araştırmada adresinın bulunamadığından dava dilekçesinin ilanen teblığine karar verilmıştır. Davalı Ekrem Bayrak'ın duruşma günü olan 3.10.2000 günü saat 10.15'te bizzat duruşmada hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen teblığ olunur. Basın: 40083 İLAN T.C. İZMİR11. ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLtĞİ'NDEN DosyaNo: 1999/835 •~ Davacı Hüseyin Kızıl vekili tarafindan davalılar Erol Menekşelioğlu, Raziye Menekşelioğlu, Nahit Nezihi Menekşelioğlu, Rezzan Krom aleyhine mahkeme- mizde açılan iştirak halindekı mülkiyetin müşterek mülkiyete çevrihnesi davası- nın devam eden yargılamasında; Davahlar Erol Menekşelioğlu, Raziye Menekşelioğlu, Nahit Nezihi Menekşe- hoğht, Rezzan Krom'on adıeslen tespıt cdılcmcdığinden kertdilrıiııc dava dılek- çesi tebliğ edilememiş olup; ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. Bu nedenle; adı geçen davalılann dava konusu tapunun Izmir ili, Gaziemir il- çesi, Sakarya Mah. 20 M. 1 .c pafta, 31309 ada ve 9 parsel sayılı iştirak halinde- ki taşınmazm müşterek mülkiyete dönüştürülmesine herhangi bir itirazlanmn olup olmadığmın MK 589/9 maddesi uyannca tebliğden itibaren 15 gün içinde mahkemeye bıldirmelerinin gerektiği, bildirmedikleri ve mahkememize gelme- diklen takdirde dava konusu taşınmaz üzerindeki iştirak halindeki mülîayetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesine karar verilecegi hususu tebliğ ve ihtar olu- nur. Bu ilan yolu ile tebligatın ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra yapılmış sayıla- cağı, tebligat yasasrnın 28-31. maddeleri uyannca ilan olunur. 06.07.2000 Basın: 40019
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear