25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17 NfSAN 2000 PAZARTESİ 6 DİZtYAZI Sosyal demokrasimodernizeedilsinV I SOLGHJEGEGI TARHŞIVOR ORAL ÇALIŞIAR BARIŞDOSTER TONY BLAİR (îngiltere Işçı Partisi lideri ve îngiltere Başbakam) D ünyanın her yanında, solun geleceği hakkında bir tartışma sürüyor. Konu, sosyal adalete geleneksel olarak verdığuniz önemi, 21. yüzyılın yeni ekonomisiııin gereklilikleriyle birleştirecek bir sol vizyonu ortaya çıkarabilir olup olmadığımız; hakça davranışı ve girişimciliği bir arada savunup savunamayacağımızdır. Benim savım, bunu yapabilir oldugumuz ve yapmamız gerektiğidir. Dahası, halk arasındaki desteğimizin temelini yenilemek için olağanüstü bir fırsata sahibiz. Çünkü, küreselleşme, hem uluslararası dayanışmaya her zamankinden fazla gereksinimiz olduğu, hem de ancak herkesi kucaklayan bir fırsatlar toplumu yaraürsak ekonomık olarak başanya ulaşacağımız anlarruna gelır. Medya taranndan kullanılan etiketlen bir kenara bırakın. Örneğın, bazen, Lionel Jospin'in solda olduğu söylenir. Ben ortadayımdır ve aramızda büyük bir farklılaşma vardır. Yeni Işçi Partisi hükümeti olarak kurumlar vergisini azalttığımız, iş dünyasıyla gûçlü ilişkilerimiz olduğu ve kendilerine iş bulunan gençler ya gösterilen işi kabul ederler ya da aldıklan sosyal yardım kesilir diye ısrar ederek zor bir sosyal yardımlar reformu getirdiğimız doğrudur. Ama, biz aynı zamanda asgari ücret uygulamasını ve sendikal temsil hakkını da getirdik, çocuk yardımıru arttırdık ve okullarla hastanelere çok fazla para harcadığımız için Muhafazakârlar tarafından saldın altındayız. Öte tarafta, Jospin hükûmetı de işsizlere yardun etmek için aldığı geleneksel sol önlemlerin yanı sıra, işletmelerinin sermayesini açü ve özel sektörde yenilikler getırdi. Önümüzdeki on yıldaki değişimin, son on yıldaki değişimden daha hızlı olacağına inanıyorum. Oyleyse tepkimiz ne olmalıdır? Eski solun sıkça görülen içgüdüsel tepkısı ile karşı çıkmak mı? Bu, bizi solun muhafazakârlan halıne getirir. Var olan çıkarlan, bürokrasiyi ve eski çalışma usullerini sosyal adalet adına korur ve uyum sağlamayı başaramayacak gerçekte adaletsizliğe neden olur. Bunun alternatifı, ikinci seçenek nedir? Değişimi kendi haline bırakmak ve gerçekten sağ gibi olmak mı? Bu, "bırakınız yapsınlar'" demektır. Bugünün sağının bulunduğu noktadır. Ve her zaman olduğu gibi, azınhğın, çoğunluğun sırtmdan zenginleşmesine yardun edecektir. Benim üçüncû yol dediğim, ama ashnda modernize edilmiş sosyal demokrasi olan turum ise, değişimin bavraktarhğını yapmak ve değişimi güvensiztiği yenecek ve insanlan özgûr kdacak şekflde yönetmektir. Bu yeni işe dayanabilmeteri ve refaha kavuşabflmekri için insanlan teçhizatiandırmaktır. Bu, solun ve orta-solun köklenne sadık bir tutumdur. Neden? Çünkü biz kolektifın bir rolünün var olduğuna inamyoruz. Ister hükümet aracılığıyla olsun, isterse yerel topluluk ya da gayri dayanışma aracılığıyla, insanlar için, birlikte oyannacak bir rolün var olduğuna. Birlikte, ortaklaşa yapmaya karar vermedikçe değişimi yönetemeyiz. Hûkümete verilen bu rol bir kontrolörlûk rolü değildir. Yeni bir roldür. Biz, yapabilir kıhcılanz. Amacımız, güçlü kılmaktır. Ortaya çıkanlan sonuçlann birbirinin aynı olmasını değil, gerçek potansıyelımızi kullanabilmek için her binmızın yeterlı güce sahip kılınmasını istiyoruz. Ve bugün bunu yapıyoruz. Hem de bizden öncekilerin sahip olmadıklan bır avantaja sahip olacak. Ûçüncü Yol, Muhafazakârlarla Sosyal Demokratlar arasındaki farkı ortalama bir noktada buluşturmak demek değildir. Sağ tarafından temsil edilen az sayıda insanın değil, her bireyin potansiyelini özgür kılacak şekilde sosyal demokrasiyı modernize etmek demektir. Biz soldakiler, "berkese firsat sağlanmasır> için hep sosyal adalet temelınde savaştık. Fakat şimdi, bu modem dünyada, bunu ekonomık gereklılik nedenleriyle de yapabiliriz. Çünkü, bugün can alıcı önemi olan, toprak ya da makineler değil insan sermayesıdir. Herhangi bir kişinin yeteneğini ziyan edelim, ulusu yoksullaştırmış oluruz. tşsizlik, yalnızca ahlaksal olarak yanlış değildir. Ekonomık olarak da verimsizdir. Cehalet ve kötü eğitim, yahuzca kendi içlerinde esef verici değildir. Dünyanın birçok yerinde, orta-sol ve sol siyasette yeni uzlaşma işaretlerinin ortaya çıktığına inamyorum. 21. yüzyıldaki herhangi bır başanlı sol hükümet, büyük olasılıkla aşağıdaki 10 adımdan birçoğunu atıyor olacaknr • Finansal disiplin ve güçlü istikrarh ekonomık yönetim. Büyük bütçe açıklannı sürdürmenin solcu olan bir yanı yoktur. • Eğitime, beceri kazandırmaya ve yaşam boyu öğrenıme büyük yatınm. Halkımız, ne kadar çok öğrenirse, o kadar çok kazanacaktır. • Bilgi tarafından sürülen ekonominin yaraülmasını heyecanla kucaklamak. E- ticaret, enformasyon çağı becerilen, yeni buluşlann desteklenmesi, bilim temelinin sağlamlaştmlması. • Emeklilik reformu yaparak, gıderek artmakta olan yaşlı nüfus sorununu çözmeliyiz. Yoksa, gerçekten muhtaç olanlara bakacak modera bir refah devletine gücümüz yetmeyecektır. Ve bu reform, kamu ile özel sektör arasındaki ortaklık temeline dayandınlmalıdır. Küçük işletmelen teşvik etmenin önemini anlamalıyız. Milyonlarca yeni hizmet işinin varlığı onlara bağhdır. • Haklar ve sorumluluklar temeline dayalı bir yurttaşlar toplumunun yenilenmesmin başım çekmeliyiz. Biz, firsat veriyoruz. Sorumluluk talep ediyoruz. Suç ve uyuşturucuya karşı örgütlü bir saldırı düzenlemeliyiz. Suçun en büyük kurbanlan çalışan ınsanlardır ve biz, bu kötülüklerle savaşta, onlann yanında dayanışma göstermeliyiz. • Biz, kamu ile özel sektör ortaklığını tam olarak kullanarak, kamu hizmetlerinin modemleştincileri, yenilikçiler olmalıyız. Yurttaşlanrmz bugün, bir kamu hizmerinin de bir özel sektör hizmeti kadar iyi olmasını bekliyorlar ve buna haklan var. • Suç ve uyuşturucuya karşı uluslararası işbirüğini güçlendiriyor olmalıyız. • Ve, son olarak, uluslararası sermaye piyasalannın ve sermaye akışlannın daha iyi düzenlenmesi için; kuzey-güney işbirliği ve borçlann azaltılması içm; dünya ticaretinin yönetimi ve serbestleştirilmesi için; sürdürülebilir kalkınmanın desteklenmesini, küresel çevresel tehditlere karşı yapılan çalışmalarla bağlamak için; uluslar olarak birlikte çalışmalıyız. 7 SORU "Sol, dünyada ve Türkiye'de geleceği tartışıyor" yazı dizisini sosyalist, sosyal demokrat aynmı yapmadan herkese aynı sorulan sorarak hazırladık. Işte sorduğumuz 7 soru: 1. Türkiye - AB Ilişkileri. 2. Kürt Sorunu / Güneydoğu Sorunu. 3. Siyasal Islam / Şeriat. 4. Kadın Sorunu. 5. Çeteler ve Devlet. 6. Medya. 7. Sosyalizmin / Sosyal Demokrasinin Geleceği. 'Sol örgüûer birarayagelmelV VAHDETTİN KARABAY (DISK Genel Başkarn) 1 DÎSK, Avrupa emek ha- reketinin ve solunun, Emeğin Avrupası müca- ddesi içinde yer almakta- dır. AB adaylığının üîkemizde kendilığinden bir demokratik- leşme yaratmayacağım, demok- rasinin ülkemiz emekçilerinin ve ezilenlerinin mücadelesiyle kurulacagmı bilmekte ve süre- ce bu doğrulfuda müdahale et- mektedir. 2- DÎSK, Güneydoğu veya Kürt sorunu konusunda her za- man duyarlı ohnuştur. Birçok insanımızın yaşamını yitirdiği, binlercesinin sakat kalmasına neden olan, binlerce ocağm sön- düğü bu sorunun bır an önce çö- züme kavuşturulması için elin- den geleni yapmışür. Bu konu- daöncelildı olarak tümülkeyeya- yılan çaüşma ortamırun son bul- masını, özgür bir tarüşma orta- mının yaratılma- sını ve soruna de- mokrasi içinde çö- züm bulunmasını önermiştir. Süreç bu tezi savunanla- nn haklılığını or- taya koymaktadır. 3- Siyasi Islam sorunu 19501i yü- lann başından be- ri ikndarîann bi- linçli veya bilinç- siz politikalannın bir sofhıcudur. 12 Eylül sonucunda çeşitli örgüt- lenmelere tanınan kolayhklarla gelişen siyasi îslam bugün para- noya boyutunda korkulara ne- den olabilmektedir. DÎSK inanç özgürlüğûnü sa- vunur. Ancak karşımıza çıkan, herkesi kendi inancını kabule zorlayan bir çarpık zihniyet ol- muş, demokrasi düşmanı yüzü açıkça görülmüştür. Bu zihni- yetle ister Islam kisvesiyle olsun ister başka bir biçimde ortaya çıksınmücadele edilmelidir. 4- Üîkemizde ihmal edilen, haklan her zaman göz ardı edi- len kadınların yaşamm her ala- nında daha etkin olması, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi DlSK'in başlıca hedeflerinden biri olmuştur. Ancak geleneksel enge1lerin variığı, yaşamın dayat- üğı yükler kadınlann mücadele- sine daha fazla katkı verilmesi- ni zorunru kılmaktadır. Bu yön- de çabalann varlığı sevindirici ama ulaşılan sonuçlar düşündü- rücüdür. 5- Çeteler, devleti kutsal ola- rak tammlayan, dolayısıyla dev- letin her şeyi yapma hakkına sa- hip olduğunu savunan 12 Eylül zihniyetinin vardığı sonuçtur. Ortaya çıkan onca kire rağ- men hâlâ kimilerinin ders çıkar- mamış olması endişe vericidir. Hele hele çetelerin mahkemele- h sirk alanına çevirdiğı bir ülke- de hukuku savunan herkes so- rumluluklarmı ve gorevlerini bir kez daha gözden geçirmelidir. Hükümetin önündekı temel gö- revbudur. 6- Medyagenel hatlanyla sırt- lannı dayadıklan sermaye grup- lannm yakm veya uzak çıkarla- nna göre halkı yönlendiren bir mekanizmayadönüşmüştür. Kö- şe yazarlannın hatta muhabirle- rinbileicinehapsedildikleri' t pla- za"larda yapay bir dünyanın ak- törü olduğu günümüz kosullann- da medyanm halkm sorunlannı tam olarak kavramalan bekle- nemez. Birçok köşe yazannm ve hatta televizyonlann haber editörlerinin yapay krizleıie "ı>- ting* yakalama telaşı bunun ti- pik göstergesidir. 7- Demokrasi solun, emekçüe- rinverdiği büyük mücadelelerle bugünkü değer- lerini kazanmış- Or. Solun olmadı- ğı bır ülkede de- mokrasi gelişe- mez,siyasetden- gesini yitirir. Tabanını emek- çilerin oluşturdu- ğu, siyasal teme- lini emeğin de- ğerleriyle oluşturan partiler her ülkede demokrasinin evrensel değerlerinin yaratıcısı ve taşıyı- cısı olmuşlardır. Partilerin ken- dilerine verdıklen isimler önem- li değildir, asıl olan onlann da- yandıklan fıkirler ve dayandık- lan sosyal kesimlerdir. Bugün üîkemizde solun bu anlamda cid- di sorunlan bulunmaktadır. Kimliklerini yitirenler, halkm gözünden de silinmişlerdir. Emekçiler çok ciddi saldınlarla karşı karşıya kaldıklan bir süreç- te ne yazık ki yanlannda siyasi alandan yeterli desteği bulama- mışlardır. Halkm umutlanm taşıyacak ve özlemleri doğrultusunda dö- nüsümlerin mücadelesini karar- lı bir biçimde verecek bir sol partinin eksikliği ülkemiz de- mokrasisinin güdük kalmasuun başlıca nedenidir. Bugün yapıl- ması gereken emekten yana, sol- da olduğunu söyleyen siyasal parri, sendika vb. örgütlerin so- mut sorunlar etrafında bir araya gelip ortak mücadeleyi gerçek- leştirmeleridir. Solun önünü aça- cak olan budur. Sosyaüzm kapüalizmin zıttıdır Gençlere yol açılsın tLKAY ALPTEKtN DEMtR (Doktor, THKP-CDavası Sanıgı) Y unanistan'da seçimleri sol ka- zandı. Avrupa ülkelerinin ço- ğunda sol partiler hükümette. Bunlar önemli. Küreselleşme- ye karşm sol ölmedi. Çok sistem ıçi de ol- sa, bu partiler calışanJardan yana politik ter- cih kullamyorlar. Bizde de koalısyonun bü- yük ortağı sol. Ama aynı değerlendirmeyi yapmak çok güç. Belki Avrupa'dan ve bu eski kıtadaki politik sistemi örnek alan ülkelerin çogun- dan farkh olarak, bizde CHP kökenli sol partiler devleti ve ülkenin "genel çıkariannı" kollamaktan, çalışanlann so- mut taleplerine kulak ver- me firsan bulamıyorlar. Sos- yalistler sol, 70'li yıllarda işte tam da buna yakalamış- ü. Adeta çalışanlann, ezi- lenlerin, sömürülenlerin dü- şü, özlemi, somut talebi ol- muştu. Bundan o zamanın karaoğlanlan da nasiplerini abnışlardı. Ama 12 Eylül 1980 darbesi Tür- kiye'de bu ilk kez gelişen sol halk hareke- nni nrpanladı. Türkiye küreselleşme önce- sinde yeniden küçük Amerikalaştı. CHP kökenli sol partiler esas olarak devleti ve ülkenin "genel çıkariannı" kollamaktan vazgeçemedikleri için de, bir kez daha aşa- ğıdakilenn düşleri, özlemleri, talepleri sol- dan çok sağ partiler alanına kaydı. Son 10- 15 yılda Türkiye'de sol açısından en önem- li iki gelişmeden biri devlet memurlannın kamu çalışanı bilincine ulaşması, diğeri de geleneksel olarak mukaddesatçı sağın oy deposu sayılan birçok Güneydoğu ilinin sollaşması. Kürt emekçilerin ülke çapmda sol bilince sıçramasıdır. Bu ikinci olguyu devlet refleksli sol yeterince göremiyor, değerlendiremiyor. Çok ciddi bir zaaf bu. Sosyalist sol her iki olguyla da kısmen bir- leşti, böylece kitlesel etkisini yitirse de du- yargalannm körelmediğini gösterdi. Sos- yalist sol partilerin, bu arada ÖDP'nin son yıllardaki manevi başansını doğru okumak için, bu iki olguyu görmek gerekiyor. Küreselleşmenin dünya çapında sol için gerçek bir sınav olduğu kanısındayım. So- runlaryakınmayla aşüamaz. Birincisi yılmamak, diren- mekgerek. Avrupa'daki sos- yal demokrasinin başansı da, emekten yana politika- larm hiç de geçersizleşme- dığini, emek karşıtı sağın reddedildiğini kanıthyor. Ikincisi, sol düşlerden, öz- lemlerden, taleplerden kop- maksızın, yani kendini red- detmeksizin, yeni bir kav- ram çerçevesi ve bu kav- ram çerçevesine uygun ref- leksler yaratmak gerekiyor. Solda asıl sorunun bu olduğunu düşünüyo- rum. Sosyal demokrasi bunu tersten oku- yup, devletten kopmaksızm sol düşleri, ta- lepleri çöpe atmaya kalkn. Sosyalist sol ise baskı yıllannda yaşamdan hayli koptu, ref- leks ve becerilerinı yaşam içinde geliştir- me alışkanlığını yinrdi. Ben solun önünü yeni kuşaklann açaca- ğı kanısındayım. Günümüzün gençlerini küçümseyenlere kanhnıyorum. Keşke ar- tık solu gençlere tartışırsak, bizler yahuz- ca deneyim aktarsak, damşmanlık yapsak. Belki de 2000'lerin solu önünü değışerek değil, gençleşerek açacak. UĞURCANKOÇAK (TlPEski Yöneticisi, Yayıncı) S osyalızm, dünya değiş- rirmeye, insanı ınsanlı- ğuıa kavuşturmaya, in- sanla doğayı banştırma- - ya aday tek ütopyadu. tnsanlık ta- rihi boyunca üretun üışkılerini, bu ilişkilerin toplumsal ve poli- tik sonuçlannı tahlil ederek, ge- lecege dair yeni üretim ilişkileri ve toplumsal yaşam biçimi sunan tek teoridir. Oreticüerin üretim ilişkilerin- de ve bu ilişkilerin doğurdugu ekonomik, toplumsal ve politik sonuçlarda söz ve karar sahibı olması sosyalizmin, olmazsa ol- maz koşuludur. Sovyetler Birliği, Çin ve Do- ğu Avrupa ülkelen uygulamala- nna bakıp sosyalizmi tanımla- maya kalkışmak yanılgıdır. On- lar, sosyalizmi özümleyememe- nin, aceleciliğin ve kapitalızmle ekonomik anlamda yanşmaya kalkışmanın acı yenilgileridir. Sosyalizm ka- pitalizmin zıttıdır Kapitalizmi tüm kalıntılanyla bir- likte ortadan kal- dıracak olanıdır. O nedenle kapita- lizmi ehMleştirme- yi hedefleyen sos- yal demokrasiyle hiçbir ilgisi yok- tur. Sosyalizmle demokrasi, sosya- lizmle bağımsız- hkbirbirindenay- nlması olanaksız bütûnlerdir. Sos- yalisüer, gerek Enternasyonal'de gerekse uluslararası ilişkilerde tam eşitlik, birbirlerine saygı ve sevgiyi esas alırlar. Kendilerine sosyalist yaftası takmış bazılanrun Türkiye'nin demokratikleşmesi için AB'den medet ummalan, el yardımıyla gerdeğe girmeye ahşmış Tanzi- mat kafasının devamıdır. Yanlış- ör. Türkiye 'ye demokrasi Türki- ye emekçilerinin, 'BağnnsızTür- kiye' ve 'sosyaMzm' mücadelesi- ni kazanmalan sonucunda ken- di insanımızın çabasıyla gelecek- tir. Ekonomik dayatmalar ve zor- la yaptınlan düzenlemelerle hiç de eşit ohuayan koşullarda giri- lecek olan AB, Türkiye emekçi- lerine yarar değil zarar getire- cektir. Gelir dağıhmındaki ada- letsizlik artacak, emekçiler ve köylüler daha da yoksullaşacak- tır. Türkiye ekonomisi tanm da- hil tümüyle dışa bağımlı hale ge- tirilecek, sanayi ve tanm sektö- rü çökecek, ithal ürünleri piyasa- yı kaplayacaknr. Kapitalist sistemin ve onlann yerli işbirlikçilerinin her türlü in- sanlık dışı yollan kullanarak, yap- tıklan kışkırtmalara karşın Tür- kiye'de etnik çatışma yaratılama- dı. Ne Kürt. Türk'e saldırdı; ne de Türk, Kürt'e. Bu olgu son de- rece önemlidir ve özellikle göz- den kaçınlmak istenmektedir. Güneydoğu ya da Kürt sorunu- nun çözümü buradadır. Halklar birbirlerine dosttur, düşman edi- lememişlerdir. Kürt, Türk ve di- ğer tüm etniklenn emekçilerinin omuz omuza verecekleri 'Bağnn- sızhk. Demokrasi ve Sosyalizm' mücadelesi, yaratümış olan sorun- lan çözecek, Türkiye topraklan- mn bin yıllık kültürel mozaiği hükümran olacaktır. 1946 dan ben süregelen ege- men sınıf partilenrun birbırinden oy kapma kaygısıyla dini siyase- te alet etmeleri, ABD'nin Sovyet- ler Birliği'ni Müslüman "Yeşil kuşak^la çevirme politikasıyla birleşince Türkiye'de "siyasi Is- lam" Suudi parası ve Iran mıli- tanlanyla gelışti. Ancak tüm zor- lamalara karşm, siyasal Islamın kitle tabanı yok- tur. Kitle tabanı din dışı öğelerle, yok- sulluk, adaletsiz- lik ve sistemin eleştirisiyle sağ- lanmıştır. Türkıye toplu- mu suların 1400 yıl geriye akıtıla- mayacağı tarih bi- lincine sahiptir. Ciddi bir sosyalist öigütlenme ve de- mokrasi mücade- lesi şenat balonunu söndürmeye yetecektir. Iç ve dış karanlık güç- lerin destekledikleri Islami terör de arkalanndaki destegin zayıf- lamasıyla çökme dönemine gir- miştir. Medyanın haber vermeye, in- sanlan birbirine yakınlaştırma- ya, düşünmeye, doğayı sevdir- meye yönelik olması gereken iş- levi, bugün holding medyasmın elinde ınsanlann beynini boşal- tan, hayal dünyasmda yaşatan, sistemi sağlamlrnaştırrnaya yöne- lik bir görev haline dönüştü. Bu emekçilerin sosyalizmi kurma mücadelesini geciktiren en önem- li unsurdur. Ne var kı, bıze ait ol- mayan bir söylemle "Demokra- sikrde çare tükenmez". Bağımsız Türkiye sosyalizmi bu topraklarda yaşayan tüm emekçilerin etnik ve dinsel hiç- bir aynm yapmadan birlikte ve- recekleri mücadeleyle mutlaka kurulacaktır. Yine bize ait olma- yan birbaşka söylemle "Kanh nn olacak, kansız mı, tath mı olacak, acı mı?" konusunda karar. siste- min ve yerli işbirlikçilerinin so- runudur. Dr. MUSTAFA MUSTAFA (Eski Yunanistan Sol Koalisyon Partisi Milletvekili), PfOf. SADUN AREN (ÖDP Onursal Baskam), KEMAL BAL (Eğitim-Sen Genel Başkam), FERİDUN YANAR (Eski HEP Genel Başkam)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear