25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CumhuriyeC İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmem Orhan Erinç 0 Genel Yayın Koordınatöru Hikmet Çetinkaya O Yazıışlen Mudüru İbrahim Yıldız • Sorumlu Müdür Fikret llkiz 0 Haber Merkezı Müdüru Hakan Karı # Görsel Yönetmen Fikret Eser Istıhbarat Cengiz \ ıldırını # Ekonomı Öziem Yüzak # Kultür Handan Şenköktn • Spor Abdnlkadir Yiicclman • Makaleler Sami Karaören 0 Duzeltme Abdullah V azıcı # Fotoğraf Erdoğan Koseoğlu A Bılgı-Belge. Edibe Buğra • Yurt Haberlen Mehmet Farıç Yayın Kunılu. İlhan Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkava. Şükran Sooer, İbrahim \ ildız. Orhan BursaİL, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsılcısı Mustafa Balba\ Ataturk Buh an No 125,Kat 4.Bakanlıklar-AnkaraTel 4195020(7hat). Faks 419502"7 • Izmır Temsıleısı Serdar Kızık, H Zıya BK 1352 S 23Tel 4411220, Faks 4419117«AdanaTemsılcısı Çetin Yigenoğlu, Inönu Cd- 119 S. No:l Kat.l, Tel: 363 12 11, Faks 363 12 15 Müessese Müdürü Üstün Akmen # Koordınalor Ahnıet Korulsan # Muhasebe Bülent \ener • ldare Hüsevin Gürer • Satış FaziletKuza MEDYA C: • Vönetım Kuıulu Ba^kanı - üenei Mudur Ciilbin Krduran # kıınrdmator Reha Işıtman # Genel MudurV ardımtısı SevdaÇoban lel 514 (T 53 - >ı>ımla>an »e Basan: \enı Oun Haber Aıansı Basın ve ^ avıncılık A Ş •ııAAagı ( .ıd *) 41 Cağaloğlu 34114 Istanbul PK 246 - Sı'rkccı 34435 Istanbul Tel (0 2121 512 05 05 120 hat) Faks (0 212)513 85 95 www.cumhuriyet com tr 5 Nısan 2000 tmsak:5.04 Güneş: 6.34 Öğle. 13 14 Ikındi: 16.48 Akşanr 19.40 Yatsı: 21.04 Arena'nın 2000 koleksiyonu • Haber Merkezi - Arena, 2000 ilkbahar-yaz sezonunda özellıkle fitness sporu için özel ürettığı üstlerle kombine edilebilecek beş değişik kesımde tayt üretti. Vücudun spor yaparken çalışması kadar sade ve doğal, ama şık modellerden oluşan koleksıyon kısa, diz aJtı, uzun, jazz ve dans taytlannı içeriyor. 2000 yılı koleksiyonu, fitness djşında 'Lıfestyle', 'Maritım", 'Spirit Lıne', 'Competitıon Mayo' ve 'Leisure Mayo' koleksıyonlanndan oluşuyor. Bilimsel yayın patlaması • ANKARA (AA)- Türkiye, bıhmsel yayın sayısı açısından, Avrupa Bırliği'ne üye ve aday bırçok ülkeyi geride bıraktı. Yüksek Öğretim Kurulu'ndan (YÖK) alınan bılgıye göre, ülkelenn fen bılımlen alanlanndakı bilimsel yayın sayısını gösteren Scıence Citation Index'te (SCI) Türkıye. geçen yıl dünya ülkelen arasında 25. sırayı aldı. Türkiye, SCI göstergesınde, 1985 yılında 44. sırada yer almıştı. Uzmanlar, çocuklann aileleri tarafından televizyondaki şiddet karşısında 'yalnız' bırakıldığını söylüyor Medya şiddetten va^eçmiyor ÖZLEMGÜVENLİ Istanbul Üniversitesı Iletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurdoğan RigeL çocuklann televızyon karşısında 'yalmz' kaldığûu, aileleri tarafından haber programı yönetmenlennın 'eUerine bırakddığı'nı belirtti. Bütün medya organlanndaki haberlerin 'şiddet' yüklü olduğuna dikkat çeken Rigel, medyanın şiddetı kullanarak izleyici üıtiyacını karşıladığını söyledi. Doç. Dr. Nurdoğan Rigel'ın, Mayıs 1999'da haberlerin çocuklar üzerindeki etkısini ıncelemek amacıyla 321 çocuk üzennde yaptığı araştırmada, çocuklann yüzde 22.5"i haberleri olumsuz olarak niteledi. 7-12 yaş arasındalc^çocuklar üzerinde yapılan araştırmada, çocuklann yüzde 67 sinin haberleri tarif etmekte zorlandığı ortaya ç\ktu 'Haber'i tek kelımeyle tarif etmeleri istendiğinde ise çocukJann yüzde 35'ı 'gerçek' yanıtını verdi. Çocuk aileden uzaklaşıyor ÇocukJann haber bültenlennden 'böyle daha çok kişi öldürülür' dersleri aldıklannı vurgulayan Rıgel, "Kurguya dayah şiddet saat 23.00'ten sonraya alınarak çocuklar bu üetilerden komnmaya çahşıhyor, fakat çocuğun • 7-12 yaş arasındaki çocuklar üzerinde yapılan araştırmada çocuklann yüzde 22.5'i haberleri olumsuz olarak niteledi. Yüzde 67'si ise haberleri tarif etmekte zorlandı. rahathkla izkyebüeceği saaüerde kurgusuz şiddet içeren habetier, ekranlarda geçit halinde veriliyor" dıye konuştu. Marmara Ünıversıtesi tletişım Fakültesi'nden tlknur Kalay da, "Haber çocuğun hayatını nasıJ etkffiyor" sorusuna yanıt bulmak amacıyla 1998 yılında yaptığı ankette, kızlann, karar venrken daha duygusal, aılesine yakm ve olumlu davrandığını; erkeklerin ise daha kararsız, olumsuz, şiddet eğılimli ve ailesinden uzak olduklan sonucuna ulaştığını behrtti. 11-12 yaş grubundan 95'i kız 200 öğrencıye uyguladığı ankette yöneltılen. "Haber denince aklmıza ne getiyor" sorusuna yüzde 91. 5'ı nötr yanıt venrken yüzde 8'ı olumsuz olarak yanıt verdı. Olumsuz yanıtlar genel olarak erkeklere ait. Kalay, kız ve erkek çocuklar arasındaki habere yakJaşım farkının yetiştirilme şekhnden kaynaklandığını vurguladı. Ankette yöneltilen "En önemli haber nedir" sorusuna 23 kışınin verdıgı 'çevre' yanıtını, 'insanların öldürülmesi', 'savaş', 'sağhk, siyaset, kaza, bomba, yangın. uçak kazası ve polisiye' yanıtlan ızlıyor. 'Kimin söylediği haberdir' Kalay, çocuklann çevreyi en önemli haber olarak görmelennı 'şaşırbcı' olarak nıtelendirerek "Bu durunı, çocuklann daha geniş bir perspektiften bakarak, çevrenin, savaştan daha çok ölüm getirdiğini fark ertiklerini gösteriyor" dıye konuştu. Ankette, habenn 'birincil kaynağuıa duyulan güven'i ölçmek amacıyla yöneltılen "Kimin söylediği haberdir" sorusuna venlen yanıtlar şöyle sıralandı."Afi Kırca, Savaş Ay, Mehmet Ati Birand, Süleyman Demirel." Kalay, venlen yanıtlarda özellıkle kızlann fiziksel beğenılerinı ortaya koyduğunu belirtti. Kalay, " Yaş ilerledikçe kızlann daha kararlı. erkeklerin ise daha kararsız olduğu görülihor. Yine yaş ilerledikçe kızlar. \İi Kırca'yı tercih ederekflzikselbeğenilerini ortaya koymaktadırlar. Birand ve Demirel'i tercih edenlerin rümiinün erkek olması da bunu kanıtlanıaktadır" dıye konuştu. e-posta : tan @ prizma. net tr Reyting güzelleri Italya'da dekotte kıyafetleri, san saçlan ve fiziklemle dikkat çeken kaduı sunucular, erkek meslektaşlanna göre çok daha fazla reyting alıyor. Alnıanva'nın Bild am Sonntag gazetesinde yavırnlanan habere göre, söz konusu kadın sunuculann ortak özellikleri,fizikleriyleher türlü progranıa u\ um sağlayabilmeleri; ister spor programı, ister kümır, sanat ya da çocuk programı olsun, onlar için bu farklılık herhangi bir sorun teşkil etnüyor. Buna karşuı sunduklan programlarda, bilginin onlar için ne kadar gereksiz ve hatta beyin için sadece yûk olduğuna her nrsatta değinmeleri, onlara olumsuz bir özellik katryor. Dümanın hiçbir yerinde kadın sunuculann, İtaha'da olduğu kadar bu denü açık ve derin dekolte gjvinmeleri söz konusu değfl. Ve dünyanın başka hiçbir yerinde, kamera karşısında ne giyileceği ttaKa televizyon dünyasuıda olduğu kadar sorun olmuyor. TURKCELL R E S ı M< »*.* Resim Yarışması TURKCELL 9000 Konu: lletişımin Sesı Turkcell Resim Yarışması eser teslimleri başladı. Eserlerinizi 17-29 Nisan 2000, 10 00 - 17.00 saatlcrı jrjsında aşagıdaki adreslere te>,lim edebilırsiniz. Yapı Kredı Yayınları, Yapı Kredi Bölge Mudurlııgu Bınası, Ataturk Bulvarı No:93 Kızılay 06422 ANKARA Tel. (0312) 435 85 94 Yapı Kredı Kazım Taşkent Sanat Galerisı, Yapı Kredi Kültuı Merkezi, Istiklal Caddesi No:285 Beyoğlu 80050 jSTANBUL Tel: (0212) 249 57 11 Yapı Kredi Izmir Sanat Galensi, Kıbrıs Sehıtleri Caddesi 1443 Sokak. No:46 Alsancak 35220 İZMİR Tel: (0232) 463 56 28 Yapı Kredi Kemal Satır Sanat Gaierisi, Inönu Caddesi No:73 Dörtyolağzı-ADANA Tel: (0322) 363 29 58 Eserlerinizi teslim ederken özgeçrnisinizi getirmeyi unutmayın. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN 'Yeni Edebiyat ve ŞairlerL.' Fırının önünde kıyamet kopmuş, kavga dövüş, camlar filan kınlıyor! Ekmek dariığının, ilk günle- ri. Hıç kımse onu ızleyecek, dartığın ve kıtlığın bılin- cinde olmadığından, delı lodosun tuzlu çalkantısına dağılırken, bıraz da müstehzı: neler oluyor kabilin- den! işte o akşamüzeri, 'Kitapçı' Ihsan'ın vitnnin- de, "Yeni Edebiyat' dergisıni, ılk defa görüyorum: yok- sa 'gazetesı' mı, demeliyım? Çünkü gazete boyun- da yayınlanırdı; fikir ve sanat, alttan alta politika der- gisi! Hemen aldığımı, çıktığı sürece izlediğimi, çok iyi hatıriıyorum: 1941 Sonbahan, yânı II. Dünya Har- bi; Karşıyaka (Izmir) ıskelesinde, vapurdan boşa- lan ahalı, Halkevi hoparlöründen, BBC'nin Türkçe 'haberlen'n dınlıyor: "-...Burası Londra! Burası Londra! Şimdi Cephe haberlerine geçiyoruz..." Nasıl bir dergiydi? ilginç bir antoloji olan kıtab, takdim edilirken, şöyle tarif edilmiş: "...dönem II. Dün- ya Savaşı dönemidir. Ve bu dönemde, dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de, anti/faşist Cephe kur- ma girişimi vardır. Bu girişim bir ölçüde başan- lı olmuştur. 'Yeni Edebiyat' böyle bir dönemde ya- yınlanmış; ve bir yıl sonra da, 'siyasi iktidar'ın is- teği üzerine kapattınlmıştır; ki siyasi iktidar, bu 'cephe'ye katılan bazı aydınlan, teker teker, Ana- dolu'nun dört biryanında 'ikamete memuretmiş', yâni sürgüne yotlamıştır..." (S. 5) Ben, onaltı yaşındaki 'şair namzedi', ancak son- lanna yetişebilmiştım; yanlış hatırlamıyorsam, bir şi- irimi, bir de hikâyemi; derhal temıze çekip, dergiye göndermiştım: şıır, çok geçmeden yayınlandı; hikâ- ye içinse, iki satırlık, yüreklendiricı bir değerlendir- me notu ile cevap verildi; o gün, Karşıyaka kordo- nunda uzun uzun yürüdüm: sevınçten uçuyordum, şiirim H.l. Dinamo'nun şiinnin, hemen altında çık- mıştı, ne saadet! Yıllar sonra, bunlan Suat Derviş Hanım'ın yaptığını ögrenince, o ilk mutluluk, daha da büyüyecektı! O şiıri, şimdi elimdeki derlemenin bir sayfasında (303), tek başına ve boynu bükük gö- rüyorum; sanki daha dün, zaman hiç geçmemiş, ya- nndan sonra 'Karartma'ıtân edilecek, Izmir ı fosfor- lu lâcivert bir karanlığa gömeceğiz. 'Diri diri gömülmüşlerdi' ' W e n i Edebiyat/ Şiir Antolojisi'ni Scala Yayın- T cılık yayınlamış: 'Emek Kürsüsü Dizisi, 8'. Daha önce çıkanlmış olan, 'Yeni Edebiyat dergisi: 1940/1941/Sosyalist Gerçekçilik' adlı derlemenin ikincı cıldı olarak çıkıyor. İlk cılt, düzyazıları toplamış- tı, bu defa derginın şiirierı 'toparlanmış'! Daha ılk ba- kışta insan, -yakm tarıhimizin fikır ve sanat 'seren- camı'nı birazcık yaşamışsa- hemen neyı farkediyor, bılır misinız? Yeni Edebiyat'ın o bir yıl süren serü- veninde, ülkenin fikır ve sanat platformunda, ilerde gümbür gümbür sıra yanardaglar gibı yükselecek, bilinmez kaç sanatçıyı, kaç aydını, Türk halkına sun- duğunu! Râsih Nuri Bey'in (lleri) gizlı bir ıstihzayla 'siyasi iktidar' deyip geçtiği 'Mılli Şef totalıterlığı; öylesine 'ilerici'dv kı, fikır ve sanat düzeyınde 'Yeni Edebiyat'ın gerçekleştırdiği 'anti/faşist cephe'den, şu isimleri susturmuş, bazılannı sürgüne gönder- miştir: Seç seç, al! "...Suphi Taşhan, Suavi Koçer, Suat Taşer, Ha- san Izzettin Dinamo, Sefer Aytekin, Halil Ayte- kin, Kemal Sülker, Nâil V. (Çakırhan), Ömer Fa- ruk Toprak, Orhan Râşit (Kemal), Mazhar Lütfi (Nâzım Hikmet), Faik Baysal, Neriman Hikmet, Nusret K. Otyam, Fethi Giray, Afif Yesari, Sabri Soran, Cemil Meriç, A. Kadir, Niyazi Akıncıoğlu, Mehmet Seydâ, vd..."! Isminı zikredemediğim -bazısının 'müstear' (tak- ma) ad olduğunu sanıyorum- öteki şairlerin de, en az zikrettiklerim kadar '40 Karanlığı' ve onu izleyen '50 Karanlığı' boyunca, 'ilerici siyasi ıktidar'm, 'ile- rici' fikir ve sanat çevrelerince; ne adları anılmış, ne eserieri yayınlanmış, ne de 'saygın' antolojilennde on- lara yer verilmiştır: adetâ diri din gömülmüşlerdi! Bu bakımdan da, Scala Yayıncılık, bu dertemeleri ya- yınlamakla hem tarihî bir görevi yerine getinyor; hem de fikır ve sanat hayatımızın, bu sıra yanardağlannı; anti/faşist cephenın karşıtlannın suratına, mısra mıs- ra, hak ettikleri birer şamar gıbı ındınyor. İyi de, olay'ın günümüzde de 'sükûtla' geçiştıril- mek istenmesıne ne demeli? Her iki derieme, sanki hiç yayınlanmamış! Yayın dünyasının, 'ağır' kalem- lerinden, 'ne birses, ne birnefes!'. Holdıng aydın- lan'run, tıpık devekuşu davranışı; bıraz da, eski 'an- ti/faşıstCephe' karşıtlannın, 'uzantılan' olmalanndan doğduğu ıçın; bir dereceye kadar anlaşılabılırse de; 'çayır çimen sosyalistlerinin', 'eflâtun ve pembe, ileıiciler'in, malûm ve meşhur 'insan haklan esna- ft'nın, ta o zaman yaşanmış, bu ağır insan haklan ih- lâlinden, tek kelıme olsun söz etmemeleri; acaba ne anlama gelır? Benzer bir 'karanlığın' el altından, gizilce sürdü- rülmek istendığı anlamına mı? Hele bir düşünün! 'Demir süvariler...' Edebiyattarihi'ne 'nâçizâne'not: Yeni Edebiyat'ın yayınladığı (sayı, 23. Sayfa, 2) 'Balıkçı Türküsü', Attilâ llhan'ın yayınlanmış ilk şiiridir; ne var kı, der- gide çıkan metin, benım onlara ılettığim metinden fark- lıydı: biraz daha kısa, bıraz daha nesre yakınlık.. se- vinç, bu aynntının üzerinde durmamı önlemiştir; oy- sa, -belkı de sığdırabılmek kaygısıyla- mısra yapısı- nın, özellikle ahengin sakatlanmış olması, hayh şa- şırtıcıdır. O yıllarda, -şimdi de- ahengi bozuk bir şi- ir, benim için, sinir ıletişimı ve kan dolaşımı bozuk bir organızma gibidir; bu noktaya, hep dikkat ettim; ni- tekım, aynı yıllarda yazdığım, 'Demir Süvariler' şi- irinden aklımda nasılsa kalmış şu birkaç mısra, söy- lediğimi doğrulayacaktır: "...birden / sanki demir- den / süvariler / demir atlara binmiş / başladılar bir yanşa / haykınşa haykınşa!..." Kuşkusuz anladınız, 'Demir Süvariler1 o zamanın, anti/faşist şairlen, yazarian ve aydınlan ıdi. Meraklısı için not: 'Yeni Edebiyat'ın bunca yıl son- ra, gün ışığına çıkmış olması, yennde ve doğru bir iş; düşünüyorum da, ondan sonra sıra 'Yürüyüş', 'Pınar', 'Yağmur ve Toprak', 'Gün', 'Ant', 'Yığın', 'Sendika' vb. dergılere gelmeyecek mı? Hepsı ay- nı 'karanlığın' ıçınde, aynı 'karanlığı' aydınlatmak için; nıce zoriukla yayınlanmış, aynı 'siyasi iktıdar'm hışmına uğramışlardır? http^/www.prizma.nettr/AILHAN http^/www.bilgiyayınevi.com.tr./ailhan Faks/0-212/26019 88
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear