17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8ARALJK2000CUMA HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN v Batı Türkiye'yi Adam Edecek' Son kriz şimdilik atlatıldı gibi görünüyor ve her- kes derin bir oh çekiyor. Kamuoyu daha 2001 yılında neler çekeceğimi- zi açıklıkla bilmiyor; ama çok beklemeyip, yaşa- yarak görecek. Ekononmde daralmadan herkes nasibini alacak, ama sonunda kabak emekçinin başına patlaya- cak, Bızım sistemimizde, yani iktidar destekli kıçı kınk scıbest piyasa ekonomisinde, oyun budur, hep "alavere dalavere, emekçi Mehmet nöbete" olur. Krizin nedenleri ve sonuçlanyla okunmasında da davranışlar çok değişik. Kimileri, kı aralarında Başbakan da var, IMF'nin Türkiye'den vazgeçemeyeceğtni söylüyortar. Ama bu vazgeçilmezliği doğuran etkenlerin vaz- geçilmezliğınin faturasının ne olduğunu söylemi- yotiar, söyleyemiyorlar. Koronun dışında kalan azınlıktan kimileri de ör- neğin llhan Selçuk, uçurumun kenanndan dönül- müş olmasına sevindiğini söyledikten sonra ekli- yor: "... Kahroldum..." Çünkü Osmanlı'nın çöküş sürecindeki zelil ta- rih, televızyonda kısa metrajlı birfilme dönüşmüş- tü. Ecevit'in yerinde olmayı hiç istemezdim. Değer miydi? ••• llkelerini real politikten önde tutanlann Bülent Bey'i anlamalan mümkün değildir. Bülent Bey ken- disini iktidarda tutacak olan realpolitiği kavramış- tır ve o doğrultuda elinden geleni yapacaktır. Son- ra da, tarihte Mustafa Reşrt Paşa gibi anılacak- tır. Deneyimli bir gazeteci yazanmız ise, dünkü ya- zısının bir yerinde "Batı, Türkiye'yi bir özgürlük ve refah ülkesi haline getirmeye karar verdi" diyor ve lıhan Selçuk'un TV ekranından izlediği zelıl tarihın kısa metrajına rotatifleri de katıyordu. Sankı 1839 yılının 3 Kasımı'nı yeniden yaşıyor gi- biyiz. O zan ıdn da, Mustafa Reşit Paşa öncülüğünde- kiler, Batı'nınOsmanlıyı bir özgüriükve refah ülke- si haline getireceğini ileri sürüyoriardı. M. Reşit Paşa, önce Ingilizler ile 1838 ticaret anlaşmasını imzaladı, sonra da 11 Kasım 1839 da, Tanzimat Fermanı Gülhane'de ilan olundu. Sonrasını hepimiz biliyoruz. 1856 Paris Anlaş- ması ile Osmanlı'yı kendi topluluğu (concert) için- de gördüğünü söyleyen Avrupa kısa süre sonra, onu tarihten sildi. Ama hiç kuşkunuz olmasın 1839 Kasımı'nda Osmanlı'nın topraklan içinde ve dışında çok kişi, Avrupa'nın Osmanlı'yı özgüriük ve refah ülkesi ha- line getirmeye karar verdiğini söylüyor ve yazıyor- Şöyle bir durup düşünelim; Batt Türkiye'yi ne- den bir özgüriük ve refah ülkesi haline getirmeye karar versin? Türkiye'yi bir özgüriük ve refah ülkesi haline, an- cak Türkler getirebilirier. Aynı şekilde Fransa'yı Fransızlar, Ingiltere'yi Ingilizler, ABD'yi Amerikalı- larvb... Şu anda görünen manzara da, Türklerin ve on- lan yönetenlerin hiç de Türkiye'yi bir özgüriük ve refah ülkesi haline getirmeye karar verdikleri doğ- rultusunda değil. Bu gerçeği, bütün Avrupa radyo ve televizyon- lan, Türkiye'yi aşağılayan sözlerie bangır bangır bağınyoriar. Amaçlanan, Türkiye'yi küreselleşmeye şu ya da bu biçimde eklemlemekten ibaret. Hepsi bu. Son yaşadığımız krize neden olan asıl büyük kriz de neyin ne olduğunu bile kavramaktan âciz duruma düşmüş olmamızdır. Bu zelil durumda, zaten bizi kimse adam ede- mez. Hizbullah Teröristler duruşma izlerken yakalandı DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bûrosu) - Polis tarafından aranan 5 Hizbullahçı Diyarba- kır DGM'de görülen Hizbullah duruşmalan- nı izlerken yakalandı. Teröristlerin mahkeme- lerde yargılanan örgüt üyeleriy le ilgili üst dü- zey yöneticilere rapor hazırladığı açıklandı. Kentte devam eden ope- rasyonlarda gözaltma alınan 15 Hizbullahçı da gözaltı sürelerinin bitmesi nedeniyle DGM savcılığına sevk edildi. Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi binasındaki çeşitli du- ruşma salonlannda de- vam eden Hizbullah da- valannı izleyen 5 Hiz- bullahçı polis tarafın- dan yakalandı. Yakala- nan Hizbullahçılann polis tarafından daha önce arandığı ve adlan- nın DGM binası girişin- deki polis kontrol nok- tasında bulunan "Ara- nanlar defteri'"nde yer aldığı belirlendı. Hizbullahçılann, mahkemeleri izlemek ûzere DGM binasına gi- rişte nüfus cüzdanlannı polise bıraktıklan ve kimliklerinın defterde- ki bilgilerle karşılaştınl- masından sonra yaka- landıklan açıklandı. Uzun süredir aranan teröristlerin yargılanan örgüt militanlannın ör- gütle ilgili olarak mah- kemede anlattıklannı rapor haline getirerek Hizbullah yöneticileri- ne aktardıklan belirlen- di. DGM binasına gelen terörle mücadele ekip- leri, Hizbullahçılan tes- pit ederek binanın arka kapısından emniyete götürerek sorguya aldı- lar. Yetkililer, gözaltma alınan Hizbullahçılann kimliklerini açıklama- nın doğru olmayacağı- nı, operasyonlara zarar vereceğini belirttiler. Diyarbakır il merke- zinde Hizbullah'a yöne- ük operasyonlar kapsa- mında gnTaltuıa alınan 15 kişı, enıniyetteki sor- gulan ve gözaltı sürele- rinin tamamlanmasının ardından dün DGM sav - cılığına sevk edildi. DGM savcıhğında sor- gulanan Hizbullahçıla- nn çeşitli örgüt evlerin- de ele geçirilen belge- lerde adlannın yazılı ol- duğu ve kent içinde ör- gütsel faaliyetlerde bu- lunduğu bildirildi. Ecevit, Avrupa Konferansı'nda yaptığı konuşmada, birliğe girmek konusundaki kararlılığa vurgu yapü 4 AB^ Türldye fle güçlenecek'NICE (Cumhuriyet) - Başbakan Bü- lent Ecevit, 1 yıl aradan sonra ilk kez bir Avrupa Birlıği (AB) doruğuna ka- tıldı. AB 'nin dün başlayan resmı doru- ğu kapsamında yapılan AvTiıpa Konfe- ransı'na katılan Başbakan Ecevit, ka- tılım ortaklığı belgesı (KOB) ile Tür- kiye ile Yunanistan arasında sorun ya- ratan Kıbns ve Ege'de çözüm için uz- laşma ortamının sağlandıgını bildirdi. Ecevit, Kuzey Kıbns Rum Kesımi ve Yunanistan liderlerinin konuyu açma- malan üzerine konferans için hazırla- dığı konuşma metninden Kıbns ve Ege ile ilgili ifadeleri çıkardı. 29 liderle birlikte aile fotoğrafında yer alan Ecevit, AB'nin Türkiye ile da- ha da güçleneceğini kaydetti. 'Türkiye zaten AvrupalT Türkiye'nin geçen yıl adaylık statü- sünü kazanmasının ardından ilk kez bir AB doruğuna gelen Başbakan Ecevit. sabah yapılan Avrupa Konferansı top- • Konferansta kısa bir konuşma yapan Başbakan Ecevit, Türkiye'nin jeopolitik konumu nedeniyle AB açısından öneınli olduğunu belirtti. Ecevit, katılım ortaklığı belgesiyle Türkiye ile Yunanistan arasında sorun yaratan Kıbns ve Ege'de çözüm için uzlaşma ortamının sağlandıgını bildirdi. lantısına katıldı. Açık tartışma şeklin- de yapılan konferans toplantısında kı- sa bir konuşma yapan Ecevit, Türki- ye'nin tarihi ve coğrafik olarak zaten Avrupalı olduguna, Avrupalı değerle- re her zaman saygı duyduğuna dikkat çekti. Ecevit, Türkiye'nin jeopolitik konumu nedeniyle AB açısından çok önemli olduğunu belirtirken "Türki- ye'nin üyeliği yoluyla AB'nin Orta As- ya ve Ortadoğu'ya açüımı kolaylaşa- cakür. Türkiye bir istikrar sembolü- dür" mesajını verdi. Türkiye'nin baş- lattığıreformsürecini devam ettirmek- te kararlı olduğunu belirten Ecevit, Türkiye'nin ulusal programmı hazırla- dığını bildirdi. Bülent Ecevit, Türki- ye'nin ilerideki üyeliğinin AB'nin da- ha da güçlenmesi anlamına geleceğini kaydetti. Avrupa Konferansı'nm ardından 15 üye ile 13 aday ülkenin liderleri toplu- ca aile fotoğrafi çektirdiler. îkili görüşmeler Cem ve Ecevit'in, konferans sırasın- da bazı AB'li ve aday ülke liderleriyle kısa süren ikili görüşmeler gerçekleş- tirdiği öğrenildi. Başbakan Ecevit'in Fransa Cumhurbaşkanı JackChirac ile kısa bir görüşme yaptığı ve Türkiye- AB ilişkilerinin gelişmesinde oynadı- ğı rol nedeniyle Chirac'a teşekİcür et- tiği ögrenildi. Başbakan Ecevit ve Cem'in Yunanistan Başbakanı Kostas Simitis ve Yorgo Papandreu ile de kısa bir görüşme yaptığı öğrenildi. Konfe- ransın ardından AB üyeleri ile aday ül- keler öğle yemeğınde bir araya geldi- ler. Edinilen bilgilere göre konferans sı- rasında aday ülkeler AB'den genişleme takviminin bir an önce açıklanmasını istediler. AB ise takvimin açıklanma- sından önce birliğin kurumsal düzen- lemelerine ilişkin çalışmalann tamam- lanması gerektiğini kaydettiler. Başbakan Ecevit, konferansm ta- mamlanmasının ardından Türkiye'ye hareketinden önce kaldığı Negresco Oteli'nde bir basın toplantısı düzenle- di. Avrupa Konferansı sırasında AB'nin iç reformlanyla ilgili geniş tar- tışmalar yapıldığuıı, bunlann Türkiye açısından çok yararh olduğunu belirten Ecevit, bir soru üzerine toplantılar sı- rasında Kıbns ve Ege konulannın hiç gündeme gelmediğini kaydederek "Bundald sorunlar aşümış gibi görü- nüyor" dedi. Avrupa Birliği'nin Nice'da başlayan doruğu kapsamında düzenlenen A\ rupa Konferası'na katılarak burada bir konuşma yapan Başbakan Bülent Ecevit, 29 Kderle birlikte aile fotoğrafında yer aldı, Baş- bakan Ecevit, konferans sırasında aralannda Fransa Cumhurbaşkanı Jack Chirac'ında bulunduğu ban AB üyesi ve aday ülkelerin üderleriyle de ikili görüşme ler gercekleştirdL (Fotoğraf.REUTERS) Çakmakoğlu, AGSK'de verilmek istenen görevin danışmalarla sınırh olduğunu söyledi Yeni role itiraz ediyoruz'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Savunma Bakanı Sabahartin Çakmakoğlu, yeni oluşturulacak Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği'nde (AGSK) Türkiye'ye verilmek istenen rolün "daıuşmalarla sınırh olduğunu*' belirterek "Işte biz buna itiraz ediyoruz. Bu şekfldeki bir görevi kabul etmediğimizi kesin bir dille ifade ettik" dedi. NATO'nun Brüksel'de yapılan sonbahar dönemi savunma bakanlan toplantısına katılan Çakmakoğlu, Türk Hava Kuvvetleri'ne ait bir uçakla Ankara'ya döndü. Etimesgut Askeri Havaalanf na yoğun sis nedeniyle üıiş yapamayan Bakan Çakmakoğlu 'nun uçağı, Esenboğa Havalimanı'na indi. Çakmakoğlu burada düzenlediği basm toplantısmda, "AB'nin kuracağı askeri güç içerisinde etkin rol oynamak, diye ozetlediğimiz konumumuzu muhafaza edryoruz" diye konuştu. Türkiye'nin, kendi kuv\'etlerini vereceği ya da NATO imkânlannın kullanılacağı harekâtlarda tam ve eşit haklara sahip olmak istediğini kaydeden Çakmakoğlu, "Washington kararlanna dayalı olarak NATO-AB Uişkflerinde bize bu haklann tanınması gerektiğini savunageldik. Ancak bu toplanö dahil, bize verilmek istenen yeni rol, danışmalarla sınırh tutulmaktadır. Işte biz buna itiraz ediyoruz. Bu şekildeki bir görevi kabul etmediğimizi kesin bir diUe ifade ettik" dedi. AB'nin, NATO'nun özellikle planlama ile imkân ve kabiliyetlerini, otomatik olarak kullanmak istediğine işaret eden Çakmakoğlu şöyle konuştu: "Ama biz, 'Her konu ayn ayn gündeme gelsin, ona karar veririz, o şekilde hareket edebiliriz' diye poBtika beüriedik. Bu Yunanistan Başbakanı Kostas Simitis 'Türkiye yeni bir sayfa açtı' NICE (Cumhuriyet) - Yunanistan Baş- bakanı Kostas Simitis. Başbakan Bülent Ecevit'in Nice'teki AB zirvesine katılma- sının Türkiye açısındanyeni bir sayfa açü- ması anlamına geldiğini söyledi. Simitis, düzenlediği basm toplantısında bir soru üzerine, Türkiye'nin, AB ile si- yasi diyaloğu başlatmasırun çok önemli olduğunu belirtirken "Katıhm ortakhğı belgesimTürkrjedikdiğigibiyorunılasın. Bu belge fle Avrupa'nın istediği çerçeveyi kabullenmiştir. Herkesin beklentisi Tür- kiye'nin bu çerçevenin içinde üerlemesi- dir" dedi. Kıbns Rum Kesimi'nin AB'ye üyeliğe en yakın ülke olduğunu savunan Simitis, "Ecevit'in buradaki varhğıyla Türkiye için yeni bir sayfa açılmış oldu" dedi. Gelecekdönembaşkaru isveç'inDı- şişleri Bakanı Anna Lindh Türkiye ile il- gili bir soru üzerine, "Türkiye için gizfi bir gündem yok. tsveç, Türkive'nin aday- hğmıen çok desteklev en ülkelerden btrkhr tnsan haklan ve siyasi kriterier konusun- da Türkiye yapabiküğinin en rvisini, en kı- sa zamanda gerçeldeştirdiğinde Türkiye üye olacaknr" dedi. Dini: Türkiye hazır değil ttalya Dışişleri Bakanı LambertoDsni, dün düzenlediği basın toplantısında "Tür- krye, Romanya ve Bulgaristan'm AB üye- üğine hazır olmadığun" söyledi. Fransa Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Francois Loncie ise AFP'ye yapüğı açık- lamada, Türkiye'nin AB Konferansı'na katılmasım eleştirdi. Loncie. Tarthi ve coğrafı nedenlerden biliyoruz ki Türkiye, A ' katriamaz" diye konuştu. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR konudaki guişimler, gayretler devam ediyor. Görüşlerimiz henüz kabul görmedL .\B'nin, Güvenceli Erişim dediğimiz, NATO'nun imkân ve kabihyetlerinden, özettikle planlama alamndan yararlanma isteğini kabul etmediğimizi de ifade ertik." Etkin rol ısran Bakan Çakmakoğlu, AGSK'de etkin rol alabilmek konusunda Türkiye ile aynı pozisyonda bulunan ülkeler ve bu ülkelerin faaliyetlerinin sorulması üzerine, Türkiye ile kıyaslanabilecek 5 ülkenin bulunduğunu, ancak AGSK'de etkin rol için fıilen sadece Türkiye'nin ağıriığını hissettirdiğini ve görüşlerini ısrarla sürdürdüğünü söyledi. Çakmakoğlu, bir başka soruyu yamtlarken de ABD'nin, NATO vasıtasıyla etkinliğini korumak istediğini, AGSK'den de Türkiye'nin dışlanmasını arzu etmedigini düşündüklerini kaydetti. Türkiye'nin Yunanistan ile ilişkile- rinde sürekli diyalog yolunu kullanma- yı arzu ettiğini, KOB'da siyasi diyalog getirilmesini olumlu karşıladığını be- lirten Ecevit, küreselleşme karşıtlannın gösterileriyle ilgili bir soruya da "Biz bu eylemlere ahşığjz'' yanıtını verdi. AGSKsonınu Türkiye-AB ilişkilerinde sıkmtı ya- ratan bir başka konu olan Avrupa Gü- venlik ve Savunma Kimliği (AGSK) de Dışişleri Bakanı Cem'in yemekte yan yana oturduğu Ingiltere Dışişleri Bakanı Robin Cook ile yaptığı görüş- me sırasında gündeme geldi. Cem'in Cook'a AGSK ile ilgili Türk tezlerini birkez daha anlattığı, bu konuda olum- lu bir adım aülmasuun tüm kıtanın gü- venliği açısından yararh olacağını bil- dirdiği öğrenildi. AB'nin, AGSK ile il- gili görüşlerini birliğin doruk sonunda yayımlanacak doruk bildirgesinde ay- rmtılı olarak ifade etmesi bekleniyor. KOB planı tutmadı Fransa'dan Atina'ya çalım AYHANŞÎMŞEK ANKARA - AB Katılım Ortaklığı Belgesi'nde, Türkiye'nin duyarlılık- lannı dikkate alan değişiklüderin ar- kasında Dönem Başkanı Fransa'nın Dışişleri Bakanı Hubert Vedrine'in Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu 1 ya attığı "diplomatikça- hmın" bulunduğu öğrenildi. AB kaynaklanndan alınan bilgi- lere göre, 20 Kasım'da KOB'nin gö- rüşüleceği AB Genel Işler Konseyi (GlK) toplantısına katılan Papand- reu, çantasında çok güçlü değişiklik istemleriyle geldi. Papandreu'nun istemleri arasında Kıbns ile Ege'nin belgede bağlayıcı ifadelerle yer al- masının yanı sıra AlHM'deki dava- lar ile azınlık haklan gibi konulara si- yasi kriterler arasında yer verilmesi de bulunuyordu. KOB sürecinde Türkiye ile düzenli görüş ahşveri- şinde bulunan Fransa Dönem Baş- kanlığı, Ankara'nın uyanlannın ar- dından; Türkiye'nin tutumunun cid- di olduğu, bu aşamada alınacak bir karann ilişkilerde geri dönüşü olma- yan sonuçlar doğurabileceği değer- lendirmesini yaptı. Papandreu'yu kızdıran sonuç 20 Kasun'daki GlK otunımunu yöneten Vedrine, AB'nin geleceği- nin şekilleneceği Nice Doruğu yak- laşırken kurumsal reformlar gibi önemli bazı konulann ivediükle so- nuçlandınlması gerektiğini vTirgula- yarak bunlann öncelikli gündem maddeleri olarak ele alınmasını sağ- ladı. Papandreu'nun isteğine karşın KOB'nin görüşülmesi gündemde son sıraya bırakıldı. Diğer tartışma- lann ardından KOB'nin görüşülme- si beklenirken Vednne saatıne bakıp "Bunun için fazla vaktimiz kalmadL KOBŞi geiecek toplantıda göriişe- Km" dedi. Papandreu'nun kızgınhğı- na karşı diğer üyelerin sessiz ona- yıyla KOB'nin görüşühnesi 4 Ara- lık'a bırakıldı. Vedrine'in Papand- reu'ya "dipknnatik çahmı" ile Tür- kiye yeni girişimler, Fransa da orta yol bulmak için zaman kazandı. AB'li üst düzey bir diplomat, KOB'nin son şeklinde komisyon ve dönem başkanlığının girişünlerinin etkili olduğunu belirtirken süreci "20 Kasun'da Fransa tek başınaydL 4 Arahk'a gelindiğinde ise Vunanis- tan'm karşısında 14 ülkevardı'' şek- linde özetledı. [email protected] Bu yazıyı yazdığım sırada Eşber Yağmurdereli. çıkarılması düşünü- len Af Kanunu kapsamı içinde değil- di. Bu yazıyı yazdığım sırada ölüm oruçlan 50. gün sınınna dayanmıştı ve henüz bir çözüm umudu belirme- mişti. Onlar da "terörist" kontenja- nından Af Kanunu kapsamı dışında tutulmuşlardı. Bu yazıyı yazdığım sı- rada Istanbul'da puslu bir hava var- dı. Üşümüyordum, ama içim titriyor- du. Koşup yorulmamıştım, ama yor- gun düşmüştüm. Halbuki günler öncesinden, Eşber Yağmurdereli konusunu konuşmuş- tuk. Bir konuşması nedeniyle Eşber Yağmurdereli'nin infazı yanmıştı. Bu nedenle 22 yıl daha yatması gereke- cekti. Eşber, adam öldürmefnişti. Gözleri görmediği için silah kullan- ması, fiziki bir şiddet eylemine giriş- mesi de mümkün değildi. Bundan 22 yıl önce yapılan bir kuyumcu soygu- nunun azmettıricisi olduğu gerekçe- siyle 12 Eylül koşullarında idama Bu Yorucu Ülkede mahkûm edilmişti. Görmeyen gözle- riyle 12 Eylül'ün ağır koşullannda ce- zaevi cezaevi dolaştı. Tam 13 yıl ha- pis yattı. 1991 yılında çıkanlan Terörle Müca- dele Yasası'na eklenen geçici Infaz Kanunu ile tahliye oldu. Sonra bir ko- nuşma yaptığı için bölücülük suçla- masıyla yüz yüze geldi ve 10 aya mahkûm oldu. Yargılanıyor olsaydı cezası yeni kanunla ertetenecekti. Ya- hut kaçak olsaydı ve yargılanmasay- dı. şimdi bu kanun sayesinde cezası ertelenecek ve infazı yanmayacaktı. Şimdi hazırlanan cezaların ertelen- mesi yasası onun işine yaramıyor. Ya da birileri öyle yorumlamayı tercih ediyor. Eşber Yağmurdereli kim de şimdi koca Af Kanunu için bunu öne çıka- nyorsun diyesorabilirsiniz. Birileri Eş- ber için hep "kanlı, kızıl terörist" diye yazılar yazdı. Defalarca bu köşede gerçek durumu anlattığım halde. on- lar da yalan yanlış yazmaya devam ettiler. Eşber sonuç olarak bir konuş- ma yaptığı için infazı yandı, 22 yıl ön- ce yapılan bir eyleme dolaylı kanştığı iddiasıyla 13 yıl yattığı yetmedi 20 yıl daha yatması gerekecek. MHP için son dönemde, "Geçmişi unutalım, yeni bir sayfa açalım" de- nip duruyor. Bu konu gündeme gel- diği zaman MHP'nin değiştiğinden Türkiye'nin değiştiğinden söz eden kalemlerimizin sayısı her geçen gün çoğalıyor. Aynı kalemler "teröristler" için ise bir hışım halindeler. Bu hışım- lardan birisi de Eşber için. 22 yıl ön- ce yapılmış birsoygun için birtüriü in- tikam alma isteği sona ermiyor. Cls- telik bu soygunda ne silah kullanıl- mış, ne adam ölmüş, ne de adam ya- ralanmıştı. MHP'ye bir sünger çekenler, iş so- la geldiği zaman intikam hissiyle do- luyorlar. Şimdi Eşber, Af Kanunu için- de yok. 22 yıl daha yatacak ve "Yüce Türk Devleti" böylece Eşber'den he- sap sormaya devam edecek. "Yûce TürkDevleti" cezaevlerinde- ki "terörist^ de adam etmek için Af Kanunu kapsamı dışında bıraktı. Onunla da yetinmedi, onlan hücrele- re kapatmak için Adalet Bakanlığı'nın son yıllardaki en büyük yatınmı olan F tipi cezaevlerini yaptı. "Vüce Türk Devleti", 15-25 yaş arasındaki bu "te- röristler"\e pazartık etmiyor ve onlann ölüme doğru giden yaşamlannı bıyık altından hafif birtebessümle karşılıyor. Bu nasıl bir intikam hissidir, bir tür- lü anlayamadım. Affedici olan devlet; duvara yazı yazan, afış yapıştıran, pankart asan, mitingde bir pankartın ucundan tutan, evinde "yasakyayın" bulunduran, bir arkadaşının ifadesin- de adı geçtiği için tutuklanan genci bir türiü affedemiyor. Cezaevlerinde on- larca genç "terörist" çeşitli saldınlar- da öldüler, sakat kaldılar, hastalanıp çaresizliğe terk edildiler, yetmedi. Yü- ce ve affedici devletin hışmı üzerlerin- den bir türiü kalkmadı. Bu ülke çok yorucu. Zaman zaman insanda bıkkınlık duygusu uyandın- yor. "Yetti artık" demeyi düşündüğü- nöz anda yeni bir enerji kazanıyorsu- nuz, ölüme giden insanlar gözünüzün önüne geliyor, Eşber Yağmurdereli'yi düşünüyorsunuz. O heybetli ve hoş- görülü adamı. Hani yann çıksa, hiçbir şey olmamış gibi yaşamı 20 yıl sonra yeniden büyük bir sabırta, içtenlikle kurabilecek adamı. Yeniden enerji geliyor. Haydi başla diyor içinizdeki çocuk, daha yapıîa- cak çok iş olduğunu unutma. Kalkıp bilgisayann başına geçiyorsunuz. Tı- raş oluyor, banyo yapıyorsunuz... Gü- neşdoğuyor...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear