14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 HAZİRAN 2000 PAZAR 10 r A Z A 1 \ YA/il I J A İ V İ dishab@cumhuriyetcom.tr îstasyonlarda koşuşturma Günlerden cumartesi. Hava güzel. Her yer kalabalık. Sokaklar insan almıyor. Tren istasyonu da ana-baba günü. Bavullannı süıükleyen yolcular, yakınlannı bekleyen karşılayıcılar, son anda trene yetişenler. Peronlarda bir koşuşturma, bir telaş, heyecan. Ağlayan ç ocuklar, zor yürûyen yaşl ılar, sırt çantalannın altın da ezilen gezgınler, karşı sındakine sesinı duyunn aya uğraşan 'cep'liler, agır ağır dolaşan polisler, hava atan mavi ûniformalı, bereli istasyon güvenlik görevlileri, deplasmana gelmiş futbol takımının bayrak sallayan, bağınp çağıran, kafayı bulmuş taraftarlan ve elinde bıra şişesı bütün bu olup bitenleri umursamasızca seyreden saçı-sakalı birbirine kanşmışlar. Tüm bu hırgürün ortasında, 4 no'lu n peronun karşısmda sessiz, küçük bir oda. îriyan, şişman, orta yaşh ünifonnalı birkadın ^~~^™"~ telefonla konuşuyor, önûndeki dosyayı kanştınyor, pencereden dışan bir göz atıyor, masasının çekmecesini açıp bir defter çıkanyor, not alıyor, içeri girmiş olan bana otunnamı işaret edıyor. Her ne kadar sâkin görûnmeye çalışsa da, dışardaki stres ona da bulaşmış gibi. Burası "Bahnhofcmisson'' Protestan ve Katolik kiliselennın ortak yönetimınde. Görevlen, din mısyonerliği yapmak değil, insanlara yardımcı olmak. Tüm Almanya'run yüze yakın tren istasyonunda bürolan var. Stuttgart'taki de, 1914 yılında mımar Pİuıl Bonatz'ın eseri büyük istasyonun açılmasıyla göreve başlamış. Yardım bekleyen çok insan var. Gece- gûndüz çahşıyorlar, günün 24 saaü. Çoğu gönüllü. Kimler gelmiyor ki bu STUTTCART bûroya! Yoh'nu şaşırmışlar, otobüs- tramvay-metro bağlantılannı soranlar, treni kaçınnışlar, yorgunluktan bitmişler. On altı peronundan sayısız banlıyö treninin kalktığı, Budapeşte'den Paris'e, Hamburg'dan Cenova'ya ekspreslenn uğradığı Stuttgart istasyonunda iş çok. Sırt çantalı sanşın bir genç giriyor içeri. Ispanya'dan gelirken parasının çalındığını anlatıyor. İsveç'e gidecek, cebi delik. Kadın, konsolosluğa telefon ediyor. Ûniformalı biri geliyor. "Schub" diyor kadın hemen, "16. perondan iki görme özürifi alacaksın, 7 no'lu vagon. Metroya indireceksin. 12J5'le Schondorfa devam edecekler-" Schulzyanıt vermeden çıkıyor. Kadm bana dönüp: "Gece nöbeti bu kadar stresB dep" diye konuşuyor. "Fakat geceninde sorunlan var. Onlar bambaşka." Bası derde "~~~"^~" gırmiş hayat kadınlan, otel odası arayan turistler, evde canı sıkılanlar, kansı ile kavga etmişler, içecek bir fincan kahve rica edenler, sabahın ılk treni kalkana dek sıcak bir yerde oturup, çene çalmak ısteyenler... Hepsi buraya uğruyor. "Gece gelenler bambaşka insanlar", diye kadın devam ediyor. "Hepsinin derdi değişik. Dikkatii olmak zorundajTZ." Az konuşup, çok dinliyorlar, yenne göre ellerinden geldiğince ögüt veriyorlar. Burası "ber derde deva" bir yer. Almanya'da istasyonlar sadece, emekli yabancı işçilerin buluştuğu, aval aval dolaşanlann vakit öldürdüğü, stresli yolcularuı sağa-sola çarparak son saniyede trene yetiştiğı yerler değil. Dertli, yalnız, çaresiz, sorunlu insanlann da ugradığı tren istasyonlan. AtiMET ARPAD Fransız halkı milliyetçi mi?Şöyle bir Arap deyişi olduğu söylenir "Kardeşime karşı ben. Yeğenime karşı kardeşim ve ben. Yabancrya karşı yeğenim, kardeşim ve ben~" Aşiretler, tarikatlar büyüyüp de millet ve ûmmet olunca, bu kez de "Yeğenim-Kardesim ve Ben" sporda, ortaçağın gericı düşünûrlerinin dilinde toplumun dinamiğinı "dinJerin" savaşıyla, Modern Çağlar'ın gerici düşûnûrleri de "miHeÜerin'' savaşıyla açıklar olmuş. Diyeceksıniz ki, ilerici düşûnürler (!) toplumu "snuflar" savasıyla çözmeye kalkıştı da çok daha iyi mi oldu? Yahu adamlar en azından her "insana eşit hak" dediler. (Neyse o da ayn bir konu. Şimdilik gündem dışı!...) Bizim bugünkû nıyetımiz, "dmlerin-miDederin- sınıflann savaşını" aştığını ıddıa eden Fransa'da hortladığı (!) ileri sürülen "müliyetçüik''e ilişkin bırkaç ven ve polemiğı aktarmak. Ne de olsa bu satırlar sosyaldemokrat-milliyetçi- muhafazakâr-liberal (eksik ne kaldı ki acaba?) bir iktidara sahıp olan bir ûlkede yayımlanıyor. Fransa'da.. dile kolay, "üeridliğiıı- demokraskfliğm-insan hakyıhgının" anayurdu ya! 2000'li yıllarda, ırk-miDet veya kan üstünlüğünü, asaletini (!) alenen savunabilecek "-evsaFta- adam bulunabilir mi? Böyle bir "•~^"~""™ hafifliği becerebilmesi içın o kişi veya "teşküannın'1 aklını peynir ekmekle yemış olması gerekır. Bulunuyor işte. Adarnın milleti kansızlıktan kınhyor. O tutmuş, "Asil kan yoksa öbünler" diyor neredeyse! Hem de "bakan". Kanabakan!!! Babasuu huzuruna çağırtan "Çingene" (sözûmüz meclisten dışan, -ırkçılığa ramak var ya- ol Çingeneler ki dûnyanın en özgûr ve sanatçı "miltetidir" - nice titreyip, silkelenip kendine dönen aşiret devşirmesinden kat be kat üstündür-) kökenli Vezir'e, baba Çingene "Oğnım ben sana vezir PARIS UĞUR HÜKÜM olamazsın demedim Id, adam otamazsın dedun" demiş. Darbunesel gıbı hikâyedir bilirsiniz. Modern millıyetçiler Arap'ın yukardaki ermışliğine (!) ise ancak varabilmışler. Yani "ötekj-yabana ve faridTya tepkiyle belirleniyor aşın ™""~—~ sağcıhğın ve milliyetçiliğin ölçûsü!.. Gelelım sadede 30 Mayıs tanhlı Le Monde gazetesuıde, gazete ve RTL radyosu hesabına SOFRES kamuoyu araştırma kuruluşunca gerçekleşnrilmiş bir çalışmaya göre Fransa'da aşın sağcı ve milliyetçiliğin timsali olarak görülen "Front NationaT (FN) partisi ve başkanı Jean-Marie Le Pen'in savunduğu fıkirlere karşı olan Fransızlann oranı yüzde 80 (1 yıl önce yûzde 86'ymış). Gerçekten de bir zamanlar yûzde 20'lere yükselen ve Fransa'nın yüzûnü kızartan Le Pen ve arkadaşlan, önce "yeğenleri ve Dostluk köpekleri Kuzey Kore lideri Kim Jong D üe Gûney Kore lideri Kim Dae Jung, 13-15 Hazinuı taribJeri arasmda Kuzey Kore'nin başkenti Pyongyang'da yapnklan tarihi zirve toplanüsında, birbirlerme birer çift köpek yavrusu annağan ederek dosthıklannı pekistirdfler. Kuzey Kore liderinin Gfiney Kore üderine hediye ettiği Pungsan cinsi Dankyol (Biıük) ve Jaju (Bağunsrzhk) adlı yavru köpekler, başkent SeuTdeki Başkannk Sarayı'nı n babçesinde keyiffi bir hayata başladL (Fotoğraf: REUTERS) Hiçbir yere ait olamadık biz... Betty Blue... Güney Fransa'nın bu sakin şehrinin eskı moda oteli Alhance'ın fon mûziği buydu; Betty Blue... Bu şehir her şeye rağmen Akdenizliydi. Bunu en çok pencereden koltuğunun altma gazetesinı sıkıştırmış gri bir ünıformahnın caddenin göbeğınde motosikleti ile şamatayla yaylanarak dönmesinden anlıyorum. Alliance'ın lobisinde oturmuş kahvemi içiyorum. Otelin arka bahçesine bakan lobiden otoparka sûrekli gidip geliyor birileri. Tam arkamda otelin eski ferforje asansörûnden bozma telefon kulübesinde Fransızca konuşan bir erkeğin sesi geliyor kulağıma, başımı biç çevirmeden bir sûresesini dikize alıyorum; tok sesiyle sözcükleri sanki boğazının derinlerinde bir yerlerden çıkanp genzinden getınyor. ~~~^~~~ Birden Fransızcanın afrodizyak olduğuna karar veriyorum. (özellikle de bu dili bilmeyenler için...) Adamın yüzûnü bile görmedim daha ve ne konuştuğunu anlamıyorum... Belkı de o anda şantiye şefine iki onluk dökme demir siparişi veren Gûney Fransalı bir müteahhittir, kim bilir? Bu Fransızca tutkum yüzûnden, oldum olası Fransız okullannda okuyan kumralpıç kurulanna karşı ŞANŞIN zaafinı olmuştur!.. TUZUN Derken Betty Blue'nun hüzûnlû, kesik notalannı "^~~™^~" duyuyorum yeniden ve seksenli yıllarda üniversite okuyanlann çoğu gibi içimdeki o ait ohnama duygusu uyamyor yine... Evet bu bizim kuşağın sesi; ne merhamet uyandn-an 47'liler ne de pek havalı Boomer!.. O her şeye hazırlıksız yakalanan, kanatlarmı var gûcüyle zorlayıp hep boyundan büyük işler yapması gerektiğini sanan şaşkın seksenliler... Betty Blue'yu çok severiz bız; annelerinin cenazesi olsa takacak kravat, eşarp bulamayan; her şeye;'her şeye s hazırlıksız yakalanan bir kuşak... Evet belki her şeye hazırlıksız yakalandık ama.. bir gün iktidar geçtiğinde hippilerden yuppilere, işte buna hazirlandık! Gitgide tenhalaşıyor lobi, sözcükleri genızden getıren Fransız gitmiş bile.. Akşam yemeği vakti! Güney Fransa'da yemek servisinin hayli ağır olduğunu bildiğımden antre ile ana yemek arasmda bitirmek üzere bir kitap alırken Betty Blue'nun sessizce lobiyi terk ettiğinı fark ediyorum. kardeşlerTyle bozuştu, sonra da seçmenleriyle küsüştü. Son AB seçimlerinde oylan yüzde 6'ya düştû. Ne kadar sevindınci değil mi? (Acele etmeyin!) Uyanık Sofresciler, Le Pen'in 20 yıldır savunduğu fikırlen deneklenne sormaya başlayınca ışin çehresi değişiverdi. Anketi yanıtlayan Fransızlann yûzde 73'ü "geteneksel değeıierin yeterince savunulmadtğma", yüzde 64'ü "polise daha fazla yetki verflmesi gerekriğine'', yüzde 59'u ıse Fransa'da "fazla sayıda göçmen olduğuna" inanıyor. Yüzde 47'sı İcendılennı (yabancılann çokluğundan ötürü) kendi ülkelerindeymiş gibi hissetmediklerini, yüzde 45'i ölüm cezasuun yeniden konması gerektiğini, yüzde 39'u da AB'nin Fransa'nın ulusal kimliğini tehdit ettiğini ileri sürüyor. Özetlemek gerekirse "Le Pen" adı pek kalmamıştır. Hatta deneklenn yüzde 6O'ı (bir yıl önce yüzde 66) bu adam ve partisinin artık demokrasi ıçin bir tehlike oluşturmadığını belirtiyor. Gel gör ki, bu sonuçlara bakıiırsa, o anlı şanlı demokrat Fransızlann içine "mflliyetçflik zehri* dennlemesine sızmış. Nöbeti Le Pen'den devralan saygıdeğer "Liberal (!) Demokrat"lar ve Alain Madelin, pek milletperver (!) eski Içişleri Bakanlanndan ve fı tarihindeki yoldaşı Cumhurbaşkam Jacques Chirac ve partısı RPR'yi "cdız" bulan, utangaç monarşistlerle ortak siyasi hareket kuran, sıkı muhafazakâr "Fransa tçin Topartanma" partisi liden Charies Pasqua bu fıkırlerden daha "akdbca" yararlanmaya hazırlar! El elden üstündür! Her türlü hazırlop ve "konformist ve tek tipte" düşünceye aykınlığıyla tanınan, yayın hayatına girdiği 1997 Martı'ndan ben yalnızca 10 franklık ücretiyle (diğer haftalık dergilerin en ucuzu 20 frank) değil, çarpıcı içeriği, cüretkâr görüşleriyle klasik tüm siyasi dergileri, saüşlan ve siyasi çizgisiyle "soDayan" (kendilerinı "merkezi devrimcfler veya devrimci merkezciler'' diye nıteleyen) "Marianne" dergısı, bir başka özel araştınna kuruluşu, "Ipsos" aracıhğıyla . değişik bir veriyi kamuoyuna sunuyor: Öncelikle Fransızlann yûzde 85'i "ırkçı" olmadıklarmı ifade ederken, yüzde 81' i yabancılann her alanda (ış, eğitim, sağlık, vb.) eşıt muamele gönnelen gerektiğini söylüyor. Şu sıralar yoğun polemığe neden olan, AB ülkeleri dışından gelen (6 aydır Fransa'da yaşayan AB çıkışlılar yerel seçimlerde oy kullanabılır) ve en azından 5 yıldır Fransa'da yaşayan yabancılara belediye seçimlerinde oy hakkı tanınması görüşûne katılanlann oranı yüzde 45. (6 ay önceki bir araştırma ilk kez kamuoyunun yüzde 53 'ünün yabancılann yerel seçimlerde oy kullanmasından yana olduğunu kanıtlıyordu.) Buna karşı çıkanlar' yüzde 35'te kahrken, yûzde 18'i de yalnızca AB kökenlilerin oy kuUanmasını istiyor. Araştırmamn bir başka maddesi de "ırkçı- mittivetçi'' eğilimler hakkında ilginç ipuçlan veriyor. "Kızuuz veya oğlunuz Avrupa dışmdan bir yabancryia evlenecek olursa ne yaparsınız" sorusunu, Fransızlann yüzde 10'u "Karşıçıkanın", şekünde yanıtlarken, yüzde 31 'ı "pek memnun oimavacaklannı, fakat karşı da çıkmayacaklannı", yüzde 56'sı da "rahatsız olrna\ r acaklannı" ifade ediyorlar. Hadı bakalım! Kim ne kadar milliyetçi? Binbır sorudan bir tane: Sizler, anneler, babalar ve adaylan! Çocuklannız bir Kara Afrikalı veya Uzakdoğu Asyalıyla hayatmı birleştirecek olsa ne dûşûnürsünûz? oğaziçi festivalj Saat: 21.30 Yer: Cemil Topuzlu A(tkh«va Tiyatrosu 61o ri a_Gay_nor Bl t t t S l t ı » 6 l | t l * ı l AKMKent Orkestrası (0212) 251 56 00 CAROUSEL 570 ' CEMAl KONSER SAIONU (0212) 2J2 08 30 VAKKORAMA TAKSİM (0212) 251 15 ; ı VAKKORAMA AKMEMEZ 313) 383 00 «5 VAÜKÛRAMA SUADİYE(0116) 350 87 42 U2ELLİ MÜZİK ŞAŞKINBAKKAL (0216) 411 70 08 YAYLA SANAT MERKEZİ (0210) 383 »9 »• Bu ilan CUMHURİYET Gazetesi'nin katkılarıyla yayınlanmıştır. CUMOK kunjcusu ve Girişim AŞ öncüsü dostumuz, arkadaşımız, ağabeyimiz EROL GEYRAN'l yitirdik. Acımız sonsuz. CUMHURİYET ÇALIŞANLARI Onurlu insan, sevgili kurucumuz; EROL— GEYRAN'ın vefatı bizleri sonsuz üzüntü içinde bırakmıştır. Ailesine ve sevenlerine dile/i sevgi ve saygıyla uğurlanz İSTANBUL CUMOK _ Merhum Eşref Ertem-Emine Ertem'in oğlu, Mübeccel Ertem'in eşi, özgür Ertem ve özlem Ertem Aktaş'ın babalan, Cüneyt Aktaş'ın kayınpederi, Refik Ertem'in kardeşi, Semahat Ertem'in eniştesi, Besim-Canan, Hasip, Eşref ve Eylül Ertem'in amcalan Avukat, Gazeteci, Yazar RAİF ERTEM 16.6.2000 Cuma günü vefat etmiştir. Cenazesi 19.6.2000 Pazartesi günü Ataköy 5. Kısım Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip Çatalca Ferhatpaşa Mezarlığı'nda defnedilecektir. - _ . _ AİLESİ _______. Gazetemiz yazarlanndan eski Cumhuriyet Kitap Kulübü Genel Müdürü AV. RAİF ERTEM'İ yitirdik. irj-rr- ^ ^>-Acımiz sonsuzdur. - ^ — — - CUMHURİYET ÇALIŞANLARI TCHÖTÎ. Esas: 1999/459 Karar: 2000/160 Tokat merkez Karşıyaka Mahallesı kütûk. O23'te kayıtlı Meh- met oğlu 1959 doğumlu Mehmet oğlu Idns Birol ile Hamit kızı 1959 d.lu Nadiye Bırol'un MK. 134. madde gereği boşanmalanna karar verilmiş, tdris Birol'un tüm aramalara rağmen adresi tespit edılemedığınden işbu karann Idris Birol taranndan temyiz edilme- diği takdirde ilan tanhınden ıtibaren 15 gün sonra kesinlik kazana- cagı ihtar olunur. Basın. 28569 Kulübümüzde Genel Müdürlük, Yönetim Kurulu üyeliği, Yayın Danışmaniığı görevlerinde bulunmuş, yazar, şair, hukukçu ve doğa tutkunu ağabeyimi7 RAİF ERTEM'İ kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Ailesine, yakınlanna ve camiamıza sabırlar dileriz. Cumhurtyet kitap kulübü
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear