14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
- -j* .'j SAYFA CUMHURİYET 16HAZİRAN2000CUMA O L i A l L t A J İ , \£J \j\Jl\\j&LiMİıM\ olay.gorus@cumhuriyet.com.tr Milli Eğitim'de Norm Kadro Uygulaması Zeki SARIHAN aska konularda olduğu gibı ülkemizde eğitim de bir uçu- rumun kıyısına gelip dayan- mışö/28 Şubat süreci, eğitim- de de toparlanmanın başlan- gıcı oldu. Henüz çok yetersiz olmakla bir- likte Milli Eğitim Bakanhğı, yeni bir yö- neliş içindedir. Imam-hatip okullan, ku- ruluş amacındaki işlevine ve sayılara çe- kilmekte, eğitim programlan yenilenmek- te, sekiz yıllık kesintisiz eğitimi başanya ulaşnrmak, snuf mevcutlannı 30'a çekmek için çalışmalar süraıektedir. Ortaöğretimi paralı hale getümek, devlet kesesinden özel okullara kaynak aktannak gibi tasa- nlar rafa kalkmıştır. Tarikat okullan ve yurtlan üzerindeki denetimler yoğunlas- anlmakta, imam-hatiplerde de karma eği- tim uygulamasına geçilmekte, türbanmı çı- karniayan bayan öğretmenlerin görevle- rine son verilrnektedir. Eğitim alamnda yakınmakta olduğu- muz konulardan biri de partizan yönetici atamalanydı. Hikmet Uluğbay dönemin- den beri, eğitimde yönetici olmak iste- yenler için sınav uygulaması getirilerek bu alanda partizanlık önlenmeye başlanmış- hr. Bakanlığın ele aldığı konulardan biri de ülkemizde öğretmen dağılımını adil hale getirmektir. Bakanhk, bu işi düzgûn yapabilmek için kaç öğretmene gereksi- nimi olduğunu yeniden saymış ve çeşitli dallarda 88.718 öğretmene gereksinimi olduğunu bulmuştur. Öte yandan, çeşitli dallarda 49.880 öğretmen fazlası olduğu saptanmıştır. Bu fazla öğretmenler, imam- hatiplerde öğrenci sayısı azaldığı için baş- ka yerlerde görevlendirilmesi gereken ba- zı öğretmenler dışında, hemen hemen öğ- retmen gereksinimi olmadıgı halde, haür ve gönülle, kadro fazlası olduğu biline bi- line atanmış öğretmenlerden oluşmakta- dır. En büyük fazlaJığın bulunduğu illere bakıldığında gerçek daha iyı anlasümak- tadır. Ankara (4.018). Konya (2.465), Iz- rrur(1.928),Bursa(1.899),Antarya(1.536), lçel (1.493), Balıkesir (1.459), Kayseri (1.384), Derrizh (1.208), îstanbul (1.120)... Bir yanda öğretmen bekleyen okullar, öğrenciler, veliler, öte yanda öğretmen fazlalığı bulunan okullar! Çürümüş ve bir batağa saplanmış eğitimde, en çarpıcı olumsuz görûntülerden biri idi. 10 Şubat tarihinde uygulamaya sokulmuş Norm Kadro Yönetmeliği'nin esası, bir okulda sınıf öğretmeni ya da dal öğretmeni ola- rak kaç öğretmen bulunacağını, okuldaki ders saatlerine bağlamıştır. Örneğin bir okula matematık öğretmeni kadrosunun ve- rilmesi için o okulda 15 saatlik matema- tik dersi bulunmahdır (Ders saati daha az- sa, bu dersler, başka okullann kadrolann- da bulunan öğretmenler tarafından veri- lecektir). Bu okula ikinci bir matematik öğretmeni verilebilmesi için ders saatinin 30'un üstüne çıkması gerekiyor. Aradaki ders saatleri ya okuldaki öğretmen tara- findan ücretli olarak doldurulacak, öğret- men eğer 21 saatin üzerinde derse girmek istemiyorsa, bu saatler de başka okullann kadrolarmda bulunan öğretmenlerce dol- durulacaktır. Aksi halde, diyelim 20 ders saati bulunan bir okula iki matematik öğ- retmeni verilirse her birine onar saat ders düşecek, bu da başka bir okulda öğret- men yokken bu okulda haksız bir öğret- men yığılmasına neden olacaktır. Öğret- men dağılımını yeniden düzenlerken, çe- şitli öğrenim alanlannda, okul türlerinde normlan belirlemenin, alanın uzmanı ol- mayı gerektirdiği bir gerçektir ve yönet- melikte bütün aynntılar belirtilmiştir. Birsüredir, bazı öğretmen çevrelerinde, norm kadroya karşı sesler yükseliyor. Bu karşı çıkışlan haklı saymak mümkün de- ğildir. Itirazlann ardında yatan neden, esas olarak siyasidir ve Milli Eğitim Bakanlı- ğı'nın yeni yönelişinin önünü kesmeye yö- neliktir En azından, kamuoyunun bir bö- lümü. bakanlığın yeni eğilimleri konusun- da duyarsız ve umutsuzdur. Son 50 yıllık uygulamadan gelen bir değer yargısıyla, Türkiye'de, bu arada eğitimde hiçbir şeyin değişmeyeceği varsayımına dayanmakta- dır.Tarüşmalardan ve basında yer alan ha- berlerden anlaşıldığına göre, norm kadro- ya karşı çıkışın en yaygın gerekçesi ola- rak okullardaki öğretmen fazlalığının eri- tilmesinde, o okula en son gelen öğret- menlerden başlanması göstenliyor. Bu tutum. norm kadroya karşı çıkışın öğretmen bekleyen bölgelerden ve bu bol- gelerde kaldıramayacağı kadar ders yûkü- nün altında bulunan öğretmenlerden de- ğil, maaş karşılığı ders sayısının da altın- da derse giren, kayınlmış okullann, kayı- nhnış öğretmenlerden geldiğini düşün- dürmektedir. Bir öğretmen, herhangi bir okula verilmesini ısterken, burada öğret- mene gereksinme olduğunu bilmek zo- runda değildir, dolayısıyla kadrolann şi- şınlmış olmasının sorumlulan onlar sayı- lamaz. Ancak, son gelen değil de "en lo- demsizi grtsuT demek de çözûm yolu ol- mayacaktır. Ülkemizde öğretmen dağılı- mını adaletli ölçüler içinde sağlamak, hiç- bir öğretmeni yerinden oynaünadan da mümkün görülmemektedir. Hiçbir öğret- menin yerinin değıştinlmemesinı istemek, norm kadro uygulamasının önüne geçme çabasmdan başka bir sonuç vermez. Böy- le bir duruma düşmek, on yıllardır eşit- siz dağılımdan yakınan ve bunun düzel- tilmesini isteyen öğretmen geleneğine ters düşer. Norm kadro uygulamasını "sörgün" olarak niteleyen, bunu engel- lemek için eylemlerplanlayanlann, norm kadro ile özelleştirmenin özendirildiği- ni, sendikacılığm engellenmeye çalışıl- dığmı, Bakanlığın bazı kurumlan norm dışı bırakarak torpilliler için yer hazırla- dığını, subay eşlerini norm kadro dışın- da bıraktığını ileri sürmeleri, bilgisizlik- ten kaynaklanmıyorsa, öğretmen kamu- oyunu yanıltmaya yönelik bir tutumdur. Asıl üzücü olan, Bakanlığın böyle bir reformunu candan desteklemek dururken kamu yarannı bir yana atarak küçük ba- hanelerle karşı bir duruş almaktır. Eksik- lik, norm kadro uygulamasında değil, kamu yarannı gözetmeyen, olumlu her gelişmeyi önyargısız desteklemeyen, ül- kenin nereden geldiğini ve şimdi nereye gitmekte olduğunu kavrayamayan kısır anlayışlardadır. Büyük öğretmen kitlesi içinde bu durum er geç fark edilecektir. 2 Temmuz 1999'da Cumhuriyet'teki bir yazımda "Cumhuriyet'in öğretmen örgfitû nerede" diye sormuştum. Norm kadro tarüşması, bu sorunun bugün de ya- nıtlanmayı beklediğini gösteriyor. Y aşadığımız yüzyılda değişi- min hızını yakalamak gıderek güçleşiyor. Kullanılan araçlar- dan yaşam biçirnlerine, gelenelderden kûltürlere uzatılacak çizgide göze çar- pan değışım, birçok değeri altüst ede- rek baş döndürüyor. Bu değışimden pay alan sektörler- den biri de "turizm''. Konaklama iş- letmesi türünden seyahat biçimlerine, desrjnasyon merkezlerinden gezi araç- lanna uzatılacak türdeki değişimlere -konjonktürel de olsa- ayak uydur- mak gerekir. Türkiye gibi dört iklimi bir arada yaşayan, zengin doğa ve kültür birikimi olan, coğrafyası renk- li ve çeşitli bir ülke için bu bir avan- tajdır. Nedir işin gerekenleri? Bir defa sektörle ilgili yasa ve yö- netmelikler hızla değiştirilip çağdaş boyutlara ulaştınlmalıdır. Seyahat Acentalan ve Seyahat Acentalan Bir- liği Yasası 1972 yılında çıkanlmıştır. Bu yasanın 30. maddesi şöyledır: "Be^^olanütseyalıatacentalığıb- alyetinde buhınaBİum iukkmda 29. ' Eğitim 'siz Turizraimiz... Abdllllah TEKİNAntalyaAkdeniz Üni. Öğretim Görevlisi maddede beJirtOen idari kovuşturma- dan ayn olarak yetkOi mahkeroeter- ce acentanın sahip \e sonımhı mü- dürleri hakkında kovuşrunna yapn larak suç sabit görüktüğü takdirde 3 aydan 6 aya kadar hapis ve 5.000 TLden lO.ÖOOTL'ye kadar paraceza- sma hükmohınuriar." Beş bin ve on bin liralann ortadan kalkıp kullanılmadığı bir ortamdabu paralann en büyük ceza olarak yan- sıtıldığı bir yasa maddesi ne ölçüde etkin, ne ölçüde yeterli olabilir. Türk turizmine katkı sağlayan dört yıllık turizm işletmeciliği yüksekokul- İannın mezunlanna bu alanda yeni ve çok olanak sağlandığı söylenemez. 1996 yılında yürürlüğe giren "Se- yahat Acentalan YönetmeKğT ınce- lendiğinde -18. madde- bu işletmele- ri sorumlumüdür olarakyönetecekki- şilerin en az lise mezunu olmalannın istendiği göriilecektir: "TC uyruklu otanak/En az lise veya dengi okul me- zunu olmak / En az iki yıl seyahat acentacıhğı faali>etine ihşkin konu- larda çalışmış olmak." Dört yıl tunzm işletmeciliği eğiti- mi alan kışılenn bu alanda devre dı- şı bırakılmalan sektörün eğitime ne ölçüde önem verdiğini gösterir. Bu yönetmeliğin değiştirilmesi ve seya- hat acentalannda sorumlu müdür ola- rak çalışacak kişilerin dört yıllık tu- rizm işletmeciliği yüksekokulu me- zunu olmalan koşulunun getirilmesi gerekir. Hatta bu madde konaklama işletmelen için de geçerli olmalı ve konaklama işletmelerini yönetecek kişilerde, dört yıllık turizm işletme- ciliği yüksekokulu mezunu olmalan koşulu aranmalıdır. Kaldı ki konak- lama işletmeleriyle ilgili herhangi bir yasadan bile söz edilemiyor henüz. Bu konuya en sıcak bakması gere- ken kurum ise Turizm Bakanlığı ol- malıdır. Bakanlık siyasal yaklaşımlar- la atamalann yapıldığı bir derleme toplama bakanlığı olma yerine bir ka- riyer bakanlığı olmalı ve tıpkı Dışiş- leri Bakanlığı'nda olduğu gibi taban- dan tepeye kadar aym çizginin izle- rini taşımalıdır. U 1ŞİD gerekeflJeri" burada göze çar- par ve işe buradan başlamanın gere- ği vardır. AB aşamasmda işsizJik sı- gortasından çeşitli ınsan haklanna yönelik kazanımlara ulaşacak boyut- ta çağdaşlaşma çabalan sergiliyoruz. Kimi kurum ve kuruluşlardan siyasal yaklaşımlan uzaklaştırarak oralara eğitim boyutuyla ulaşmamız, şarklı- lıktan kurtulup çağdaşlaşmaya başla- dığınıız anlamına gelecektir. Çağdaş bir toplum, çağdaş bir ulus ve devlet olmamız gerekir. Büyük Atatürk'ün de bizden istediği budur. Turizm sektörü bu alanda öncülük görevi üstlenerek değişimi yakala- malı, çağdaşlığa ışık yakmalıdır. KULTUR • SANAT 293 89 78 (3 HAT) I Pi ARTVVORKS YAZ DÖNEMİ ÇOCUKLARLA SANAT Dönem sonunda galeri Pl'de çocuk şenliği ve sergisi 6-9/9-12//12-16 RESİM SERAMİK artworks * MUM Muallim Naci Cd. No.63 Onaktty Tel/Fa»: (0212X236 68 53 vircııı O DİKSİYON^KONSAAİCR '5 «** nfcUDINIAII, DÜZGÛN VE nuiDtııd'toaotLf SIYASCT umır srm» KnMuauu, EBBB55S5 ıo«çu^HriK«ttraj^ıaUw$8tDWîm&KO^^ ^T^^3~ «ttU5MiSiHlıi(DW^îB0^Slıl« ÖÖRENILMESI isiEYBiıaESBtalmuıtEeniMKOMfiuınMBZıtumnıa^^ DİUDİR. OUIM «İTtiifDfTHIIIZ YE £« U IOIİM UtAI UIAIIMUIZ eÖIÛ^UTE 6Ba »A», AUTIMZ. illllil U». SADIİ »UJII 501. (ÖM> 1İS HMIIAT: 1 KiAJIISl TIU («II» 1 » 13 51- (1112) 145 U 17 . Uluslararası haziran içfestarati 2000 Saat: 21.30 Yer: Cemll Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu \ \ , O EREStNHOTEL 'Dügya müziğinin devleri..." Sawt El Atlas I^IT.73> ® Maryam Mursal AKM (0211) 251 56 00 CAROUSEL (0212) $70 84 34 CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU (0212) 232 98 30 VAKKORAMA TAKSİM— (0212) 2J1 15 7» VAKKORAMA AKMERKET^ VAKKORAMA SUADİYE t»»ı«) 3SO »7 4» = 1 cıı i\\\ «K IIH1I MUII V U | UZELLİ MOZİK ŞAŞKINBAKKAL (0216) 411 70 08 YAYLA SANAT MERKEZİ (0216) 383 99 ™ İ S T A N B U L B Ü Y Ü K Ş E H İ R B E L E D İ Y E S I Söz ile Laf Söz, "Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan sözcûk ya da sözcük dt- ıisi"dir. Laf ise "Sonuç- suz,yaranolma>'ansöz" anlamına gelir. Unutulmayan, ders alı- nacak özlü sözlerle ın- sanlan eğitmek, yönlen- dirmek en geçerli bir yöntem olmalı diye dü- şünüyorum. Ne var ki, çoğumuz boş sözlerle (lafazanlıkla) günümü- zü gün etme alışkanlı- ğından bir türlü kurtula- mıyonız. Konusmahas- talığı çok yaygınlaşmış- ür. Birbirimize söyleye- cek sözümüz olmasa da yine konuşunız. Susa- rakkonuşaburnekise ko- lay değildir. Anlaşılır olmak, ger- çekçi olmak zorundayız. Bir saatlik konuşmayı on dakikaya indirmeyi, on sayfalık bir yazıyl da bir sayfada özetlemeyi öğ- renmeliyiz. Mikrofon düskünü ne tipler vardır, mikrofonu ele geçirdiler mi kolay kolay bırakmazlar. Ki- misi de onbeş yirmi say- faya sığacak bir kitapçı- ğı tuğla kalınlığında bir kitaba dönüşrürür. Kitap okuma alışkanlığının yaygınlaşmamasının ne- denlerinden biri de budur sarunm. Boş konuşma, her şeyden önce konu- şanın da dinleyenin de zamanım yitirmesi de- mektir. Oysa herkes için en değerli bir öğedir za- man. Şehopenhaver: "Alelâde bir insan zama- nım nasıl sarfedeceğini düşünür. akıllı bir insan ise nasıl tasarruf edece- ğfau" diyor. Kişilerin yücelmesi, değer kazanması için el- de edilmesi gereken iki ettnen vardır sarıınm. Bi- rincisi, okuyarakbügimi- zi çoğaltmak, ikincisi de- neyim edinmektir. tkisi- nin birleşmesi, var ol- ması orarunda değer ka- zanınz. Ne çok bflir o^ maktek başına yeterlidir, ne de sah deneyim» Unutulmayacak, ders alınacak özlü sözlerle birbirimizi yönlendire- biliriz. Balzak, u Bir söz- cöğûn insanın yaşamını değiştfrdiği çok g î r 1 * n müstür" demesi de bu savımızı doğrular nite- liktedir. Epiktetos de "Mümkün olduğu ka- dar sus, yahut zaruri el- zem olan sözleri söyle ve az sözcükle söyle" de- miştir. Hz, Ali de, "Çok konuşmayımz, herkesin gozündendüşersiniz 1 ' di- yor. YunusEmre'miz sa- nınm en güzelinı söyle- miş: "Az söz erin yüküdür Çok söz hayvan yûkü- dûıf ÖmerNtDA PENCERE Kös!.. Buğdayına biçilen ölüfiyatyüzünden çiftçi "yan- dım Allah" diye feryat ediyor. Bir dostum dedi ki: - Nafile!.. -Neden?.. - Bu hükümet kös dinlemiş!.. Dilimizde "kös dinlemiş " diye bir deyiş van ne- reden geliyor bu?.. llginç bir kitap okudum. Adı "öndeng Songung Gürgelev-Bektaşi Argümanlanna Göre Yeniçeri Ocağı ve Devşirmeler". Yazan: Şevki Koca. Yeniçerilikşaşılası bir kurum. Neredeyse birde- ha ürünü. Bektaşilikle Yeniçerilik arasındaki içli dışlı ilişki daha tümüyle aydınlanmış değil; ama, bir gerçek olduğu da aşikâr. Hacı Bektaş'ın çe- rilerden birinin başına sağ elini koyup Türkmen- ce dua ettiği rivayet ediliyor v "öndeng songung gürgele!.." (Sonunuz önünüzden hayırlı olsun.) *"1 Yeniçeri profesyonel asker; o çağda eşi me- nendi olmayan bir model bu. Bandosu da var. Yeniçeri bandosunun adı 'mehter takımı'. Her yeniçeri "ortas/"nın "bir kat" mehter takımı bulu- nuyor. Bir kat takım davul, çift dümbelek, zurna, boru, zilden oluşuyor. Padişahın dokuz kat meh- ter takımında ek olarak "kös" denilen birtiir da- vul daha var. Kösün çapı ve derinliği bir buçuk met- re dolayında. Deve üzerinde taşınıyor kös, 'Hotin Seferi'nde öyle büyük bir kös varmış ki hecin de- vesi de taşıyamamış, fil sırtında götürülmüş. Osmanlı düzeninin şakaya gelir yanı yok; dev- let, çağına göre, ileri kurumlardan oluşuyor; yeni- çeri ordusunda kösleri taşıyan develer yaşlanın- ca emekliye aynlır, "gazilik beratı" ve "emeklilik menşuru" hayvanın boynuna zincirle asılırmış. Padişah ferman buyurmuş: "Emekliye aynlan gazi deve, canının istediği meradan otlayabilir." "Yb/cdeve"demeyin!.. . ' Günümüzdeki hükümetin emekli insanımıza ba- kışıyla, Osmanlının emekli deveye davranışının farkını fark etmek kişiyi düşündürmüyor mu?.. • Bir vakitlerVryana'ya dek Doğu Avrupa Osman- lıydı. Işte bu görkemli zamanlardan birinde, Belg- rad bizimken Yeniçeri ordusundan emekli bir ga- zi deve, kentin en büyük kilisesinin bahçesine gi- rerek binbir zahmetle yetiştirilen çiçekteri afiyetle yemeye koyulmuş... Kilisenin papazı çılgına dönmüş.. ' ; Hayvanı dövemez, kovamaz.. _** Deve beratlı.. ' ' , fr,v, Emeklilik menşuru ue gazilik beratı boynundaa zincirle sallanıyor. Papaz deveyi ürkütüp kaçırmak için içerden bir yerden bir davul bulup çalmaya başlamış; kilise- nin diyakozu (papaz yardımcısı) bu garip duruma bakarak papazı uyarmış: - Papaz efendi, papaz efendi, boşuna zahmet etme, o deve kös dinlemiş, kös... • ... ::.iu... ......_. Deveye "boynun neden eğri" diye sormuşlar, "nerem doğru ki" diye yanttlamış. Başımızdaki ko- alisyon için "hem boynu eğri, hem kös dinlemiş" diye yazsam, savcılık "hükümeti deveye benze- tiyor" diye dava açar mı?.. dyson * • i î - f . ••%' ?•.: • • Fiitre değişimi ~k& __—^___—^_ Torba yok. Emiş gücünde azalma yok. Normal elektTikli söpürgelerin torbalorı doldukça emiş gücü azalır. Dyson'da torba yokrur ve ikili silclon teknolojisi sayesinde emiş gücünde azalma olmayan ilk elektrikli süpürgedir. Astım ve olc^ıycncdcn olan portikulferi gn etkin ^ekilde hapseder.* ' ~ * Dyson, Hepa filtreli modelleri sayesinde, bakteri öldürücü özelliğinden dolayı, an parfikötteri, polen,^^ ^ F ^ îî^ k, brfamr 2YJGaranÜ Dyjon sl.klrikli supürgeleri ve boyilerimız hckkında daha fazla bilgi almak için lülfen Türkiye g«»l diîtTibutöfû Hokmon Eleklronik San. ve Tic Lld. Şti. 10212] 217 1 1 60'tan araymız Faks (0212) 272 25 92 www.dyson.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear