14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 HAZİRAN 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tantan: Toprağa saygıy ofatiun • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkıye ErozyonJa Mücadele Ağaçlandınna ve Doğal Varlıklan Koruma Vakfi'nın (TEMA) "Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü" nedeniyle dün düzenledığı toplantıda konuşan Içişleri Bakanı Sadettin Tantan, topraklann hızla çölleşmemesi için toplumun her kesimini göreve çağırarak "Topraktan geldik, toprağa geri döneceğımize göre toprağa saygılı olmahyız" dedi. Akbulut: Oytama gereksiz • ANKARA (Cumburiyet Bürosu) - TBMM Başkanı Yıldınm Akbulut, FP'li Merve Sefa Kavakçı ile ilgıli hukuki sürecin Danıştay Idari Dava Daireleri Genel Kurulu'nun aldığı kararla tamamlanmak ûzere olduğunu, yargı karannı TBMM Genel Kurulu'nda oylamaya gerek olmadığını söyledi. Türkkonut'un genel kurulunda gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Akbulut, yapılması gerekenin danışma kurulunu toplayıp nasıl bir yol izleneceğinin belirlenmesi olduğunu belirtti ve esası değiştirecek herhangi bir şey olmayacağını söyledi. Urgan toprağa verüyor • İstanbul Haber Servisi - tngiliz Edebiyatı Profesörû, yazar, çevinnen Prof. Dr. Mîna Urgan, bugün Teşvikiye Camii'nde kılınacak öğle namazının ardından Aşiyan Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Urgan için bugün Beyoğlu'ndaki ÖDP İstanbul tl Binası önünde desaat 10.00'datören düzenlenecek. 20 Haziran Salı günü de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde anma toplantısı yapılacak. Vek kantml Sezer dönemi' • İZMİR(AA)- Egekent Konut Üretim Yapı Kooperatifleri Birliği (Ege-Koop) tarafından düzenlenen "Yeni Cumhurbaşkanı, Yeni Dönem" konulu panel dün Efes Oteli'nde yapüdı. Panelde konuşan eski Dışişleri Bakanı, gazeteci-yazar Prof. Dr. Mümtaz Soysal, Türkiye'de cumhurbaşkanı seçiminin yapıldığı dönemi değerlendirirken "Kanuni olmayan Demirel döneminden, pek kanuni Sezer dönemine geçtiğimiz görülüyor" dedi. YûceDivan I tstanbul Haber Servisi - DYP Genel Başkan Yardımcısı Hayri Kozakçıoğlu, partisinin îstanbul il merkezinde düzenlediği basuL toplantısında Yûce Divan tartışmalanna ilişkin olarak "Bağımsız yargının verdiği kesinleşmiş bir hüküm varsa, TBMM ve soruşturma komisyonları bu karara uymalıdır" dedi. Cumhurbaşkanı Sezer'in 'kaldırm' demesi de MHP'nin görüşünü değiştirmedi Idam tarbşması çıkmazdaANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'nin (AİHM) Abdullah Öcalan'a ilişkin karanndan önce ölüm ce- zasının kaldınlmasını önerme- si MHP kanadını rahatsız etti. Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez, devlet adamlannın milletin du- yarhhklannı göz ardı etmesi du- rumunda insanını inciteceğini belirterek "ldam cezasının laü- dınlmasuu o kadar çok istiyor- larsa buyrun halka soralım" de- di. Oşenmez, hükümette kahna uğruna millete verdikleri sözle- ri feda edemeyeceklerinı belir- terek, yasadışı terör örgütü lide- ri Abdullah Öcalan'ın affedil- mesının "namertiik'' olacağını söyledi. Türk Ceza Yasası'nın vatana • Curnhurbaşkanı'nın, Avrupa tnsan Haklan Mahkemesi'nin Öcalan'a ilişkin karanndan önce ölüm cezasının kaldınlmasını önermesi MHP kanadını rahatsi2 etti. Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez, yasadışı terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın affedilmesinin "namertiik" olacağını söyledi. ihanet suçunu düzenleyen 125. maddesı dışında ölüm cezasının kaldınlmasına razı olan MHP, bu konuda geri adım atmıyor. Devlet Bakanı Şuayip Üşen- mez, halkı hiçe sayarak bazı dü- zenlemeler yapılamayacağını belirterek, vatan hainlerinin, milleti ve milletin geleceğini tehdit edenlerin cezasız kalama- yacağını söyledi. Üşenmez, 30 bin insanın karili Abdullah Öca- lan'ın, ölüm cezası tartışmalan- nm dışında tutulması gerektiği- ni kaydetti. Üşenmez şöyle de- vametti: "Bu kadar öünüş insa- nın vebaB var. Cezasının veril- mesi gerekiyor. Eğer idam ceza- sı kaldınlırsa, 'Nasıl olsa idam kalktf denerek devlete karşı iş- lenen suçlar artabilir. Bu da son derece sakıncalı olur. Bürün bunlar bertaraf edilerek İmra- lı'dakiÖcalan için böyle bir ope- rasyon olarak idam cezası kaldı- nhrsa halkm vkdanının rahat edeceğini kim garanti edebilir? Ocalan konusu haDolsun, ondan sonra idam cezasının kaldırü- ması gündeme gelsin. Bu konu- da acele etmeyetim. Eğer böyle bir hakverilirse bunun sonu gei- mez." Türkiye'nin 1974 yılından beri terörle savaş halinde oldu- ğunu kaydeden Üşenmez, Türk halkının duyarlılıklannın göz ardı edilmesinin Türk insanını inciteceğini söyledi. Üşenmez, "Eğer devlet adamlan bunu göz ardı edrvor- sa, onlar insanımızı incitir. Bu konuda eğer çokısrar ediliyorsa ve idam cezasının kaldınlması çok istenrvorsa buyrun milletin hakemliğine başvurahm. De- mokratik ilkeleri benimsemek lafla olmaz. O zaman bizi bura- ya gönderen vatandaşa gitmeli, kamuoyunun onayuu ahnak, re- feranduma gitmenviz. Eğer halk idam cezası kalksın derse bizim de bunun karşısında boynumuz kıldan ince olur" dedi. MHP'nin ilkeli birparti oldu- ğunu ve Meclis'e halka sözler vererek geldiğini kaydeden Üşenmez, partisinin hükümette kahna ugruna bunlan feda ede- meyeceğini söyledi. Başbakan Büknt Ecevit'in hükümet ortaklanyla görüşme- den ölüm cezasıyla ılgili açıkla- ma yapmasını da eleştiren Üşenmez, "Benim dediğün de- dik, üflediğim düdük demekle ohnuyor" dedi. MHP Genel Başkan Yardım- cısı Şevket Büknt Yahnici, ölüm cezasının kaldınlmasıyla ilgıli resmi bır hükümet çalışmasınm bulunmadığını belirterek toplu- mun duyarlılıklanmn göz ardı edilmemesı gerektiğini söyledi. KETEV'in düzenlediği panelde emek hareketinin geçmişi masaya yatınldı 'Sendikal örgütliilük yaşaımyor' İstanbul Haber Servisi-Günümüzde 12 Eylül öncesinin çok gerisinde bir sendikal örgütlülük yaşandığı belirtilerek sendikal mücadelenın, siyasal mücadeleyle birlik- te yürütühnesi gerektiği vurgulandı. Kemal Türkler Eğitim ve Kültür Vakfi (KETEV) "Otuzuncu Yıhnda 15-16 Ha- zirajı Direnisi" konulu bir panel düzenle- di. Panelin konuşmacılan gazetemiz ya- zan Şfikran Soner, gazeteci-yazar AnHa özsever ve avukat Rasim Öz, 15-16 Ha- ziran'ın odağında, Türkiye'de emek hare- ketinin ve sendikal haklann tarihini ma- saya yatırdılar. Gazetemiz yazan Soner, sendikal örgütlenmedeki asıl gerilemenin, 12 Eylül darbesi ve küresel saldınlarla başladığına dikkat çekerek "Günümüzde 12 Eylül öncesinin çokgerisinde bir sendi- kal örgütlülük yaşanryor. Arük işçi hare- ketinin gündeminde, gerek ücreder gerek çahşma koşuDanndaeski kazanımlaruı ge- ri ahnması var" dedi. Rasim Özde 16Ha- ziran'ın, Türkiye emek tarihinde en büyük başkaldın olduğunu ve DlSK'i kapatmak isteyen yasanın çıkanhnasmı engelledi- ğini vurguladı. CHP Eyüp îlçe Örgütü de 15-16 Hazi- ran işçi direnışinin yıldönümü nedeniyle dün Alibeyköy Bulut Düğün Salonu'nda panel düzenledi. Panelin konuşmacılan arasında bulunan eski DİSK genel baş- kanlanndan Kemal Nebioğhı, sendıkalan taratından düzenlenen direniş eyleminin, "bir ucu insanca yaşamaya dayanan" ve siyası etkinliğe sahıp ilk direniş niteliği ta- şıdığını söyledi. CHP PM üyesi ve DİSK Tekstil-îş Genel Başkanı Süleynıan Çele- bi ise günümüzde eski DlSK'in arandığı- nı ve CHP'ye ihtiyacın bulunduğunun al- tım çizerek "Tek başına sendikal ya da si- yasal mücadeleyle çözüm ahnmıyor. DtSK'in CHP'ye,"CHP'ninDİSK'evekit- le örgütkrine, emekçi-ilerici sosyalist ay- dmlara ve devrimcilere ihtiyacı var" dıye konuştu. 15-16 HAZtRAN OLAYLARININ 30. YILDÖNÜMÜMtTtNGLE ANILDI 'Tatihingeleceğiişçisınıfindan yana' İstanbul Haber Servj»:. Tarihteki en büyük işçi &- renişi olan 15-16 Haziran olaylannın 30. yılı, İstan- bul'da gerçekleştirilen "Ekonomik, Sosyal ve De- mokratik Haklanmız İçin Gücümüz Biriiğhnizdir" mitingiyle anıldı. DİSK, Türk-lş ve KESK'e bağlı bazı sendikalann oluştur- duğu İstanbul Emek Plat- formu'nca düzenlenen mi- tingde, emekçiler haklannı sonuna kadar savunacakla- nnı haykırdılar. İstanbul Emek Platformu tarafından Çağlayan Mey- dam'nda gerçekleştirilen mitinge yaklaşık bin kişi katıldı. Tuzla Tersanele- ri'nde 75 gündür direnişte olan ışçilerden Hasan Coş- kun, yıllardır kölece çalış- tınldıklannı belirterek "Sözdeyasalann olduğu bir ülkede ana>asal haklarum- n kuOanarak bu gidişe bir dur demek gerekir*' dedi. Tüm işçilerin mücadeleyi birükte yürütmeleri gerek- tiğini belirten Coşkun, "Sennayedarlar bizleri sö- mürmek için nasıl birleşi- _ yorsa biz de büie$erek mü- cadele etmetiorundt^yız" diye konuştu. Nakliyat-lş Genel Başkanı AüRızaKü- çükosmanoğlu, 30 yıl önce işçi sınıfını san sendikacılı- ğa mahkûm etmek ısteyen- lere en büyük cevabın veril- diğini anımsattı. Küçükos- manoğlu şöyle devam etti: "Bugün de kazanılmış olan haklanmızı eUmizden ahnaya kalkıyorlar. Onlar 15-16 Haziran'dan korku- yorlar. Bu nedenle bu mi- tingi engellemek için her türlü çabayı gösterdiler. Türkiye'de bütçe IMFtara- findan hazuianıyor, köylü- nün, çiftçinin ne kadar üc- ret alacağuu EMF beBrKyor. Uluslararası tahkim daya- üldL Vatam satmak istiyor- lar. Ama tarihin geleceği iş- çi onıfindan yanaıftr." Basın-lş Genel Sekreteri Kamil Kartal ise yeni 15- 16 Haziran'lar yaratmak için toplandıklannı söyle- di . "Şimdi eDerimizi serma- yeye karsı birieştirme vak- ti" diyen Kartal, mücade- lelerinı kazanacaklannı vurguladı. istanbuTda düzenlenen mitinge yaklaşık bin kişi katıldı. 1IRMIK Turan Cenç 'Ağca'nın bilgileri başka kaynaklarda' DtV ARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu)- Emniyet Genel Müdü- rü Turan Genç, Mehmet Ali Ağ- ca'nın, "Abdı tpekçi cinayeti De ilgiH bilgflerin Bekir Çelenk'le birükte toprağa gömüldüğü" yo- lundakı açıklamalannı değerlen- dirirken "Ağca bu bügiler bende yok drvor ama bu biigfler başka kaynak ve kisüerde de bulunabi- Br" dedi. Genç, Hizbullah'ın lider kad- rosunun önemli bölümünün, te- tikçiler ve işbirlikçilerinin ele geçirildiğini söyledi. Genç, başta Hizbullah ohnak üzere PKK ve diğer terör örgüt- lerinin son durumu, Güneydo- ğu'daki terör olaylannda gelinen aşamalar ve genel emniyet olay- lanyla ılgili olarak Diyarbakır, Batman, Şunlıurfa, Mardin, Ela- zığ, Bingöl, Siirt, Şırnak, Tunce- li emniyet müdürleri ile bir de- ğerlendirme toplantısı yaptı. Genç, Diyarbakır Valilıği'nde düzenlediği basın toplantısuıda, Mehmet Ali Ağca'nın, Abdi tpekçi cinayeti ile bir ilgisinin bulunmadığı ve bu konudaki bil- gilerin Bekir Çelenk ile birükte gömüldüğü şeklindeki açıkla- masını değerlendirdi. Genç şöy- le konuştu: "Ağca, Ipekçi cinayeti ayduıla- tdamaz gibi beyanlarda buhınu- yor. Ama o bügiler başka kişuer vekaynaklarda da buhıııabûir. Bu cinayetin deönemh' ölçüde aydın- latılabüeceğmi ümh edîyonız, .\ğ- ca,Adalet Bakanhğmuzın ttalyan Adalet Bakanhğı nezdinde yap- mtş olduğu suçhüar, mahkûinla- nn iadesi talebine istinaden, Ge- nel Müdûrtüğümüzün İnterpol DaireBaşkanhğı tarafindan Tür- krve'ye getirüdi ve y^argıya testim edfldL Bundansonraflgüisavahk bu soruşturmaya devam ediyor. Bizden vardun isteniürse mevcut bilgilerimizJeyargıva\esoru$tur- mayı yürüten sav cı\ a gerekli bil- gileri ve desteği v erryoruz." IAYDIN ENGÎN aengin(« doruk.net.tr Belim ağnyor. Omurgam su koyveriyor anlaşılan. Doktor "Sırtüstü yatıp istirahat ede- ceksiniz" dedi. Beni de bir gül- me aldı. Ben zaten belim ağ- nmadığı zamanlar da sırtüstü yatıp "istirahat etmeye" bayı- lırım. Sürekli düş kurarım: Acaba sırtüstü yattığım yer- den çalışabileceğim bir bilgi- sayar ne zaman icat edilecek? Sırtüstü yatıp pipo içerken küller üstüme dökülüyor. Sır- tüstü yatanlar için kül dökme- yen pipo ne zaman icat edile- cek? Yattığım yerden kitap ga- zete okurken kollanm yorulu- Top Yap - Ayağa Oyna Acaba gazeteyi, kitabı sır- tüstü yatanın okuma uzaklı- ğında tutacak bir düzenek ne zaman üretilecek? Cumhuri- yef'in zalim yönetimi, bazı ga- zetecilerin "sırtüstüyatma öz- gürlüğü"nü ne zaman tanıya- cak?.. Ama bu kez durum iyi. Afhk doktof raporlu "autüatû Uzandığım divanın kol me- safesine günlük gazeteleri sı- ralayıp hepsini tek tek okuma- ya başladım: Avrupa Futbol Şampiyona- sı var ya, maç haberleri birin- ci sayfalara taştı. Spor sayfa- lannın da sayısı arttı. Madem iş yok, güç yok, sırtüstü yatı- yorum, bari televizyonda izle- diğim maçlan birdegazeteler- de okuyayım. Bir saptama: Spor sayfala- nnda ne kadar çok "köşe ya- zan" var. yatma zorunlusu "yumr ^rapttğımın "siftinmek", go netik özelliğimin "tembellik" olduğunu ha bire başıma ka- kıp "sırtüstüyatışlanmın"\a.6\- nı kaçırma görevlisi kanmın ve yakın çevremin söyleyebile- cekleri tek söz yok. Yaşasın tıp! Sabırla, keyifle, konunun sportif yanını bir yana bırakıp Türkçenin kullanımı, dil lezzet- leri açısından da sporun köşe yazarlannı elden geçiriyorum. Aman Allahım! Ben görme- yeli, en azından dikkat etme- yeli, Türkçede inanılmaz anla- tımtekntkten geliştiritnniş. — ~rBuyrun bır ıkı ömek: Top yapan adamlar! Lafı evirdim çevirdim, ı-ıh, futbol sahasının bir köşesine çökmüş, meşin parçalannı bir- birine dikip "top imal eden" adamlardan başka bir anlam çıkaramıyorum. Üstelik yap- tıklan toplar da "manyak gü- zel" oluyor(muş). Hekim kararıyla sırtüstü ya- tıp hakem kararları üstüne ya- zılanlan da okuyorum: "Düdüğünü böyle kullanan adamı değil hakem, salhane- _ye^müdürbile yapmazlar..." Hoppalaaaa! "Salhane"y\ çıkaramadım. Türkçe Söz- lük'e baktım. Karşısına "Ka- nara" yazmışlar. Çaresiz "ka- nara"yı aradım. Yok. "Sözlüğe değil, belleğine güven" deyip zorladım. Salhane -galiba- büyük mezbaha, hayvan ke- sım yeri dem©k. ryt de yukanda alırıtıtadığım Mustafa Denizli, ikinci—spor köşe yazarının cümlesi mu, yoksa7 ne olacak şimdi? Yani, ancak iyi düdük çalan- lan mı mezhaba müdürü yapı- yorlar? Içinden çıkamadım. Başka bir köşe yazarına atladım. "...Rakibini bir bacakarası ile geçti" cümleciğine çok ta- kılmadım. Zor bela da olsa bir anlam çıkıyor Topu karşısın- daki oyuncunun bacaklannın arasından geçirerek onu saf dışı bıraktı, demek istemiş an- laşılan. Ama ondan sonra gelen cümleden anlam çıkarmak benim için olanaksız: "Yıllann top ustası Maldini, sürekli ayağa oynayarak takı- mının hücumda çoğalmasını sağladı..." "Hücumda çoğalmak" di- yelim ki bir takımın çok oyun- cu ile hücuma kalkıp karşı ta- kımı zora sokması anlamına geliyor. Peki, Maldini'nin "sü- rekli ayağa oynaması"n\ nasıl açıklayacağız? Futbolda ayağa oynamanın yanı sıra kafaya, kola, kıça, kafçaya fHan da oynantyor da- Matdıni bunlardan kaçınıyor devrede Tugay, Sergen gibi top yapan adamlan sahaya sürünce oyunun rengı değiş- ti. Zaman zaman manyak gü- zel hareketlere tanık olmaya başladık..." Nasıl? Yoksası yok. Belimin ağrısı geçince, gi- dip bizim spor servisinin ko- puk takımına danışacağım. Belki onlar açıklayabilir... • • • Görüyorsunuz, sırtüstü ya- tarak 7/rm/Mayınca, ne keyifli yazılar çıkıyor ortaya. Düşün- senize, gazeteye gelip, Haber Merkezi'ne çöküp ne olup bit- tiğine baktıktan sonra yazıya otursaydım, Ağca'nın iade edilmesinin olası sonuçlannı, Yüce Divan yolunda el ele tu- tuşan Çiller-Yılmaz ikilisini, Ecevit'in "Ya bu hükümet, or- taklanm itişip kakışırken bo- zuluverirse" korkulannı, o kor- kuyla borsanın inişe geçme- sini, buğday üreticisine öde- necek 500 milyon dolar için dış borç arayışına geçen hü- kümetin içine girdiği "üretime akmayan dış borç" sarmalının ^RonomTTJstuhdekr ölumcüT sonuçlannı filan yazmaya kal- kışsaydım. Siz de şu pazar gü- nü öyle yazılar okusaydınız. Siz de yatın kalkın, beni sır- tüstü yatıran "tıp b///m/°ne dua edin. • • • —Not: Siz bu satırian okı ben Moskova'ya gtden uçakta olacağım. Sakın " ni belin ağnyordu"filan deme- yin. Ben hem "ağnnm, hem giderim". Gezmek söz konu- su ise tembelliğimden eser kalmaz. Ama aramızda kalsın, dok- tora söylemeyin e mi? POLflİKA GU1NLUGU HİKMET ÇETÎNKAYA Babalar ve Çocuklar...' O yıllar çok küçüktün çocuğum!.. YıkJızlann ve düşünceye dalmış gecenin saatlerin- de Leopold Sedar Senghor'un ahenkli sessizliğini yaşardın... Düşlennde ne gelınlık vardı ne de yıtip gitmış kent- lerin sisi!.. Çocuğum, bugün ben sana eski günlerden, ken- dimden söz edeceğim!.. Yıllar önce bir gece babamla oturup dertleşmiştjk uzun uzun... Rakı kadehini tokuşturmuş, gelecek üzerine ko- nuşmuştuk... Ben babamı hep genç bir insan olarak gördüm... Onun ışıldayan gözlennde ögle güneşinın ve tut- kunun yarattığı koyu nemli bir gölgelik belirir, san- ki çiçekler açardı... Genç yaşına karşın zaman zaman yorgun olduğu- nu söylerdi... Vapursaatlerinde Alsancak iskelesinde Karşıya- ka vapurunu beklerken yaşamın kendı olan rengiy- le kucaklaşırdı... Sen ve ablan henüz çok küçüktünüz!.. ? Ben sizlere bakarak kendi çocukluğumu düşünür, bir babanın hüzün ve acı yüklü yıllannı, Anaddu kasabasında ilk geçirdiği yürek sızısını anımsardım... Kar yağmıştı. Şehrin ışıklan yanmıyordu... Yer yatağında yatan babam sanki soluk almıyor- du... Annem başucunda oturuyordu... Saatlerce doktoru beklemiştik. Sonunda gelmiş- ti. Elinde siyah deri çantası vardı. Babamın nabzı- nı tuttu, göğsünü dinledi... Hiç unutmadım, şöyle demiştı: "Yaşıyor!" On iki yaşındaydım... Sobanın yanından kalktım ve anneme şöyle ses- lendım: "Babama ne oldu anne?" Annem ağlıyordu... Yanına oturdum, ben de ağla- maya başladım... Saat kaçtı bilmiyorum... Küçük odadan salona çıktım. Perdeyi çektim. Cam buğulanmıştı. Dışanya baktım. Lapa lapa kar yağıyordu... Yıllar sonra, o geceyi babama sorduğumda gü- lümsemiştı bana... Siyah in gözlerini kısıp, etini ba- şıma koyup şunlan söylemişti: "Ben bile unuttum o geceyi!" Sen yavrum, telli duvaklı gelinliğini giydiğin gecö, ışıldayan gözlerine baktığımda, babamı anımsadım. Sen, "baba" diye boynuma sanlırken ben yıllar ön- ce, o karlı gecede ölümle yüz yüze gelen babamı dü- şünüyordum... • • • Ay ışığı pencereye vurduğunda hep babamın gölgesinin düştüğünü sanınm odamın içine!.. Ben bunu hiç kimseye söylemem!.. Kimi zaman dalanm, uzak kentlere gidip gelinm tek başıma!.. Karanlıklann sevinçle kapladığı ince bir güzellık, yaban güvercinlerinin türküsüdür o saatlerde... Yağmurla, açan güneşle toza bulanırken hava.'öa- balar ve çocuklar' çürümüş yapraklann devirigen tortusu içine gömülürler... Ben babamla konuşmaya başlanm oracıkta... Gözlerı hep üzenmdedır... O bana sorar: "Neden kestirmedin saçlannı?" . 3 Kulağımdan tutar berbere götürür... Saçımı üç numaraya vurdurur!.. Ağlanm!.. Küçük bir şehrin tren saatterinde, kimseye ha- ber vermeden istasyona iner, orada babama yaka- lanınm!.. Bak yavrum sen ve ablan çok küçüktünüz o yıl- lar!.. Ben delışmenliğin doruk noktasındaydım!.. O gece gelinliğin içinde ışıldayan gözlerin gök tu- tuşlu bir ceylanın gece göğünde bır yıldızın pırıltısı- nıyansıtıyordu... Babam öleli neredeyse otuz yıl oluyordu... Ben seni izlerken, babamı düşünüyordum... Babamın bende bırakbğı izleri zaman tünelinde yaşıyor gibiydim!.. Damardan boşalan kan gibi ılık ve uğultulu son im- bat esmeye başîamıştı... Çocukluğumun geçtiği Anadolu kasabalan umut- suzluğun o dayanılmaz yalnızlığı ıçindeydi... • • * Yaşamımızı delip geçen o dipsiz avuntulaıia oya- lanırken kendi çocukluğumuzu bile unutup gittik:.. Babalar ve çocuklar!.. Ikiydiniz, üç oldunuz. Hiç fark etmedim büyüdü- nüz... Düşlenmizde çizdiğimiz o resimleri yeniden bulup çıkarmalıyız bir yerlerden!.. O resımlere bakmalıyız uzun uzun!.. Çok eski bir hava var 0 resimlerde çocuğumL Babamın fırtınalı havası... Babalar fırtınalı havayı sever bilir misiniz? Onlar zamanın içinden fışkıran bir çağlayan; on- lar evrenin izdüşümü; onlar karanlıktan aydınlığa uzanan sevgi ormanı... Ama hiç belli etmezler!.. inanın bana.. onlar çok fazla konuşmazlar!.. hikmet.cetinkayato cumhuriyetcom.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 CumhuriYe* *^ kitap kulübü ÇAĞININ TANIĞI ÜÇ TAZAR 2 BASI KUBİLAY OLAYI VE TARİKAT KAMPLARI 4 BASI SANCIU YILLAR KUŞATİLJUL SOKAKLAR 4 BASI POSTUNDA KURT ZAM8AK SANA »A BULAJTI KAN 2 BASI DİN BARONUNUN KAZLARI 2 BASI KADINLAR SOKAĞt — ŞERIAT PAZARI JEVDANIH ADRESİ BELLİ DEĞİL TİKİTE'NİN JEYTAN ÜÇGEHİ ZLERİN POYRAZ Cumhuriyet Kitap Kulubu Çağ Pazarlama A Ş Turkocağı Cad No 39/41 (34334)Ca9alogiu-lstanbul Tet 514 01 96
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear