22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 O MART 200O ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 17 Ağustos'taki Marrnara Depremi'nden sonra TürkJye'nin en seksi erkeği seçilen Kandilli Rasathanesi ve D e p r e m Araştrma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, deprem konıasunda açıklama yapmasını eng&Jlemek istey«n çevreler olduğunu açıktayıp bir a n d a dikkatieri üzerine ç e k t i . Işıkara, sanki üzeri nde bir baskı varm ış izlenimi yaratta, "Doğnılan söylemeye d e v a m edeceğim" dedi. Oysa aynı Işıkara, halkın yüreğine su serpmek isteyen hükümetin hoşuna gidecek şekilde Istanbul'u tehdit eden Marmara Denizi'ndeki fay hatbnı Adalar'ın attından Bursa'ya doğru çekmekte bir sakınca görmemişti. Acaba ne oldu d a Işıkara şimdilerde bo'yiesine cesur bir tavır aldı? Nisan ayında Boğaziçi Üniversitesi'ne bağlı enstitüdeki müdürlük görevinin bitiyor olması ve aynı göreve getirilmeyeceği kulisleri, Işıkara'yı cesaretlendirmiş olmasın! Işıkara'ya ne oldu? Etektronik posta: som@posta.cumhuriyet.cofn.tr isan'ın ilk haftasında Izmir'de açılacak bir resim sergisi; yazar ve ressam Safai'nin "SonKişotlar Sonsuzdur" konulu akrilik boyama sergisi, sergi bildirgesi nedeniyle, herhangi birgerekçegösterilmeden iptal edildi. Sergi salonu sahibi banka yöneticilerini rahatsız eden bildirge şöyleydi: Öykünün bir ucunda aptal bir köy papazı, sıradan mı sıradan bir berber, mürekkep yalamışlığından ötürü her şeyi bildiğini sanan bir okullu, değişimlere düşman bir kâhya kadın, çıkarlannı kollayan bir yeğen, kimileyin özverili davransa da gerçekte mal canlısı bir seyis, hiçbir özelliği olmamasına karşın güzellenen bir köylü kızı ile birkaç dük ve düşes." "öte uçta, gezginci şövalyeliği 'doğrudan yanalık ve can pahasına da olsa doğruyu savunmak' biçiminde tanımlayan, kimine göre yan deli, kimine göreyse bilge bir yalnız adam: Don Quijote." "Geri görünümde Don Ouijote'nin saldınlanna he Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 Türk tanmı sabote ediliyormuş... "Saban devri bitti. sabotai devri basladı!" PANO N def oluşturan koyun sürüleri (Sakın koyun sürüler olmasın bunlar?) ve yel degirmenleri; şövalyenin deyimiyle 'yeryüzünden temizlenmesi gereken devler' (Tahıl mı öğütür o değirmenler yoksa erdemlerimizi, tinlerimizi, güzelliklerimizi mi un ufak ederler?)" "Don Ûuijote, şu çeyrek aydın okulluya düelloda yenilince, köyüne, sıradanlığa, yakınlannın arasına döner. Döner de ölmeye yatar. Cervantes, Don Quijote'ye Tiksiniyorum tüm o yaptıklarımdan' dedirterek, tinsel boyutta öldürür öncelikle onu. (Böylesi bir son yazmakla, Lemon Kontu'ndan kaç kese altın apartmayı ummaktaydı, kim bilir?) Cervantes'i de, Don Quijote'yi de bir yana koyup, gelelim Son Kişotlar'a.' "Nedir Son Kişotluk? lyiye, güzele, doğruya yan Son Kişotlar daş ilkeleri herkese ve her şeye karşın ödünsüz koruyabilmek, koyunsuluktan arınmayı becermek, ayaktakımının sıradanlaşmaya çağıran, bol ödüller adayan sesine kulak tıkayabilmektir kuşkusuz. Öneriler tüm bedelleri ellerin tersiyle itip, sonu belirsiz bile olsa, erdemli savaşlara soyunabilmektir Son Kişotluk. Ve Son Kişotlar sonsuzdur. Onlar ölümsüzlüğü yakalamış kutlu tinlerdir çünkü." "Günlerce süren işkencelere karşın inançlannı boşamayan, 'Tannm, kullann beni senin adına öldürmeyetoplandılan onlan bağışla' diyen Hallacı Mansur'u yok etmek olası mıdır? Engizisyonda diri diri yakılan düşünür Bruno, 'Zorluklar, yalnızca alçaklan vazgeçirmek içindir' diye dört yüz yıldır haykırabilmekteyse, o soluğun 'son'luluğundan söz etme olanağı var mı ki? Bolivya Dağları'ndan onlarca yıldır kopup da gelen bir ses, yılmaz savaşçı Che'nin sesi, sizlerin kulaklanna ulaşmıyor mu yoksa: Ölüm hoş geldi, safalar getirdi!" Demirel'in 10 parmağında 5+5 hüner var! Düşülmesi Belki de Hiç Gerekmeyen Bir Not DENİZ KAVUKÇUOGLlT~ SSSSIZSEDASIZ(İ) NURlKURTCEBE Yüksek Yerilim Hatto Erdinç UTKU Devlet kupumu 'Moskova'ya gif diyor Sivas Bayındıriık ve Iskân ll Müdürü Tuğruf Özturan, son seçimde Cumhuriyet Halk Partisi'nden milletvekili adayı olduktan ve seçimi kazanamayıp geri döndükten sonra dördüncü kez görevinden alındı... Yerine müdür yardımcısı Süteyman Tüyer atandı... MHP'li Bayındıriık ve Iskân Bakanı Koray Aydın'ın tasarrufu böyle oluncabakın neleroldu... Sivas Bayındıriık ve Iskân Müdürlüğü'ne iş yapan ve 69 gündür parasını alamayan Protek şirketinin sahibi Düriye Güler çalışma arkadaşlanyla birlikte "hakediş" evrakını imzalatmak için gittiği devletin kurumundan kovuldu. Hem de "Burası Moskova değil, Rusya değil, defolun" sözleri ile. Düriye Güler, il müdürlüğünde Mahir Kavak'ın hakaretine uğradığını belirterek bir şikâyet dilekçesi yazıp bakanlığa ve genel müdüriüğe gönderdi. Güler ditekçesinde.MahirKavak'ın "daha önce bu işlerle uğraştığı hatta bu işler uğruna bir zamanlar cezaevine girdiği" yolundaki ifadelerine de verdi. Güler, fikirleri ve siyasi görüşleri yüzünden devletin bir kurumundan dışlandığını belirterek, "Kısa bir süre sonra belki can güvenliğimiz de tehdit altına girecek" dedi. Moskova'ya gitmesi önerilen Güler Ankara'ya gönderdiği dilekçesine henüz yanıt alamadı. JAYDINLANMA ATEŞÎ I tletişim: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95 KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net Antalya ve Adana Cumok'tan okurlara çağrı Karşıyaka / tzmir Cumok 1982 Anayasası'ndaki çelişkilerden sırf kendi çıkarlan için yararlanmaya çalışan siyasileri affedemiyoruz. Sayın Başbakan'ın içine sındirdiği hiçbir şeyi içimıze sindiremiyoruz... Nukleer santrallann kurulmasına ve Atatürk'ün devletçilik anlayışına ters âüşen özelleştirmelere karşıyız... Cumhuriyet gazetesinin nitelığinden ve ilkelerinden ödün vermeyen yapısı ile medya dünyasında yalnız kaldığını biliyoruz, bugün Cumhuriyet okurlan olumlu bir şeyler yapabilmek için, her zamankinden daha fazla beraberlik ıçinde olmalıdırlar. toplantısı yapmaya karar verdik. Toplantılan, salon ücretini toplantıya gelenler arasmda bölüşmek üzere, TEKStF Sendikası Adana Şubesi'nin 300 kişilik konferans salonunda (Inönü Cad. Kültür Sitesi karşısı) yapacağız. Bu toplantılar tirajı diri tutmamn dışmda aylık konferanslara da dönüşebilir. Okurlarla buluşmak isteyenlere de kolay bir imkân sağlar. önümüzdeki toplantı, 3Nisansaat 18.00'de yapılacak. ÇİZGİLlK KÂMIL MASARACI Antalya Cumok Gazetemizin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin 'Geleceğine ortak olmak' konusunun açıklandığı 4 Arahk toplantısından bu yana Antalya ilçeleri ve çevre illerdeki Cumoklar'a telefon ya da faksla ulaşmaya çalıştık. Cumhuriyet'in okurlara açılması ya da sevgili Aydın Engin'in tanımlamasıyla Cumhuriyet'in geleceğine ortak olunması yolunda çalışma yapabilecek Cumoklar'la iletişün sağlamamız gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü yapılacak atılımın yaşamsal önemde olduğuna inanıyoruz. Elimizde bulunan Cumok iletişim ağıyla ne yazık ki herkese ulaşamıyoruz. Onun için Antalya çevresi il ve ilçe Cumoklar'uım bizi aramasını istiyoruz. Sevgili Cumoklar, bu imeceye katılmanın tarihsel sonımluluğumuz olduğunu anımsatıyor ve sizleri bekliyoruz. tletişim için tel: Hicran Karabudak: 0.242.247 67 17 0.242.243 47 17 0.242.243 00 80 (Akşam) 0.532.325 05 63. i . . . .v t Çanakkale Cumok 'Sevdalarda çağnşır kardeşlik türküleri Şiirlerdedir şarkılarımız, sevgjlerimiz' 5. yılımız dolayısıyla 31 Mart'ta düzenlediğimiz Çanakkale Şehir kulübü'ndeki yemekli toplantımızda tüm Cumok dostlanyla birlikte olmak isüyoruz. Iletişim için tel: Fatmagül Künelgin (0J86.217 10 54)Feriha Balçık (0.286.217 44 72) Şerife Ergun (0.286.217 78 99). H A R B t SEMtHPOROY semihporoy@yahoo.com .*••, "Demokrasi", Türkıye'deki 68 Hareketi'nin "ortak fa/eb/"ydi başında. Yalnızca Türkiye'de değil, Amerika Birleşik Devletleri'nde, Almanya'da, Fransa'da, Ingıltere'de de üniversite gençliğini sokağa döken, bu talepti. Gelişmiş kapitalıst ülkelerde "eşityurttaşlıkhaklan", "üniversite refoımu", "okulkitaplannın ırkçı görüşlerden anndınlması", "bireysel haklann genişletilmesi", "siyasalyaşamda gençlere katılım hak.kı", "kadın haklanna yasal güvence" gibı somut talepler, büyük ölçüde yerine getırildi. Komunist ve sosyalıstlerin ülke siyasetınde önemli rol oynadıkları Fransa dışında gençliğin demdkrasi ya da "daha fazia demokrasi" talebi, köktenci toplumsal dönüşumlerı hedefleyen daha ıleri taleplere dönüşmedi. Türkiye'de ise bunun tersi bir gelişme yaşandı. Devlet, gençlik hareketini "karşışiddet" dozunuher gün biraz daha arttırarak bastırma, kırma yoluna gıtti. 1961 Anayasası'nın yurttaşlara tanıdığı görece geniştemel hak ve özgürlükler, bu nedenle daraltıldı. Toplum, 1980'li yıllara otoriter bir devlet yapısı, toplumsal muhalefet üzerindeki faşizan baskılar, bıreylere yönelik insan hakları ihlalleri ve deli gömleğini andıran çağdışı bir anayasa ile girmişti. Bugün, gazetelerindeki köşelerinde "solgeçmışler"i, "solhayatlan", sanki kendi geçmışlerinın dışında bir şeylermişçesine sorgulayan, ölümleri erken yaşamış devrimciler ıçın Gülay Göktürk gibi, geleceğedönük "hayat tahminleri"nöe bulunan kımi "hberal"yazarlarda, "devrim"adınaginşilen çatışmada "taraf" olmuşlardı bir zamanlar... Yukarıda yazdıklarım bilinmeyen şeyler değil onlar için... 19681983 yılları arasında yaşanan yirmı beş yıllık "karşı şiddetşiddetkarşı şiddet" döngüsünde "çözülmeler"\r\ "kınlmalar"\n yaşanması doğaldı. Bu süreçte birçok insan, şiddet karşısında taşıdığı "devrimcıkimHği"ri\ üzerinden atmayolunu seçmışti. Çoğu bu kımlığı, bir "gnıp aıdiyeti"ri\n kendısını toplum içinde "farklı" kıldığını, aykırılığın "ilgi" çeken bir yanı olduğunu düşündüğünden taşıyordu zaten. Ânlaşılabılir, "/nsan/" nedenler olarak görülebılırdi bunlar. Kopmak için olanak kolluyorlar, karşılarına çıkan ilk olanakta da kopuyorlardı. Yola çıktıklarında ilerıde neler yaşayacaklarını bilememişlerdi önceden... Dayaklar, ışkenceler. cezaevlerinde tuketeceklerı yıllar ya da kaçışlar, saklanmalar, sürgünler ya da yanm kalmışlıklar, bitirememişhklerakıllannagelmemişti önceden. Geldiğinde de, geri dönüşler için artık "geç" olduğunu, "geç'kaldıklarını düşünmüşlerdı... Insanoğlunun ıkılemi, yaşamak ıstediği hayatla yaşadığı hayat arasındakı çelişki değil miydı sonuçta? Onlar da, kimılerınde bir "trajedi"ye dönüşen bu ikilemi yaşamışlardı zaman zaman. Turgut Ozal "lıberalizmi" ile gelinen dönemeçte başlamıştı asıl "toplukaçış"... El ele vererek, bırbirlerini yüreklendırerek, birbırlenne omuz vererek kaçıyortardı... Dönüşlerin, kopuşların, çözülmelerin, kırılmaların, kaçışların başta gelen nedeni, "aidiyet"}, insanın kişiliğini oluşturan, kimliğini belirleyen, siyasaltoplumsal davranışlannda ona ahlaksal bir zemın ve özdenetım yeteneği sağlayan "ideolojik aıdiyet"\n dışında birbağ olarak algılamaktı. Oysa "ideolojikaidiyet" ya da bir dünya göruşüne taraf olmak, bir sıyasal partiye, bjrörguteuyeolrnaklakazanılanaldvyetler gıbı "formel" bir bağ değıldı. Insanlar, salt bir "bağ" olarak gördükleri partılerinden, örgütlerinden, sıyasetlerınden kolayca vazgeçebilirlerdi. Ama hayatın çeşıtli alanlarını, ekonomıyı, siyaseti. hukuku, kültürü, sanatı, toplumsal yaşamı ve bireyler arasındaki ilişkileri ortak bir düşünsel temel üzerinde bütünselleştiren, özgün ve henüz yaşanmamış bir "yaşam biçimi"n\ öngören, ınsanlara düşleyecekleri ortak bir "ütopya", besleyecekleri ortak bir "umut" sunan bir ideolojiye taraf olmak çok başka bir şeydı. Vazgeçılecek, vazgeçilmesı düşünülecek, vazgeçılmesi düşünülse de kolay vazgeçilecek bir şey değildı bu... Sonradan olma "liberal" eskı solcu yazarJarın anlamadıkları da buydu herhalde! Kendıleri "kolay" vazgeçebıldiklerinden, başkalarını da "kolay vazgeçebilir" görüyorlardı. Yanılıyorlardı tabıi... Başka bir hayat için, ortak ütopyalar, ortak urnutlar için sürdürülen direnişleri, bulunulan özverilerı, çekilen acılan ve bunlara bugün de yeniden yeniden hazır olabilmeyi bir türlü anlayamıyorlardı onlar... Oysa baksalar, görmek isteseler, görecekleri o kadar çok örnek vardı kı karşılarında... Kimin kimlere, kimlerin kime imrendiğini çok iyi bildikleri o geç kalmış, ama bir türlü sereserpe de yaşayamadıkları, "küçükburjuva yaşantılan "nda, "küçük burjuva imrenmelen "nde ütopyaları uğruna ölümü göze almış, doğru mudur, değil midır'i tartışmaksızın burada, ölmüş arkadaşlarımızı, ayakta kalma, yeni kimlikler edınme uğruna seçtikleri "holding sıkışmalan "na ortak etmek ıstiyorlardı şimdı!... Mahir Çayan yaşasaymış, "holdingci" olurmuş gibisinden... Burjuva ahlakının da içine sindiremeyeceği yakışıksızhklardı bunlar... Ama bu ülkenın sorunlanndan biri de, yeni yetme burjuvazinin "arî/a/c"yaratamayışı değil miydi zaten? Yoksa niçin bu kadar kıskansınlar, niçin böyle kışkırtsınlardı bizi? Faks: 0 212 723 84 97 BULUT BEBEK NURAYÇİFTÇI [ V B U L M A C A SEDAT YAŞAYAı\ ytiyku larım [ ka<£fcı da . ^ Bafea /^ y&niden K Adana Cumok Geçen aya kadar Cumok'la ılgılenmiyordum. Ancak geçen ay gazeteyle ilgili gelişmeleri duyunca arkadaşlarla Güney Illeri Bürosuna gelip ne yapabileceğimizi tartıştık. Tartışma sonunda gazetenin tek kurtuluşunun, tirajını yükseltmek olduğunu gcrdük. Şu andaki Adana tinjını yükseltebilirsek Tirkiye genelinde tirajı 130 binin üzerine çıkarmaya önek olur diye düşündük ve buıu hedef olarak saptadık. Anacımıza her okurun keadi çevresinden 234 abjne okur sağlamasıyla va^bileceğimizi görerek bvnu ancak Cumok vasıtasıyla başarabileceğimiz karanna vardık. Bmun üzerine biz telefonla 6C üyeye ulaştık ve 29 Şubat'ta 35 kişi ile toplandık. Yoi görev bölümü yaptık. HÎT ayın ılkpazartesi günü saıt 18.00'de rutin Cumok *j 3 ) \ KEDİ LEVO APTÜUKA •\'.V' < n,2< 'Çarşamba Toplantılan' Prof. Dr. Tank Zafer Tunaya anısma düzenlenen 'Çarşamba Toplantıları'na bu hafta Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Altan Öymen konuk oluyor. Yann 17.3019.30 saatleri arasında Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde yapılacak olan 'Meclis Dışı Mnhalefet' konulu toplantının sunuşu Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Rıdvan Akın tarafından yapılacak. TARİHTE BUGÜN MIMJAZARIKAN Scurot ^ 29Mart "J£Nİ İZL£NiMCİÜKnfN KURUCUSU { S S ? i a™? İB91'P£ 8U&UN, ÜNLU FRANS12 K.ESSAMI S£O*6£S \ '"§Ht'lOk şğSM SeueArÇs68A) Sz. YAÇIHOA ctou.. Y£N> IZLENIM^UM. » | P *?s» ı f j • \ (PUANTİLIZM) ACH ve&LErj &£S>M **•//*>/*//* ö*fcusa ocAtti sean/>r, /jte:At**'c>t£&A/ AHLAytpM DAHA DA G£itçnee/e£K, SON ZAMAAJLA |W i • f* \ Û ^ A * \ % % * , / 7 ^**\ gı> ıvo/crm/ja/? eteteçeesK GÖ^J>E &>Ş ! ^ ^ . ^ E ^ B A *cA &># #£**: {/£ TON £T*Z/£f &>*!l*#J b d < H^^H WA YCZDU. YANDA. OAtUN EAJ UMLÛ TA8 f ^ H ^ H | /,/, \*£ tOSU "LA 6eAKD£ J177F 4DASMC* • J ^ ^ ^ ^ S •W \ *'* /Î*Z^^ GUMİ, <SGL£O£*İ SONEA " , t d M M H H I P <JUYO£C>U. SAF /eCMKl£& /VO/Cl^UAJP 0AL/M \^ m jjj0*Şt C>£ TUVAİS G£Ç<&£REK CFSMİA/ı 77tA4AMt/ j a # M y^yO/e, BELf&U c.'ZAZl. >*. Z4Sf gAK/LP«5>NDA, f^ J I H SOLDAN SAĞA: 12 3 4 1/ Anket. 2/ Iskambılde koz... Yakasıkürklüve kolsuz kaput 3/ tstanbul'un bır semti... Yürurlükte olan. 4/ "Topla birlikte koşma" anlanunda spor teri 6 mi 5/AkıL.Üstün niteliklı bir den elde etmeye yönelik ışleme banyosu 6/ Yüz örtüsürpeçe... TevfikFikret'in, Istanbul'a lanetler yağdırdığı ünlü şiıri. II Hastalıklı, sa 2 kat...Birsorueki.8/Yı 3 lın bölfimlerinden baş A ka birtakım bılgileri de ıçeren, kitap bıçimınde duzenlenmış takvım. 9/ 6 Kahnbükülmüş sıcım... Alçak enlenüerde esen duzenli rüzgâr. YUK^RIDANAŞAĞIYA: 1/ Büyuk, katmerli ve gösterişli çiçekler açan bir sus bitkisi. II Ekonomık alanda kendi kendine yeterli olmaya yönelen bir ülkenin rejimi... Adlan sıfat yapmakta kullanılan bır yapun eki. 3/ Anadohı Selçuklulannın üsluplaştırdıklan dolaşık süsleme... Çadır, baraka gibi eğreti araçlardan oluşturulan konak yen. 4/ Edırne'nin bir ilçesı. 5/ Yemek... S ı | sularda yaşayan bir balık. 6/ Ensiz olarak dokunmuş parçalann yan yana eklenmesıyle oluşan nakışh ince kilim. Dilı tutulmuş, konuşamaz hale gelmiş. 7/ Makbul bır sıcak ülke meyvesi... Ilgı eki. 8/ Fizikte kullanılan bir iş bırimi.. Parola. 9/ Dört hahfenin sonuncusu. . Un, et ve bamya ile yapılan bir yemek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear