Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SkYFA CUMHURİYET 30 HAZİRAN 2000 CUMA
HABERLER
Körfez Savaşı sırasında Gülen 'in tsraiüibebeklere ağladığını söylemesine RP'liler tepkigösterdi
Gülen-Erbakan karşı karşıyaİD-t NURSİ'DEN BUGÜNE
Bilinmeyen
İSLAM
-13-
J~~7 ethullah Gülen cemaati okulla-
r-i ra, dergılere, yaymevlerine, yıat-
A. lara,dünyanın çeşitli bölgelerin-
de kolejlere ve okullara sahip olmuştu.
Günden güne büyüyen cemaat artık en
büyük cemaat haline gelmişti. Bu cema-
ate bir gazetenin gerektiği düşüncesi,
cemaatin çeşitli kademelerinde konu-
şulmaya başladı. Bir gazete çıkarma dü-
şüncesi olgunlaşırken 1986 yılında An-
kara'da yayımlanan Zaman gazetesinin
ortaklan arasında problem çıktığı ha-
beri alındı. Hazır bir gazeteyi almanın
daha uygun olduğu görüşüne vanldı ve
Zaman gazetesinin alınması için giri-
şimlerde bulunuldu. 1986 yılında kuru-
lan Zaman gazetesi Ahaddin Kaya'nın
sahipliğınde, Fehmi Koru ve ekibinin
yönetimınde çıkanlan bir gazeteydi.
Milli Gazete'den aynlan Fehmi Koru ve
arkadaşlan, Yeni Devır gazetesi özle-
mine karşıhk vermek amacıyla kurulan
ve siyah-beyaz yayımlanan Zaman ga-
zetesinde, entelektüel kesime ve genç-
liğe hitap eden bir yayın yapiyordu. Feh-
mi Koru, Ai Bulaç, Mehmet Doğan ve
Nabi Avcı gibi isimler gazetenin yazar-
lanydı. Zaman gazetesi, Islamcı taban-
da itibarlı birgazete haline gelmesinerağ-
men yirmi-otuz bin satıyordu. Bu da, ga-
zetenin ortaklan arasında bırtakım sıkın-
tılara neden olmuştu.
Koru'nun özel anlaşması
Fethullah Gülen çevresi böyle birza-
manda devreye girdi ve Alaaddin Ka-
ya ile anlaşma yapılarak gazete Fethul-
lah Gülen cemaatinin yaym organı ha-
line geldi. Fehmi Koru'nun dışında ka-
lan yazarlann çoğu el değiştiren gaze-
teden aynlmak zorunda kaldı. Ali Bu-
laç ve bazı yazarlar kendileriyle birlik-
te hareket etmeyen Fehmi Koru'yu, ar-
kadaşlannı satmakla suçladılar. Ancak
Fehmi Koru'nun gazete sahipleriyle
özel bir anlaşması vardı ve ona göre pa-
ra almıştı. Bu yüzden gazeteden aynla-
mıyordu. Gazete, Fethullah Gülen ce-
maatinin eline geçince de Fehmi Koru
başyazarhğını sürdürdü, Taha Kıvanç
adıyla da kulisler yazmaya devam etti.
Gazetenin görüntüsünde bir değişik-
lik yoktu. Değişiklik yönetimde ve ya-
zı kadrosundaydı. Daha önce Bugün ve
Sabah gazetelerinm sahıpliğıni yapan ve
gazeteleri iyi satan Mehmet ŞevketEy-
gL gazetenin başına getirildi. Onun yö-
netiminde de gazete satışını arttırama-
ymca yönetim yeniden değiştirildi. Bun-
dan sonra Fethullah Gülen cemaatinin
gazeteye abone edilmesi sağlandı. Bu
konuda Türkiye gazetesi örnek alını-
yordu. Cemaatin zenginlerine, "Şuka-
dar gazeteyi satm alacaksuuz" talimatı
verildı. Zenginler ve dunımlan iyi olan-
lar, on gazete, otuz gazete, yüz gazete
gibi kendilenne biçılen rakamlan üst-
lendiler ve onlann toptan aldıklan ga-
zeteler bedava dağıtıldı. Bu çalışmalar-
dan sonra da yirmi-otuz bin satan ga-
zete, bir anda yüz bini geçti, iki yüz bin
sınınna ulaştı. Zaman gazetesi özellik-
le 1988'den sonra koyu bir ANAP ikti-
dan savunuculuğuna soyundu.
Dlni çevrelerde
İsrailli bebekler1
şofcu
Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesiyle baş-
layan Körfez krizı sırasında ÂBD ve
müttefikleri Irak'a bomba yağdınyor-
du. Bu savaşta mağdur olan, Irak'ın si-
vil halkıydı, her gün binlerce insan ve
bebek ölüyordu. Dünya bu savaşı tele-
vızyonlanndan CNN aracılığıyla bir
pembe dizı gibi izliyordu. SavaşınTür-
kiye'ye bir başka etkisi de, siyasilerin
arasındaki görüş aynlığını derinleştir-
miş olmasıydı. Hükümet kanadı ABD
yanlısı tutum içindeyken BütentEcevh
ve Necmettin Erbakan Irak'ın yarunda
yer aldı. Süley man Demirel bıle Irak'a
yapılan saldıriyı kınadı. Bu kamplaşma-
ya cemaatler de kanştı. fslami grupla-
nn çoğunluğu ABD"ye karşıydı. Türk
medyasmda dogrudan Irak'ı savunan
Milli Gazete ve Yeni Asya gazetesi var-
dı. tşte böyle bir-dönemde Fethullah
Gülen, Körfez Savaşf yla ilgili birko-
nuşma yaptı. Bu konuşmasında "Isra-
illi bebekİerin dunımuna ağladığını"
belirttı. Irak bombardımanında zarar
gören IsraTUı bebekler onu çok üzmüş-
tü! Fethullah Hoca'nın bu konuşması,
kendi tabanını da, bütün dini çevTeleri
de şoke eni. RPliler Fethullah Hoca'ya
kızdılar. Mıllı Gazete açıkça Fethullah
Gülen'i eleştiren yayın yaptı. Mukad-
der Başeğmez, Fethullah Hoca'nın aley-
hinde çok sert bir yazı yazdı.
Fethullah Gülen'e bağlı Zaman gaze-
tesi de başka bir yolla buna karşılık ver-
di. Erbakan Irak'ı destekliyorum de-
mesine rağmen, ABD müttefiki olan
Suudi Arabistan Krah'na, Irak'a karşı
TurgutOyd cumhurbaşkanı
muhafa-tıkâtiarRefahPartisi'ne
Turgut Ozai, muhalefetin sert eleştirilerine rağmen
cumhurbaşkanı seçildL Turgut OzaL, Celal
Bayar'dan sonra ikinci sivil cumhurbaşkanı olarak
göreve başlado. Ama onun cumhurbaşkanbğuun
Islamcı kesünin gözunde daha özel bir anlamı vanü.
Turgut Ozal Qk dindar cumhurbaşkanıydı, hatta ilk
tarikat mensubu cumhurbaşkanı) dı.
Ozal cumhurbaşkanı olunca, ANAP'ın başına
muhafazakâr gruptan Yıldmm Akbulut getirildi
Yıldınm Akbulut Idmsenin bekkmediği, ummadığı
bir isimdi. lcraatlarmdan çok. bir zamanlar hal
mûdûrtüğü yapmış oiması ve hakkında fikralar
uydurulmasryla tanınryordu. Çok geçmeden parti
içinde etkin olan tiberaller, Dışişleri Bakanlığı
yapmış olan Mesut Yılmaz'ı partinin başına
getirdiler Medyanın da desteğini alan Mesut
Yıhnaz, Özal'ın kendisini istememesine rağmen
dekgeterin çoğundan oy aldı ve hem ANAP genel
başkanı hem de başbakan okiu.
Mesut Yılmaz, açıkça muhafazakârlara karşı tavır
almışü. Tarikat ve cemaatleri kızdıracak kinii
açıklamalar >
ı
apryordu. "ANAP'ın tarikat ve
cemaatiere ihtiyacı yok" diyordu. Seçime bir buçuk
yıl kala erken seçim Oan etti. Çağdaş, genç, modern
bir parti lideri imajryla daha çok oy alacağuu
düşünmekteydL.
l
-
Enver
Oren'in
açıklaması
Cumhuriyet Gazetesi'nin 27 Ha-
ziran 2000 tarihli nüshasırun 1-8.
sîryfasında, "Cemaatlerin Gerçek
Lideri: Ozal" başlığı altında, mü-
vekkillerimiz Hüseyin Hilmi Işık ve
Enver Ören aleyhüıde gerçek dışı
iddialarda buhmulmuştur. Bu yayın-
lan bütünü ile reddediyoruz.
Müvekkillerimiz, Işıkçılık da da-
hil hiçbircemaat veya partinin men-
subu, kurucusu, üyesi, mensubu ve
sempafizanı değüdir. Kendileri, dev-
letimize ve milletimize hizmeteden
ve bu uğurda24 saat çalışan, aydın,
çağdaş ve münevver msanlardır.
Müvekkillerimiz, Sn. Turgut Özal
da dahil, hiçbir siyasi partiden ve
iktidardan hiçbir zaman menfaat
temin etmemişlerdir. Bu konuda
devlet imkânlannı da asla lcullan-
mamışlardır. Müvekkillerimden En-
ver Ören'in sahibi bulunduğu Tür-
kiye Gazetesi, SaymTurgut Ozal dö-
neminden çok önce kurulmuş olup
1970 yılmdan bu yana elden dağı-
nm sistemi ile çalışmakta olduğun-
dan, hiç kimseden böyle bir dagı-
nrn modelini de almış değildir.
Müvekkiflerimizin üDcemizde ya-
şayan hiçbir kişi, kuruluş ve cema-
at ile de husumet içinde olmadık-
lannı, doğru bildiklerini ve inandık-
larrnı daima söylediklerini ve bu
sebeple de basının ağabeyi olarak
kabul edildiklerini ifade etmek is-
teriz. Ciddi ve güvenilir bir yayın
organı olduğuna gönülden inandı-
ğımız Cumhuriyet Gazetesi'nin bu
yayınının yanlış bir bilgi akışından
kaynaklandığına inanıyoruz.
Kamuoyuna saygı ile duyururuz.
Hüseyin Hümi Işık-Enver Ören
Vekilleri Av. AlaetiinŞener-Av. Ab-
dnrrahman Gök.
yaptıklan savaşta başanlar dileyen me-
saj göndermişti. Bir dergide yer alan
bu haberi Zaman gazetesi de yayımla-
yarak Erbakan'ı ikiyüzlülükle suçladı.
20 Ekim 1991 genel seçımleri öncesi
RP'nin, Türkeş'in partisi MÇP ile itti-
fak yapacağı söylentileri yayıldı. Ço-
ğu cemaat ve tarikat da bu ittifakın ol-
masından yanaydı. MÇP'nin barajı aş-
ması zordu, ama RP ile ittifak kurarsa
onlar da Meclis' e girebileceklerdi. Ay-
kut Edibali'nin IDP'sinin de ittifaka
dahil olacağı söylenince muhafazakâr
çevTeler daha da sevindi.
Olay netleşmeden muhafazakâr çev-
reler, Türkiye ve Zaman gibi gazeteler
adeta ittifak kurulmuş gibi yayın yap-
maya başlayarak baskı oluşturdular.
Hem RP tabanmda, hem MÇP taba-
nmda rüzgârlar esiyordu. Yıllardır bir-
birine mesafeli olan tslamcılar ve ül-
kücüler güç birliği edecekti, inananlar
bir çatı altında olacaktı. Bu ittifak baş-
ka çevre oylan da getirecek ve ittifak-
çılartek başına iktidar olabilecekti. An-
cak Güneydoğu, RP'nin oy deposuydu,
MÇP ile ittifak kurulunca kesinlikle oy
kaybı olacaktı. Acaba diğer bölgeler-
den gelecek oylar bu kaybı nasü etki-
leyecekti? Sonuçta ANAP'tan RP'ye ge-
çen MeMh Gökcek'in miman olduğu bu
ittifakın daha kazançlı olacağı görüşü
ağır bastı.
Y a r ı n
• Başbuğ Erbakan,
mücahit Türkeş
• Sağ ve sol koalisyon
yapıyor
• RP'nin önlenemez
yükselişi
Yeni Asya gazetesi imtiyaz sahibi MehmetKutlular sorulanmızı yanıtladı
6
FethuDah Gülen, Nurcu
deııümesiiMİeıı hoslanmaz9
1- ÖnceUkle şunu ifade ede-
yim ki, bizim camianuzda li-
derlik ve önderlik gibi bir ha-
dise söz konusu degildir. Be-
nim konumum, diğer arkadaş-
lanm gibi, istişareler neticesi
tevdi edilen görevlerde bulun-
maktan ibarettir. Bu görevin,
camia adına çıkan bir gazete-
nin imtiyaz sahipliği oiması
hasebiye camiayı dışanda tem-
sil misyonunu da beraberinde
getirmesi, bu gerçeği değiştir-
mez. Netice itibanyla ben de
şahs-ı manevi tabir etnğimiz ca-
mianın nihai karar mercii olan
istişare zeminlerinde, tama-
men hür ve katılımcı bir or-
tamda alınmış hizmet kararla-
n çerçevesinde görev yapan
birinsanım.
Bediüzzaman'ın önde gelen
talebelerinden Zübeyir Gün-
düzalp ın konumu da bu idi.
Gündüzalp'in en belirgin özel-
liği ise Said Nursi'nin hizmet
metot ve anlayışını, onun ölçü
ve prensipleri çerçevesinde en
iyi kavramış bir insan olmasıy-
dı. Bediüzzaman'ın vefatm-
dan sonra Risale-i Nur hareke-
tinin aynı çizgide toparlanma-
sında, bu nitelikleri ile Gündü-
zalp belirleyici rol oynadı. Ye-
ni Asya da bu çizgiyi devam
ettirme gayretindedir...
Geride kalan otuz yılı aşkın
süre zarfinda Yeni Asya'nm
çeşitli iç ve dış sebeplerle za-
man zaman ciddi sıkıntı ve dar-
boğazlar yaşadığı doğrudur.
Ama bu sebepleri kişilere, özel-
likle de şahsıma indirgemek,
gerçekçilikten uzak ve çok sığ
bir değerlendirme olur. Elbet-
te ki otuz yıl önce beraber yo-
la çıktığırrıız insanlann bir İas-
mıyla zaman içinde bılhassa
siyasi konularda fıkir aynlığı-
na düştüğümüz bir vakıadır.
Böylesi aynlıklar ise her sos-
yal grubun ve müessesenin
içinde görülebümektedir. Ni-
tekim Cumhuriyet gazetesi de
bu anlamda iç tartışmalara ve
kopmalara sahne olabilmiştir.
Yeni Asya camiası içinde
yaşanan sıkıntılarda en çok et-
kili olan faktör, benim tespit-
lerime göre, dahildeki ihtilaf-
larm harici eller tarafindan kö-
rüklenmesi ve belli maksatlar
istücametinde yönlendirilmesi
olmuştur. Kişisel anlaşmazhk-
lar camiamızı bölmek için kul-
lanılmış, bu hedefe ulaşıldık-
tan sonra da Yeni Asya'yı yıp-
ratmak ve çökertmek için yo-
ğun karalama kampanyalan
yürütülmüştür. Bunlann ken-
diliğinden olduğunu düşün-
mek saflık olur.
Yeni Asya özellikle 12 Ey-
lül'den sonra açılan dönemde
hem aleni ve yoğun devlet bas-
kısına maruz kalmış, toplam sü-
resı 470 günü bulan kapatma
kararlanna ve bu kararlann her
alanda kendisini gösteren sıkın-
tılı sonuçlanna muhatap ol-
muş hem de bünyedeki ihti-
laflan, camiada bölünmeyi ge-
tirecek istikamette kullanan
stratejilere hedef kılınmıştır.
Ancak bütün bunlardan son-
ra geldiğimiz merhalede Yeni
Asya, yaşadığı sıkıntılan çok
büyük ölçüde aşarak tekrar der-
lenip toparlanmayı başarmış-
tır. "Arnk bitti, bir daha aya-
ğa kalkamaz, beüni doğnuta-
maz" denildiği noktalarda da-
hi pes etmeden, çok büyük zor-
luklan ve engellemeleri gö-
ğüsleyerek yoluna devam et-
miştir ve etmektedir.
2- Fethullah Gükn. Risale-i
Nur'dan da büyiik ölçüde isti-
fade etmiş obnakla birlikte,
kendisini Nur camiasının men-
subu olarak görmediğini ve
"Nnrcu" tabirinden dahi ra-
hatsızlık duyduğunu, kamu-
oyuna defaatle deklare etmiş bir
insandır. Biz ise Risale-i Nur
talebesı ve Nurcu kımliğımız-
le dine hizmet etmeye çalışan
insanlanz. Aramızdaki temel
fark buradan kaynaklanmakta-
dır.
3- Bediüzzaman'dan aldıgı-
mız ölçüler bizi din adına çı-
kan partilere destek vermekten
Mehmet Kutlulara yönelttiğimiz sorular
1. Yeni Asya cemaatine Zübeyir
Gûndüzalp'ten sonra siz önderlik
ediyorsımuz. Bu süreçte Yeni
Asya'nın gerilediği, aranızdan
çıkan Fethullah Gülen'in yükselişe
geçtiği gözleniyor. Bunda sizin
payınız olduğu iddialan var.
Cemaati kûçülttûğünüz söyleniyor.
Bu konuda yorumunuz nedir?..
2. Fethullah Gülen cemaati ile
sizlerin arasında ne gibi farklar
var?.. Aynı kaynaktan beslenmenize
rağmen niye bir arada değilsiniz de
ayn yollardasınız?.. Sadece hizmet
farklılığı geçerli bir neden mi?..
3. Başlangıçtan bu yana neden
Erbakan ve partilerine karşı şiddetli
bir muhalefet içinde oldunuz?..
4. Erbakan ve partilerine karşı
özellikle 12 Eylül öncesi yoğun
eleştiriler yaptınız ve Demirel
yanlısı bir tavir aldımz. Cemaatin
bir siyasi partinin yanında olup
diğerinin karşısında oiması,
cemaatin siyasallasması olarak
eleştirildi. Bugünden bakınca o
günleri nasıl
değerlendiriyorsunuz?..
men ettiği için.
4- Bediüzzaman hayatta iken
demokratlan destekledı. Ve bu
desteğin gerekçelerini detayla-
nyla açıkladı. Bu izahlann ışı-
ğında talebeleri de DP'nin de-
vamı olan AP ve DYP'ye des-
tek verdiler. Ama bu destek oy
kullanmak, başkalanna da ay-
nı yönde oy kullanmalan tav-
siyesinde bulunmak, seçim
sonrasındaki icraat ve geliş-
meleri aktif bir srvil toplum ve
demokrasi bilinci içerisinde
izleyip denetlemekle sınırlı-
dır. Bu da demokratik bir va-
tandaşhk hak ve görevinin ye-
rine getirilmesinden ibarettir.
Bunun siyasallaşma ile uzak-
tan yakından bir ilgisi yoktur.
Siyasallaşmadan söz edilebil-
mesi için, bilfiil siyasete soyun-
mak, parti kurmak ve iktidara
talip olup o yönde çalışmak
gerekir. Yeni Asya bu anlam-
da bir siyasallaşma olayına hiç
gırmemiş. söz gelişi hiçbir za-
man bir parti oluşumuna kay-
naklık etmemiştir.
Bunakarşıhk, Yeni Asya'nın
karşı çıktığı din adına siyaset
hareketirrin mgnsupları, dnrin-
de siyasallaşmasını sonuç ve-
ren bir yaklaşım içinde olmuş-
lardır. Bundan da en büyük za-
ran din görmüştür. Bilhassa
28 Şubat sürecinde yaşananlar,
bunun en büyük ispatıdır. Ko-
nuya bir partinin yamnda, bir
diğerininkarşısında olmak şek-
liyle değil, bu çerçevede yak-
laşılmalıdır.
Sürecek
BIRBAKIMA
SERVER TANtLLÎ
Amiral Erkaya,
Sıvas ve Felsele
Amiral Güven Erkaya'yı birkaç gün önce ebe-
dFyolculuğuna uğuriadık. Gazetelerde, yurda olan
hizmetlerini dile getiren güzel yazılar okuyoruz.
Zaten yurtsever olmadan cumhuriyetçi ve demok-
rat da olamazdı. Ama Islamcı ve dinci basını, anı-
sı karşısında rezilce saygısızlığa iten asıl neden,
onun 28 Şubat'ın mimarlanndan oluşuydu. Şeri-
atçı RP'nin, laik ve demokratik Cumhuriyet'i yık-
maya yönelik davranışlarına tam zamanında teş-
his koymuş, "Türk Silahsız Kuvvetleri" dediği si-
villeri Ânayasa'ya sahip çıkmaya çağırmıştı.
Gencilik çözülmüş, toplum da rahat bir nefes al-
mıştı...
Anısı önünde saygıyla eğildiğimiz Amiral Erka-
ya, demokrasiyi soyut olarak değil, onu Cumhu-
riyet'in temel değerleri ile bir bütünlük içinde gö-
ren askerierdendi. Nereden mi geliyor bu bütün-
lük? Tarihimizden! O ikisi birbirinden aynlamaz. Din-
ci gericinin hazmedemediği de budur. Cumhuri-
yet'i kuranlann ödünsüz davranışlan karşısında
bir süre uykuya yatmış; ama 1950'lerle beraber,
demokrasiye bir araç olarak bakıp Cumhuriyet'i
yıkma yolunda, aymaz politikacılarla beraber işi-
ne koyulmuştur. Derdi dili "laik CumhuriyefX\r
onun. Bir altı yıl önce, Sıvas'ta, "Cumhuriyet bu-
rada kuruldu, burada yıkılacak!" diye haykırarak
37 canı yakarken de böyle düşünüyordu.
Asker-sivil, laik Cumhuriyet ve demokrasi bü-
tünlüğünü gözden ırak tuttuğumuz gün, her şey
yıkılmış demektir. Her şeye bir bütünlük içinde
bakmak: Felsefeden, özellikle de diyalektikten bir
öğrendiğimiz de bu değil midir?
•
Fransız, konunun ciddiliğine inandığı için, onu
eğitimine de sokmuştur. Laik Cumhuriyet'in Dev-
rim öncesinin tarikat okullanna karşı kurduğu li-
seye bir "Aydınlanma ocağı" olarak bakıldığın-
dan, oradan çıkacak gençlerin felsefe kültürüne
pek dikkat eder. "Bakalorya" denen lise bitirme
sınavlannda ilk elemeyi de o konuda yapar. 14 Ha-
ziran'da da, gençler, bu yılki felsefe bakaloryası-
na girdiler. Her yıl sözünü eder ve sorulan sorula- .
n, bizim gençlerimiz de görüp okusunlar diye ya-
yımlanm ya, bu yıl da aynı şeyi yapacağım.
Genel bakaloryaya giren 345.013 gence grup
grup yöneltilen -seçmeli- felsefe sorulan şunlar
1) Tanhçiye bellek yeter mi? 2) Adalet gerekliği ile
özgürlük gerekliği birbirinden aynlabilir şeyler mi-
dir? 3) Sanat, gerçeklikle olan ilişkimizi değiştirir
mi? 4) İnsan bilimleri, insanı, tahmin edilebilir bir
variık olarak mı düşünüyorlar? 5) Tutkular, ödevi-
mizi yerine getirmemizde bize engel oluriar mı? 6)
Neye yarar bilimler?
Isteyene de -yine seçmeli- bir metin yorumla-
ması: Onlar da, Bergson'un "sanatsalyaratış"; Je-
an Jacques Rousseau'nun 'aşk"; Bergson'un "dil"
üstüne bir metni.
r Teknolojik sınıflann bakaloryasına gjren 189.037
gençe, yine grup grup yöneltilen -seçmeli- fetee-«
fe sorulan da şunlar: 1) Tarihe niçin ilgi duyuyo--
ruz? 2) Teknik gelişme, insanı gerçekten değişti-
riyor mu? Ve yorumlanması için Jean Jacques
Rousseau'nun "kölelik ve özgürlük" üstüne bir
metni.
Uygulamalı sanatlara giden öğrencilere de şu so-
rular. 1) Imgelem, her türlü baskıdan kurtulabilir
mi? 2) Dinlerin gücü neye bağlıdır? 3) Aristote-
les'in "haksevertik" üstüne bir metnini yorumla-
ma.
Işte sorular!
Bu sorulara yanıt verebilmeniz için dayanaca-
ğınız, sadece ciddî kültür birikiminiz, güçlü man-
tığınız ve aydın kafanızdır. Böylesi bir birikimden
kalkarak gideceğiniz yer de Cumhuriyet, demok-
rasi ve laiklik düşmanlığı olamaz; uygar olmanın,
çağdaş olmanın yoluna gelip girersiniz.
Cumhuriyet'i kuranlarda, "fikrihür, irfanıhür, vic-
danı hür kuşaklar" derken, böyle gençler yetiştir-
mek için donatmışlardı eğitimi. O kuşaklar bir süre
yetiştiler de. Rahmetli Amiral Erkaya, açıkça belli olu-
yor ki o dönemlerin kuşağından. Ama daha sonra
aîtından girip üstünden çıkıldı o eğitimin. Altı yıl ön-
ce, Sıvas'taki vahşeti tutuşturanlann hepsi de, genç-
ti; onlann yetiştınlmeleri de öyle olmuştu.
Bugünden tezi yok eğitime el atınız!
Ya da hafif hafif başlattığınız bir reformu daha
derinlere indiriniz; akılcı, demokratik ve cumhuri-
yetçi temeller üzerinde yeniden yükseltiniz onu.
Bu arada, ciddi bir felsefe, tarih ve edebiyat kül- ~
türü veriniz liselerde gençlere; daha güzel deyimiy-
le, liselen, birer "Aydtnlar.ma ocağı"na çeviriniz.
Dinin yfcfi mi? Bireylerin vicdanlandır!
Oradan çıkardığınızda sokağa düşüyor, çığnn-
dan çıkıyor; bezirgân takımının oyuncağı olurken,
hinoğluhin politikacının da yemi...
Akgünden gazetemize ziyaret
'Büyükçekmece'de
denize girilebilir'
İstanbul Haber Servisi -
Büyükçekmece
Belediye Başkanı Dr.
HasanAkgün
gazetemizi ziyaret
edeTek yöneticilerimizle
bir süre görüştü.
llçesinde
gerçekleştirdiği -
çalışmalan anlatan
Akgün, yapımına 50
milyon dolar
harcadıklan TV
TCulesi'
bin 500 kişilik kongre
sarayı yapacaklannı
açıkladı. İstanbul
Büyükşehir Belediyesi
Çevre Koruma Daire
Başkanlığı'nca yapılan
ölçümlerde,
Büyükçekmece'de
kirlilik nedeniyle denize
girilemeyeceğinin
açıklandığuıı anımsatan
Başkan Akgün,
"Yapılan ölçümler
yanüş. Üçemizde denize
girilebilir. Binlerce
yurttaş hafta sonunda
denize güıjtır.
Büyükşehîrin raporu ~
gerçekleri yansıtınıyor.
Bugüne dek çeşitli
enfeksiyon nedeniyle
hastanelere gidenler
konusunda şikâyet
almadık" dedi.
Belediyelerinin
borcunun ohnadığmı,
500 bin yurttaşa 200
kişiyle hizmet
verdiklerini belirten
Akgün, hizmetleri
özelleştirerek başanlı
olduklannı söyledi.