02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SkYFA CUMHURİYET 30 HAZİRAN 2000 CUMA HABERLER Körfez Savaşı sırasında Gülen 'in tsraiüibebeklere ağladığını söylemesine RP'liler tepkigösterdi Gülen-Erbakan karşı karşıyaİD-t NURSİ'DEN BUGÜNE Bilinmeyen İSLAM -13- J~~7 ethullah Gülen cemaati okulla- r-i ra, dergılere, yaymevlerine, yıat- A. lara,dünyanın çeşitli bölgelerin- de kolejlere ve okullara sahip olmuştu. Günden güne büyüyen cemaat artık en büyük cemaat haline gelmişti. Bu cema- ate bir gazetenin gerektiği düşüncesi, cemaatin çeşitli kademelerinde konu- şulmaya başladı. Bir gazete çıkarma dü- şüncesi olgunlaşırken 1986 yılında An- kara'da yayımlanan Zaman gazetesinin ortaklan arasında problem çıktığı ha- beri alındı. Hazır bir gazeteyi almanın daha uygun olduğu görüşüne vanldı ve Zaman gazetesinin alınması için giri- şimlerde bulunuldu. 1986 yılında kuru- lan Zaman gazetesi Ahaddin Kaya'nın sahipliğınde, Fehmi Koru ve ekibinin yönetimınde çıkanlan bir gazeteydi. Milli Gazete'den aynlan Fehmi Koru ve arkadaşlan, Yeni Devır gazetesi özle- mine karşıhk vermek amacıyla kurulan ve siyah-beyaz yayımlanan Zaman ga- zetesinde, entelektüel kesime ve genç- liğe hitap eden bir yayın yapiyordu. Feh- mi Koru, Ai Bulaç, Mehmet Doğan ve Nabi Avcı gibi isimler gazetenin yazar- lanydı. Zaman gazetesi, Islamcı taban- da itibarlı birgazete haline gelmesinerağ- men yirmi-otuz bin satıyordu. Bu da, ga- zetenin ortaklan arasında bırtakım sıkın- tılara neden olmuştu. Koru'nun özel anlaşması Fethullah Gülen çevresi böyle birza- manda devreye girdi ve Alaaddin Ka- ya ile anlaşma yapılarak gazete Fethul- lah Gülen cemaatinin yaym organı ha- line geldi. Fehmi Koru'nun dışında ka- lan yazarlann çoğu el değiştiren gaze- teden aynlmak zorunda kaldı. Ali Bu- laç ve bazı yazarlar kendileriyle birlik- te hareket etmeyen Fehmi Koru'yu, ar- kadaşlannı satmakla suçladılar. Ancak Fehmi Koru'nun gazete sahipleriyle özel bir anlaşması vardı ve ona göre pa- ra almıştı. Bu yüzden gazeteden aynla- mıyordu. Gazete, Fethullah Gülen ce- maatinin eline geçince de Fehmi Koru başyazarhğını sürdürdü, Taha Kıvanç adıyla da kulisler yazmaya devam etti. Gazetenin görüntüsünde bir değişik- lik yoktu. Değişiklik yönetimde ve ya- zı kadrosundaydı. Daha önce Bugün ve Sabah gazetelerinm sahıpliğıni yapan ve gazeteleri iyi satan Mehmet ŞevketEy- gL gazetenin başına getirildi. Onun yö- netiminde de gazete satışını arttırama- ymca yönetim yeniden değiştirildi. Bun- dan sonra Fethullah Gülen cemaatinin gazeteye abone edilmesi sağlandı. Bu konuda Türkiye gazetesi örnek alını- yordu. Cemaatin zenginlerine, "Şuka- dar gazeteyi satm alacaksuuz" talimatı verildı. Zenginler ve dunımlan iyi olan- lar, on gazete, otuz gazete, yüz gazete gibi kendilenne biçılen rakamlan üst- lendiler ve onlann toptan aldıklan ga- zeteler bedava dağıtıldı. Bu çalışmalar- dan sonra da yirmi-otuz bin satan ga- zete, bir anda yüz bini geçti, iki yüz bin sınınna ulaştı. Zaman gazetesi özellik- le 1988'den sonra koyu bir ANAP ikti- dan savunuculuğuna soyundu. Dlni çevrelerde İsrailli bebekler1 şofcu Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesiyle baş- layan Körfez krizı sırasında ÂBD ve müttefikleri Irak'a bomba yağdınyor- du. Bu savaşta mağdur olan, Irak'ın si- vil halkıydı, her gün binlerce insan ve bebek ölüyordu. Dünya bu savaşı tele- vızyonlanndan CNN aracılığıyla bir pembe dizı gibi izliyordu. SavaşınTür- kiye'ye bir başka etkisi de, siyasilerin arasındaki görüş aynlığını derinleştir- miş olmasıydı. Hükümet kanadı ABD yanlısı tutum içindeyken BütentEcevh ve Necmettin Erbakan Irak'ın yarunda yer aldı. Süley man Demirel bıle Irak'a yapılan saldıriyı kınadı. Bu kamplaşma- ya cemaatler de kanştı. fslami grupla- nn çoğunluğu ABD"ye karşıydı. Türk medyasmda dogrudan Irak'ı savunan Milli Gazete ve Yeni Asya gazetesi var- dı. tşte böyle bir-dönemde Fethullah Gülen, Körfez Savaşf yla ilgili birko- nuşma yaptı. Bu konuşmasında "Isra- illi bebekİerin dunımuna ağladığını" belirttı. Irak bombardımanında zarar gören IsraTUı bebekler onu çok üzmüş- tü! Fethullah Hoca'nın bu konuşması, kendi tabanını da, bütün dini çevTeleri de şoke eni. RPliler Fethullah Hoca'ya kızdılar. Mıllı Gazete açıkça Fethullah Gülen'i eleştiren yayın yaptı. Mukad- der Başeğmez, Fethullah Hoca'nın aley- hinde çok sert bir yazı yazdı. Fethullah Gülen'e bağlı Zaman gaze- tesi de başka bir yolla buna karşılık ver- di. Erbakan Irak'ı destekliyorum de- mesine rağmen, ABD müttefiki olan Suudi Arabistan Krah'na, Irak'a karşı TurgutOyd cumhurbaşkanı muhafa-tıkâtiarRefahPartisi'ne Turgut Ozai, muhalefetin sert eleştirilerine rağmen cumhurbaşkanı seçildL Turgut OzaL, Celal Bayar'dan sonra ikinci sivil cumhurbaşkanı olarak göreve başlado. Ama onun cumhurbaşkanbğuun Islamcı kesünin gözunde daha özel bir anlamı vanü. Turgut Ozal Qk dindar cumhurbaşkanıydı, hatta ilk tarikat mensubu cumhurbaşkanı) dı. Ozal cumhurbaşkanı olunca, ANAP'ın başına muhafazakâr gruptan Yıldmm Akbulut getirildi Yıldınm Akbulut Idmsenin bekkmediği, ummadığı bir isimdi. lcraatlarmdan çok. bir zamanlar hal mûdûrtüğü yapmış oiması ve hakkında fikralar uydurulmasryla tanınryordu. Çok geçmeden parti içinde etkin olan tiberaller, Dışişleri Bakanlığı yapmış olan Mesut Yılmaz'ı partinin başına getirdiler Medyanın da desteğini alan Mesut Yıhnaz, Özal'ın kendisini istememesine rağmen dekgeterin çoğundan oy aldı ve hem ANAP genel başkanı hem de başbakan okiu. Mesut Yılmaz, açıkça muhafazakârlara karşı tavır almışü. Tarikat ve cemaatleri kızdıracak kinii açıklamalar > ı apryordu. "ANAP'ın tarikat ve cemaatiere ihtiyacı yok" diyordu. Seçime bir buçuk yıl kala erken seçim Oan etti. Çağdaş, genç, modern bir parti lideri imajryla daha çok oy alacağuu düşünmekteydL. l - Enver Oren'in açıklaması Cumhuriyet Gazetesi'nin 27 Ha- ziran 2000 tarihli nüshasırun 1-8. sîryfasında, "Cemaatlerin Gerçek Lideri: Ozal" başlığı altında, mü- vekkillerimiz Hüseyin Hilmi Işık ve Enver Ören aleyhüıde gerçek dışı iddialarda buhmulmuştur. Bu yayın- lan bütünü ile reddediyoruz. Müvekkillerimiz, Işıkçılık da da- hil hiçbircemaat veya partinin men- subu, kurucusu, üyesi, mensubu ve sempafizanı değüdir. Kendileri, dev- letimize ve milletimize hizmeteden ve bu uğurda24 saat çalışan, aydın, çağdaş ve münevver msanlardır. Müvekkillerimiz, Sn. Turgut Özal da dahil, hiçbir siyasi partiden ve iktidardan hiçbir zaman menfaat temin etmemişlerdir. Bu konuda devlet imkânlannı da asla lcullan- mamışlardır. Müvekkillerimden En- ver Ören'in sahibi bulunduğu Tür- kiye Gazetesi, SaymTurgut Ozal dö- neminden çok önce kurulmuş olup 1970 yılmdan bu yana elden dağı- nm sistemi ile çalışmakta olduğun- dan, hiç kimseden böyle bir dagı- nrn modelini de almış değildir. Müvekkiflerimizin üDcemizde ya- şayan hiçbir kişi, kuruluş ve cema- at ile de husumet içinde olmadık- lannı, doğru bildiklerini ve inandık- larrnı daima söylediklerini ve bu sebeple de basının ağabeyi olarak kabul edildiklerini ifade etmek is- teriz. Ciddi ve güvenilir bir yayın organı olduğuna gönülden inandı- ğımız Cumhuriyet Gazetesi'nin bu yayınının yanlış bir bilgi akışından kaynaklandığına inanıyoruz. Kamuoyuna saygı ile duyururuz. Hüseyin Hümi Işık-Enver Ören Vekilleri Av. AlaetiinŞener-Av. Ab- dnrrahman Gök. yaptıklan savaşta başanlar dileyen me- saj göndermişti. Bir dergide yer alan bu haberi Zaman gazetesi de yayımla- yarak Erbakan'ı ikiyüzlülükle suçladı. 20 Ekim 1991 genel seçımleri öncesi RP'nin, Türkeş'in partisi MÇP ile itti- fak yapacağı söylentileri yayıldı. Ço- ğu cemaat ve tarikat da bu ittifakın ol- masından yanaydı. MÇP'nin barajı aş- ması zordu, ama RP ile ittifak kurarsa onlar da Meclis' e girebileceklerdi. Ay- kut Edibali'nin IDP'sinin de ittifaka dahil olacağı söylenince muhafazakâr çevTeler daha da sevindi. Olay netleşmeden muhafazakâr çev- reler, Türkiye ve Zaman gibi gazeteler adeta ittifak kurulmuş gibi yayın yap- maya başlayarak baskı oluşturdular. Hem RP tabanmda, hem MÇP taba- nmda rüzgârlar esiyordu. Yıllardır bir- birine mesafeli olan tslamcılar ve ül- kücüler güç birliği edecekti, inananlar bir çatı altında olacaktı. Bu ittifak baş- ka çevre oylan da getirecek ve ittifak- çılartek başına iktidar olabilecekti. An- cak Güneydoğu, RP'nin oy deposuydu, MÇP ile ittifak kurulunca kesinlikle oy kaybı olacaktı. Acaba diğer bölgeler- den gelecek oylar bu kaybı nasü etki- leyecekti? Sonuçta ANAP'tan RP'ye ge- çen MeMh Gökcek'in miman olduğu bu ittifakın daha kazançlı olacağı görüşü ağır bastı. Y a r ı n • Başbuğ Erbakan, mücahit Türkeş • Sağ ve sol koalisyon yapıyor • RP'nin önlenemez yükselişi Yeni Asya gazetesi imtiyaz sahibi MehmetKutlular sorulanmızı yanıtladı 6 FethuDah Gülen, Nurcu deııümesiiMİeıı hoslanmaz9 1- ÖnceUkle şunu ifade ede- yim ki, bizim camianuzda li- derlik ve önderlik gibi bir ha- dise söz konusu degildir. Be- nim konumum, diğer arkadaş- lanm gibi, istişareler neticesi tevdi edilen görevlerde bulun- maktan ibarettir. Bu görevin, camia adına çıkan bir gazete- nin imtiyaz sahipliği oiması hasebiye camiayı dışanda tem- sil misyonunu da beraberinde getirmesi, bu gerçeği değiştir- mez. Netice itibanyla ben de şahs-ı manevi tabir etnğimiz ca- mianın nihai karar mercii olan istişare zeminlerinde, tama- men hür ve katılımcı bir or- tamda alınmış hizmet kararla- n çerçevesinde görev yapan birinsanım. Bediüzzaman'ın önde gelen talebelerinden Zübeyir Gün- düzalp ın konumu da bu idi. Gündüzalp'in en belirgin özel- liği ise Said Nursi'nin hizmet metot ve anlayışını, onun ölçü ve prensipleri çerçevesinde en iyi kavramış bir insan olmasıy- dı. Bediüzzaman'ın vefatm- dan sonra Risale-i Nur hareke- tinin aynı çizgide toparlanma- sında, bu nitelikleri ile Gündü- zalp belirleyici rol oynadı. Ye- ni Asya da bu çizgiyi devam ettirme gayretindedir... Geride kalan otuz yılı aşkın süre zarfinda Yeni Asya'nm çeşitli iç ve dış sebeplerle za- man zaman ciddi sıkıntı ve dar- boğazlar yaşadığı doğrudur. Ama bu sebepleri kişilere, özel- likle de şahsıma indirgemek, gerçekçilikten uzak ve çok sığ bir değerlendirme olur. Elbet- te ki otuz yıl önce beraber yo- la çıktığırrıız insanlann bir İas- mıyla zaman içinde bılhassa siyasi konularda fıkir aynlığı- na düştüğümüz bir vakıadır. Böylesi aynlıklar ise her sos- yal grubun ve müessesenin içinde görülebümektedir. Ni- tekim Cumhuriyet gazetesi de bu anlamda iç tartışmalara ve kopmalara sahne olabilmiştir. Yeni Asya camiası içinde yaşanan sıkıntılarda en çok et- kili olan faktör, benim tespit- lerime göre, dahildeki ihtilaf- larm harici eller tarafindan kö- rüklenmesi ve belli maksatlar istücametinde yönlendirilmesi olmuştur. Kişisel anlaşmazhk- lar camiamızı bölmek için kul- lanılmış, bu hedefe ulaşıldık- tan sonra da Yeni Asya'yı yıp- ratmak ve çökertmek için yo- ğun karalama kampanyalan yürütülmüştür. Bunlann ken- diliğinden olduğunu düşün- mek saflık olur. Yeni Asya özellikle 12 Ey- lül'den sonra açılan dönemde hem aleni ve yoğun devlet bas- kısına maruz kalmış, toplam sü- resı 470 günü bulan kapatma kararlanna ve bu kararlann her alanda kendisini gösteren sıkın- tılı sonuçlanna muhatap ol- muş hem de bünyedeki ihti- laflan, camiada bölünmeyi ge- tirecek istikamette kullanan stratejilere hedef kılınmıştır. Ancak bütün bunlardan son- ra geldiğimiz merhalede Yeni Asya, yaşadığı sıkıntılan çok büyük ölçüde aşarak tekrar der- lenip toparlanmayı başarmış- tır. "Arnk bitti, bir daha aya- ğa kalkamaz, beüni doğnuta- maz" denildiği noktalarda da- hi pes etmeden, çok büyük zor- luklan ve engellemeleri gö- ğüsleyerek yoluna devam et- miştir ve etmektedir. 2- Fethullah Gükn. Risale-i Nur'dan da büyiik ölçüde isti- fade etmiş obnakla birlikte, kendisini Nur camiasının men- subu olarak görmediğini ve "Nnrcu" tabirinden dahi ra- hatsızlık duyduğunu, kamu- oyuna defaatle deklare etmiş bir insandır. Biz ise Risale-i Nur talebesı ve Nurcu kımliğımız- le dine hizmet etmeye çalışan insanlanz. Aramızdaki temel fark buradan kaynaklanmakta- dır. 3- Bediüzzaman'dan aldıgı- mız ölçüler bizi din adına çı- kan partilere destek vermekten Mehmet Kutlulara yönelttiğimiz sorular 1. Yeni Asya cemaatine Zübeyir Gûndüzalp'ten sonra siz önderlik ediyorsımuz. Bu süreçte Yeni Asya'nın gerilediği, aranızdan çıkan Fethullah Gülen'in yükselişe geçtiği gözleniyor. Bunda sizin payınız olduğu iddialan var. Cemaati kûçülttûğünüz söyleniyor. Bu konuda yorumunuz nedir?.. 2. Fethullah Gülen cemaati ile sizlerin arasında ne gibi farklar var?.. Aynı kaynaktan beslenmenize rağmen niye bir arada değilsiniz de ayn yollardasınız?.. Sadece hizmet farklılığı geçerli bir neden mi?.. 3. Başlangıçtan bu yana neden Erbakan ve partilerine karşı şiddetli bir muhalefet içinde oldunuz?.. 4. Erbakan ve partilerine karşı özellikle 12 Eylül öncesi yoğun eleştiriler yaptınız ve Demirel yanlısı bir tavir aldımz. Cemaatin bir siyasi partinin yanında olup diğerinin karşısında oiması, cemaatin siyasallasması olarak eleştirildi. Bugünden bakınca o günleri nasıl değerlendiriyorsunuz?.. men ettiği için. 4- Bediüzzaman hayatta iken demokratlan destekledı. Ve bu desteğin gerekçelerini detayla- nyla açıkladı. Bu izahlann ışı- ğında talebeleri de DP'nin de- vamı olan AP ve DYP'ye des- tek verdiler. Ama bu destek oy kullanmak, başkalanna da ay- nı yönde oy kullanmalan tav- siyesinde bulunmak, seçim sonrasındaki icraat ve geliş- meleri aktif bir srvil toplum ve demokrasi bilinci içerisinde izleyip denetlemekle sınırlı- dır. Bu da demokratik bir va- tandaşhk hak ve görevinin ye- rine getirilmesinden ibarettir. Bunun siyasallaşma ile uzak- tan yakından bir ilgisi yoktur. Siyasallaşmadan söz edilebil- mesi için, bilfiil siyasete soyun- mak, parti kurmak ve iktidara talip olup o yönde çalışmak gerekir. Yeni Asya bu anlam- da bir siyasallaşma olayına hiç gırmemiş. söz gelişi hiçbir za- man bir parti oluşumuna kay- naklık etmemiştir. Bunakarşıhk, Yeni Asya'nın karşı çıktığı din adına siyaset hareketirrin mgnsupları, dnrin- de siyasallaşmasını sonuç ve- ren bir yaklaşım içinde olmuş- lardır. Bundan da en büyük za- ran din görmüştür. Bilhassa 28 Şubat sürecinde yaşananlar, bunun en büyük ispatıdır. Ko- nuya bir partinin yamnda, bir diğerininkarşısında olmak şek- liyle değil, bu çerçevede yak- laşılmalıdır. Sürecek BIRBAKIMA SERVER TANtLLÎ Amiral Erkaya, Sıvas ve Felsele Amiral Güven Erkaya'yı birkaç gün önce ebe- dFyolculuğuna uğuriadık. Gazetelerde, yurda olan hizmetlerini dile getiren güzel yazılar okuyoruz. Zaten yurtsever olmadan cumhuriyetçi ve demok- rat da olamazdı. Ama Islamcı ve dinci basını, anı- sı karşısında rezilce saygısızlığa iten asıl neden, onun 28 Şubat'ın mimarlanndan oluşuydu. Şeri- atçı RP'nin, laik ve demokratik Cumhuriyet'i yık- maya yönelik davranışlarına tam zamanında teş- his koymuş, "Türk Silahsız Kuvvetleri" dediği si- villeri Ânayasa'ya sahip çıkmaya çağırmıştı. Gencilik çözülmüş, toplum da rahat bir nefes al- mıştı... Anısı önünde saygıyla eğildiğimiz Amiral Erka- ya, demokrasiyi soyut olarak değil, onu Cumhu- riyet'in temel değerleri ile bir bütünlük içinde gö- ren askerierdendi. Nereden mi geliyor bu bütün- lük? Tarihimizden! O ikisi birbirinden aynlamaz. Din- ci gericinin hazmedemediği de budur. Cumhuri- yet'i kuranlann ödünsüz davranışlan karşısında bir süre uykuya yatmış; ama 1950'lerle beraber, demokrasiye bir araç olarak bakıp Cumhuriyet'i yıkma yolunda, aymaz politikacılarla beraber işi- ne koyulmuştur. Derdi dili "laik CumhuriyefX\r onun. Bir altı yıl önce, Sıvas'ta, "Cumhuriyet bu- rada kuruldu, burada yıkılacak!" diye haykırarak 37 canı yakarken de böyle düşünüyordu. Asker-sivil, laik Cumhuriyet ve demokrasi bü- tünlüğünü gözden ırak tuttuğumuz gün, her şey yıkılmış demektir. Her şeye bir bütünlük içinde bakmak: Felsefeden, özellikle de diyalektikten bir öğrendiğimiz de bu değil midir? • Fransız, konunun ciddiliğine inandığı için, onu eğitimine de sokmuştur. Laik Cumhuriyet'in Dev- rim öncesinin tarikat okullanna karşı kurduğu li- seye bir "Aydınlanma ocağı" olarak bakıldığın- dan, oradan çıkacak gençlerin felsefe kültürüne pek dikkat eder. "Bakalorya" denen lise bitirme sınavlannda ilk elemeyi de o konuda yapar. 14 Ha- ziran'da da, gençler, bu yılki felsefe bakaloryası- na girdiler. Her yıl sözünü eder ve sorulan sorula- . n, bizim gençlerimiz de görüp okusunlar diye ya- yımlanm ya, bu yıl da aynı şeyi yapacağım. Genel bakaloryaya giren 345.013 gence grup grup yöneltilen -seçmeli- felsefe sorulan şunlar 1) Tanhçiye bellek yeter mi? 2) Adalet gerekliği ile özgürlük gerekliği birbirinden aynlabilir şeyler mi- dir? 3) Sanat, gerçeklikle olan ilişkimizi değiştirir mi? 4) İnsan bilimleri, insanı, tahmin edilebilir bir variık olarak mı düşünüyorlar? 5) Tutkular, ödevi- mizi yerine getirmemizde bize engel oluriar mı? 6) Neye yarar bilimler? Isteyene de -yine seçmeli- bir metin yorumla- ması: Onlar da, Bergson'un "sanatsalyaratış"; Je- an Jacques Rousseau'nun 'aşk"; Bergson'un "dil" üstüne bir metni. r Teknolojik sınıflann bakaloryasına gjren 189.037 gençe, yine grup grup yöneltilen -seçmeli- fetee-« fe sorulan da şunlar: 1) Tarihe niçin ilgi duyuyo-- ruz? 2) Teknik gelişme, insanı gerçekten değişti- riyor mu? Ve yorumlanması için Jean Jacques Rousseau'nun "kölelik ve özgürlük" üstüne bir metni. Uygulamalı sanatlara giden öğrencilere de şu so- rular. 1) Imgelem, her türlü baskıdan kurtulabilir mi? 2) Dinlerin gücü neye bağlıdır? 3) Aristote- les'in "haksevertik" üstüne bir metnini yorumla- ma. Işte sorular! Bu sorulara yanıt verebilmeniz için dayanaca- ğınız, sadece ciddî kültür birikiminiz, güçlü man- tığınız ve aydın kafanızdır. Böylesi bir birikimden kalkarak gideceğiniz yer de Cumhuriyet, demok- rasi ve laiklik düşmanlığı olamaz; uygar olmanın, çağdaş olmanın yoluna gelip girersiniz. Cumhuriyet'i kuranlarda, "fikrihür, irfanıhür, vic- danı hür kuşaklar" derken, böyle gençler yetiştir- mek için donatmışlardı eğitimi. O kuşaklar bir süre yetiştiler de. Rahmetli Amiral Erkaya, açıkça belli olu- yor ki o dönemlerin kuşağından. Ama daha sonra aîtından girip üstünden çıkıldı o eğitimin. Altı yıl ön- ce, Sıvas'taki vahşeti tutuşturanlann hepsi de, genç- ti; onlann yetiştınlmeleri de öyle olmuştu. Bugünden tezi yok eğitime el atınız! Ya da hafif hafif başlattığınız bir reformu daha derinlere indiriniz; akılcı, demokratik ve cumhuri- yetçi temeller üzerinde yeniden yükseltiniz onu. Bu arada, ciddi bir felsefe, tarih ve edebiyat kül- ~ türü veriniz liselerde gençlere; daha güzel deyimiy- le, liselen, birer "Aydtnlar.ma ocağı"na çeviriniz. Dinin yfcfi mi? Bireylerin vicdanlandır! Oradan çıkardığınızda sokağa düşüyor, çığnn- dan çıkıyor; bezirgân takımının oyuncağı olurken, hinoğluhin politikacının da yemi... Akgünden gazetemize ziyaret 'Büyükçekmece'de denize girilebilir' İstanbul Haber Servisi - Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. HasanAkgün gazetemizi ziyaret edeTek yöneticilerimizle bir süre görüştü. llçesinde gerçekleştirdiği - çalışmalan anlatan Akgün, yapımına 50 milyon dolar harcadıklan TV TCulesi' bin 500 kişilik kongre sarayı yapacaklannı açıkladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Daire Başkanlığı'nca yapılan ölçümlerde, Büyükçekmece'de kirlilik nedeniyle denize girilemeyeceğinin açıklandığuıı anımsatan Başkan Akgün, "Yapılan ölçümler yanüş. Üçemizde denize girilebilir. Binlerce yurttaş hafta sonunda denize güıjtır. Büyükşehîrin raporu ~ gerçekleri yansıtınıyor. Bugüne dek çeşitli enfeksiyon nedeniyle hastanelere gidenler konusunda şikâyet almadık" dedi. Belediyelerinin borcunun ohnadığmı, 500 bin yurttaşa 200 kişiyle hizmet verdiklerini belirten Akgün, hizmetleri özelleştirerek başanlı olduklannı söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear