25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 5 NİSAN 2000 ÇARŞAMBA 10 DIŞ HABERLER dishab(â cumhuriyet.com.tr Almanya'nın yabancılarla ilgili temel bir politika oluşturamaması köktendincilere yanyor Tarikatlar sistemi kuHamyor APLANCILAR Kurtuluş cemaatte aranıyor • Kaplancılığı seçen 2. nesil gurbetçiler, cemaati, Almanya'da karşılaştıklan sosyal sorunlara çözüm olarak görüyorlar. DışHaberierServisi- Kaplancılar konusunda yaptığı bilimsel çalışmayı kitap haline getiren Viadrina Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. VVerner Sctaiffauer, Kaplancılık olgusunun sosyolojik analizini de yapıyor. Schiffauer, mûritlerin bu cemaate girerek şu sosyal sorunlannı aştığını belirliyor: 1. Kaplancılann çoğu 2. nesil gurbetçiler. 2. nesil daha bilgılı olmasına karşın 1. neslin kontrolü altında olduğunu düşünüyor ve entelektüeller bundan daha çok etkileniyor. Ve Kaplancılığı seçerek lslamın ne olduğunu artık kendilerinin tanımlayacağını belırtıp 1. nesli aradan çıkartmaya çalışıyorlar. 2. Türkiye'deki kökleriyle ilgili sorunlannı çözüyorlar. Üzerlerine yapıştınlan 'Almana' kimliğini siliyorlar. Çoğu Alman yurttaşı Kaplancılann çoğu Alman yurttaşhğına geçmişler. Ve böylece Almancılık, yani milliyet sorunlannı çözmüş oluyorlar. Artık onlara Almancı muamelesi değil radikal Müslüman muamelesi yapılacak. 3. Almanya'daki sorunlannı aşıyorlar. Türk ve Müslüman olarak dışlanıyorlar. Kaplancılıkla bunu da çözmüş oluyorlar. Aynı yöntemi eşcinseller ve özürlüler de yapıyorlar. Dışlayan çoğunluğa karşı kendilerini böyle göstermek niyetindeler. SERKANDEMtRTAŞ Almanya, Türkiye için sadece tarihi dostluk ve geniş çaplı ekonomik iliş- kileri açısından değil, Almanya'da ya- şayan 2.5 milyon Türk yurttaşı nede- niyle de önemli bir ülke..Almanya'nın yeniden yapılanması sürecinde gerek- li işgücünün karşılanması için daha Sı- vas'ı, Ankara'yı, Istanbul "u görmeden Köhı ve Berlin gibi kentlere gönderi- len yüz binlerce gurbetçi, Ahnan top- lumunun vazgeçilmez unsurlanndan birisi. Olkedeki 7 milyon yabancı ara- sında en kalabalık grup Türkler... Bu durum. birçok sorunu da berabe- rinde getiriyor. Almanya Federal Hü- kümeti'nin yabancılarla ilgili temel bir devlet politikası oluşturmamasının, 40 yıllık bu sorunun kemikleşmesine ve iki toplum arasındaki uyum sorunu- nun büyümesine neden olduğu gözle- niyor. Alman hükümeti, bu sorunlann çözümü için topu mahkemelere atarak gündelik uygulamalar peşinde olmak- la eleştiriliyor. Almanya ise uyum so- rununun Türlderin geleneksel aile ya- pısından kaynaklandığını savunuyor. Oyle ya da böyle, bir gerçek şu: Türk toplumunun sorunlan var ve çözüm bekliyor! Çifte vatandaşhğın yanı sı- ra bu sorunlardan bir tanesi de din eği- timi. Alman yasalannın çare bulama- dığı bu konuda Berlin Eyaleti Yüksek Mahkemesi, Islam Federasyonu'nun açtığı davayı değerlendiriyor ve bu gru- bun din dersleri verebileceğini, bunun için devletin bu gruba para yardımın- da bulunması karannı alıyor. Islam Fe- derasyonu ise Milli Görüş'le sıkı bağ- lantılan olan bir grup. Bu karar Tür- kiye'de kaygıyla karşılandı. Peki bu sorun nasıl çözülecek? Bu soruyu Yeşiller Partisi'nden federal hükümetin yabancılar sorumlusu ola- rak görevlendirilen Marie-Luise Beck'e sorduk. Beck, hükümetin çözüm yol- lannı aradığını ancak özellikle Türk aile sisteminin bütünleşmeye izin ver- mediğini söyledi. Beck'in içinde doğ- rulan da taşıyan senaryosu şu: "Ozd- tikle 3. nesilde sorun var. Çünkû aile- kr küçûkçocuklan yırvalara gön- dermiyorİar. Okula gıtme yaşına kadar Ahnanca bflmeyen ninekr tarafindan büyütüiüyoriar. Ev- de Türkçe konuşuluyor. çanak ahtenlerle Türk TV'leri ident- yor. Çocuk okula başladığında hemen hemen hiç Almanca bü- miyorve başansız oluyor." Beck, 3. nesil için bireğitim ata- ğı geliştirmek gerektiğini belir- tirken "Türk gençleri okulu terk ediyorlar. Alman gençlerhle Türk gençleri arasındaki fark da aruyor. Vebu sorunlar hep eyaktierin sır- ünda. Biz sadece çocuklara değil annderedeulaşmaya çab^yoruz" dedi. Annelere yönelik bir başka çalışmayı da Emine Demirbüken gerçekleştiriyor. Berlin"in Schö- neberg ilçesi yabancılar sorumlu- su olarak çalışan Demirbüken, ço- BUCÜNÜN ALMANYASI -3- v4lman hükümeti, yabancılarla ilgili kalıcı değil, gündelik politikalar üretmekle eleştiriliyor. 1 2 4 5 6 7 SINIFLARIN PAYLAŞIM PLANI Ders Dere Ders Ders Ders Ders Ders 1 DERSUK Protestanl* Hur Duşunerter Havarfe lslam-1 Katoikl* Budızm telam-a 2 OERSUK Yehova S * « a ı MoooTankatı Scıentoiogy PrDieslaıl* Islam-ltl KatoMdık 3 DERSÜK HnduEm Ka*v*ıızm Hur Duşunenier AMafc Havarter Rurr-Or*odo« Bucizm ] 14 DERSUK KatoMıtk Islam-u Protestarrtk Saentotagy Vfetava Sarırtier Moon Tankat 1 Kartıatur Klaus Stuttmann cuğun eğitimi için annelerin mutlaka Al- manca öğrenmesi gerektiğine dayanan bu proje için devletin para yardırnında bulunması gerektiğini anlattı. Alman- ya'nın devlet politikası oluşturmakta geç kaldığına ışaret eden Demirbüken, "1-, 2.ve3. nesil meselesi birmeyeeek.Sûrek- ü Türkiye'den birinci nesiller getecek. Tiirkiye'den anneler gelecek. onlaı ço- cuk doğuracak ve bu sorunlar hep bir sonraki kuşağa taşınacak" dedi. Din eğitımı konusuna gelince, Beck, mahkeme kararının Berlin hükümeti- nin bu işi beceremediği anlamına gel- rekli çalışmalann başlahldığını da söy- ledi. Diplomatik kaynaklar, tslam Fe- derasyonu ile ilgili olarak şu bilgileri veriyorlar: "tslam Federasyonu MiDi GÖrüş'le çok bağlantılı. Farklı i/Jeni- mi vermek için, Alman yurttaşlannı da aJdüar. Alman hükümeti de Türk hü- kümeti de bu durunıdan endişeli. Din eğitimi konusunda kanun değişikliği peşindeler. Bizim istediğimiz Islam gmplannı temsil ermeyen İslam Fede- rasyonu'nun dersler için hazıriadığı programın reddedilmesi." Almanya "da köktenci örgütler de- Aİldeki veriler, Kaplancılar'ın artık, Afganistan ve Bosna- Hersek'ten gelen mücahitlerle bir "cinayet şebekesi" kurma aşamasına gelen çok tehlikeli bir örgüt olduğunu gösteriyor. diğini kabul ediyor. Berlin Eyaleti Baş- bakanı Eberhard Diepgen de "Islam grubu olduğunu kJdia eden her grubun ders vermeyi istemesi önlenmelL Yani her mezhep, her cemaat ders vermek isterse işin içinden nasıl çıküacak'."" di- ye soruyor. tslam Federasyonu'nun Alman hükümetinin "muhatap" kabul edebileceği bir kurum olup olmadığı konusunda kaygılar olduğunu da be- lirten Eyalet Başkanı, Eyalet Senato- su'nun bu grubun sunacağı programı inceleyeceğini ve sonuca göre izin ve- rilip verilmeyeceğinin ortaya çıkaca- ğını kaydetti. Diepgen, sorunun çözü- mü için kanun değişikliğiyle ilgili ge- nince akla gelen ilk örgüt ise Kaplan- cılar Cemaletön Kapbn'ın kurduğu bu grup ölümünden sonra başa gelen Me- tin Kaplan ve müritleriyle sosyal bir ol- gu. Viadrina Üniversitesi'nin Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. NVemerSchiffauer, Kaplancılar konu- sunda yaptığı çalışmayı kitap haline getirdi. Schiffauer ile görüşmemizde, Kaplancılarla ilgili bılgı alıyoruz: "Cemalettin Kaplan'uı ölümünden sonra yerine oğlu Metin geçti. Metin'de babasının karizmasıyoktu.Cemaattebir bölünme başladL tbrahim Sofu kendi- nihalife ilanetti. Vebölünmegerçekles- ti. Metin Kaplan, Sofu hakkuıda ölüm fetvası yayımladı ve Ağustos 1996'da tbrahim Sofu öldürüldü. Bu cinayetay- dınlanamadı ama dehiler cinayetin ce- maatten ka> naklandığını gösterdL Me- tin ile babası arasındaki fark da bura- dan kaynaklandı. Cemalettin Kaplan, cemaat içindeki bu şiddeti kontrol ede- bihyordu ama Metin edemiyor. Bu yüz- den şimdi daha tehlikeli bir durum or- taya çıktı. Metin Kaplan'ın örgütüne Bosna-Hersek ve Afganistan'da gönül- lü savaşmış mücahhler de kanldı son dö- nemde. Bunlar savaş eğitimi görmüş tehlikeü kişiler ve bunlann v^ruğmdan Alman Gizli Örgütü de haoerdar." Schiffauer' ın verdiğı bılgıler Kaplan- cılann cinayet ışleyen, hatta Afganis- tan ve Bosna-Hersek'ten gelen müca- hitlerle bir "cinayetşebekesi"" kurma aşa- masına gelen çok tehlikeli bir örgüt olduğunu gösteriyor. Almanya'da yaşayan Türklerin, ra- dikal gruplara sığınmalannın önüne geçmek için Alman hükümetinin bir an önce harekete geçmesi gerekiyor. Hükümetin, ülkedeki yabancılann du- rumlannı iyileştirmeye yönelik her hareketi, Alman toplumunun huzuru için de gerekli. Almanya'run yeniden yapılanmasına büyük katkılan bulu- nan, Almanya'yı artık U 2. vatan de- ğfl gerçek vatan" olarak görmeye baş- layan Türk toplumunun, bunu hak et- tiği de ortada. BİTTİ Şiddet artıyor Cemalettin Kaplan'ın ölümünden sonra yerine geçen oğlu Metin ve müritleri Almanya'da sosyal bir olgu haline gelmiş durumda. Babasınuı karizmasma sahip olmayan Metin'le biriikte cemaatte bölünme başladL Metin Kaplan, cemaatteki şiddeti kontrol edemivor. MfjlMFAA-I HITOJK DERGİSİ 20. San: KÖY ENSTfrÜURİ ÖZEL SAY1SI * *t* \ T 4 T Î R K VE KÖ\ ENSThİLERİ: Dr. N h u i ALTl'\> K: K6v Enanûkn w U Ejıtımı. Tılip APA> D\\: Kdy Enaıtüiennde Sanal Ejmmı. Okıma Mışkanlt|ı.MntaTıAYDOĞAN:KöyEnaıtiilaıYtrodra.MtkmelBAŞ.AR.*>: Kö> Enstaûlen>e^tamırmz.F«lirBAVKIRT: Hasan Alı ^ ücd. Hx>an Alı VGcel'e Mektup 112 Agmtos l%0). T u » BELE: Köy Enstıtûiû >aprlanmızın tddnvsıımıittüd Ycr, Cstûne Kıss birGınş DeiKmesı. Vfjal BİRDOĞA.N: \ıaıürk Deınmlennın Alnn \nahurlaniidan Bm K6> Fnslıtûlcn O I B » B O L I L I : Köy Ensıırülen nden Demokrasıve Prof.Dr.Sûle>mı»ÇELİk: Kd> tnstııûlsn'ndmEgıomFakûlıelm K M.E«i«DEĞER: VaOrdarOlrrasaUrfı'.Pnrf.Dr.Ömer DEMİRCAV Köj Enstitileri'uD Difi: Prof. Dr. Cita» DlRArTonguçım Mtkmpbrmdan Seçme Fıkırkr. Prof. Dr. S i l n m u ÇELİK: Köy fnanülen nden Eğınm FıkûİKİen'ne.Cıua H C E L ERON AT: Köv Enslınılm nı Nıgn kurdula; ve Yıktılar' Mustıfa G * H L ( l:(, aŞdas Kö) Enstılülen. VeS GÖRMEZ: Köy Enaırûlen'nde Eğıtım \ı Öirflım S m i KAR.AÖREV: ESııımımu Cumhumefk L lu>allasmıştı. Prof. Dr. V»kıpKEPE>EK: Imece. D«ron K I T : Kö> Eıtsmûlen'nde Yapı Ijlen. I J ı r M l ' M C l : 17 \ısaılCunıhurı>« V Nısan I9S 1 ». BfkirÖZCE.N: Köy bnsııtülen Deneyımmden Vola Ct^arak Bugûnün se Getecefın E^itımıne Bakış. 0 $ m u ŞAHİN: Nuh'un Gemıstne Aimadıgı Insanlar Köv EnsııtQlukr.Hidı>HTELLİ:KöyErısıtûlaı'mıı60 KuruluşYılındaEskılrsan-'ıenılıtjn E«ginTO\Cl'Ç:Köy Enaılükn runDüşûnselKökenı, S.T.: 0!u\aTakıbnlanSofrttiılTRlHN: Kö> Ensmülen Ne\erdı' PakueTf RKOĞH : km En^ıtükn nde"Kınm Mıtlıye'nm Ipl'çhn. \inet EmİB ı \ L M A Y "YannınTûrkryesı'neSeyııh«"len.Hn» Âli>ÎCfL: Pazarörnı Kö; Enstnûsü'iKfeKonujiııal 1 Eylûl 1*42). Makaıl V AĞMl R: Öncû Fakr. MüdaEa-ı Hukuk'a Mdclup. Prof. Dr. Çctu V ETK.İN: Tqxak Relormu t t Köy Enstnülen 4jmcı: Donemin BjMîiKİaıı - TBMM TmıuUanwl>ı - K6> Eıstirikn'K SaktınUnlan v( El^tirilcrdn Önıelütr - \mn I M O Î ' H I I Taribtl Sonıntahıtı - Rryt Şeımrtliı Sinr Dnt Biri - Kây Erslilileri l zerİM \ ırfaaUnlaı Şüritnfi: ÂŞIK VEVSEU Mdımrt BAŞAR.AN. Vbi DADALOĞLl, V ı ı t ı YASAR.Çzgkriyk:ErcaBAK4L,OmerCC\CÖIL Biro:Mıllı£jnnoılıirad.DaJlarYıi(tolshanı.Kjl I.ANTALYATd 024:2 AtMdili Koîilhn: 3 Aylık. 3.ÛOO.0OO.-. 6 Ayük 6.000 000 -. i : Aılılt 11000 000.-TL. D S T Avmı drr^ımı sılın ılıaıbilncji bışlıtı tıııbeıleri: \BCKita(ıcL2 lsasyonCad.7/1 KARAM.AN,ABCKiul)«ı.ZaraibnaM AsıaİMnbt>i.HalCadBeWıyeSıtesıAo l$arkışlalSıvasl.Auç IÜTt»r«,PmMehıiMP«s»Mah.Özell<l«reİ5MoteıSıiı-vTi(laaııW). Bilgi Kiuboi,SakaryaC»d No Ş Ym.^ıııı Ankara Bffim Kitıbeu Kuva-vi MıDıveCad. Zm ErdOT tjlam Zam Ka No. 19 Moaıı. SSim $«•(. Oımr Sok. 11 A Kızrlav - Ankn 1923 Cudurn« Kitap Kulîbi MersnCarüsıKıllNo 161 MER-SlN.ÇıJdışKiUbniHSciJmctCad t MAR^S ÇaghrMırL<llşBanLbiKa9sD^(Mı»jİa);DutKiUb»i SakarvaCad.No'8ISıı»|>.Erc>ııKitıbni»4~Sok So 2"Koıuk- İZMİRFilukıubeıı. Aıaturktad MeydaıhMerkeziNo «S^as.Ce^üi KüabtvLK^laMah Mıliı EgemenlıkCad 41 Sd. No 14 ANT\LY\.Cnıçlillütıben.Gazıtad No 2BLRDUR.GiMiıniYa)iiMtiBayuıdır R G K S h S K b l K b Ü K t C d V 2 2 4 B k I S T N B L L K ^ Küakevi, Htnr Bey Mah. lsmel Pasa C«4 No: 2ISPARTA. KabOc Kioljeti859 Sok. No 3 D KonakIZMlR. öıp«iB,SıliflsCad.KûltiirMakez) Yanı 21261 Menm. Nezit Kiuteıi. Mûhürdar Cad No: 40 Kaddû\ - tSTAMBt'L Oaor kitabevi Istasyon C«d Nc 2 Sarktşla (Sııası. &s«r Kiubni, Gûrûn >:i3>. Pıri Kiabcvi Anlüira Cad No 9 Polaılı (ANK.AR.AI. Sliaf OJui Rampalı Çarşı No: 36 KONYA, Toph» Kjtabtu 1 BavmdırSolak 22 I.Ymı^nr- ANK.ARA ANKARA 7. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1999/679 Davacı Hasan Günay vekili Av. Güler Centilmen ta- rafindan davalılar Ali thsan Nebioğlu ve 16 arkadaşı aleyhıne açılan tzale-i şuyuu davasının yapılan yargı- laması sonunda. Davalılar Ali Yıldınm, Ali Rıza Eti, Fatma Ahiog- lu, Şükru Genç, lbrahım Oturbir, Hediye Demiryol, Hava Sabiha Inci, Niyazi Karabacak adlanna mahke- memizden verilen 16.02.2000 tarih ve 1999/679 esas ve 2000/131 karar sayılı ilamda yazılı hükmûn, dava- nın kabulüne, dava konusu Ankara ili, Altındağ ilçe- si, 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğû'nde kayıtlı bulunan Gülvıran mahallesi (Çalışkanlar) Gültepe Caddesi üzerinde yer alan imann 7020 ada 5-6-7 ve 9 parsel- leri teşkil eden taşınmazlann aynen taksimı kabil ol- madığından izale>i şuyuu suretiyle üzerindeki muh- desatlarla biriikte satılarak ortaklığın giderilmesine, davacı vekili için tayin ve takdir olunan 55.000.000.- TL ücreti vekalet ile binde 7.5 satış bedelı üzerinden karar ve ilam harcı ve davacı vekili tarafindan yapıl- dığı anlaşılan toplam 130.000.000.- TL yargılama gi- derinin hissedarİann hisselerine isabet edecek miktar- dan hısselen oranında tenzilı ile bakıyesinin adlanna ödenmesine, satış memuru olarak Ankara Gayrimen- kul lcra Satış memurunun memur olarak tayınine da- ir işbu hûkmün 15 gün içerisinde temyiz edilmesine dair ilan olunur. 02.03.2000 Basın: 16329 ADANA ASLİYE 6. HUKUK HÂKİMLtĞİ'NDEN EsasNo- 1999 747 Davacı Maliye Bakanlığı vekili Av. Zeynep Ünlüeser tarafindan davalı Zafer Karabı- yık aleyhine açılan tazminat davasının yapılan yargılamasında: Davalı Zafer Karabı- yık'ın bilinen adresine çıkartüan davetiye tebliğsiz ıade edilmiş, adresi emniyetçe de tespıt edilemediğinden dava dilekçesinin davalı adına ilanen tebÜgine karar verildıgin- den. duruşmanın bırakıldığı 11.4.2000 günü saat 9.55'te davalının bizzat duruşmada hazır bulunması veya kendısını bir vekille temsil ettinnesi, bizzat duruşmada hazır bu- lunmaz veya kendisini bir vekille temsil ettirmediği takdirde yargılamaya yokluğunda devam olunacağı ve karar verileceği hususu dava dilekçesi tebliği yerine geçerli olmak üzere davalı Zafer Karabıyık adına ilanen teblığ olunur. Basın: 16221 tZMİR 9. ASIİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1998/1111 Esas 1999/1027 Karar Davacı Güneş Sigorta A.Ş. vekili tarafindan davalı Polat Inandım vs. aleyhine açılan taz- minat davasının yapılan duruşması sonunda; ödeme tarihi olan 20.3. 1998 tarıhinden itiba- ren % 50 faızi ile biriikte 1.256.961. OOO.-TL'nin davalılar Ramazan Andaç ve Ak Sigorta A.Ş. (Ak sigortanın limiti ile sınırlı olarak) müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine. 34-EBL-77 plakalı vasıtanın trafîkte Polat Inandım adına kayıtlı olmayıp Po- lat tnandım Tunzm Paz. Ltd. Şti. adına kayıtlı oldugundan bu davalı hakkındaki davacuun davasının reddıne. davacı tarafindan yapılan (hakkuıda dava red edilen davalıya yapılan masraflar haricınde kaian) 40.167.000!- TL. masraf ile vekili için takdir edilen 59.256.961 .- TL. vekâlet ücretınin davalılar Ramazan Andaç ve Ak Sigorta A.Ş 'den alınarak davacıya verilmesine, bakiye 33.935.596 TL harcın davalılar Ramazan Andaç ve Ak Sigorta A.Ş.'den alınmasına, Tedbirin hüküm kesinleşinceye kadar devamına. davacı vekilinin yüzüne karşı davahlann yokluğunda temyizı kabıl olmak üzere açıkça verilen karar yerine kaim olmak üzere Polat Inandun'a ilan olunur. Basın: 16135 SİVAS 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1996/409-1999 319 K. Tüm aramalara rağmen adresi tespit edilemeyen davalılar Ehya Çüriiklü'nün mirasçılan dahili davalı- lar Halis Develi, Abdullah Çürûklü, Cahide Çürüklü (Koçer). Çemile Çürüklü (Koçer), Turan Çürüklü, Nadide Çürüklü (Emlak), tsmail Hakkı Çürüklü, Nurhan Çürüklü, Yusuf Cemal Çürüklü, Ayşe Çürük- lü (Yavaşlar), Fatma Sevtap Çürüklü, Mahmut Fi- den'a ilan olmak üzere davanın kabulü ile dava konu- su Sıvas merkez Kadıburhanettin Mahallesi Paşaça- ym mevkiinde kain pafta 54, ada 370, parsel 139'da kayıtlı bulunan 16848.11 m2 yüzölçümünde tarla cin- sindeki taşınmazın kamulaştırma planında görülen 860 m2'lık alanda daımı ırtifak hakkı tesisi ile 2942 sayılı yasamn 17. maddesi gereğince TEDAŞ Genel Müdürlüğü adına (Ankara) tapuya tescilıne dair ka- rar iian olunur. Basın: 11686 GENEL KURUL DUYURUSU Türkiye Genel Hizmetler Işçileri Sendikası (GENEL-İŞ) 12. Olağan Genel Kurulu, aşağıdaki gündemi görüşmek üzere 21-23 Nisan 2000 tarih ve saat 11.00-17.00 ara- sında Ismet Inönü Bulvan, Yücetepe/Ankara adresinde- ki Devlet Su Işleri Genel Müdürlüğü Konferans Salo- nu'nda toplanacaktır. Çoğunluk sağlanamaması duru- munda 2. toplantı 6-7 Mayıs 2000 tarih ve saat 10.00- 17.00 arasında Çankın Cad. No: 28/9 Ulus/Ankara ad- resindeki Sendika Genel Merkez Toplantı Salonu'nda aynı gündemle toplanacaktır. Delegelere ve ilgililere duyurulur. DİSK/GENEL-İŞ SENDİKASI GENEL YÖNETİM KURULU GÛNDEM: 1. YokJama ve açılış, 2. Genel Kurul Başkanlık Kurulunun oluşturulması, 3. Saygı duruşu, 4. Genel Başkanın açış konuşması, 5. Konuklann tanıtımı ve konuşmalan, 6. Komisyonlann seçimi, a) Tüzük değişikliği komisyonu, b) Tahmini bütçe komisyonu, c) Karariar komisyonu, d) Hesap inceleme komisyonu, 7. Genel yönetim, genel denetim ve genel disiplin ku- rulu raporlannın okunması ve görüşülmesi, 8. Genel yönetim ve genel denetim ve genel disiplin kurullannın aklanması, 9. Komisyon karar tasanlannın görijşülmesi ve kara- ra bağlanması, lOSeçimler, a) Genel başkan seçimi, b) Genel yönetim kurulu asil ve yedek üyeleri seçimi, c) Genel denetim kurulu asil ve yedek üyeleri seçimi, d) Genel disiplin kurulu asil ve yedek üyeleri seçimi, e) Konfederasyon genel kurulu asil ve yedek delege- leri seçimi, 11. Dilek, öneriler ve kapanış. SATILIK ARSA Kınalı Cumhuriyet Mahallesi 1. Kısımda satılık 400 m2 arsa 0532 738 83 33 Ehlıvetımı kaybettim. Hülcümsüzd ür LEVENT TANRIVER SİNCAN ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1999'617 Sıncan Asliye Hukuk Mahkemesi'nın 6.12.1999 ta- rih, 1999/960 Eş. 1999/960 K. sayılı ilamı ile Çankın ıli Ilgaz ilçesi. Ömerli Mh/Tcöyü. cilt: 0057 sayfa — kütük: 0022'de nüfus kayıtlı Arif ve Şengül'den ohna 1/5/1993 doğumlu Ümmühan Karagöz'ün ismi Büşra Karagöz olarak düzeltılmıştir İlan olunur. 21/3/2000 Basın: 16517 BIÇAKSIRTT EROL MANİSALI Avrupa (le (lişkilerde Avnupa Mandasım' Savunanlar Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile ilişkileri konusun- da Türkiye'de iki "yaklaşım" ortaya çıkmıştır; 1) Birinci yaklaşım, Türkiye-AB ilişkilerinin kurum- sal bazda "herne pahasına" olursa olsun geliştirilme- sini kabul eden görüştür. Bunlar; a) Türkiye tam üye yapılmasa da, mevcut 1995 Gümrük Birliği Anlaşması çerçevesinde, sürekli ola- rak kurumsal ilişki düzeninin işlemesini istiyorlar. Oy- sadefalarcabelirtildiğigibi, 1995belgesi, "ancak tam üye olmuş, AB ıçine girmiş bir ülkenin üstlenebilece- ği" bağlayıcı yükümlülükleri içeriyor. b) Türkiye tam üye yapılacakmış gibi, "uygulama- lann, AB istekleri doğnıltusunda" yürütülmesini be- nimsiyorlar. Bu yaklaşımın Türkiye açısından iki önemli sakın- cası bulunmaktadır; a) 1995 belgesi tek yanlı bağla- yıcılıklar içerdiği için, Türkiye AB vesayeti altına so- kulmuş olmaktadır; b) Türkiye'nin adaylığının, tam üye olacakmış gibi gündemde tutulması, AB'nin Türkiye üzerinde baskılarının ortaya çıkmasına, bu baskılann Ege, Kıbns ve Güneydoğu konulannda Türkiye aley- hine sonuçlanmasına ortam hazırlamaktadır. Türkiye'nin 1995 belgesi ile tek yanlı bağlanması ve "adaylık" ile AB baskısı altında tutulması, Türkiye-AB ilişkilerinde sürekli olarak bir baskı ortamının yaratıl- masına neden olmaktadır. Bu da ilişki düzeninin "nor- mal koşullar altında çalışmamasına" ortam hazırlıyor. Bu görüşte olanlarTürkiye'nin "Avrvpa ölçülerine" bu yolla yaklaşacağına inanıyorlar. Oysa, Avrupa öl- çülerine, "dengesiz ve tek yanlı ilişki düzeni ile" ula- şılmaz. Bu eşyanın doğasına aykındır ve tarihte de hiç- bir ülke tek yanlı (manda altında) bir anlayışla "uygar ölçülere" ulaşamadı. Olsaolsa, bazı ölçüleri kabullen- miş ama "manda" konumuna düşmüş bir ülke olur. Türkiye adeta Ingiliz ve Fransız sömürgelerinin 19. yüzyılda geçirdikleri süreç içine sokulmaktadır. Mese- le, Ingiltere'nin Hindistan'a 19. yüzyılda kendi ölçüle- rinin "bazılannı" sokması gibi ele alınmış olmaktadır. Bu görüştekiler, uluslararası ilişkilerin "karşılıklı çıkar- lar doğrultusunda değil, tek yanlı (sömürgeci) çıkar- lardoğrultusunda geliştirilmesini" baştan kabul etmiş olmaktadırlar. Türkiye Cumhuriyeti uygar uluslar topluluğu ile iliş- kilerini böyle bir anlayış içinde yürütemez. Atatûrk il- kelerine, cumhuriyet ilkelerine, modern devlet anlayı- şına ve uygar devlet anlayışına taban tabana zrt bir an- layıştr. Türkiye AB ile ilişkilerini bir Macaristan gibi (aday ülke), bir Ispanya gibi (üye ülke) bir Norveç gibi (AB dışında) yürütmek zorundadır. Bugün Türkiye aday ülkedir. Ancak Türkiye'nin aday- lığı diğer adaylardan farklıdır. Bunlar, a) Diğer adaylar AB ile tek yanlı bağlayıcılık getiren bir anlaşma (güm- rük birliği) imzalamamışlardır, b) Diğer adaylar için sa- dece Kopenhag kriterierine uyum söz konusu olma- sına karşın Türkiye'ye, Kıbns ve Ege konulannda "ek koşullar" getirilmiştir. Zaten AB'nin yeni genişleme politikası sonucu, AB bir ülkeyi aday yapmakla, herhangi biryükümlülük ai- tina girmemekte, aday ev ödevini tamamlasa bile, "tam üyelik otomatik olarak elde edilmemektedir". AB kendisi için sakınca görürse, o ülkeyi "içerialmaz" den- mektedir. 2) Diğer görüş sahipleri ise Türkiye-AB ilişkilerinde uygar ve dengelı ilişki düzenini savunuyorlar. Bu ne demektir? - Türkiye 1995 gibi tek yanlı bağlayan bir belgeyi "tam üye olmadan uygulayamaz", bunun zaten başka bir örneği yok. İçeri alınır, ondan sonra hükümranlık hak- lannın bazılanndan vazgeçer. Bugün ise Türkiye, "dı- şardaki" bir ülke olarak, hükümranlık haklannın bazı- lannı AB kurumlanna devretmiştir. Nedir bunlar? Tür- kiye bugün AB'nin belirlediği ve belirieyeceği "dış ti- caret politikasını uygulamakla yükümlüdür". Bu du- rum anayasamıza da aykındır. Türkiye AB'nin kendi organlannda kabul ettiği mev- zuatı, "otomatik olarak TBMM'den geçirmek" yü- kümlülüğü altındadır. Ayrıca Türkiye, AB Adalet Diva- nı'nın kararlanna uymak zorundadır. • Bütün bu yükümlülükler "tam üyeler" için söz ko- nusu olabilir. Çünkü o ülkeler, zaten AB organlannda bu kararian alan ülkelerdir. Bunun sonucu olarak Türkiye'nin 15 ülke dışında- ki bütün ülkelerie ilişki düzeni, Brüksel tarafindan ida- re edilir hale gelmiştir. Bu ancak, bir sömürge düze- ninde söz konusu olabilir. - Türkiye'nin "koşullu adaylığı" kabul edilemez. Hel- sinki doruğunda (Aralık 1999) Türkiye aday yapılırken diğer adaylardan "aynlmış", Ege ve Kıbrıs konusun- da koşullar getirilmiştir. Güneydoğu azınlık kapsamı- na sokulmuştur. Şimdi ne diyortar, Türkiye bu koşullaria aday yapıl- dı, koşullan yerine getir diyoriar. önce Kıbns'ta ödün istiyorlar. 2004'te de Lahey'e gidileceği kesin, Atina bu karannı şimdiden açıkladı. Güneydoğu'da ise ye- ni kapılar aralamak peşindeler. Türkiye-AB ilişkileri Türk kamuoyuna medya ve be- lirli çevreler tarafindan eksik ve yanlış sunuldu. Bu su- nuşta, "Türkiye'nin gizlice manda altında tutulması- nı isteyenler" üstün geldi. Bu çevreler, konuyu az bi- len veya hiç bilmeyen kamuoyunu aldattı. Ne dediler; AB baskısı olursa demokratikleşme gelişir, dediler. Temel çelışki, "manda düzeni içinde" demokratikleş- me beklemektir. Cumhuriyet'in cuma günleri verdiği son kitabı, "Av- rupa ve Asya Arasındaki Adam"\ okurken şunu gör- düm; kitabın yazarı Von Mukisch 1919-1920 yıllannı anlatırken sanki bugünü anlatmış. "Mandacı" yapıyı savunanlann sadece isimleri değişmiş. Kafalan ve bakış açılan, 1919'da Atatürk'e karşı olanlardan hiç farklı değil. Üstelik bugünün, 65 milyon- luk koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nde. Şehit Binbaşı Zekai Bey ve merhum Fevziye Ağralıgil'in kızları çok sevgili annemiz ve cici annemiz ZEKIYE AGRALIGİL'i kaybettik. Cenazesi 5 Nisan Çarşamba günü Teşvikiye Camii'nde kılınacak öğle namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. Çocuklan: Bülben Hofmann Ahmet Hakan - Ayben - Birkan Uz
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear