13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 7 HAZİRAN 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 VVhite House Ingilizce "white" sözcüğünün Türkçe karşılığı "beyaz" ve "house"un karşılığı "ev" olduğuna göre VVashington'daki ABD başkanlık konutu "VVhite House" Türkçeye neden "Beyaz Ev" hatta biraz daha Öztürkçe kullanırsak "Ak Konut" olarak çevrilmiyor da "Beyaz Saray" deniyor? Ankara'daki dostumuz Veli Yıldınm "Küçiik Amerika hayalcileri en büyük başkanlanna 'ev' değil 'saray' layık gördükleri için" diyor! Siz ne dersiniz? Hazır söz "Beyaz Saray"dan açılmışken, Oval Ofis'teki çalışmalanyla ünlenen Sayın Başkan Clinton'ın görev süresi boyunca, The Family Singers topluluğunu her Noel başkanlık konutunda ağırladığını; "Beyaz Saray"da konser veren topluluğun "Children of God" yani "Tannnın Çocuklan" tarikatından geldiğini ve tarikatın başındaki David Berg'in küçük yaştaki kız çocuklannı "kutsal ruh" adına iğfal ettiğini biliyor muydunuz? Elektronik posta: som@posta.cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Tatil yapmayan Bülent Ecevit, denizi özlemiş... "Sivaset tatilindeki Deniz'i özlemis olmasın!" atmak "kısmet" olmadı ama on yıl kadar önce biryazı dizisi için Istanbul'dan Anka- ra'ya, Bodrum'dan Bozcaada'ya birçok cezaevinin koğuşlarına girip çıkmış, hava- landjrmalarında volta atmıştık. Herşey berbattı. ön- ceki gün, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'le Iz- mit-Kandıra yolunda yapımı devam eden Kocaeli F Tipi Cezaevi'ni gezdik... Terör ve mafya suçlanndan tutuklu ve hükümlü ya- kınları ile bazı kurumların insanlık onuru adına bü- yük tepki gösterdiği "F Tipi"ni gördük. Hani şu tek kişilik "hücre"lerinde insanların tecrit edilerek iş- kence çekecekleri zindanları gezdik. Önce gördük- lerimizden başlayalım... Üç kişilik çift katlı ve toplam 50 metrekarelik oda- lar ve tek kişilik toplam 10 metrekarelik odalar, kim- se kusura bakmasın ama iki yıldızlı (Aydın Engin'e 'dört yıldız'ı yumurtlayanlar abartmış) turistik tesis odasını aratmayacak düzende. Aydmlık ve güneş gö- Fiipi ren odalarda geniş pencereler, tek kişilik yatak(lar), gardırop, kapalı bir bölümde duş, tuvalet, lavabo, 24 saat sıcak su, merkezi müzik yayını dinlemek is- teyenler için hoparlör, diyafon, elektrikli cihazlar için fiş girişi, elektrik sayacı; üç kişilik odalarda mutfak dolabı ve tezgâh, masa ve sandalye. Tek kişilik oda- ların ikişerya da üçerli, üç kişilik odaların ise bağım- sız olarak açıldığı 50 metrekare havalandırma ala- nı. Dört bölümden oluşan cezaevinin her bölümde iş atölyeleri; genelinde çok amaçlı sporsalonu, fut- bol sahası, revir, kantin, kreş, yemekhane, çamaşır- hane, kütüphane, berber... Sorup öğrendiklerimiz... "F Tipi" cezaevlerinin bodrum katında "tabutluk" ya da "hücre" yok. Tu- tuklu veya hükümlü, hazırlanmakta olan kurallara uy- mak koşuluyla "oda"sında tecrit edilmeyecek; gün içinde atölyede çalışıp günde 2 milyon lira kazana- cak, mesleğini geliştirecek ya da meslek sahibi ola- bilecek, spor yapacak, kütüphaneden yararlana- cak, okuma-yazma bilmiyorsa kurslara katılabilecek, açık görüş yapabilecek; aydınlanma dışında tüket- tiği elektriğin ücretini ödeyerek odasında televiz- yon, radyo, buzdolabı ve yemek hariç çay hazırla- mak için elektrikli ocak gibi cihazları kullanabilecek. Ve anladığımız... Cezaevlerini kimse örgütün eği- tim merkezi olarak kullanamayacak, egemenlik ku- ramayacak, örgüt disiplinini sağlayamayacak. Ce- zaevi kurallarına uymamanın karşılığı, "hücre ceza- sı" olacak ki bu durumda "oda" kapılan belli bir sü- reyle kapatılacak. Eğer, Adalet Bakanhğı da hazır- ladığı yeni yönetmelikle "kapılar"ı zorlamaz ve ku- ral dışı kapatmazsa Türkiye çağdaş bir infaz düze- nine kavuşacak... Daha ne istiyonuz! SESStZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE Cezaevlerine bağımsız kurul denetimi Yukarıdaki "F Tipi" başlıklı yazıyı, Adalet Bakanlığı'na birgöndermeya- parak noktaladık... Bakanlık hazırlamakta olduğu yeni yönetmelikle uluslararası sözleşme- ler doğrultusunda cezaevinde yaşam kurallarını belirliyor ama kurallar kâ- ğıt üzerinde kalabilir! Toplum, kapalı kapılar bir yana de- mir parmaklıkların ardında neler olup bittiğini nereden bilecek? Kaldı ki burası Türkiye; kâğıt üze- rinde "hoş" görünen her şey cezaevi koşullannda "boş" çıkabilir. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk yeni bir çalışmadan söz etti... Tüm cezaevlerinin, tarafsız kişilerden olu- şan kurullarca denetlenmesi. Bunun için yasa çıkarılması "gerekiyor ve yasa tasarısı üze- rinde çalışma yapılıyor. A ya da R tipi önemli değil, ce- zaevinin bulunduğu bölgede, emek- li yargıç, öğretim üyesi gibi tarafsızlı- ğı ve saygınlığı tartışma konusu olma- yan ve Adalet Bakanhğı ile bağlantı- sı bulunmayan kişilerden oluşturula- cak yerel kurullar cezaevlerinde in- celeme yapacak, denetimlerinin so- nucunu bir raporla bakanlığa sunacak, kamuoyu ile paylaşacak. Böylesi bir uygulama ile cezaevle- rine ilişkin birçok iddia kendiliğinden çözümlenmiş olacak... Ve asıl konu: Af. Bakan Türk, aftan yana olduğunu bir kez daha yineledi.. Ve bir varsayım: F tipi cezaevlerine nakiller büyük olaylara gebe; nakil- lerden önce af çıkarılması söz konu- su olabilir ve zaten mevcut cezaev- lerinde de yer kalmadı. Affın zamanlaması, Meclis'in açılı- şıyla yani sonbahar gibi. AYDINLANMA ATEŞİ betişiın: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95 'Kenetlenelim ki Cumok boşuna kurulmuş olmasın ve ErolGeyran hepyaşasın' . Üskfidar Cumok . 1995 yılında bir akşamüstü, Fenerbahçe Romantika Kafe- si yöneticileri ve çalışanlan şaşkın. Herhangi bir gün gi- bi başlayun günün akşamında ki bu coşkulu kalabalık bek- lcnılmeyen bir olgu. Bayram mıydı, şenlik miydi? Iğne at- san ycre düşmeyecek bu kala- balık da nereden çıkmıştı? Her- kes gülüyordu, herkes dosttu, herkes akrabaydı ve herkes şaşkındı bıraz. Ama asıl büyük şaşkın; ay- ru dili konuşabileceği, aynı so- runları paylaşabileceği birkaç dostun geleceğini umarak o içten çağnyı yapan, yaratıcı kişi Erol Geyran'dı. Cumhunyet gazetesi okur- lannın, yıllardır içinde birik- tirdiklerı coşkuları, tepkileri, küçük bir çagnyı böyle koca- man bir 'Aydınlanma Ate- şi'ne dönüştüren kişiydi o. "Her ölünı erken ölüm- dür", o da erken ve beklenme- dik bir şekilde aynldı aramız- dan. Ama, yaşarken yaratıcı ve ironik zekâsı ile bizi nasıl bir araya getirdi ise aramız- dan ayrılışı da aynı işlevi gör- meli ki "Üstü kalsın!" de- dirtecek varsıl kişiliği yine ara- mızda olabilsin. Sevgili Cumoklar! gelin, hiç olmazsa bir süreliğine olsun farklı oluşumlan bir kenara bırakalım. llk günün coşku- suyla hepimize 'ekmek gibi, su gibi' gerekli olan onsuz na- sıl yaşayacağımızı bilmediği- miz gazetemizde kenetlene- lim. Kenetlenelim ki Cumok bo- şuna kurulmuş olmasın ve Erol Geyran hep yaşasın! Zonguldak Cumok Üllkemizin gerçek gazete okurlarını bir çatı altında top- layan kıvılcımı; Sayın Erol Geyran ağabeyimizi. dostu- muzu, güzel ınsanı kaybetme- .jıin&urokluğu içindeyiz. Işılff- târ içinde yatsın. tstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Cumok gibi örneğine çok az rastlanabilecek bir örgüt- lenmeyi başlatan böylece dost- luğun, dayanışmanın, payla- şımın, savaşımın yeni bir bi- linçlenmesini ortaya koyan Erol Geyran'ı kaybetmenin üzüntüsünü yürekten duyu- yor; yurdumuzun her köşesi- ne kök salmış tüm Cumoklara başsağlığı diliyor, onun çalış- malanmn hedefe varmada yol gösterici olduğuna inanıyoruz Işıklar içinde yatmasını di- liyoruz... Afyon Cumok Yaşam biçimleri ve düşün- celeriyle bize örnek olan Sa- yın Mîna Urgan' ı, Sayın Erol Geyran'ı ve Sayın Raif Er- tem'i hiç unutmayacağız. Ai- lelerine ve tüm Cumhuriyet okurlanna başsağlığı diliyo- ruz. Çanakkale Cumok Memura ve emekliye hazi- randa yüzde 4'lük zam ver- diklerini söyleyen iktidarda- kilere, bunun zam olmadığını söylüyor ve kınıyoruz. Ken- dilerine kıyak emeklilikleri çı- karanlar, birbirlerini aklayan- lar, 'Benim memurum işini bilir\ 'Verdimse ben verdim' mantığıyla düşünmekte, ulus devleti ve tam bağımsızhğı- mızı hiçe saymaktadırlar. Ya- pılan özelleştirmeler varsılı daha varsıl, yoksulu daha yok- sul yapmaktadır. Emekten ya- na olmayan, sürekli kendi çı- karlanm, halkımızın çıkarla- nndan üstün görenlerle sava- şımız sürecektir. Memur ve iş- çi eylemlerini yürekten des- tekliyoruz. ILAN T.C. K.MARAŞ 2. ASLİYE HUKUK tö 1999 652 Da\acı Ahmet Kaçın vekili Av. Selim Sümen tarafından davalı Zü- leyha Kaçın aleyhine mahkememize ikame edilen boşanma davası- nın yapılan yargılanıası sırasında verilen ara karan gereğince: Dosyamız davalısı Züleyha Kaçın' ın yapılan tüm aramalara rağ- men adresi tespit edilemediğinden bu davalıya duruşma gününün ila- nen teblığine karar verilmekJe davalınm yeni duruşma günü olan 18.7.2000 günü mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir vekılle temsil ettirmesi, aksi halde duruşmanın yokluğunda yapılarak dosya karara bağlanacağından ış bu ılanın davalıya tebhği yerine ka- ım olmak üzere ilan olunur. 10.6.2000 Basın: 35137 H A R B İ SEMtH POROY semihporoy(a yahoo.com BULUT BEBEK NVRAYÇİFTçt ' KEDİ LEVO APTÜLIKA TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27 Haziran i678'De BUGÜM, "7B8CÛMAN-/ HAKÎKAT' GAZETESİ YAYtML4UMAYA gAÇLGNDI. ÜNLÜ GAZEJBCİ VE YAZAfZ AHMET MİTHAT EFEN- Oİ TAZAFINPAN ÇtKAe/L4AJ BU ĞÜNLÜK GAZGTE, ÖNCEL£Rİ, 1-tASee.DEN ÇOK, ÇE Şİ72-/ SİLS/LB/Z VERBN Bİ/S PEJ&Sİ HAl/A- ZlNDAYPI. TBF&İKA YA2ILARI VE £p£8/- YAT SÖaJ/HÜ I/AGP/. O BÖLJJMÛ BİR Sues AHMET M/TH4T£FEAJPt'A//A/ DAAAAD/ MU- ALLİM MACİ HAZieLIYACA^, GA2ETE, AH- MET PASlM VB HÜSEYİN RAHMİ (ZUl/SPl - O 6IBİ YAZARLAKfH HALK TA/SA&AJ- PAAJ TANIUMAL4R/UA_ YA/ZDlMCI OL4CAZ- TIR... r*.~) YAhiOA, SAS ÛSTTE, <SAZE77£- MİN SÂŞLlGı GÖ&JJLÜYO&.. İLAN T.C. ANKARA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1999/743 Davacı Güneş Sigorta A.Ş. vekili tarafindan davalı Deniz Çelik ve Cengiz Boz aleyhine açılan ruc'uan alacak davasının verilen ara karan uyannca; Davalı Deniz Çelik'in Bağlar Sokak, No: 18/2 Abidinpaşa/Ankara ad- resine tebligat yapılamadığından dava dilekçesi ve dııruşma gününün ilaneft teWifine karar vcribmştir. Davacı vekiH dava dilekçesinde; ^~— Davahlardan Deniz Çelik'in maliki bulunduğu 06 D 6876 plakalı araç ile davacı sigorta tarafından sigorta olan 38 AZ 800 plakalı aracın 27.06.1999 tarihinde çarpışarak kaza yaptığı davalının maliki olduğu aracın sürücüsü Cengiz Boz'un kusurlu olması sebebi ile 359.607.000 TL.'nin 27.06.1999 tarihinden itibaren reeskont faizi ile ve mahkeme masraflan ve vekâlet ücreti ile birlikte davahlardan müştereken ve mü- teselsilen tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiş olmakla, davalı Deniz Çelik'in işbu ilanın ilan tarihinde itibaren 10 gün içinde ce- vap vermesi ve duruşma günü olan 08.06.2000 günü saat 9.40'da mah- kemede hazır bulunması veya bir vekil ile kendisini temsil ettirmesi, da- va dilekçesi ve duruşma günü tebliği yenne kaim ohnak üzere ılan olu- nur. 27.4.2000 Basın: 28004 İLAN T.C. ADANA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1999/1022 Davacı Tanm ve Köyişleri Bakanhğı vekili tarafın- dan davalılar Ziya Alp vs. aleyhine açılan alacak dava- sının mahkememizde yapılan açık duruşmasuıda veri- len ara karan gereğince: Ankara ili, Ulus Çankın Caddesi, Çankın Kapı Sok. Turgut îş Ham W/B^36Vla Oran Ltd. Şirkett'de mukinK davalı Ziya Alp adına çıkartılan davetiye bila tebliğ ia- de edümiş, zabıta tahkikatında da adı geçenin adresi meçhul kaldığmdan dava dilekçesinin ve duruşma gü- nünün ilanen tebliğine karar verilmiş olup. karar gere- ğince duruşmanm bırakıldığı 4.7.2000 günü saat 9.00'da mahkememizde hazrr bulunmanız veya bir ve- kille temsil edilmeniz, hazır bulunmadığınız, vekille temsil edihnediğiniz veya geçerli bir özür bildirmediğı- niz takdirde duruşmalara yokluğunuzda devam edilip karar verileceği dava dilekçesi ve duruşma günü yenne kaim ohnak üzere ilan olunur. 17.5.2000 Basın: 28074 ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Yasayı Uygulamak... Geçen günlerde, Istanbul Üniversitesi'ndeki son uygulamalan eleştiren ve değerli meslektaşım Dr. Cengiz Ann'a yapılan haksızlığı dile getiren yazıfrı, çok olumlu tepkilere neden oldu. Ülkemizin dört bir yanından; akademisyen olan ve olmayan öğrencite- rimiz ve meslektaşlarımız arayarak, üzüntü ve tep- kilerini dile getirdiler, güzel dayanışma örnekleri ver- diler. Bu arada; "malum" bazı meslektaşlarımız da, eleş- tirmişler. "Eleştirmişler" diyorum, zira hiçbiri mede- ni cesaret gösterip eleştirisini yüzüme karşı yapma- dı. Bizim fakülteden bir "münasebetsiz", benim öl- madığım bir toplulukta, "Bu işin mücadelesi gazete köşelerinde yapılmaz" gibisinden "inciler döktür- müş". Nerede yapılacaktı bu ışin mücadelesi? Tak- sim Meydanı'na mı çıkacaktık? Yoksa üniversite bah- çesinde pankart mı açacaktık? Bizim üniversitede dönen işler Sibel Can'ın hami- leliği değil ki, gazetelere haber olsun. Eğer biz de du- yurmazsak, kimsenin haberi olmayacak. Yönetimde- ki kimi meslektaşlarımız da, "Bunlar bizim iç işleri- miz" diyorlar, "Senın okuyucunu ilgılendirmez ki..." Pekâlâ ilgilendirir. Eğer ben yakın çevreme yapı- lan haksızlıklan dile getiremezsem, başkalarına ya- pılanları hangi yüzle dile getirebilirim. Atalanmız, "Mum dibine ışık vermez" demişler ama, benim mu- mum dibine de ışık verir. Ve vermeye devam edecek. Daha neler var yazacağım. Ibret ve hayretle okuya- caksınız. Ama kimileri hop oturup hop kalkacakmış, banane... • • • Istanbul Üniversitesi'nin Rektörü Sayın Alemda- roğlu, Dr. Ann'ın sözleşmesinı uzatmamasıyla ılgıli olarak, "Ben Cengiz'i severim ama elim kolum bağ- lı" diyormuş, "Ben yasayı uyguluyomm". Sayın Alemdaroğlu'ndan önceki rektörler herhal- de yasayı uygulamıyor, kahve falı, ya da yıldız falına bakıyorlardı. 2547 sayılı yasanın 21. maddesi aynen şöyle: "Bir fakûtte ya da yûksekokulda, aynı veya benzer niteiik- te eğitim-öğretim yapan birden fazla bölüm bulun- maz." Buna karşılık sayın rektörümüz, Iktisat Fakültesi Uluslararası llişkiler Bölümü'nü kapatır ve Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası llişkiler Bölümü'ne bağ- larken bu maddeye dayanıyor ve "Aynı üniversitede aynı nitelikte iki bölüm olmaz" diyordu. Kendilerine defalarca, "Sayın rektör, yasada aynı üniversite değil, aynı fakülteyazıyor" dediysek de, din- letemedik. Yasa böyle mi uygulanıyor? • • • Sosyal Bilimler Enstitüsü'ne bağlı olarak yürüttü- ğümüz, "Ortadoğu, Balkanlar ve Asya Gelişmeleri" başlıklı yüksek lisans programımızı, hiç haberimiz olmadan kapattılar. Programın kapatıldığını, Sosyal Bilimler Enstitüsü'nün gazetelere verdiği ilanda öğ- rendik. Oysaki, bu program için ne kadar kontenjan istediğimizi bile sormuşlardı. Tam rakamını bilemeyeceğim ama, çok sayıda öğ- renci bu programa devam ettı ve yüksek lisans yap- tı. Eğer kapatılması düşünüldüyse; en azından, gö- rüşümüzü sormak gerekmez miydi? Hadi, bu neza- keti göstermediler; en azından, kapatma gerekçele- rini açıklamalan gerekmez miydi? Babalarının çıftli- ği mi burası? ı Yasa böyle mi uygulanır? Sayın Alemdaroğlu'nun vakıf üniversitelerine kar- şı tutumu, tam bırçelişkileryumağı. YÖK. bu üniver- sitelere belirli "koşullarla" öğretim üyesi gönderilme- sini öngörüyor. Fakat bu "koşullan", "keyfibirbiçim- de kullanabilirsiniz" demiyor. Oysaki sayın rektörü- müz bu konuda, tam bir keyfilik içinde. Bir yandan, "Vakıfüniversiteleri devletkaynaklarını kullanıyor" di- ye eleştiriyor; öte yandan, devlet yardımı alan bir üniversitenin açılış törenine, cüppesini giyerek "res- men" katılıyor. Üstelik o vakıf üniversitesine yaptığı "yardım" ve "katkı" için teşekkür plaketi veriyorlar. Buna karşılık, devlet yardımı istemeyen Bilgi Üni- versitesi'ne gitmek için izin ısteyen öğretim üyeleri- ne izin vermiyor. Hem de bölüm ve fakültelerinin olumlu görüşlerine karşın. Zaten Sayın Alemdaroğ- lu'nun kimlere, hangi vakıf üniversitelerine gitmele- rine izin verildiğine bakıldığında, hayretler içinde kal- mamak mümkün değil. Yasa böyle mi uygulanır? • • • Geçen yıl; birdoçentin atamasını yapmamış ve bu kararı idare mahkemesi tarafından bozulunca, Sa- panca'y a göndermiş ve yeniden dava açılınca, nor- mal atamasını yapmıştı. Şimdi, "en has"adamı. Eğer bu genç arkadaştaki, "ahlakizaafı"fark ettiği için işi böyle uzattıysa, diyeceğimiz bir şey olamaz. Ama o dönemde bunun işaretleri yoktu. Yasa böyle mi uygulanır? ; , ' ••• ' ' Inanın, bunlan kaleme almaktan hiç hoşlanmıyo- rum.Ama, "Banazararıdokunabilir"d\yerek, burnu- mun dibinde yaşananları dile getirmezsem, kalemi- mi kırmam, daktilomu camdan aşağı atmam gere- kir. Kimse boşuna heveslenmesin. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 ; 3 4 5 6 7 8 U I II M nı n 11 SOLDAMSAĞA: 1/ Üzenne şeker ve baldan köpür- tülerek yapılmış şerbet dökülerek fınna konan bir türtelkadayıf. 2/ Küçük erkek kardeş... "Erte- si gün başladı gün doğmadan yolculuk,' Soğuk bir mart sabahı, buz tutuyor her — " (F. N. Çam- lıbel). 3/Büyük piliç...Adale.4/llkelbir silah... Neptünyum ele- -j mentımn sımgesı. 5/ "Rıhtımda kalanlar bu ^ seyahatten elemli Gün- 3 lerce—ufkabakargöz- 4 leri nemli" (Yahya Ke- mal). 6/ Venne. ödeme .. Havari. 7/ Dinç, canlı... Satrançta bir taş. 8/ Bir hastalığı iyi etmek için kiıllanılanmaHHp Afri- ka'dabırülke.9/Saldır- gan. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Çevredeki penyodik değişikliklere bağlı olarak, canh- lann bıyolojik süreçlerinde ortaya çıkan devirli dalgalan- ma. 2/ Gözü kapalı inanılan düşünce; dogma. . Güreşçı er- kek deve. 3/ Kaynağı mitolojik çağlara dayanan kirişli bir çalgı... Gümüş üstüne özel birbiçımdekurşunla ışlenen sı- yahnakış.4/Birrenk.. Endonezya'nın Sumatra Adası'nda yaşayan Müslüman bir halk. 5/ John Dos Passos'un üç kı- taptan oluşan roman dizisi. Yön. taraf 6/ Romanya'nın plaka işareti.. Taze soğan ve marulla pişirilmiş kuzu eti yemeği. II Başlangıçta yer alan... Holtniyum elementinin simgesı.. Tuzağa düşürülen şey. 8/Çin'in para birimi... An- cak ıkınci derecede bir onemı olan 9/ Bılırkışi ıncelemesı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear