Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 17 NfSAN 2000 PAZARTESİ
6 DİZtYAZI
Sosyal demokrasimodernizeedilsinV I
SOLGHJEGEGI
TARHŞIVOR
ORAL ÇALIŞIAR
BARIŞDOSTER
TONY BLAİR
(îngiltere Işçı Partisi lideri ve
îngiltere Başbakam)
D
ünyanın her yanında, solun geleceği
hakkında bir tartışma sürüyor. Konu,
sosyal adalete geleneksel olarak
verdığuniz önemi, 21. yüzyılın yeni
ekonomisiııin gereklilikleriyle birleştirecek bir
sol vizyonu ortaya çıkarabilir olup
olmadığımız; hakça davranışı ve girişimciliği
bir arada savunup savunamayacağımızdır.
Benim savım, bunu yapabilir oldugumuz ve
yapmamız gerektiğidir. Dahası, halk arasındaki
desteğimizin temelini yenilemek için
olağanüstü bir fırsata sahibiz. Çünkü,
küreselleşme, hem uluslararası dayanışmaya her
zamankinden fazla gereksinimiz olduğu, hem
de ancak herkesi kucaklayan bir fırsatlar
toplumu yaraürsak ekonomık olarak başanya
ulaşacağımız anlarruna gelır. Medya taranndan
kullanılan etiketlen bir kenara bırakın. Örneğın,
bazen, Lionel Jospin'in solda olduğu söylenir.
Ben ortadayımdır ve aramızda büyük bir
farklılaşma vardır. Yeni Işçi Partisi hükümeti
olarak kurumlar vergisini azalttığımız, iş
dünyasıyla gûçlü ilişkilerimiz olduğu ve
kendilerine iş bulunan gençler ya gösterilen işi
kabul ederler ya da aldıklan sosyal yardım
kesilir diye ısrar ederek zor bir sosyal yardımlar
reformu getirdiğimız doğrudur. Ama, biz aynı
zamanda asgari ücret uygulamasını ve sendikal
temsil hakkını da getirdik, çocuk yardımıru
arttırdık ve okullarla hastanelere çok fazla para
harcadığımız için Muhafazakârlar tarafından
saldın altındayız. Öte tarafta, Jospin hükûmetı
de işsizlere yardun etmek için aldığı geleneksel
sol önlemlerin yanı sıra, işletmelerinin
sermayesini açü ve özel sektörde yenilikler
getırdi. Önümüzdeki on yıldaki değişimin, son
on yıldaki değişimden daha hızlı olacağına
inanıyorum. Oyleyse tepkimiz ne olmalıdır?
Eski solun sıkça görülen içgüdüsel tepkısı ile
karşı çıkmak mı? Bu, bizi solun
muhafazakârlan halıne getirir. Var olan
çıkarlan, bürokrasiyi ve eski çalışma usullerini
sosyal adalet adına korur ve uyum sağlamayı
başaramayacak gerçekte adaletsizliğe neden
olur. Bunun alternatifı, ikinci seçenek nedir?
Değişimi kendi haline bırakmak ve gerçekten
sağ gibi olmak mı? Bu, "bırakınız yapsınlar'"
demektır. Bugünün sağının bulunduğu noktadır.
Ve her zaman olduğu gibi, azınhğın,
çoğunluğun sırtmdan zenginleşmesine yardun
edecektir. Benim üçüncû yol dediğim, ama
ashnda modernize edilmiş sosyal demokrasi olan
turum ise, değişimin bavraktarhğını yapmak ve
değişimi güvensiztiği yenecek ve insanlan özgûr
kdacak şekflde yönetmektir. Bu yeni işe
dayanabilmeteri ve refaha kavuşabflmekri için
insanlan teçhizatiandırmaktır. Bu, solun ve
orta-solun köklenne sadık bir tutumdur. Neden?
Çünkü biz kolektifın bir rolünün var olduğuna
inamyoruz. Ister hükümet aracılığıyla olsun,
isterse yerel topluluk ya da gayri dayanışma
aracılığıyla, insanlar için, birlikte oyannacak bir
rolün var olduğuna. Birlikte, ortaklaşa yapmaya
karar vermedikçe değişimi yönetemeyiz.
Hûkümete verilen bu rol bir kontrolörlûk rolü
değildir. Yeni bir roldür. Biz, yapabilir
kıhcılanz. Amacımız, güçlü kılmaktır. Ortaya
çıkanlan sonuçlann birbirinin aynı olmasını
değil, gerçek potansıyelımızi kullanabilmek
için her binmızın yeterlı güce sahip kılınmasını
istiyoruz. Ve bugün bunu yapıyoruz. Hem de
bizden öncekilerin sahip olmadıklan bır
avantaja sahip olacak. Ûçüncü Yol,
Muhafazakârlarla Sosyal Demokratlar
arasındaki farkı ortalama bir noktada
buluşturmak demek değildir. Sağ tarafından
temsil edilen az sayıda insanın değil, her bireyin
potansiyelini özgür kılacak şekilde sosyal
demokrasiyı modernize etmek demektir. Biz
soldakiler, "berkese firsat sağlanmasır>
için hep
sosyal adalet temelınde savaştık. Fakat şimdi,
bu modem dünyada, bunu ekonomık gereklılik
nedenleriyle de yapabiliriz. Çünkü, bugün can
alıcı önemi olan, toprak ya da makineler değil
insan sermayesıdir. Herhangi bir kişinin
yeteneğini ziyan edelim, ulusu yoksullaştırmış
oluruz. tşsizlik, yalnızca ahlaksal olarak yanlış
değildir. Ekonomık olarak da verimsizdir.
Cehalet ve kötü eğitim, yahuzca kendi içlerinde
esef verici değildir. Dünyanın birçok yerinde,
orta-sol ve sol siyasette yeni uzlaşma
işaretlerinin ortaya çıktığına inamyorum. 21.
yüzyıldaki herhangi bır başanlı sol hükümet,
büyük olasılıkla aşağıdaki 10 adımdan
birçoğunu atıyor olacaknr
• Finansal disiplin ve güçlü istikrarh ekonomık
yönetim. Büyük bütçe açıklannı sürdürmenin
solcu olan bir yanı yoktur.
• Eğitime, beceri kazandırmaya ve yaşam boyu
öğrenıme büyük yatınm. Halkımız, ne kadar
çok öğrenirse, o kadar çok kazanacaktır.
• Bilgi tarafından sürülen ekonominin
yaraülmasını heyecanla kucaklamak. E- ticaret,
enformasyon çağı becerilen, yeni buluşlann
desteklenmesi, bilim temelinin
sağlamlaştmlması.
• Emeklilik reformu yaparak, gıderek artmakta
olan yaşlı nüfus sorununu çözmeliyiz. Yoksa,
gerçekten muhtaç olanlara bakacak modera bir
refah devletine gücümüz yetmeyecektır. Ve bu
reform, kamu ile özel sektör arasındaki ortaklık
temeline dayandınlmalıdır. Küçük işletmelen
teşvik etmenin önemini anlamalıyız.
Milyonlarca yeni hizmet işinin varlığı onlara
bağhdır.
• Haklar ve sorumluluklar temeline dayalı bir
yurttaşlar toplumunun yenilenmesmin başım
çekmeliyiz. Biz, firsat veriyoruz. Sorumluluk
talep ediyoruz. Suç ve uyuşturucuya karşı
örgütlü bir saldırı düzenlemeliyiz. Suçun en
büyük kurbanlan çalışan ınsanlardır ve biz, bu
kötülüklerle savaşta, onlann yanında dayanışma
göstermeliyiz.
• Biz, kamu ile özel sektör ortaklığını tam
olarak kullanarak, kamu hizmetlerinin
modemleştincileri, yenilikçiler olmalıyız.
Yurttaşlanrmz bugün, bir kamu hizmerinin de
bir özel sektör hizmeti kadar iyi olmasını
bekliyorlar ve buna haklan var.
• Suç ve uyuşturucuya karşı uluslararası
işbirüğini güçlendiriyor olmalıyız.
• Ve, son olarak, uluslararası sermaye
piyasalannın ve sermaye akışlannın daha iyi
düzenlenmesi için; kuzey-güney işbirliği ve
borçlann azaltılması içm; dünya ticaretinin
yönetimi ve serbestleştirilmesi için;
sürdürülebilir kalkınmanın desteklenmesini,
küresel çevresel tehditlere karşı yapılan
çalışmalarla bağlamak için; uluslar olarak
birlikte çalışmalıyız.
7 SORU
"Sol, dünyada ve Türkiye'de
geleceği tartışıyor" yazı
dizisini sosyalist, sosyal
demokrat aynmı yapmadan herkese
aynı sorulan sorarak hazırladık.
Işte sorduğumuz 7 soru:
1. Türkiye - AB Ilişkileri.
2. Kürt Sorunu / Güneydoğu
Sorunu.
3. Siyasal Islam / Şeriat.
4. Kadın Sorunu.
5. Çeteler ve Devlet.
6. Medya.
7. Sosyalizmin / Sosyal
Demokrasinin Geleceği.
'Sol örgüûer
birarayagelmelV
VAHDETTİN
KARABAY
(DISK Genel Başkarn)
1
DÎSK, Avrupa emek ha-
reketinin ve solunun,
Emeğin Avrupası müca-
ddesi içinde yer almakta-
dır. AB adaylığının üîkemizde
kendilığinden bir demokratik-
leşme yaratmayacağım, demok-
rasinin ülkemiz emekçilerinin
ve ezilenlerinin mücadelesiyle
kurulacagmı bilmekte ve süre-
ce bu doğrulfuda müdahale et-
mektedir.
2- DÎSK, Güneydoğu veya
Kürt sorunu konusunda her za-
man duyarlı ohnuştur. Birçok
insanımızın yaşamını yitirdiği,
binlercesinin sakat kalmasına
neden olan, binlerce ocağm sön-
düğü bu sorunun bır an önce çö-
züme kavuşturulması için elin-
den geleni yapmışür. Bu konu-
daöncelildı olarak tümülkeyeya-
yılan çaüşma ortamırun son bul-
masını, özgür bir tarüşma orta-
mının yaratılma-
sını ve soruna de-
mokrasi içinde çö-
züm bulunmasını
önermiştir. Süreç
bu tezi savunanla-
nn haklılığını or-
taya koymaktadır.
3- Siyasi Islam
sorunu 19501i yü-
lann başından be-
ri ikndarîann bi-
linçli veya bilinç-
siz politikalannın
bir sofhıcudur. 12
Eylül sonucunda çeşitli örgüt-
lenmelere tanınan kolayhklarla
gelişen siyasi îslam bugün para-
noya boyutunda korkulara ne-
den olabilmektedir.
DÎSK inanç özgürlüğûnü sa-
vunur. Ancak karşımıza çıkan,
herkesi kendi inancını kabule
zorlayan bir çarpık zihniyet ol-
muş, demokrasi düşmanı yüzü
açıkça görülmüştür. Bu zihni-
yetle ister Islam kisvesiyle olsun
ister başka bir biçimde ortaya
çıksınmücadele edilmelidir.
4- Üîkemizde ihmal edilen,
haklan her zaman göz ardı edi-
len kadınların yaşamm her ala-
nında daha etkin olması, hak ve
özgürlüklerin geliştirilmesi
DlSK'in başlıca hedeflerinden
biri olmuştur. Ancak geleneksel
enge1lerin variığı, yaşamın dayat-
üğı yükler kadınlann mücadele-
sine daha fazla katkı verilmesi-
ni zorunru kılmaktadır. Bu yön-
de çabalann varlığı sevindirici
ama ulaşılan sonuçlar düşündü-
rücüdür.
5- Çeteler, devleti kutsal ola-
rak tammlayan, dolayısıyla dev-
letin her şeyi yapma hakkına sa-
hip olduğunu savunan 12 Eylül
zihniyetinin vardığı sonuçtur.
Ortaya çıkan onca kire rağ-
men hâlâ kimilerinin ders çıkar-
mamış olması endişe vericidir.
Hele hele çetelerin mahkemele-
h sirk alanına çevirdiğı bir ülke-
de hukuku savunan herkes so-
rumluluklarmı ve gorevlerini bir
kez daha gözden geçirmelidir.
Hükümetin önündekı temel gö-
revbudur.
6- Medyagenel hatlanyla sırt-
lannı dayadıklan sermaye grup-
lannm yakm veya uzak çıkarla-
nna göre halkı yönlendiren bir
mekanizmayadönüşmüştür. Kö-
şe yazarlannın hatta muhabirle-
rinbileicinehapsedildikleri'
t
pla-
za"larda yapay bir dünyanın ak-
törü olduğu günümüz kosullann-
da medyanm halkm sorunlannı
tam olarak kavramalan bekle-
nemez. Birçok köşe yazannm
ve hatta televizyonlann haber
editörlerinin yapay krizleıie "ı>-
ting* yakalama telaşı bunun ti-
pik göstergesidir.
7- Demokrasi
solun, emekçüe-
rinverdiği büyük
mücadelelerle
bugünkü değer-
lerini kazanmış-
Or. Solun olmadı-
ğı bır ülkede de-
mokrasi gelişe-
mez,siyasetden-
gesini yitirir.
Tabanını emek-
çilerin oluşturdu-
ğu, siyasal teme-
lini emeğin de-
ğerleriyle oluşturan partiler her
ülkede demokrasinin evrensel
değerlerinin yaratıcısı ve taşıyı-
cısı olmuşlardır. Partilerin ken-
dilerine verdıklen isimler önem-
li değildir, asıl olan onlann da-
yandıklan fıkirler ve dayandık-
lan sosyal kesimlerdir. Bugün
üîkemizde solun bu anlamda cid-
di sorunlan bulunmaktadır.
Kimliklerini yitirenler, halkm
gözünden de silinmişlerdir.
Emekçiler çok ciddi saldınlarla
karşı karşıya kaldıklan bir süreç-
te ne yazık ki yanlannda siyasi
alandan yeterli desteği bulama-
mışlardır.
Halkm umutlanm taşıyacak
ve özlemleri doğrultusunda dö-
nüsümlerin mücadelesini karar-
lı bir biçimde verecek bir sol
partinin eksikliği ülkemiz de-
mokrasisinin güdük kalmasuun
başlıca nedenidir. Bugün yapıl-
ması gereken emekten yana, sol-
da olduğunu söyleyen siyasal
parri, sendika vb. örgütlerin so-
mut sorunlar etrafında bir araya
gelip ortak mücadeleyi gerçek-
leştirmeleridir. Solun önünü aça-
cak olan budur.
Sosyaüzm
kapüalizmin zıttıdır
Gençlere yol açılsın
tLKAY ALPTEKtN DEMtR
(Doktor, THKP-CDavası Sanıgı)
Y
unanistan'da seçimleri sol ka-
zandı. Avrupa ülkelerinin ço-
ğunda sol partiler hükümette.
Bunlar önemli. Küreselleşme-
ye karşm sol ölmedi. Çok sistem ıçi de ol-
sa, bu partiler calışanJardan yana politik ter-
cih kullamyorlar. Bizde de koalısyonun bü-
yük ortağı sol. Ama aynı değerlendirmeyi
yapmak çok güç. Belki Avrupa'dan ve bu
eski kıtadaki politik sistemi
örnek alan ülkelerin çogun-
dan farkh olarak, bizde CHP
kökenli sol partiler devleti ve
ülkenin "genel çıkariannı"
kollamaktan, çalışanlann so-
mut taleplerine kulak ver-
me firsan bulamıyorlar. Sos-
yalistler sol, 70'li yıllarda
işte tam da buna yakalamış-
ü. Adeta çalışanlann, ezi-
lenlerin, sömürülenlerin dü-
şü, özlemi, somut talebi ol-
muştu. Bundan o zamanın
karaoğlanlan da nasiplerini
abnışlardı. Ama 12 Eylül 1980 darbesi Tür-
kiye'de bu ilk kez gelişen sol halk hareke-
nni nrpanladı. Türkiye küreselleşme önce-
sinde yeniden küçük Amerikalaştı. CHP
kökenli sol partiler esas olarak devleti ve
ülkenin "genel çıkariannı" kollamaktan
vazgeçemedikleri için de, bir kez daha aşa-
ğıdakilenn düşleri, özlemleri, talepleri sol-
dan çok sağ partiler alanına kaydı. Son 10-
15 yılda Türkiye'de sol açısından en önem-
li iki gelişmeden biri devlet memurlannın
kamu çalışanı bilincine ulaşması, diğeri de
geleneksel olarak mukaddesatçı sağın oy
deposu sayılan birçok Güneydoğu ilinin
sollaşması. Kürt emekçilerin ülke çapmda
sol bilince sıçramasıdır. Bu ikinci olguyu
devlet refleksli sol yeterince göremiyor,
değerlendiremiyor. Çok ciddi bir zaaf bu.
Sosyalist sol her iki olguyla da kısmen bir-
leşti, böylece kitlesel etkisini yitirse de du-
yargalannm körelmediğini gösterdi. Sos-
yalist sol partilerin, bu arada ÖDP'nin son
yıllardaki manevi başansını doğru okumak
için, bu iki olguyu görmek gerekiyor.
Küreselleşmenin dünya çapında sol için
gerçek bir sınav olduğu kanısındayım. So-
runlaryakınmayla aşüamaz.
Birincisi yılmamak, diren-
mekgerek. Avrupa'daki sos-
yal demokrasinin başansı
da, emekten yana politika-
larm hiç de geçersizleşme-
dığini, emek karşıtı sağın
reddedildiğini kanıthyor.
Ikincisi, sol düşlerden, öz-
lemlerden, taleplerden kop-
maksızın, yani kendini red-
detmeksizin, yeni bir kav-
ram çerçevesi ve bu kav-
ram çerçevesine uygun ref-
leksler yaratmak gerekiyor.
Solda asıl sorunun bu olduğunu düşünüyo-
rum. Sosyal demokrasi bunu tersten oku-
yup, devletten kopmaksızm sol düşleri, ta-
lepleri çöpe atmaya kalkn. Sosyalist sol ise
baskı yıllannda yaşamdan hayli koptu, ref-
leks ve becerilerinı yaşam içinde geliştir-
me alışkanlığını yinrdi.
Ben solun önünü yeni kuşaklann açaca-
ğı kanısındayım. Günümüzün gençlerini
küçümseyenlere kanhnıyorum. Keşke ar-
tık solu gençlere tartışırsak, bizler yahuz-
ca deneyim aktarsak, damşmanlık yapsak.
Belki de 2000'lerin solu önünü değışerek
değil, gençleşerek açacak.
UĞURCANKOÇAK
(TlPEski Yöneticisi, Yayıncı)
S
osyalızm, dünya değiş-
rirmeye, insanı ınsanlı-
ğuıa kavuşturmaya, in-
sanla doğayı banştırma-
- ya aday tek ütopyadu. tnsanlık ta-
rihi boyunca üretun üışkılerini,
bu ilişkilerin toplumsal ve poli-
tik sonuçlannı tahlil ederek, ge-
lecege dair yeni üretim ilişkileri
ve toplumsal yaşam biçimi sunan
tek teoridir.
Oreticüerin üretim ilişkilerin-
de ve bu ilişkilerin doğurdugu
ekonomik, toplumsal ve politik
sonuçlarda söz ve karar sahibı
olması sosyalizmin, olmazsa ol-
maz koşuludur.
Sovyetler Birliği, Çin ve Do-
ğu Avrupa ülkelen uygulamala-
nna bakıp sosyalizmi tanımla-
maya kalkışmak yanılgıdır. On-
lar, sosyalizmi özümleyememe-
nin, aceleciliğin ve kapitalızmle
ekonomik anlamda yanşmaya
kalkışmanın acı yenilgileridir.
Sosyalizm ka-
pitalizmin zıttıdır
Kapitalizmi tüm
kalıntılanyla bir-
likte ortadan kal-
dıracak olanıdır.
O nedenle kapita-
lizmi ehMleştirme-
yi hedefleyen sos-
yal demokrasiyle
hiçbir ilgisi yok-
tur. Sosyalizmle
demokrasi, sosya-
lizmle bağımsız-
hkbirbirindenay-
nlması olanaksız bütûnlerdir. Sos-
yalisüer, gerek Enternasyonal'de
gerekse uluslararası ilişkilerde
tam eşitlik, birbirlerine saygı ve
sevgiyi esas alırlar.
Kendilerine sosyalist yaftası
takmış bazılanrun Türkiye'nin
demokratikleşmesi için AB'den
medet ummalan, el yardımıyla
gerdeğe girmeye ahşmış Tanzi-
mat kafasının devamıdır. Yanlış-
ör. Türkiye 'ye demokrasi Türki-
ye emekçilerinin, 'BağnnsızTür-
kiye' ve 'sosyaMzm' mücadelesi-
ni kazanmalan sonucunda ken-
di insanımızın çabasıyla gelecek-
tir. Ekonomik dayatmalar ve zor-
la yaptınlan düzenlemelerle hiç
de eşit ohuayan koşullarda giri-
lecek olan AB, Türkiye emekçi-
lerine yarar değil zarar getire-
cektir. Gelir dağıhmındaki ada-
letsizlik artacak, emekçiler ve
köylüler daha da yoksullaşacak-
tır. Türkiye ekonomisi tanm da-
hil tümüyle dışa bağımlı hale ge-
tirilecek, sanayi ve tanm sektö-
rü çökecek, ithal ürünleri piyasa-
yı kaplayacaknr.
Kapitalist sistemin ve onlann
yerli işbirlikçilerinin her türlü in-
sanlık dışı yollan kullanarak, yap-
tıklan kışkırtmalara karşın Tür-
kiye'de etnik çatışma yaratılama-
dı. Ne Kürt. Türk'e saldırdı; ne
de Türk, Kürt'e. Bu olgu son de-
rece önemlidir ve özellikle göz-
den kaçınlmak istenmektedir.
Güneydoğu ya da Kürt sorunu-
nun çözümü buradadır. Halklar
birbirlerine dosttur, düşman edi-
lememişlerdir. Kürt, Türk ve di-
ğer tüm etniklenn emekçilerinin
omuz omuza verecekleri 'Bağnn-
sızhk. Demokrasi ve Sosyalizm'
mücadelesi, yaratümış olan sorun-
lan çözecek, Türkiye topraklan-
mn bin yıllık kültürel mozaiği
hükümran olacaktır.
1946 dan ben süregelen ege-
men sınıf partilenrun birbırinden
oy kapma kaygısıyla dini siyase-
te alet etmeleri, ABD'nin Sovyet-
ler Birliği'ni Müslüman "Yeşil
kuşak^la çevirme politikasıyla
birleşince Türkiye'de "siyasi Is-
lam" Suudi parası ve Iran mıli-
tanlanyla gelışti. Ancak tüm zor-
lamalara karşm, siyasal Islamın
kitle tabanı yok-
tur. Kitle tabanı din
dışı öğelerle, yok-
sulluk, adaletsiz-
lik ve sistemin
eleştirisiyle sağ-
lanmıştır.
Türkıye toplu-
mu suların 1400
yıl geriye akıtıla-
mayacağı tarih bi-
lincine sahiptir.
Ciddi bir sosyalist
öigütlenme ve de-
mokrasi mücade-
lesi şenat balonunu söndürmeye
yetecektir. Iç ve dış karanlık güç-
lerin destekledikleri Islami terör
de arkalanndaki destegin zayıf-
lamasıyla çökme dönemine gir-
miştir.
Medyanın haber vermeye, in-
sanlan birbirine yakınlaştırma-
ya, düşünmeye, doğayı sevdir-
meye yönelik olması gereken iş-
levi, bugün holding medyasmın
elinde ınsanlann beynini boşal-
tan, hayal dünyasmda yaşatan,
sistemi sağlamlrnaştırrnaya yöne-
lik bir görev haline dönüştü. Bu
emekçilerin sosyalizmi kurma
mücadelesini geciktiren en önem-
li unsurdur. Ne var kı, bıze ait ol-
mayan bir söylemle "Demokra-
sikrde çare tükenmez".
Bağımsız Türkiye sosyalizmi
bu topraklarda yaşayan tüm
emekçilerin etnik ve dinsel hiç-
bir aynm yapmadan birlikte ve-
recekleri mücadeleyle mutlaka
kurulacaktır. Yine bize ait olma-
yan birbaşka söylemle "Kanh nn
olacak, kansız mı, tath mı olacak,
acı mı?" konusunda karar. siste-
min ve yerli işbirlikçilerinin so-
runudur.
Dr. MUSTAFA MUSTAFA (Eski Yunanistan Sol Koalisyon Partisi Milletvekili), PfOf. SADUN AREN (ÖDP Onursal Baskam), KEMAL BAL (Eğitim-Sen Genel Başkam), FERİDUN YANAR (Eski HEP Genel Başkam)