Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 2 ARALJK 2000 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALt StRMEN
•Ciddiyer
Parlamentoların itibariarı, demokrasinin ana
kurallanndan biridir.
itibarsız bir parlamento, rejimin kendisini de
zedeler. Hemen hemen dünyanın her demokra-
sisinde parlamentolann itibannı koruyan yasalar
vardır.
Ancak bir parlamentonun itiban, en çok, dışar-
dan değıi, içerden bizzat kendi mensupları
tarafındaıt zedelenebilir.
Ceylan derisi koltuklar, geyik muhabbetleri gibi
olaylardır, meclisleri en çok zedeleyen öğeler.
Kendi parlamentomuza bu bağlamda
baktığımız zaman hoş bir manzara ile
karşılaşmıyoruz. Şunu açıkça görüyoruz ki,
yasamanın itiban açısından, örneğin bir Kamer
Genç'ten daha büyük bir tehlike düşünülemez.
Iki düşeşle bir dübeş arasında, bilmediği konu-
da ahkâm satmayı marifet sanan keriz ile aynı
görüşü paylaşarak kerizma sahibi olmanın
toplumun çeşitli kesimlerinde prim getirir kabul
edilmesi, benzeri olaylann medya dünyasında
da yaygınlaşması, milletin temsilcisi sıfatını
taşıyan kişilerin böyle bir nitelikle asla
bağdaşmayacak davranışlannı mazur göstere-
mez.
Doğrusu, Kamer Genç'ten eskilerin deyimiyle
müeddep davranışlar beklemek biraz fazJa olur,
ama Ecevit hakkında söylediği sözleri, Bülent
Bey'e oy vermemiş, hiçbir zaman da vermeye-
cek, politikasını beğenmeyen, çizdiği politikacı
portresine hoş bakmayan bir kimse olarak içime
hiç sindiremedim, onun adına ben utandım.
Tabii yalnız Kamer Genç adına değil, aynı za-
manda onu seçip sürekli oraya gönderenler
adına da utandım. Üstelik bu K. Genç'in ilk vuku-
atı da degil.
Herhaide seçmeni ile bu yolla diyalog kuruyor
olmalı.
Yazık!
" • • •
Eğer "suimisal emsal teşkil etseydi" ki etmez,
bütün bu davranışlara birteselli bulabilir ve Avru-
pa Parlamentosu'nda Ismail Cem'e yapılan
saldırıya bakarak, "Eh.. orası da pek mal matah
biryer değil" diyerek avunabilirdik.
Bu da mümkün değil.
Ama AP'nin tavn üzerinde biraz durmak gerek.
Öyle görünüyor ki, Avrupa patentli her şeyin
hayranlık uyandırdığı bir ülkedeki aymazlığı bile
silip süpürecek niteliktedir, Avrupa Parlamento-
su'nun iaçkalığı ve düzeysizliği.
Düşünün siz.. bir ülkenin dışişleri bakanı kürsüde
konuşurken, teröristler o kürsünün önüne kadar
gelebilıyorlar, sanki orası Dingo'nun ahın.
Gazetelerde çıkan haberiere göre onlan binaya
sokmakta Italyan kökenli temsilci Luisa Morgan-
tini aracılık etmiş; Morgantini, aynı zamanda
Fehriye Erdal'a da hamilik etmiş bir kişi.
Türkiye'ye demokrasi dersi vermek isteyen bir
kuruluşun (Türkiye'nin demokrasi dersine ihtiyacı
olmadığını hiçbir zaman iddia etmediğimi de bu-
rada bir kez daha belirtmek zorunluğunu duyuyo-
rum) temsilcilerinin teröristlere kol kanat ger-
mesindeki tutarsızlığı görmemek mümkün değil.
Avrupa Parlamentosu ve üyesi Morgantini'nin
ayıbını öfkelenmeden, bağırmadan yüzlerine
sürekli vurmak zorundayız.
• • •
Türkiye, AP'nin bu ve benzeri davranışlanyla,
gâvura kızıp oruç bozmak ve üyelik amacından
vazgeçmek zorunda değil.
Ama Türkiye soğukkanlı bir biçimde kendisine
her sunulanı kabul etmek zorunda da değil.
Nitekim Katılım Ortaklığı Belgesi'ndeki Kıbns ve
Ege şartlannı kabul etmeyeceğini söyleyen Türkiye
doğru bir davranış sergilemiştir.
Şu anda AB, Fransa'nın öncülüğünde, bu iki
hususu saf dışı bırakan yeni bir formülü aramakta.
Dün bu konuyu "Avrupa dediğimize geldi"
başlığıyla veren ciddi bir gazetemizin biraz acele
karar verdiğini düşünsek bile Ankara'nın karartı
tavranın etki yaptığını da görüyoruz.
Türkiye, AB ile ilişkilerinde ciddiyetle hareket et-
mek ve bu davranış doğrultusunda karşt taraftan
da aynı ciddiyeti beklemek durumundadır.
Bunalım Meclis'te tartısıldı
'Rezerv3 milyar
dolorut altınchr
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Hazine
Mûsteşarhğı ve Mali-
ye Bakanlığı gelir büt-
çelerinin görüşmesin-
de piyasalardaki buna-
lımın boyutu tartısıldı.
Iktıdar milletvekilleri
de ekonomi yönetimi-
ni eleştiri yağmuruna
tutarken ANAP Istan-
bul Milletvekili Nesrin
Nas, kullanılabilir dö-
vız rezervinin 3 milyar
dolann altına düştüğü-
ne dıkkat çekerek "Uk
bakışta çok vahim gö-
rünüyor. Yönetim ha-
tası verehavetvar" de-
dı. TBMM Plan-Bütçe
Komisyonu üyelerinin
değerlendirmeleri ana
hatlanyla şöyle:
NecdetTekin(DSP):
Son 10 günde yaşanan
clayları ekonomi yö-
netiminın önceden al-
gılayıp önlem alması
gerekirdi. Ekonomi
egitimi alanlar her yıl
sonunda bu tür olaylar
dacağını bilirler. Ma-
»lesef bir atalet. para
piyasalarını ne hale ge-
tirdi gördük. Buııdan,
öncelikle Hazine yö-
neticilerinin ders al-
ması gerekiyor.
Arslan Aydar
(MHP): Hazine ve
Merkez Bankası'nın,
bugünkû tablonun so-
rumluiu olarak görül-
mesi yadırganmamah.
Enflasyon ve dolar ku-
ru hedefi başka önlem-
lerle desteklenmezse
tutturulmasında zorluk
yaşanabilir.
Nesrin Nas (ANAP):
Yönetim hatası ve bir
rehavet buna yol açtı.
Ağır uir bedelle kriz
atlatıldı gibi görünü-
yor. Krizin maliyeti 6
milyar dolar. Kullanı-
labilir rezervler 3 mil-
yar dolann altına düş-
tü. İlk bakışta çok va-
him gibi geliyor.
Önemli olan, giden 6
milyar dolan en kısa
sürede geri getirmek.
Bu krizin aslında ya-
şanması gerekmiyor-
du.
Rahşan Ecevit, veto edilmiş yasaya dönülmesini kabul etmedi
Afta ıızLaşmaya doğruANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Hükümet ortaklan DSP ile
MHP arasındaki af pazarlığında
uzlaşmaya yaklaşılırken şartlı sa-
bverme yöntemi öne çıktı. DSP
Genel Başkan Yardımcısı Rahşan
Ecevit'in vetolu yasaya dönülme-
sini kabul etmediği vur-
gulanırken faşist katil
Haluk Kıra'nın aldığı
her ölüm cezası için iki
yıl daha cezaevinde kal-
masına ilişkın bir ara
formül benimsendi.
MHP yönetüni, yardım
ve yataklık suçunu dü-
zenleyenTCY'ninl69.
maddesinin af kapsamı-
na alınmasını da kabul
etti. Af konusunun ge-
lecek hafta içinde TB-
MM gündemine taşma-
bileceği bildirildi.
Veto edilen af yasası
TBMM Adalet Komis-
yonu'nda bekletilirken
hükümet ortaklan DSP
ile MHP arasındaki uz-
laşma arayışlannda
ılerleme sağlandı.
ANAP'ın uzaklan izle-
yip "Uzlaşsınlar, bize
öjîegelsinler'' dediği af
pazarlığında, Rahşan
Ecevit belirleyici oldu.
MHP, veto edilen yasa
üzerinden görüşmelerin
sürdüriilmesini, veto
gerekçesine uygun dü-
zenlemeler yapıhnasını
istiyordu. Hükümet or-
taklanna zaman kazan-
dıracak bu yönteme
Adalet Bakanı Hikmet
Sami Tûrk de sıcak ba-
kıyordu. Ancak Rahşan
Ecevit, vetolu "Ban
Suç ve Cezalann Arnna
İtişkin Yasa" üzerinde
değişüdikler yapılması-
nı kabul etmedi ve on
yıl ceza indirimi ve
şarth salıverme yönte-
minde ısrarlı oldu.
MHP, Kırcı ve T-
CY'ninl69.maddeleri
konusunda geri adım
attı. Kırcı konusunda,
"birden çok ölüm cezası ile ceza-
landınlanlann her ölüm cezası
için iki yıl daha fazla yatmasınT
öngören bir ara formül üzerinde
uzlaşma sağlandı. Bu formülle
Kırcı'nın 10 yıl daha cezaevinde
kalacağı bildirildi. lşkence, çete,
görevi suiistimal suçlannın da af
kapsamı dışında kalması konu-
sunda uzlaşma sağlandığı bildi-
rildi.
Bir MHP kurmayı, DSP'nin ba-
sında yer alan önerilerine sıcak
baktıklannı belirterek "Bu öneri-
ler çekincekrimizi ortadan kakb-
rabilecek niteükte" dedı.
MHP Grup Başkanvekili Meh-
met Şandır. affın önceki gün ya-
pılan liderler zirvesinde gündeme
geldigini, ancak kesin bir sonu-
cun çıkmadığını söyledi.
tĞNEIİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
ANAP muhalefet gibi: Ekonomi yönetiminin siyasi sahibi ortada yok
Meclis ekoııoıııik krize kilitleııcli
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
ANAP Grup Başkanvekili Yaşar Dede-
lek, faizlerin yüzde 400'e tırmandığı bir
ortamda hâlâ ekonominin siyasi sahibinin
bulunmadığını belirtirken "Herhalde Ja-
ponya'da gezen ekonomiden sorumlu
Devlet Bakanı, ekonominin siyasi sahibi
olacak değil ya" diyerek DSP'li Devlet
Bakanı Recep Önal'a yüklendi.
Hükümet hakkında gensoru önergesi
veren DYP, hükümeti, "Türki-
ye'nin sırtındaki kambur" diye
nitelerken FP "hükümet, ötena-
zi ile hayatma son vermeHdir"
görüşünü savundu.
IMF'in "Türkiye'nin ciddi
ekonomik tehlikeyle karşı kar-
şrya olduğu" yönündeki açıkla-
masının ardından, Meclis eko-
nomik krize kilitlendi.
ANAP Grup Başkanvekili Yaşar Dede-
lek, dün düzenlediği basm toplantısmda,
Türkiye'de ekonomi alanında yaşanan sı-
kmtılar, diğer alanlardaki anlaşmazlık ne-
deniyle bir "kargaşa" yaşandığım belir-
terek bunun ancak siyasi istikrara bağlı
olarak düzeleceğini söyledi.
Dedelek, "Ekonomide sıkıntı var di-
yorsunuz, hükümetten aynlacak nusınız"
sorusu üzerine, "Hayu-, böyle yorumla-
makyanhş.
Ben başbakan yarduncısı ya da hükü-
metin bir parçası değüim. Türkiye'de eko-
nominin bir siyasi sahibi olması lazundu*.
Tûrkiye'de yaşanan bir olayı değerlendi-
riyoruz ve toparlanmak zorundadır" kar-
şılığını verdi.
"Ekonominin sahibi yok mu" sorusu
üzerine de Dedelek, bir toplantı için Ja-
ponya'ya giden ve dün Türkiye'ye dönen
Devlet Bakanı Önal' ı kastederek "Japon-
ya'da gezen ekonomiden sorumlu devlet
bakaıunın sahip olacak hali yok ya... El-
• Yaşanan ekonomik kriz, hükü-
met ortaklannı böldü. Muhalefet
partileri, hükümeti "gensorular-
ıa" sıkıştırmaya hazırlanırken
ANAP, ekonominin "siyasi sahi-
bi olmadığını" savundu.
bette, gelip buraya, 'sahibiyim' diyebü-
meBdir" dedi. Geçmişte TurgutOzaL,Sü-
leyman DemireT in olduğu gibi, bugün de
ekonominin bir siyasi sahibi olması ge-
rektiğini belirten Dedelek, "Budönemde
de siyasi sahibinin ortaya çıkmasında ya-
rar görüyoruz" dıye konuştu.
"Talip misiniz" sorusuna ise Dedelek,
"Ekonomi ile UgUi bizün hiçbir bakanhğp-
nuz söz konusu değüdir. Ama ekonominin
düzlüğe çıkması konusunda da en özveri-
li parti ANAP'tır" karşılığım verdi.
Dedelek, bir başka soru üzerine de mu-
halefetin gensoru dahil, hükümet hakkın-
da her türlü Meclis denetim yolunu kul-
lanmasını normal karşıladığını, hüküme-
tin de bunlan göğüslemek zorunda oldu-
ğunu vurguladı.
Dedelek, "Çünkübu hükümet fevkala-
de iyi işler yapan, yoluna devam eden bir
hükümettir" görüşünü savundu.
Muhalefet sıkıştırıyor
_ ^ _ _ FP'nin ardından DYP de ya-
şanan ekonomik krizi TB-
MM'ye taşıyor. FP'nin batık
bankalarla ilgili gensoru öner-
gesinin gelecek hafta görüşül-
mesi beklenirken DYP, olum-
suz ekonomik gidiş nedeniyle
hükümet hakkında gensoru
önergesi verdi.
— — — DYP Grup Başkanvekili AH
Rıza Gönül, piyasalara egemen olan tedir-
ginlik ve endişenin bir türlü atlatılamadı-
ğmı belirterek hükümetin, Türkiye'nin
sırtında bir kambur ve yük haline geldi-
gini savundu.
Türkiye'nin kötü yönetildiğini vurgula-
yan Gönül, "Halkm ve milyonlann sesine
kulakokayan hükümet, bankalan soyan-
lan hangi formülle aflfedilebileceğinin yo-
lunu aramaktadu-" dedi.
Gönül, Türkiye'nin bir haftadır mali sis-
tem ıtıbanyle "yandığuu ve ateş çemberi-
ne düsmüş gibi kavrulduğunu" söyledi.
2001 Mali Yılı Bütcesi
Enerjide sabit
ücret yeniden
getirildi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet,
Danıştay'ın iptal ettiği, enerji abonelerinden alı-
nacak "sabitücret" olarak bilinen güç bedeli dü-
zenlemesini, anayasaya aykın olmasına karşuı
Bütçe Yasası'yla yeniden getirdi. Danıştay'ın
iptal ettiği düzenlemede 500 bin lira olan konut
abonelerinden alınan güç bedelinin 2001 yılın-
da aylık l milyon lira olarak üygulanması bek-
leniyor. TEDAŞ'ın, IMF'ye verilen taahhütler
doğrultusunda ocak ayında yüzde 21 zam yap-
mayı planladığı öğrenildi.
2001 Mali Yıh Bütçesi Plan ve Bütçe Komis-
yonu'nda kabul edildi. Tasanda teknik düzelt-
meler yapılu-ken, 159.4 trilyon liralık ödenekler
arası kaydırma yapıldı. Bunlardan bazılan şöy-
le:
"Yap-işlet-devreuerin müşavirtik hizmetieri
için 100 milyar lira, TRT'nin fınansman açığı
için 5 trilyon 850 milyar lira, Sakarya İpek Yolu
Vadisi Projesi için 300 nulyar lira, Köy Hizmet-
ieri Genel Müdürlüğü'nün Güneydoğu'da gü-
venükli yoüar projesi için 20 trilyon lira. Adalet
Bakanhğı hizmetieri için de 30 trilyon lira."
Bu aktanmlar nedeniyle oluşturulan açık, büt-
çe yasasının 5. maddesinde yapılan yüzde 1.5 'lik
kesinti ile giderildi. Hatta bütçe açığı bu düzen-
leme ile 33 milyar lira azaltıldı.
Memur maaşlannın yüzde 20 arttınlması için
verilen önergeler ise, iktidarpartilerinin destek-
lememesi nedeniyle komisyondan geçmedi. Ko-
tnisyonda, iktidar üyelerinin verdiği öngereyle,
yann açıklanacak kasım ayı enflasyonuyla bir-
likte memur maaşlanna ek zam yapılmak zorun-
da kalınacağı dikkate alınarak, bu ek zamla ar-
tan katsayı üzerinden ocak ayında yüzde 10 ma-
aş artışı verilmesi kabul edildi.
Böylece, bütçe yasa tasansında artmamış kat-
sayı üzerinden yüzde 10 artış öngörüldüğü için,
aralık ayında artış olduktan sonra verilecek zam-
mın yüzde 10'un altına düşmesi önlenmiş oldu.
Ancak, aralık ayı enflasyonu nedeniyle oluşacak
fark memur maaşlanna yansıtıhnayacak.
Hükümetin verdiği önergeyle, enerji alan tüm
abonelerden her elektrik faturası için güç bede-
li tahsil edilecek. Bu bedelin miktannı belirle-
me konusunda ise TEDAŞ Yönetim Kurulu yet-
kili olacak.
Devlet Bakanı Recep OnaL, Bütçe Yasası'na
bu hükmün konulmasınnı doğru olmadığını ka-
bul etmesine karşın, Danıştay'ın iptal etmesi ve
kurumun gereksinimi olması gerekçesiyle dü-
zenlemeyi savundu.
Maliye Bakanlığı, bedeli peşin ödenmek ko-
şuluyla Hazine arazilerini toplu konut üretmek
üzere Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü'ne ya da
Toplu Konut Idaresi'ne devredebilecek. Mevcut
düzenlemede konut abonelerinde 500 bin lira
olan güç bedelinin 2001 'de 1 milyon lira olarak
üygulanması, küçük işletmelerde 2 milyon lira-
ran 4 milyon liraya; büyük işletmelerde de 5 mil-
yon lidaran 10 milyon liraya çıkanlması planla-
nıyor. TEKEL'in görev zararlanndan doğan ala-
caklanna karşılık ödenmemış vergi borçlanna
gecikme zammı ve faizinin 31 Aralık 2000 tari-
hi itibariyle dondurulması yönünde düzenleme
eklendi.
Danıştay
Kavakçı'nın karar
düzeltme istemine ret
ANKARA (AA) - Danıştay Idari Dava Daire-
leri Genel Kurulu. FP'den Istanbul Milletveki-
li seçilen Merve Safa Kavakçı'nın Türk vatan-
daşlığmm kaybettirilmesine ilişkin Bakanlar
Kurulu karannın iptali istemiyle açılan davada
son noktayı koydu. Genel kurul, Kavakçı'nm
karar düzeltme istemini reddeti.
Kavakçı, söz konusu Bakanlar Kurulu kara-
nnın iptal isteminin reddine ilişkin Danıştay 10.
Dairesi'nin karannı onayan Danıştay tdari Da-
va Daireleri Genel Kurulu'nun karanna karşı
'karardüzeltme' isteminde bulundu. Düzeltme
istemini görüşen genel kurul, 16 Haziran
2000'de 10. Daire'nin verdiği ret karannın
onanmasına ilişkin Karannda hukuki eksiklik
tespit etmedi. Genel kurul, Kavakçı'nın karar
düzeltme istemini de reddetti. Böylece Kavak-
çı, açtığı davadaki idari yargı yolunu tamam-
lamış oldu. . .
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Türkiye, tarihinin büyük ekono-
mik krizlerinden birisini yaşıyor.
Borsa, en düşük noktasına kadar
geriledi, daha ne kadar gerileye-
ceği bile belli değil. Bu açmazın
ekonomik nedenleri üzerine çeşit-
li fikirler öne sürülüyor. Örneğin,
özelleştirme alanında yaşanan fi-
yaskp bunun göstergelerinden bi-
risi. Özelleştirilen bankalann yeni-
den devletleştirilmesiyle ortaya çı-
kan ekonomik delik, akıllara dur-
gunluk verecek düzeyde. Hızla
özelleştirmeden ve IMF reçetele-
rinin bütün katılığıyla uygulanma-
sından yana düşünceler ön plana
çıkıyor.
Bu büyük ekonomik çıkmazın
siyasi nedenleri üzerinde kimse
kafa yoımak istemiyor. Devletin en
tepelerine kadar uzanan vurgun
ağının, neden bu kadar can yakı-
cı olduğunu kimse sorgulamaya
yanaşmıyor. Türkiye, aslında cid-
di bir siyasi krizin ürünü olan eko-
nomik kriz yaşıyor. Ülke ekonomi-
Ekonominin Tıkandığı Siyaset
si, son 20 yıl içinde Güneydo-
ğu'daki savaşın bir ürünü olarak
savaşa endekslendi. Ekonomi asıl
yatırımını ve harcamasını savun-
maya yaptı. Şimdi Güneydo-
ğu'daki savaş bittiği halde, geç-
miş yönelimin bir ürünü olarak
Türkiye hâlâ savunmaya büyük
yatırımlar yapmayı sürdürüyor ve
geleceğini de bunun üzerine kura-
cak projeler geliştiriyor.
Ekonominin askerileşmesi
önemli. Bunu İkinci Dünya Sava-
şı sırasında ve sonrasında Sov-
yetler Birliği de denedi. Sovyet-
ler'in yaşadığı büyük ekonomik yı-
kımın en önemli nedenlerinden bi-
risinin ekonominin askerileşmesi
olduğunu biliyoruz. Ekonominin
askerileştirilmesi birçok siyasi so-
nuç yaratıyor. Askerileşen ekono-
mi, ıç gerilimi arttırıyor, uluslarara-
sı ılişkilerde dış politikayı ciddi ola-
rak sertleştiriyor.
Unutmayalım ki bugün Türki-
ye'nin ikinci büyük partisi olan
MHP, tamamen iç gerilimin ve as-
kerileşen ekonominin ürünü ola-
rak güçlü hale geldi. MHP'nin te-
mel anlayışlannı ve bu partinin ba-
kanlanndan milletvekillerine kadar
geçmişlerini biliyoruz. MHP'yi bü-
yüten siyaset, nasıl bir ekonomik
düzene dayanabilir?
Türkiye, son yıllarda bir yandan
Avrupa Birliği'ne girişi tartışırken,
bir yandan da bu birliğe girişin ge-
rektirdiği koşullara uymanın sıkın-
tısını yaşıyor. Çünkü bu vurgun
ekonomisi, antidemokratik bir sis-
temle birlikte yürüdüğü zaman bir
anlam kazanıyor. Vurgunculuk,
zora ve baskıya dayalı siyasi sis-
tem, bir terazinin iki kefesi gibidir.
Bankalar hortumlanırken bir
başka koldan Terörle Mücadele
Yasası işletilip, ceza yasalan işle-
tilip muhaliflerin susturulması ge-
rekiyor. Her zaman en büyük yol-
suzluklar, büyük diktatöıiüklerde
yaşanır. Türkiye, 12 Eylül'den mi-
ras kalan ve Güneydoğu'daki sa-
vaşla serpilip gelişen bir baskı re-
jimiyle birlikte vurgunculuğu yaşı-
yor. Hepimiz görüyoruz, siyasetin
tepesindekilerle talancılar birbiriy-
le bağlantılı. Her ekonomik vurgu-
nun bir siyasi ayağı olduğunu gö-
rüyoruz. Bir ellerinde sopa, bir el-
lerinde vurgun çuvalı aynı ekip bu
ülkeyi kıyamete taşıyor.
Avrupa'ya neden kızıyoriar?
Çok vatansever oldukları için mi?
Hayır, demokrasi gelse, şeffaflık
hâkim olsa, bunlann hesabını so-
racak bir kamuoyu oluşacak! De-
mokrasi olsa, paranın nereye ya-
tınlacağına, bütçenin ne kadannın
halkın sağlığına, eğitimine, kültü-
rüne, ne kadannın savunmaya ve
din propagandasına harcandığına
ilişkin daha özgür bir tartışma or-
tamı oluşacak.
Ekonomik bunalım, siyasi buna-
lımın ve siyasi tercihlerin bir sonu-
cu. Bu kadar askerileşmiş bir eko-
nomi, ciddi bir siyasi kavga po-
tansiyelini de içinde taşıyor. Çev-
remizle ve içinde yer alacağımız
demokratik sistemle uyum sağla-
mak kolay değil. Bu ekonominin
değişmesi, ancak siyasi yönelim-
lerin de değişmesiyle bir anlam
kazanabilir.
Ispanya, Portekiz, Yunanistan,
dikta rejimlerini yıkarak önlerini
açtılar. Şu anda büyük bir zengin-
lik ve ekonomik patlama yaşıyor-
lar. Bu değişimin ve gelişimin ar-
kasında demokraside ısrar etmek
gibi önemli bir tercih yatıyor.
Türkiye'deki ekonomik krizin bu
boyutu görülmedikçe köklü bir
çözüme ulaşmak mümkün olma-
yacak.