25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 NİSAN 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER LTkraynalılar, facianın 14. yıldönümünde hayatını kaybedenleri Kiev ve Çernobil'de törenle andı Felaket unutulnıadı• Ukrayna Başbakanı Viktor Yuşenko, Batılı ülke- lerle yapılan görüşmeler sona erdikten sonra Çerno- bil Nükleer Santrah'nın kapatılma tarihinin açıkla- nacağını bildirdi. Yuşenko, "Kapatılma tarihi uluslararası toplumun yapacaklanna bağlf' dedi. Haber Merkezi - Çernobil Çernobil'de törenler düzenle- NükJeerSantralı'nda 14yılön- ce meydana gelen patlamayla dünyanın en büyük sivil nük- leer felaketini yaşayan Ukray- nalılar dün felakette ölen bin- lerce kişiyi andılar. Kiev ve nirken Ukrayna Cumhurbaş- kanı Leonid Kuçma da Çerno- bil kurbanlannın anısına diki- len anıtı ziyaret etti. Ukrayna Başbakanı Viktor Yuşenko Ba- tılı ülkelerle yapılan görüşme- ler sona erdikten sonra Çerno- bil'in kapatılma tarihinin açık- lanacağını bildirdi. 26 Nisan 1986'da Çernobil'de yaşanan facianın etkilerinin hâlâ dev am ettiğini ileri süren Karadenizli çevreciler, nükleer santrallar konusunda ısrarlı olan hükü- meti "saüm düsünmeye" davet ettiler. 1986 yılının 26 Nisan ayın- da, saatler 01.23 'ü gösterirken Ukrayna'da Kiev yakınlannda- ki Çernobil kasabasında bulu- nan nükleer santralın dördün- cü reaktörü infilak etti.. Ve pat- lamayla birlikte bir anda reak- tör alevler içinde kaldı. Yangı- nın etkisiyle milyonlarca rad- yoaktif element atmosfere da- ğıldı. Uzmanlara göre, Çerno- bil'de o gece, adeta Hiroşi- ma'ya atılan gibi 500 atom bombası patlamıştı. Radyasyon önce Ukrayna, Belarus ve Rusya'yi vurdu. Radyasyon yüklü bulutlar, faz- la gecikmeden Türkiye dahil Avrupa ülkelerinin pek çoğunu ziyaret etti. Resmi verilere gö- re, kaza sırasında ve hemen sonra yayılan radyasyondan 31 kişi öldü. Ancak resmi olma- yan veriler, felaketin zaman içinde on binlerce kişinin ölü- müne yol açhğını, 50 bin kişi- nin felaketten etkilendiğini gösteriyor. 3.5 milyon Ukray- nalı, çeşitli oranda radyasyona Çernobil'de me>dana geien kazadan sonra binlerceçocuksakat olarak doğmuşru. Kazanuı okhığu yerdeyapdan anmalarda, Ukraynalılar kaybettiklerini diktikleri mumlarta andL Kamuoyundangjdenen önenüinükleerka&dar Istanbul Haber Servisi - Ka- muoyundan gizlenen ancak Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ve Greenpeace tarafın- dan yapılan araştırmalar sonu- cunda ortaya çıkan 400 nükle- er kazadan bazılan şöyle: • 1952 Kanada deneme re- aktörü infilak etti. • 1958 Yugosla\\a: Ölümle şonııçlanan ilk nükleer kaza Vlnca Nükleer SantralTnda meydana geldL Deneme reak- törü çekirdeğinin aşın ısınma- sı sonucu bir bilim adanu yaşa- mınıyitirdi • 3Ocak 1961 ABD: Idaho Falls yakınlanndaki bir nükle- er deneme reaktöründeki kaz- zada üç işçi öldü. • 11 Şubat 1981 ABD: Nük- leer soğutma sistemînde kulla- nılan yaklaşık 100 bin galonluk smnın dısan sızması sonucun- da 8 işçiye radyasyon bulaşa. • 25 Nisan" 1981 Japonya: Bir nükleer reaktörün onanmı sırasında 100 işçi radyasyon- dan etkilendi. • 6Ocak 1986 ABD: Bir si- lindir dolusu nükleer madde- nin yanlış ısınlması sonucu meydana gejen padamada tfy. çi öldü, 100 işçi hastaneye kal- dınldı. Çernobil'den sonra meyda- na gelen kazalar ise şunlar: • 1987: tngiltere'de gaz pat- laması. • 1989: lstanbul Büyükçek- mece Araştırma Reaktörü'nde yangın. 1989: İspanya'dagazsoğut- h ktördeyangm. • 1991: Japonya'da bir boru hattının kopmasıyla oluşan radyoaktif buhar kaçağı. • 1992'de Rusya ve 1995'te Japonya'da nükleer kazalar. • 30 Eylül 1999: Japon- ya'daki Tokaimura uranyum iş- leme tesislerinde gerçekleşen sızıntı sonucu çok sayıda işçi ve bölge halkı yüksek derecede radyaşypjfıa maruz kaldı. maruz kaldı.Ukraynalı yetkili- ler, 2.3 milyar dolar yardımda bulunulması halinde, 1995'te G-7'ye Çernobil santralını 2000 sonuna kadar kapatacağı- na dair söz verdiler. Ancak' Ye- diler Gnıbu' içinde Almanya gibi bazı ülkeler, yeni reaktör yapımında kullanılacağı için Kiev'e mali yardıma karşı çı- kıyorlar. Ukrayna Başbakanı Viktor Yuşenko ise ancak Ba- tı ile anlaşma saglandıktan sonra santralı ne zaman kapa- tacaklarını açıklayacaklannı bildirdi. Yuşenko, "Tarih, uluslararası toplumun yapa- caklanna bağlT dedi. "Çerno- bil'in yalnızca Ukrayna'nın so- runuolmadığını" söyleyen Yu? şenko, Ukrayna'nın çok ağır bir siyasi, mali ve çevresel yü- kümlülük altına girdiğini ve ülkesinin bu sorunlarla baş et- mek için yalnız bırakılmaya- cağını umduğunu belirtti. Yu- şenko, bugüne kadar ülkesinin Çernobil felaketi için 140 mil- yar dolar harcadığını söyledi. Saatü bomba Çernobil, felaketin üzerin- den 14 yıl geçtikten sonra da uzmanlarca "saatli bomba"ya benzetiliyor. Sovyet yapımı RBMK tipi 4 reaktöründen bu- gün sadece üç numaralı reak- törü faal olan Çernobil santra- lı sık sık anzalanıyor. 2 numa- ralı reaktör 1991 yıhnda yan- gın çıktığı için kapatıldı. 1 nu- maralı reaktör de, G-7 ile ya- pılan anlaşma uyannca 4 yıl önce kapatıldı. RBMK tipi santrallan gü- venli bulmayan uzmanlar, Çer- nobil 'deki dördüncü reaktörün kalbindeki nükleer magmanın ışımasını önlemek için üzerine dökülen 250 bin tonluk beton kalıbın da eskiyip çatlamaya başladığına, tabakanın çökme- sinin de ihtimal dahilinde ol- duğuna işaret ediyorlar. 'SOL GELECEĞlNÎ TARTIŞIYOR' DİZİSİNE TEPKİLER SUNUŞ 'Sol Geleceğini Tartışıyor' yazı dizisinde birçok bilim adamı, yazar ve poliîikacı görüşlerini açıklama fırsatı bulmuştu. Diziye çok sayıda mekîup ve açıklama geldi. Bıtgünden itibaren bunları olanaklarımız ölçüsünde yayımlamaya başhyoruz. AB ve sosyalistler İSTANBUL YÜKSEK TİCARET ve MARMARA ÜNİVERSİTESİ I.İ.B.F. MEZUNLARIDERNEĞİ TÜRKİYE V. VERGİ KONCRESİ VERGİ 2000 ve AVRUPA BİRLİĞİ GENÇAYGÜRSOY Avrupa Birliği 'nin temel niteliği çoku- luslu bir ticaret ortaklığı olmasıdır. Sos- yalist solun böyle bir ortaklığın atkif sa- vunuculuğunu yapmasmı doğru bulmu- yorum. Nitekim Avrupa'da emekçi sınıf- lann ekonomik ve siyasal örgütleri (Emeğin Avrupası) AB içinde bu serma- ye egemenliğine İcarşı ortak mücadele yürütüyorlar. Demokrasi, insan hakları, birey huku- ku, azınlık haklan, kültürel haklar vb. Avrupa değerler sisteminin somutlaşmış belgesi sayılan ve Avrupa Konseyi'nin ürünü olan Avrupa İnsan Haklan Sözleş- mesi ile Avrupa Birliği'nin doğrudan ku- rumsal bir ilişkisi yoktur. Avrupa Kon- seyi 1949"da kurulmuş, Türkiye aynı yıl konseye girmiştir. Avrupa insan Haklan Sözleşmesi ise 1950'de imzaya açılmış, Türkiye de 1954'te bu sözleşmeyi onay- lamıştır. Ama kabul etmek zorundayız ki çok daha sonra kurulan ve bir ticaret or- taklığı olan AB, aynı zamanda bu söz- leşmenin da arkasında durmaktadır. Böylece Avrupa Birliği ile Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi'nde somutlaşan de- ğerler sistemi siyasi bir yaptınm gücü- ne sahip olmaktadır. Avusturya'nın 'çaf- daş Hider'i Heider'in sesini kısan bu yaptınm gücüdür. Kısaca iş o kadar siyah-beyaz değildir. Kim ne derse desin Avrupa Birliği ile en- tegrasyon sürecinin, Türkiye 'nin demok- ratikleşmesini ve insan haklan ile ilgili standartlannın yükseltilmesini olumlu yönde etkiledigi ortadadır. Jandarma soruşturması ile içeri tıkılan ve alelacele görevlerinden alınan HA- DEPli belediye başkanlarmın birkaç gün içinde salıverilmeleri ve görevleri- ne iade edilmeleri;tt filistinakısrnın. "fa- laka"nın Meclis'in kapılanna kadar da- yanması gibi gelişmeler, tümüyle Avru- pa Birliği kaynaklı dış dinamiklerin so- nucudur. Bugün için, bu dinamiklerden kopmuş bir Türkiye'nin ufkunda, ucu nükleer silahlanmaya kadar uzanan içe kapalı bir milliyetçi rejim ve/veya Rus- ya-AvTasya ekseninde bir bloklaşmadan başka bir seçenek dikkati çekmiyor. Bu ufukta, Türkiye"nin demokratikleşmesi- nîn önündeki en büyük engellerden bin olan "Kürt Sorunu"nun çözümü konu- sunda da, uygulanacak şiddetin dozu ile ilgili seçeneklerden başka bir şey görün- müyor: "Ya ne mozaiği ulan!" ya da Çe- çenistan benzeri katliam. Ben böyle bir hedefe kilitlenmeyi son derece tehlikeli buluyorum. Türkiye için başka bir varoluş alanı yok mu? Kuramsal olarak elbette var. A- ma böyle bir alanı, ancak geçmiş model- lerin kalıplarını aşmış, ideolojik yönden kendini yenilemiş bir sosyalist düzen açabilir. Ama sosyalistler artık bugünden yan- na yukandan aşağıya bir oldubittiyle sos- yalizmin kurulamayacağını öğrendiler. Bu iş on yıllarca sürecek, yol kazalan ve engellerle dolu uzun bir yürüyüştür. Işin kötüsü elde yönümüzü az çok belli eden eski bir pusula var, ama nereye ve nasıl varacağımızı gösteren bir yol haritası yok. Yaşadığımız çağ Marksist öngörü- leri birer birer doğrulasa da "tarihin te- kerleği tersine dönmez" inancını artık kimse gönül rahatlığı ile dile getiremiyor. Sosyalistler, üzerinde yaşadığımız ge- zegenin yok olma olasıhğına karşı glo- balizmin hiçbir kalıcı çözüm üretemedi- ğini; eşitlikçi, özgürlükçü ve çevreci bir kolektif iradi müdahalenin kaçınılmaz olduğunu görüyorlar, ama bu kolektif iradenin nasıl oluşacağı konusunda he- nüz inandıncı senaryolar geliştirmiyor- lar. Uluslararası işçi sınıfı hareketinin "dünya sosjr alizmi''ni er geç kuracağına inananlar bile, dibe vurmaya mahkûm bugünkü barbar uygarhğın arkasından insan soyunun, aklının başına geleceği varsayımından daha umut verici bir pers- pektif ortaya koyamıyorlar. Sosyalizmin bugün yüz yüze olduğu sorunlann çözümü her şeyden önce, sabır- lı bir kolektif düşünsel faaliyeti gerektiri- yor. Bu faaliyetin kaynağı bana göre hâlâ Avrupa 'dır. Latin Amerika'da ve dünyanın uzak köşelerinde zaman zaman parlayan hareketler sadece heyecanlanmızı bir sü- re tazelemeye yanyor, kalıcı bir modele evrilmiyor. Kısaca bunca iş varken, AB'ye girmeli/girmemeli tartışmasının Türkiye- li sosyalistleri bir kez daha bölmesi, bana çok anlamsız geliyor. Iki tez de kendi için- de haklı gerekçelerle savunulabilir. Ama *gü-meyelim" diyenlerin, işi nükleer si- lahlanmaya kadar vardıran bazı kıdemli sosyalistlerle nerede ve neden aynldıkla- nnı iyi belirlemeleri gerekiyor. Bana gö- re bu işin mantıki sonucunun nükleer silahlanmaya varacağı fıkri, hiç olmazsa düşünce planında tutarlıdır. 1.GUN 28 Nisan 2000 I - AÇILIS (0930-12.00) Oturum Başkanı: Prof. Dr. Orhan OĞUZ Marmara Ünıversıtesi Kurucu Rektörü SümerORAL Malıye Bakanı Prof. Dr. K. Turv, YARDIMCI Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tunç EREM Marmara Üniversıtesı lktısadı ve Idari Bilimler Fakültesı Dekanı MehmetYILDIRlM lstanbul Ticaret Odası Başkanı MustafaÖZVÜREK TURMOB Başkanı Yüksel ÇENGEL Mezunlar Derneğı Genel Başkanı II - 2000 ÖNCESİ TÜRKİYE'DE KAMU HARCAMALARI, VERCİ SİSTEMİNE ELEŞTİREL BAKIŞ ve ÖNERİLER (13.00-16J0) 1- Kamu yaran - kamu hizmeti kavramı, fayda maliyet analizı - kamu harcamalannın şeffaflıgı ve denetimi. 2- Kamu harcamalannın Fınansmanında vergilendirme planlan. 3- Vergi kapasite kullanınu eksikliğinin ekonomik sonuçlan. 4- Vergi sıstemine eleştırel bakış ve öneriler. Oturum Başkanı: Zekeriya TEMİZEL Malıye Eski Bakanı M. Akif HAMZAÇEBİ Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürü Prof. Dr. Burtaan ŞENATALAR Ist. Cniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölûmü Bşk. Prof. Dr. Izzettin ÖNDER lstanbul Üniversitesi tktisat Fakültesi Doç. Dr. Şükrü KIZILOT Gazi Üniversitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi O.SaffetAROLAT Gazetecı (Dünya Gazetesi) III. 1. CÜN DEĞERLENDİRİLMESİ (17.00-18 J0) Oturum Başkanı: Prof. Dr. HaHl NADAROĞLU Marmara Üniversitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi Prof.Dr.TülayARIN lstanbul Üniversitesi lktisat Fakültesi Prof. Dr. DUek YTLMAZCAN Marmara Üniversitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi Setemi ŞENGÜL Yeminli Mali Müşavir 2. GÜN 29 Nisan 2000 IV- 2000'Lİ YILLARDA VERCİ YÖNETİMİ NASIL OLMAUDIR AB ve Diger Ülkeler Uygulamalan ve Türkiye Gerçekleri (0930-12.00) Oturum Başkanı: Prof. Dr. Ö. Faruk BATIREL Marmara Üniversitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi Maliye Bölüm Başkanı Dr. Veysi SEVtĞ Marmara Üniversitesi lktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi Mali Hukuk Bölüm Başkanı ^ . , . Dr. BuminDOĞRUSÖZ Marmara Üniversitesi lktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi Dr. Funda BAŞARAN Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kemal MLIÇDAROĞLU SSK Eski Genel Müdürü - YMM Fatih DURAL M. Ü. tktisadi ve Idari Bilımler Fak. Öğr. Gör. - YMM ErdoğduÖZ Vergi Dairesi Eski Müdürü - YMM V- AVRUPA BİRLİĞİ MALİ KRİTERLERİNE UYUM AB Vergi Politikalanna Uyum, Mali Kontrol ve Bütçe Uyumu. AB Mali Politikalannın Ulusal Egemenlik Kavramına Etkileri. 13.00-1630) Oturum Başkanı: Prof. Dr. Haluk KABAALİOGLU Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Doç.Dr.NihalSABAN Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Doç. Dr. Bfflur Yalü SOYDAN Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Doç. Dr. Çan BAYDAROĞLU lstanbul Ünv. Avrupa Topluluğu Yüksek Okulu ZiyeSÜER Maliye Bakanlığı Baş Hesap Uzmanı VI- 2. CÜN DEĞERLENDİRİLMESİ (17.00-1830) Oturum Başkanı: Sezai ONARAL lstanbul YMM Odası Başkanı MeralGezginERİŞ - İKV Başkanı Hüse>in Perviz PUR YMM Odası Genel Sekreteri Şaban FRDİKLER Yemınlı Mali Müşavır AdnanNAS Yeminli Mali Müşavir SabriTÜMER Mezunlar Derneği lstanbul Şube Başkanı - YMM İSTANBUL TİCARET ODASI MECLİS SALONU 28 -29 NİSAN / 2000 - (09.30 - 18.30) PERŞEMBE ORHAN BURSALI Türkiye Kalkınamaz-3 Cumhurbaşkanlığına, siyasal hayatının arkasında srfır başan, dahası başansızlıklar olan bir politikacı yerine, bir anayasa hukukçusunun seçilmesi olasılı- ğının ortaya çıkması, Türkiye için "llahi bir geliş- me"dir. Cumhurbaşkanlığı, bir kanşık "Aile Fotoğra- fı"n\n çekildiği makamdan başka bir kanşık "Aile Fo- toğrafı"mn çekileceği makama dönüşmekten kurtul- ma şansına kavuşmuştur. Türkiye'nin en çok duy- duğu gereksinimlerden biri olan "Hukuk"un, "dev- letin baştna" oturma şansı doğmuştur. Müstakbel cumhurbaşkanı, ülkenin "Hukuk vizyonu'nun temel taşlannı döşeme şansına sahiptir. Türkiye'nin son 30 yıldır yaşadığı alabildiğine kiıii politik dünyasına şu veya bu şekilde kanşmış heıtıangi bir politikacının böyle bir şansı, iradesi vb.. yoktu. Haluk Şahin. Radikal'deki dünkü köşesinde, Vik- tor Hugo'dan "Zamanı gelmiş bir fikir kadar güçlü bir şey yoktur" alıntısını yapıyor ve kendisı de ekli- yordu: "Zamanı gelmiş hkirler er geç kendi kahra- manlannı tarih sahnesine sürerler". Hukuk ve temiz toplum istegi, zamanı çoktan gel- miş ve gerçekleştirilmeyi bekleyen çok güçlü top- lumsal kavramlardı. Siyasetin kirliliğine, bu kirliiik içindeki ktşilere hiçbir borcu olmayan bir hukuk in- sanı olduğunu düşünürsek, Sayın Sezer bu isteğe yanıt verebilir. Bunu yapamayacak politikacılann, isterse bunu yapabilecek bir insan üzerinde görüş birliğine var- malannı nasıl değerfendirmeli? Siyaset oyunu kural- lan içindeki olasılıklardan biri olarak, belki... Böyle bir zamanda bu olasılığın ortaya çıkması belki de kaçınılmaz mıydı!? • • • Zamanı gelmiş bir başka düşünce de, çağcıl ge- lismeleri yakalamış bir kalkınma isteğidir. Şimdi. bir "llahi ge//sme"nin daha, ülkeye bir kalkınma vızyo- nu verecek bir liderin, bir kadronun, bir stratejinin bekleyişi içine girebiliriz!... Bu bekleyiş ve umut, daha az bir mucizeyi gerek- tirmektedir. Asıl gerçekleşmeyecek mucize ise, bugün her ye- ri sarmış olan dünün kadrolannın içinden yeni bir kalkınma vizyonunun çıkmasıdır! • • • Bu iddialı gibi gibi görünse de, minik bir soru sor- makla, bunun gerçekçi bir sav olduğu kolayca anla- şılır. Politikacılanmıza şunu sorunuz: Bugünkü dün- yameda bilimsel ve teknik bilginin eskime/yenilen- me hızı 4 yıla indi. Acaba bunun bir toplum, bir ülke yönetmede taşıdığı anlam nedir? • • • önceki yazılanmızda, kalkınma, görecelidir de- miştik. Küçülen, küreselleşen, yani etkileşimın her alanda müthiş bir hızla arrtığı dünyada, bu görece- lik çok belirginleşti. Bugünün dünyasında kalkınma- nın belirieyici unsurian, devingenlik ve refah olanak- lannın sürekli geliştirilmesidir. Bu gelişmenin altyapısını oluşturan bilim ve tek- nolojidir. Kalkınma motorunun kullandığı bilimsel ve teknik bilginin eskime veya yenilenme hızının ortala- ma 4 yıla düştüğünü belirtirsek, devingenliğin sım anlaşılmış ve nedeni çözülmüş olur! "Bilginin eskime hızının 4 yıla dûşrhesi ne'de- mek?" diye sormayan ve bunu merak bile etrrieyen politikacı, toplumsal hayatı her yönüyle yönetmeye soyunan bürokrat; bilginin 4 yılda eskidiği gerçeğini dikkate almayan bir devlet yapısı ve yönetimi, (bir şirket ve şirket yönetimi de) hiçbir şey yapamaz. Toplum ve yönetim durağanlaşır ve insanlann ge- reksinimlerine yanıt veremez. Bilimsel ve teknolojik bilginin 4 yılda eskimesi. kurduğunuz dözenin sürekli geliştirilmesini ve de- ğiştirilmesini şart koşar. Yeni bilgiyi alıp bünyesine katabilecek açık ve istekli bir yapısal sistemin zorun- luluğunu anlatır. Bilimsel ve teknolojik bilginin 4 yılda eskimesi, toplumun istek ve ihtiyaçlarının arttığını belirtir. Çün- kü kalkınmanın göreceli ve referanslı olduğu bir dünyada, toplumsal etkileşimi önleyemezsiniz. Bilimsel ve teknolojik bilginin 4 yılda eskimesi, küreselleşen dünyada tek yanlı bağımlılığa düşme- mek ve karşılıklı bağımlılık dengelerini oluşturmak zorunluluğunu anlatır. Çünkü küreselleşme, ekono- mik ve diğer kültürel değerler olarak, egemen olanın buldozer gibi gelip ezerek geçtiği bir dünya yarat- maktadır. Bilimsel ve teknolojik bilginin 4 yılda eskimesi, eğitim/ öğretim sistemini, üniversiteni, sanayini, bu yeni duruma göre yapılandırman gerektiğini söyler. Bilimsel ve teknolojik bilginin 4 yılda eskimesi, bi- limsel ve teknolojik bilgi üretmeni şart koşar. Yoksa, bu bikjiyi üretenier dört yılda bir eskrttikleri bilgiyi durmadan size kakalayacaklar ve aranızdaki mesa- fe durmadan artacaktır. Bilimsel ve teknolojik bilginin 4 yılda eskimesi, eğer kalkınma ve ileri ülkeleri yakalama gibi bir he- definiz varsa, sizin bilim ve teknoloji üreten ülke ol- manızı gerektirecektir... ••• Türkiye'ye bakınca, bugünkü koşullar sürdüğü sürece ülkenin neden kalkınamayacağını -yani ör- neğin kişi başına milli geliri 15 bini aşmış ileri ülkeler arasına giremeyeceğini- görmek için kör olmak bile gerekmiyor. = " ; obursali@bjlimmerkezi.org.tr Basbakanlık Teftis Kurulu TTK'de yolsuzlıık sa\ ıııa soruşturma ALİAYAROĞLU ZONGULDAK - Tür- kiye Taşkömürleri Kuru- mu'da(TTK) 1997 yıhn- da yolsuzluk yapıldığı ge- rekçesiyle kıırum yöneti- cileri hakkında soruştur- ma başlatıldı. Basbakan- lık Teftiş Kurulu iddiala- n inceliyor. 'Hesap verilecek' Kurumdaki bazı araç ve gereçlerin kayboldu- ğunu belirten KİT Ko- misyonu üyesi DSP Zon- guldak Milletvekili Bora Baycık, "Kurumu kim bu hale getirdi iseobunun he- sabuu verecek" dedi. TBMM KtT Komisyo- nu. TTK'nin kömür satış- lannda da usulsüzlük ya- pıldığı saptandı. Baycık, iddialann son noktasına kadar üzerine gidileceğini belirterek şunlan söyledi: " 1997 v ıhndaki uygula- malar tamamen Türkiye Taşkömürleri'nin aleyhi- ne. Birçok konuda yanlıs- lar yapdmış. Uygulama- larda hatalar var. Cenel müdür komis>on toplan- nsında arkadaşlanmızın sorulanna yanıt vereme- di. Türkiye Taş Kömürle- ri Kurumu'nu zararda göstereceksin, bir de yan- hşbğa göz yumacaksın. Yöneticiler önce kendile- rini aklayıp gelsinler."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear