Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
27 NİSAN 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
LTkraynalılar, facianın 14. yıldönümünde hayatını kaybedenleri Kiev ve Çernobil'de törenle andı
Felaket unutulnıadı• Ukrayna Başbakanı Viktor Yuşenko, Batılı ülke-
lerle yapılan görüşmeler sona erdikten sonra Çerno-
bil Nükleer Santrah'nın kapatılma tarihinin açıkla-
nacağını bildirdi. Yuşenko, "Kapatılma tarihi
uluslararası toplumun yapacaklanna bağlf' dedi.
Haber Merkezi - Çernobil Çernobil'de törenler düzenle-
NükJeerSantralı'nda 14yılön-
ce meydana gelen patlamayla
dünyanın en büyük sivil nük-
leer felaketini yaşayan Ukray-
nalılar dün felakette ölen bin-
lerce kişiyi andılar. Kiev ve
nirken Ukrayna Cumhurbaş-
kanı Leonid Kuçma da Çerno-
bil kurbanlannın anısına diki-
len anıtı ziyaret etti. Ukrayna
Başbakanı Viktor Yuşenko Ba-
tılı ülkelerle yapılan görüşme-
ler sona erdikten sonra Çerno-
bil'in kapatılma tarihinin açık-
lanacağını bildirdi. 26 Nisan
1986'da Çernobil'de yaşanan
facianın etkilerinin hâlâ dev am
ettiğini ileri süren Karadenizli
çevreciler, nükleer santrallar
konusunda ısrarlı olan hükü-
meti "saüm düsünmeye" davet
ettiler.
1986 yılının 26 Nisan ayın-
da, saatler 01.23 'ü gösterirken
Ukrayna'da Kiev yakınlannda-
ki Çernobil kasabasında bulu-
nan nükleer santralın dördün-
cü reaktörü infilak etti.. Ve pat-
lamayla birlikte bir anda reak-
tör alevler içinde kaldı. Yangı-
nın etkisiyle milyonlarca rad-
yoaktif element atmosfere da-
ğıldı. Uzmanlara göre, Çerno-
bil'de o gece, adeta Hiroşi-
ma'ya atılan gibi 500 atom
bombası patlamıştı.
Radyasyon önce Ukrayna,
Belarus ve Rusya'yi vurdu.
Radyasyon yüklü bulutlar, faz-
la gecikmeden Türkiye dahil
Avrupa ülkelerinin pek çoğunu
ziyaret etti. Resmi verilere gö-
re, kaza sırasında ve hemen
sonra yayılan radyasyondan 31
kişi öldü. Ancak resmi olma-
yan veriler, felaketin zaman
içinde on binlerce kişinin ölü-
müne yol açhğını, 50 bin kişi-
nin felaketten etkilendiğini
gösteriyor. 3.5 milyon Ukray-
nalı, çeşitli oranda radyasyona
Çernobil'de me>dana geien kazadan sonra binlerceçocuksakat olarak doğmuşru. Kazanuı okhığu yerdeyapdan anmalarda, Ukraynalılar kaybettiklerini diktikleri mumlarta andL
Kamuoyundangjdenen önenüinükleerka&dar
Istanbul Haber Servisi - Ka-
muoyundan gizlenen ancak
Uluslararası Atom Enerjisi
Ajansı ve Greenpeace tarafın-
dan yapılan araştırmalar sonu-
cunda ortaya çıkan 400 nükle-
er kazadan bazılan şöyle:
• 1952 Kanada deneme re-
aktörü infilak etti.
• 1958 Yugosla\\a: Ölümle
şonııçlanan ilk nükleer kaza
Vlnca Nükleer SantralTnda
meydana geldL Deneme reak-
törü çekirdeğinin aşın ısınma-
sı sonucu bir bilim adanu yaşa-
mınıyitirdi
• 3Ocak 1961 ABD: Idaho
Falls yakınlanndaki bir nükle-
er deneme reaktöründeki kaz-
zada üç işçi öldü.
• 11 Şubat 1981 ABD: Nük-
leer soğutma sistemînde kulla-
nılan yaklaşık 100 bin galonluk
smnın dısan sızması sonucun-
da 8 işçiye radyasyon bulaşa.
• 25 Nisan" 1981 Japonya:
Bir nükleer reaktörün onanmı
sırasında 100 işçi radyasyon-
dan etkilendi.
• 6Ocak 1986 ABD: Bir si-
lindir dolusu nükleer madde-
nin yanlış ısınlması sonucu
meydana gejen padamada tfy.
çi öldü, 100 işçi hastaneye kal-
dınldı.
Çernobil'den sonra meyda-
na gelen kazalar ise şunlar:
• 1987: tngiltere'de gaz pat-
laması.
• 1989: lstanbul Büyükçek-
mece Araştırma Reaktörü'nde
yangın.
1989: İspanya'dagazsoğut-
h ktördeyangm.
• 1991: Japonya'da bir boru
hattının kopmasıyla oluşan
radyoaktif buhar kaçağı.
• 1992'de Rusya ve 1995'te
Japonya'da nükleer kazalar.
• 30 Eylül 1999: Japon-
ya'daki Tokaimura uranyum iş-
leme tesislerinde gerçekleşen
sızıntı sonucu çok sayıda işçi
ve bölge halkı yüksek derecede
radyaşypjfıa maruz kaldı.
maruz kaldı.Ukraynalı yetkili-
ler, 2.3 milyar dolar yardımda
bulunulması halinde, 1995'te
G-7'ye Çernobil santralını
2000 sonuna kadar kapatacağı-
na dair söz verdiler. Ancak' Ye-
diler Gnıbu' içinde Almanya
gibi bazı ülkeler, yeni reaktör
yapımında kullanılacağı için
Kiev'e mali yardıma karşı çı-
kıyorlar. Ukrayna Başbakanı
Viktor Yuşenko ise ancak Ba-
tı ile anlaşma saglandıktan
sonra santralı ne zaman kapa-
tacaklarını açıklayacaklannı
bildirdi. Yuşenko, "Tarih,
uluslararası toplumun yapa-
caklanna bağlT dedi. "Çerno-
bil'in yalnızca Ukrayna'nın so-
runuolmadığını" söyleyen Yu?
şenko, Ukrayna'nın çok ağır
bir siyasi, mali ve çevresel yü-
kümlülük altına girdiğini ve
ülkesinin bu sorunlarla baş et-
mek için yalnız bırakılmaya-
cağını umduğunu belirtti. Yu-
şenko, bugüne kadar ülkesinin
Çernobil felaketi için 140 mil-
yar dolar harcadığını söyledi.
Saatü bomba
Çernobil, felaketin üzerin-
den 14 yıl geçtikten sonra da
uzmanlarca "saatli bomba"ya
benzetiliyor. Sovyet yapımı
RBMK tipi 4 reaktöründen bu-
gün sadece üç numaralı reak-
törü faal olan Çernobil santra-
lı sık sık anzalanıyor. 2 numa-
ralı reaktör 1991 yıhnda yan-
gın çıktığı için kapatıldı. 1 nu-
maralı reaktör de, G-7 ile ya-
pılan anlaşma uyannca 4 yıl
önce kapatıldı.
RBMK tipi santrallan gü-
venli bulmayan uzmanlar, Çer-
nobil 'deki dördüncü reaktörün
kalbindeki nükleer magmanın
ışımasını önlemek için üzerine
dökülen 250 bin tonluk beton
kalıbın da eskiyip çatlamaya
başladığına, tabakanın çökme-
sinin de ihtimal dahilinde ol-
duğuna işaret ediyorlar.
'SOL GELECEĞlNÎ TARTIŞIYOR' DİZİSİNE TEPKİLER
SUNUŞ 'Sol Geleceğini Tartışıyor' yazı dizisinde birçok bilim
adamı, yazar ve poliîikacı görüşlerini açıklama fırsatı bulmuştu.
Diziye çok sayıda mekîup ve açıklama geldi. Bıtgünden itibaren
bunları olanaklarımız ölçüsünde yayımlamaya başhyoruz.
AB ve sosyalistler
İSTANBUL YÜKSEK TİCARET ve MARMARA
ÜNİVERSİTESİ I.İ.B.F. MEZUNLARIDERNEĞİ
TÜRKİYE V. VERGİ KONCRESİ
VERGİ 2000 ve AVRUPA BİRLİĞİ
GENÇAYGÜRSOY
Avrupa Birliği 'nin temel niteliği çoku-
luslu bir ticaret ortaklığı olmasıdır. Sos-
yalist solun böyle bir ortaklığın atkif sa-
vunuculuğunu yapmasmı doğru bulmu-
yorum. Nitekim Avrupa'da emekçi sınıf-
lann ekonomik ve siyasal örgütleri
(Emeğin Avrupası) AB içinde bu serma-
ye egemenliğine İcarşı ortak mücadele
yürütüyorlar.
Demokrasi, insan hakları, birey huku-
ku, azınlık haklan, kültürel haklar vb.
Avrupa değerler sisteminin somutlaşmış
belgesi sayılan ve Avrupa Konseyi'nin
ürünü olan Avrupa İnsan Haklan Sözleş-
mesi ile Avrupa Birliği'nin doğrudan ku-
rumsal bir ilişkisi yoktur. Avrupa Kon-
seyi 1949"da kurulmuş, Türkiye aynı yıl
konseye girmiştir. Avrupa insan Haklan
Sözleşmesi ise 1950'de imzaya açılmış,
Türkiye de 1954'te bu sözleşmeyi onay-
lamıştır. Ama kabul etmek zorundayız ki
çok daha sonra kurulan ve bir ticaret or-
taklığı olan AB, aynı zamanda bu söz-
leşmenin da arkasında durmaktadır.
Böylece Avrupa Birliği ile Avrupa İnsan
Haklan Sözleşmesi'nde somutlaşan de-
ğerler sistemi siyasi bir yaptınm gücü-
ne sahip olmaktadır. Avusturya'nın 'çaf-
daş Hider'i Heider'in sesini kısan bu
yaptınm gücüdür.
Kısaca iş o kadar siyah-beyaz değildir.
Kim ne derse desin Avrupa Birliği ile en-
tegrasyon sürecinin, Türkiye 'nin demok-
ratikleşmesini ve insan haklan ile ilgili
standartlannın yükseltilmesini olumlu
yönde etkiledigi ortadadır.
Jandarma soruşturması ile içeri tıkılan
ve alelacele görevlerinden alınan HA-
DEPli belediye başkanlarmın birkaç
gün içinde salıverilmeleri ve görevleri-
ne iade edilmeleri;tt
filistinakısrnın. "fa-
laka"nın Meclis'in kapılanna kadar da-
yanması gibi gelişmeler, tümüyle Avru-
pa Birliği kaynaklı dış dinamiklerin so-
nucudur. Bugün için, bu dinamiklerden
kopmuş bir Türkiye'nin ufkunda, ucu
nükleer silahlanmaya kadar uzanan içe
kapalı bir milliyetçi rejim ve/veya Rus-
ya-AvTasya ekseninde bir bloklaşmadan
başka bir seçenek dikkati çekmiyor. Bu
ufukta, Türkiye"nin demokratikleşmesi-
nîn önündeki en büyük engellerden bin
olan "Kürt Sorunu"nun çözümü konu-
sunda da, uygulanacak şiddetin dozu ile
ilgili seçeneklerden başka bir şey görün-
müyor: "Ya ne mozaiği ulan!" ya da Çe-
çenistan benzeri katliam.
Ben böyle bir hedefe kilitlenmeyi son
derece tehlikeli buluyorum.
Türkiye için başka bir varoluş alanı
yok mu? Kuramsal olarak elbette var. A-
ma böyle bir alanı, ancak geçmiş model-
lerin kalıplarını aşmış, ideolojik yönden
kendini yenilemiş bir sosyalist düzen
açabilir.
Ama sosyalistler artık bugünden yan-
na yukandan aşağıya bir oldubittiyle sos-
yalizmin kurulamayacağını öğrendiler.
Bu iş on yıllarca sürecek, yol kazalan ve
engellerle dolu uzun bir yürüyüştür. Işin
kötüsü elde yönümüzü az çok belli eden
eski bir pusula var, ama nereye ve nasıl
varacağımızı gösteren bir yol haritası
yok. Yaşadığımız çağ Marksist öngörü-
leri birer birer doğrulasa da "tarihin te-
kerleği tersine dönmez" inancını artık
kimse gönül rahatlığı ile dile getiremiyor.
Sosyalistler, üzerinde yaşadığımız ge-
zegenin yok olma olasıhğına karşı glo-
balizmin hiçbir kalıcı çözüm üretemedi-
ğini; eşitlikçi, özgürlükçü ve çevreci bir
kolektif iradi müdahalenin kaçınılmaz
olduğunu görüyorlar, ama bu kolektif
iradenin nasıl oluşacağı konusunda he-
nüz inandıncı senaryolar geliştirmiyor-
lar. Uluslararası işçi sınıfı hareketinin
"dünya sosjr
alizmi''ni er geç kuracağına
inananlar bile, dibe vurmaya mahkûm
bugünkü barbar uygarhğın arkasından
insan soyunun, aklının başına geleceği
varsayımından daha umut verici bir pers-
pektif ortaya koyamıyorlar.
Sosyalizmin bugün yüz yüze olduğu
sorunlann çözümü her şeyden önce, sabır-
lı bir kolektif düşünsel faaliyeti gerektiri-
yor. Bu faaliyetin kaynağı bana göre hâlâ
Avrupa 'dır. Latin Amerika'da ve dünyanın
uzak köşelerinde zaman zaman parlayan
hareketler sadece heyecanlanmızı bir sü-
re tazelemeye yanyor, kalıcı bir modele
evrilmiyor. Kısaca bunca iş varken, AB'ye
girmeli/girmemeli tartışmasının Türkiye-
li sosyalistleri bir kez daha bölmesi, bana
çok anlamsız geliyor. Iki tez de kendi için-
de haklı gerekçelerle savunulabilir. Ama
*gü-meyelim" diyenlerin, işi nükleer si-
lahlanmaya kadar vardıran bazı kıdemli
sosyalistlerle nerede ve neden aynldıkla-
nnı iyi belirlemeleri gerekiyor. Bana gö-
re bu işin mantıki sonucunun nükleer
silahlanmaya varacağı fıkri, hiç olmazsa
düşünce planında tutarlıdır.
1.GUN 28 Nisan 2000
I - AÇILIS
(0930-12.00)
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Orhan OĞUZ
Marmara Ünıversıtesi Kurucu Rektörü
SümerORAL
Malıye Bakanı
Prof. Dr. K. Turv, YARDIMCI
Marmara Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Tunç EREM
Marmara Üniversıtesı lktısadı ve Idari Bilimler
Fakültesı Dekanı
MehmetYILDIRlM
lstanbul Ticaret Odası Başkanı
MustafaÖZVÜREK
TURMOB Başkanı
Yüksel ÇENGEL
Mezunlar Derneğı Genel Başkanı
II - 2000 ÖNCESİ TÜRKİYE'DE KAMU
HARCAMALARI,
VERCİ SİSTEMİNE ELEŞTİREL BAKIŞ ve
ÖNERİLER
(13.00-16J0)
1- Kamu yaran - kamu hizmeti kavramı, fayda
maliyet analizı - kamu harcamalannın şeffaflıgı ve
denetimi.
2- Kamu harcamalannın Fınansmanında
vergilendirme planlan.
3- Vergi kapasite kullanınu eksikliğinin ekonomik
sonuçlan.
4- Vergi sıstemine eleştırel bakış ve öneriler.
Oturum Başkanı: Zekeriya TEMİZEL
Malıye Eski Bakanı
M. Akif HAMZAÇEBİ
Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürü
Prof. Dr. Burtaan ŞENATALAR
Ist. Cniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye
Bölûmü Bşk.
Prof. Dr. Izzettin ÖNDER
lstanbul Üniversitesi tktisat Fakültesi
Doç. Dr. Şükrü KIZILOT
Gazi Üniversitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi
O.SaffetAROLAT
Gazetecı (Dünya Gazetesi)
III. 1. CÜN DEĞERLENDİRİLMESİ
(17.00-18 J0)
Oturum Başkanı: Prof. Dr. HaHl NADAROĞLU
Marmara Üniversitesi Iktisadi ve Idari Bilimler
Fakültesi
Prof.Dr.TülayARIN
lstanbul Üniversitesi lktisat Fakültesi
Prof. Dr. DUek YTLMAZCAN
Marmara Üniversitesi Iktisadi ve Idari Bilimler
Fakültesi
Setemi ŞENGÜL
Yeminli Mali Müşavir
2. GÜN 29 Nisan 2000
IV- 2000'Lİ YILLARDA VERCİ YÖNETİMİ NASIL
OLMAUDIR
AB ve Diger Ülkeler Uygulamalan ve Türkiye
Gerçekleri
(0930-12.00)
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Ö. Faruk BATIREL
Marmara Üniversitesi Iktisadi ve Idari Bilimler
Fakültesi
Maliye Bölüm Başkanı
Dr. Veysi SEVtĞ
Marmara Üniversitesi lktisadi ve Idari Bilimler
Fakültesi
Mali Hukuk Bölüm Başkanı ^ . , .
Dr. BuminDOĞRUSÖZ
Marmara Üniversitesi lktisadi ve Idari Bilimler
Fakültesi
Dr. Funda BAŞARAN
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Kemal MLIÇDAROĞLU
SSK Eski Genel Müdürü - YMM
Fatih DURAL
M. Ü. tktisadi ve Idari Bilımler Fak. Öğr. Gör. -
YMM
ErdoğduÖZ
Vergi Dairesi Eski Müdürü - YMM
V- AVRUPA BİRLİĞİ
MALİ KRİTERLERİNE UYUM
AB Vergi Politikalanna Uyum, Mali Kontrol ve
Bütçe Uyumu.
AB Mali Politikalannın Ulusal Egemenlik
Kavramına Etkileri.
13.00-1630)
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Haluk KABAALİOGLU
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Doç.Dr.NihalSABAN
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Doç. Dr. Bfflur Yalü SOYDAN
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Doç. Dr. Çan BAYDAROĞLU
lstanbul Ünv. Avrupa Topluluğu Yüksek Okulu
ZiyeSÜER
Maliye Bakanlığı Baş Hesap Uzmanı
VI- 2. CÜN DEĞERLENDİRİLMESİ
(17.00-1830)
Oturum Başkanı: Sezai ONARAL
lstanbul YMM Odası Başkanı
MeralGezginERİŞ -
İKV Başkanı
Hüse>in Perviz PUR
YMM Odası Genel Sekreteri
Şaban FRDİKLER
Yemınlı Mali Müşavır
AdnanNAS
Yeminli Mali Müşavir
SabriTÜMER
Mezunlar Derneği lstanbul Şube Başkanı - YMM
İSTANBUL TİCARET ODASI MECLİS SALONU
28 -29 NİSAN / 2000 - (09.30 - 18.30)
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Türkiye Kalkınamaz-3
Cumhurbaşkanlığına, siyasal hayatının arkasında
srfır başan, dahası başansızlıklar olan bir politikacı
yerine, bir anayasa hukukçusunun seçilmesi olasılı-
ğının ortaya çıkması, Türkiye için "llahi bir geliş-
me"dir. Cumhurbaşkanlığı, bir kanşık "Aile Fotoğra-
fı"n\n çekildiği makamdan başka bir kanşık "Aile Fo-
toğrafı"mn çekileceği makama dönüşmekten kurtul-
ma şansına kavuşmuştur. Türkiye'nin en çok duy-
duğu gereksinimlerden biri olan "Hukuk"un, "dev-
letin baştna" oturma şansı doğmuştur. Müstakbel
cumhurbaşkanı, ülkenin "Hukuk vizyonu'nun temel
taşlannı döşeme şansına sahiptir. Türkiye'nin son 30
yıldır yaşadığı alabildiğine kiıii politik dünyasına şu
veya bu şekilde kanşmış heıtıangi bir politikacının
böyle bir şansı, iradesi vb.. yoktu.
Haluk Şahin. Radikal'deki dünkü köşesinde, Vik-
tor Hugo'dan "Zamanı gelmiş bir fikir kadar güçlü
bir şey yoktur" alıntısını yapıyor ve kendisı de ekli-
yordu: "Zamanı gelmiş hkirler er geç kendi kahra-
manlannı tarih sahnesine sürerler".
Hukuk ve temiz toplum istegi, zamanı çoktan gel-
miş ve gerçekleştirilmeyi bekleyen çok güçlü top-
lumsal kavramlardı. Siyasetin kirliliğine, bu kirliiik
içindeki ktşilere hiçbir borcu olmayan bir hukuk in-
sanı olduğunu düşünürsek, Sayın Sezer bu isteğe
yanıt verebilir.
Bunu yapamayacak politikacılann, isterse bunu
yapabilecek bir insan üzerinde görüş birliğine var-
malannı nasıl değerfendirmeli? Siyaset oyunu kural-
lan içindeki olasılıklardan biri olarak, belki... Böyle
bir zamanda bu olasılığın ortaya çıkması belki de
kaçınılmaz mıydı!?
• • •
Zamanı gelmiş bir başka düşünce de, çağcıl ge-
lismeleri yakalamış bir kalkınma isteğidir. Şimdi. bir
"llahi ge//sme"nin daha, ülkeye bir kalkınma vızyo-
nu verecek bir liderin, bir kadronun, bir stratejinin
bekleyişi içine girebiliriz!...
Bu bekleyiş ve umut, daha az bir mucizeyi gerek-
tirmektedir.
Asıl gerçekleşmeyecek mucize ise, bugün her ye-
ri sarmış olan dünün kadrolannın içinden yeni bir
kalkınma vizyonunun çıkmasıdır!
• • •
Bu iddialı gibi gibi görünse de, minik bir soru sor-
makla, bunun gerçekçi bir sav olduğu kolayca anla-
şılır. Politikacılanmıza şunu sorunuz: Bugünkü dün-
yameda bilimsel ve teknik bilginin eskime/yenilen-
me hızı 4 yıla indi. Acaba bunun bir toplum, bir ülke
yönetmede taşıdığı anlam nedir?
• • •
önceki yazılanmızda, kalkınma, görecelidir de-
miştik. Küçülen, küreselleşen, yani etkileşimın her
alanda müthiş bir hızla arrtığı dünyada, bu görece-
lik çok belirginleşti. Bugünün dünyasında kalkınma-
nın belirieyici unsurian, devingenlik ve refah olanak-
lannın sürekli geliştirilmesidir.
Bu gelişmenin altyapısını oluşturan bilim ve tek-
nolojidir. Kalkınma motorunun kullandığı bilimsel ve
teknik bilginin eskime veya yenilenme hızının ortala-
ma 4 yıla düştüğünü belirtirsek, devingenliğin sım
anlaşılmış ve nedeni çözülmüş olur!
"Bilginin eskime hızının 4 yıla dûşrhesi ne'de-
mek?" diye sormayan ve bunu merak bile etrrieyen
politikacı, toplumsal hayatı her yönüyle yönetmeye
soyunan bürokrat; bilginin 4 yılda eskidiği gerçeğini
dikkate almayan bir devlet yapısı ve yönetimi, (bir
şirket ve şirket yönetimi de) hiçbir şey yapamaz.
Toplum ve yönetim durağanlaşır ve insanlann ge-
reksinimlerine yanıt veremez.
Bilimsel ve teknolojik bilginin 4 yılda eskimesi.
kurduğunuz dözenin sürekli geliştirilmesini ve de-
ğiştirilmesini şart koşar. Yeni bilgiyi alıp bünyesine
katabilecek açık ve istekli bir yapısal sistemin zorun-
luluğunu anlatır.
Bilimsel ve teknolojik bilginin 4 yılda eskimesi,
toplumun istek ve ihtiyaçlarının arttığını belirtir. Çün-
kü kalkınmanın göreceli ve referanslı olduğu bir
dünyada, toplumsal etkileşimi önleyemezsiniz.
Bilimsel ve teknolojik bilginin 4 yılda eskimesi,
küreselleşen dünyada tek yanlı bağımlılığa düşme-
mek ve karşılıklı bağımlılık dengelerini oluşturmak
zorunluluğunu anlatır. Çünkü küreselleşme, ekono-
mik ve diğer kültürel değerler olarak, egemen olanın
buldozer gibi gelip ezerek geçtiği bir dünya yarat-
maktadır.
Bilimsel ve teknolojik bilginin 4 yılda eskimesi,
eğitim/ öğretim sistemini, üniversiteni, sanayini, bu
yeni duruma göre yapılandırman gerektiğini söyler.
Bilimsel ve teknolojik bilginin 4 yılda eskimesi, bi-
limsel ve teknolojik bilgi üretmeni şart koşar. Yoksa,
bu bikjiyi üretenier dört yılda bir eskrttikleri bilgiyi
durmadan size kakalayacaklar ve aranızdaki mesa-
fe durmadan artacaktır.
Bilimsel ve teknolojik bilginin 4 yılda eskimesi,
eğer kalkınma ve ileri ülkeleri yakalama gibi bir he-
definiz varsa, sizin bilim ve teknoloji üreten ülke ol-
manızı gerektirecektir...
•••
Türkiye'ye bakınca, bugünkü koşullar sürdüğü
sürece ülkenin neden kalkınamayacağını -yani ör-
neğin kişi başına milli geliri 15 bini aşmış ileri ülkeler
arasına giremeyeceğini- görmek için kör olmak bile
gerekmiyor. = " ;
obursali@bjlimmerkezi.org.tr
Basbakanlık Teftis Kurulu
TTK'de yolsuzlıık
sa\ ıııa soruşturma
ALİAYAROĞLU
ZONGULDAK - Tür-
kiye Taşkömürleri Kuru-
mu'da(TTK) 1997 yıhn-
da yolsuzluk yapıldığı ge-
rekçesiyle kıırum yöneti-
cileri hakkında soruştur-
ma başlatıldı. Basbakan-
lık Teftiş Kurulu iddiala-
n inceliyor.
'Hesap verilecek'
Kurumdaki bazı araç
ve gereçlerin kayboldu-
ğunu belirten KİT Ko-
misyonu üyesi DSP Zon-
guldak Milletvekili Bora
Baycık, "Kurumu kim bu
hale getirdi iseobunun he-
sabuu verecek" dedi.
TBMM KtT Komisyo-
nu. TTK'nin kömür satış-
lannda da usulsüzlük ya-
pıldığı saptandı.
Baycık, iddialann son
noktasına kadar üzerine
gidileceğini belirterek
şunlan söyledi:
" 1997 v ıhndaki uygula-
malar tamamen Türkiye
Taşkömürleri'nin aleyhi-
ne. Birçok konuda yanlıs-
lar yapdmış. Uygulama-
larda hatalar var. Cenel
müdür komis>on toplan-
nsında arkadaşlanmızın
sorulanna yanıt vereme-
di. Türkiye Taş Kömürle-
ri Kurumu'nu zararda
göstereceksin, bir de yan-
hşbğa göz yumacaksın.
Yöneticiler önce kendile-
rini aklayıp gelsinler."