14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
117 NİSAN 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Isimlerin tartışmaya açılması bekleniyor. îlk aday DSP'li Mail Büyükerman oldu Ortaldarın 2. adayhk zirvesiANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Cumhurbaşkanlığına adaylık için başvu- ru süresi dün başlarken ılk aday, "tnsan- lann hasta olmaya hakkı olduğu gibi, a- day olmaya da hakkı vardır" diyen DSP Eskışehır Milletvekilı Mail Büyükerman oldu. Hükümet ortağı partilenn liderleri, ye- ni cumhurbaşkanı adayı üzerinde uzlaş- ma sağlamak için bugün yeniden bir ara- ya gelecek. MHP Genel Başkanı ve Baş- bakan Yardımcısı Devlet Bahçeli. aday- lar için henüz isimlendirme aşamasına gelmedıklerini belirterek hafta içınde bır dizı temas olacağını ıfade etti. Kulısler- de, Cumhurbaşkanı Süleyman Demi- rel'in gorev süresinin uzatılmasına dö- nük U 7arh3" formülünün, yeniden gün- deme getirilmesine karşın, seçime kısa süre kalması ve Meclis'in Demirere yö- nelik tavn nedeniyle yaşama geçirilme- sinin güç olduğuna işaret edildi. Türkiye'nın 10. cumhurbaşkanını be- lirleyecek yasal sürecin ilk adımı olan adaylık başvurulan dün başladı. Başba- kan Büknt Ecevit'ın gerek hükümet or- taklan, gerekse muhalefet partileri ile yaptığı görüşmelerde, isim bazında he- nüz uzlaşma sağlanmadı. Başbakan Bü- lent Ecevit, MHP Genel Başkanı Bah- çeli UeANAPlideriMesutYıJınaz'ınka- tılımıyla bugün gerçekleşecek olan zir- vede adayın "Mecüs içinden mi, dışın- dan mı" olacağı konusunun karara bağ- lanması bekleniyor. Hükümet ortaklannın, cumhurbaşka- nı adayının niteliğine ilişkin görüşlerini de bugünkü zirvede birbirlerine aktara- caklan dile getirildi. Zirvenin bir önem- li özelliğini de cumhurbaşkanhğı için "istekü" olduğu belirtılen ANAP lideri Yıhnaz"ın tutumu oluşturacak. Başba- kan Ecevit, Yılmaz'ın adaylığına ilişkin sorulara, "Başından beri Mesut Ydmaz çok net bir tavır aidL Görüşmelerinıizde böyle bir talebinin olmadığını söyledi" görüşünü dıle getırmiştı. Yılmaz ise zir- vede kendisinin adaylığının konuşulma- dığını ifade etti. Devlet Bahçelı, gazetecılerin Başba- kan Bülent Ecevit'ın muhalefet hderlen ıle yaptığı görüşme sonrasında 5'li bir uzlaşmayı olanaklı görüp görmedığine ilişkin sorusu üzerine, "Başbakanımızın başlatmış olduğu bir dizi görüşme ziya- retidir. Daha sonra, önümüzdeki hafta içerisinde de bazı görüşmeler olacak zan- nediyorum" dedi. isimlendirme aşama- sına gelınmedığinı vurgulayan Bahçeli. "Dışişleri Bakanı tsmail Cem'in adımn kamuoyunda ön plana çıkmasını nasd de- ğeriendiriyorsunuz'" sorusunu da, "Şuan için isimlendirme üzerine bir çafaşma yok" dıye yanıtladı. Bahçeli, Genelkur- may Başkanlığı'nın açıklamasına yöne- lik soru üzenne de, konuyla ilgılı olarak başbakanın değerlendirme yaptığını söy- lemekle yetindı. Hükümet ortaklan cumhurbaşkanlığı için "aday arayışınT sürdürürken kulis- lerde, "Cumhurbaşkanı Demirerie de- vam" formülü yeniden gündeme getinl- dı. Bu çerçevede, ANAP liden Yılmaz'ın önerdiğı "7 arn 3" formülünün yeniden yaşama geçirilebileceğı görüşleri ortaya atıldı. Ancak, gerek cumhurbaşkanlığı seçımme kısa süre kalması, gerekse adaylık başvurusunun başlaması nede- niyle bu formülün yaşama geçinlmesı- nin zor olduğuna işaret edildi. Demirel Türkiye ekonomide AB'ye uyum sağladı' İstanbulHaber Servi- si - Cumhurbaşkanı Sü- kyman Demirel, Türki- ye'nin, AB'ye aday ül- keler arasında gümrük bâiiğini gerçekleşrirmiş tek ülke olduğunu belir- terek Türkiye ekonomi- sinin geçen beş yıl için- de AB ekonomisine ba- şanlı bir şekilde uyum sağladığını söyledi. Cumhurbaşkanı Sü- leyman Demirel ile Po- lonya Cumhurbaşkanı Aleksander Kwasniews- ki, "Türk-PDlonya tş KonsevTnın Ceylan tn- tercontinental Hotel'de düzenlediğı toplantıya kaüldılar. Türkiye ve Po- lonya'naı AB'ye üye ol- ma yolunda hazırlık sü- recinde bulunduğunu aoimsatan) 'Demirel, H"Yakın zamanda ger- çekteşecekAvrupa Birit- ği'ne tam uyeük, her Ud ülkeninişadamlannaye- ni ve parlak firsatiar ya- ratacakbr" dedı. Her iki ülkenin de benzer yapı- sal ekonomık problem- lerinin mevcut olduğu- nu, Avrupa ekonomisi- ne uyum sağlamaya yö- nelik önemli adımlar at- tıklarıru ifade eden De- mirel şöyle devam etti: "Türİdye ekonomisi geçen beş yıl içinde bir- lik ekonomisine başanh bir şekilde uyum sağta- ma gücünü ortaya koy- muştur. Yaşanan global ekonomikkrizlere ve ül- ke içindeki zorluklara karşın, Türkiye ticaret hacmini önemli ölçüde artönnavı başarnuştır. Türkiye, OECDülkek- ri arasında geçen 30 ytf- da gerçekleştirdiği yunk ortalamayüzde5'ik bü- vümeoranıylaflksırada bulunmaktaduf Kwasniewski, eşi Jo- lanta, daha sonra Po- lonyalı göçmenlertara- fmdan kurulan Polo- nezköy'ü ziyaret etti. Polonezköy'de genç kızlar konuk Cumhur- başkanı'na çiçek verdi. Üç sendika, 23 Nisan'da protesto için 'Ulusal Çocuk Yürüyüşü' düzenledi Çocuk işçflerin çoğu kayıt dışı İstanbul Haber Servisi - Türk- tş, DİSK. ve Hak-lş, yüzde 90'ı kayıtdışı çalıştınlan çocuk işçi- lerin sorunlanna dıkkat çekmek amacıyla 23 Nisan Ulusal Ege- menlik ve Çocuk Bayramı'nda 'Çocuk Yürüyürüşü' düzenle- yecek. DİSK Genel Başkanı Vahdettin Karabay, eğıtim ça- ğmdakı çocuklann çahştınlma- larının, o çocuklan hayatlan bo- yunca eğitimsiz ve nıteliksiz iş- gücü olmaya ittiğini belirtti. DİSK Genel Merkezi'nde dü- zenlenen 'Çocuk Işciligi Sorunu ve Çözüm Yollan' konulu fo- rumda konuşan Karabay, Ulus- lararası Çalışma Örgütü'nün (I- LO) tespitlerine göre dünya üze- rinde çalışan çocuk sayısının 250 milyon civannda olduğunu belirtti. Karabay, çocuklann pa- ra kazanmak amacıyla çeşitli iş- lerde istıhdam edilmelerinin be- densel ve ruhsal gelişimlerini olumsuz yönde etkilediğini ifa- de ederek "Eğhhnçağındakiço- cuklann çalısünimalan, sadeceo çocuklann geleceğini değil, bü- tün toplumun geleceğini ilgüen- dirmektedir'' dedı. 'Işşjzüğin nedeni' Çocuklann çalıştınlmalannm aynca işsizliğin de nedenlerin- den olduğunu bildiren Karabay, bunun, çocuklann sosyal güven- ükten yoksun ve çok düşük üc- retlerle çalıştınlması, gelir dağı- lunımn bozulması ve kayıt dışı istihdamın büyümesi gibi pek çok olumsuzluğa yol açtığını kaydetti. Vahdettin Karabay, ço- cuk işçiliği sorununun yıllardır ILO'nun gündeminde olduğunu ifade ederek şöyle devam etti: "Çocuk işciliğinin sona erdi- ribnesi ILO'nun temel çalışma standartlan arasmda yer atanak- tadır. Türkiye de bu projelerin uygulandığı ülkelerden biridir. Eğftim çağmdaki çocuklarf cahşferanlar, o çocuklan eğitimsiz ve nitetiksiz işgücfrolmaya itiyor. *"„ Jf* Bugüne kadar pek çok resmi ve tere mensuplar™ Yüzde 90'mın Hak-tş'e bağlı işyerlelinm, •buiş-" sivfl kurum, çocukişçiliğiyle mü- cadele kapsaımnda programlar uygulanuşlardır." Çalışma ve Sosyal Güvenlık Bakanlığı Iş Tefhş istanbul Grup Başkanı Dilşat Paya da, konfek- siyon ve deri işçiliği gibi hafıf iş- kollannın yanı sıra sanayi ve ağır işçilikte de çalışan çocuklar bulunduğunu, bu çocuklan ça- lıştıran işyerlerinin yüzde 90'dan fazlasının da kayıtdışı olması ne- deniyle kontrol edilemediğini anlattı. Paya, yaptıklan çalışma- lar sonucunda söz konusu işyer- lerinde çalışan çocuklann tama- mının "çahşmakzorunda olduk- larmı" tespit ettiklerini ifade ederek "Bunlann işe başlama yaşlan 9'a iniyor. Çoğu göç sonu- cu gelmisler ve çok çocukhı aile- annesi, yüzde 50'sinin de babası çanşmıyor, dola>isıyla ailelerine maddi destek sağlamak zonın- dalar" dedi. Türk-Iş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak da, sorunun çözümü için işçi ve ışveren sen- dıkalannın kendi ıçlerinde bir kontrol mekanızması geliştir- meleri gerektiğıni vurguladı. 'Sosyal hayattan kopuklar' Büyükkucak, çocuk ışçiliğı- nin sosyo-ekonomik ve sosyo- kültürel boyutlannın bulundu- ğuna dikkat çekerek "Çalışan çocuklar, sosyal hayattan kopuk kaküklan gibi çocukluklannı >a- şayamıyorlar ve eğitimden uzak kalıyoriar'' dedi. Büyükkucak, DİSK, Türk-Iş ve yerinde çocukcakşünlmryor' ıba- resıni kullanmasını önerdi. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'run 80. yılında DlSK, Türk-Iş ve Hak-lş 'Ulusal Ço- cuk Yürüyüşü' düzenledi. Her ilden 5 çalışan çocuğun katılaca- ğı yürüyüşle, çalışan çocuklann sorunlan dile getınlecek. 17-24 Nisan tarihleri arasında düzenle- necek yürüyüş programı şöyle: "Kuzeykolu Çerkezköy,Istan- buL Bursa'dan; güney kolu ise Gaziantep. Adana. Karaman ve DenizlTye uğruyor ve tznür'de buluşma. 24 Nisan'da Ankara'da toplanacak olan yüriiyüşçüler .Aıutkabir'e gidecek. Çalışma BakanıUeTBMM Başkanı'nızi- yaret edecekler. Aynı gün Güven- park'ta şenlik düzenlenecek." İstanbul altı yıl kaybetti İstanbul Haber Servisi - CHP is- tanbul tl Başkanı Mehmet Bölük, tstanbul Büyükşehir Belediye- si'nin 6 yıldır görevde bulunduğu- nu belırterek "Bu süre içinde ken- tin sorunlannı çözecek büyük pro- jeler üretmek bir yana, kendilerin- den önce başlaOlan büyük projele- ri de yüzlerinegözlerinebulasbrtn- lar. 6 yıl kaybedilmiştir" dedi. Met- ronun 4 yıl gecikmesi nedeniyle Istanbul'un 3 milyar dolar zarara uğradığını bildiren Bölük, FP'li yönetime "Şirketleri kuDanarak, haOayandaşlanna sovduruvoriar" suçlamasmda bulundu. Il Başkanı Bölük, yann birinci yılı dolacak 18 Nisan seçimlerin- den bu yana istanbul'daki yerel yö- netim uygulamalannı, il merkezin- de düzenlenen bir basın toplantı- sında değerlendirdi. "Istanbul için büyük projeler üretmek yerine ya şür yazmayı >a da billboard artist- liği yapma>ı tercih ettüer" diyen Bölük, kentin sorunlanna çözüm getirilmediğini, kalıcı tek bır yatı- nmın yapıhnadığını sa\Tindu. Met- ronun yapımında dönüş, bekleme, bakım ve tamir alanlannın unutul- duğunu açıklayan Bölük şöyle de- vam etti: "Dönüş ve bekleme alanlannı unurmuşlar. 28 \agonlanni koya- caklan yer yok. Taksim-Levent arasuıdaki metroda ne yazık ki tek hat kuUanılacak. 2 dakikada bir kalkması gereken metroen iyimser yanm saatte bir kalkacak. tşi uz- manlarına değil de yandaşlanna verinerse olacağı budur. Çok gör- memek lazım. Yönetme ve iş yap- ma kabifiyetiniz ne kadarsa, yapu- ğmız metronun manevra kabiliye- ti de o kadar olur." IRMIKIAYDIN ENGÎN aengin@doruk.net.tr. Birtutuklu annesinden, Ber- ran Yrtdınm'dan birelektronik mektup aldım. Doğal. Her gün onlarcası e- postadan, faks aygrtından ya- ğıyor gazetelere. Onu da oku- dum ve atmadım. Haftalardır bilgisayarımın belleğinde du- ruyor ve bilgisayarı her açtı- ğımda bana bakıyor. Oysa bü- tün tutuklu annelerinin mek- tuplan gibi bir mektup. Belki bi- raz daha özenli bir Türkçe, bi- raz daha özenli bir anlatım... Okuyun, belki onu neden atamadığımın, atmadığımın yanrtrnı siz bulur çıkanrsınız: "... Birbuçukyıldıryaşantım; hapishaneye gideceğim günü bekleme, giderken onlara ne götüreceğimi düşünüp hazır- lama ve gidip gelmeyle geçi- yor. Şehirlerarasıyollarda üşü- rnek, dörtkezaktarmayaparak craya ulaşmak, bir yığın üst taş ve eşya aramasından geç- nek, ezici, iğrenç bakışlara ta- tammül etmek, her gidişimde Bir 'Tutuklu Annesi'nden.;. farfdı ve keyfıyaptınmlarla kar- şılaşmak, hortanmak, itilip ka- kılmak, hakaretler beni bir adım dahi geriletemedi. Aksi- ne bütün bunlara 'direnmeyi' öğretti. Götürdüğümüzherşe- yin didik didik aranması, yiye- ceklerin bıçaklarla parçalan- ması, bazılannın hiç alınmama- sı, mektuplanmızın herzaman birbirimize ulaşamaması beni ve diğer analan yıldıramıyor, yıldıramayacak da. Hiçbir şey ama hiçbir şey bizim onlan görmemizi, sahip çıkmamızı engelleyemeyecek. Çünkû bü- tün bu olumsuzluklann, aksi- liklerin aşılmasının ardında oğ- lumun gülen gözlerinin beni beklediğini biliyor, ogözlerika- lın bir cam ve demirier arasın- dan olsa bile bir an önce gör- mek, sesini duymak için her türiü engeli aşabiliyorum. Evlatlanmızdan (artık hepsi bizim evladımız) birinin tedavi- si engellendiği için ölmesi so- nucunda çocuklanmızın sağlık sorunlanyla ilgili olarakyaptığı- mız basın açıklaması nedeniy- le 63 kişi birer buçuk yıl hapis cezasına çarptınldık. Bu ceza- nın amacının bizleri korkutup sindirmek olduğunu biliyoruz. Ama yanılıyohar. Biz çocukla- nmıziçin bu ve benzeri 'suç'/a- n yine işleyeceğiz, yine ceza alacağız ama asla, asla onla- ra birUlucanlardaha yaşatma- yacağız. Ulucanlar katliamından (26 Eylül 1999) bu yana büyük bir kaygıyla yaşıyorum. Gece geç saatlere kadar 7V habehehni beklemek, sabah erken saat- lerde kalkar kalkmaz TV'nin düğmesine basmakyaşam bi- çimim oldu. Can güvenlikleri devletin eline bırakılmışyavru- lanmızdan 10 tanesini gözleri- ni kırpmadan katlettiler. Bir süredir de çocuklanmızı çok rahat biryaşama biçimine kavuşturacaklannı söylüyorlar. Bu rahat ve güzel yaşam biçi- mi (!) F tipi diye adlandınlan ölüm hücrelerinde gerçekleşe- cekmiş. Sevgili dostum, arkadaşım, soruyorum size; çocuklanmı- zın topluca yaşamaya çalış- tıkları şu anki hapishanelerde bile heran hain birsaldın, hat- ta vahşi bir katliam beklenir- ken (Ulucanlar ve daha önce- kiler gibi) tek kişilik ya da iki- üç kişilik hücrelerde can gü- venliklerinin olacağını bana nasıl kabul ettirebiliher? Can güvenliklerisağlanmış olsa bi- le, hangi insan tek başına ya- şayabilir? Oğlum, oğullanm, kızlanm, hapishane sorununa tek ve en iyi çözüm olarak gösterilen veyoğun birbiçim- de kamuoyunun beynine iyi biriş yaptıklannı kazımaya uğ- raştıklan bu meza/iara ginme- meye kesin kararlılar. Diğer analar gibi ben de oğlumun bu hücrelere sokulmasına izin vermeyeceğim. Biziezipgeç- meden onlara ulaşamayacak- lar. Sesimizi, feryadımızı du- yun, bize ses katın, çığlığımız büyüsün, büyüsün ki o gülen gözler solmasın, o sevgi dolu yürekler çarpmaya devam et- sin. Çocuklanmız 'Burada bir- likte ölürüz ama orada tek ba- şımıza ölmeyeceğiz' diyortar. Ben de, biz de 'Biz ölmeden evlatlarımızı alamayacaklar' diyoruz. Siz ne diyorsunuz?" • • • Sahi, biz, yani ben, sen, siz, yani biz, örnegin çocuklan de- mir parmaklıklar ardında tutuk- lu olmayanlar ne diyoruz? Kurt kim, köpek kim, bekçi kim? ANAP'ın hafta başında yapılan Merkez Karar Yönetim Kurulu toplantısına, Başbakan Bülent Ecevit'in yaptığı ve yeni cumhurbaşkanı adayını tanımladığı açıklaması "bomba" gibi düştü. Önce bir sessizlik oldu, kimse de bu konuda konuşmak istemedi. Ama kulislerde, "Ecevit, tüm baskılarına rağmen anayasayı değiştirtemedi. Şimdi, Mesut Yılmaz Vn adaylığını engellemek istiyor" yorumu yapıldı. MKYK'de söz alan Manisa Milletvekili Ekrem Pakdemirli ise bu gelişmeler üzerine "yorumsuz" diyerek bir öykü anlattı: "Benim amcamın, büyük bir koyun sürüsü vardı. 3 kangal köpeği, bir bekçi de sürüden sorumluydu. Bir gün sürüye kurt dalmış, koyunlar telef olmuş. Köpeklerden ikisi ölmüş, biri de yaralı. Amcam talimat vermiş: - Yaralı köpeği unutun, çünkü kurttan zılgıt yiyen köpekten hayır gelmez. - Bekçiye de yol verin, sürüye kurt daldıran bekçiden de bir hayır gelmez." Toplantı sonrasında, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecine gönderme amaçlı anlatıldığı savlanan bu öykünün kahramanlarının kimi hedef aldığı uzun süre tartışıldı. ANAP kulislerinde, öykünün kahramanları ile Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Bülent Ecevit, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Genel Başkanları Mesut Yılmaz arasında bağlantı kurulmaya çalışıldı. O gün ANAP Genel Merkezi koridoriarında bir bulmaca çözme heyecanına kapılan herkesin birbirine sorduğu soru ise şöyleydi: "Sürü belli de, kurt kim, köpek kim, bekçi kim?" Sahi, kim kimdir? Cumhurbaşkanının maaşı... TBMM kulislerinde yeni cumhurbaşkanı adayı aranırken; bazı milletvekilleri Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in maaşını da merak etti. Ancak, rakamı duyunca hayal kırıklığına uğradılar... 3 dönemdir maaşına artış istemeyen Cumhurbaşkanı Demirel'in şu anki maaşı 900 milyon lira. Bu rakam, milletvekillerinin aldığı maaşın neredeyse yansı kadar. Demirel'in bu maaşla nasıl geçindiğini merak eden Demirel ve DYP f nin Süleyman Demirel milletvekilleri, cumhurbaşkanlığı seçimiyle bağlantı kurmadan edemediler "Biz cumhurbaşka- nından fazla maaş alıyoruz. Herhalde bu durum aday olmak isteyen milletvekilleri için caydıncı bir etki olacaktır. Bir milletvekili Çankaya Köşkü'ne çıksa bile bu maaşla geçinmesi hiç de kolay değil. Bu durumda milletvekilliğini bırakıp kim Köşk'e çıkmak ister ki?" TBMM Kızılay Araştırma Komisyonu 4 ay süren bir çalışmanın sonunda raporunu tamamladı. 17 Ağustos depreminin ardından tartışılan pek çok konu, raporia birîikte yeniden anımsandı. Kızılay'ın DYP ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile ilişkisi sık sık gündeme geldi. Kızılay kökenli DYP'lı Necmi Hoşver'in komisyon toplantıları sırasında üyelerin kurum yöneticilerine yönelttikleri sorulara sinirlenerek savunmaya geçmesi tartışmalara neden oldu. DYP'nin Kızılay'daki "hâkimiyeti" TBMM Başkanlığı'na sunulan rapora ekli tutanaklarda açıkça gözler önüne serildi. Kızılay şube başkanlan "Kızılay'ın DYP'nin arka bahçesi olduğu"nu anlatırken zaman zaman Cumhurbaşkanı Demirel'in adı da gündeme geldi. DYP- Demirel- Kızılay ilişkileriyle ilgili savlar tutanaklara şöyle yansıdı: (Kızılay Küçükçekmece Şube Başkanı Fazlı Bulut'un ifadesi) - Bugünkü yapılaşmaya etkisi yok ama Kızılay daha önce DYP'nin tekelindeydi. Zaten sıkıntı oradan doğdu. Birçoklan eski yönetimin bu hareketine karşıydı. Karşı da çıktı. Mesela onlar şu kalemi diyorlar, kalemi getiriyorlar. Genel Başkan o zaman Kemal Demir. Kimi diyorsa, ya da sayın reisicumhurumuz dedi o oldu. Yani bize söylenilen, O kimi söylüyorsa o geliyor göreve. Veyahut da belli birçok insan Kızılay'ın sayesinde milletvekili oldular... l l / v / ı . l Türk kahvesinin fendi... Cumhurbaşkanlığı seçimi, başbakanın sağlık durumu gibi konularla yoğun bir dönem geçiren TBMM Basın Bürosu'ndaki gazetecilerin gündelik yaşamının en önemli gündem maddesi, koridorda yer alan "çay ocağının" geleceği... Konu oldukça hassas ve önemli. Çünkü, TBMM Başkanlığı, Pariamento Muhabirieri Derneği'ne, "çay ocağını kaldıralım, yerine çay-kahve makinesi koyalım" önerisi getirdi. Bu haber, basın bürolannı kanştırdı. Bazı gazeteciler "temizlik" açısından yakındıkları çayocağı yerine "çay-kahve makinesine" sıcak bakar gibi oldular. Ancak sonra "damak tadı" sorunu gündeme geldi. Düşünüldü taşınıldı, ortak kanı, "Türk damak tadından" vazgeçilemeyeceği yönünde oluştu. "Sallama çay-nescafe- plastik bardak" göz önüne getirilince, "temizlik-bayat çay" kaygıları hemen unutuluverdi. Gazeteciler tercihlerini, "demlik çay-ince belli bardak ve Türk kahvesi" üçlüsünden yana koydu... Asiltürk işbaşında FP Malatya Milletvekili Oğuzhan Asiltürk, partililerin korkutu rüyası. FP'lilerin "gölge genel başkan" olarak adlandırdığı Asiltürk asabi kişiliğiyle tanınıyor. Parti politikalanyla ilgili en küçük eleştirilerinde karşılannda Genel Başkan Recai Kutan yerine, Asiltürk'ü bulan FP milletvekilleri bu durumdan rahatsız. Parti içindeki tartışmalardan da bunlann basına yansımasından da hoşlanmayan Asiltürk, Meclis kulislerinde bir gazeteciyle yan yana görünen milletvekilini kara listeye alıyormuş... Anayasa değişikliği görüşmeleri sırasında muhalifler Kutan'ı da yanlanna alarak ilk kez Asirtürk'ün hâkimiyetini sarsmanın heyecanını yaşadılar. Ancak sevinçleri kısa sürdü. Çünkü Asiltürk yine "işbaşındaydı", örgütlere talimat verdi. Muhaliflerin genel başkan adayı Gül, Gaziantep il binasından içeri bile alınmadı... Muhaliflerin anayasa değişiklikleri sırasındaki attığı gol karşılıksız kalmadı... Türey Köse, Ayşe Sajın, Sebahat Karakoyun, Emine Kaplan tbmm@cumhuriyetcom.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear