14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 ARALJK 2000 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAM TURKİYE Istanbul Y 11 Sinop Y 12 Edime PB 9 Kocaelı PB 10 Çanakkaie PB 14 Izmir PB 15 Manisa PB 10 Aydın PB 14 Denizii PB 13 Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Y Y Y PB PB PB Y 11 11 12 6 4 2 5 Zonguldak Y 10 Antalya PB 19 Kars ^*fc Acık (f^t, Parçalı bulutlu Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Y Y Y Y PB PB PB PB 19 18 6 12 11 10 -3 2 GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK H Baştarafi 1. Sayfada Anlayacağınız bir Güncel'lik yazı; üstelik "Rah- şan "ın vicdanı ile yüreğinin hangi olaylarda titredi- ğini irdeliyor. "Rahşan" öyküsünü renklendirebilmek için önce affın bayan Ecevit'in vicdanına nasıl girdiğini kısaca anımsatmak gerekiyor. Rahşan'ın vicdan titreşimlerini toplumun duyma- ya başladığı günler taaa Temmuz 1998'lere dayanı- yor. Gazetelerde okuduğumuza göre, Adalet Bakanı H. S. Türk'ün eşi Fatma Türk, eşinin seçim bölge- si Trabzon'da incelemelerde bulunurken tutukevine gidiyor ve orada cinayetten hükümlü Emine Yıl- dız'la birlikte yaşayan çocuğu Ayla Nur'u görüyor. Tabii, bayan Türk'ün yüregi sızlıyor. Yüregindeki titreşimleri yakın görtiştüğü Rahşan'a aktanyof. Daha sonraki bir gün DSP PM'de "geniş kitleler için ne yapabiliriz" konusu görüşülürken; Bülent Bey'in anlatımlanna göre -aynı evde oturduklan, bir- birinden giziileri saklılan olmadığı kitaplara konu ol- duğu halde- Rahşan, eşinden gizlediği bir girişim- de bulunuyor: "Günahı anneler, babalarla birlikte çocuklar da çekiyor. Işte küçücük bir çocuk. Anne- siyle cezaevinde. Fotoğraft da var. Bunlariçin biraf düşünmeliyiz" diyor. Tabii, bir Başbakan'ın eşinin insancıl yüregi ve toplumsa) vicdanı sızlayınca işler bir başka yürüyor. Rahşan toplantıda, "Bir af nasıl olur diye düşünü- yonım" deyince; partinin bütün düşünürleri, düşün- meyenleri, Rahşan'a hoş görünmek isteyen kişileri "seçimden önce bir af nasıl çıkar" diye düşünme- ye başlıyor. Türkiye ayakta. Iki yıl, Rahşan'ın yüregindeki sız- lamayı önleyecek yol yontem aramakla geçiyor. Ni- hayet Rahşan, evde mutfakta ya da partideki ofisin- de çalışırken Başbakan Ecevit, müjdeliyor: "Rahşan, Rahşan! Müjde. Dediğin oldu. Aftasansını imzala- dık." Oldum olası kanadı kınk güvercinlere, kuyruğu kopanlmış aç sokak kedilerine yüreginde sevgiler dolup taşan Rahşan'ın "mahpushane çocuklanna ve ailelerine" gösterdiği büyük ilgi, af yasasjnda dö- ne dolaşa ohoooo neredeyse katiller katili Öcalan'ı da içerecek biçim alıyor. Varsın olsun! öncelik Rahşan'ın sızlayan yüreğin- de! Şimdi öykünün can alıcı noktası, Rahşan çevre- sine; "Çok şûkür af çıkıyor. Herkes birbirine kavu- şacak" derken toplumun büyük bir bölümüyle köp- rüleri atttğının ayırdında... mı acaba? Rahşan'ın sızlamayan vicdanı Ortaya çıkan gerçek ise başka: Tutukevindeki katil anne ve masum çocuğu için sızlayan ve af isteyen Rahşan'ın vicdanı; çocuklan- nı, babalannı, kardeşlerini "uğursuzcayitirmişmağ- dur ailelerin" ıstıraplan karşısında suskun. Ne yazık ki ve de tepkisiz. Mağdur ailelerin Baş- bakan ve eşinin sağduyusunu harekete geçirecegi sanısıylayükselen haykınşlannı ne Rahşan'ın vicda- nı ne de eşi Bülent Bey'in kulaklan duyuyor. Nazan Odabaşı'nın, Rana Pirinçcioğlu'nun, Mustafa Ün- sal'ın, Mümin Karaca'nın baba, oğul, kardeşlerini katledenin affına isyanlan; Rahşan'ın yüreğinı ve vic- danını titretmiyor olmalı ki, af yasasını sindirdiğini ir- deleyen demeçler veriyor: "Af yasasındaki bazı aynntılann farklı durum" ya- rattığını söyledikten sonra. "Ama o kadarda önem- li değil. Esası güzel" diyebiliyor. Neymiş o "önemli olmayan" aynntılar? Aile birey- lerini yok edenlerden sonra çocuklannı trafik cana- vanna kurban veren ailelerin "afyasasına isyanlan" mı? Bu ve buna benzer gerçekler ömeğin konuya uz- man Prof. Ibrahim Kaboğlu'nu da isyan ettiriyor. Prof. Kaboğlu, "10 yılla sınıriı şartlı salıvermenin eşitlik ilkesini bozacağına" degindikten sonra: "Ce- zaevlerinin olağanüstü boşaltılması toplum vicdanı ve eşitlik açısından son derece sakıncalıdır" diyor ve beliren bir tehlikeye işaret ediyor: "Ve.. Halkın hukuka bakış açısı zedelenecek!" Ama Rahşan'ın artık sızlamayan yüregi ve vicdanı zedelenmiyor ya... Siz ona bakın. ötesi fasa fiso! Marmara'nın doğusu, Karadene,lçAnado)u'- nun kuzeydoğusu ile r w l Doğu Anadolu'nun ku- ( -> s l 0 zeyi yağışlı, ıç kesımler Helsinki yer yer stslt, dığer yerler az bulutlu geçecek. Ya- ğışlar yağmur, Orta ve Doğu Karadenız'in ıç kesimlen ile ıç ve Ooğu Anadolu'da karta kan- şık yağmur ve kar şek- = linde olacak. Hava sı- Bonn caklığı bıraz azalacak Münih DIS MERKEZLER Y 8 Berlin B 11 Moskova B 3 B 5 Budapeşte B 8 Aşkabat PB 10 Stockholm Y 8 Madrid Londra Y 12 Viyana Amsterdam Y 12 Belgrad Brüksel Y 11 Astana B 8 Taşkent K -3 PB 5 B 5 Bakû Y 10 Paris Y 13 Sofya B 8 Bişkek Y 13 Roma B 18 Bişke Tıflis PB 0 Y 12 Atina B 10 Zürih Y 14 Kahire Y 20 B 6 Şam PB 16 k Çok bulutlu % Yağmuriu W J W Kartı h Gök gürûltülû Cumhuriyel k i t a p 1 a r ı Der.:Işık Kansu - Mehmet Açıktan AHMET TANER KIŞLALI'NEV ARDEVDAN Bu kitap, yurtseverlik öğretmeni Ahmet Taner Kışlalı'nın katledilişinın bınnci yılında, sadece paylaşüğımız acının küçülmesini kolaylaştırmak amacıyla değil. Ahmet Taner Kışlalı sevgısının aradan geçen sûre içinde nasıl harelendığinin bir göstergesi olarak yayunlanmakta. Cumhurtret Çağ Pazartama A.Ş. Tûrkocağj Cad. No:39/41 kitap kulûbü (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96 KAYIP KÖPEK ! uzun tüylü 8 aylık TSITter cinsı (adı da BeyaZ) erkek bir köpek, Mecıdiyeköy Atakan Sokak civannda kaybolnıuştur. Bulan ödüllendınlecektır. c«p: 0535 73O 95 03/ O535 414 65 OO 0533 262 58 32 Geııelkıınııay sessizliğhıi bozdu ANKARA (Cumhuriyrt Büro- su) - Genelkurmay, AB'nin kabul ettiği katılım ortaklığı belgesine (KOB) ilişkin sessizliğini, dikkat çekici bir zamanlamayla bozdu. PKK'nin siyasallaşma stratejisi- nin AB üyesi bazı ülkelerin deste- giyle yürütüldüğünü ve Türki- ye'nin AB üyeliği sürecinin örgü- tü cesaretlendirdiğini belirten Ge- nelkurmay, ileride "özerk yöne- tinTlerle güçlendirilecek bir "uhıs yaratümaya" çalışıldıgmı bildirdi. Başbakan Bülent Ecevit'in AB'nin "aüe fotoğran"na katıl- mak üzere Nice'te bulunduğu, Ge- nelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Krvnkoğlu'nun da Cum- hurbaşkanı Ahmet NecdetSezer'le görüştüğü sırada basma Genelkur- may'dan dağıtılan bilgi notunda 2000 yıh iç güvenlik harekâtına ilişkin değerlendirmelere yer ve- rildi. Genelkurmay Başkanlığı Şe- hit Gazeteci Hasan Tahsin Basın Bilgi Merkezi'nden dağıtılan bil- gi notunda ana hatlanyla şu değer- lendirmelere yer verildi: Terör, siyasallaşma için koz: Te- rör örgütü PKK sılah altında tut- tuğu teröristlerini, siyasallaşma çabalanna şemsiye olarak kullan- mak üzere gelıştırdiğı sözde banş çağnsına cevap alabilmek için, Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı bir koz olarak kullanma py- reti içerisindedir. Uhıs \-aratilmaya çalışılıyor: PKK terör örgütünün Türkiye Cumhuriyeti devletinden banş adı altında istediklerini hatırlatmak gerekirse "Kürt asıflı vatandaşla- nmızın ay rı bir ulus olarak tanım- lanmasıvebununana\asa\adahil edilmesi, yerel yönetimkrin güç- lendirilmesi suretiyie bazı bölgek- rimizde özerk yönetimler oluştu- rulmaateröristbaşıvehaknceza- evlerindebulunan 10 binin üzerin- deki hükümlü ve turuklu dahiL, tüm PKK'ü terörisderin affedil- mesive bunlann siyasi faalrvetleri- ne müsaade" edilmesidir. Aynca, Türkiye Cumhuriyeti devleti, bun- lan yapmaz ise silahlı eylemJere tekrar başlanacağı ile de tehdit edilmektedir. Görüldüğü üzere te- rör örgütü bir anlamda silahla ger- çekleştiremediğini, sözde banş çağnsı ile gerçekleştirme hevesi içindedir. Siyasi aynhkçı nareket Türkiye Cumhuriyeti devletinin kendileri- nin sözde banş çagnlanna dogru- dan cevap vermeme ihtimaline karşı, PKK terör örgütünün devle- ti içten ve dıştan zorlamak için başka alanlarda bazı faaliyetlere yöneldiği de görülmektedir. Bu fa- aliyetler genelde; kısaca "PKK'nin ayssallaşması" olarak tanımlanmakta ise de gerçek olan etnik milliyetçilik temeline daya- lı, siyasi aynlıkçı bir hareketin ya- ratılma ve geliştirilme çabalandır. Bunu terörün ikinci boyutu olarak tanımlamak mümkündür. Kürtçe radyo-TV temas: Toplu- mu örgütleme kapsamına legal ba- zı siyasi oluşumlar da dahil edile- rek PKK güdümünde tek ve etkin bir aynlıkçı siyasi güç yaratılmak istenmektedir. PKK terör örgütü- nün bu faaliyetlerinde "etnik kim- Kk, ana dilde eğirim, ana dilde rad- yo-TV yayınT ve "yerel yönetim- leringüçlcndirümesi'' gıbi slogan- lar toplumu ıkna temalan olarak kullanılmaktadır. PKK AB adaylığını kullamyon 2000 yılında, terör örgütünün bü- tün yaptıklannın unutulduğunu varsayarak sözde demokrasi ve in- san haklan savunuculuğu platfor- munda kendine yer edinme gayret- leri ibretle izlenmiştir. Terör örgü- tünü bu gayretlerinde en çok cesa- retlendiren gelişmeler, Türki- ye'nin AB'ye giriş sürecinde ya- şanmaktadır. Terörie mücadele AB'nin de so- rumluluğu: AB anlaşmasmın 29. maddesi, birlik üyesi ülkeleri terö- rizme karşı mücadele ile yüküm- lü kılmaktadır. Ancak geçmişte bazı AB üyesi ülkelerin açık ve gizli olarak terör örgütü PKK'ye destek verdikleri ve bu kanlı örgü- tün bugünlere kadar varhğını de- vam ettirebilmesinde başlıca et- kenler olduklan bilinmektedir. AB PKK'yi muhatap aldı: 2000 yılmda yaşanan bazı olaylar ve hatta AB'nin bazı birimlerinin te- rör örgütünü muhatap alabilecek kadar ileri gitmiş olması, kamu- oyunda terör örgütüne geçmişte bazı ülkelerce verilen desteğin ha- len devam etmekte olduğu kuşku- lannm doğmasuıa neden ohnuş- tur. 40terörörgütü, 11 bin terörsuç- hısu: Bugün Türkiye'de etnik, ide- olojik veya aşm din temeline da- yalı 40'ın üzerinde faal terör örgü- tü mevcuttur. Bu örgütlerin sade- ce cezaevlerindeki turuklu veya hükümlü sayısı 11 bin civannda- dır. Mücadelemiz hukuka uygun: Çoğu kez dıştan destekli bölücü, yıkıcı ve irticai hareketlerin mev- cut demokratik ortamdan istifade ile amaçlanna ulaşmaya çalıştık- lan da birgerçektir. Türkiye Cum- huriyeti devletinin bunlara karşı aldığı yasal veya idari önlemler de yine evrensel hukuk normlan için- dedir. lnsan haklantitizHğimücadele- yi uzatü: lnsan haklan ve hukuka gösterilen titizlik nedeniyle terör- ie mücadele bu kadar uzun sür- müştür. Sayılarla terörün erimesi kat çekici saptamalar şöyle: - Terör örgütü inisiyatifinde meydana gelen olaylarzamaniçindegictikçeazaltıldı. 1994 yı- lında 3 bin 298 olan olay sayısı 2000 yılında toplam 45'e tndirilmıştir. - Geçmişte günde 9 olay meydana gelirken bu rakam 2000 yılında dokuz günde bir olaya kadar düşürülmüştür. - Terörist eylemlerde hayatını kaybeden va- "tandaş sayısı yılda bin 479TIan 15'e, güvenûl: güçlerinin şehit sayısı da yılda 1145'ten 29'a ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genel- kurmay Başkanlığı, 2000 Yılı İç Güvenlik De- ğerlendirmesi'nde, terör örgütü PKK'nin her geçen gün biraz daha zayıflatıldığını sayısal verilerle ortaya koydu. Terörist eylemlerin en yoğun olduğu dönemde 1 günde 9 olay mey- dana gelirken bugün bunun 9 günde 1 olaya dü- şürüldüğü vurgulandı. Genelkurmay Başkan- İığı'nın bilgi notunda terörle mücadelenin "Te- rörün şiddet boyutunun sona erdirflmesi; ko- nunun etnik miltiyetçüik temetine dayah, srya- si aynhkçı bir hareket haline - . gehnesiııiııönlenmesi;DoğH ! w%W9 J ^ 1 f veGünejdoguAnadoiuiKH- Ecevu: PKKye destek verenler var ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - settiğiniz mesajın. Nkete özetini gör- indirilmiştir. - Toplam yaralı sayısı ise yılda 4 binlerden 108'lere düşmüştür. Bunun anlamı, mevcut şe- hitlerimize her gün 7, gazilerimize 11 kişinin eklenmesinin önlenmiş obnasıdrr. - Geçmişte terörist sayısını 11 bine kadar çı- karabilmiş olan terör örgütü; heT türlü desteğe ragmen mevcudunu koruyamaz hale gelmiş ve terörist miktan 4 bin-4 bin 500'e kadar düş- müştür. BûhuîTda ancak yüzde TO'unu yuffi- çinde rutabiknektedir. gelerinin sosyal ve ekooomik kalkınmalannın sağlanarak terörün istismanna neden olan noksanhklarm gideril- mesj" olarak üç grupta de- ğerlendirildiği kaydedildi. Şiddet eylemleri konu- sunda Genelkurmay Baş- kanlığı'nna mücadeleyi sür- dürdüğünün ammsatıldığı bilgi notunda, 2000 yılmda PKK'nin dağ kadrosunun çoğunluğu yurtdışında bu- lunan 4 bin 500 kişiye kadar indirildiği bilgisine yer ve- rildi. Bu teröristlerin "önemli bir tehdit" oluştur- maya devam ettiğinin vur- gulandığı bilgi notunda, dik- Başbakan Bülent Ecevit, Genelkur- may'm bazı AB ülkelerinin PKK'ye destek verdiği yönündeki bilgi notunu değerlendirdi. Ecevit, Türkiye'deki bö- lücülere Avnıpa'dan destek verenlerin bulunmasına karşın bunun "genefleşti- rflemeveceğini'' kaydetti. Ecevit, Nice Dorugu'ndan Türki- ye'ye dönüşünde Esenboğa Havalima- nı'nda gazetecilerin bu yöndeki soru- lannı yanıtladı. Ecevit, "Geneflaınnay, KûrtçeTV'ninPKKtarafindanbirslo- gan, bir taktik olarak kullanıldığmı açıkladL Bu yaklaşımı doğru buluyor musunuz?" sorusuna, şu yanıtı verdi: "Ben aynnmannı okumadun bah- dûm. Bunlarsilahh kırvvederimizin da- ima belirttiği düşünceleridir. Çünkü bu konularda Genelkunnayımızın ve si- lahh kuvvetierimizm ne kadar duyarh olduğu beükhr." Ecevit, açıklamada bazı AB ülkele- rinin PKK'ye destek verdiği yönünde- ki değerlendirmenin anımsatılması üzerine "Avnıpah bazı çevrelerin, des- tekverdiği doğrudur. Avnıpa 'da ve AB içinde Türkiye'nin sorunlaruu anla>ış- ia gözlemJeven ve degerlendiren çev- reter de var ama maalesef Türkiye'yi böhnek isteyenlere destek olan çev- refcrin de bulunduğu zaten bir gerçek- tir" diye konuştu. - 2000 yılında terörün şid- det boyutunun önemli ölçü- de kontrol altına alındığım söylemek mümkündür. Yıllardır her türlü arazi ve hava koşullannda büyük bir özveri ile yürütülen PKK te- rör örgütüne karşı mücadele- de toplam 5 bin 853 şehit ve- rilmiş 11 bin 946 TSK ve gü- venlik gücü mensubu da ya- ralanmıştır. Yine bu müca- delede hayatını kaybeden va- tandaş sayısı toplam 5 bin 405, yaralanan vatandaş sa- yısı da 6 bin 56'dır. - Büyük çoğunluğu yurtdı- şında da olsa, halen 4 bin 500 civannda teröristin varüğmı sürdürüyor olması, önemli bir tehdit oluşturmaya de- vam etmektedir. ,. < Avrupa Birliğî^ııin eylemli doruğu • Baştarafi 1. Sayfada olan komısyonun yapısı, nüfusa orantılı oy hakkı gibi konularda taraflann anlaşma olasılığının arttığı belirrildi. Ev sahibi Fransa'nm Cumhur- başkanı Jacques Chirac, 2003 yı- lmdan itibaren birliğe yeni üyele- rin almabilecegini, bu ülkelerin 2004 yüından itibaren tam üye sta- tüsüne ulaşabileceklerini açıkladı. Küreselleşme karşıtlannm ge- çen yıl Seattle'da, sonra Prag'da geliştirdikleri "Seatrle ruhu" AB doruğunun yapıldığı Nice'te de kendini gösterdi. Avrupa'nın bir- çok kentinden gelen sendika kon- federasyonlan, küreselleşme kar- şıtlan ve diğer sivil toplum kuru- luşlan, yaptıklan gösterilerle hem Avrupa Temel Haklar Şar- ü 'nı hem de AB ülkelerinin poli- tikalarmı protesto ettiler. Bazı kaynaklara göre 80 bin kişinin katıldığı gösteriler srrasında yak- laşık 200 kişilik militan grubun vitrin camlannı kırmaya, arala- nnda bir banka şubesinin de bu- lunduğu birçok yeri yangına ver- meye başlaması üzerine Fransız emniyet birimleri müdahale et- mek durumunda kaldı. Polisin göstericileri dağıtmak için zaman zaman göz yaşartıcı gaz bombası kullandığı, bombadan duman al- tında kalan Acropolis'e gelen Chi- rac'm da etkilendiği kaydedildi. Göstericilerin Acropolis'e 100 metre kadar yaklaştıklan ancak polis tarafından geri püskürtül- dükleri bildirildi. Çıkan olaylarda 20'nin üzerinde polis ve birçok göstericinin yaralandığı kaydedil- di. Polis, birçok göstericiyi gözal- tına aldı. Avrupa'nın en büyük sendikal örgütlerinin üyeleri ile küreselleşme karşıtlan, dün imza- lanan Temel Haklar Şartı'nın, bi- reylerin sosyal haklannı göz ardı ettiğini belirterek AB ülkelerinin sosyal politikalara daha çok önem vermesi gerektiğini bildirdiler. Emniyet birimleri, olaylann büyü- mesi üzerine 29 ülke heyetinin toplandığı Acropolis civanndaki güvenlik önlemlerini arttırdı. He- yet üyeleri ve gazeteciler dışında kimsenin yaklaştınlmadığı bölge- de helikopterler aracılığıyla hava- dan da kontrol yapılabiliyor. Adaylar takvim istiyor Protesto gösterilerine karşın AB doruğu, dün resmen çalışmalanna başladı. Doruk kapsamında dün yapılan ilk toplanO 15'ler ile 13 aday ülke ve gözlemci statüsüy- le Isviçre'nin katıldığı Avrupa Konferansı oldu. Türkiye'yi Baş- bakan Bülent Ecevit'in temsıl et- tiği Avrupa Konferansı'nda AB'nin genişleme süreci ve adaylann Kopenhag kriterleri ile birlik mevzuatına uyum süreci ele alındı. Aday ülkeler AB'nin genişleme takvimini bir an önce açıklaması isteminde bulundular. Chirac, konferansta yapöğı konuş- mada, Avrupa Konseyi'nin eksik- siz toplanmasını "Bir rüvanm ger- çekleşmesi" olarak nitelendirirken birliğin kapılannın 1 Ocak 2003'te yeni üyelere açılacağı güvencesi- ni verdi. Chirac yeni üyelerin, üye ülkelerin parlamentolanndaonay- lanmalanmn ardmdan 2004'ten itibaren tam üye statüsüne kavuşa- caklannı kaydetti. Italya Dışişleri Bakanı Lamberto Dini ise düzen- lediği basın toplantısında AB'nin, yeni üyelerin katılımı için verdiği "2003 yıh" sözünde durması ge- rektiğini belirtirken "Türkiye,Ro- manva ve Bulgaristan AB üyeliği- ne haar değü" değerlendirmesini yaptı. Avrupa Komisyonu Başka- nı Romano Prodi de, dün yapılan toplantının tarihi bir özelliği bu- lunduğunu bildirdi. Avrupa Kon- feransı, katılımcı liderlerin aile fo- toğrafi çektirmesi ve öğle yemeği- nin ardından sona erdi. 'Temel Haklar Şarh' Konferansm ardmdan 15 AB üyesi ülke lideri, AB'nin genel insan haklan standardmı belirle- yen 53 maddelik Temel Haklar Şartım imzaladılar. Şartm ımza- lanmasının ardından AB Konse- yi ilk çahşma toplantısını gerçek- leştirdi. Bu toplantıda gündem genişleme sürecinde yapılacak kurumsal düzenlemeler oldu. Fransa ve Ahnanya'mn dün ak- şama kadar uzlaşamaması ve dü- zenlemelerin gecikmesi tehlike- sinin doğduğu toplantılardan, so- nuç almak isteyen ev sahibi Fran- sa, bazı konularda geri adım ata- bileceği mesajmı verdi. AB ül- kelerinin uzlaşma sağlanması için çalışmalanru bugün de sür- dürmesi beklenirken sonuç bil- dirgesinin tamamlanmasırun za- man alabileceği kaydedildi. AB'nin gerçekleştirmek istedi- ği üç düzenleme özetle şöyle: 1- Komisyonun yapısı: Komıs- yonun şu anda 20 üyesi bulunuyor. 5 büyük ülke 2, geri kalan 10 ül- ke de 1 'er kişiyle temsil ediliyor. Almanya genişleme sonrasmda her üye ülkeye 1 'er temsilci düş- mesi durumunda komisyonun ça- lışma temposımun düşeceğini be- lirterek mevcut yapının korunma- srnı, ülkelerin rotasyonla komis- yonda yer almasını istiyor. Küçük ülkeler ise buna karşı çıkarak ko- misyonda sürekli üye bulundur- mak istiyorlar. 2- Oy çokhığu: AB'de tartışüan konulardan biri de oy çoklugu ilke- sinin daha çok alanda işletilmesi. Genel mutabakata vanlan bu ko- nuda ülkelerin çıkarianna uygun olarak karar alınmasını istemeleri zorluk yaraüyor. Fransa oybirtiği ilkesinin ticaretpolitikalannda, Al- manya göç ve ilticada, lngiltere, Lüksemburg ve Yunanistan mali işbirliğinde, Ispanya ve Portekiz ise bölgesel yardımlar konusunda kal- dınlmamasını istiyorlar. 3- Nüfusa oranüb oy: Üzerinde en çok tartışma yapılan konu. Al- manya 82 milyonluk nüfusuyla Avrupa Konseyi ve Avrupa Parla- mentosu'ndaki oy oranlannın ge- nişleme sonrasında nüfusa orantı- landınlmasını istiyor. Düşük nü- fuslu ülkeler buna karşı çıkıyor. Nüfusu çok olan Fransa ise bu tar- tışmada Almanya'nm karşısuıda tavır alıyor. 4- Güçkndirilmiş işbirtiği: Bu mekanizmanın devTeye girmesi durumunda, belli bir alanda işbir- liği yapmak isteyen bir grup ülke, diğerlerini beklemeden inisiyatif alabilecekler. Veto hakkının bu- lunmadığı bu işbirliğe mekaniz- ması topluluk politikalan, dış po- litika ve savunma, adalet ile içiş- lerini kapsamayacak. G U N D E M MUSTAFA BALBAY I Baştarafi 1. Sayfada ölüm haberi gelme olasılığına kulağını tıkaması da bir o kadar çağdışı. Sonuç olarak gelinen nokta Türioye'nin ayıbı. 2- Cezaevleri konusunda yakın geçmişimiz acı haberlerie dolu. 1996'da yaşananlar hâlâ bellek- lerde. Dönemin Adaleti Dağrtma Bakanı Şevket Kazan, ölüm oruçlannı ciddiye almamış, "Onlar gizli gizli yiyordur" demişti. Kazan'ın yüregi, 12. tabuttan sonra yumuşadı. Tablo değişmedi demek istemiyoruz! 3- ölüm orucuna gidenlerin dünya görüşleri, suçlan, cezaevine giriş nedenleri ayn konu, bugün geldiğimiz nokta ayn konu. Her şeyden önce bu gidişin durdurulması gerekiyor. Başbakan Bülent Ecevit, doktorlann duruma müdahale etmesi gerektiğini vurguladıktan sonra, "Intihar etmeye girişen kişiyi bile kurtarmak için ça- ba harcanır" dedi. Doğru bir söz. Ama aynı durum, Başbakan ve Adalet Bakanı için de geçerii. Ecevit'in örneğinden yola çıkarsak; diyelim ki, işsiz kalan bir kişi Kızı- lay'da gökdelene çıktı, kendisini atacağını söyle- di. Çalışma Bakanı gökdelenin altına gelip, "Valla kardeşim, bu kadar işsiz var, seni işe alamayız. Kendini isterat isteratma, ama atmasan daha iyi olur" mu der, en azından umut verici seyler mi söy- ler? 4- Burada başta barolar ve tabip odalan olmak üzere sivil toplum kuruluşlannın işlevine de değin- mek gerekiyor. Yazının başında vurguladığımız gi- bi, durum haklı-haksız çizgisini aştı. Her şeyden önce kimsenin ölmemesi için çaba harcamalan gerekir. Kimi doktoriar sürekli Malta Bildirisi'nden söz ediyor. Bir de Hipokrat yemini yok muydu! Türk'ün attığı adım 5- Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün son bir hafta içinde söyledikleri, uzlaşma yolunun aralan- dığını gösteriyor. Ancak, olayın taraflan kemikleş- tiği için diyalog hatlannın azaldığı dikkati çekiyor. Bakanlık yaz sonunda hedefini açıklamıştı: - En geç aralık ayına kadar F tipi cezaevlerine nakil başlayacak. Türk'ün bugünkü değerlendirmesi ise şöyle: - Üç yasa hazıriıyoruz. Bunlar Meclis'ten geçme- den F tipine nakil yok. Bu değeriendirme bir diyalog zeminidir. özellik- le barolar buradan hareket ederek orta yolu bula- bilir. 6- Türk'ün sözünü ettiği yasa ve yasa değişik- likleri şunlar: -Terörle^Müoadete Yasası'nın 16. maddesinde- ki, 'açıkgörûş yapamazlar' tanımı tutuklu-hüküm- lü lehine değiştirilecek. - Izleme kurullan oluşturulacak. Cezaevinin bu- lunduğu yerleşim yerindeki eczacı, doktor, sosyo- log, yargıç benzer kişilerden oluşan kurul, cezaevi- ni denetleyecek. - Infaz yargıçlığı oluşturulacak. F tipi cezaevin- deki kişi, yakınmalannı doğrudan infaz yargıcına iletecek. - Haberleşme olanağı getirilecek. Haftada bir ya da iki gün ankesörlü telefonla yakınlanyla görüşe- cek. Açlık grevlerinin etkisiyte, bu değişiklikler yapıl- madan nakil olmayacağı açıklandığına göre bunun Türkçesi şu: - F tipine nakil ertelenmiştir! 7- F tipi cezaevlerini bir süre önce Bakan Türk'le birlikte biz de dolaştık. Mimari yanı, kişisel yaşam olanaklan iyi. Ancak, özünde yeniden topluma ka- zandırmak üzere cezaevine konan kişinin "sosyal" yanını törpüleyen "tecrit" ağırlıklı bir uygulama planlanıyor. Türk, hafta içindeki görüşmemizde, bunun aşıl- ması için yapılması gerekenler konusunda iletişi- me, önerilere hazır olduğunu söyledi. Gelinen noktada, F tipine hayırdiyenlerin, "Dev- leti dize getirdik", sorumlu noktadakilerin de "Dev- letödün vermez" deme sendromundan kurtularak birbirine yakJaşması gerekir. F tipini "hücre" olarak nitelendirip, seslerini du- yurmak için de hücre hücre ölmekten daha etkili bir yol bulamayanlar amacına ulaştı. Bu sesin hu- kuk diline çevrilmesi gerekiyor. Cezaevleri kimin sorumluluğunda? Devletin... O zaman cezaevin- de ölüm, devletin ayıbı değil mi?.. balbay@cumhuriyetcom.tr PKK-MYBçatışması FERtTDEMtR TUNCELİ-Kuzeyl- rak'ta CelalTalabani yö- netimindeki Irak Kür- distan Yurtseverler Bir- liği (IKYB) peşmerge- lerinin PKK'ye karşı 7 bin kişilik bir güçle baş- lattıklan operasyonlar devam ediyor. PKK, çatışmalarda 200 KYB'linin öldürül- düğünü öne sürmesine karşın Talabani kaynak- lan bu rakamı 70 olarak açddadı. KYB'ye göre çatışmalarda 100'den fazla PKK'U de öldü. Bu arada bazı PKK'lile- rin îran'a kaçmak istedi- ği, ancak ülkeye girişle- rinin engellendiği belir- lendi. PKK Başkanlık Konseyi üyesi Nizamet- tin Taş önceki akşam P- KK'nin yaym organı Medya TV'deki bir programda telefon bağ- lantısıyla yaptıgı açıkla- mada, 200 KYB peş- mergesini öldürdükleri- ni, 20 peşmergeyi de e- sir aldddanm öne sürdü. Bu arada Kuzey I- rak'taki Celal Talabani kaynaklan 4 günden bu yana süren çatışmalarda 70 KYB peşmergesinin öldüğünü, 50'sinin de yaralandığını açıkladı- lar. KYB'liler çatışma- larda 100'den fazla P- KK'linin öldüğünü ve birçoğunun da yaralan- dığını belirttiler. Bölge- deki Kürt kaynaklan P- KK-KYB çatışmalan- run giderek büyüdüğü- nü ve önceki akşam çok şiddetli çatışmalann ya- şandığı, çatışmalann özellikle Zeli, Boti ve Kanicenge alanlannda yoğunlaştığını belirtti- ler. Iran'ın*^; " smınnı PKK'ye kapatması ve Talabani'ye destek ver- mesinin PKK'yi bölge- de zora soktuğu belirti- liyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear